WorldWideScience

Sample records for ve savas metodlari

  1. Siber Saldırılar Siber Savaşlar ve Etkileri

    OpenAIRE

    Kara, Mahruze

    2013-01-01

    74 pages. İnternetin ortaya çıkması ile yararlarından faydalanılmaktadır. Ancak internetin zararları da mevcuttur. İnternet, dünya dengelerini değiştirmektedir. İnternet, siber saldırılara ve siber savaşlara aracılık eden bir alan olmuştur. Siber saldırılar, ülkelerin ulusal ve ekonomik güvenliğini sarsmaktadır. Siber savaşlar 5. boyutta yapılmaktadır. Bu çalışmada siber silahlar ile siber saldırılar ve siber savaşların etkileri işlenmiştir. Siber güvenlik önlemleri için çöz...

  2. Aynı coğrafyada iki savaş: Troia ve Çanakkale savaşlarının karşılaştırılması

    OpenAIRE

    Körpe, Reyhan

    2015-01-01

    Yaklaşık üç bin yıl arayla aynı topraklarda meydana gelen iki savaş, Troia ve Çanakkale Savaşları sadece coğrafi benzerlikleri değil, nedenleri, oluş şekli ve sonuçları ile birbirine benzemektedir. Birinci Dünya savaşının bir parçası olan Çanakkale Savaşı gibi, arkeolojik kaynaklar Homeros’un destanlaştırdığı Troia Savaşı’nın Tunç Çağların sonunda Batı Anadolu’daki çok büyük bir mücadelenin parçası olduğunu ortaya koymuştur. Çanakkale Savaşları sırasında kullanılan yöntemlerin antik çağ savaş...

  3. Aynı Coğrafyada İki Savaş: Troia ve Çanakkale Savaşlarının Karşılaştırılması

    OpenAIRE

    Reyhan Körpe

    2015-01-01

    Yaklaşık üç bin yıl arayla aynı topraklarda meydana gelen iki savaş, Troia ve Çanakkale Savaşları sadece coğrafi benzerlikleri değil, nedenleri, oluş şekli ve sonuçları ile birbirine benzemektedir. Birinci Dünya savaşının bir parçası olan Çanakkale Savaşı gibi, arkeolojik kaynaklar Homeros’un destanlaştırdığı Troia Savaşı’nın Tunç Çağların sonunda Batı Anadolu’daki çok büyük bir mücadelenin parçası olduğunu ortaya koymuştur. Çanakkale Savaşları sırasında kullanılan yöntemlerin antik çağ savaş...

  4. Savaş, Propaganda ve Kartpostallar

    OpenAIRE

    POLAT, Ü. Gülsüm

    2018-01-01

    ÖzetKartpostallar savaş yıllarında sadece bir iletişim aracı olarak kullanılmamış, propaganda malzemesi olarak da işlev görmüştür. Batı'dakinin aksine Osmanlı coğrafyasındaki kullanımı bir hayli kısıtlı olan kartpostallar I. Dünya Savaşı yıllarındaözellikle Batılı devletler tarafından çeşitli şekillerde propaganda malzemesi olarak kullanılmıştı. Her savaş döneminde olduğu gibi I. Dünya Savaşı yıllarında ön planda olan bayrak imajına yüksek millî duyguları figürize etmek için sıklıkla baş...

  5. I. Dünya Savaşı’nda Müttefiklerin (İngiltere-Fransa İskenderun Çıkarması Planı ve İkinci Çanakkale Korkusu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ümmü Gülsüm Polat

    2014-06-01

    Full Text Available Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinden kısa süre sonra başlatılan Çanakkale Harekâtı başta İngiltere olmak üzere müttefiklerin büyük umutlar bağladığı ve neticesinin kolay ve hızlı biçimde alınacağına inandıkları bir operasyondu. İngiliz savaş kadrosunun en tepe noktasındaki isim olarak Savaş Bakanı Lord Kitchener başta olmak üzere diğer bazı yöneticiler eş zamanlı olarak İskenderun’a da bir çıkarma operasyonu başlatılması konusunda girişimde bulunmuşlar ve bu konuda Fransız müttefikleriyle fikir birliğine ulaşmaya çalışmışlardı. Oysaki daha Çanakkale operasyonunun ilk günlerinden itibaren beklenenin aksine kolay ve hızlı bir deniz zaferi elde edilemeyeceği anlaşılmıştı. Ayrıca İngiltere ve Fransa arasındaki müttefik olmalarına rağmen yaşanan güç mücadelesi, fikir ayrılıkları ve bilhassa Suriye’nin savaş sonrası statüsü noktasında mutabakatın tam olmaması nedeniyle İskenderun üzerine bir operasyon planı hayata geçirilemedi. Bu noktada İngiliz makamları bölgedeki Ermeni nüfusunun desteğini alacaklarını ve burada bulunan az sayıda Osmanlı birliğinin harekâtın başarısını kolaylaştıracağını hesaplamalarına rağmen böylesi bir operasyona kalkışamadılar. Çanakkale’de sergilenen direniş önce Fransız müttefiklerini ve İngiliz savaş ekibini her türlü hazırlığa rağmen ikinci bir operasyon fikrinden kesin olarak vazgeçirdi.

