Siber Saldırılar Siber Savaşlar ve Etkileri
Kara, Mahruze
2013-01-01
74 pages. İnternetin ortaya çıkması ile yararlarından faydalanılmaktadır. Ancak internetin zararları da mevcuttur. İnternet, dünya dengelerini değiştirmektedir. İnternet, siber saldırılara ve siber savaşlara aracılık eden bir alan olmuştur. Siber saldırılar, ülkelerin ulusal ve ekonomik güvenliğini sarsmaktadır. Siber savaşlar 5. boyutta yapılmaktadır. Bu çalışmada siber silahlar ile siber saldırılar ve siber savaşların etkileri işlenmiştir. Siber güvenlik önlemleri için çöz...
Aynı coğrafyada iki savaş: Troia ve Çanakkale savaşlarının karşılaştırılması
Körpe, Reyhan
2015-01-01
Yaklaşık üç bin yıl arayla aynı topraklarda meydana gelen iki savaş, Troia ve Çanakkale Savaşları sadece coğrafi benzerlikleri değil, nedenleri, oluş şekli ve sonuçları ile birbirine benzemektedir. Birinci Dünya savaşının bir parçası olan Çanakkale Savaşı gibi, arkeolojik kaynaklar Homeros’un destanlaştırdığı Troia Savaşı’nın Tunç Çağların sonunda Batı Anadolu’daki çok büyük bir mücadelenin parçası olduğunu ortaya koymuştur. Çanakkale Savaşları sırasında kullanılan yöntemlerin antik çağ savaş...
Aynı Coğrafyada İki Savaş: Troia ve Çanakkale Savaşlarının Karşılaştırılması
Reyhan Körpe
2015-01-01
Yaklaşık üç bin yıl arayla aynı topraklarda meydana gelen iki savaş, Troia ve Çanakkale Savaşları sadece coğrafi benzerlikleri değil, nedenleri, oluş şekli ve sonuçları ile birbirine benzemektedir. Birinci Dünya savaşının bir parçası olan Çanakkale Savaşı gibi, arkeolojik kaynaklar Homeros’un destanlaştırdığı Troia Savaşı’nın Tunç Çağların sonunda Batı Anadolu’daki çok büyük bir mücadelenin parçası olduğunu ortaya koymuştur. Çanakkale Savaşları sırasında kullanılan yöntemlerin antik çağ savaş...
Savaş, Propaganda ve Kartpostallar
POLAT, Ü. Gülsüm
2018-01-01
ÖzetKartpostallar savaş yıllarında sadece bir iletişim aracı olarak kullanılmamış, propaganda malzemesi olarak da işlev görmüştür. Batı'dakinin aksine Osmanlı coğrafyasındaki kullanımı bir hayli kısıtlı olan kartpostallar I. Dünya Savaşı yıllarındaözellikle Batılı devletler tarafından çeşitli şekillerde propaganda malzemesi olarak kullanılmıştı. Her savaş döneminde olduğu gibi I. Dünya Savaşı yıllarında ön planda olan bayrak imajına yüksek millî duyguları figürize etmek için sıklıkla baş...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ümmü Gülsüm Polat
2014-06-01
Full Text Available Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinden kısa süre sonra başlatılan Çanakkale Harekâtı başta İngiltere olmak üzere müttefiklerin büyük umutlar bağladığı ve neticesinin kolay ve hızlı biçimde alınacağına inandıkları bir operasyondu. İngiliz savaş kadrosunun en tepe noktasındaki isim olarak Savaş Bakanı Lord Kitchener başta olmak üzere diğer bazı yöneticiler eş zamanlı olarak İskenderun’a da bir çıkarma operasyonu başlatılması konusunda girişimde bulunmuşlar ve bu konuda Fransız müttefikleriyle fikir birliğine ulaşmaya çalışmışlardı. Oysaki daha Çanakkale operasyonunun ilk günlerinden itibaren beklenenin aksine kolay ve hızlı bir deniz zaferi elde edilemeyeceği anlaşılmıştı. Ayrıca İngiltere ve Fransa arasındaki müttefik olmalarına rağmen yaşanan güç mücadelesi, fikir ayrılıkları ve bilhassa Suriye’nin savaş sonrası statüsü noktasında mutabakatın tam olmaması nedeniyle İskenderun üzerine bir operasyon planı hayata geçirilemedi. Bu noktada İngiliz makamları bölgedeki Ermeni nüfusunun desteğini alacaklarını ve burada bulunan az sayıda Osmanlı birliğinin harekâtın başarısını kolaylaştıracağını hesaplamalarına rağmen böylesi bir operasyona kalkışamadılar. Çanakkale’de sergilenen direniş önce Fransız müttefiklerini ve İngiliz savaş ekibini her türlü hazırlığa rağmen ikinci bir operasyon fikrinden kesin olarak vazgeçirdi.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Özgür AKTAŞ
2015-10-01
Full Text Available Bu çalışmanın amacı ortaokul ve lise öğrencilerinin savaş ve barış kavramına yükledikleri anlamı ortaya koymaktır. Bu amaçla öğrencilerden savaş ve barış kavramını anlatan resimler çizmeleri istenmiştir. Çalışmaya 5-10 sınıflarda öğrenim gören öğrenciler katılmıştır. Çalışmaya beşinci sınıftan 111, altıncı sınıftan 108, yedinci sınıftan 103, sekizinci sınıftan 93, dokuzuncu sınıftan 76 ve onuncu sınıftan 83 öğrenci katılmıştır. Çalışma doküman analizi yöntemine dayanmaktadır. Öğrencilerden elde edilen resimler dört kategoride değerlendirilmiştir. Öğrenciler çizdikleri resimlere bakılınca beş, altı ve yedinci sınıf öğrencileri savaşı şiddetle ve silahlarla anlatmaya meyillidirler. Buna karşılık lise öğrencilerinden önemli bir bölümü savaş ve barış kavramını sembolleştiren resimler çizmişlerdir. Öğrencilerin büyük çoğunluğu savaşı felaket olarak değerlendirmiş, barışın önemini vurgulayan resimler çizmişlerdir. Buna karşılık savaş ve barış kavramının bir arada çizildiği çok sayıda resim vardır. Birçok öğrenci savaş ve barışı, adeta “gece ile gündüz” gibi birbirine zıt kavram olarak betimlemiştir. Öğrencilerin bir kısmı ise savaşın kahramanlık yönüne vurgu yapan, milli simgelerin kullanıldığı resimler çizmişlerdir. Öğrenciler savaş ve barış konusuyla ilgili orijinal, yaratıcı ve etkili pek çok resim çizmiştir. Öğrencilerin yaşı arttıkça internetten ve sosyal medyadan etkilendiği ve benzer düşünce kalıplarına sahip olmaya başladığı görülmüştür. Türkiye’nin coğrafi ve tarihi yakınlığı olan Ortadoğu coğrafyasında şiddetli savaşlar yaşanmaktadır. Türkiye’de ise “çözüm süresi” adı verilen çatışmazlık dönemi biterek bölücü terör örgütünün yaptığı saldırılar tekrar başlamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri ve
Trakyada Yeşilyurt Gazetesine Göre 1944 Yılında II. Dünya Savaşı ve Kırklareli
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Türkan Vahibe DOĞRUÖZ
2016-08-01
Full Text Available Gazeteler günlük ya da haftalık olarak, özel bir konuda veya genel konularla ilgili güncel olayları ve gelişmeleri okuyucularına ileten yazılı belgelerdir. Bu belgeler aynı zamanda yayınladıkları dönemi günümüze taşıyan birincil kaynaklardır. İl özelinde çıkan yerel gazetelerde ilde yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelere ilişkin okuyuculara ve araştırmacılara bilgi sağlarlar. Ali Rıza Dursunkaya tarafından 31 Ağustos 1925 tarihinde yayın hayatına başlayan Trakya’da Yeşilyurt gazetesi de Kırklareli’nin ilk yerel gazetesi olma özelliğini taşımaktadır. Günümüze kadar yayım hayatına devam eden gazete Kırklareli’nde yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel olayları bizlere ulaştırmaya devam etmektedir. Çalışmamızda Trakya’da Yeşilyurt gazetesinin II. Dünya Savaşı’nın son yıllarına rastlayan 1944 yılına ait 07 2. Kanun (Ocak 1944- 29 2. Kanun 1944 tarihleri arasında haftada iki gün Salı ve Cuma günleri yayımlanan 1313-1413 sayıları incelenecektir. Böylece Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı zor günler Kırklareli örneği ile anlatılmaya çalışılacaktır. Amacımız II. Dünya Savaşı’nın yaşandığı günlerde siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan Kırklareli’nde yaşananları o günün gazete haberlerini kronolojik bir sıra takip ederek mevcut durumu incelemektir. Trakya’da Yeşilyurt gazetesi ile ilgili olarak böyle bir çalışmanın daha önce yapılmamış olması göz önüne alındığında dönemle ilgili Kırklareli iline yeni bir bakış açısı getireceği düşünülmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarına tekabül eden ve Türkiye’nin zor zamanlarına tanıklık etmiş savaş haberleri dışında eğitim, ekonomi, tarım kooperatif, kültür, sanat, sağlık, spor, haberleriyle halka ışık tutacaktır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Filiz ÇOLAK
2013-07-01
OttomanState will be analyzed based on the data from foreign policy statistics. Osmanlı Devleti’nin son on yılı birbirini takip eden savaşlarla geçmiştir. Bu son on yıl bir Türk-İtalyan savaşı olan Trablusgarp Savaşı ile başlar, Balkan Savaşları, Dünya Savaşı ve Milli Mücadele hareketi ile sona ermiştir. Bu savaşlar devletin hem siyasi itibarını hem de ekonomik durumunu derinden sarsmış ve sonunda Osmanlı Devleti’nin tarihteki yerini almasıyla sonuçlanmıştır.Trablusgarp ve Balkan Savaşları, meydana geldikleri süreç içerisinde Osmanlı Devleti’nin hem harici siyasetini hem de iktisadini hayatını derinden etkilemiştir. İtalya’nın 1911 yılında Trablusgarp topraklarını işgal etmesi ile başlayan Türk-İtalyan Savaşı, Osmanlı-İtalyan ticari ilişkileri üzerinde kısa bir süre de olsa gerginliğin oluşmasına neden olmuştur. Daha önce, 1908’de, Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek’i işgali üzerine Avusturya mallarına yapılan boykot örneği 1911 yılında İtalyan mallarına da uygulanmaya başlamıştır. Boykot fikri, ilk olarak Hükümetin İtalya’ya savaş ilan etme konusunda gecikmesi nedeniyle basında ortaya çıkmıştır. Ancak Babıâli, kapitülasyonlar nedeniyle İtalyan mallarının ülkeye girişini önleyemediği için ilk önlem olarak İtalyan mallarından alınan gümrük vergilerini yükseltme yoluna gitmiştir. Bu uygulamaya 1912’deki barış antlaşmasına kadar devam edilmiştir.1912 yılında Osmanlı Devleti, liderliğini Bulgaristan’ın yaptığı Balkan devletlerinin aralarında oluşturdukları ittifakla (Bulgaristan-Sırbistan-Yunanistan-Karadağ bir oldu-bitti karşısında kendisini savaşın içinde bulmuştur. Babıâli, hiçbir seferberlik hazırlığı yapamadan girdiği bu savaşta, bir yandan ordunun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken diğer yandan da bu devletlerle ticari ilişkilerini yeniden gözden geçirerek bir takım önlemler almaya
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Özgür AKTAŞ
2013-09-01
Full Text Available The aim of the study was to evaluate the attitudes of secondaryschool students regarding war and peace. In this purpose, in the firstterm of 2011-2012 educational period, a practice was carried out in thecentral towns of Altındağ, Çankaya, Mamak and Yenimahalle in the cityof Ankara. Quantitative method was used. The quantitative part of theresearch was carried out with 3026 secondary education students. Inthis part the attitudes of students for war and peace were tried to bedetermined. The scale of war and peace is made up of 40 items. Thedata obtained were analysed with SPSS 15.0 package program. In orderto evaluate the data obtained in the quantitative part of the research, ttest and variance analysis methods were used. The minimumdifferences were found between father professions’ and war-peace.Secondary education students responded to thestatement “Humanity was born with the feature of belligerence”with “Neutral”. The students responded to the idea that wars are thepredestination of God with “I disagree”. In addition, the students agreedthat both the winner and the loser of a war suffer. According tostudents, wars bring about sorrow for millions of innocent people. Thestudents also stated that even if a war ends, it can lead to other wars.The students remained neutral regarding the idea that achievementsgained in wars are the greatest successes. They also responded to theidea that the sense of patriotism comes from wars with “Neutral”. Onthe other hand, they responded to the concept of declaring thosemaking a contribution to peace as heroes with “I agree”.There is no study in Turkey related to conceptualization peaceand war through ages. That study could contribute to historyeducation. Wars could be studied related to its charectistic. Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin “savaş ve barış” konularıyla ilgili tutumlarını değerlendirmektir. Bu amaçla 2011-2012 eğitim ve öğretim y
Dede Korkut Hikâyelerinde Savaşçı Eğitimi Warrior Training In Dede Korkut Stories
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Lütfü Kerem BAŞAR
2012-12-01
ı, devamlı hareket ve mücadeleye dayanır. Bu mücadeleler ise, sadece tabiat ve çevre şartlarıyla değil, aynı zamanda düşmana karşı da verilmiştir. Bu nedenle kuvvet ve savaşçılık, böyle bir hayat tarzını devam ettiren asıl unsurlar olmuştur. Doğa şartlarının sertliği, avcılıkla uğraşma ve çevredeki toplumlarla sürekli mücadele gibi faktörler, göçebe insana savaşçı ve mücadeleci bir kimlik kazandırmada birinci derecede etkili olmuştur. Mücadelelere dayalı olan Dede Korkut Hikâyeleri’nde, savaşçı bir kimliğe sahip olması beklenen kahramanın yetiştirildiğini gösteren sahneler çokça yer almaktadır. Kuvvetli insana dayanan göçebe toplumlarda da, erkek çocuğa büyük bir değer verilmiştir. Bu nedenle özellikle erkek çocuklar, hem boylar arasındaki mücadelede, hem zor durumdaki ve tutsak olan aile bireylerini kurtarmada, hem de avlanma amacıyla yapılan vahşi hayvanlarla mücadelede âdeta özel bir savaş eğitimine tâbi tutulmuştur. Bu çalışmada, Dede Korkut Hikâyelerindeki kahramanların savaşçı bir kimlik kazanmada geçirdiği aşamalar ve hikâyelerin, savaşçı eğitimiyle ilgili olarak vermiş olduğu mesajlar tespit edilmeye çalışılmıştır.
VARLIK VERGİSİ VE MERSİN UYGULAMASI
ÇANAK, Erdem
2016-01-01
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemekle birlikte savaşın bütün sıkıntılarını yaşamıştır. Hatta bu sırada 1 milyona yakın vatandaşını da silâhaltına almıştır. Ülkenin çalışan ve üretim yapan nüfusunun silâhaltına alınması ise üretimde ciddi düşüşlere sebebiyet vermiştir. Bunun yanı sıra savaşın neden olduğu iktisadi sıkıntıların etkisiyle enflasyon yükselmiş, karaborsa ve vurgunculuk artmıştır. Bu durumdan en çok istifade edenler ise büyük toprak sahibi çiftçiler ile ticaretle iştigal eden ...
1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nın Japon Manga kitaplarına yansıması
DAVARCI, Yasemin
2015-01-01
Bu çalışmada, 1904-1905 Rus-Japon Savaşının, Japon manga kitaplarına yansıması ele alınmıştır. Japonya’nın Rusya gibi büyük bir gücü yenerek dünya sahnesinde önemli güçler arasına girmesinde dönüm noktalarından biri olan bu savaşın, Japon toplumuna mangalar aracılığı ile nasıl yansıtıldığı incelenmiştir. Japon manga sanatçılarının Rus-Japon Savaşına bakış açılarının da görülebileceği bu çalışmada; İngilizce, Japonca ve Türkçe akademik kitap v...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Alsu KAMALİEVA
2013-03-01
bir şekilde yaşamış olmasının büyük etkisi vardır. Bilindiği gibi Tatar halkı, Sovyet halkı ile iç içe bir hayat sürmüş, İkinci Dünya Savaşı’nda da Nazi Almanya’sına karşı Sovyetlerin yanında yer alarak mücadele vermiştir. Birçok Tatar yazarı, sanatçısı, savaşın içerisinde bizzat yer almış ve bu süreci yakından yaşamıştır. Adı mensubu bulunduğu milletin toprakları dışına da çıkmış yazar Emirhan Yeniki, İkinci Dünya Savaşı’nı yaşayan ve bu savaşı yetkin bir şekilde aktaran Tatar sanatkârları arasında yer almaktadır. “Bir Saatliğine” hikâyesi, Yeniki’nin, İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki Tatar toplumundan bir kesiti; bir annenin cephedeki üç evlâdından en küçüğü ile bir saatlik buluşmasını psikolojik tahlillerle zenginleştirerek anlattığı, Tatar Edebiyatı’nın savaş dönemi eserleri arasında kendisine haklı olarak yer edinebilmiş önemli hikâyelerinden birisidir. Yeniki’nin “Bir Saatliğine” başlıklı hikâyesinde döneminin Tatar köy yaşantısını hikâye türünün teknik imkânları dâhilinde incelikli işlenmiş olarak bulmamız mümkündür. Bunun yanı sıra hikâyenin etrafında şekillendiği ulaşım aracı trenin, o günün Tatar toplumu için önemi de bu hikâyede özellikle vurgulanmaktadır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Sabit DOKUYAN
2013-07-01
Full Text Available During the World War II, Turkey has managed to stay out of the war although it was difficult. However, the country has suffered from economic difficulties. Application of war period had difficult situationsfor people and the level of production decreased since young peoplewere enlisted. The people, who lived in poverty in the big cities, couldnot get their own necessities. The people, who did not see the war, sawseverely hunger and poverty. The application of pass in bread wasapplied within the framework of the national conservation law convictedcitizens to be able to live with only bread. The bread distributionapplication, which did not influence the rich people, influenced badlythe poor people. The government tried to protect its officers and soldierson the subject of food supply. Jobbery showed itself at the top level, andthe easy way of making Money often used. The government did notsuccess on the precautions of difficulties. Although the difficultiesdecreased after the end of war was seen, shortage of food supply wenton after the period of war. The people saw Republican People’s Party asa reason of the difficulties and they powered to the party in selections,which were made in 1950. The justification of pass in bread application,which was in effect in 1942 and 1946, modes of administration,vicissitudes which occured in the enforcement process and rationingsystem, are interpreted in this work. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye, zor da olsa savaş dışında kalmayı başarmıştır. Fakat ülke, ekonomik anlamda büyük sıkıntılar çekmiştir. Savaş dönemine ait uygulamalar halkı zor duruma sokmuş, genç nüfusun askere alınmasıyla da üretim durma seviyesine gerilemiştir. Büyük şehirlerde yaşayan halk, temel gıda ihtiyaçlarını gideremez hale gelmiştir. Savaşı görmeyen halk, açlığı ve yokluğu en şiddetli şekilde yaşamıştır. Dönem içerisinde uygulanma imkânı bulan Milli Korunma Kanunu
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Osman YALÇIN
2013-07-01
Full Text Available Second World War began on the ashes of First World War.Unresolved problems were the main reason that caused The SecondWorld War. Turkey did not bow to pressures and started a new period oftime giving a National Combat. However, Second World War causedimportant problems for Turkey too. Import and export rates decreased.As soon as Second World War was over, although both sides laidtheir arms, Turkey had to keep 1.700.000 armed soldiers. Economicalproblems and being threatened by Soviets were quite important problemareas. In this situation, Turkey tried to find different ways to improve itsrelations with Western countries. American aid was received to meet therequirements of Turkish Army. American aid is known as TrumanDoctrine and Marshal Aid. Turkey which was included into this aid wassupported in this extent. As a result of this support, weapon systems were bought very cheap. After a while, substitute parts of those weapon systems created important cost.Turkey, took pain over being active member of international organizations, too. Being a member of United Nations, Turkey sent troops Korean War and attended the war there. Turkish army showed great bravery. After this success and determination, Turkey strengthened its position in international area being a NATO member. As a result of this situation, Turkey both took itself secure position against Soviet threat and has become a country which gives important support to peace since 1950s. Latest examples of this are Bosnian War, Kosovo Expedition and Afghanistan Expedition. İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın külleri üzerinde başlamıştır. Çözümsüz kalan uluslar arası sorunlar bu savaşın en önemli nedeni olmuştur. Türkiye Batılı devletlerin dayatmalarına boyun eğmemiş ve Milli Mücadele vererek yeni bir dönem başlatmıştır. Ne var ki, 2. Dünya Savaşı Türkiye için de önemli sorunlara neden olmuştur. Savaş yıllarında ithalat ve ihracat miktarı düşmüştür.Sava
Measurement of tritium in the Sava and Danube Rivers.
Grahek, Željko; Breznik, Borut; Stojković, Ivana; Coha, Ivana; Nikolov, Jovana; Todorović, Nataša
2016-10-01
Two nuclear power plants (NPP), the KrškoNPP (Slovenia) on the Sava River and the Paks NPP (Hungary) on the Danube River, are located in the immediate vicinity of Croatia and Serbia. Some of the radioactivity monitoring around the NPPs involves measuring tritium activity in the waters of rivers and wells. The authors present the tritium measurement results taken over several years from the Sava and Danube Rivers, and groundwater. The measurements were carried out in two laboratories including an impact assessment of the tritium released into the rivers and groundwater. The routine methods for determining tritium (with/without electrolytic enrichment) were tested in two laboratories using two different instruments, a Tri-Carb 3180 and Quantulus 1220. Detection limits for routine measurements were calculated in compliance with ISO 11929 and Currie relations, and subsequently the results were compared with those determined experimentally. This has shown that tritium can be reliably determined within a reasonable period of time when its activity is close to the calculated detection limit. The Krško NPP discharged 62 TBq of tritium into the River Sava over a period of 6 years (23% of permitted activity, 45 TBq per year). The natural level of tritium in the Sava River and groundwater is 0.3-1 Bq/l and increases when discharges exceed 1 TBq per month. Usually, the average monthly activity in the Sava River and groundwater is maintained at a natural level. The maximum measured activity was 16 Bq/l in the Sava River and 9.5 Bq/l in groundwater directly linked to the river. In the majority of water samples from the Danube River, measured tritium activity ranged between 1 and 2 Bq/l. The increased tritium levels in the Danube River are more evident than in the Sava River because tritium activity above 1.5 Bq/l appears more frequently on the Danube River. All measured values were far below the allowed tritium limit in drinking water. Dose assessment has shown that
Influence of water pollution of the Sava River on the ranney wells in Beograd
Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)
Boreli, F [Belgrade Univ. (Yugoslavia). Elektrotehnicki Fakultet; Hadzisehovic, M; Stojakovic, R; Paligoric, D; Vukmirovic, Z; Lazarevic, V [Institut za Nuklearne Nauke Boris Kidric, Belgrade (Yugoslavia)
1977-01-01
To investigate the interconnection of the Sava, Sava Lake, and ranney wells waters, the method of enviromental isotopes was used. This involved the measurement of tritium concentrations and oxygen and hydrogen stable isotope ratios. Starting from the generally accepted simple hydrogeological aquifer model which supposes that the two water components contribute to the pumped ranney wells water, the water sampling was done from the Sava, the Sava Lake, and properly selected ranney wells R-2, R-4, R-8, and R-18, from December 1975 to October 1976. As a representative sampling site of the backside groundwater reservoir, a deep back positioned well was chosen. The dates of sampling corresponded to the high and low water levels of the Sava. The tritium data indicated that the concentration in the pumped ranney wells water followed relatively closely the concentration in the Sava and the Sava Lake water with a time delay of less than 10 days. From the analyzed correlation data on oxygen and hydrogen stable isotope ratios, the participation of the backside aquifer groundwater in R-2, R-4, and R-18 was less than 10% and in R-8 between 20 and 30%.
ORTA ASYA’DA ARTAN SİLAHLANMA YARIŞI VE SEBEPLERİ
Yegenov, Shatlyk
2018-01-01
Dünyada her ülke istisnasız bir şekilde silahlanmaktadır.Çünkü silahlanma güvenlik ile yakından ilişkili kavramdır. Ama silahlanma aynıanda savaş kavramı ile de yakından ilişkilidir. Yani silahlanma sadece güvenlikiçin bir araç olarak kalmamakta aynı anda savaşların da bir aracı olmaktadır.1991 yılında bağımsızlığını kazanan Orta Asya ülkeleri de kendilerine özgüsebepler ve olaylardan dolayı silahlanmaktadırlar. Bölgenin askeri alanda engelişmiş ülkesi Kazakistan, 1995 yılından beri sürekli s...
The influence of water polution of the sava river on the ranney wells in Beograd
International Nuclear Information System (INIS)
Boreli, F.
1977-01-01
To investigate the interconnection of the Sava, Sava lake and ranney wells waters the method of enviromental isotopes was used, that included the measurements of Tritium concentration and Oxygen and Hydrogen stable isotopes rations. Starting from the generally accepted simple hydrogeological aquifer model which supposes that the two water components contribute to the pumped ranney wells water, the water sampling was done from the Sava, the Sava lake and properly selected ranney wells R-2, R-4, R-8, and R-18, from December 1975 to October 1976. As the characteristic sampling position of the backside groundwater reservoir, a deep back positioned well was chosen. The dates of sampling corresponded to the high and low water levels of the Sava. The Tritium data indicate that the concentration in the pumped ranney wells water follows relatively well the concentration in the Sava and the Sava lake water with a time delay of less than 10 days. From the analysed correlation data on oxygene and hydrogene stable isotopes rations the participation of the backside aquifer groundwater in R-2, R-4 and R-18 is less than 10% and in R-8 between 20 and 30%
Hydrogeochemical characteristics of the River Sava watershed in Slovenia
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Tjaša Kanduč
2007-06-01
Full Text Available The River Sava is a typical HCO3- – Ca2+ – Mg2+ River. Total alkalinity increases in the part of the watershed composed of carbonate and clastic rocks, which are less resistant to weathering processes. Ca2+/Mg2+ ratios are around 2 in the carbonate part of the watershed and increase in the watershed composed of carbonate and clastic rocks, indicating dissolution of calcite with magnesium. According to PHREEQC for Windows calculations, the River Sava and its tributaries are oversaturated with respect to calcite and dolomite. δ18OH2O and δDH2O are related to the meteorological patterns in the drainage basin. River water temperatures fluctuate annually following air temperatures.The relationship between the temperature and δ18OH2O and δDH2O values primarily reflects the strong dependenceof δ18O and δD on precipitation and evaporative enrichment in heavy oxygen and hydrogen isotopes of infiltrating water recharging the River Sava from its slopes.The δ13CDIC values are controlled by processes in the terrestrial ecosystem and stream proces-ses such as: (1 dissolution of carbonates, (2 soil derived CO2, and (3 equilibration with atmospheric CO2. Lower δ13CDIC values are observed in the spring sampling season due to abundant precipitation related to soil leaching of CO2 in the river system. From discharge and concentration measurements of sulphate and according to the drainage area of the River Sava basin, the annual sulphur fluxat the border with Croatia was estimated to be 1.4 × 107 g SO4/km2. Assuming that the sources of SO42- to the Sava are its tributaries, precipitationand other sources, the contributions of these inputs were calculated according to steady state equations and estimated to be 52 : 8 : 40 %, respectively. Other sources are attributed to human influences such as industrial pollution and oxidation of sulphides.
ÖNCÜ, Yrd. Doç. Dr. Erkan CEVİZLİLER-Yrd. Doç.
2015-01-01
Romanya 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması ile bağımsız bir devlet haline gelmiştir. Bundan sonraki süreçte özellikle Almanya İmparatorluğu Romanya’yı Avrupa’da inşa etmeye çalıştığı ittifak sistemi içerisine almaya çalışmış ve Romanya bu sisteme dahil olmuştur. Ancak Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile olan anlaşmazlıklar ve İtilaf Devletlerinin vaatleri neticesinde taraf değiştirmiş ve I. Dünya Savaşına İtilaf Devletleri yanında katılmıştır. İttifak Devle...
ELVİYE-İ SELASE/ÜÇ SANCAK (KARS, ARDAHAN VE BATUM)'DA ERMENİLERİN TÜRKLERE YAPTIKLARI MEZALİM
Dayı (Derinsu), Esin
2010-01-01
ÖZETRuslar, LDünya Savaşı'nda işgal ettikleri Anadolutopraklarından Erzincan Mütarekesi geregince geri çekilince;yerlerine işbirlikçi silahlı Ermeni çeteleri geçmiş, bu çeteler DoguAnadolu ve Elviye-i Sel4sç'de Türk katliamı .ve mezalimibaşlatmışlardı, .Bölgede Ermenilerin Türklere yaptıkları, insanlıgın asla kabuledemeyecegi vahşet ve katliama son vermek maksadıyl...
Osmanlı Seferlerinde Organizasyon Ve Lojistik The Organization And Logistics Of The Ottoman Flights
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Uğur KURTARAN
2012-12-01
sefer öncesinde ne şekilde organize edildiğini ve ihtiyaçlarının nasıl karşılandığını anlamak, devletin kuruluş ve yükselişindeki temel sebeplerin yanı sıra, yıkılışının sebeplerinin de daha iyi anlaşılması bakımından oldukça önemlidir. Çünkü tarih boyunca kurulmuş olan diğer devletler gibi Osmanlı Devleti’nin de siyasi tarihi ve gelişimi askerî operasyonlarına bağlı olarak şekillenmiştir. Askeri operasyonlarının başarılı olması ise sefer öncesi uygulanan lojistik faaliyetleri, yapılan hazırlıklar ve organizasyonlarına bağlıdır. Nitekim Osmanlı Devleti herhangi bir savaşa karar verdiğinde yurt içindeki idarî ve lojistik teşkilâtın daha etkin bir düzeye çıkarılması için önemli hazırlıklar yapmıştır. Günümüzde lojistik olarak isimlendirilen bu sefer öncesi hazırlıklar ve uygulanan stratejiler Osmanlı Devleti’nde yapılan seferlerin başarılı olmasını sağlamıştır. Bu noktada devletin büyümesinde ve sınırlarının genişlemesinde seferler öncesinde uygulanan bu hazırlıkların büyük bir etkisi vardır. Yani Osmanlı Devleti’ne tarih boyunca savaşları kazandıran ya da kaybettiren temel unsur çağdaşı diğer devletlerden çok daha iyi uyguladığı savaş öncesi hazırlıklar ve organizasyonlardır. Bu hazırlıkların Osmanlı Devleti tarafından nasıl ve şekilde uygulandığı bilmek Osmanlı seferlerine olan bakış açımızı genişleterek Osmanlı zaferlerinin altında yatan temel sebepleri daha iyi anlamımızı sağlayacaktır. Bu çalışma bu hedef ve amaçlar doğrultusunda hazırlanmıştır. Çalışmada Osmanlıların savaş öncesi ve savaş sırasındaki hazırlıklarını ne şekilde yaptığını ortaya koymak ve bu konudaki mevcut bilgi ve birikimlere yeni kaynakların ışığında farklı bir bakış açısı kazandırmk amaçlamaktadır.
ELVİYE-İ SELASE/ÜÇ SANCAK (KARS, ARDAHAN VE BATUM)'DA ERMENİLERİN TÜRKLERE YAPTIKLARI MEZALİM
Dayı (Derinsu), Esin
2010-01-01
ÖZETRuslar, LDünya Savaşı'nda işgal ettikleri Anadolutopraklarından Erzincan Mütarekesi geregince geri çekilince;yerlerine işbirlikçi silahlı Ermeni çeteleri geçmiş, bu çeteler DoguAnadolu ve Elviye-i Sel4sç'de Türk katliamı .ve mezalimibaşlatmışlardı, .Bölgede Ermenilerin Türklere yaptıkları, insanlıgın asla kabuledemeyecegi vahşet ve katliama son vermek maksadıyla TürkOrdusu 12 Şubat 1915'de başlatlıgı ileri bir ha...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Önder KOCATÜRK
2011-09-01
Full Text Available Many of the issues concerning the Ottoman-British relations before the First World War resulted from the Middle East region. Great Britain wanted to protect and maintain even by raising its influence in this strategic region which was quite important for the security of its Indian and Far-Eastern Colonies as well as for the existence of rich petrol reserves and crucial trade routes. This situation brought the Ottoman Empire and Great Britain face to face due to various issues (The pollution caused by the British oil company, the question of oil concessions in the region, works of irrigation and drainage of marshes, activities of the British consuls and warships, judicial cases and practices leading to the complaints of the British. This study submits to the readers mainly in the light of documents in the Ottoman Archives some of the problems in the two years before the rupture of the relations between two states as they mutually went into war. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı-İngiliz ilişkilerini meşgul eden meselelerin birçoğu Ortadoğu kaynaklıydı. İngiltere, Hindistan ve Uzakdoğu’daki sömürgelerinin güvenliği kadar, zengin petrol yatakları ve önemli ticaret yollarına sahip bu stratejik bölgede mevcut olan nüfuzunu korumak, hatta artırarak sürdürmek istiyordu. Bu durum Osmanlı Devleti ve İngiltere’yi muhtelif meseleler nedeniyle karşı karşıya getirmiştir. Bu çalışma iki ülke karşılıklı savaşa girmeden ve ilişkiler tamamen kopmadan önce, Irak ve Basra bölgesinde iki yıl içinde yaşanan bazı sorunları (İngiliz petrol şirketinin sebep olduğu çevre kirliliği, bölgedeki petrol imtiyazları meselesi, sulama ve bataklık kurutma işleri, İngiliz konsoloslarının ve savaş gemilerinin faaliyetleri, İngilizlerin şikâyetlerine neden olan adli olaylar ve uygulamalar Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgeler ışığında okuyucuya sunmaktadır.