  6. 5-10. Sınıf Öğrencilerinin Savaş ve Barış Kavramına Yükledikleri Anlamların Resimler Yoluyla İncelenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Özgür AKTAŞ

    2015-10-01

    Full Text Available Bu çalışmanın amacı ortaokul ve lise öğrencilerinin savaş ve barış kavramına yükledikleri anlamı ortaya koymaktır. Bu amaçla öğrencilerden savaş ve barış kavramını anlatan resimler çizmeleri istenmiştir. Çalışmaya 5-10 sınıflarda öğrenim gören öğrenciler katılmıştır. Çalışmaya beşinci sınıftan 111, altıncı sınıftan 108, yedinci sınıftan 103, sekizinci sınıftan 93, dokuzuncu sınıftan 76 ve onuncu sınıftan 83 öğrenci katılmıştır.  Çalışma doküman analizi yöntemine dayanmaktadır. Öğrencilerden elde edilen resimler dört kategoride değerlendirilmiştir. Öğrenciler çizdikleri resimlere bakılınca beş, altı ve yedinci sınıf öğrencileri savaşı şiddetle ve silahlarla anlatmaya meyillidirler. Buna karşılık lise öğrencilerinden önemli bir bölümü savaş ve barış kavramını sembolleştiren resimler çizmişlerdir. Öğrencilerin büyük çoğunluğu savaşı felaket olarak değerlendirmiş, barışın önemini vurgulayan resimler çizmişlerdir. Buna karşılık savaş ve barış kavramının bir arada çizildiği çok sayıda resim vardır. Birçok öğrenci savaş ve barışı, adeta “gece ile gündüz” gibi birbirine zıt kavram olarak betimlemiştir. Öğrencilerin bir kısmı ise savaşın kahramanlık yönüne vurgu yapan, milli simgelerin kullanıldığı resimler çizmişlerdir. Öğrenciler savaş ve barış konusuyla ilgili orijinal, yaratıcı ve etkili pek çok resim çizmiştir. Öğrencilerin yaşı arttıkça internetten ve sosyal medyadan etkilendiği ve benzer düşünce kalıplarına sahip olmaya başladığı görülmüştür. Türkiye’nin coğrafi ve tarihi yakınlığı olan Ortadoğu coğrafyasında şiddetli savaşlar yaşanmaktadır. Türkiye’de ise “çözüm süresi” adı verilen çatışmazlık dönemi biterek bölücü terör örgütünün yaptığı saldırılar tekrar başlamıştır.  Türk Silahlı Kuvvetleri ve