Loma Aleksandar
2013-01-01
A gloss in the Nomocanon of St Sava condemns folk superstitions related to magically provoking hailstorms and eclipses. St Sava’s miracle with the king of Hungary as described in his Vitae seems to go back to the same complex of popular beliefs. Its acceptance by the hagiography was probably due to the influence of the figure of prince magician as common to the Serbian and the Russian oral epics.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Loma Aleksandar
2013-01-01
Full Text Available A gloss in the Nomocanon of St Sava condemns folk superstitions related to magically provoking hailstorms and eclipses. St Sava’s miracle with the king of Hungary as described in his Vitae seems to go back to the same complex of popular beliefs. Its acceptance by the hagiography was probably due to the influence of the figure of prince magician as common to the Serbian and the Russian oral epics.
Bioremediation potential of the Sava river water polluted by oil refinery wastewater
International Nuclear Information System (INIS)
Jaksic, B.; Matavulj, M.; Vukic, Lj.; Radnovic, D.
2002-01-01
Microbial enumeration is a screening-level tool which can be used to evaluate in-situ response of water microorganisms to petroleum hydrocarbon contamination as well as for evaluating enhanced bioremediation potential of petroleum hydrocarbon contamination. In this investigations the increase between 17- and 44-fold of number of heterotrophs in hydrocarbon contaminated the Sava River water when compared with the no contaminated river water have been recorded. The significant increase of number of facultative oligotrophs in the river Sava water downstream of wastewater discharge (between 70- and almost 100-fold higher number) direct to the conclusion that oligotrophic bacteria (adapted to the environments with low amount of easy-to-degrade nutrients, oligocarbophilic microorganisms) could be better indicator of water bioremediation potential than number of heterotrophic (THR) bacteria. Quantitative composition of heterotrophic, facultative oligotrophic, crude oil degrading, and other physiological groups of bacteria, being, as a rule, higher in samples taken downstream of the waste-water discharge, testify about high biodegradative potential of the River Sava microbial community, if the oil refinery wastewater is taken into consideration. (author)
Analysis of the high water wave volume for the Sava River near Zagreb
Trninic, Dusan
2010-05-01
The paper analyses volumes of the Sava River high water waves near Zagreb during the period: 1926-2008 (N = 83 years), which is needed for more efficient control of high and flood waters. The primary Sava flood control structures in the City of Zagreb are dikes built on both riverbanks, and the Odra Relief Canal with lateral spillway upstream from the City of Zagreb. Intensive morphological changes in the greater Sava area near Zagreb, and anthropological and climate variations and changes at the Sava catchment up to the Zagreb area require detailed analysis of the water wave characteristics. In one analysis, maximum annual volumes are calculated for high water waves with constant duration of: 10, 20, 30, 40, 50 and 60 days. Such calculations encompass total quantity of water (basic and surface runoff). The log Pearson III distribution is adapted for this series of maximum annual volumes. Based on the results obtained, the interrelations are established between the wave volume as function of duration and occurrence probability. In addition to the analysis of maximum volumes of constant duration, it is interesting to carry out the analyses of maximum volume in excess of the reference discharge since it is very important for the flood control. To determine the reference discharges, a discharge of specific duration is used from an average discharge duration curve. The adopted reference discharges have durations of 50, 40, 30, 20 and 10%. Like in the previous case, log Pearson III distribution is adapted to the maximum wave data series. For reference discharge Q = 604 m3/s (duration 10%), a linear trend is calculated of maximum annual volumes exceeding the reference discharge for the Sava near Zagreb during the analyzed period. The analysis results show a significant decrease trend. A similar analysis is carried out for the following three reference discharges: regular flood control measures at the Sava near Zagreb, which are proclaimed when the water level is 350 cm
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Yıllarında Türk-Rus Ticari ve Ekonomik İlişkileri Üzerine
KORHAN, Tugba
2014-01-01
Birinci Dünya Savası ve ardından imzalanan Sevr Barıs Antlasması’ndan sonra Mustafa Kemal Pasa önderliginde Milli Mücadele baslamıs ardından Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulmustur. Yeni Devlet, Osmanlı Devleti’nden borçlu kalan ekonomik mirasın üzerinde, bir taraftan emperyalist güçlere karsı varlıgını devam ettirmeye çalısırken bir taraftan da sanayilesme yoluyla ekonomik kalkınmak için Rusya’dan destek almıs ve böylece iki ülke arasındaki tarihsel iliskililer ve komsuluk bagları dönemde...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Yılmaz KARADENİZ
2011-09-01
Full Text Available Iran declared its neutrality before the First World War, but went into war due to England‟s and some of governors‟‟ efforts who belonged to England. During the war Iran whose lands invaded by England and Russia, lost most of its young population, and weaken politically and economically. English diplomacy which prevented Iran to enter the peace treaty agreement meeting prevented it revealing its right to other countries which caused in long term Iran, dependent on England. Curzon, who wanted Iran‟s groundwater resources and petroleum for England only, bribed grand vizier Vusukuddavla and some ministers and made a treaty with Iran. Generous offers included in treaty were not given to Iran but caused to take control over Iran‟s treasury. Inexperienced shah who got bribe and debt from England was not good on taking interventions. İran, Birinci Dünya Savaşı öncesinde tarafsız kalacağını ilan ettiği halde, İngiltere ve onun elde ettiği bir grup devlet adamı tarafından savaşın içerisine çekilmiştir. Savaş sırasında toprakları İngiltere ve Rusya‟nın işgaline uğramış, genç nüfusunun büyük bir kısmını kaybetmiş, siyasi ve ekonomik olarak yıpratılmıştır. Savaştan sonra devreye giren İngiliz diplomasisi, İran‟ın sulh konferansına dâhil olmasını ve diğer devletlere derdini anlatmasını engelleyerek kendilerine mahkûm olmasını sağlamıştır. İran‟ın petrolleri ve yer altı zenginliklerini başkalarına kaptırmak istemeyen Curzon, sadrazam Vusukuddevle ve bazı bakanları rüşvet ile elde ederek istediği şekilde bir anlaşmayı imzalatmıştır. Anlaşma ile cömertçe vaat edilen mali yardımları vermemiş, aksine İran maliyesinin tamamını kontrol altına almıştır. İngiltere‟den istediği rüşveti ve borç parayı alan tecrübesiz şah ise olaylara müdahale etmekte aciz kalmıştır.
ECTOPARASITIC TREMATODES ON Scardinius erythrophthalmus FROM THE LOWER FLOW OF THE SAVA RIVER
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Zlatko Nedić
2014-12-01
Full Text Available The research on ectoparasitic trematodes on Scardinius erythrophthalmus from the lower flow of the Sava River showed three species of trematodes, which parasitized on the fish gills and fish skin. During the study period, we sampled 120 individuals of Scardinius erythrophthalmus. In total, 85 individuals or more than 70% showed the presence of one of the three types of ectoparasitic trematodes. Determination of the trematodes was done to the species level for one species (Posthodiplosomum cuticola and to the genus level for two of them (Dactylogyrus and Gyrodactylus. Key words: Sava River, lower flow, Orašje, ectoparasitictrematodes
Birinci Dünya Savaşı’nda Gazze Muharebeleri / The Battles of Gaza in World War I
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Sami Ağaoğlu
2017-04-01
Full Text Available Abstract According to Germany’s demand, Ottoman Empire opened Canal Front which is one of the most important front lines of WWI to pass the Suez Canal and attack Egypt. There were two massive attacks between Ottoman and British. The first clash occured in 1915 and second took place in 1916. Result of Ottoman forces struggle with the British troops, Ottoman Empire were defeated but then Ottoman Empire counter attacked. They tried to prevent British attacks in the campaigns of Sinai and Palestine. The paper deals with the First and the Second Battle of Gaza that repelled English forces, the third Gaza Battle and its result, Yildirim Army Group (or Thunderbolt Army Group of the Ottoman Empire that was formed in order to prevent advance of attackers and siege and fall of Jerusalem. Therefore, subsequent failures of the campaign and retreating to the Anatolia started. The research paper was based on archival documents, primary&secondary sources and memoirs. Öz Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın önemli cephelerinden olan Kanal cephesini Almanların isteği doğrultusunda Süveyş kanalının geçmek ve Mısır’a taarruz etmek amacıyla açmıştı. Osmanlı Ordusunun I. Kanal Seferi ve II. Kanal Seferi başarısız olunca, karşı saldırıya geçen İngiliz birlikleri Sina ve Filistin cephesinde, Gazze muharebeleri ile durdurulmaya çalışılmıştır. Araştırmamızda, İngiliz birliklerinin püskürtüldüğü I. ve II. Gazze muharebeleri, Birüssebi ve Gazze’nin elden çıktığı III. Gazze muharebesi, Osmanlı Devleti’nin bu yenilgiyi durdurabilmek için kurduğu Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığı ve Kudüs’ün elden çıkışı ele alınmıştır. Böylelikle birbiri ardına gelen yenilgiler zinciri ile Osmanlı Ordularının Anadolu’ya çekilişi arşiv belgeleri, birinci elden kaynaklar ve hatıratlardan yararlanılarak işlenmiştir.
Evaluation of Genotoxic Pressure along the Sava River.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Stoimir Kolarević
Full Text Available In this study we have performed a comprehensive genotoxicological survey along the 900 rkm of the Sava River. In total, 12 sites were chosen in compliance with the goals of GLOBAQUA project dealing with the effects of multiple stressors on biodiversity and functioning of aquatic ecosystems. The genotoxic potential was assessed using a complex battery of bioassays performed in prokaryotes and aquatic eukaryotes (freshwater fish. Battery comprised evaluation of mutagenicity by SOS/umuC test in Salmonella typhimurium TA1535/pSK1002. The level of DNA damage as a biomarker of exposure (comet assay and biomarker of effect (micronucleus assay and the level of oxidative stress as well (Fpg-modified comet assay was studied in blood cells of bleak and spirlin (Alburnus alburnus/Alburnoides bipunctatus respectively. Result indicated differential sensitivity of applied bioassays in detection of genotoxic pressure. The standard and Fpg-modified comet assay showed higher potential in differentiation of the sites based on genotoxic potential in comparison with micronucleus assay and SOS/umuC test. Our data represent snapshot of the current status of the river which indicates the presence of genotoxic potential along the river which can be traced to the deterioration of quality of the Sava River by communal and industrial wastewaters. The major highlight of the study is that we have provided complex set of data obtained from a single source (homogeneity of analyses for all samples.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Vicdan ÖZTÜRK
2013-07-01
sonra memuriyet göreviyle mesleğe başlayan İbrahim Süreyya Bey’in hayatının neredeyse büyük bir bölümü tehlikeli maceralarla geçmiştir. İki senelik memuriyeti sürecinde, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile olan ilişkileri, II. Abdülhamit döneminin baskıcı günlerinde onun Sinop Cezaevi’nde kalmasına neden olmuş, üç senelik mahkûmiyet sürecinden sonraki yıllarda, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidarı ele geçirmesi ile birlikte memuriyetine idari görevlerle devam etmiştir. İbrahim Süreyya Bey, Osmanlı Devletinin Rumeli topraklarından birinde kaymakamlık görevini sürdürürken, Trablusgarp Savaşının başlamasıyla birlikte, hiç tereddüt etmeden idari görevinden istifa etmiş ve gönüllü bir nefer olarak savaşa katılmıştır. Bu savaşta Mustafa Kemal’in emrine girmiş ve aralarında yıllar boyu sürecek bir dostluk başlamıştır. I. Dünya Savaşı yıllarında Gelibolu Mutasarrıfı olduğu sıralarda Mustafa Kemal ile yolları yine kesişen İbrahim Süreyya Bey, savaşın hezimetlerini bilfiil yaşamış, ülkenin parçalanmaya çalışıldığı felaket günlerinde yakın dostu Mustafa Kemal ile birlikte her türlü riski göze alarak Anadolu’daki mücadeleyi başlatan isimler arasında yer almıştır. Millî Mücadeleden sonra da Mustafa Kemal ile birlikte yürüyen, savaşın yıkıntılarından yeni bir devlet yaratan isimlerden biri olan İbrahim Süreyya Bey, 1950’li yıllara dek uzanan yaşam yolculuğu boyunca önemli hizmetlerde bulunmuştur.
The Danube and the Sava in Strabo’s Geography and in Roman Inscriptions
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Marjeta Šašel Kos
2010-12-01
personified as the god Danuvius, rivers in antiquity generally being considered masculine. He was depicted like the Greek river god Achelous: as an (older man with long wavy hair intended to resemble river waves. Interesting dedications to Danuvius have come to light near the Danube, for example at Aquincum, where one Tiberius Aterius Callinicus commended himself ‘to the downward flowing Danube’ (Danuvio defluenti. At Ristissen in the Province of Raetia, possibly in a sacred place next to the river, an altar was erected in 201, in honour of the imperial house, to Jupiter and Danuvius by one Primanus, the son or slave of Secundus. Together with Jupiter, Neptune, and other river deities, Danuvius is mentioned in a dedication from Vienna (Vindobona, while Tenja near Osijek (Latin Mursa, in the confluence area of the Drava and the Danube, has yielded a dedication to the river gods Danuvius and Dravus. Strabo likewise mentions the Sava, in the fifth chapter of Book 7, where he has earlier described the Danube. The region of Pannonia with Segestica/Siscia was encountered relatively late by the Romans, not before the end of the 2nd century B.C. Before the conquest of the city during the Illyrian War under Octavian (later Emperor Augustus in 34 B.C., the area had been reached by the Romans only twice. The Sava is mentioned by Strabo in a passage on the regions between Aquileia and Segestica, and on the trade between the two cities (Fig. 2: “The city Segestica, belonging to the Pannonians, is at the confluence of several rivers, all of them navigable. [...] If one passes over the Ocra Pass [Razdrto below Mt. Nanos] from Aquileia to Nauportus [Vrhnika], a settlement of the Taurisci, whither the wagons are brought, the distance is three hundred and fifty stadia, though some say five hundred. [...] In like manner, also, there is a pass which leads over Ocra from Tergeste [Trieste], a Carnic village, to a marsh called Lugeum. Near Nauportus there is a river, the Corcoras [Krka
Vrzel, Janja; Solomon, D. Kip; Blažeka, Željko; Ogrinc, Nives
2018-01-01
River basin aquifers are common sites for drinking water wells as bank filtration can be a cost effective pretreatment technology. A groundwater vulnerability to pollution depends on a groundwater mean residence time and on a relative contribution of river water versus local precipitation to groundwater. Environmental isotopes of oxygen and hydrogen (δ18O and δ2H), tritium (3H) and concentrations of nitrate (NO3-) were used to investigate hydrological pathways, mean residence time and interactions between surface water and groundwater in the Ljubljansko polje aquifer system in Slovenia. δ18O and δ2H values indicate a spatial variability of the influence of individual groundwater sources inside the aquifer - local precipitation and the Sava River water. Fractions of river water in groundwater depend on the depth of perforated screens in the pumping wells and their distance from the Sava River. It was estimated that groundwater at wells Kleče 11, Hrastje 3, and Hrastje 8 is mostly composed of recently infiltrated local precipitation, while the Sava River is the dominant source of groundwater at the well Jarški prod 1. Groundwater at wells Kleče 8, Kleče 12, and Jarški prod 3 contains on average between 41% and 48% of the Sava River water. The 3H and 3H/3He methods indicate short mean residence time of groundwater present at Jarški prod (2-7 years) and Hrastje (7-8 years). A small fraction (pollution.
PİRAZOL TÜREVLERİNİN SENTEZ METODLARI
ÇETİN, Adnan
2015-01-01
Bu derlemede pirazollerin sentez süreçlerini incelemek hedeflenmiştir. Heterosiklik bileşiklerin önemli bir sınıfını oluşturan pirazoller biyoaktif özelliklerinden dolayı geniş bir çalışma alanı olarak önemi artarak devam etmektedir. Pirazoller biyolojik aktif çeşitliliğine sahiptir. Bu bileşikler ilaç araştırmalarında ve tarım ürünleri geliştirmesinde kullanılmaktadır. Böylece pirazollerin sentezi için geliştirilmiş metotlar daha önemli hale gelmektedir.
The Impact Of Snow Melt On Surface Runoff Of Sava River In Slovenia
Horvat, A.; Brilly, M.; Vidmar, A.; Kobold, M.
2009-04-01
Snow is a type of precipitation in the form of crystalline water ice, consisting of a multitude of snowflakes that fall from clouds. Snow remains on the ground until it melts or sublimates. Spring snow melt is a major source of water supply to areas in temperate zones near mountains that catch and hold winter snow, especially those with a prolonged dry summer. In such places, water equivalent is of great interest to water managers wishing to predict spring runoff and the water supply of cities downstream. In temperate zone like in Slovenia the snow melts in the spring and contributes certain amount of water to surface flow. This amount of water can be great and can cause serious floods in case of fast snow melt. For this reason we tried to determine the influence of snow melt on the largest river basin in Slovenia - Sava River basin, on surface runoff. We would like to find out if snow melt in Slovenian Alps can cause spring floods and how serious it can be. First of all we studied the caracteristics of Sava River basin - geology, hydrology, clima, relief and snow conditions in details for each subbasin. Furtermore we focused on snow and described the snow phenomenom in Slovenia, detailed on Sava River basin. We collected all available data on snow - snow water equivalent and snow depth. Snow water equivalent is a much more useful measurement to hydrologists than snow depth, as the density of cool freshly fallen snow widely varies. New snow commonly has a density of between 5% and 15% of water. But unfortunately there is not a lot of available data of SWE available for Slovenia. Later on we compared the data of snow depth and river runoff for some of the 40 winter seasons. Finally we analyzed the use of satellite images for Slovenia to determine the snow cover for hydrology reason. We concluded that snow melt in Slovenia does not have a greater influence on Sava River flow. The snow cover in Alps can melt fast due to higher temperatures but the water distributes
Outlet from the condenser of nuclear power plant Krsko into Sava river
International Nuclear Information System (INIS)
Rek, Z.
1990-01-01
Paper deals with hot water outflow from condenser of the Nuclear power plant Krsko into river Sava. We are interested in temperature and velocity field along the river. Boundary-domain integral method is used to solve a system of conservative equations. As a result, the time development of the velocity and temperature field at nodes of discrete model is obtained. (author)
[Social marketing to increase the rate of cataract surgery in the Sava region of Madagascar].
Nkumbe, H E; Razafinimpanana, N; Rakotondrajoa, L P
2013-01-01
Lack of information is one of the main reasons why people who are visually impaired or blind as a result of cataracts do not visit eye care centers for surgery that can restore their sight. This study was conducted to determine the best ways to inform the main target groups about the possibility of restoring sight to those whose visual impairment and blindness is due to cataracts and about outreach visits by the mobile eye clinic of FLM SALFA, Sambava, in the Sava region of Madagascar from November 2008 through October 2009. Two community eye health workers conducted awareness campaigns and delivered posters to radio stations, religious leaders, and administrative authorities of the 17 most populated municipalities in the region of Sava, two weeks before these visits. All participants who visited the mobile clinic were interviewed, and the ophthalmologist's diagnosis was noted on the questionnaire. Women accounted for 51.5% of the 955 participants. Radio was the most effective means of communication in the region overall, and specifically for reaching men (P=0.044); churches were more successful for reaching women (P = 0.000). Cataract was diagnosed in 16.2% of men and 8.1% of women (p = 0.0001). To significantly increase the number of people, especially women, having cataract surgery in the Sava region, it is essential to work closely with the leaders of all religious groups, as well as with radio stations.
Actual contamination of the Danube and Sava rivers at Belgrade (2013
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Antonijević Milan D.
2014-01-01
Full Text Available This study is focussed on a comprehensive investigation on the state of pollution of Danube and Sava rivers in Belgrade region. Different complementary analytical approaches have been used covering both (i organic ccontaminants in river water by target analyses of hormones and neonicotinoids as well as non-target screening analyses and (ii heavy metals in sediments. Finally, some common water quality parameters have been analysed. The overall state of pollution is on a moderate level. Bulk parameters did not reveal any unusual observation. Also quantification of preselected organic contaminants did not point to elevated pollution. A more significant contamination was measured for chromium, nickel, zinc and partially copper in sediments with values above target values according to Serbian regulations. Lastly, non-target screening analysis revealed a wider spectrum of organic contaminants comprising pharmaceuticals, technical additives, personal care products and pesticides. The study presented a comprehensive view on the state of pollution of Sava and Danube rivers and is the base for setting up further monitoring programs. As a superior outcome it has been illustrated how different chemical analyses can point to different assessments of the river quality. The comparison of target and non-target analyses pointed to potential misinterpretation of the real state of pollution.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ali Şahan KURU
2017-10-01
Full Text Available In this paper; the way that the history has been recorded in the work of artists who lived and produced during and after the First World War in Weimar Republic in Germany will be examined. The impact of the war on the language of art and how it transformed the artistic scene will be examined through the differences between print series of Max Beckmann and Käthe Kollwitz. First two chapters will explore the impact of the war on the European art, roles of artist during that time, and finally the artistic trend of New Objectivism, which occured in Germany. Last two chapters will examine Max Beckmann’s Die Hölle (The Hell and Käthe Kollwitz’s Der Krieg (The War print files in a comparative manner in terms of their structural and conceptual aspects. The artists critical approach to the social crises and their response to war in artistic terms will be examined through the works of two artists. [TR: Bu çalışmada Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da yaşayan ve üreten sanatçıların, savaş sürerken ve hemen ardından yaşanan Weimar Cumhuriyeti döneminde ortaya koydukları eserler üzerinden yaşananları ne şekilde kayıt altına aldıkları incelenecektir. Dünyanın ilk “topyekûn savaş”ı olarak kayıtlara geçen büyük savaşın sanat diline etkileri, savaş öncesi süregelen sanatsal çizgiyi nasıl kırdığı ve onu nasıl dönüştürdüğü üzerinde durulacak ve Max Beckmann ile Käthe Kollwitz’in benzer dönemde ürettikleri iki baskı serisi arasındaki farklar incelenecektir. Çalışmada ilk iki bölüm, Birinci Dünya Savaşı’nın Avrupa sanatını nasıl etkilediği, bizatihi savaşta yer alan bazı sanatçıların savaş sırasındaki rolleri ve Almanya’da şekillenen Yeni Nesnelcilik akımının sanatsal yörüngesini tarihsel bir izlekte ele alacaktır. Son iki bölüm ise, Weimar Cumhuriyeti döneminin belli başlı sanatçılarından olan Max Beckmann’ın Die Hölle (Cehennem ve K
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Sena COŞĞUN KANDAL
2016-10-01
Full Text Available 19. yüzyılın ortalarına doğru gelişen kimya sanâyisi savaşların seyrini değiştirecek kadar önemli buluşlar ortaya çıkarmıştır. Kuşkusuz bu buluşların başında zehirli gazlar gelir. I. Dünya Savaşı boyunca kullanılan zehirli gazların yarattığı tehlike, savaş sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde göz ardı edilmemiştir. Bu sebeple Maarif Vekâleti, Millî Savunma Vekâleti ve Kızılay işbirliği ile lise/muallim mektepleri ve ortaokul müfredât programlarına gazdan korunma dersi eklenmiş, öğrenciler ve memurlar için gazdan korunma kursları açılmış, yurtdışından, özellikle Almanya’dan uzmanlar getirilerek gerçekleşebilecek bir taarruzu en az zararla atlatmak için önlemler alınmıştır.Bu makalede “Gazdan Korunma Dersi” nin ortaya çıkışı ve gelişimi, Millî Talîm ve Terbiye Dâiresi ile Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi belgeleri, dönemin gazeteleri ve ders kitaplarında bulunan bilgiler ışığında nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme kullanılarak ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Gaz Taarruzu, Gaz Saldırısı, Atatürk Dönemi Müfredât Programları, Kimya Dersi RAISE AWARENESS of PUBLIC AGAINST POISON GAS and its REFLECTIONS on EDUCATION: PROTECTION from GAS ATTACKS (1931-1940Abstract: The developing chemistry industry towards the middle of the 19th century provided significant inventions which had even the power to change course of events at war. Certainly, one of the main inventions was toxic gases. The toxic gases, which had been used during the World War I, and not neglected by the post-war government; Turkish Republic. For these reasons, by courtesy of The Board of Education, The Ministry of Defense and Red Crescent Society, “Protection from Gas Attacks” courses were added to the curriculum of high/teacher and mid school, gas protections courses were opened for students and officers, and from abroad; especially from Germany
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Hüseyin Hilmi ALADAĞ
2016-12-01
Full Text Available Rus-Japon Harbi’nin (1904-1905 II. Abdülhamid ve Osmanlı kamuoyu tarafından nasıl algılandığını ortaya koymak bu makalenin temel amacı olacaktır. Osmanlı sınırlarından bir hayli uzak bir bölgede cereyan etmiş olmasına rağmen Rus-Japon Harbine, başta II. Abdülhamid olmak üzere Osmanlı Yönetimi tarafından özel bir önem verilmiş ve bu savaş; askeri, diplomatik ve siyasî açıdan çok dikkatli bir şekilde takip edilmiştir. Özellikle Osmanlı Sultanının bu yakın takibi neticesi, ülke kamuoyu, hükümet ve basın da bu savaşa özel bir önem vermiştir. Bu özel önemin tesbiti ile bu savaşın sonuçlarının ekonomik ve siyasal hayatımıza etkilerinin belgelerle ortaya konması; 20. yüzyıl başlarında Osmanlının dünyaya bakışını ortaya koyması açısından da önemli olacaktır. II. Abdülhamid’in bu savaşla ilgili olarak Osmanlı kamuoyundan farklı düşündüğü ifade edilebilir. Osmanlı Kamuoyu savaşta Japonya'nın galip gelmesinin çok iyi olacağını düşünmektedirler. Çünkü Rusya Osmanlının tarihteki kadim düşmanlarından biridir. Bu “ezeli düşmanın” Osmanlıdan bir başka güce yenilmiş olması bile, halk nezdinde bir kazançtır ve sevinç vesilesidir. Ama Padişah için meselenin bu kadar basit olmadığı anlaşılmaktadır. Rusya’nın savaşta Japonya’ya yenilmesi halinde tüm dikkatini Aksa-yı Şarktan Balkanlara teksif edip Balkanları karıştıracağını II. Abdulhamid görebilmiştir.
Türk Yazınından Seçili İki Romanda Göç ve Göçmen Olgusunun Paydaşlık Bağlamında Yansımaları
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Birkan KARGI
2017-09-01
Full Text Available Nazan Bekiroğlu’nun 2012 yılında yayınlanan Nar Ağacı romanı ve Ali Arslan’ın 2003 yılında yayınlanan Ama Sevgi Kalmalı adlı romanda, anlatıcılar kendi köklerini ve kendilerinden önceki kuşakların göç yazgılarının izlerini sürerler. Bu yapıtlarda biri batıdan doğuya, diğeri ise doğudan batıya evlerinden ayrılarak göç etmek zorunda kalan protogonistlerin yaşam öyküleri ele alınmıştır. Nar Ağacı romanında protogonistin göç serüveni İran’ın Tebriz kentinden başlayıp Tiflis, Bakü, Batum ve Trabzon zincirinde gelişirken, Ama Sevgi Kalmalı adlı roman da protogonistin göç serüveni Hannover’in Linden bölgesinden Filistin’e oradan da Anadolu’ya, Egenin Seki köyüne kadar devam eder. Yapıtların arka dokusunu Rus işgali, Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele ve sonrası oluşturur. Göç serüveninde, göçmenlerin kimlikleri bölünür, parçalanır ve kendilerini yeniden gerçekleştirmek zorunda hissederler. Bu bağlamda Hans’ın Sofiya’ya, Settarhan’ın Zehra’ya olan aşkları protogonistler için varoluşsal bir işlev görür. Aslında her iki yapıttaki protogonistlerin göç nedenlerini, kurulu düzene ‘karşı olma’ ve kendi farklılıklarını ortaya koyma üzerine kuruludur. Derrida’nın da vurguladığı gibi, kimlikler ancak kendi farklılıklarıyla var olabilir ve bir anlamda her kimlik ötekidir. Benzer şekilde Laclau’ya göre de tüm kimliklerin temelinde antagonizma ve dışlanma bulunur. Hans, savaş karşıtı duruşuyla Almanya’da ötekidir. Settarhan ise gelenek ve törelere karşı duruşuyla öteki olmak durumuna düşmüştür. Her ikisi de göç nedeniyle yeniden varlık sorunlarını biçimlendirmeye çalışırlar. Her iki yapıtta da göç, benzer nedenlere dayanmaktadır. Bu benzerlik, batı ve doğu dünyasının karşıtlığında ortaya çıkar. Avrupa’da Aydınlanma anlayışının gelişim sürecinde egemen olan modernite
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Nevzat TOPAL
2013-09-01
ğın kuruluşunu ve ilk faaliyetlerini Niğde’de yayınlanan ve elimize ulaşabilen gazete nüshalarında yer alan haberlerden istifade ederek değerlendirdik. Bugüne kadar kütüphane ve arşivlerde Niğde Gazetelerine ait tam bir koleksiyon bulmam mümkün olmamıştır. Bu sebepten de Niğde Türk Ocağının kuruluşu ve faaliyetlerine dair bir çalışma yapılamamıştır. Ancak Niğde Türk Ocağına 1925 tarihinde başkanı seçilen Hasan Hüsnü (Savaşçın Bey’in oğlu Mehmet Yılmaz Savaşçın vasıtasıyla temin ettiğimiz gazete ve belgelerden Ocağın kuruluşu ve faaliyetlerini aydınlatmak mümkün olmuştur.Elimizde mevcut olan gazete ve belgelerden Niğde Türk Ocağı Eylül 1924’te kurulmuştur. İlk İdari Heyeti Reisi C. Şehabeddin (Tüzün Bey’dir. Bu kişinin meşhur şair C. Şehabeddin olabileceği şeklinde yanlış bir kanaat hâkimdir. Ancak yapılan çalışmada Şehabeddin’in Niğde’de avukatlık mesleğini icra ettiği ortaya çıkarılmıştır. Şehabeddin Bey’in kısa süreli (yaklaşık altı ay yönetimini takiben 9 Ocak 1925’te yapılan kongrede yönetim değişmiştir. İkinci İdari Heyet Reisi olarak Hasan Hüsnü (Savaşçın Bey seçilmiştir. Elimizdeki bulunan Türk Ocakları Üyelerine Mahsus Hüviyet varakasında Niğde Türk Ocağı’nın 1 numaralı üyesi Hüsnü Beydir. Hüsnü Bey kısa sürede Ocağı teşkilatlandırıp faal hale getirmiştir. Niğde Türk Ocağı yaptıkları etkinlikler ile Niğde’nin kültürel hayatına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Elimizdeki sınırlı belgeler ışığında bugüne kadar çalışılmamış olan Niğde Türk Ocağının kuruluşu ve ilk faaliyetleri değerlendirilmiştir.
Zingstra, H.L.; Kis, A.; Ribaric, A.; Bakovic, D.; Ilijas, I.; Jeremic, J.; Galambos, L.; Szabados, K.; Vukelic, M.; Predic, T.
2009-01-01
This report presents the results of the activities the land use working group performed in the frame of the Life 3rd countries project: “Protection of Biodiversity of the Sava River Basin Floodplains” (LIFE06 TCY INT 246) as mentioned under task C of the project proposal. The following deliverables
Concentration factors 226Ra, 210Pb and 90Sr in the biota of the Sava river
International Nuclear Information System (INIS)
Vujnovicj, J.
1977-01-01
This work presents the results of identification of the concentration factor in the biota of the river Sava. Organisms of the water system have different abilities of concentration of radio nuclide. This ability is most highly expressed in plancton as the first link on the trophic chain. As the length of trat chain increases, the concentration of radionuclide in the organisms diminishes
Ortaöğretim Tarih Ders Kitaplarında Yer Alan Barış ve Antlaşmalar Üzerine Bir Değerlendirme
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Özgür Aktaş
2013-05-01
Full Text Available Bu çalışmanın amacı ortaöğretim tarih ders kitaplarında yer alan antlaşma ve barış konularının içeriğinin nasıl düzenlendiğini değerlendirmektir. Araştırmanın yöntemi doküman analizine dayanmaktadır. Bu çalışmada ders kitaplarında anlatılan antlaşmaların anlatılış tarzları tespit edilmiştir. Antlaşmalar iki gruba ayrılarak değerlendirilmiştir. Birincisi doğrudan anlatılan antlaşmalar, ikincisiyse bir parça ya da metin içerisinde anlatılan antlaşmalardır. Ortaöğretim tarih ders kitaplarına bakıldığında antlaşmalar ve barışlar önemli oranda yer tutmaktadır. Tarih ders kitaplarında savaşlar ve antlaşmalar anlatılırken zengin görsellerin kullanıldığı görülmektedir. Bununla beraber antlaşmalar anlatılırken akıl yürütme, tartışma, eleştirel düşünme gibi tekniklerin kullanılmasında eksiklikler olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük tarih ders kitabında antlaşmalar çoğunlukla doğrudan anlatılmıştır. Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinin programına alınması öğrencilerinde bilmeleri gereken savaşları ve antlaşmaları da fazlasıyla arttırmıştır. Bu antlaşmaların daha iyi anlatılmasının en iyi yolunun konunun öğretimini kolaylaştıracak etkinlik kitaplarının geliştirilmesi olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Savaş, Antlaşma, Barış, Tarih, Tarih Eğitimi A Study into Peaces and Treaties in the History Course Books of Secondary EducationAbstract: The purpose of the current study was to investigate how the content of the treaties and peace subjects in the history course books of secondary education was arranged. The method of the research based on document analysis. In this study, the styles of giving the treaties told in the course books were determined. The treaties were classified in two groups and analysed. First one was the treaties directly told and the second one was
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Aleš Mlakar
2008-01-01
Full Text Available The article deals with the landscape and urbanistic layout of the Sava River space and North part of the Bežigrad stretch of Ljubljana. Focus is on methodological and content starting points for the layout preparation and development of urban green areas of the wider Sava River space, which as a connecting link and simultaneously independent spatial and functional entity represents the starting point for planning hydro-energetic and urban arrangements. The necessity of recognising and resolving real spatial planning issues, formulation of clear goals and concepts, confrontation of different spatial systems and interests, as well as the sensibility of devising alternative development scenarios are emphasised. One of the most important starting points of the proposed layout is comprehensive design of public open spaces and green areas. The urbanistic solution relies on a programmatically strong, distinct and structured Dunajska Street, which should transform into the public space of a modern urban artery, with a clear ending that simultaneously gradually adapts to the morphology akin to the surroundings and Sava River space. Because of its natural characteristics, preserved cultural landscape and good accessibility, this area has great potential for development of leisure activities. The proposed solution stems from the fact that the chain of hydro-electric plants shouldn't be seen as buildings with negative environmental effects, but also as development opportunities – the actual execution of a recreation area along the Sava River and a method for rehabilitating the degraded spaces. Comprehensive solutions along the river have been proposed as parts of the hydro-electric developments, with special attention focusing on active design of various riverbank types.
Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)
Ogrinc, Nives [Department of Environmental Science, Jozef Stefan Institute, Jamova 39, 1000 Ljubljana (Slovenia)], E-mail: nives.ogrinc@ijs.si; Markovics, Roland; Kanduc, Tjasa [Department of Environmental Science, Jozef Stefan Institute, Jamova 39, 1000 Ljubljana (Slovenia); Walter, Lynn M. [Department of Geological Science, University of Michigan, 1018 C. C. Little Building, Ann Arbor, MI 48109-1063 (United States); Hamilton, Stephen K. [Kellogg Biological Station, Michigan State University, 3700 E. Gull Lake Drive, Hickory Corners, MI 49060-9516 (United States)
2008-12-15
Carbon and nitrogen dynamics were examined throughout the River Sava watershed, a major tributary of the River Danube, in 2005 and 2006. The River Sava exported 2.1 x 10{sup 11} mol C/yr as dissolved inorganic carbon (DIC), and emitted 2.5 x 10{sup 10} mol C/yr as CO{sub 2} to the atmosphere. Stable carbon isotope ratios indicate that up to 42% of DIC originated from carbonate weathering and {approx}23% from degradation of organic matter. Loads of dissolved and particulate organic carbon increased with discharge and export rates were calculated to be 2.1 x 10{sup 10} mol C/yr and up to 4.1 x 10{sup 9} mol C/yr, respectively. Isotopic compositions ({delta}{sup 13}C and {delta}{sup 15}N) and C/N ratios indicated that soil organic matter was the dominant source of particulate organic matter for 59% of the samples. Eighteen percent of the samples were dominated by plankton, 12% by periodic inputs of fresh terrestrial plant detritus with C/N > 15, and about 11% of the samples were dominated by the contribution of aquatic vascular plants. Nitrate inputs were controlled by land use in the River Sava watershed. {delta}{sup 15}N{sub NO{sub 3}} values <6 per mille were found in predominantly forested watersheds, while values >6 per mille typically represented watersheds with a higher percentage of agricultural and/or urban land use. Elevated {delta}{sup 15}N{sub NO{sub 3}} values (up to +25.5 per mille) at some sites were probably due to the combined effects of low-flow and inputs from sewage and/or animal waste.
KIRIM HARBİNDE SAĞLIK HİZMETLERİ (1853-1855)
Karayaman, Mehmet
2008-01-01
Osmanlı Devleti 19. Yüzyılda dağılma sürecine girmiGtir. Osmanlı Devleti’ni tek baGına ortadan kaldırarak Akdeniz’e inmek isteyen Rusya, 21 Mayıs 1853 tarihinde Eflak ve Boğdan’ı istila ederek, Osmanlı Devletine savaG ilan etmiştir. Akdeniz’e inmesinden endişe eden İngiltere, Fransa ve Piyomente Devletleri, Osmanlı Devleti ile ittifak anlaGması imzalanmıGlardır. 1855 yılında Rusya’nın geri çekilmesi ile savaG sona ermiGtir. Kırım Harbi sırasında, müttefik devletler tarafından baGta Gstanbul o...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Yasemin DEMİR ÖZGÜN
2015-07-01
Full Text Available Juan Goytisolo Çağdaş İspanyol Edebiyatı’nın en önemli yazarlarından birisidir. Yazarın birçok kitabı Türkçe’ye çevrilmesine ve özellikle son dönemlerde yazdığı kitaplarında Türk kültürünün unsurlarına yer vermesine rağmen kendisi hakkında dilimizde yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu makalenin amaçlarından birincisi yazarın Kırk Günlük Süre adlı romanında Hristiyanlık ve Müslümanlık unsurlarını ele alarak Batı ve Doğu kültürlerini incelemek; ikincisi ise İspanyol Edebiyatı üzerine çalışmalar yapan kişilerin dikkatini yazara ve eserlerine çekmektir.İspanya İç Savaşı’ndan (1936-1939 kısa bir süre önce 1931 yılında Barselona’da doğan Goytisolo iç savaş sırasında çocukluğunu yaşamış talihsiz 30’lar kuşağı yazarlarındandır. Yazar iç savaş sonrası başlayan General Franco’nun Hristiyanlıktan başka dinlere ve kültürlere karşı katı ve hoşgörüsüz olan diktatörlüğü döneminde gençlik yıllarını geçirmiştir. 1956 yılında kesin olarak Paris’e yerleşen yazar bulduğu özgürlük ortamıyla farklı din ve kültürlerle de ilgilenmeye başlamıştır. Doğu kültürü ile tanışması Cezayir olayları nedeniyle olmuştur. Cezayir bağımsızlık savaşı sırasında Fransız hükümetinin ve aydınlarının gösterdikleri davranışlardan dolayı yazar hayal kırıklığına uğramış ve Fransa’da yaşayan birçok Afrika kökenli kişinin polis tarafından tutuklanması yazarın Avrupa’ya ve içinde bulunduğu kültüre karşı bakış açısının değişmesine ve Doğu felsefesini ve kültürünü incelemesine neden olmuştur.İslamiyet’in Batı dünyasında yanlış anlaşıldığını düşünen Goytisolo İslam kültürü ilgili birçok yazı yazmış ve romanlarında sadece Hristiyanlık öğelerini değil İslam kültürünün unsurlarını da kullanmıştır. Her iki kültürü birlikte kullandığı yap
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Vladimir Klemenčič
1990-12-01
Full Text Available An analysis on the alpine spatial factors was carried out in the area of Kranjska gora and the Upper Sava valley, in the NW corner of Slovenia (Yugoslavia. As a part of a similar study Austrians and Italians, at their side of the border, ther research focused on future regional development. The so called "Three Border Area", in the above-mentioned countries, candidates for the winter olympics in 1998 and in general seek cross-border cooperation. The mountainous region of the Julian Alps here is separated from another mountainous and border strech of the Karawanks by the deep glacial river valley of the river Sava. The central place within the valley is Kranjska Gora — a famous winter šport center. World cup alpine skiing races and ski-jumping competitions (Planica take place here every year. The past post-war period were not very much in favour of developing tourism in general. That is why many inhabitants of the Upper Sava Valley decided to abandon agriculture and look for jobs in the governmentaly supported steel mills of the communal center of Jesenice. Daily migration accures today in both directions: man from the area migrate to the industry, woman from the above-mentioned town travel daily the same distance to work in hotels. Lately a couple of hundred inhabitants found jobs also in the nearby employment centers of Carinthia and Friuli-Venezia Giulia. Future complex regional development in the area of the bordering countries of Italy, Austria and Yugoslavia can be supported in the part of Slovenia with the tradition of mountaineering and ski jumping as well as vvith an international tradition in hosting guests from distantplaces and vvith the tradition of organizing sporting events. The relatively "underdeveloped alpine landscape" here. mostly within the borders of the Triglav National Park could attract visitors too. Among other developments Mountaineering — and Ski-jumping Schools and Courses of
Charisma and authority: Toward a hagiographic portrait of St. Sava
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Marjanović-Dušanić Smilja
2015-01-01
Full Text Available The paper analyses hagiographical strategies used by the writers of St. Sava’s vitae, the purpose of which was to delineate clearly the principal features of the saint’s portrait. Their main concern was to confirm Sava’s personal charisma and to convey a sense of his saintly authority. The focus of the paper is on the hagiographical techniques of imitation such as comparing the hero to biblical models and telling stories of his miracles that repeat the miracles of Christ himself and the most important saints. The paper devotes particular attention to those sections of the vitae that describe Sava’s wielding institutional authority, and it is precisely here that there are notable similarities between Teodosije’s vita and his hagiographical model, the vita of St. Sava of Jerusalem by Cyril of Skythopolis. [Projekat Ministarstva nauke Republike Srbije, br. 177003: Srednjovekovno nasleđe Balkana - institucije i kultura
Contamination of freshwater fish from rivers Sava and Danube with polychlorinated biphenyls
International Nuclear Information System (INIS)
Jankovic, S.; Radicevic, T.; Spiric, A.; Nedeljkovic, M.
2002-01-01
During air strikes, in april 1999, Institute of meat hygiene and technology have begun examination of freshwater fish to establish the degree of contamination. The information about damaged industrial facilities and toxic waste that have been spilled were hard to find, and was unofficial and contradicts. Because of that, at the first time we collected samples from different locations, but after first results, we concentrated our attention on locations on river Danube downstream from Pancevo and on river Sava upstream from Belgrade, the locations indicated as environmental 'hot spots'. According to our experience, knowledge, equipment and analytical skills we have chosen to determine the concentrations of PCBs in freshwater fish species, since aquatic fauna might be used as indicator organisms for the evaluation of water pollution. Polychlorinated biphenyls as contaminant of interest, have been chosen because large quantities of PCBs reached the soil and waste and ground waters from damaged transformers and capacitors, where they serve as dielectric fluids. Also, PCBs are highly toxic and due to their liposolubility and persistence, these compounds accumulate through food chain. In 1999, from April to December, we had collected 23 samples of different fish species on river Danube, downstream from Pancevo and 15 samples from locations on river Sava upstream from Belgrade. The concentrations of PCBs (mg/kg fat and mg/kg fresh weight) were expressed as the sum of individual congeners (IUPAC numbers 28, 52, 101, 138, 153, 180) and as Aroclor 1260 (peaks were identified as a fingerprint pattern by comparison with Aroclor standards). The concentrations of PCBs (mg/kg fat) are determined to evaluate the extent of contamination and concentrations of PCBs (mg/kg fresh weight) indicate daily intake and help us to estimate the risk for human health. Residues of PCBs in the fat extracted from fish sample were analysed according to the USDA Analytical Chemistry Guidebook. Gas
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ersin MÜEZZİNOĞLU
2012-09-01
ıtlarının ışığında bir yakın tehlikeye dikkat çekilmiş ve Samsun’u Rumlar satın alıyor tespiti yapılmıştır. Söz konusu seyahat notları ayrıca Balkan Savaşları’nın başlarında ülkenin vaziyeti hakkında da bazı fikirler vermektedir. Özellikle savaşla ilintili olarak seferberlik sırasında ve savaşın başında ordunun ne hâlde olduğuna dair tanık olunan bazı olaylarda, tedbirsizlik ve disiplinsizlik, kumandanların prosedürcü ve keyfi tavırları ile birbirlerinden kopuklukları gibi olumsuz bir tablo görülür. Bu çalışma yerel tarih veya şehir tarihçiliği için önemli bir yere sahip olan, ele aldığı şehirleri kapsamlı şekilde tasvir eden ve bir çeşit envanterini veren Doktor Abdullah Cevdet’in seyahat notlarını tanıtmayı, günümüz harflerine aktarmayı, verilen bilgiler ve yapılan tespitler üzerinde genel bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Oktay KIZILKAYA
2013-03-01
Full Text Available Russia invaded the Caucasian region completely in the secondhalf of 19th century. The Muslim nations of the Caucasia, who rejectedthe domination of Russia, decided to emigrate Ottoman Empire. The oppression and the cruelty that Russia carried out had an importantrole in the decision of emigration. The first refugees, who came fromCaucasia, were settled in Anatolia, Rumelia and partly Syria province.The Ottoman Empire lost war at the result of 1877–1878 Ottoman-Russia war. As the result of the war, Ottoman Empire lost a great dealof land in Balkan geography. Therefore, the Caucasian refugees, whowere settled in Balkans before, became refugee again. Syria provincewas approved as the new settlement region both for Caucasian andRumelian refugees. These refugees, who had been sent to Syriaprovince, encountered, great problems. They experienced the problem ofadapting to natural conditions of Syria such as water and air. Besides,when the epidemic illnesses, which caused due to squalor, were addednearly half of the refugees died. Apart from that, the refugees facedtroubles with Druse and Bedouins in social aspect, thus, theyencountered great problems. After nearly thirty years that emigrantssettle in Syria province, they adapted to its socio-cultural structure andclimate conditions. After emigrants adapted to Syria province, theybecame strong towards Druse and Bedouins that attack them.Ottoman Empire mobilized all its opportunities for the settlementof refugees. However, it could not prevent the unwanted events. XIX yüzyılın ikinci yarısında Rusya Kafkasya Bölgesini tamamenistila etti. İstila neticesinde Rus hâkimiyetini kabul etmeyenKafkasya’nın Müslüman milletleri, Osmanlı Ülkesine göç etme kararıaldı. Bu göç kararında Rusların uyguladıkları baskı ve şiddet büyük birrol oynadı. Kafkasya’dan ilk gelen göçmenler Anadolu ve Rumeli’ye çokaz da olsa Suriye Vilayetine iskân edildi. 1877–1878 Osmanlı-RusSava
XX. Yüzyılın İlk Döneminde Almanya’nın Dış Politik Stratejisinde Türkistan
Kokebayeva, Gulzhaukhar
2016-01-01
Bu makalede Almanya’nın Batı Türkistan’daki (Rusya Türkistanı’ndaki) dış politika çıkarları incelenmektedir. Makale tarihi sürecin kısa özeti ile başlamaktadır. Üç kısımdan oluşan makalenin ana kısmında, Almanya’nın dünya savaşları döneminde ve iki savaş arası dönemde Türkistan’daki çıkarlarının pekiştirilmesine odaklanmaktadır. Savaş arası dönemde Türkistan, Almanya’nın kaybettiği sömürgeleri telafi etmek istemesi nedeniyle Almanya politikasının önemli nesnelerinden biri haline gelir. Alman ...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
MUHAMMET KEMALOĞLU
2014-06-01
Full Text Available Ferruh Ağa Gayıbov Azerbaycanlı ilk şavaş pilotudur. İlya Muromets №16 adlı bombardıman uçağının personelidir. I.Dünya Savaşına katılmıştır. Çar ordusunda “Topçuların Tanrısı” diye kabul edilen Aliağa Şıhlinski’nin de akrabasıdır. Ferruh Ağa 2 Ekim 1891’de, Kazak ilinin Sınır Salahlı köyünde doğmuştur. Tiflis Askeri Okulunda okur. Üsteğmen rütbesinde iken 12 Eylül 1916’da Batı cephesi karargâhının emri ile Borına’ya saldırır, Almanların mevzilerini ve mevkilerini bombalar. Onun uçağına doğru 4 alman savaş uçağı saldırıya geçer. Gayıbov onların üçünü imha eder ancak uçağının aldığı darebeden dolayı yere çırparak hayatını kaybeder. Şəmistan Nəzirli’den yaptığmız “Azərbaycanın İlk Hərbi Təyyarəçisi Ferruh Ağa Gayıbov” adlı bu çeviri eser Ferruh Ağa Gayıbov’u tarihin derin sayfalarından çıkarmıştır. Abstract Ferruh Gayıbov was the first Azerbaijani combat pilot. He was the bombardier in Ilya Muromets № 16 bomber aircraft. He joined World War I. He was a relative Aliaga Şıhlinski whose name called "the God of Artillery," in the Tsarist army. Ferruh Agha was born in 2 October 1891, in the village of Salahlı Kazakh. He studied at Tbilisi Military School. When he was a first lieutenant, he attacked to the Boriana with the order of West Front Headquarter and bombed German positions and locations in September 12, 1916. Four German bomber aircraft attacked his plane. Gayıbov destroyed three of them but his plane got shot and he lost his life. Our translation of “Azərbaycanın İlk Hərbi Təyyarəçisi Ferruh Ağa Gayıbov” by Şemistan Nezirli, has revealed Ferruh Agha Gayıbov from the depths of history.
Selection and Evaluation of Electronic Resources Elektronik Kaynakların Seçimi ve Değerlendirilmesi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Doğan Atılgan
2009-12-01
Full Text Available Publication boom and issues related to controlling and accession of printed sources have created some problems after World War II. Consequently, publishing industry has encountered the problem of finding possible solution for emerged situation. Industry of electronic publishing has started to improve with the rapid increase of the price of printed sources as well as the problem of publication boom. The first effects of electronic publishing were appeared on the academic and scholarly publications then electronic publishing became a crucial part of all types of publications. As a result of these developments, collection developments and service policies of information centers were also significantly changed. In this article, after a general introduction about selection and evaluation processes of electronic publications, the subscribed databases by a state and a privately owned university in Turkey and their usage were examined. İkinci dünya savaşından sonra görülen yayın patlaması, basılı kaynakların denetim ve erişiminde sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Bu da yayıncılık sektöründe yeni arayışlara yol açmıştır. 1980’li yıllardan sonra basılı yayın fiyatlarındaki hızlı artış da bu etmenlere eklenince elektronik yayıncılık sektörü gelişmeye başlamıştır. Öncelikle bilimsel ve akademik yayınlarla başlayan elektronik yayın günümüzde tüm yayın türlerini kapsamaktadır. Yayıncılıktaki bu gelişim bilgi merkezlerinin derme geliştirme ve hizmet politikalarını da önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu çalışmada elektronik yayınların seçim, değerlendirme ve sağlama konularında genel bir girişten sonra bir devlet üniversitesinin bir de özel üniversitenin abone olduğu veritabanları ve bu veri tabanlarının kullanımının değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Şeyda ÖZÇELİK
2013-09-01
nin kurtuluş ve kuruluş yıllarında da basın yayın organlarının rolü oldukça önemlidir. Özellikle, Milli Mücadele zamanında halka psikolojik destek veren gazeteler, milli duyguların kuvvetlenmesinde, birlik ve beraberliğin güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır. Ulusal basının yanı sıra yerel basın da Kurtuluş Savaşı sürecinde bölge halkını bilgilendirmiş ve halkı Milli Mücadele konusunda bilinçlendirmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin rejimi, siyasi ve kültürel vizyonu ulusal ve yerel basında an be an yer almıştır. Devlet kurulduktan sonra gerçekleştirilen değişim ve dönüşümler yine basın kanalıyla halka ulaştırılmıştır. Bu aşamada, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş devlet haline gelmesinde dönüm noktası olan Atatürk devrimlerinin toplum tarafından anlaşılması için de dönem basınına büyük görev düşmüştür. Atatürk devrimlerinden olan Harf İnkılabı’nın duyurulma aşamasında faal olarak çalışan kurumlardan bir tanesi de dönem gazeteleridir. Yeni harflerin tanıtımı, halka öğretilmesi, Mustafa Kemal’in ve aydınların Latin harfleriyle ilgili görüşleri basında sık sık yer almıştır. Çalışmada 1918 yılında kurulan ve Adana’nın yerel yayın organı olan Yeni Adana ve 1923 yılında yayın hayatına başlayan Türk Sözü gazetelerinin fonksiyonlarından yararlanılacaktır. Bu gazetelerin, Harf İnkılâbı’nın duyurması, yeni harfleri tanıtması ve uygulama sürecindeki rolleri ortaya konacaktır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Süleyman DEMİRCİ
2012-09-01
ımaları ile Merkezi hükümetin eşkıyalık faaliyetlerine yaklaşımını mevcut literatürü ile birlikte ele alıp incelemektedir. 16. Yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti kendisi için masraflı olan doğuda Iran (1578-1590 ve batıda Avusturya-Macaristan (1593-1606 ile iki cephede uzun süren savaşlar ile meşgul oldu. Bu süre boyunca Osmanlı hükümeti savaş giderlerini karşılamada çok büyük ve daha önceleri görülmemiş bir mali sıkıntı yaşadı. Bu durum daha başka önemli olaylar ile birleşince merkezi hükümetin maliyesini olumsuz yönde etkiledi. Bu olayların ilki nüfus baskısı ve kırsal alanlardaki yerleşik halkın büyük oranda sergilediği hareketliliğin zirai üretimi, güvenliği ve buna bağlı olarak vergilerin toplanmasını olumsuz yönde etkilemesi oldu. Bu çalışmanın amacı Osmanlı merkezi hükümetince taşrada meydana gelen eşkıyalık faaliyetlerine yönelik takip edilen siyaseti Maraş Eyâleti örneğinde inceleyerek merkezi hükümetin eşkıya ve eşkıyalık faaliyetlerinde bulunanlara yönelik genel yaklaşımlarını örneklemelerle ortaya koyarak incelemeye esas zaman dilimindeki Osmanlı toplumsal ve sosyal hayatı hakkında fikir edinmemize yardımcı olmaktır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Gazi Kılıçarslan
2002-09-01
Full Text Available Il. Dünya savaşından itibaren, alternatif yakıt arayışları giderek yo�unlaşmıştır. Özellikle 1973 yılındaki petrol krizinden konuya ilgi oldukça artmıştır. Bu çalışmada, içten yanmab motorların yakıt özelliklerine ve yakıt ekonomilerine paralel olarak alternatif enerji kaynaklarından alkol ve hidrojen ele alınmıştır. Benzinli motorlarda, hacmen o/o20 kadar alkol içeren benzinler motor yapısında değişiklik yapılmaksızın kullanılmaktadır. Alkol, benzin motorlannda o/ol O güç aruşı sağlamaktadır. Hidrojenin tutuşma sınırlarımn çok geniş olması, içten yanmalı motorlar için büyük avantajdır. Yakıt hileresi uygulamasında, hidrojenden elektro kimyasal yöntemle elektrik üretilmektedir. Bu uygulamada, alkol araç içerisinde hidrojene dönüşmekte daha sonrada bir kütle içerisi den geçirilerek motoı-lara akım sağlayan elektrik enerjisini üretmektedir. Klasik yakrtlara alternatif olarak, alkol "e hidrojenin kullanılabilirliği ortaya konulmuştur.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
SIMONA MURKO
2010-01-01
Full Text Available The applicability of nitric acid, palladium nitrate and a mixture of palladium and magnesium nitrate as matrix modifiers were estimated for the accurate and reproducible determination of cadmium (Cd, lead (Pb and arsenic (As in sediments of the Sava River by electrothermal atomic absorption spectrometry, ETAAS. Decomposition of the samples was done in a closed vessel microwave-assisted digestion system using nitric, hydrochloric and hydrofluoric acids, followed by the addition of boric acid to convert the fluorides into soluble complexes. The parameters for the determination of Cd, Pb and As in sediments were optimised for each individual element and for each matrix modifier. In addition, two sediment reference materials were also analysed. In determination of Cd and Pb, nitric acid was found to be the most appropriate matrix modifier. The accurate and reliable determination of Cd and Pb in sediments was possible also in the presence of boric acid. The use of a mixture of palladium and magnesium nitrate efficiently compensated for matrix effects and enabled the accurate and reliable determination of As in the sediments. Quantification of Cd and As was performed by calibration using acid matched standard solutions, while the standard addition method was applied for the quantification of Pb. The repeatability of the analytical procedure for the determination of Cd, Pb and As in sediments was ±5 % for Cd, ±4 % for Pb and ±2 % for As. The LOD values of the analytical procedure were found to be 0.05 mg/kg for Cd and 0.25 mg/kg for Pb and As, while the LOQ values were 0.16 mg/kg for Cd and 0.83 mg/kg for Pb and As. Finally, Cd, Pb and As were successfully determined in sediments of the Sava River in Slovenia.
International Nuclear Information System (INIS)
Stipe, Lulic
2006-01-01
Results of the five years monitoring of artificial and natural occurring radionuclides in the Sava river sediments are presented. Measurements were conducted as a part of the regular Krsko Nuclear Power Plant radioactivity control and the independent supervisions of the input of radionuclides into larger environment (immission). In order to estimate seasonal variations samples were taken from seven locations (one upstream and five downstream of the Krsko NPP) during four sampling period (seasonal) in each year. Selected radionuclides in the sediment fraction less than 0.5 mm were determined with gamma spectrometer equipped with BE3830 model High Purity Ge detector with 30% relative efficiency. (authors)
Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)
Stipe, Lulic [Rudjer Boskovic Institute, Lab. for radioecology, Zagreb (Croatia)
2006-07-01
Results of the five years monitoring of artificial and natural occurring radionuclides in the Sava river sediments are presented. Measurements were conducted as a part of the regular Krsko Nuclear Power Plant radioactivity control and the independent supervisions of the input of radionuclides into larger environment (immission). In order to estimate seasonal variations samples were taken from seven locations (one upstream and five downstream of the Krsko NPP) during four sampling period (seasonal) in each year. Selected radionuclides in the sediment fractiess than 0.5 mm were determined with gamma spectrometer equipped with BE3830 model High Purity Ge detector with 30% relative efficiency. (authors)
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Bülent TOĞRAM
2015-12-01
Full Text Available Çocuklardaki iletişim sorunları aile bildirimleri, öğretmen raporları ve dil ve konuşma terapistleri (DKT tarafından yapılan değerlendirmeler ile saptanmaktadır. Dil ve konuşma bozukluklarının önlenmesi ve terapisinde işbirliği içinde bulunmaları gereken bu üçlü grubun konuya ilişkin görüş ve tutumları alanyazında önemli bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve DKT’lerin dil ve konuşma bozuklukları alanındaki sorumluluk ve rollerini nasıl algıladıklarını, dil ve konuşma bozukluğu olan çocuğun akademik ve sosyal başarısına yönelik tutumlarını, dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri ve terapisine yönelik düşüncelerini betimlemektir. Çalışmaya 37 aile bireyi, 46 öğretmen ve 35 DKT katılmıştır. Anket yoluyla elde edilen veriler her grubun konuya ilişkin bilgisini ortaya koymak için karşılaştırılmıştır. Dil ve konuşma bozukluğu olan çocukların akademik/sosyal başarılarına yönelik tutumlarında diğer katılımcı gruplara göre öğretmenlerin, çocukların terapi gereksinimlerine yönelik tutumlarında ise ailelerin daha kararsız tutumlar geliştirdikleri dikkat çekmektedir.Dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri ve terapi eksikliklerine yönelik bilgilerinde grupların öncelikli sıralamalarının farklılaştığı görülmüştür
Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)
NONE
1987-10-15
This book gives descriptions of basic of VE of construction industry including doing away with mannerism, necessity of cost reduction, management method of cost reduction, thinking of idea, target of VE, starting VE activity, technical method of VE of construction industry such as thinking of idea with brainstorming, function trade method, new brainstorming, MM method, morphology analysis and lateral thinking, cases of VE of construction industry.
International Nuclear Information System (INIS)
1987-10-01
This book gives descriptions of basic of VE of construction industry including doing away with mannerism, necessity of cost reduction, management method of cost reduction, thinking of idea, target of VE, starting VE activity, technical method of VE of construction industry such as thinking of idea with brainstorming, function trade method, new brainstorming, MM method, morphology analysis and lateral thinking, cases of VE of construction industry.
International Nuclear Information System (INIS)
Sperling, R.B.
1993-01-01
Value Engineering (VE) and Computer-Aided Design (CAD) can be used synergistically to reduce costs and improve facilities designs. The cost and schedule impacts of implementing alternative design ideas developed by VE teams can be greatly reduced when the drawings have been produced with interactive CAD systems. To better understand the interrelationship between VE and CAD, the fundamentals of the VE process are explained; and example of a VE proposal is described and the way CAD drawings facilitated its implementation is illustrated
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Arş.Gör. KAAN YİĞENOĞLU
2016-12-01
Full Text Available 1990'ların başından itibaren küreselleşme sürecine bağlı olarak yaşanan hızlı değişimler ticaret ve iktisat politikalarını etkilemektedir. Serbest ticaret ve liberal ekonomi politikaları 2008 kriziyle birlikte sorgulanmaya başlanmıştır. Korumacılık ve iktisadi milliyetçilik uygulamalarının çok eskilerde kaldığını düşünen birçok araştırmacı için bu sürpriz olmuştur. Çünkü çoğu araştırmacı savaş sonrası dönemde en iyi ticaret sisteminin serbest ticaret olduğunu düşünüyordu. Ancak ekonomi sahasındaki gelişmeler bunun mutlak doğru olmadığını bir kez daha gösterdi. Özellikle 2008 krizi bu sürprizin yaşanmasında çok etkili olmuştur. Çünkü ABD’nin bazı otomotiv devlerini kurtarması bir dönüm noktasıdır. Önümüzdeki yıllar serbest ticarete yönelik sorgulamaların artacağını göstermektedir. Bu çalışmada bu sorgulamaların temeline yönelik bazı değerlendirmeler yapılmıştır
Zala, Krista
2006-01-01
Physics Professor Savas Dimopoulos was awarded the 2006 J.J. Sakurai Award for his work in advancing theoretical particle physics. The citation lauds Dimopoulos for "his creative ideas on dynamical symmetry breaking, supersymmetry and extra spatial dimensions, which have shaped theoretical research, thereby inspiring a wide range of experiments."
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Nur Gülümser İLKER
2017-06-01
Full Text Available İspanyol Edebiyatının Ortaçağ toplumu ve bireyi arasındaki çatışmayı ele almasıyla en önemli eserlerinden biri olan Celestina: Calisto ve Melibea’nın Trajikomedyası, Rönesans’a dönmüş yüzüyle de önem kazanmaktadır. Yazar Fernando de Rojas’ın ustalıkla ve incelikle yarattığı karakterler vasıtasıyla, dönemin birey algısına odaklanırken, toplumun normlarının bireyler üzerindeki üstünlüğüne tanık oluruz. Aynı zamanda kadına karşı olan bakış açısının da vurgulandığı eserde, evrensel konular gün yüzüne çıkarken, insan, doğasıyla ve içgüdüleriyle işlenerek okuyucuya sunulur. Eserde genç, tutkularının kölesi olmuş Calisto ve saf, geleneklerine bağlı Melibea’nın aşkıyla ve de yaşlı büyücü Celestina’nın tamahkârlığıyla insani duyguların aşırıya kaçması eleştirilir. Topluma uygun olmayan eylemler sonucunda cezalandırılan karakterleriyle eser, didaktik bir metin olma özelliği taşımaktadır. Çalışmanın konusu olarak sözü geçen eserdeki birey ve kadın, Ortaçağ ve Rönesans arasında kalmış olarak ele alınacak ve incelenecektir.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Mustafa Akgül
2010-06-01
. Bu yasaklara Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği’nden sorumlu Devlet Bakanı, hatta Ulaştırma Bakanı ve BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı da karşı beyanlar veriyor. Bu arada Hukuk'un temel ilkeleri, kuvvetler ayrılığı, adil yargılama, özgürlüklerin özüne dokunulmaz ilkesi gözardı ediliyor. Bir başka deyişle, ülkenin hukukçuları ve düşünen insanların gözü önünde bir Hukuk Faciası yaşanıyor. Ve ülkemiz, matbaada olduğu gibi, interneti anlamayarak, harakiri yapıyor Bu yazıda, Türkiye'nin internetle savaşının 3 yıllık macerasının boyutları değerlendirecektir
Nicole Krauss’un Aşkın Tarihi Adlı Romanında Tarihi İzlekler
KALAY, Faruk
2014-01-01
Modern edebiyatta önemli Yahudi Amerikan yazarlarından olan Nicole Krauss Yahuditoplumundaki yabancılaşma, yalnızlık ve göç konularına değinir. Başarılı romanı olanAşkın Tarihi II. Dünya Savaşı süresince Holokost’a maruz kalan ve etkilerini hissedenYahudi karakterle ilgilidir. Tarihle bütünleşen bu karakterler gerçek hayattakiinsanlardan ve olaylardan esinlenmiştir. Krauss romanında postmodern teknikleri dekullanır. Örneğin iç içe anlatım tekniği okuyucuya romanın kurgusal mı yoksa gerçek mio...
ÖZDOĞAN, Metin
1986-01-01
Bu makalede açık işletmecilikte delme ve patlatma işlemlerinin günümüzdeki kuramsal ve pratik durumu sunulmaktadır. Kayanın mekanik olarak parçalanması bölümünde vurmalı ve dönmeli delme dizgeleri verilmiştir. Kayanın devinik olarak parçalanması başlığı altında ise patlatma incelenmiş ve patlatma işlemini etkileyen etmenler, patlatma kuşakları, yansıma kuramı, krater deneylerine değinilmiştir
Razafinimpanana, Narivony; Nkumbe, Henry; Courtright, Paul; Lewallen, Susan
2012-04-01
The number of people coming for cataract surgery in Madagascar remains low and most ophthalmologists could do many more surgeries than currently done. Knowing why people identified with cataract do not accept surgery will help to design programs that use existing resources more effectively. The study was carried out in Sava Region of Madagascar. People with blinding (acceptance were proximity to hospital (people from Sambava district were twice as likely to present as people from more distant districts) and perceived price of transport and food (being higher for people not accepting). The actual price of surgery was not the main barrier to acceptance of surgery; instead it appears that distance to the hospital and the willingness to pay are important predictors. Strategies to improve uptake need to be revised in order to ensure that people have access to and use cataract surgical services.
Van Otlu Peynirinin Yapılışı ve Mikrobiyolojik, Fiziksel ve Kimyasal Nitelikleri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ahmet Kurt
2015-02-01
Full Text Available Bu araştırmada 10 adet taze Van Otlu peyniri örneklerine; mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal analizler uygulanmıştır. Peynir teknolojisinde, sağlık, teknik ve ekonomik yönden önemli olan toplam koliform, süt asidi, lipolitik ve proteolitik mikroorganizmalarla maya ve küflerin sayısal değerleri yanında rutubet, yağ, yağsız kurumadde, kurumaddede yağ, protein, suda eriyen protein, kül, tuz, saf kül, kurumaddede tuz ve % asitlik oranları, peynir örneklerinde ayrı ayrı saptanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre peynir yapımı çok dağınık ve ilkel karakter arz etmektedir. Peynirlerin yapımındaki farklı uygulamalar, teknik bilgi ve yöntem noksanlığı yüzünden, gerek mikrobiyolojik analiz ve gerekse fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları örnekten örneğe önemli fraklılıklar göstermiştir. Peynir örneklerinde saptanan Koliform organizma sayıları, hem sağlık yönünden hem de peynirlerin olgunlaşmalarında sorunlara neden olabilecek düzeydedir.
VE for innovative cost reduction
International Nuclear Information System (INIS)
1987-07-01
This book deals with goal of value engineering characteristic of development details and development background of VE, the reason that VE is well appreciated, steps of VE process such as collection of basic information, selection of theme, organization of optimum team, item plan, function design, estimation and explanation of search result of values, item design, practical plan of innovative issue, VE reference data, and development of creative power.
Kadının ve Kaderin “Tırpan”ı Swath Of Woman And Fate
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Salim DURUKOĞLU
2013-07-01
ğımız beyin fırtınasının, belleğimizde açığa çıkaracağı romanların başında Tırpan romanı gelir. Kadın ve kader kavramlarını önce buluşturan sonra ayrıştıran Tırpan romanı; kaderin yaşanmadan önce değil yaşandıktan sonra açığa çıkacağına ve genelde insanın özelde kadının kaderini kendi yazabileceğine duyulan saf inançla kaleme alınan; insanın, özellikle ve öncelikle kadının kaderini / kadersizliğini roman türünün olanakları içinde sorgulayan, sınıf çatışmasından, Marksist ideolojinin nefes alışlarına, feminist bakış açılarına kadar genişleyen, tezli yapıtlardan biri ve belki de ilk akla gelenidir. Zihnimizde geçmişte kullanılan bir imgeden miras, elinde tırpan, can biçen Azrail motifi ile de buluşan tırpan silueti, bu romanda bir tarım aleti olmanın çok ötesinde bir işlev üstlenir. Tırpan, Azrail’in elinden kadının eline geçer ve kadın, varlık ve özgürlük alanına saygı duymayan erkeği bu alet ile cezalandırırken, kaderine sahip çıkmış, kaderini kendi elleriyle ve tırpan marifetiyle de yazmış olur. Yazarın elinde tırpan amaç ve araç işlevini koruyacak ancak sonuçları itibarıyla, Bolşevik devrimin orak, çekiç nesnesi gibi, kadın devriminin sembol nesnesine dönüşecektir. Kızların, zorla evlendirilmelerine karşı edilgen bir tepki olarak kendini asmalarını direniş değil kaçış olarak gören, bunun yerine savaşçı, etken ve eylemci bir kadın ruhu ile zihniyeti yaratmak isteyen yazar; son tahlilde bu kurgu üzerinden kaderci Türk toplumuna ve bahusus Türk kadınına kaderine sahip çıkabileceği, hayatına yön verebileceği inancını aşılamak ister, bir bilinç değişimi teklif ve telkin eder.
Rovenich, Hanna; Song, Yin; Liebrand, Thomas W. H.; Masini, Laura; van den Berg, Grardy C. M.; Joosten, Matthieu H. A. J.; Thomma, Bart P. H. J.
2014-01-01
Resistance in tomato against race 1 strains of the fungal vascular wilt pathogens Verticillium dahliae and V. albo-atrum is mediated by the Ve locus. This locus comprises two closely linked inversely oriented genes, Ve1 and Ve2, which encode cell surface receptors of the extracellular leucine-rich repeat receptor-like protein (eLRR-RLP) type. While Ve1 mediates Verticillium resistance through monitoring the presence of the recently identified V. dahliae Ave1 effector, no functionality for Ve2 has been demonstrated in tomato. Ve1 and Ve2 contain 37 eLRRs and share 84% amino acid identity, facilitating investigation of Ve protein functionality through domain swapping. In this study it is shown that Ve chimeras in which the first thirty eLRRs of Ve1 were replaced by those of Ve2 remain able to induce HR and activate Verticillium resistance, and that deletion of these thirty eLRRs from Ve1 resulted in loss of functionality. Also the region between eLRR30 and eLRR35 is required for Ve1-mediated resistance, and cannot be replaced by the region between eLRR30 and eLRR35 of Ve2. We furthermore show that the cytoplasmic tail of Ve1 is required for functionality, as truncation of this tail results in loss of functionality. Moreover, the C-terminus of Ve2 fails to activate immune signaling as chimeras containing the C-terminus of Ve2 do not provide Verticillium resistance. Furthermore, Ve1 was found to interact through its C-terminus with the eLRR-containing receptor-like kinase (eLRR-RLK) interactor SOBIR1 that was recently identified as an interactor of eLRR-RLP (immune) receptors. Intriguingly, also Ve2 was found to interact with SOBIR1. PMID:24505431
Cabadak, Hülya
2008-01-01
Hücre çogalması ve hücre siklusunun ilerlemesi büyümenin kontrolünde rolü olan genlerin ekspresyonu ile baglantılıdır. Ökaryot hücre siklusuM(mitoz) G , S ve G fazlarından olusmaktadır. Bu süreçte hücre uyarımı ve büyüme meydana gelir veya hücre G fazında durmaktadır. Hücre siklusunda G -S geçisinde, G -Mgeçisinde ve metafaz-anafaz geçisinde kontrol noktaları bulunmaktadır. Hücre siklusu siklin bagımlı kinazlar (cdk, katalitik altbirim) ve siklin (cyc, düzenleyici altbirim) tarafı...
İNANÇ TURİZMİNİN MEDENİYETLER ARASI İŞBİRLİĞİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
KAYNAK, İbrahim Hakkı
2010-01-01
Adına Küresel Medeniyet dediğimiz dünyada ülkelerin işbirliği iki temel paradigma üzerinden gerçekleşmektedir. Birincisi kültürel medeniyet işbirliği ve dayanışması, ikincisi ekonomik işbirliği.Soğuk savaş sonrası dünyada küresel politika, tarihte ilk kez çok kutuplu ve çok medeniyetli bir dünya meydana getirirken, milletler, kendilerini ecdatlarıyla, dinle, dille, tarihle, kültürel değerlerle ve kurumlarla tanımladılar. Kültürel değerler işbirliği, medeniyetler dünyasına yeniden bir canlılık...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Olkan SENEMOĞLU
2016-07-01
Full Text Available Bu çalışma Machiavelli’den başlayıp Hobbes’a kadar uzanan süreçte insan doğası ve toplum anlayışının nasıl ele alındığına ve bu anlayışın düşünürlerin kendi sistemlerindeki yerine odaklanmaktadır. Fakat çalışmada Yunan düşünürler Platon ve Aristoteles›ten başlayıp, Doğu düşünürleri Farabi ve İbn-i Sina’ya kadar insan doğası ve toplum tartışmalarına da yer verilmiştir. Böylece ele alınan dönemle, öncesinin kısa bir karşılaştırması yapılırken bu dönemin ayırıcı özelliği de gösterilmeye çalışılmaktadır. İnsan doğası tartışması düşünürler için kendi sistemlerini oluşturmada kilit rol oynamaktadır. Bundan dolayı Machiavelli, insanın açgözlü, çıkarcı olduğunu düşündüğü için yöneticiye dikkatli olması gerektiğini söylediği gibi, Hobbes, insanın doğası gereği kendi çıkarını düşünmeye yöneldiğini ve insanın insanla süren sonsuz bir savaşım içinde olduğunu düşündüğü için bu savaş halini bir barış hali olarak tesis edecek bir egemenlik sistemi geliştirmektedir. Diğer taraftan, düşünürlerin insan doğası tartışmaları, insanın diğer varlıklardan hangi yönüyle farklılaştığına dikkat çekerken, toplumun oluşma nedeni de yine insanın doğası gereği duyduğu gereksinimler veya doğasındaki eksiklikler itibariyle var olabileceğine odaklanmıştır. / This study focuses on how the human nature and the the notion of society were evaluated during the period starting from Machiavelli to Hobbes and the position of such an understanding within the system of these philosophers. However, the article also considers the discussions on human nature and society including the Greek philosophers from Plato and Aristoteles to Eastern philosophers, such as Farabi and Avicenna. Thus, a comparison of the previous era and the subject matter has ben established. The discussions around the human nature have a principal
Gıdalar ve Mikrobiyolojik Riskler I
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Velittin Gürgün
2015-02-01
Full Text Available Enfeksiyona neden olan ve toksijenik mikroorganizmalarla bulaşan gıdaların tüketilmesi sonucu görülen hastalıklar, acı çekmenin ve ölümlerin en önemli nedenlerinden biridir (Alen ve Kaferstein, 1983. Afrika ve Latin Amerika ile Çin dışındaki Asya ülkelerindeki 5 yaşın altındaki çocuklarda, yılda bir milyarın üzerinde gastroenterik vakaların görüldüğü ve kontamine gıdaların tüketilmesi nedeni ile de bu çocuklardan en az beş milyonunun öldüğü tahmin edilmektedir (Kaferstien ve Sims, 1987. Meksika ve Tayland gibi ülkelerde 0-4 yaş grubun çocukların, en az yarısının Campylobacter’in neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna yakalandıkları sanılmaktadır. Avrupa’da ise gıdalardan kaynaklanan hastalıklar, solunum hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almakta olup, bir çok Avrupa ülkesinde akut gastro-enteritis hastalığının yılda bir milyon kişiden ellibininde görüldüğü, hatta Hollanda’da bu oranın üçyüzbin olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır (Guiguet vd. 1992; Notermans ve Van Der Giessen, 1993. Amerika Birleşik Devletleri için yürütülen tahminlerin bu sayıların da üstünde olduğu ve her yıl ABD’de bir milyon kişiden üçyüzellibin kişinin akut gastroenterik hastalıklara uğradıkları ve bunun da ağırlıklı olarak kontamine gıdalardan kaynaklandığı varsayılmaktadır (Archer ve Kvenberg, 1985. Her ne kadar gelişmiş ülkelerde görülen gıda kaynaklı hastalıklar gelişmekte olan ülkelerdekine göre oldukça düşükse de, sıkça kronikleşerek romatizmal hastalıklar (ankylosing spondylitis ve Reiter’s sendromu beslenme ve emilim bozukluğu problemleri, hemolotik-üremik sendromlar (Escherichia coli’nin özellikle 0157: H7 serotipinin ürettiği verotoksinden dolayı, damar sertliği (atherosclerosis ve Campylobacter türlerinin enfeksiyonunu takiben görülen Guillain-Barre sendromu sonucunu doğurmaktadır (Archer, 1984, 1987; Archer ve
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Mehmet Ali KARAMAN
2014-11-01
Full Text Available Bu çalışma Osmanlı Devleti’nin Almanya ile ittifak yaparak Birinci Dünya Savaşı’na dahil olması üzerine yoğun tenkitlere maruz kalan Osmanlı hükûmetinin attığı adımı meşrulaştırmak amacıyla askeri basın ve yayın organlarında başlattığı propaganda çalışmalarını ayrıntılı olarak belgeleriyle incelemektedir. İngiltere ve Rusya’nın 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı karşıtı siyaset izlemeleri nedeniyle Osmanlı askeri yayınları Almanya ile ittifakı bir ehven-i şer olarak görmüş ve bu yüzden başında Almanya ile birlikte savaşa girmenin kaçınılmaz olduğu vurgulanmıştır. This article examines the Ottoman government propaganda in the Ottoman military publications to legitimize the Ottoman Empire’s entrance in World War I on the side of Germany after the government faced harsh criticism for its decision to side with Germany. Because the other major powers, G. Britain and Russia adopted an explicitly anti-Ottoman foreign policy in the late nineteenth century, the Ottoman military publications presented the alliance with Germany as the least bad option and stated it as an inevitable outcome.
Broermann, Andre; Winderlich, Mark; Block, Helena; Frye, Maike; Rossaint, Jan; Zarbock, Alexander; Cagna, Giuseppe; Linnepe, Ruth; Schulte, Dörte; Nottebaum, Astrid Fee
2011-01-01
We have recently shown that vascular endothelial protein tyrosine phosphatase (VE-PTP), an endothelial membrane protein, associates with VE-cadherin and is required for optimal VE-cadherin function and endothelial cell contact integrity. The dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is triggered by vascular endothelial growth factor (VEGF) and by the binding of leukocytes to endothelial cells in vitro, suggesting that this dissociation is a prerequisite for the destabilization of endothelial cell contacts. Here, we show that VE-cadherin/VE-PTP dissociation also occurs in vivo in response to LPS stimulation of the lung or systemic VEGF stimulation. To show that this dissociation is indeed necessary in vivo for leukocyte extravasation and VEGF-induced vascular permeability, we generated knock-in mice expressing the fusion proteins VE-cadherin-FK 506 binding protein and VE-PTP-FRB* under the control of the endogenous VE-cadherin promoter, thus replacing endogenous VE-cadherin. The additional domains in both fusion proteins allow the heterodimeric complex to be stabilized by a chemical compound (rapalog). We found that intravenous application of the rapalog strongly inhibited VEGF-induced (skin) and LPS-induced (lung) vascular permeability and inhibited neutrophil extravasation in the IL-1β inflamed cremaster and the LPS-inflamed lung. We conclude that the dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is indeed required in vivo for the opening of endothelial cell contacts during induction of vascular permeability and leukocyte extravasation. PMID:22025303
Kuramsal ve İşlevsel Dil Öğretiminde Tiyatronun Rolü ve Önemi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Gıyasettin AYTAŞ
2017-10-01
Full Text Available Tiyatro bir sanat faaliyeti olmanın yanında etkili bir iletişim aracıdır. En eski dönemlerden bu yana, hatta insanlığın varlığından itibaren tiyatrodan ve onun etkililiğinden söz etmek olasıdır. Dil edinim süreçleri ile ilgili görüşler birbirinden farklı olmakla birlikte, dilin kullanımında en temel gösterge iletişim ihtiyacıdır. Bununla birlikte dil aynı zamanda bir temsil göstergesidir. Onun aracılığı ile aidiyet ve mensubiyetler hakkında hüküm verilir. Bireyin sosyal ve siyasal özelliklerinin yanında, karakteristik özelliklerini de kullandığı dil aracılığı ile tespit edebilmekteyiz. Tiyatro bu farklılıkların her birini bir arada sergileyen ve somut bir göstergeye dönüştüren bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Tiyatro yaşanmışlıkları bir araya getirerek iletişim çeşitliliğini ve zenginliğini ortaya koyar. Hayatın hem var olanını hem de olması gerekenlerini birlikte sunar. Her ne kadar bir durum veya olay sonsuz olarak değerlendirilmesi mümkün değilse de tiyatro bu mümkün olmayana varsayımlar açısından yaklaşır. İnsan davranışlarının bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere iki göstergesi bulunmaktadır. Bu iki durumla ilgili iletişim yeterliliklerini ve farklılıklarını tiyatro aracılığı ile birlikte görebiliriz. Güzel sanatların hemen tamamını bir arada ve birlikte içinde barındıran tiyatro, bütün dil aşamaların birlikte ve bir arada sunar. Hem iç hem de dış konuşmanın bütün inceliklerini birlikte sunan ve bu özelliği ile karşılıklı ifade çeşitliliğini tiyatro birlikte sunar. İletişim ve dil ediniminde tiyatronun önemini ve gerekliliğini anlamak ve sorgulamak için tiyatronun işlevsel özelliğinden bütün ayrıntıları ile yararlanmak kaçınılmazdır.
TANIYICI, Şaban
2004-01-01
Soğuk savaş döneminin sona ermesi Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyetler Birliği güdümündeki çeşitlilik göstermeyen dış politikalarında farklılasmayı da beraberinde getirmiştir. Güvenlik kavramının dış tehditlerin yanında iç tehditleri de kapsayacak şekilde genişlemesi, dış politika belirleme sürecini etkileyen aktörlerin sayısının ve türlerinin artması, bu ülkelerin dış politikalarının anlaşılmasının soğuk savaş dönemine göre daha karmaşık hale gelmesine yol açmıştır. Bu makale uluslararası ilişk...
40 CFR 35.926 - Value engineering (VE).
2010-07-01
... 40 Protection of Environment 1 2010-07-01 2010-07-01 false Value engineering (VE). 35.926 Section... engineering (VE). (a) Value engineering proposal. All step 2 grant applications for projects having a... completion of VE analysis and submittal of VE summary reports). (b) Value engineering analysis. For projects...
KESKİN, Mustafa
2005-01-01
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu kolay olmamıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra neredeyse bütün ümitleri tükenmiş bir durumda olan Türk halkına yeni bir heyecan ve ruh kazandırmak için bazı fikir adamlarımız birtakım çözüm önerileri sunmuşlardır. Bunlardan birisi, millî şair ve düşünürümüz M. Âkif ERSOY’dur. M. A. Ersoy, “Fatih Kürsüsünde” adlı eserinde, bilime bigane kalmış, ümitsizlik girdabına düşmüş, yoksulluk ve fakirlik içinde yorgun ve dermansız kalmış, kısaca yok olmak üzer...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Mehmet Sait DİLEK
2012-12-01
Full Text Available England and France had reached the broadest borders of theirhistory during interwar period, in terms of their colonies. Such that thementioned states gained a great advantage against Germany and Italyespecially during the power struggle in Europe and on top of that, theirpolicy was grounded on the strategy of protecting the status quo againstthe possible revanchism and revisionism movements.Since the breakout of left-right conflicts in Spain during interwarperiod caused some states to be included in the issue, the tensionincreased in the Mediterranean. This interventionist understandingbecame even tenser when some submarines of the Italian navy startedto attack ships with foreign flags by hiding their identities. Therefore, aconference was held in Nyon between 10-14 September 1937 with theparticipation of England, France, Turkey, Yugoslavia, Greece, Egypt, theSoviet Union, Bulgaria and Romania. Italy, Germany and Albania, onthe other hand, responded to the invitation negatively.Status-quo states achieved to establish the power and interestrelationship in their favor in the new order, created after the Treaty ofVersailles. Therefore, the aforementioned states used the method ofdiplomacy when the first attacks against the system were executed andeven, they could not sufficiently object to the aggressive acts ofrevisionist states, as required by the appeasement policy. Revisioniststates, on the other hand, declared their discomfort with the status quoas they gained power and started to act in accordance with their owninterests rather than building the system on justice. This studyassesses how a national issue that occurred in Spain turned into asecurity problem in the Mediterranean with the effect of successiveevents; and what kind of politics were determined by said states againstthe emerging crisis. İngiltere ve Fransa sahip oldukları sömürgeler açısından en geniş sınırlara iki savaş arası dönemde ulaşmışlardı. Öyle ki adı ge
47 CFR 97.513 - VE session manager requirements.
2010-10-01
... 47 Telecommunication 5 2010-10-01 2010-10-01 false VE session manager requirements. 97.513 Section... SERVICES AMATEUR RADIO SERVICE Qualifying Examination Systems § 97.513 VE session manager requirements. (a) A VE session manager may be selected by the VE team for each examination session. The VE session...
International Nuclear Information System (INIS)
1987-07-01
This book tells of synopsis of production process of VE(value engineering), object selection method and establishment of target, collection of object information, design of function, write improvement suggestion, evaluation of improvement suggestion, all sorts of worksheets of production process of VE, explanation of IE, explanation of PERT.
Yüksek Ziraat Enstitüsünün Öyküsü
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Arif Akman
2015-02-01
Full Text Available 20. yüzyıl başlarında doğmuş olan bizim kuşak, yani Osmanlı İmparatorluğunun çocukları, biri son derece acı ve hazin; ötekisi ise son derece sevindirici ve mutlu iki olayı hem de çok kısa aralıklarla birlikte yaşamıştır. Bu iki son derece önemli olaydan acı olanı, 700 yıllık o koca Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü yaşamak talihsizliği; sevinç ve mutluluk dolu ikinci olay ise, o vatanı kurtaran Atatürk sayesinde yepyeni ve dinamik bir Cumhuriyet’in Türkiye Cumhuriyet’inin doğuşunu, yaşamak olmuştur. Kurtuluş Savaşı, düşmanın denizi dökülmesiyle sonuçlandığı mutlu günün hemen arkasından İzmir’e gelen Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa, yanındakilerin “Çok şükür bitti” dediklerini işitince, “Asıl işimiz şimdi başlıyor” demişti. Atatürk bu sözleriyle, belki ta Harbiye’deki öğrenciliği ve uzun süren askerlik yaşamı boyunca yapmayı tasarlayıp kafasında biçimlendirdiği devrim ve reformları kastediyordu. Atatürk, gençliğinden beri Hilafet, Saltanat, batı uygarlığı ve cumhuriyet hakkındaki düşünce ve tasarımlarını, Kurtuluş Savaşı boyunca kimseye açmamış ve âdeta bir sır gibi kendi içinde saklamıştır. Vakte ki memleket kurtulup Lozan Barış Anlaşması da yapıldıktan sonra barış dönemi başlayınca; artık tasarladığı devrim ve reformları yapmak zamanının geldiğine karar vererek bunları uygulamaya koymuştur. Bildiğimiz bu devrim ve reformlar da 1923 ile 1928 yılları arasında olmak üzere, topu topu 5 yıl içinde gerçekleştirilmiştir.
İNOVASYON VE İNOVASYON GÖSTERGELERİ: AB ÜLKELERİ VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI
ŞAHİNLİ, Mehmet Arif; KILINÇ, Efecan
2013-01-01
Literatürde inovasyonu ölçen ve ülkelerin inovasyon performanslarını ortaya koyan birçok gösterge bulunmaktadır. Bilgi yoğun sektörlerdeki istihdam, Toplam Faktör Verimliliği (TFV), AR&GE harcamaları, patent başvuru ve tescil sayıları, girişimci, araştırmacı ve teknisyen sayıları, ileri teknoloji ihracatı, royalti ve lisans ücretleri, endüstri katma değeri, inovasyon kapasitesi ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT)’nin ihracatı bu göstergelerden bazılarıdır. İnovasyonun en önemli ...
Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Recep BAKIŞ
2011-12-01
Full Text Available Bu makalede, sanayi, tarım ve evsel atık sularla yoğun bir şekilde kirletilen Porsuk çayı ve havzasındaki yüzeysel ve yeraltı suyu kirlilik düzeyi araştırılmıştır. Bu amaçla, Porsuk çayı boyunca ve havza içinden 20 istasyon seçilerek, 2 yıl boyunca mevsimsel yüzeysel ve yeraltı su örnekleri alınmıştır. Yüzeysel sularda toplam 18, yeraltı sularında ise toplam 15 parametre analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, mevsimsel değişikliklerin sebebine bakılmaksızın, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Kıta İçi Su Kaynakları sınıfları ve uluslar arası standartlarla karşılaştırılmıştır. Porsuk çayı ve havzasındaki hem yüzey suyunun hem de yeraltı suyunun IV. Kalite su sınıfında olduğu tespit edilmiştir
Davras Dagı (Isparta ve Çevresinin Orman ve Çalı Vejetasyonu
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Coşkun SAĞLAM
2009-04-01
Full Text Available Bu vejetasyon çalısması, 2002-2005 yılları arasında Batı Toroslar'da yer alan Davras Dagı ve çevresinde gerçeklestirildi. Vejetasyon Braun-Blanquet (1964 metoduna göre analiz edilerek orman ve çalı vejetasyonuna ait yedi birlik tespit edildi. Bunlardan bes tanesi yenidir. Orman vejetasyonu: Sınıf : Quercetea pubescentis (Oberd, 1948 Doing Kraft, 1955 Ordo : Querco – Cedretalia libani Barbéro, Loisel ve Quézel, 1974 1. Minuartio globulosi – Juniperetum excelsae ass. nova 2. Sileno squamigeri – Quercetum cerridis ass. nova 3. Astragalo oxytropifolii – Pinetum caramanicae ass. nova Alyans : Lonicero nummulariaefoliae – Cedrion libani Quézel, Barbéro ve Akman 1978 4. Veronico syriaci – Cedretum libani ass. nova 5. Diantho cibrarii – Quercetum vulcanicae Kurt et al. 1996 Sınıf : Quercetea ilicis Br.-Bl., 1947 Ordo : Quercetalia ilicis Br.-Bl., 1947, Rivaz Martinez, 1974 Alyans : Quercion cocciferae Quézel, Barbéro, Akman, 1978 6. Hyperico polyphylli – Pinetum brutiae ass. nova Çalı Vejetasyonu: Sınıf : Quercetea pubescentis (Oberd, 1948 Doing Kraft, 1955 Ordo : Querco – Cedretalia libani Barbéro, Loisel ve Quézel, 1974 7. Astragalo atropurpureus– Quercetum cocciferae Kargıoglu, 19
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Sevcan ÖLÇER
2018-04-01
üzyıllarda Anadolu, Orta Asya ve Uzak Doğu’da hüküm süren bu devletler, politik veya sosyo-ekonomik nedenlerle birbirleriyle sürekli temas halinde olmuşlardır. Bu nedenleri kısaca savaş ganimetleri, diplomatik hediyeler, sanatçı alışverişi ve İpek Yolu aracılığıyla gerçekleşen ticari hareketler olarak sıralayabiliriz. Söz konusu medeniyetler arasında çeşitli sebeplerle gerçekleşen sanatsal etkileşimler, dokuma, maden, ahşap, cam ve seramik gibi küçük el sanatlarında karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı, Safevi ve Çin Hanedanlıkları arasındaki sanatsal etkileşimler ve üsluplar, özellikle mavi-beyaz seramiklerde dikkate değer örnekleri içermektedir. 14. yüzyıldan beri Çin’de gelişmeye başlayan mavi-beyaz seramikler Safeviler ve Osmanlılar tarafından oldukça beğenilmiştir. Bunun yanında her iki ülke de 15 ve 16. yüzyıllarda bulundukları bölgelerde, kendilerinden önce var olan kültür birikimlerinden faydalanarak yerli ve yabancı üslupları birleştirmiştir. Çalışmamızda, öncelikle Safevilerin kuruluşundan itibaren ürettiği mavi-beyaz seramikler ve üretim merkezleri üzerinde durulmuş, merkezler arası üslup farklılıkları açıklanmıştır. Ardından, kırmızı hamurlu Milet işi ve beyaz hamurlu mavi-beyaz ilk devir Osmanlı seramikleri hakkında bilgi verilerek, örnekler üzerinden İran ve Çin kaynaklı gelişen bezeme üslupları irdelenmiştir. Ayrıca, ustalar ve eserler aracılığıyla gelişen bezeme kompozisyonları Çin, Safevi ve Osmanlı ekseninde birbirleriyle karşılaştırılmıştır.
Oskoruš, D.; Miković, N.; Ljevar, I.
2012-04-01
Riverbed erosion and bottom deepening are part of natural fluvial processes in the upper stream of Sava River. The increasing gradient of those changes is interconnected with the level of human influence in the river basin and riverbed as well. In time period of last forty years the consequences of riverbed erosion are become serious as well as dangerous and they threaten the stability of hydro technical structures. The increasing value of flow velocity in riverbed in urban part of river section during high water level, mud and debris flow during the floods as well, is especially dangerous for old bridges. This paper contains result of velocity measurements during high waters taken by Hydrological Service of Republic Croatia, load transport monitoring during such events and cross sections in some vulnerable location. In this paper is given one example of Jakuševac railway bridge in Zagreb, heavily destroyed during high water event on the 30 March 2009., recently reconstructed by "Croatian Railways" company. Keywords: Riverbed erosion, flow velocity, mud and debris flow, risk identification, stability of bridges
EMAMİ, SABER
2016-01-01
Bu makale'de başlangıçtan İran İslâm devrimi ve İran-Irak savaşına kadar İran sineması incelenmiştir. Sinema tekniği Kaçar Şahı Nâsıruddîn Şah ve oğlu Muzafferüddin Şah’ın Avrupaya seferleriyle, çağdaş uygarlık ürünü olarak İran’a getirildi. Farsça ilk sesli sinema Rıza Şah zamanında “Dohter-i Lor: Lor Kızı” adlı film ile başladı. Ardından devlet tarafından teşvik edilen bir sinema, “olay”, “ahlak”, “müzik” ve “cinsel cazibe” ögelerine danyanarak şekillenmiştir. Bu sinema, daha çok dinse...
Probiyotik Mayalar ve Özellikleri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Hatice Yıldıran
2017-10-01
Full Text Available Probiyotikler tüketicinin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan mikroorganizmalardır. Probiyotik uygulamalarının sağlık üzerine etkileri hakkında yapılmış pekçok araştırma bulunmaktadır. En yaygın kullanılan probiyotik bakteriler; bifidobakteriler ve laktobasiller, laktokoklar ve streptokoklar gibi laktik asit bakterileridir. İnsanlar için probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar arasında ayrıca mayalar, basiller ve enterokoklar da bulunmaktadır. Probiyotik mayalar son yıllarda bilim insanları için ilgi çekici bir alan olmuştur. Yapılan bazı çalışmalar Saccharomyces cinsine ait türlerin antibakteriyel ve probiyotik özelliklere sahip olabileceklerini göstermiştir. Saccharomyces boulardii yıllardır insanları farklı gastrointestinal rahatsızlıklarından korumak veya hastalıklardan iyileştirmek amacıyla probiyotik olarak kullanılan, patojenik olmayan bir mayadır. S. boulardii özellikle ilaç endüstrisinde genellikle liyofilize formda kullanılmaktadır. Yapılan bu derleme çalışmasında probiyotikler, mayaların probiyotik olma özellikleri ve probiyotik mayaların kullanım alanları hakkında bilgiler verilmiş ve bu alanda yapılan araştırmalardan örnekler sunulmuştur.
Kedi ve Köpeklerde Diabetes Mellitus.
ŞİMŞEK, Aynur; İÇEN, Hasan
2008-01-01
Diabetes mellitus polidipsi, poliüri ve polifaji gibi klinik bulgularla karakterize endokrin bir hastalıktır. Bu derlemede, kedi ve köpeklerde yaygın olan hastalığın etiyoloji, patogenezis, kliniklaboratuar bulguları, tanı, ayırıcı tanı ve sağaltımına yönelik bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Osman YALÇIN
2011-06-01
Full Text Available Planes are one of the most important discoveries of the 20th century. This was the last period of the Ottman Empire. This was also the first years of Mustafa Kemal Atatürk’s military life.Turkish government used the airplane in military field firstly in Balkan Wars. Ottoman Empire bought about 450-500 airplanes between 1912-1918 years. Turkish air forces was the one of the first establishments that constituted by parlement at the independence war years. Ever pressed Greek air force, enemy planes were not adducted to Turkish frontline. Ottoman aviation was abolished in 1920. Atatürk became aware of the aviation with his for seeing and the experiences that for he considered important of aviation for making the country strong and independent during his life. But he also foresaw his country insufficiency at substructure and between 1923-1938 air war industry consider important. Therefore flying of younger generation has been seen as a security of the Turkey sky.One of the mottos of Mustafa Kemal ATATURK “Future is in the skies” was also a sign of his foreseing as a strategist which effects continues even today Uçaklar 20. yüzyılın başında icat edilen önemli gelişmelerden biridir. Bu tarih Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına denk gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ise mesleki hayatının ilk yıllarına rastlamıştır.Türk Devleti uçağı askeri alanda ilk defa Balkan Savaşlarında kullanmıştır. Osmanlı Devleti ordusu envanterine 1912–1918 arasında yaklaşık 450–500 uçak alınmıştır. Osmanlı havacılığı 1920 yılında lağv edilmiştir. İstiklâl Savaşı yıllarında Büyük Millet Meclisi’nin teşkilatını kurduğu ilk birimlerden biri Hava Kuvvetleri Teşkilatı olmuştur. İstiklâl Savaşı’nda, Yunanlıların hava gücü daima baskı altında tutulmuş, düşman uçakları Türk cephesine yaklaştırılmamıştır. Atatürk, askerlik hayatındaki tecrübeleri ve öngörüleri ile havac
Yerelden Evrensele Japon Anime ve Manga Sanatı
TAŞ ALİCENAP, Çiğdem
2014-01-01
Anime ve manga kültürü Uzakdoğu çizgi roman sanatının yoğun üretimi, tarih, din, kültür ve felsefenin konulara yansıması ve Batı çizgi film ve çizgi romanlarından ayrılan farklı tarzlarıyla araştırılması ve öğrenilmesi gereken değerler içermektedir. Japonya’ da çizgi film sanatının Batı’ daki Disney gibi bir endüstrinin dışında bu denli özgün ve başarılı örnekleri elbette o sanatçıların yetiştiği kültürün, tarihin, sanatın ve felsefi değerlerin olduğu kadar eski...
Rizâeddin b. Fahreddin ve Kütüb-i Sitte ve Müellifleri adlı eseri
KHAZİEV, Rinat
2015-01-01
Tez bir Girişten ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte tezin içerdiği bilgiler ve hazırlanmasında izlenen yöntem hakkında bilgiler verilmiştir.Tezin birinci bölümünde Rizâeddin b. Fahreddin’in hayatına dair bilgiler sunulmuştur. Onun şahsiyeti, âlimliği, başmuharrirliği ve sosyal faaliyetleri gösterilmiştir. Diğer taraftan da onun hayatı, ilmi tahsili, hocaları ve eserleri ele alınmıştır.Araştırmanın ikinci bölümde Rizâeddin b. Fahreddin’n Hadis ilmine bakışı ve yaklaşımı tahlil edilm...
Tanenler ve Hayvan Besleme Üzerine Etkileri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Esin Ünver
2014-06-01
Full Text Available Tanenler; bitkilerin yapısında doğal olarak bulunan, kendilerini patojen mikroorganizmalara ve virüslere karşı korumak için ürettikleri fenolik bileşiklerdir. Hayvan besleme açısından ise tanenler; hayvanın türü, fizyolojik durumu, tanenin yapısı ve miktarına bağlı olarak olumlu ve olumsuz etkilere sebep olabilmektedirler. Bu çalışmanın amacı; tanenler, etkileri ve hayvan beslemede kullanımları ile ilgili bir derleme sunmaktır.
Fehmi, Özgüner; Özcankaya, Ramazan; Delibaş, Namık; Koyu, Ahmet; Çalışkan, Sadettin
2009-01-01
SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 1995 Aralık; 2(4) Melatonin ve Klinik Önemi Fehmi Özgüner Ramazan Özcankaya Namık Delibaş Ahmet Koyu Sadettin Çalışkan . Özet Melatonin karanlık periyotta sentezlenir ve salınır, ayrıca karanlığın süresi hakkındaki bilginin değerlendirilmesine aracılık eder. Melatonin sirkadiyan ritmi, gençlerde oldukça düzenlidir, yaşlılıkta sıklıkla siklus bozulma gösterir ve bir hipomelatoninemi sendromu ola...
Tom Stoppard'ın Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler Adlı Oyununda Mizah ve Kader
Erkan, Ayça Ülker
2016-01-01
Bu çalışmanın amacı karakterlerin kimlik arayışından kaynaklanan fiziksel mizahı tartışmak ve oyundaki ölüm/şans/kader/gerçeklik/yanılsama gibi temaların Rosencrantz ve Guildenstern’nin varoluşçu hayatlarında nasıl işlediğini göstermektir. Mizah, bu trajikomedinin analiz edilmesinde önemli bir rol oynar. Absürd Tiyatro, insanlık durumundaki saçmalığı ifade eder, rasyonel aygıtların kullanımını terk eder, insanın trajik kaybolmuşluk duygusunu yansıtır ve insanlık durumu olan hayat ve ölümle il...
Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Recep BAKIŞ
2012-06-01
Full Text Available Türkiye’de enerji ihtiyacı, ülkenin öz kaynaklarından karşılanamadığı için yurt dışından ithal edilmektedir. Oysa Türkiye’nin zengin yenilenebilir su kaynakları vardır. Bu makalede, Nehil Çayının (Zap suyu alt havzası sahip olduğu hidroelektrik enerji potansiyeli, bu kaynağın efektif kullanımına ve böylece ülkenin enerji açığını kısmen kapatmaya yönelik olarak araştırılmıştır. Araştırma, Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS ve Uzaktan Algılama metotları kullanılarak yapılmıştır. Ön araştırmaya göre, Nehil Çayı havzasında bir adet barajın planlaması yapılmış ve bu barajın olası maliyetleri ve buradan temin edilebilecek yıllık elektrik enerjisi miktarı hesaplanmıştır. Barajın toplam maliyetleri ve kurulu gücü Simahpp yazılımı ile hesaplanmıştır. Simahpp yazılımına göre, Nehil Çayı havzasında planlanan barajın toplam maliyeti ve kurulu gücü, 41,3x106 US$ ve 25,2 MW olarak elde edilmiştir. Yılda üretebileceği elektrik enerjisi miktarı ise 39,8 GWh olarak belirlenmiştir
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Kazım UYSAL
2011-02-01
Full Text Available Yoğun zirai faaliyetlerin yapıldığı Antalya’nın batı sahillerinden yakalanan ekonomik önemi olan bazı deniz balıklarının (Diplodus sargus, Siganus rivulatus, Lithognathus mormyrus, Liza aurata, Chelon labrasus kas, deri ve solungaçlarındaki bakır, çinko, mangan, demir ve magnezyum (Genellikle zirai aktivitelerden kaynaklanırlar biyoakümülasyon seviyeleri araştırılmıştır. Balıkların dokularında incelenen elementlerin minimum ve maksimum seviyeleri (mg kg-1 yaş ağırlık bakır için 0.541.69; çinko için 4.14-407.23; mangan için 0.15-9.17; demir için 3.45-104.49 ve magnezyum için 204.33- 784.30 olarak tespit edilmiştir. İncelenen elementlerin en düşük biyoakümülasyon seviyeleri kas dokularda, en yüksek seviyeler (Bakır hariç ise solungaçlarda tespit edilmiştir. İncelenen türlerin kas dokularındaki bakır ve çinko seviyeleri (Dünya Sağlık Örgütü (WHO, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO ve Türk Gıda Kodeksi’nde belirtilen kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha düşük, bazı türlerin (D. sargus, S. rivulatus, L. mormyrus and L. aurata derilerinde bulunan çinko seviyeleri ise kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha yüksek bulunmuştur
Cordia Sebestena Tohumunun ve Tohum Yağının Besinsel Özellikleri ve Potansiyel Değeri (İngilizce
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Foluso O. Agunbiade
2015-02-01
Full Text Available Az kullanılan hammaddelerin geliştirilmesinin ivme kazanması ile iyi bilinen tohum ve tohum yağlarına olan aşırı bağımlılıktan ve bunun sonucundaki yüksek maliyetten dolayı geleneksel ve endüstriyel uygulamalar için az bilinen tohum ve tohum yağları türetilmiştir. Bu nedenle Cordia sebestena tohum ve tohum yağının kullanım potansiyeli bakımından besinsel özelliklerinin değerlendirilmesine yönelik bu çalışma yapılmıştır. Tohum yağında literatürde rapor edilen çeşitli analizler kullanılarak yağ asidi profili incelenmiş ve karakterize edilmişken, tohumda ise genel bileşim, mineral bileşenler ve anti-besinsel faktörler araştırılmıştır. Sonuçlar tohumun iyi bir yağ (%40.3 ± 0.8 ve protein (%11.5 ± 0.6 kaynağı olabileceğini göstermektedir. Tohum aynı zamanda Mg, Ca ve Na benzeri bazı makro-elementler ile esansiyel bir mikro-element olan Zn kaynağı olabilir. Anti-besinlerden fitat, tanen ve oksalat içeriği yüksektir ve gıdalarda tohumun kullanımı sakıncalı olabilir. Bu maddeler belki geleneksel gıda işleme yöntemleri ile giderilebilir. Tohum yağının özellikleri onun alkid reçine sentezinde, biyodizel ve sabun üretiminde kullanışlı olabileceğini göstermektedir. Yağ asidi profili toplam yağın %71.1 oranında insan tüketimi için iyi bir yağ asidi olan oleik asiti (C18:1 ağırlıklı olarak bulundurduğunu göstermektedir. Cordia sebestena tohumu ve tohum yağının önemli kullanım alanları olabileceği görülmüştür, ancak tohum yağının aminoasit profili ve anti-besinler üzerine geleneksel işlemlerin etkileri konularında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Cabernet Sauvignon ve Merlot Şarapların Resveratrol Düzeyleri ve Ekolojik Koşulların Etkileri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Belkıs Çaylak Adıgüzel
2015-02-01
Full Text Available Fitoaleksinler bitkilerde patojen enfeksiyonuna bir reaksiyon olarak veya çeşitli biyotik ve abiyotik tetikleyicilerin etkisi sonucu oluşan fenolik madde karakterli, düşük molekül ağırlıklı antimikrobiyal bileşiklerdir. Resveratrol (trans–3,5,4’-trihidroksistilben de bir fitoaleksin olup, asma (Vitis vinifera, yer fıstığı (Arachis hypogaea ve diğer pek çok bitki türünde yaprak veya diğer organlarda yüksek miktarlarda bulunabilmektedir. Resveratrol asmada gövde, sürgün ve yapraklar yanında, özellikle renkli çeşitlerin tane kabuğunda bol miktarda sentezlenebilmekte ve şarap yapımı sırasında şıraya, şıradan da şaraba geçmektedir. Son yıllarda resveratrolün antikanserojen özelliği ve antioksidan karakteri nedeniyle sağlık yararları üzerine yoğun araştırmalar yapılmakta ve günlük diyette alımı önerilmektedir. Bu çalışmada, Ege, Marmara ve Trakya Bölgeleri’nde üretilen kimi bağlardan sağlanan Cabernet sauvignon ve Merlot siyah üzümlerinden üretilmiş şaraplarda bulunan resveratrol miktarları Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar bölgelerin ekolojik koşulları açısından birbirleriyle karşılaştırılmış ve resveratrol miktarı ile bu parametreler arasındaki korelasyon araştırılmıştır. Resveratrol konsantrasyonunun üzüm çeşidi ve bölgelerin iklim şartlarına bağlı olarak farklılıklar gösterebileceği görülmüştür.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Samim YAŞAR
2016-05-01
Full Text Available Bu çalışmada Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora bitkilerinden alınan örneklerde kimyasal bileşim ve fenolik ekstraktifler incelenmiştir. Bu türlerin endüstriyel anlamda oduna alternatif olabilirliği ve antioksidan üretiminde hammadde olarak kullanılabilirliği değerlendirilmiştir. Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora bitkilerine ait örneklerde holoselüloz, selüloz, α-selüloz, lignin ve kül miktarları ile etanol siklohekzan, soğuk su, sıcak su ve %1 NaOH çözünürlükleri sırasıyla %73.26-76.32, %53.58-54.52, %43.28-44.73, %20.39-21.27, %2.12-2.79, %2.49-2.71, %9.67-11.70, %10.77-12.42 ve %21.77-24.48 aralığında bulunmuştur. HPLC analizleri toplam fenolik madde miktarının Vitex agnus-castus’da (2.09 mg/g, Tamarix parviflora’da (1.05 mg/g ve Laurus nobilis’de (0.58 mg/g olduğunu göstermiştir. Laurus nobilis’te en yüksek miktardaki fenolik ekstraktif madde epikateşin (0.23 mg/g ve Tamarix parviflora’da gallik asit (0.17 mg/g olarak belirlenmiş, Vitex agnus-castus’da ise p-hidroksibenzoik asit (0.95 mg/g olarak tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, çalışma konusu bitkilerin iğne yapraklı ve yapraklı türlerle karşılaştırılabilir düzeyde olduğunu göstermiş olup, söz konusu maki türlerinin orman ürünleri endüstrisinde ve ticari antioksidan üretiminde hammadde olarak kullanılabileceklerini ortaya koymuştur.
Domates Pulpu ve Salçasında Viskozite (Konsistens ve Renk Üzerine Proses Koşullarının Etkisi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Aziz Ekşi
2015-02-01
Full Text Available Kıvam ve renk, domates pulpu ve salçada kaliteyi belirleyen ve ticarette üzerinde en çok durulan iki önemli etkendir. Domates salçasında renk ve kıvam ile hammaddenin durumu arasında yakın bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Ancak her iki kalite öğesini ve özellikle kıvamı, hammadde olduğu kadar, proses koşulları da etkilemektedir.
Ortopedik Engelli ve Engelli Olmayan Erkek Ergenlerde Benlik Saygısı ve Beden İmajı
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Sema Kaner
2000-02-01
Full Text Available Bu araştırma, ortopedik engelli ve engelli olmayan ergenlerin benlik saygılarını ve beden imajı algılarını karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Veriler 55 ortopedik engelli erkek ve 123 normal erkek ergenden Kendine Saygı Ölçeği ve Beden İmajı Anketi ile toplanmıştır. Sonuçlar, grupların benlik saygıları açısından farklı olmadığım, ancak ortopedik engelli erkeklerin beden imajı algılarının engelli olmayan erkeklerinkinden daha olumlu olduğunu göstermektedir. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısı ve beden imajı arasında anlamlı ve olumlu yönde bir ilişki olmasına rağmen, ortopedik engelli erkeklerde bu iki değişken arasında bir ilişki bulunamamıştır. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısını en iyi yordayıcı değişkenler cinsel organlar, boy, ayaklar ve spor yeteneği, ortopedik engellilerde ise bacaklar, ten, omuzlar, beden kılı ve saçlardır. This study was designed to determine whether self-esteem and body image perception differed among orthopedically handicapped and normal adolescents. Data were collected from 55 orthopedically handicapped males and 123 normal males using Self-Esteem Scale and Body image Questionnaire. The results show that there were no significant differences on the self-esteem scores between groups but body image scores ofthe handicapped males in two groups were higher than the normal femalesAlthough it was found that a positive and significant correlation exist between self-esteem and body image perceptions of nonhandicapped males, no such correlation was foundfor handicapped males. The most predictive body aspects of self-esteem were genital organs, height, legs and sports ability in nonhandicapped males, and legs, skin, shoulders, amount of hair on theface and scalp in orthopedically handicapped males.
Vişne ve Nar Suyu ve Konsantratlarında Antosiyaninlerin Degradasyonu
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Narmela Asafı
2015-02-01
Full Text Available Nar ve vişne suyu konsantratlarında antosiyaninlerin parçalanması üzerine sıcaklığın etkisi incelenmiştir. 70°Bx'lik konsantratlardan 45°Bx ve 15° Bx lik örnekler hazırlanarak -18°C, 5°C, 20°C ve 37°C depolanmıştır. Depolanma süresince, sıcaklık dercesine bağlı olarak değişik aralıklarla alman örneklerde antosiyanin kaybı saptanarak parçalanma hızı incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre antosiyaninlerin parçalanması birinci dereceden bir reaksiyon kinetiğine göre gelişmektedir. Tüm örneklerde beklendiği gibi sıcaklık derecesi yükseldikçe antosiyaninlerin degradasyon hızları artmaktadır. Örneğin 15° Bx'lik vişne suyunda -18°C'de hız konsantı k=0.534 x 10-3 gün-1 olduğu halde, 37°C'de k= 184 x 10-3 gün-1 'e yükselmiştir. Aynı şekilde 15° Bx'lik vişne suyunda -18°C'de hız konstantı k= 0.203 x 10-3 gün-1 olduğu halde 37°C'de k= 94 x10-3 gün-1'e yükselmiştir. Ayrıca reaksiyonun sıcaklığa bağımlılığı, Arrhenius eşitliğinden yararlanarak açıklanmaya çalışılmıştır. Nar suyu ve konsantratlannda antosiyaninlerin degradasyon hızı, vişne suyu ve konsantratlarında olduğundan daha yüksektir. Böylece nar suyu ve konsantratlarında depolama süresince sıcaklığa bağlı olarak hızla renk kaybı oluşmaktadır. Ayrıca doğal briksindeki vişne suyunda antosiyaninler, konsantratlarda olduğundan daha stabil olduğu halde nar suyunda bunun aksine konsantratlardaki antosiyaninlerin daha stabil olduğu anlaşılmaktadır.
Bitkisel Ürünlerin ve Gıda Destek Ürünlerinin İçeriklerinin Adli ve Hukuki Boyutu
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Zeynep Türkmen
2014-09-01
Full Text Available Günümüzde alternatif ya da destekleyici tedavi yöntemlerine ve bunlara bağlı olarak bitkisel ürünlere artan bir ilgi söz konusudur. Bu ürünler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan gıda destek maddesi ruhsatı alınarak, “gıda takviyesi” adı altında piyasaya sürülmektedir. Bu tip ürünler ilaç statüsünde olmadığından ruhsatlandırılması ve piyasaya arzı farklılık gösterebilmektedir. Bu ürünlerle ilgili sıklıkla gözlenen sorunlar arasında kontaminasyon, katkı maddeleri, toksisite ve yanlış doz ve etiketlemeden kaynaklı tek tip üretim problemleri sayılabilir. Son zamanlarda söz konusu ürünlere ait zehirlenmeler ve ilaç etkileşimlerinin neden olduğu istenmeyen ve beklenmeyen durumlar gözlemlenmektedir. Bu gözlemler, alternatif ya da destekleyici ürün adı altında piyasaya sunulan bitkisel ürünlerin üretimi, ruhsatlandırılması, satışı ve denetimi konusunda ciddi düzenlemelere ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Çalışmamızın amacı, laboratuarımıza içerik analizi için yönlendirilen, ikisi bakanlık onayı olmaksızın bitkisel ürün adı altında satılmakta olan, diğeri ise bakanlık onaylı sporcu destek ürünü olmak üzere üç olgudan elde edilen bulgularımızı sunmak ve ilgili olguları Türk Ceza Kanunun hükümlerine göre değerlendirmektir. Anahtar kelimeler: Bitkisel ürünler, Sibutramine, sporda kullanılan destek ürünleri, Cinnarizine, GC-MS.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Melis Sözer Güzelcan
2015-02-01
Full Text Available Bu çalışmada, Türkiye’de sıklıkla görülen mineral yetersizliğine bağlı beslenme sorunlarına bir yaklaşım olması açısından geleneksel bir gıda olan simidin demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmesi, bu minerallerin biyoyararlılığı ve genellikle simit ile birlikte tüketilen çay ve ayran içeceklerinin mineral biyoyararlılığı üzerine etkileri ve ayrıca tahıllı gıdalarda bulunan fitik asidin mineral biyoyararlılığına etkisinin saptanması amaçlanmıştır. Bu amaçla, simit, demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmiş simit, çay + zenginleştirilmiş simit ve ayran + zenginleştirilmiş simit örneklerinde demir ve çinko minerallerinin içerikleri ve in vitro mineral biyoyararlılıkları saptanmıştır. Simit, demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmiş simit örneklerinde fitik asit içerikleri de belirlenmiştir. Çalışma sonucunda; simitteki demir ve çinko minerallerinin biyoyararlılıkları sırasıyla % 3.14 ve % 6.78; zenginleştirilmiş simitteki bu minerallerin biyoyararlılıkları sırasıyla % 1.96 ve % 2.84 olarak saptanmıştır. Demir mineralinin biyoyararlılığı simit ayran ve çayla tüketildiği zaman sırasıyla % 2.14 ile % 2.23; çinko mineralinin biyoyararlılığı sırasıyla % 6.38 ve % 5.09 olarak belirlenmiştir. Çay ve ayran zenginleştirilmiş simit ile birlikte tüketildiği zaman demir mineralinin biyoyararlılığının değişmediği; çinko mineralinin biyoyararlılığının arttığı saptanmıştır. Simit ve zenginleştirilmiş simitteki fitik asit içerikleri sırasıyla 0.154 g/100g ve 0.159 g/100g olarak belirlenmiştir. Fitat:demir minerali ve fitat:çinko minerali molar oranları hesaplanarak mineral biyoyararlılığı değerlendirilmiştir.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ali ÖZKAN
2012-09-01
alıştırma, özgürlük ve güvenlik hakları, adil yargılanma hakkı, cezaların yasallığı, özel ve aile hayatının korunması, düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlükleriyle vb. gibi ilgili hususları içermektedir. Çalışmada Enver Hoca dönemi insan hakları ile ilgili on konuda değerlendirilmiştir. Enver Hoca İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesini işgalci güçlerden kurtarmış ve ülkesini 1945-1985 yılları arasında kesintisiz kırk yıl yönetmiştir. Enver Hoca döneminde insan hakları ve özgürlükler diğer Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri ile aynı dönem süresince kıyaslandığında aslında çok farklı olmadığı görülmüştür. Enver Hoca’yı bu konuda farklı kılan husus ise O’nun emsalleri arasında en okumuş lider olmasına rağmen söz konusu hak ve özgürlükleri hiçe sayması olmuştur. Bunun en temel nedeni ise Enver Hoca’nın iktidarının garantisi olarak bu hak ve özgürlüklerin kısıtlanması veya tamamen kendi kontrolü altında olmasını istemek gelmektedir. Ayrıca takip ettiği Marksist-Leninist İdeoloji ile Stalinist düşünce insan haklarına ve özgürlüklere yer vermeyen yapıya sahiptir.
Turist Motivasyonunda Mahalli Kültür ve Etkisi ve Apart Ziyaretlerinde Turist Memnuniyeti
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Nguyen Quang VINH
2013-09-01
Full Text Available Bu çalışma, apart turizm hizmet sektöründe stratejik pazarlama kararının tesis edilmesi anlayışını sağlamak için turizm planlamacılarına ve turizmcilere yardım etmeyi amaçlamaktadır. Ampirik analiz için Duonglam Eski Köyü’nün apart hizmetinden faydalanmış 150 uluslararası ziyaretçinin oluşturduğu datalar kullanılmıştır. Turist motivasyonu ve nihai varış noktası sadakatindeki memnuniyet arasındaki hipotezleri test etmek amacıyla regresyon yöntemi benimsenmiştir. Bu çalışma Duonglam köyündeki iklim şartları, nihai varış noktasına ulaşım kolaylığı, konaklama kalitesi, doğal güzellikler ve hijyen şartlarının turist memnuniyeti üzerinde önemli etkileri olduğu sonucunu çıkarmıştır. Diğer taraftan da bu sonuçlar Duonglam Eski Köyü’nün kültürel aktiviteleri ve turizm hizmet sektörü hakkında olumsuz bir kanıyı temsil etmektedir. Ayrıca çalışmada, araştırmanın sınırı ve turizm sektörü çalışanları için elde edilen bulguların sonuçları tartışılmıştır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ümmü ALTAN BAYRAKTAR
2015-09-01
Full Text Available Özet Günümüzde modernleşme ve kapitalizm etkisinde, maddi, toplumsal ve bireysel yaşam büyük bir hız ve ölçekle değişmektedir. Yaşamlarımızın geçtiği mekanların da aynı hız ve ölçekle değişip dönüşmesi, insanların geçmiş ile bugün arasındaki dinamikleri daha fazla sor- gulamasına neden olmuştur. Bu da bellek ve mekan arasındaki ilişkiyi araştırmayı gündeme getirmiş; diğer çalışmaların yanında, kamusal alan olarak kentin ve kentselliğin sürdürülebil- mesini sağlayan kent merkezlerinin çok katmanlı tarihi dokusunun varlığı, geçirdiği değişim ve dönüşümü anlama çabalarını arttırmıştır. Günümüzde ekonomik rasyonalite mantığıy- la atılan adımlar sonucunda tarihsel-kültürel miras ve tarihsel kentsel dokular yitirilmeye başlanmıştır. Bu değişim ve dönüşüm kentsel ve kolektif bellekte kırılmalar yaşanmasına ve kamusal alanların yaşanan mekanlar olmaktan çıkmasına neden olmuştur. Kıbrıs’ın Girne Şehri’nde yer alan ‘Liman’, tarihsel süreç içerisindeki gelişimi, fiziki ve sosyal özellikleriyle kentsel ve kolektif bellekte varolan kırılmalar ve kamusal alanın dönüşümünde mekan ve iktidar açısından bu çalışma kapsamında ele alınmıştır. Çalışmanın kuramsal alt yapısı Jür- gen Habermas’ın Kamusal Alan ve Maurice Halbwachs’ın Kolektif Bellek kavramı üzerine kurulmaya çalışılmıştır.
Silah, Tasarım ve Kalashnikov Ak-47
Güneş, Serkan
2015-01-01
Silah olgusu insanlığın varoluşundan bu yana saldırmanın ve korunmanın dolayısıyla;yaşamayı sürdürmenin temel araçlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Medeniyetkavramı ve devletler silah üzerine inşa ediliyor, bekası silah ile korunuyor ve gereklikoşullar oluştuğunda silah vasıtası ile yayılıyor. Güvenlik, huzur ve tehditler için silahlartasarlanıyor, üretiliyor. Silah tasarımı, bekli de insanlık tarihinin en istikrarlı ve en uzuntasarım süreci. Milyonlarca yaratıcı beyin aynı anda öteki...
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Antibakteriyel Aktivitesi ve Tekstil Sektöründe Kullanımı
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Hülya KESİCİ GÜLER
2015-11-01
Full Text Available Özet: İnsanların doğala yönelmesi ile birlikte tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Tıbbi aromatik bitkiler, hastalıkları önlemek ve iyileştirmek, sağlığı devam ettirmek için insanlık tarihinin başlangıcından beri ilaç olarak kullanılan bitkilerdir. Bu bitkilerin kullanımları ilaç, gıda, meşrubat, kozmetik sanayi, sabun ve parfüm üretiminde sınırlı kalmamış, günümüzde organik tarım ve hayvancılıkta kullanımları artış göstermektedir. Ayrıca günümüzde farklı özelliklerinden dolayı birçok sektörde de kullanılmaya başlanmıştır. Bunlardan bir tanesi de tekstil sektörüdür. Tıbbi ve aromatik bitkiler barındırdıkları antibakteriyel özellik sayesinde sentetik tekstil bitim maddelerine alternatif oluşturmaktadır. Tekstilde kullanılacak antibakteriyel maddelerden beklenen en önemli özelliklerden bir tanesi kullanılan maddenin insan ve çevre sağlığını olumsuz etkilememesi ve tekstil mamulünün diğer özelliklerini olumsuz yönde değiştirmemesidir. Bu nedenle son yıllarda çevre dostu ve doğal esaslı antibakteriyel maddelerin eldesi ve tekstil uygulamalarına olan ilgi hızla artmaktadır. Buna bağlı olarak yapılan çalışmada; tıbbi ve aromatik bitkilerin antibakteriyel aktivitesinin çeşitli yöntemlerle belirlenmesi ve tekstil sektöründe antibakteriyel bitim maddesi olarak kullanımı araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Tıbbi ve aromatik bitkiler, antibakteriyel aktivite, tekstil Antibacterial Activity of Medicinal and Aromatic Plants and Utilization in Textile Industry Abstract: Interest in medicinal and aromatic plants increases along with day by day with natural demands of people. Medicinal and aromatic plants, that are used for protecting and healing illness, and continving the human health, since the beginning of humanity. These plants are used not only in medicine, food, beverage, cosmetic industry, soap and perfume
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Zafer TANGÜLÜ
2013-07-01
ürkçülük dersi 7. Ünitesi olan “Atatürk’ten Sonraki Türkiye: İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası” konusu belirlenen deney grubuna dönemle ve dönemin olaylarını yansıtan gazete kupürleri kullanılarak işlenmiş, kontrol grubunda ise geleneksel öğretim metodu kullanılarak işlenmiştir. Deney ve kontrol grubu öğrencilerine başarı testi ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Öğrencilerin Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersine yönelik tutum ve değişimleri belirlemek için tutum ölçeği iki gruba da ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinde tarihsel gazetelerin kullanılmasıyla işlenen 4 haftalık ders sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin ders hakkında olumlu tutum geliştirdikleri ve uygulanan başarı testiyle de deney grubu lehine başarılarının arttığı gözlemlenmiştir. Çalışmanın sonunda öğretmenlere gazete kullanımı konusunda hizmet içi eğitim verilmesi, derslerde kullanabilecekleri materyal hazırlanması ve bu materyallerin ücretsiz olarak sağlanması ve öğretmen adaylarının almış oldukları lisans eğitimi sırasında da gazeteleri etkin kullanma konusunda gerekli bilgi ve becerilerle donatılmaları konusunda çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Bartel, Esther Maria; Neubauer, Franz; Heberer, Bianca; Genser, Johann
2014-12-01
Based on structural and fabric analyses at variable scales we investigate the evaporitic gypsum-dominated Comeglians-Paularo shear zone in the Southern Alps (Friuli). It represents the lateral western termination of the brittle Fella-Sava Fault. Missing dehydration products of gypsum and the lack of annealing indicate temperatures below 100 °C during development of the shear zone. Despite of such low temperatures the shear zone clearly exhibits mylonitic flow, thus evidencing laterally coeval activity of brittle and viscous deformation. The dominant structures within the gypsum rocks of the Lower Bellerophon Formation are a steeply to gently S-dipping foliation, a subhorizontal stretching lineation and pure shear-dominated porphyroclast systems. A subordinate simple shear component with dextral displacement is indicated by scattered σ-clasts. Both meso- and microscale structures are characteristic of a subsimple shear type of deformation with components of both coaxial and non-coaxial strain. Shortening in a transpressive regime was accommodated by right-lateral displacement and internal pure shear deformation within the Comeglians-Paularo shear zone. The shear zone shows evidence for a combination of two stretching faults, where stretching occurred in the rheologically weaker gypsum member and brittle behavior in enveloping lithologies.
Bafa Gölü'nde biyotik ve abiyotik ortamda pestisit ve pcb dağılımı.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
İdil Pazı
2015-12-01
Full Text Available Çalışma kapsamında Bafa Gölü’nden alınan sediment ve kefal balığı (Mugil cephalus, Linnaeus 1758 örneklerinde tarımsal pestisit ve endüstriyel kaynaklı PCB gibi organik kirleticilerin kalıntıları ölçülmüş ve bu bileşiklerin dağılımları, muhtemel kaynakları ve potansiyel biyolojik riskleri incelenmiştir. DDT ve türevleri açısından dünyanın farklı bölgelerindeki göllerin yüzey sedimentleri ile kıyaslandığında Bafa Gölü sedimentlerinde DDT kirlilik seviyesinin oldukça düşük olduğu bulunmuştur. Sedimentte Endrin baskın kirletici olarak belirlenmiştir. Sediment örneklerinde ölçülen DDT ve metabolitleri, Dieldrin, Lindan ve Heptaklor konsantrasyonları sediment kalite indekslerine göre değerlendirildiğinde, kirleticilerin göldeki canlı yaşamına olumsuz bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. ∑PCB konsantrasyonlarının ise göl kıyısında bulunan endüstriyel kuruluşlara yakın istasyonlarda sadece düşük değerli etki sevisini aşıp, diğer tüm istasyonlarda canlılar için risk yaratmayacağı belirlenmiştir. Mugil cephalus karaciğer dokusu için hesaplanan biyota sediment akümülasyon faktörü (BSAF 0.44-3.16 arasında değişmektedir. Bafa Gölü Mugil cephalus örneklerinde ölçülen kirletici konsantrasyonları dikkate alındığında Gıda ve Tarım Kurumu (FAO ve Dünya Sağlık Örgütüne (WHO göre Aldrin, Dieldrin, Endrin, Heptaklor ve DDT türevleri için hesaplanan Günlük Alım Miktarı değerlerinin (EDI Kabul Edilebilir Günlük Alım miktarlarının (ADI oldukça altında kaldığı belirlenmiştir. Ancak, balık örneklerindeki PCB seviyelerinin WHO tarafından belirlenen ADI değerini aştığı saptanmıştır
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU
2013-09-01
Full Text Available There are some documents about the Turkish national culture and literature in archives. These documents stored in archives and there has not been a comprehensive study on it. These documents are written in the Ottoman language and aren’t translated into modern languages, including Turkish language so far. This archive documents about culture and literature were published in the newspaper of Hâkimiyet-i Milliye (National Sovereignty. Turkish history was researched in different articles and the people were informed about Turkish culture when war years also by some researchers. All these studies have resulted in success. And Turkish people who filled with national spirit had won victories constantly. However, there has not been much research on this newspaper so far because of it was published with the Ottoman language. In this work, I want to give introductory information on these documents and would like to draw attention to this archive documentation.Documents related to the Turkish culture and literature of the Ottoman archives are also available. These documents are regularly published in the newspaper of Hakimiyet-i Milliye. Several pictures, stories and literary articles are those documents. Copies of the newspaper of the Turkish culture and literature are important aspects of research. In this article, the paper analyzed some of the literary and cultural articles. Türk millî kültür ve edebiyatı hakkında devlet arşivlerinde bazıbelgeler vardır. Bu belgeler üzerinde bugüne kadar kapsamlı bir çalışmaolmamıştır. Bu belgeler Osmanlı harfleriyle yazılmış ancak günümüzekadar Latin harfli Türkçe de dâhil olmak üzere hiçbir dileaktarılmamıştır. Türk kültürü ve edebiyatı ile ilgili olan bu arşivbelgeleri Hâkimiyet-i Milliye adlı gazetede yayınlanmıştır. Gazetede MillîMücadele yıllarında savaş haberlerinin yanında Türk tarihi ile ilgiliaraştırmalar bazı yazarlar tarafından farklı makalelerde
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Tuncay Ercan SEPERCİOĞLU
2015-03-01
toplum, kültür ve/veya politik oluşum üzerine örnekleri değil, bir toplumun başka bir topluma dair olumlu algılarının, tepkilerine nasıl yansıdığının örneklerini içermekte, Hint Müslümanlarının Balkan Savaşlarında Osmanlı Devleti'ne ve Türk halkına ne gibi katkılarda bulunduğunu örneklerle verip bu desteklerin altında yatan sebepleri sorgulamaktadır. Hint Müslümanları Balkan Savaşlarına dikkat çekebilmek için kamuoyu oluşturma çabalarına girişmişler, Osmanlı'ya ayni ve nakdi yardımlarda bulunmuşlar, sağlık ekipleri göndererek bizzat savaşta etkin olmuşlar ve muhacirlere yönelik faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmada Osmanlı Arşivi ile dönemin bir takım gazetelerinden elde edilen veriler vasıtasıyla, Türklerin 20. yüzyıl başında maruz kaldığı en büyük sosyal sorunlardan birine Hint Müslümanlarının yaklaşım ve duyarlılıklarını ortaya koymak amaçlanmaktadır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Doğan DUMAN
2013-07-01
Full Text Available After the independence war, Turkey went through some radicalpolitical and legal amendments. Despite the worst picture in economy,Turkey obtained significant successes as a result of the exuberance ofthe new Republic. However, the crisis which broke out first in the USAand then spread to the other capitalistic countries and which wasconsidered as the first major global crisis shook and had its deepreverberations in Turkey. The first impact was the devaluation of theTurkish currency. Secondly, the prices in theagriculture field droppedand affected the economy radically.Like many nations in a similar situation, Turkey planned toundergo a new economic policy and initiated a self sustaining policy.Hence, new measures were taken to encourage the nation to consumethe local products and to start saving. As a result, to implement thepolicy to use the local produce and to save as possible, a lot ofcampaigns were launched. Turkish women had a special mission in thisstruggle. Women who started to take their place sociallyandeconomically in the modernization process in Republic, had anactive role to bolster the national economy. This study aims athighlighting the major causes of the crisis, the impact on Turkisheconomy and the place of women in this struggle to overcome the crisis. Bağımsızlık savaşının kazanılmasından sonra Türkiye’de öncelikle köklü siyasal ve hukuksal değişiklikler gerçekleştirildi. Ekonomi alanında devralınan olumsuz tabloya rağmen ise, yeni bir devlet kurmanın verdiği coşkuyla ekonomik alanda da küçümsenmeyecek başarılar elde edildi. Fakat 1920’lerin sonunda önce Amerika Birleşik Devletleri’nde daha sonra diğer büyük kapitalist ülkelerde ortaya çıkan ve kapitalist dünyanın ilk büyük ekonomi krizi olarak nitelendirilen 1929 Dünya Ekonomi Krizi Türkiye’yi de derinden sarstı. Krizin Türkiye’ye ilk yansıması Türk lirasının hızlı bir değer kaybına uğraması şeklinde oldu. Ard
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Mehmet Karagül
2015-02-01
Full Text Available Bu çalışmada farklı konsantrasyonlarda tiyamin (7.5, 15.0 ve 22.5 mg/kg, riboflavin (7.5, 15.0 ve 22.5 mg/kg, demir (10, 20 ve 30 mg/100 g, magnezyum (50, 75 ve 100 mg/100 ve kalsiyum (200, 300 ve 400 mg/100 g katılanlardan yapılan hamurlarda ve ekmeklerde besin öğelerinin kalma oranı araştırılmıştır. Ekmek pişirmede uygulanan sıcaklık 250 oC ve süre 25 dakikadır. Un tipi ve katkı konsantrasyonu tiyamin, demir ve kalsiyumun ekmekte kalma oranı üzerinde etkili olmuş, riboflavin ve magnezyumu etkilememiştir. Araştırma sonuçlarına göre; una kıyasla hamurda kalma oranı demir için %89.75-107.54, magnezyum için %97.69-106.00, kalsiyum için %99.59-123.67, tiyamin için %42.34-99.59 ve riboflavin için %86.49-97.46’dır. Una göre ekmekte (72 saat sonra kalma oranı ise demir için %76.21-81.97, magnezyum için %74.54-90.03, kalsiyum için %77.56-95.16, tiyamin için %27.82-58.75 ve riboflavin için %59.78-83.78’dir. Demir, kalsiyum ve magnezyumun katkı konsantrasyonu arttıkça ekmek hacmi azalmış, ekmek içi ve aroması bozulmuştur.
İçme ve sulama sularında bor kirliliği ve bor giderme yöntemleri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Meltem Bilici Başkan
2014-03-01
Full Text Available Periyodik cetvelin 3A grubunda yer alan bor yüksek iyonlaşma potansiyeline sahip olması nedeniyle yarı metal olarak kabul edilir. Yerkabuğundaki ortalama bor konsantrasyonu 10 mg/kg'dır. Bor doğada Ca, Na ve Mg'un tuzları şeklinde bulunur. Yüksek konsantrasyonlarda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları; borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri şeklinde daha çok Türkiye ve ABD'nin kurak, volkanik ve hidrotermal aktivitesi olan bölgelerinde bulunmaktadır. Bor, bitkiler için gerekli bir mikro besin elementi olmanın yanı sıra, gerekli tüm besin elementleri içerisinde, eksiklik belirtilerine neden olan miktarı ile toksik etki yapan miktarı, birbirine çok yakın olan tek elementtir. Bor su ortamında genellikle borik asit ve kısmen de borat tuzları formlarında bulunmaktadır. Pek çok endüstride kullanım alanı bulan bor bileşiklerinin endüstriyel gelişmelere bağlı olarak yüzeysel sularda bulunan konsantrasyonu artış göstermektedir. Yüzeysel sularda bulunan bor aynı zamanda evsel atıksulardan da kaynaklanmaktadır. Türkiye'de içme ve sulama sularını en çok kirleten toksik elementlerin başında bor gelmektedir. Bu nedenle bor giderimi hem insan sağlığı açısından hem de sağlıklı tarım ürünü yetiştirilebilmesi açısından oldukça önemlidir. Sulardan bor giderimi için uygulanan temel yöntemler arasında iyon değişimi, ultrafiltrasyon, ters osmoz ve adsorbsiyon gelmektedir.
Mishra, Brij Bhushan
2013-01-01
This book follows a tutorial approach with examples and step-by-step instructions to help explain the key concepts of the LÖVE framework as well as everything you need to know about game development using the Lua programming language.LÖVE2d for Lua Game Programming is for anyone who is interested in learning about desktop game development.
Hamilelik ve periodontal hastalık
Sağlam, Ebru; Saruhan, Nesrin; Çanakçı, Cenk Fatih
2015-01-01
Hamileliğe bağlı olarak annede görülen bazı immünolojik değişiklikler enfeksiyonlara yatkınlığı artırmaktadır. Periodontal hastalık, başlıca sebebi mikrobiyal dental plak olan, multifaktöriyel ve çeşitli şiddetlerde görülen yaygın bir hastalıktır. Periodontal hastalığın klinik olarak birçok tanı kriteri bulunmaktadır. Hamilelik ve periodontal enflamasyon arasındaki ilişki uzun yıllardır bilinmektedir. Periodontal hastalık, hamilelerde sistemik durumu etkilemektedir ve fetusa da olumsuz etkile...
EKSENEL PİSTONLU POMPA VE MOTORLARDA KAYICI PAPUÇ PERFORMANS ARAŞTIRMASI-AKIŞ VE VİSKOZ GÜÇ KAYBI
Directory of Open Access Journals (Sweden)
A. Osman KURBAN
1997-01-01
Full Text Available Bu çalışmada, hidrostatik-hidrodinamik yatakların iyi bir uygulama alanı olan, eğik plakalı eksenel pistonlu pompa ve motorların performansı üzerinde etkili olan kayıcı pabuçlar incelenmiştir. Bununla ilgili olarak viskoz moment kayıpları, viskoz akışkan kaçağı ve güç kayıp denklemleri elde edilip, değişik çalışma ortamlarında bu karakteristik parametrelerin değişimi ve mukayesesi deneysel olarak incelenmiştir.
Yeni heterosiklik disazo boyarmaddelerin sentezi ve spektroskopik özelliklerinin incelenmesi
Demirçalı, Aykut
2012-01-01
Bu çalışmada, ilk etapta anilin ve anilin türevleri 3-aminokrotononitril ile kenetlenmiş daha sonra hidrazin monohidrat ve fenil hidrazin ile halka kapama reaksiyonu sonucu 5-amino-4-arilazo-3-metil-1H-pirazol (2a-2e) ve 5-amino-4-arilazo-3-metil-1-fenil-pirazol (3a-3e) türevi mono azo boyarmaddeler sentezlenmiştir. İkinci aşamada sentezlenen bu bileşikler önce diazolanmış sonrasında etil benzoil asetat ile kenetlenmiş ve yine hidrazin mono hidrat ve fenil hidrazin ile halka kapama reaksiyonu...
ENDODONTİDE FLARE-UP’IN ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİ
GÜLER, Buğra; AYDEMİR, Hikmet
2015-01-01
ÖZETAğrı ve ağrı korkusu hasta ve hekim ilişkisinin ciddi problemlerinden birisidir. Endodontik tedavi sırasında veya sonrasında meydana gelen ağrı şikâyetlerinin azaltılması için çeşitli tedavi şekilleri ve önlemler mevcuttur. Bu tedavi şekilleri, dişin oklüzyondan düşürülmesi, premedikasyon, drenajın sağlanması, kanal içi ve sistemik medikament işlemlerini içermektedir. Bu derlemede, flare-up meydana geldiğinde hastanın nasıl yönetilmesi gerektiğinin ve flare-up’ın önlenmesi ve tedavisi içi...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Harun Dıraman
2015-02-01
Full Text Available Meyve ve sebzelerin doğal yapılarında bulunan nitrat ve nitritin miktarları, günümüzde çevre kirlenmesinin gıdalar üzerindeki etkisini gösteren önemli parametrelerdendir. Nitrat ve nitritler gerekli ortamı buldukları zaman kanserojen bileşenlere dönüşmektedirler. Nitrat ve nitritin tayininde çeşitli kimyasal yöntemler kullanılmaktadır. Bu araştırmada ISO tarafından meyve ve sebzelerde nitrat ve nitrit belirlenmesinde referans metot olarak verilen moleküler absorpsiyon spektrofotometrik metot kullanılmıştır.Tekirdağ ilinin farklı yerleşim birimlerinden toplanan toplam 96 örnek üzerinde çalışılmıştır. Ispanak, marul, taze fasulye, patates, elma ve üzümde mg/kg taze ağırlık üzerinden belirlenen ortalama nitrat değerleri sırası ile 362.5, 685.6, 168.6, 777.9, 18.1, 16.6 olmuştur. Nitrit miktarları ise çok düşük ve önemsiz düzeyde bulunmuştur. Örnekler üzerindeki nitrat ve nitrit miktarlarıyla ilgili istatistiki değerlendirmede yapılan gruplar arasında önemli farklılık olduğu bulunmuştur. Örneklerin nitrat miktarlarının Türk Gıda Kodeksi tarafından izin verilen maksimum değerlerin altında ve düşük olduğu görülmüştür.
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Rasime DEMİREL
2010-10-01
Full Text Available Eskişehir (Türkiye’deki farklı marketlerden toplanmış olan şişelenmiş doğal ve mineral suların mikrobiyal kalitesi incelenmiştir. Membran filtrasyon tekniği uygulanarak su örneklerinin kalitesi; toplam koliform, Escherichia coli, Enterococcus spp., Aeromonas hydrophila’nın varlığı ve miktarı yönünden analiz edilmiştir. Aerobik bakteriler 22 ve 37 ºC’de inkübasyonu sonucunda ml’deki heterotrofik bakteri sayısı (HPC olarak belirlenmiştir. Şişelenmiş mineral su örneklerinde Bacillus türleri belirlenirken, şişelenmiş içme suyu örneklerinde herhangi bir bakteri ya da kontaminasyon bulunmamıştır
Bayrak, Z; Turan, V; Demirtaş, G; Erdoğan, M; Aşkar, N
2011-01-01
Primer adrenal yetmezlik nadir görülen bir endokrinolojik hastalıktır. Çoğu idiopatiktir. Tip 1 diabetes mellitus, hipertiroidizm, hipotiroidizm, pernisiyöz anemi gibi otoimmun hastalıklarla ilişkilidir. Yirmi sekiz yaşında 18 yıldır Addison hastalığı nedeni ile tedavi gören ve gebelik istemi olan olguyu gebeliğin ilk haftalarından doğuma ve puerperal döneme kadar takip ettik. Endokrinoloji kliniği ile birlikte takip ettiğimiz hastada kortikosteroid tedavisi ile antenatal ve postnatal dönemde...
Bir Buzağıda Notomeli (Notomelia) ve Pakomeli (Phocomelia) Olgusu
HAYAT, Ali
2013-01-01
Bu vaka takdiminde, 15 günlük dişi melez bir buzağıda notomeli ve pakomeli anomalisi klinik ve radyolojik olarak değerlendirildi. Notomelie ve pakomeli olgusunun buzağılarda çok nadir görülmesi ve ilginç olmasından dolayı bu vaka rapor edilmiştir.
Urfa Peynirlerinin Mikrobiyolojik, Kimyasal ve Duyusal Niteliklerinin Saptanması
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Atilla Yetişmeyen
2015-02-01
Full Text Available Bu araştırmada Ankara İli merkezinde satışa sunulan Urfa peynirlerinin mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal özellikleri belirlenmiştir. Mikrobiyolojik incelemeler sonucunda, örneklerde ortalama olarak; 1,0x109 kob/g TAMB (toplam aerobik mezofil bakteri, 1,0x107 kob/g maya ve küf, 3,5x106 EMS/g koliform bakteri, 1,1 x106 EMS/g E. coli ve 1,3x103 kob/g S. aureus olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular, Urfa peynirlerinin üretiminde ve pazarlanması sırasında hijyenik kurallara uyulmadığını ve kötü bir mikrobiyolojik kaliteye sahip olduğunu göstermektedir. Kimyasal analizler sonucu örneklerin kurumadde, yağ, kurumaddede yağ, protein, tuz, kurumaddede tuz, kül, titrasyon asilliği (yüzde laktik asit cinsinden, pH, toplam azot, suda eriyen azot, olgunlaşma katsayısı ve protein olmayan azot değerleri sırasıyla % 48,33, % 22,96, % 47,48, % 17,53, % 6,80, % 17,53, % 2,107, % 1,23, 5,44 pH, % 2,747, % 0,411, % 15,25 ve % 0,26 olarak belirlenmiştir. Duyusal nitelikler bakımından ise; peynirlerin 100 puan üzerinden ortalama 53,71 puan aldıkları tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlardan Urfa peynirlerinin standart bir kalitede olmadığı, üretiminde ve pazarlanmasında hijyenik kurallara uyulmadığı anlaşılmaktadır.
Surke'nin Bazı Kimyasal ve Mikrobiyolojik Kalite Nitelikleri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ufuk Kamber
2015-02-01
Full Text Available Bu çalışma, Hatay ilinde tüketilen ve halk arasında Surke peyniri olarak kabul edilen süt ürününün bazı kimyasal ve mikrobiyolojik özeliklerini ortaya koymak ve Surke' yi tanıtmak amacıyla yapılmıştır. On örnek üzerinde yapılan analizlerde Surke peynirinde ortalama mikrobiyolojik analiz sonuçları sırasıyla toplam aerob mezofil bakteri; 6.5x108 kob/g, laktobasiller 4.4x107kob/g, laktokoklar 2.8x102 kob/g, mikrokok ve stafilokoklar 2.5x102 kob/g, enterobakteriler 3.5x102 kob/g, koliform grubu bakteriler <2.0x102kob/g, ve maya/küf ise 2.7x105 kob/g düzeyinde izole edilmiştir. Kimyasal analiz bulgularına göre ortalama; peynirlerde kuru madde miktarı % 52.8, yağ % 11.0, tuz % 8.1 ve asitlik laktik asit (LA cinsinden % 2.1 olarak saptanmıştır.
Cabernet Sauvignon ve Merlot Şarapların Resveratrol Düzeyleri ve Ekolojik Koşulların Etkileri
Belkıs Çaylak Adıgüzel; Nedim Çetinkaya; Ufuk Yücel
2015-01-01
Fitoaleksinler bitkilerde patojen enfeksiyonuna bir reaksiyon olarak veya çeşitli biyotik ve abiyotik tetikleyicilerin etkisi sonucu oluşan fenolik madde karakterli, düşük molekül ağırlıklı antimikrobiyal bileşiklerdir. Resveratrol (trans–3,5,4’-trihidroksistilben) de bir fitoaleksin olup, asma (Vitis vinifera), yer fıstığı (Arachis hypogaea) ve diğer pek çok bitki türünde yaprak veya diğer organlarda yüksek miktarlarda bulunabilmektedir. Resveratrol asmada gövde, sürgün ve yapraklar yanında,...
Semiyoloji ve Semiyotik Üzerine Düşünceler
Çiçek, Mehmet
2016-01-01
Türkçede Göstergebilim diye tek sözcükle karşılanan kavram Fransızca ve İngilizcede iki sözcükle karşılanmaktadır: Semiyoloji ve Semiyotik (Fr. Sémiologie; Sémiotique / İng. Semiology; Semiotics). Semiyoloji ve Semiyotik aynı şeyler midir, farklı şeyler mi? Biz bu kavramların eş anlamlı değil; olsa olsa yakın anlamlı olabileceklerini düşünüyoruz. Bu makalede bu kavramlar ve bu kavramlara ilişkin görüşler irdelenecektir.
Ekşi Hamurlardan Laktik Asit Bakterileri ve Mayaların İzolasyonu ve Tanımlanması
Bakırcı, Fatih; Köse, Ergun
2017-01-01
Gıda tüketiminde önemli bir yere sahip olanekmeğin, son yıllarda raf ömrünü uzatmak ve besin kalitesini arttırmak içinzengin aroma ve doğal mikrofloraya sahip ekşi hamur ile üretimleri tercihedilmektedir. Bu çalışmada, İzmir ilinde bulunan 10 farklı yerel fırından alınan10 farklı ekşi hamur örneğinden izole edilen laktik asit bakteri (LAB) ve mayasuşlarının tanımlanması amaçlanmıştır. Ekşi hamur örneklerinden izole edilenmikroorganizmalar biyokimyasal özelliklerine göre Vitek 2 Compact (Biome...
FvVE1 Regulates Biosynthesis of Fumonisins and Fusarins in Fusarium verticillioides
MYUNG, KYUNG; LI, SHAOJIE; BUTCHKO, ROBERT A.E.; BUSMAN, MARK; PROCTOR, ROBERT H; ABBAS, HAMED K.; CALVO, ANA M.
2009-01-01
The veA gene positively regulates sterigmatocystin production in Aspergillus nidulans and aflatoxin production in A. parasiticus and A. flavus. Whether veA homologs have a role in regulating secondary metabolism in other fungal genera is unknown. In this study, we examined the role of the veA homolog, FvVE1, on production of two mycotoxin families, fumonisins and fusarins, in the important corn pathogen F. verticillioides. We found that FvVE1 deletion completely suppressed fumonisin production on two natural substrates, corn and rice. Furthermore, our results revealed that FvVE1 is necessary for the expression of the pathway-specific regulatory gene FUM21 and structural genes in the fumonisin biosynthetic gene (FUM) cluster. FvVE1 deletion also blocked production of fusarins. The effects of FvVE1 deletion on the production of these toxins were found to be the same in two separate mating types. Our results strongly suggest that FvVE1 play an important role in regulating mycotoxin production in F. verticillioides. PMID:19382792
Süt ve Ürünlerinde CO2 Uygulamaları – II: Çiğ ve Pastörize Süt
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Enes Dertli
2015-02-01
Full Text Available Ürünlerin üretiminde hammaddeden kaynaklanan başlangıç bakteriyel yükün azaltılması, pastörizasyon sisteminin geliştirilmesi ve üretim işlemlerinden önceki kontaminasyonun önlenmesi gibi uygulamalar raf ömrünün uzatılmasında etkilidir. Karbon dioksit doğal olarak meydana gelen bir süt bileşenidir ve kesin mekanizması henüz anlaşılamamasına rağmen, ürünlerde bazı bozulma oluşturan mikroorganizmalara karşı inhibitör etkilidir. Uygulamada kullanılan yeni CO2 teknolojileri çiğ ve pastörize sütü içeren sütçülük ürünlerinde farklılığın artırılması, raf ömrünün ve kalitenin yükseltilmesi amacıyla sürekli geliştirilmektedir. Bu çalışmada CO2 kullanılarak çiğ ve pastörize sütün kalitesinin geliştirilmesi konusunda geçmişteki ve günümüzdeki araştırmalar detaylı olarak irdelenmiştir.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ertan ALPTEKİN
2017-02-01
Full Text Available Biyodizel, dünyada kullanımı yaygınlaşan yenilebilir ve alternatif bir dizel yakıtıdır. Biyodizel üretiminde kullanılan alkol büyük önem arz etmekte ve üretilen biyodizelin yakıt özelliklerini doğrudan etkilemektedir. Farklı yakıt özellikleri, dizel motorlarda farklı yakıt enjeksiyon ve yanma karakteristiklerine sebep olabilmektedir. Bu nedenle bu çalışmada, metanol ve etanol kullanılarak üretilen iki farklı ester yakıtı ve saf motorin, common-rail yakıt enjeksiyon sistemine sahip bir dizel motorda üç farklı motor yükü (50 Nm, 100 Nm ve 150 Nm ve 2000 dev/dk sabit motor devrinde deney yakıtı olarak kullanılmıştır. Bu yakıtların performans, yanma ve yakıt enjeksiyon analizi karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmiştir. Deney sonuçlarına göre, etil ve metil ester kullanımıyla özgül yakıt tüketimi (ÖYT motorine kıyasla artış göstermiştir. Etil ve metil ester yakıtlarının silindir içi basıncı ve ısı yayılımı değerleri tüm deney şartlarında motorine kıyasla daha yüksek olmuştur. Yakıt enjeksiyon karakteristikleri, yakıt tipi ve motor yüküne bağlı olarak farklılık göstermiştir.
Biyodizel ve Karışımlarının Kullanıldığı bir Dizel Motorda Performans ve Emisyon Analizi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ahmet Necati ÖZSEZEN
2009-02-01
Full Text Available Bu çalışmada, atık palmiye yağı kökenli biyodizel ve petrol kökenli dizel yakıtı (PKDY ile karışımlarının, bir dizel motordaki performans ve emisyon karakteristikleri üç boyutlu haritalar üzerinden analiz edilmiştir. Biyodizel ve karışımlarının performans ve emisyon karakterlerini belirlemek amacıyla, motor tam yük ve değişik devir testlerine tabi tutulmuştur. Analiz sonucunda, karışımdaki biyodizel oranı arttıkça PKDY'a göre özgül yakıt tüketiminde artış olduğu, motorun döndürme momentinde ise azalma meydana geldiği tespit edilmiştir. Emisyon analizi sonucunda ise, karışımdaki biyodizel oranı ile ilişkili olarak PKDY'a kıyasla yanmamış hidrokarbon (HC, karbon monoksit (CO ve duman koyuluğu emisyonlarında iyileşmeler olduğu, bununla birlikte karbon dioksit (CO2 ve azot oksit (NOx emisyonlarının motor devrine göre kararlı bir yapı sergilemediği belirlenmiştir.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Gülperi MEZKİT
2013-03-01
Full Text Available History is the knowledge of the time which behind the moment.Human tried to different methods to reach this information and conveythe moments information to next generation. Based on the 6,000 yearsof the invention of the handwriting, There is the possibility of knowingthe date of the post but when transmitted by word of mouth fromgenerations of owners. The history which to write with invention ofhandwriting is the history of heroes, effective and powerfull attitude ofmanagers, the effected events of in the lives of the communities andstates and political peoples. When compare with them big and shockingevents has been less influenced the remaining events has been retainedin the memory of oral history. This article will focus on the event whichoccured in Ankara Battle in 1402. Behind the event of which deepinfluence on the folk to be captured Beyazid’s is hiding the verbalmemory by the local people and the story preserved by passing fromsome body to some one. İn addition to this, in this article will bediscussed building the village and tellings about Kılıç Dede whomlocated in Bayezid’s army and falled down. At the and of this article thestudy will be on the the history of villages which shaped by the tellingsof Kılıç Dede and his around. Tarih, yaşanılan anın gerisinde kalan dönemin bilgisidir.İnsanoğlu bu bilgiye ulaşmak ve anın bilgisini gelecek kuşaklaraulaştırmak için yaşanılan dönemin imkânları ölçüsünde çeşitliyöntemler denemiştir. Yazının 6.000 yıl öncesinde bulunduğu iddiasınadayanarak, yazının bulunmadığı/yazısız tarihi bilme imkânını ancaknesiller arası sözlü aktarımda bulmaktayız. Yazının icadı ile kaydageçen tarih, girilen savaşlardaki kahramanlıkların, yöneticilerin etkili vegüçlü tavrının, toplumların yaşamlarında derin izler bırakan etkiliolayların ve daha ziyade siyasi kişilerin ve devletlerin tarihidir. Büyükve sarsıcı olaylardan arta kalan ve
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Redžep ŠKRİJELJ
2016-11-01
Full Text Available Doğu cephesindeki başarısızlıklar, 1916 yılının Avusturya-Macaristan için askerî açıdan en zor yıllardan biri olduğunu kanıtlamıştır. İtilaf Devletleri Rusya’nın yanı sıra İtalya ve Romanya tarafından desteklenmiş olduğu için Avusturya-Macaristan askerî birlikleri birkaç cephe arasında püskürtülmüştür ki böyle bir durumda personel ve kadro açısından yardıma ihtiyaç görmüştür. Bu arada Almanya İmparatorluğu askerî güçlerini Batı Cephesi’nde yoğunlaştırdığı için Avusturya-Macaristan devleti askerî yardım için diğer İttifak Devletlerine başvurmak zorunda kalmıştır. Avusturya-Macaristan mücadele birliklerini kuvvetlendirmek maksadıyla yapılan şiddetli askerî propaganda sonucu olarak 1916 sonbaharı ve 1917 ilkbaharı arasında Galiçya Cephesi’ne XV. Osmanlı Kolordusu kapsamında 10 bin gönüllü ve acemi asker gönderilmiştir. Osmanlı Askerî Karargâhı böyle bir kararı Balkanlar üzerinden Anadolu’ya Rus işgalini önlemek için getirdiğini savunmuştur. Kötü örgütleme, disiplinsizlik, zayıf giyim, açlık, büyük sayıda yaralı ve engelli, bulaşıcı hastalıkların salgını esnasında aşı yetersizliği askerlerin morallerini yitirmiştir. Çok sayıda ölü ve esir veren Osmanlı askeri, Avrupalı müttefiklerini karşılamak için Galiçya, Romanya ve Selânik Cephelerinde ikinci sıradan görevler yapmak zorunda kalmıştır. Avusturya, Alman, Yugoslav, Sırp, Britanya ve Osmanlı arşivlerinde bulunan kaynaklardan Galiçya, Kafkas, Çanakkale, Filistin, Suriye ve Arabistan cephelerinde kanlı ve şiddetli mücadele gören çok sayıda Rumelili gönüllü Britanya savaş kamplarında esir kalmıştır. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan raporlara göre Avusturya-Macaristan ve Bulgar işgalci iktidarı tarafından çok sayıda genç erkek 1917 yılı boyunca seferber edildikten sonra Suriye
DAYISOYLU, Kenan Sinan; KÖROĞLU, Özge; BAKIR, Esra; ULUDAĞ, Günsel; KÖROĞLU, Sedat
2015-01-01
Özet: Son yıllarda toplumlar beslenme konusunda giderek daha bilinçli hale gelmektedir. Beslenme konusunda temel talep olan sağlıklı ve güvenli gıdalar tüketebilme isteğinin yanında; insan sağlığına ek faydalar sağlayan, hastalıklardan koruma potansiyeli olan ve fonksiyonel gıda olarak adlandırılan ürünlere ulaşma isteği de giderek artmaktadır. Kefir, fonksiyonel gıdalardan probiyotikler alt kolunun önemli bir üyesi olup, içeriğinde birçok faydalı maya ve bakteri bulunduran, son yıllarda popü...
Tulum Peynirlerinden izole Edilen Lactococcus lactis subsp. lactis YBML9 ve
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Yasin TUNCER
2009-04-01
Full Text Available Bu çalısmanın amacı tulum peynirlerinden izole edilen Lactococcus lactis suslarının fenotipik tanısı ve bu suslar tarafından üretilen bakteriyosinlerin kısmi karakterizasyonlarıdır. Bu amaçla Türkiye'nin sekiz farklı ilinden (Ankara, Antalya, Burdur, Denizli, Erzincan, Isparta, İstanbul ve İzmir yöresel pazarlardan toplanan 60 adet tulum peyniri örneginden 40 adet Lactococcus lactis susu (31 adet L. lactis subsp. lactis ve 9 adet L. lactis subsp. cremoris izole edildi. 40 adet L. lactis susu içerisinden, 2 adet L. lactis subsp. lactis (YBML9 ve YBML21 susu bakteriyosin üretme yeteneginde bulundu. L. lactis subsp. lactis YBML9 ve YBML21 susları tarafından üretilen bakteriyosinler, farklı enzim, pH ve sıcaklık uygulamaları sonucu; sırasıyla nisin ve laktisin 481 olarak tanımlandı.
Romanya Türklerinin Seyhan'a İskanı
Çanak, Erdem
2015-01-01
Balkanlardan Anadolu'ya ilk büyük Müslüman/Türk göçü, 1877–1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde gerçekleşmiş ve yakın döneme kadar da devam etmiştir. Göçlerin gerçekleştiği ülkelerden birisi de Romanya'dır. Romanya'dan özellikle 1930–1940 yılları arasında Anadolu'ya yoğun bir göç olmuştur. Bu yıllara tesadüf eden 1936 yılındaki göçle birlikte gelen göçmenlerin bir kısmı da Seyhan'ın Kozan ve Ceyhan kazalarına iskan olunmuştur. Bu çalışmada, cumhuriyetin ilk y...
Romanya Türklerinin Seyhan'a İskanı (1936)
Çanak, Erdem
2015-01-01
Balkanlardan Anadolu'ya ilk büyük Müslüman/Türk göçü, 1877–1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde gerçekleşmiş ve yakın döneme kadar da devam etmiştir. Göçlerin gerçekleştiği ülkelerden birisi de Romanya'dır. Romanya'dan özellikle 1930–1940 yılları arasında Anadolu'ya yoğun bir göç olmuştur. Bu yıllara tesadüf eden 1936 yılındaki göçle birlikte gelen göçmenlerin bir kısmı da Seyhan'ın Kozan ve Ceyhan kazalarına iskan olunmuştur. Bu çalışmada, cumhuriyetin ilk ...
ERZURUM ŞARTLARINDA DİKİM ZAMANI VE TEPE ALMANIN PATATESTE VERİM VE ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİNE ETKİSİ /
Şenol, Sabahattin
2010-01-01
ÖZETErzurum Ekolojik şartlarında dikim ve tepe alma zamanmm patatesteverime ve diğer bazı agronomik karekterlere etkisini tesbitetmek için bu çalışma yapılmış, erkenci ve geç olgunlaşan 34/962 ve49/962 çeşitler bu denemeye alınmıştır. Neticede, en fazıa verim enerken dikim zamanı olarak tayin ediıen 13 Mayıs tarihinde a.ltlnmış,tepe aımanm· veya sürgün öıdürmenin önemli etkisi g&ou...
Süryaniler’in Tarihi ve Sosyolojik Yapısı
Ürek, Melki
2014-01-01
Bu makalede, Süryanilerin tarihi süreçleri ve sosyolojik yapıları ele alın-mıştır. Süryaniler yüzyıllar boyunca oldukça kaotik bir cooğrafyada yaşa-mışlarddır. Bu nedenle, dini, politik ve ideolojik açıdan pek çok farklı pa-radigmanın etkisi altında kalmışlardır. Bu olumsuz etki Süryanileri tarihi ve teolojik açıdan hatalı tanımlamalar ve yanlış isimlendirmeler gibi so-runlarla yüz yüze bırakmıştır. Ancak son zamanlarda üretilen akademik ve objektif çalışmalarla, Süryani liderlerin kendilerin...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Osman Cabı
2015-02-01
Full Text Available Kolay bozulabilir gıda maddelerinin daha uzun süre muhafaza edilmeleri amacıyla soğutma yönteminin kullanılmasının geçmişi tarih öncesi zamanlara kadar uzanmaktadır. Adı geçen “muhafaza” veya “korunma” sözcüğü, Weiser ve ark. 1971 tarafından, bir gıda maddesinin fiziksel, kimyasal kalitelerinin ve besleyici özelliklerinin belli bir süre müddetince veya mümkün olduğu kadar uzun bir periyot süresince saklanması şeklinde tanımlanmaktadır. Soğuğun çeşitli uygulamalarıyla muhafaza edilen gıda maddeleri gerek kantite gerekse çeşit ve yapı olarak geçtiğimiz son yıllarda büyük bir artış göstermişlerdir. İki yıl önceki değerlendirmelere göre, dünya kolay bozulabilir gıda maddeleri üretiminin 1 milyar ton olduğu Anquez, M. 1975 ve bu miktarın dörtte birinin (250 milyon ton herhangi bir şekilde işlenmesinde soğuğun kullanıldığı kabul edilmektedir.
BProVe: Tool support for business process verification
DEFF Research Database (Denmark)
Corradini, Flavio; Fornari, Fabrizio; Polini, Andrea
2017-01-01
This demo introduces BProVe, a tool supporting automated verification of Business Process models. BProVe analysis is based on a formal operational semantics defined for the BPMN 2.0 modelling language, and is provided as a freely accessible service that uses open standard formats as input data...
FEMİNİST ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER ELEŞTİRİSİ: CİNSİYET, DEVLET VE GÜVENLİK
DOĞAN, Fazlı; ÖZLÜK, Duygu
2016-01-01
Bu çalışma bir sosyal ve politik teori olarak Feminizm’in Uluslararası İlişkilere (Uİ) girişi ve Feminist Uİ’nin ana akım Uİ teorilerine cinsiyet, devlet ve güvenlik başlıkları üzerinden yönelttiği eleştirileri değerlendirmektedir. Üç ana bölümden oluşan çalışmada öncelikle bir sosyal ve politik teori ve bir hareket olarak feminizmin tarihsel gelişimi kısaca tartışılmıştır. İkinci bölümde feminist hareketlerin uluslararası ilişkilerdeki gelişimi ve bir Uİ teorisi olarak Feminist Uİ’nin genel ...
Feminist Sanatta Beden ve Yabancılaşma
Alp, Kafiye Özlem
2015-01-01
Feminizm, eril bir toplumda kadının, eşit hak ve özgürlüklere sahip olma gerekçelerine dayalı bir mücadele alanı olarak tanımlanabilir. Feminizmin, kamusal ve özel alanda kadın ayrımcılığına karşı başkaldırısı, insanın kendi emeğine ve kendi bedenine olan yabancılaşmasının bir sonucudur. Bu bakımdan feminizm, tüm tarihi boyunca toplumsal, felsefi, cinsel ve psikanalitik yabancılaşma kavramlarıyla yakın ilgi içinde olmuştur. Feminist sanat pratikleri; feminist kuramlar, toplumsal dinamikler...
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Nalan YILMAZ SARIÖZLÜ
2010-10-01
Full Text Available Eskişehir/Türkiye’deki ılıca sularındaki bakteriyel topluluğun ortaya konulması ve incelenmesi için 7 ılıca su örneği 7 farklı ılıcadan toplanmıştır. Tüm örnekler dört farklı besi ortamına (nutrient agar, su-maya ekstraktı agar, triptik soy agar, nişasta-kazein agar inoküle edilmiştir. 50 °C’de 14 günlük inkübasyondan sonra tüm bakteri kolonilerinin sayımı yapılıp saflaştırılmıştır. Tüm izolatların gram reaksiyonları, katalaz veoksidazözellikleri belirlenmişve BIOLOG, VITEK veotomatikribotiplendirme sisteminde (RiboPrinter incelenmişlerdir. Bu bakterilerin ampisilin, gentamisin, trimetoprim-sülfametoksazol ve tetrasiklin antibiyotiklerine karşı dirençliliği incelenmiştir. Sonuç olarak normal insan florasına ilaveten ısıya dirençli patojenik mikroorganizmalar incelenen alandaki ılıca sularında (43-50 °C belirlenmiştir. Altı genusa ait 10 farklı tür Alysiella filiformis, Bordetella bronchiseptica, B. pertussis, Molexalla caprae, M. caviae, M. cuniculi, M. phenylpyruvica, Roseomonas fauriae, Delftia acidovorans ve Pseudomonas taetrolens olarak tanımlanmıştır
Türkiye’de Üretilen Kuru fasulyelerin Pişme Kalitesi ve Kompozisyonu (İngilizce
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Recai Ercan
2015-02-01
Full Text Available Türkiye’de 2 bölgede yetiştirilen 8 kuru fasulye genotiplerinin fiziksel kriterleri ve pişme kalitesi ile mineral madde, tiyamin ve riboflavin miktarları saptanmıştır. Genotip ve yetiştirme lokasyonları ile bunların interaksiyonu bütün kriterleri önemli düzeyde etkilemiştir (P<0.05. Kuru ve yaş tohum ağırlığı, şişme kapasitesi ve indeksi, hidrasyon kapasitesi, kuru ve yaş hacim, kuru ve yaş pişme süresi ile Cu, Mn ve Na miktarları başlıca genotipden etkilenmiştir. Zn ve P miktarı ise çevreden etkilenmiştir. Kuru ve yaş tohum ağırlığı, kuru ve yaş hacim, hidrasyon ve şişme kapasitesi önemli düzeyde kuru ve yaş pişme süresi ile ilişkili olmuştur.
Analyzing Program Termination and Complexity Automatically with AProVE
DEFF Research Database (Denmark)
Giesl, Jürgen; Aschermann, Cornelius; Brockschmidt, Marc
2017-01-01
In this system description, we present the tool AProVE for automatic termination and complexity proofs of Java, C, Haskell, Prolog, and rewrite systems. In addition to classical term rewrite systems (TRSs), AProVE also supports rewrite systems containing built-in integers (int-TRSs). To analyze...... programs in high-level languages, AProVE automatically converts them to (int-)TRSs. Then, a wide range of techniques is employed to prove termination and to infer complexity bounds for the resulting rewrite systems. The generated proofs can be exported to check their correctness using automatic certifiers...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Özgür ÜŞENMEZ
2015-07-01
Full Text Available ÖZ: Bu çalışma, İran rejiminin son yıllarda Orta Doğu'yu sarsan isyanlar ve istikrarsızlıklara-Batı'daki beklentilerin aksine- geçmişten, özellikle 1979'daki devrimden miras kalan sosyal yapı ve politikaların etkisiyle direnebildiğini iddia ediyor. Tunus ve Mısır'daki halk isyanları, temel aktör olan alt sınıflar ve onların neo-liberal ekonomik politikalara muhalefetiyle yayılırken, İran’da devrim sonrası gelişen sosyal devlet mekanizması hala halk ile rejimin tamamen birbirine yabancılaşmasını önlemekte. Ancak son yıllarda ortaya çıkan yeni gerilimler ve İran'ın uyguladığı ekonomi politikaları rejimin krizini derinleştirebilir. Bu nedenledir ki Orta Doğu'yu ve özelde İran'ı anlamak için hegemonik blokların tarihsel değişimini inceleyen ucu açık bir analiz elzemdir. ABSTRACT: This article argues that contrary to the expectations of the Western World, Iranian regime successfully resisted the revolutionary tides of the Arab Spring. Most important determinant of this process for Iran was the legacy of the 1979 revolution and it's associated structures that relatively protects the most vulnerable parts of the population against the wide spread neo-liberal economic policies in the Middle East. So with that feature Iran differs from the Tunisian and the Egyptian examples. In order to understand these features further this essay adapts a historical analysis of changes in hegemonic blocs in Iran since 1979.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
A. Hamdi Ertaş
2015-02-01
Full Text Available Ticari amaçla üretilen hamburgerler, -8 oC ve –26 oC’de 85 gün süre ile depolanmışlar ve depolama sıcaklığının ve süresinin hamburgerlerin bazı fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Fiziksel kriterler olarak su tutma kapasitesi (STK, pişirme kaybı (PK ve büzülme derecesi (BD; kimyasal kriterler olarak rutubet, protein, yağ miktarları ile pH değeri ve tiyobarbütirik asit (TBA sayısı; mikrobiyolojik kriterler olarak ise toplam mezofil aerob bakteri (TMAB sayısı, psikrofil bakteri (PB sayısı ve koliform grubu bakteri (KGB sayısı dikkate alınmıştır. Depolama sıcaklığı ve depolama süresinin rutubet, protein, yağ miktarları, STK, PK ve BD üzerine etkisinin olmadığı, pH değeri üzerine p<0.01 düzeyinde etkisinin olduğu, TBA-sayısı üzerine depolama sıcaklığının p<0.01 düzeyinde depolama süresinin p<0.05 düzeyinde etkisi olduğu belirlenmiştir. –8 oC de depolama, hamburgerlerin pH değerlerini ve TBA-sayılarını önemli düzeyde artırırken, -26 oC de depolamada artış daha az düzeyde olmuştur. TMAB, PB ve KGB sayılarına, depolama sıcaklığının ve depolama süresinin etkisi görülmüş (p<0.01; -8 oC’de, depolama süresine bağlı olarak TMAB, PB ve KGB sayılarında sürekli bir artış görülürken –26 oC’de depolamada azalma olmuştur.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU
2012-12-01
Full Text Available Halit Fahri Ozansoy’s poetry books of Gülistanlar ve Harabeler printed with old letters but not transformed to the Latin alphabet until now. In his work, garden images and colors which loaded special meaning of poet was known as hidden pearls and no research have been made on this work till now. Garden images in poetry are sometimes colorful, light and sometimes dull and dark. These images change with the with the poet's spirit world. We can visualize the garden images like an oil painting. These images drawn by the poet's words, show poet’s mood like a mirror. The colors used in the poem vary with garden images. This change appears with the change of the mental status of the poet. Thus, the poet uses the colors in accordancewith the different tables and his mood. When there are a lively andwarm colors in optimistic tables, dark and dull colors chosen inpessimistic tables. The poet's choice of the colors is not a coincidence.This selectivity included to poetry with different sensations. In his work,Ozansoy has described variety of colors in different gardens.Imagination, imagery and various emotions had been made with oneaccord in his depictions. The colors and portraits of garden form thepoet’s imagination. Colorful memories in the garden which experiencedin a darling moves from poet's imagination to the verses of the poem.Imagination, colors and gardens are described with darling. Theseimageries compose the garden images and semantic change of thecolors. Halit Fahri Ozansoy’un Gülistanlar ve Harabeler adlı şiir kitabı eski harflerle basılmış ancak günümüze kadar Latin harflerine aktarılmamıştır. Bu eserde şairin bahçe imajları ve renklere yüklediği anlamlar saklı inciler gibi gizli kalmış ve günümüze kadar üzerinde inceleme yapılmamıştır. Şiirdeki bahçe imajları bazen renkli, ışıklı ve bazen de donuk ve karanlıktır. Şairin değişen ruh dünyası ile birlikte bu imajlar da değişir. Bah
Düger, Cevdet; Ayvaz, Hakan; Bulut, Filiz; Gürsoy, Sinan; Kaygusuz, Kenan; İsbir, Ahmet Cemil; Özdemir Kol, İclal; Gürelik, Bilge; Mimaroğlu, Caner
2013-01-01
Özet Bu çalışmada, preemptif uygulanan iv, spinal ve epidural morfinin erken postoperatif dönemdeki analjezik tüketimi ve stres yanıt üzerine etkilerini belirlemek amaçlandı. Alt batın operasyonu uygulanacak ASA I-II grubuna giren 60 hasta rasgele üç gruba ayrıldı. Grup I’e indüksiyondan 5 dk. önce 5 mg iv morfin, Grup II’ye indüksiyondan 5 dk önce 0,5 mg intratekal morfin, Grup III’e indüksiyondan 30dk önce 5mg epidural morfin uygulandı. Anestezi indüksiyonu 0,1 µg kg-1 fentanil ve 4-7 mg k...
Türkiye ve Dünyada Ayva Piyasası
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Bekir Sıtkı Şirikçi
2017-07-01
Full Text Available Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de ayva piyasası irdelenmiştir. Çalışmada birincil verileri, ayva üretiminin yoğun olarak yapıldığı Sakarya, Antalya, Bursa, Bilecik ve Denizli illerinde farklı pazarlama seviyelerindeki 28 aracı işletme ile anket yöntemi ile elde edilen veriler oluşturmuştur. İkincil veriler ise FAO ve TÜİK gibi kurumlarının verilerinden hareketle elde edilmiştir. Dönem başlangıcı olan 1981-1985 ortalamasına göre 324465 ton olan dünya ayva üretimi %94,3 artışla 2013 yılında 630325 tona yükselmiştir. Dünya ayva üretiminde önemli ülkeler; Türkiye, Çin, Özbekistan, Fas ve İran’dır. Türkiye’de ayva üretimi, 1981-1985 ortalamasına göre 1.60 kat artmıştır. Ayva üretimindeki bu artışta ağaç başına verimdeki yükselmenin katkısı önemlidir (%40 verimde artış. Dünyada üretilen ayvanın %5,3’ü ihracata konu olmaktadır. Dünya ayva ihracat miktarı 8,32 kat, değeri ise 38,42 kat artmıştır. Ayva ihracat değerlerinde en yüksek paya Hollanda sahiptir (%33,6’sı. Hollanda’yı sırasıyla Türkiye, Avusturya ve İran takip etmektedir. Türkiye’nin dünya ihracat değerindeki payı ise %31,1’dir. Dünya ayva ithalatında %23,3 pay ile Rusya birinci sıradadır. Rusya’yı sırası ile Avusturya ve Almanya takip etmektedir. Türkiye’nin ayva üretiminin %9,4’ü ihracata konu olmaktadır. Önemli ayva üreticisi iller; Sakarya, Bursa, Antalya, Bilecik ve Denizli’dir. Görüşülen aracıların 15’i ayvada pazarlama aşamasında karşılaştıkları en önemli sorunun istenilen zaman, miktar, kalite ve fiyatta ayva bulunmamasını (%54 belirtmiştir.
Berkeley 51 Kümesinin Temel ve Astrofiziksel Parametrelerinin Belirlenmesi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
İnci Akkaya Oralhan
2016-10-01
Full Text Available Galaksimizin birinci çeyreğinde bulunan ve daha önce çok az çalışılmış açık yıldız kümelerinden biri olan Berkeley 51 kümesinin temel astrofiziksel ve yapısal parametreleri CCD UBV(RIC ve 2MASS JHKS verileri kullanılarak elde edilmiştir. Kümeye ait CCD UBV(RIC verileri Meksika’da bulunan San Pedro Martir Ulusal Gözlemevi’nden 84cm’lik teleskop ile alınmıştır. Küme üyeliklerinin belirlenmesinde ise PPMXL kataloğundaki öz hareket verileri kullanılmıştır. Buna küre bu küme için elde edilen limit yarıçap Rlim=2.5 yay dakikası, kızarma E(B-V=0.85±0.05 kadir, E(J-H=0.28±0.02 kadir, uzaklık modülü DM=(m-M0=10.66±0.04 pc, uzaklığı d=1355±27 pc ve logaritmik yaş log(A=9.54±0.03 Myıl olarak bulunmuştur. Küme için ilk kez bulunan metal ve ağır element bolluğu ise sırasıyla [Fe/H]=-0.38 ve Z=0.006 olarak elde edilmiştir.Anahtar kelimeler: Açık yıldız kümeleri-Berkeley 51
Gaziantep Ekonomisinin Ortadoğu Açısından Önemi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Recep Ulusoy
2016-06-01
Full Text Available Gaziantep tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Türkiye’nin en önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biridir. Sahip olduğu ticaret potansiyeli ve girişimcilik ruhuyla dünya piyasalarına entegre olmuştur. Türkiye’nin güney sınır komşularıyla yakın ticari ve ekonomik ilişkiler geliştirerek bölgede sanayi ve ticaret merkezi olmayı başarmıştır. Komşu ülkelerle sınır ticaretini geliştirerek, kendine ve Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır. Bölgenin en gelişmiş ili olan Gaziantep, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan en önemli ticaret kapısıdır. Ortadoğu ülkeleriyle geliştirdiği ikili ilişkiler ekonomik kalkınmayı daha da hızlandırmıştır. Ayrıca Ortadoğu ülkeleri ile Batı ve Asya bloğu arasında mal transferlerinde aracı konumdadır. Ortadoğu bölgesinin sürekli hareketli olması ve bölgede eksik olmayan savaş, ekonomik düzeni bozmakta ve yaşanan olumsuzluklar ihracat ve ithalatı olumsuz etkilemektedir. Gaziantep ekonomisi giderek gelişmekte ve Ortadoğu ihracatına kısmi azalmalarla birlikte katkısı devam etmektedir. Bu makalede kent ile ilgili literatür taranmış, tablo ve grafikler yardımıyla avantaj ve dezavantajlar analiz edilmiş ve Gaziantep ekonomisinin hem Türkiye hem de Ortadoğu açısından önemi vurgulanmış ve bazı öneriler sunulmuştur.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
İbrahim Babayiğit
2017-03-01
Full Text Available Bu çalışmanın amacı; izole ön çapraz bağ (ÖÇB veya ön çapraz bağ ile birlikte menisküs yaralanması geçiren kişilerin, hamstring tendon otogrefti ile ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu sonrasında modifiye ve hızlandırılmış fizyoterapi ve rehabilitasyon programının propriosepsiyon, dinamik denge üzerine etkilerini araştırmaktır. Çalışma artroskopik Hamstring Tendon Otogrefti ile Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonu Cerrahisi Geçiren 20 kişi (n=20 K/E: 2/18 ile gerçekleştirilmiştir. Tüm olguların operasyon öncesinde (preop diz propriosepsiyon değerleri gözler açık ve kapalı olarak 15, 30, 45 ve 60 derecede Dijital Gonyometre ile ölçüldü. Operasyon sonrası (postop tüm olgular modifiye, hızlandırılmış fizyoterapi ve rehabilitasyon programına alındı. Operasyon sonrası 3., 6., 12. hafta ve 6. Ay’da propriosepsiyon ölçümleri tekrar edildi.Dinamik denge ölçümleri 3., 6., 12. hafta ve 6. Ay’da horizontal, sağ oblik, sol oblik ve tek ayak denge ölçümleri olarak yapıldı. Fonksiyonel seviyelerini değerlendirmek için Lysholm skoru ve ağrıyı değerlendirmek için VAS (Visual Ağrı Skoru, olguların fonksiyonel performansları durumlarını değerlendirmek için tek ayak atlama, çift ayak atlama ve çapraz atlama testleri uygulandı. Çalışmamızda olguların gözler açık ve kapalı durumda propriosepsiyon (15°, 30°, 45° ve 60° ölçüm sonuçları postoperatif dönemde preoperatif döneme göre 12. Hafta ve 6. Ayda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düzelme göstermiştir (p<0.05. Olgularda 3. haftadan sonra dinamik denge testlerinde önemli gelişme saptanmışır, bu artış istatistiksel olarak da anlamlıdır (p<0.05. 6 Ayda yapılan fonksiyonel performans testlerini etkileyen bağımsız değişkenler çoklu regresyon analizinde araştırılmış, 60° ölçülen propriosepsiyon sonuçları ve sol tarafın tek adım atlama test skoru, sağ tarafta tek ad
Huard, Tracy L.; Pound, Marc W.; Mundy, Lee; Dunham, Michael
2018-01-01
Very Low Luminosity Objects (VeLLOs) are young stellar sources that are defined by luminosities less than 0.1 solar luminosity and rising mid-infrared spectral energy distributions. But, what exactly are they? Brown dwarfs or low-mass stars in formation? Systems exhibiting low accretion rates? Extremely young objects? We have completed an ALMA survey of 33 candidates in the nearby Serpens, Ophiuchus, and Lupus star-forming molecular clouds. Continuum emission at 1.3 mm, consistent with the presence of an inner envelope and/or disk, was detected toward 17 candidates, with at least 6 of these candidates exhibiting CO outflow emission, suggesting ongoing formation. We will present these observations and results, and discuss their implications concerning the nature of VeLLOs.
Radurizasyonun Tavuk Etlerinin Duyusal, Kimyasal ve Mikrobiyolojik Kalitesi Üzerine Etkisi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Nuray Kolsarıcı
2015-02-01
Full Text Available Araştırmada 1, 2 ve 3 kGy dozunda uygulanan iyonize radyasyonun (Radurizasyon tavuk but ve göğüs etlerinin mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal kalitelerine olan etkisi üzerinde çalışılmıştır. 6-8 haftalık broilerler kesilerek but ve göğüs etlerine parçalandıktan sonra biri açık kontrol olmak üzere 5 gruba ayrılmış ve 4 grup vakum paketlenmiştir. Vakum paketi gruplardan biri vakumlu kontrol olarak ayrılırken, diğer gruplar 1, 2 ve 3 kGy olmak üzere iyonize radyasyona tabi tutulmuştur. 0. günden başlamak üzere 3’er günlük periyotlarla gruplar analize alınmış, toplam mezofilik aerob, toplam psikrofilik aerob, stafilokok ve laktik asit bakterileri ile pH ve TBA değeri belirlenmiştir. Ayrıca örneklerin duyusal özellikleri de panel oluşturularak saptanmıştır. Elde edilen tüm veriler varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre tavuk but ve göğüs etlerinde radurizasyon sonrası bakteriyel yükte azalma gözlenmiştir. Radurizasyonun toplam mezofilik aerobik ve toplam psikrofilik aerobik bakteriler üzerine olan etkisi stafilokok ve laktik asit bakterilerine kıyasla daha yüksek düzeyde olup, özellikle laktik asit bakterilerinde zayıf kalmıştır. PH ve TBA değerleri açısından radurizasyonun değişiklik yaratmadığı gözlenmiştir. Bununla birlikte 3 kGy ışınlanmış örneklerin raf ömrü 27 gün civarında olurken 2 kGy ışınlı örnekler 24 günde, 1 kGy ışınlı örnekler 18 günde, vakumlu kontroller 15 günde, açık kontroller 9 gün civarında tüketim özelliğini yitirmiştir. Duyusal değerlendirmelerde alınan sonuçlarda ışınlanmış örneklerin renk, görünüş, aroma, gevreklik gibi özellikleri kontrollere göre farklı olmayıp, tüm gruplar pazarlanabilir nitelikte bulunmuşlardır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Ahmet ADIGÜZEL
2013-09-01
dünyasına ve felsefe anlayışına yerleşen bu malzemeler aslında bütünsel bir terkipten ibarettir. Yalın, salt yavan ve tek başlarına vücuda gelmiş değillerdir. Bunların varlığına, oluşumuna saikler çeşitlidir. İşte biz böyle bir donanıma sahip bir sanatkârın hayat hikâyesine, dahası onun şahsiyetine bir yorum getireceksek sadece manay-ı ismi ile değil manay-ı harfiyle de ele almalıyız. Ancak, biz bu durumda sağlıklı bir sonuç elde edebilirizKemalettin Kamu; ihtilallerin, savaşların, yıkılışların, çökülüşlerin “Hicret” ve kuruluşların yaşandığı bir iklimin ve atmosferin insanıdır. Bütün bunların boyası ile boyanmış, bütün bunları derinlemesine yaşamış içli bir sanatkârıdır. O, böyle bir dünyaya doğdu ve bu duruma uygun olan mizacı gereği de doğduğu bu dünyanın bir parçası oldu. Bu dünyanın bütün olumsuzluklarını, bedbinliğini, yalnızlığını, göçünü derinden hissetti, yaşadı ve bunları en ince çizgileriyle şiirine bir siluet olarak resmetti, onun şiir muvaffakiyeti Milli Mücadele yıllarındaydı. Neden? Çünkü Anadolu insanı, sadece maddi düşmanları olan Yunan, Rus, Ermeni, İngiliz, Fransız ve İtalyanlar ile savaşmıyordu; kıtlıkla, yoklukla, sürgünle, göçle de mücadele ediyordu. Mekân, zaman, olay ve diğer malzemeler Kamu’nun sanat heybesini lebalep dolduracak bir fırsatlar zenginliği, imkânlar yumağı ve serveti sağlamıştı.“Şiir, hüzünden ziyade ruhun kanatlandığı anı benimser.” Kamu iç dünyasının esiri değil de müessiri olmuş olsaydı, bu hislerin, duyguların bir parçası değil de onları benlik potasında eriten yüksek bir seviyeye ulaşabilseydi; Bâkî, Fuzulî, Yahya Kemal, Tanpınar, Malermé ve Valéry ayarında sanatını icra edebilirdi. Bu durum, biraz da kabiliyet gerektiren, şairlik melekesinin oluşumuna ve inkişafına bağlıdır. Kemalettin Kamu, Doğu medeniyeti içerisinde yeti
Most B cells in non-lymphoid tissues are naïve.
Inman, Charlotte F; Murray, Tamsin Zangerle; Bailey, Mick; Cose, Stephen
2012-02-01
The current view of lymphocyte migration states that naïve lymphocytes re-circulate between the blood and the lymph via the lymph nodes, but are not able to access non-lymphoid tissues. We examined B lymphocytes in peripheral tissues and found that the majority were phenotypically similar to naïve B cells in lymphoid tissues and were located within the parenchyma, not associated with blood vessels. The mutation rate within the Vh region of these cells was substantially less than the rate attributed to somatic hypermutation and was identical to that observed in naïve B cells isolated from the lymph nodes, showing the presence of naïve B cells in the non-lymphoid organs. Further, using FTY720-treated mice, we showed that naïve B cells migrate through the peripheral tissues and, using pertussis toxin, that the entry of B cells was not controlled by chemokine-mediated signalling events. Overall, these results show that naïve B lymphocytes constitute the majority of the total B-cell population in non-lymphoid tissues and suggest that these cells may re-circulate through the periphery as part of their normal migration pathway. This has implications for the current view of the role of naïve B cells in priming and tolerance.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Pınar Balkır
2015-02-01
Full Text Available Bu çalışmada, dört farklı tipte hileli ve iki tipte taklit taze kaşar peyniri üretilmiştir. Hileli taze kaşar üretimlerinde elastik telemeye, her birinin erimiş kitledeki oranı %5 olacak şekilde rennet kazein, sodium kazeinat, kalsiyum kazeinat ve soya proteini izolatı katılmıştır (sırasıyla CRC, CSC, CCC, CSOY. Birinci parti taklit peynirlerin (R1 üretiminde rennet kazein, soya proteini izolatı, hidrojene pamuk yağı, NaCl, carrageenan, emülgatör, ikinci parti taklit peynirlerin (R2 üretiminde ise NaCl, modifiye nişasta, hidrojene pamuk yağı, su ve emülgatör kullanılmıştır. Kontrol amacıyla yerel bir süt işletmesinden taze kaşar peynirleri temin edilmiştir. Tüm peynir örneklerinde fizikokimyasal analizler, tekstür profil analizleri ve erime analizleri yapılmıştır. Taklit taze kaşar gruplarının kontrol ile karşılaştırıldığında, kurumadde (P<0.01 ve protein (P<0.01 içeriğinin daha düşük, kurumadde yağ içeriğinin ise daha yüksek olduğu görülmüştür (P<0.01. Tekstürel özellikler ve eriyebilirlik açısından en iyi sonuçlar rennet kazein içeren grup ve R2 gruplarında elde edilmiştir.
Duygusal Zeka Din Öğretimi; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi ve Duygusal Zeka Gelişim İlişkisi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Remziye Ege
2015-11-01
Full Text Available Duygusal zeka, bireyin, kendi duygularını anlaması, başkalarıın duygularına empati beslemesi, duygu yönetimi, motivasyon ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Din öğretimi yoluyla duygusal zeka becerilerinin ve yerisinin elde edileceği ve geliştirileceği düşünülmektedir. Bu makalede İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin muhtevasından hareketle duygusal zeka gelişimi ile din öğretimi arasındaki paralel ilişkiye dikkat çekmek hedeflenmiştir. Söz konusu ilişki, din öğretiminin inanç, ibadet, dua, ahlak öğretim alanlarındaki konulardan örnekler üzerinde belirtilmiştir. Duygusal zeka, bireyin, kendi duygularını anlaması, başkalannın duygulanna empati beslemesi, duygu yönetimi, motivasyon ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Din öğretimi yoluyla duygusal zeka becerilerinin ve yerisinin elde edileceği ve geliştirileceği düşünülmektedir. Bu makalede İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin muhtevasından hareketle duygusal zeka gelişimi ile din öğretimi arasındaki paralel ilişkiye dikkat çekmek hedeflenmiştir. Söz konusu ilişki, din öğretiminin inanç, ibadet, dua, ahlak öğretim alanlarındaki konulardan örnekler üzerinde belirtilmiştir
REY, Maurice; KARAHAN, Sabri
1989-01-01
1930 yılından önce Katanga'da bakır ve kobalt üzerine yapılan hidrometalurjik araştırmalar, liç tesislerinden atılan artıklardan seçimli çöktürme yoluyla metal eldesini ve uranyum cevherlerinin hidroklorik asitle liç edilmesini içermektedir. Liége'de, 1932-1939 yılları arasında, çinko elektrolizinde kurşun anodların korozyonu ve eser miktardaki kobaltın etkisi araştırılmış, daha sonra da Yeni Kaledonya'dan getirilen yüksek tenörlü nikel matlarının elektrolitik rafinasyonu incel...
KALİTELİ UYKU VE UYKU BOZUKLUKLARI / QUALITY SLEEP AND SLEEP DISORDERS
Algın, Demet; Akdağ, Gönül; Erdinç, Oğuz
2018-01-01
Özet: Uyku sağlık ve yaşamımızın iyi bir şekilde devamı için önemli bir role sahiptir. Kaliteli uyku zihinsel sağlığımızı, fiziksel sağlığımızı, hayat kalitemizı korumamıza yardım eder ve güvenliğimiz için gereklidir. Uykunun başlatılması ve sürdürülmesi kortikal ve subkortikal birçok beyin bölgesinin işlevi ile gerçekleşir. Uykunun başlatılmasında öncelikle ön hipotalamustan gelen döngüsel girdiler ve endojen kimyasal uyarılar doğrultusunda hipotalamusta ventrolateral preoptik çekirdeğin rol...
BAĞDA SİLKME VE SİLKMEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLER
BAHAR, ELMAN; KORKUTAL, İLKNUR; DOĞAN, AHU ZÜBEYDE
2009-01-01
Bağda görülen önemli problemlerden biri olan silkme üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu derleme ile tür ve çeşitlerin fizyolojik ve genetik özellikleri, toprak koşulları, iklim, hastalık ve zararlılar ile yetersiz ve hatalı kültürel işlemler sonucu meydana gelen silkmenin nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda; fizyolojik kökenli silkme başlığı altında; asmanın gelişme kuvveti, kusurlu çiçek yapısı, yetersiz tozlanma ve döllenme üzerinde durulmuştur. İklim kökenli silkme ana başl...
Küreselleşme ve Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen
GÜRKAN, ÖMER
2001-01-01
Son dönemlerin çok sık duyduğumuz sözcüklerinden biri “küreselleşme”, bazen ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması, mal ve hizmetlerle emek ve sermayenin artan bir serbestlikle tüm dünyada dolaşması, bazen kültür, inanç ve ideallerin benzeşmesi olarak tanımlanmaktadır. Çok genel bir ifadeyle, küreselleşme, her tür değer ve birikimin ulusal sınırları aşarak dünya çapında yaygınlaşması şeklinde, tanımlanabilir. Ekonomik açıdan bakıldığında ise, küreselleşme, üretim, ticaret ve sermaye ile işgücü ha...
Veri Transferi Ve İşlem Güvenliğinin Sağlanmasında Kullanılan Şifreleme Yöntemleri Ve Sayısal İmza
ANBAR, Adem
2004-01-01
İnternetin ve e-ticaretin gelişmesi ve yaygınlaşması, güvenlik problemlerinin çözümüyle yakından ilişkilidir. Güvenlik sorununu; yetkilendirme, www (world wide web) güvenliği ve veri-işlem güvenliği olmak üzere üç açıdan inceleyebiliriz. Bu çalışmada, yetkilendirme ve www güvenliğine kısaca değinildikten sonra, veri-işlem güvenliği üzerinde ayrıntılı olarak durularak, veri işlem güvenliğinde kullanılan, kriptografi, onay kurumu, elektronik noter, elektronik ve sayısal imza gibi yeni güvenlik ...
Corium Spreading Over Concrete: The Vulcano VE-U7 and VE-U8 Tests
International Nuclear Information System (INIS)
Journeau, Christophe; Boccaccio, Eric; Fouquart, Pascal; Jegou, Claude; Piluso, Pascal
2002-01-01
Two experiments have been performed in the VULCANO facility in which prototypic corium has been spread over concrete. In the VE-U7 test, a mixture representative of what can be expected at the opening of EPR reactor-pit gate has been spread on siliceous concrete and on a reference channel in inert refractory ceramic. The spreading progression was not much affected by the presence of concrete and sparging gases. In the VE-U8 test, a UO 2 -ZrO 2 mixture, prototypic of in-vessel corium, has been spread over a lime-siliceous concrete. Although residual power was not simulated in this experiment, up to 2 cm of concrete have been eroded during the test. Results in terms of spreading behaviour, effects of gases, concrete erosion and thermal attack are presented and discussed. (authors)
Ülkemizde Yetiştirilen Başlıca Buğday Çeşitlerinin ve Unlarının Tiamin ve Riboflavin Miktarları
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Recai Ercan
2015-02-01
Full Text Available Bu çalışmada, ülkemizde yetiştirilen başlıca buğday çeşitlerinin ve bunların laboratuvar değirmeninde öğütülmesiyle elde edilen unlarının B1 ve B2 vitaminleri miktarı saptanmıştır. Araştırmada 18 buğday çeşidi kullanılmıştır. Buğdaylarda B1 ve B2 vitaminleri miktarı çeşit ve yetişme yerine bağlı olarak değişmektedir. Genellikle sert buğdaylar, yumuşaklardan daha zengin bulunmuştur. Unlarda B1 ve B2 vitamin miktarlarının buğday çeşidi ve randımanı ile ilişkili olduğu görülmüştür. Un randımanı arttıkça vitamin miktarları da artmaktadır.
Sinemada uyarlama sorunsalı ve auteur bir yönetmen olarak Aki Kaurismaki
Mirza, Ayşe
2016-01-01
Bu çalışmada Aki Kaurismaki’nin Suç ve Ceza (Rikos ja rangaistus, 1983), Hamlet Goes Business (Hamlet liikemaailmassa, 1987) ve Kibritçi Kız (Tulitikkutehtaan tyttö, 1990) adlı uyarlama filmleri, auteur kuram ve minimalist üslup açısından incelenecektir. Bu bağlamda filmlerin analizlerine geçilmeden önce, uyarlama filmlerin tarihsel gelişimi ve bu konudaki tartışmalar, auteur kuram ve sinemada minimalizm konuları ele alınacak, ardından ilgili filmler betimleyici analiz yoluyla değerlendirilec...
Salicornia, Sarcocornia ve Arthrocnemum cinslerinin (Chenopodiaceae) Türkiye taksonomik revizyonu
YAPRAK, Ahmet Emre
2008-01-01
Bu çalışmada Türkiye’de bulunan Salicornia L., Sarcocornia A. J. Scott ve Arthrocnemum Moq. cinslerine ait türlerin morfolojik, karyolojik, biyocoğrafik özelliklerinin ve filogenetik ilişkilerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Araştırmalar sonucunda Türkiye Florasında verilen Salicornia fragilis P. W. Ball & Tutin, Salicornia europaea L. ve Sarcocornia fruticosa &l...
Unabomber: “Sanayi Toplumu ve Geleceği”
URAL, Mustafa Nuri; TÜRKAL, İhsan
2015-01-01
Ancak çok az şey toplumu Sanayi Devriminin değiştirdiği kadar köklü ve derinden değiştirmiştir. Hiç kimse isteyerek modern hayatın nimetlerinden vazgeçmeye gönüllü gözükmüyor. Ama giderek artan problemler birçok düşünce insanı tarafından yüksek sesle dile getiriliyor. Theodore John Kaczynski kitabında modern toplumun sorunlarını, teknolojinin bu bağlamdaki etkisini, çözümleri ve devrimin önündeki tehlikeleri analitik bir biçimde inceliyor. Gerek yöntemiyle gerek oluşum süreciyle ve içeriğiyle...
Membran Distilasyon ve Ozmotik Distilasyon ile Meyve Suyu Konsantrasyonu
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Pelin Onsekizoğlu
2015-02-01
Full Text Available Geleneksel termal evaporasyonla meyve suyu konsantresi üretiminde uygulanan yüksek sıcaklıklar, uçucu aroma maddeleri, vitaminler ve diğer besin öğelerinde kayıplar, pişmiş tat oluşumu, renk bozulması ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Geleneksel uygulamaların yerini almak üzere, hem iyi kalitede hem de güvenilir ürün üretimine olanak tanıyan alternatif konsantrasyon teknolojileri gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bu teknolojiler arasında, membran distilasyon ve ozmotik distilasyon gibi membran uygulamaları meyve sularının oda sıcaklığında veya buna yakın sıcaklıklarda 60-65 ˚Briks ve hatta daha yüksek seviyelere konsantrasyonuna olanak sağlamaları bakımından ön plana çıkmışlardır. Çalışmada, taze ürün karakteristiklerine yakın ürün üretiminde gelecek vadeden bu membran uygulamalarının temel ilkeleri ve meyve suyu sanayinde kullanım potansiyelleri hakkında bilgi verilmiştir.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Yaşar Kobya
2014-11-01
Full Text Available Trabzon, Rize ve Artvin yaklaşık 18000km2 alan üzerine kurulmuş ve yaklaşık 2 milyon insanın yaşadığı Türkiye’nin en kuzey doğusunda bulunan üç ildir. Bu üç ilde toplam 20 tane içme suyu kaynağından örnekler alındı ve bunların toplam alfa, toplam beta aktivite değerleri Berthold LB770 marka alfa, beta sayım cihazı kullanılarak belirlendi. Toplam alfa aktivite değerleri 1.7-114.2 Bq/L ve toplam beta aktivite değerleri ise 2.9-90.8 Bq/L aralıklarında ölçüldü. Bulunan bu değerler dünya sağlık örgütü (WHO’nün limit değerleri ve yapılmış diğer benzer çalışmalarla karşılaştırıldı. Elde edilen veriler için klasik istatistik hesaplamalar yapıldı. Ayrıca jeoistatistik analiz yöntemi kullanılarak eş-doz eğrileri oluşturuldu ve harita üzerinde gösterilerek bölge için bir risk haritası oluşturuldu.
KADIN YOKSULLUĞU VE KADIN SAĞLIĞI ÜZERİNE YANSIMALARI
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Seda KOCABACAK
2014-08-01
Full Text Available Cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve iyi olmayan sağlık durumunun önemli nedenlerinden biridir. Kadınlar sosyal hayatın birçok alanında cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya kalırlar: sağlık hizmetlerinden yararlanma, eğitim, istihdam koşulları, sosyal ve ekonomik yaşam, politik haklar ve ahlaki sorumluluklar bunların bazılarıdır. Bazı toplumsal kabuller ya da ailelerin ekonomik zorlukları kız çocukların okuldan uzak kalmasına yol açabilmektedir. Eğitimsizlik ya da yetersiz eğitim ise özel nitelikler gerektirmeyen ya da düşük gelir sağlayan işlerde çalışılmasına yol açmaktadır. Bu kısıtlılıklar ve eşitsizlikler kadın sağlığı ve refahı üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkilere sahiptir. Eğitimli ve refah sahibi kadınlar kadın sağlığı, çocuk sağlığı, aile sağlığı ve hatta tüm toplumun sağlığının geliştirilmesine katkı sağlarlar. Bu çalışmanın amacı ilk olarak kadın yoksulluğu ve sağlığı arasındaki ilişkiyi tartışmak ve Türkiye’ye ilişkin verilerle değerlendirmeler yapmaktır.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Esra BÜYÜKŞAHİN
2016-06-01
Full Text Available Mitos insanda varlık düşüncesinin ve dilin gelişimi ile birlikte ortaya çıkmış ve bu ikisi gibi insanın en temel zihinsel etkinliklerinin birer parçası olmuştur. Tarihsel çizgisellik içinde ilkel insan topluluklarından Ortaçağ toplumlarına, sanayileşmiş toplumlara ve günümüz toplumlarına kadar bütün topluluklar kendi mitlerini yaratmış ya da var olan mitleri güncelleyerek onları benimsemiş ve izlemiştir. Mitosun her dönemde canlılığını ve devimselliğini koruması şüphesiz onun ayrım gözetmeksizin her insanda aynı zihinsel gereksinime (varlığını anlamlandırma, kendini evren içinde konumlandırma gereksinimine karşılık gelmesinden kaynaklanmaktadır. Her dönemde ve her bireyde etkili olduğu düşünülen mitosun sanat ve yazında izlerinin bulunmaması olası değildir. Mitos, hem derin simgesel anlamıyla hem de pek çok yazınsal türe ve yoruma uyum sağlayabilen esnek yapısıyla tarih boyunca yazar ve sanatçıları için esin kaynağı olagelmiştir. Batı yazınının temeli sayılan Yunan ve Roma yazınlarının mitolojiyi esas aldığı düşünüldüğünde mitosun Batı yazınındaki önemli yeri de anlaşılır. Yazarlar mitosa çoğunlukla metinlerarasılığın yöntemlerini kullanarak başvurmuşlardır. Böylece mitosu da kendilerinin ve yaşadıkları dönemin estetik anlayışı ve koşullarına göre yeniden güncellemişlerdir. Bu sayede hem mitos yeni anlamlarla ve simgelerle donanarak zenginleşir hem de yapıt mitosun simgeselliğinden yararlanarak çokanlamlı ve evrensel bir boyut kazanır. Yirminci yüzyıl Fransız yazınının en dikkat çekici kadın yazarlarından olan Marguerite Yourcenar da mitosa başvurmaktan çekinmemiş; pek çok yapıtında onu eğip bükerek, bilinen anlamlarından kopararak ya da bunlara yenilerini ekleyerek mitosun sunduğu geniş anlam olanaklarından faydalanmış, kendi anlatımında sıkça yer vermiştir. Bu çalışmada Marguerite
Superior Mezenter Arter Embolisinde Erken Tanı ve Embolektomi
AYDIN, İbrahim; YÜCEL, Ahmet; PERGEL, Ahmet; KARAKAYA, Ahmet; OĞULLAR, Sabri; ŞAHİN, Dursun; ÖZER, Ender
2016-01-01
Akut mezenter arter embolisi, acil girişim gerektiren, nekroz geliştiğinde yaygın ince barsak rezeksiyonu ve sonrasında gelişen kısa barsak sendromu nedeniyle yaşam kalitesini düşüren, morbidite ve mortalitesi oldukça yüksek bir hastalıktır. Multidetektör kontrastlı BT, akut mezenterik embolinin erken tanısında oldukça önemlidir. Biz burada, kontrastlı abdominal BT ile erken tanı ve sonrasında bağırsak rezeksiyonu gerekmeden yalnızca embolektomi yaparak tedavi ettiğimiz olguyu sunmayı amaçlad...
Küf Koleksiyonlarının Oluşturulması ve Korunumu
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Şeminur Topal
2015-02-01
Full Text Available Çeşitli amaçlarla saf küf kültürlerinin uygun koşullarda ve özgün karakterlerini değiştirmeden korunmasını esas alan küf koleksiyonunun varlığı pek çok durum ve kuruluşun çalışmalarına destek sağlayabilir. Bu gerçekten hareketle NATO destekli ve 6 yıl süren Türkiye’de çeşitli tarımsal ürün ve gıdaların tarladan-tüketime kadarki küf floralarının taranmasına yönelik proje çalışmasında izole ve identifiye edilen küflerin bir koleksiyon bünyesinde değerlendirilmesi planlanmıştır. Pek çoğu, önemli dış koleksiyon merkezleri olan CBS-Hollanda ve CMI-İngiltere’deki uzmanların teyidini alan ve identifikasyonları tarafımızdan yapılan 10.000 civarındaki küf izolatından duplikasyon yaratabilecekleri elemine edilmiş, diğerleri korunuma alınmıştır. Yatık ve liyofilize kültürler olarak koleksiyonda bulunan küf suşlarının büyük bir kısmı için sistematik arşivleme çalışması tamamlanmış ve bilgisayar yardımı ile sınıflandırılmıştır. Bu sınıflama mevcut küflerin, izole edildiği örnek cinsi ve kayıt numaralarına, sağlandığı bölgelerin il trafik kod numaralarına, küf kültürlerinin cins ve tür isimlerine, liyofilize numaralarına ve koleksiyon odasındaki konumunun yer numaralarına göre olmak üzere 6 ayrı parametre için tek tek yapılarak arşivleme gerçekleştirilmiştir. Ayrıca identifiye edilen küflerin cins ve türlerine göre kartoteksleme işlemi yapılmıştır. Bu çalışmada koleksiyon ve korunumuna ilişkin ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
MAHRAMANLIOĞLU, Mehmet; KIRBAŞLAR, Ş. İsmail
2000-01-01
Etanol+1-nonanol ikili sistemi ve etanol+1-nonanol+su üçlü sistemi için çeşitli karışımlarda yoğunluklar ve kırılma indisleri 293.15 K de ölçülmüştür. İkili ve üçlü sistemler için aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları hesaplanmıştır. Aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları için Redlich–Kister eşitliği uygulanarak eşitlik katsayıları hesaplanmıştır.
DEMİR, Elif
2016-01-01
Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramları merak ve ilham uyandıran yapısıyla pek çok bilimsel alanın ilgi konusu olmuş ve kadın/erkek ikiliği dışına çıkan bireylere atfedilen ‘queer’ kavramıyla edebi imgelemde &nbs...
LANCHESTER DOĞRUSALLIK KANUNU VE BİR PAZARLAMA UYGULAMASI
YARALIOĞLU, KAAN
2001-01-01
Bu çalışmada birebir mücadeleler için geliştirilen Lanchester’ in Doğrusallık Kanunu incelenmiştir. Öncelikle formülasyon ve kullanılabilirlik koşulları tanımlanmış ve bir pazarlama uygulaması gerçekleştirilmiştir.
Laktoperoksidaz Sistemin Aktivasyonuyla ve Soğutularak Korunan Sütlerin Mikrobiyolojik Özellikleri
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Zerrin Erginkaya
2015-02-01
Full Text Available Araştırmada, 12:8 mg/l ve 24:16 mg/l Tiyosiyanat: Hidrojenperoksit (SCN:H2O2 ilavesi ile laktoperoksidaz sistemi aktive edilen sütler 30°C'de 6 saat süreyle bekletilmişlerdir. Soğutularak 4±1°C'de tutulan, ayrıca kontrol olarak da SCN:H2O2 katılmamış ve 30°C'de tutulan süt örnekleri de aynı süre bekletilmişlerdir. Bekletmenin 0., 3. ve 6. saatlerinde sütün pH değeri, asittik derecesi ve bazı mikroorganizma grubu içeriklerindeki değişimler incelenmiştir. Laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonunun, sütlerin toplam aerob mezofil ve psikrotrof bakteri gruplarının, mezofil ve termofil laktik asit bakteri gruplarının, enterobakterlerin ve küf-mayaların gelişimini önemli düzeyde etkilediği görülmüştür (p<0,05. Soğutmanın da toplam aerob psikrotrof bakteriler dışında, incelenen diğer tüm mikroorganizma gruplarını önemli düzeyde etkilediği bulunmuştur. SCN:H2O2 konsantrasyonunun artmasının, sistemin antimikrobiyel etkisini artırdığı belirlenmiştir. Laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonunun soğutma kadar etkin olduğu, toplam aerob mezofil ve psikrotrof bakterilerle, enterobakterler üzerinde soğutmadan daha fazla etkili olduğu görülmüştür. Soğutma işlemi ve laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonu, sütlerin pH ve asitlik değerleri üzerinde önemli ve yaklaşık aynı düzeyde etkili bulunmuştur (p<0,05.
VAROLUŞ FELSEFELERİ, VAROLUŞÇU TERAPİ VE SOSYAL HİZMET
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Gizem ÇELİK
2017-07-01
Full Text Available Öz Varoluş felsefeleri, insanı ve insan yaşamını açıklamaya çalışan felsefi akımları temel alarak; ancak onlardan farklılaşan önemli nitelikleri ile günümüz insanının sorunlarına yönelen ve tek bir tanımlamayla anılması mümkün olmayan, kimilerine göre bir felsefe yapma tarzını kimilerine göre ise bir felsefi iklimi ifade etmektedir. En yalın ifadeyle, insanı nesne gibi ele alan ve yorumlayan yaklaşımlara tepki olarak, insanın biricik ve otantik oluşu özelliği ile tanımlanması gereken bir varoluş olduğunu belirten varoluşçu görüş, pek çok insanî soruyu ele alıp işleyerek “öz-varoluş ilişkisi”, “varlığın ve hayatın anlamı”, “özgür iradenin insan davranışlarındaki rolü”, “sınırsız özgürlük ve sorumluluk”, “varoluşsal anksiyete” gibi pek çok konuda açıklamalarda bulunmaktadır. Bu çalışmada, varoluş felsefelerine ve temel niteliklerine ilişkin genel bilgilere, artan ve karmaşıklaşan insan sorunlarının çözümünde önemli açıklamalar getirmesi dolayısıyla terapide yer bulan varoluşçu analizin özelliklerine ve odağı insan, insan sorun ve ihtiyaçları olan sosyal hizmet disiplin ve mesleğinin varoluş felsefeleri ile olan ilişkisine yer verilmektedir. Abstract Without a single definition, philosophies of existence sometimes described as the “way of making philosophy” or sometimes “climate of philosophy”. It basically arose from philosophical trends which are trying to explain human and life but differentiates from them by focusing on the problems of the modern man. By the simplest terms, existential philosophy states that human being must be defined as unique and authentic existent and it has born as a reaction to the approach that takes human beings as objects. Existential philosophy takes and examines many humanitarian questions such as "self-existence relationship”, “meaning of life and the existence”, “the role of
Türkiye’de süs bitkileri sektörünün üretim ve yapısal sorunları ve öneriler
ONAY, Hatice Aslı
2008-01-01
ÖZET:
Bu tez çalışması Türkiye’de süs bitkileri sektörünün üretim ve yapısal sorunlarını analiz ederek bunlara yapıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla yapılmıştır. Bunun için öncelikle sektörün ülkemizdeki mevcut durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Mevcut durumu ortaya koymak için ise sektörün üretim, ithalat ve ihracat verilerinden yararlanılmıştır. Birçok kurum ve kuruluşlardan edinilen bu veriler ışığında sekt...
VeA of Aspergillus niger increases spore dispersing capacity by impacting conidiophore architecture.
Wang, Fengfeng; Dijksterhuis, Jan; Wyatt, Timon; Wösten, Han A B; Bleichrodt, Robert-Jan
2015-01-01
Aspergillus species are highly abundant fungi worldwide. Their conidia are among the most dominant fungal spores in the air. Conidia are formed in chains on the vesicle of the asexual reproductive structure called the conidiophore. Here, it is shown that the velvet protein VeA of Aspergillus niger maximizes the diameter of the vesicle and the spore chain length. The length and width of the conidiophore stalk and vesicle were reduced nearly twofold in a ΔveA strain. The latter implies a fourfold reduced surface area to develop chains of spores. Over and above this, the conidial chain length was approximately fivefold reduced. The calculated 20-fold reduction in formation of conidia by ΔveA fits the 8- to 17-fold decrease in counted spore numbers. Notably, morphology of the ΔveA conidiophores of A. niger was very similar to that of wild-type Aspergillus sydowii. This suggests that VeA is key in conidiophore architecture diversity in the fungal kingdom. The finding that biomass formation of the A. niger ΔveA strain was reduced twofold shows that VeA not only impacts dispersion capacity but also colonization capacity of A. niger.
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Nejat Altıniğne
2015-02-01
Full Text Available Bazı şekerlemeler ve toz içeceklere katımlı olan sunset yellow FCF ve tartrazin boyar maddelerin analizleri, voltametrik (DPP ve spektrofotometrik metotlarla yapılarak karşılaştırılmıştır. Şekerlemelerde ve sentetik toz içeceklerde boyar maddenin yalnız bir tanesi bulunduğunda, doğru, hassas ve güvenli sonuçlar elde edilebilmektedir. Uygulanan her iki metodun korelasyon sayısı r= 0.995 ve tayin sınıfları 0.8 mg/ml olarak saptanmıştır. Bu çalışma nitel ve nicel tayinlerin, spektrofotometrik metot yanında voltametri metoduyla da yapılabildiğini göstermiştir.
Robotlar İşlerimizi ve Ruhumuzu mu Çalacak?
Yılmaz, Fevzi
2018-01-01
Robotlar, bazen insan formunda bazen ise daha mekanik-elektronik araçlar olarak ekonomik hayatın içindeler. Dijital çağdayız ve robotlar artık kendilerine verilen yetkinlikler sayesinde insanların yapabildiği şeyleri gerçekleştirebiliyor. Robotların işsizliğe yol açacağı ve ekonomik eşitsizliği derinleştireceği sık sık gündeme gelmektedir. Bilim kurgu dizi konusu olan öldüren robotlar ve robotun kendini yapandan daha akıllı robotu üretmesi savı hep endişe vermiştir. Ünlülerden Stephen Hawking...
Karayatak (Şabanözü güneyi) bentonitlerinin mineralojisi ve sedimantolojisi
DİKMEN, Asuman
2009-01-01
Çankırı civarında halen işletilmekte olan ve önemli rezerve sahip bentonit yatakları bulunmaktadır. Bu çalışma ile Şabanözü Karayatak Bentonit oluşumunun mineralojik ve sedimantolojik özelliklerinin incelenmesi ve kökeninin açıklanması amaçlanmıştır.İnceleme alanındaki Tersiyer istifi, Paleosen yaşlı granitoyid, Geç Miyosen yaşlı Karakocaş ve Mamak formasyonları ile Pliyosen yaşlı Bozdağ bazaltı ve Gölbaşı formasyonu olarak incelenmiştir. Şabanözü Karayatak bentonit oluşu...
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Necla Yazıcı
2015-02-01
Full Text Available Bu çalışmada, Ankara İlinin merkez ilçelerine bağlı köylerde yapılmakta olan ev konserveciliği uygulamalarına ait tekniklerin saptanması ve yapılan konservelerin organoleptik ve mikrobiyolojik analizlere dayanarak, bazı kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Ankara İlinin merkez ilçelerine bağlı, 13 köyde, 154 deneğe anket uygulanmış ve ayrıca deneklerden toplanan 50 konserve örneği organoleptik ve mikrobiyolojik testlere tabi tutulmuştur. Araştırma bulgularına göre deneklerin %97.40’ı sebze konservesi kavanozlarını açık kazanda kaynatmaktadırlar. Deneklerin %48.00’i kavanozları boşluk bırakmadan, %30’u ise yarısına kadar doldurmaktadırlar. Kavanozların havasını alan deneklerin oranı %80.50’dir. Kaynatma işleminde süre tutan denekler %85.71 oranındadır. Bu deneklerin de %71.42’si kaynatma işlemi için yeterli süre uygulamaktadırlar. Konservelerde kaynatmadan sonra bozulma gören denekler %70.13, saklama sırasında bozulma görenler %40.91 oranındadır. Kaynatmadan sonra meydana gelen bozulmaların başında %73.14 oranı ile kapak atması gelmektedir. Toplam 50 konserve örneğinin organoleptik analizi sonucunda örneklerin %18’i renk, %30’u koku, %18’i genel görünüş bakımından kötü olarak değerlendirilmiştir. Mikrobiyolojik analizler sonucunda ise toplam 50 konserve örneğinin %20’sinde üreme görülmüştür. Alınan örneklerin, aerob koşullarda %14’ünde 35 oC de; %16’sında 55 oC’de; anaerob koşullarda ise %12’sinde 35 oC’de; %16’sında 55 oC’de üreme görülmüştür.
Modern ve Postmodern Değerlerin Yabancılaşmaya Etkisi
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Mahmut ŞAYLIKAY
2016-08-01
Full Text Available Bilindiği üzere, yabancılaşma, kişinin kendi benliğinden, çevresinden ve sosyalyaşamdan uzaklaşarak bu kavramların etkisi altına girmek olarak tanımlanabilir. Buyönüyle yabancılaşma, sendikalaşmaya hizmet etmesi açısından son derece önemlidir.Diğer taraftan modern ve post modern değerlerin sendikalaşmaya etkisi ise, bireyin belirlibir sendikayla özdeşleşmesi, sendikaya bağlılığı ve kendini adamasıdır. „‟Modernizationand postmodernization: Cultural, economic and political change in 43 societies„‟ adlıçalışmasıyla, Inglehart (1997, „‟Post modern Values in Seven Confucian Societies:Political Consequences of Changing World Views‟‟ adlı çalışmasıyla Wang(2007 ve ‘’Alienation and freedom: The factory worker and his industry.‟‟ adlı çalışmasıyla Blauner(1964 modern - post modern değerler ve yabancılaşma kavramlarına ilişkin literatüre katkısağlamışlardır. Bu çalışmada, sendika üyesi işçilere yönelik söz konusu değişkenlerarasındaki ilişki ve ilişkinin boyutu araştırılmaktadır. Çalışma sayesinde sendika üyelerininsahip oldukları modern ve post modern değerlerinin sosyal yaşama etkileri ve yabancılaşmaboyutlarına göstermiş olduğu tutum ve davranışlar ortaya koyularak sonuçlarıpaylaşılmıştır. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı, sendika üyeleri temelinde, ilişki veetkiler bakımından modern ve post modern değerlerin yabancılaşma ile ilişkisini ele alıp,sendika üyelerinin “yabancılaşma” davranışında bulunma algılarını yapılan araştırmabulgularıyla ortaya koymaktır. Araştırmada, birincil veri toplama yöntemlerinden yüz yüzeanket yöntemi gerçekleştirilmiş ve modern-post modern değerler için, Inglehart‟ın(1997,Fries ve arkadaşları (2007 ve Wang (2007 tarafından geliştirilen modernizm-postmodernizm ölçeği kullanılmıştır. Yabancılaşma ölçeği olarak Blauner‟s (1964 taraf
Kazak Mitleri ve Mitik Efsaneleri Hakkında
İBRAYEV, Şakir; ARIKAN, Metin
2006-01-01
Kazak halkının geleneksel dünya görüşü ile söz sanatının kaynağı diyebileceğimiz mitler; dünyanın yaratılışı, nelerin, nasıl, nereden meydana çıktığı, sebebi ve safhaları, etrafımızı kuşatan çevrenin sırları ve özellikleri hakkında söylenen, insanoğlunun ilkel düşüncesinin sonucu meydana gelen olağanüstü anlatmalar, belki de inanışlar, anlayışlar. En eski mitlerin arasında gökyüzü cisimleri - güneş, ay, yıldız ve gezegenler hakkında söylenilen mitleri gösterebiliriz. Bu türdeki mitlerin başlı...
VeLoc: Finding Your Car in Indoor Parking Structures.
Gao, Ruipeng; He, Fangpu; Li, Teng
2018-05-02
While WiFi-based indoor localization is attractive, there are many indoor places without WiFi coverage with a strong demand for localization capability. This paper describes a system and associated algorithms to address the indoor vehicle localization problem without the installation of additional infrastructure. In this paper, we propose VeLoc, which utilizes the sensor data of smartphones in the vehicle together with the floor map of the parking structure to track the vehicle in real time. VeLoc simultaneously harnesses constraints imposed by the map and environment sensing. All these cues are codified into a novel augmented particle filtering framework to estimate the position of the vehicle. Experimental results show that VeLoc performs well when even the initial position and the initial heading direction of the vehicle are completely unknown.
Elektrikli Otomobil, Küresel Rekabet ve Gelişmeler
Yılmaz, Fevzi
2017-01-01
Önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık Mayıs 2016'da verdiği beyanatta yerli otomobil projesiyle Google ve Tesla gibi devlerin rakibi olacağımızı belirtmişti. Bakan Işık o tarihte, “Tüm otomotiv devleri, işbirliği için sırada bekliyor. Sonuçta bizim de elimizde önemli teknolojiler var.” diyerek moral tazelemişti. Sözü edilen Google, araç otomasyonu ve sürücüsüz araç projesi yürütmekte iken, Tesla ise dünyanın en büyük farklı konsept elektrikli araç üreticisidir. Tesla'nın CEO’su ...
Illangasekare, Samantha L; Burke, Jessica G; Chander, Geetanjali; Gielen, Andrea C
2014-01-01
Intimate partner violence (IPV), HIV/AIDS, and substance use are described as the SAVA "syndemic" among low-income urban women because of their intersecting and synergistic presence in these women's lives. Depressive symptoms are significantly associated with these SAVA factors and although social support is potentially protective for depression, little is understood about its impact on depression associated with the SAVA syndemic. This paper investigates how women living with SAVA experience and describe depressive symptoms, and examines how the types of social support they access impact their experiences of SAVA and depressive symptoms. Qualitative, in-depth interviews were conducted with 24 HIV-positive, low-income, urban women who experienced IPV and used cocaine or heroin in their lifetime. Interviews were analyzed based on study aims, principles of thematic content analysis, and grounded theory. Women identified multiple SAVA factors as catalysts for depression and noted their synergistic effect on depressive symptoms, which were both a trigger for and a result of drug use. Women accessed varying sources of social support to address their SAVA factors and associated symptoms of depression, relying on informal sources for instrumental support related to IPV and formal sources for support related to HIV, drug use, and depression. These findings have important implications for health providers who serve SAVA-affected women, and suggest that comprehensively addressing all SAVA factors (and IPV in particular) and improving their access to quality social support at critical times is essential to improve their mental health. Copyright © 2014 Jacobs Institute of Women's Health. Published by Elsevier Inc. All rights reserved.
PERİFERİK KAN KÜLTÜRÜ VE YÖNETİMİ
ARDAHAN SEVGİLİ, SEDA; YARDIMCI, FİGEN
2018-01-01
Başlık: PERİFERİK KAN KÜLTÜRÜ VE YÖNETİMİTitle: PERIPHERALBLOOD CULTURE AND MANAGEMENTÖzet: Kandolaşımı enfeksiyonları; enfeksiyona neden olan mikroorganizma ile etkilediğicanlı arasında birçok etkileşim sonucunda meydana gelen ve oldukça karmaşık birsüreçtir. Bundan dolayı kan dolaşımı enfeksiyonlarının erken dönemdetanılanması ve tanısına yönelik tedavisinin başlatılması yaşamsal önemtaşımaktadır. Kan kültürleri; ciddi kan dolaşımı enfeksiyonlarının tanımlanmasıve...
Slow Learner Prediction Using Multi-Variate Naïve Bayes Classification Algorithm
Directory of Open Access Journals (Sweden)
Shiwani Rana
2017-01-01
Full Text Available Machine Learning is a field of computer science that learns from data by studying algorithms and their constructions. In machine learning, for specific inputs, algorithms help to make predictions. Classification is a supervised learning approach, which maps a data item into predefined classes. For predicting slow learners in an institute, a modified Naïve Bayes algorithm implemented. The implementation is carried sing Python. It takes into account a combination of likewise multi-valued attributes. A dataset of the 60 students of BE (Information Technology Third Semester for the subject of Digital Electronics of University Institute of Engineering and Technology (UIET, Panjab University (PU, Chandigarh, India is taken to carry out the simulations. The analysis is done by choosing most significant forty-eight attributes. The experimental results have shown that the modified Naïve Bayes model has outperformed the Naïve Bayes Classifier in accuracy but requires significant improvement in the terms of elapsed time. By using Modified Naïve Bayes approach, the accuracy is found out to be 71.66% whereas it is calculated 66.66% using existing Naïve Bayes model. Further, a comparison is drawn by using WEKA tool. Here, an accuracy of Naïve Bayes is obtained as 58.33 %.
Prehransko opismenjevanje otrok z vidika usvajanja prehranskih veščin
Kostanjevec, Stojan; Erjavšek, Martina
2017-01-01
Na zdravje in kakovost življenja posameznika vpliva stopnja njegove prehranske pismenosti, katere pomemben del so tudi usvojene prehranske veščine in od katerih je odvisen izbor hrane, ki jo posameznik pripravlja in uživa. Prehransko vešč posameznik je zmožen uporabiti usvojeno prehransko znanje pri načrtovanju prehrane, nakupovanju živil in pri pripravi obrokov hrane. Namen raziskave je bil ugotoviti, katere prehranske veščine usvojijo osnovnošolci v šolskem in domačem okolju ter kako pogost...
Melatonin ve Bağışıklık Sistemi
ÇETİN, E.
2005-01-01
Melatonin, pineal bezin beta adrenerjik reseptörlerinin aktivasyonu ile triptofandan sentezlenen bir hormondur.Üretim ve salınımı karanlık ile başlar ve aydınlıkla sona erer. Melatonin, birçok biyolojik fonksiyonun düzenlenmesinderol oynar. Bu derlemede melatonin hakkında genel bilgiler verilerek, melatoninin lenfoid dokular, humoral bağışıklık,hücresel bağışıklık ve kanser üzerine etkileri tartışılmıştır
FEKAL İNKONTİNANSIN BAKIMI VE BAKIMDA KULLANILAN ÜRÜNLER
Denat, Yıldız; Khorshid, Leyla
2010-01-01
ÖZETFekal inkontinans, özellikle uzun dönem yatağa bağımlı hastalarda kontaminasyonaçısından güç sonuçlarla, enfeksiyon ve deri ülserlerinin oluşma riskiyle, pahalı ve potansiyeltehlikelere neden olan bir durumdur. Fekal inkontinans, normal deri bütünlüğü için potansiyel birtehlike yaratır ve septiseminin bir nedeni olabilir. Özellikle yatağa bağımlı fekal inkontinanslıhastalar perineal deri hasarı için risk ...
BROHİ, Recep Ali
2012-01-01
Servikal bölge ile ilgili yapılan anatomik ve morfometrik çalışmaların büyük çoğunluğunda erişkin kadavra ve kemikleri kullanılmıştır. Servikal bölgenin ve bu bölge ile patolojilerde önemli rol oynayan uncinate proses ve servikal nöral foramen ile ilgili çalışmalar literatürde bulunsa da bu iki yapının embriolojik gelişimi yeterin... DOMATES DOKU VE KÜF KARAKTERİSTİKLERİ, DOMATES ÜRÜNLERİNDE KÜF SAYIMI VE KÜFÜ AZALTMA OLANAKLARI Directory of Open Access Journals (Sweden) Çetin KADAKAL 2001-02-01 Full Text Available Domates ve ürünlerinde en önemli kalite kriterlerinden biri, ürünün küf yüküdür. Domates ve ürünlerinde küf yükü; Howard küf sayım (HMC metoduna göre yapılmaktadır. Küf yükü, son ürünün hijyenik koşullarda üretilip üretilmediğini göstermesi açısından önemlidir. Küf yükünün maksimum sınırı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte % 40-60 (pozitif alan arasındadır. Son yıllarda domates ve ürünlerinde ergosterol düzeyi küf yükü yerine yeni bir kriter olarak kabul edilmeye başlanmıştır.
|