  7. Trakyada Yeşilyurt Gazetesine Göre 1944 Yılında II. Dünya Savaşı ve Kırklareli

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Türkan Vahibe DOĞRUÖZ

    2016-08-01

    Full Text Available Gazeteler günlük ya da haftalık olarak, özel bir konuda veya genel konularla ilgili güncel olayları ve gelişmeleri okuyucularına ileten yazılı belgelerdir. Bu belgeler aynı zamanda yayınladıkları dönemi günümüze taşıyan birincil kaynaklardır. İl özelinde çıkan yerel gazetelerde ilde yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelere ilişkin okuyuculara ve araştırmacılara bilgi sağlarlar. Ali Rıza Dursunkaya tarafından 31 Ağustos 1925 tarihinde yayın hayatına başlayan Trakya’da Yeşilyurt gazetesi de Kırklareli’nin ilk yerel gazetesi olma özelliğini taşımaktadır. Günümüze kadar yayım hayatına devam eden gazete Kırklareli’nde yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel olayları bizlere ulaştırmaya devam etmektedir. Çalışmamızda Trakya’da Yeşilyurt gazetesinin II. Dünya Savaşı’nın son yıllarına rastlayan 1944 yılına ait 07 2. Kanun (Ocak 1944- 29 2. Kanun 1944 tarihleri arasında haftada iki gün Salı ve Cuma günleri yayımlanan 1313-1413 sayıları incelenecektir. Böylece Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı zor günler Kırklareli örneği ile anlatılmaya çalışılacaktır. Amacımız II. Dünya Savaşı’nın yaşandığı günlerde siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan Kırklareli’nde yaşananları o günün gazete haberlerini kronolojik bir sıra takip ederek mevcut durumu incelemektir. Trakya’da Yeşilyurt gazetesi ile ilgili olarak böyle bir çalışmanın daha önce yapılmamış olması göz önüne alındığında dönemle ilgili Kırklareli iline yeni bir bakış açısı getireceği düşünülmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarına tekabül eden ve Türkiye’nin zor zamanlarına tanıklık etmiş savaş haberleri dışında eğitim, ekonomi, tarım kooperatif, kültür, sanat, sağlık, spor, haberleriyle halka ışık tutacaktır.

  8. Trablusgarb ve Balkan Savaşları’nın Osmanlı Devleti’nin Ticaret-i Hariciyesi Üzerindeki Etkileri The Impacts Of Tripolitanian And Balkan Wars On The Ottoman Foreign Trade

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Filiz ÇOLAK

    2013-07-01

    OttomanState will be analyzed based on the data from foreign policy statistics. Osmanlı Devleti’nin son on yılı birbirini takip eden savaşlarla geçmiştir. Bu son on yıl bir Türk-İtalyan savaşı olan Trablusgarp Savaşı ile başlar, Balkan Savaşları, Dünya Savaşı ve Milli Mücadele hareketi ile sona ermiştir. Bu savaşlar devletin hem siyasi itibarını hem de ekonomik durumunu derinden sarsmış ve sonunda Osmanlı Devleti’nin tarihteki yerini almasıyla sonuçlanmıştır.Trablusgarp ve Balkan Savaşları, meydana geldikleri süreç içerisinde Osmanlı Devleti’nin hem harici siyasetini hem de iktisadini hayatını derinden etkilemiştir. İtalya’nın 1911 yılında Trablusgarp topraklarını işgal etmesi ile başlayan Türk-İtalyan Savaşı, Osmanlı-İtalyan ticari ilişkileri üzerinde kısa bir süre de olsa gerginliğin oluşmasına neden olmuştur. Daha önce, 1908’de, Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek’i işgali üzerine Avusturya mallarına yapılan boykot örneği 1911 yılında İtalyan mallarına da uygulanmaya başlamıştır. Boykot fikri, ilk olarak Hükümetin İtalya’ya savaş ilan etme konusunda gecikmesi nedeniyle basında ortaya çıkmıştır. Ancak Babıâli, kapitülasyonlar nedeniyle İtalyan mallarının ülkeye girişini önleyemediği için ilk önlem olarak İtalyan mallarından alınan gümrük vergilerini yükseltme yoluna gitmiştir. Bu uygulamaya 1912’deki barış antlaşmasına kadar devam edilmiştir.1912 yılında Osmanlı Devleti, liderliğini Bulgaristan’ın yaptığı Balkan devletlerinin aralarında oluşturdukları ittifakla (Bulgaristan-Sırbistan-Yunanistan-Karadağ bir oldu-bitti karşısında kendisini savaşın içinde bulmuştur. Babıâli, hiçbir seferberlik hazırlığı yapamadan girdiği bu savaşta, bir yandan ordunun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken diğer yandan da bu devletlerle ticari ilişkilerini yeniden gözden geçirerek bir takım önlemler almaya

  9. Ortaöğretim Öğrencilerinin Savaş Ve Barış Kavramı İle İlgili Düşüncelerinin Çeşitli Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi An Evaluation Of The Views Of Secondary Education Students Over The A Of War And Peace In Terms Of Different Variables

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Özgür AKTAŞ

    2013-09-01

    Full Text Available The aim of the study was to evaluate the attitudes of secondaryschool students regarding war and peace. In this purpose, in the firstterm of 2011-2012 educational period, a practice was carried out in thecentral towns of Altındağ, Çankaya, Mamak and Yenimahalle in the cityof Ankara. Quantitative method was used. The quantitative part of theresearch was carried out with 3026 secondary education students. Inthis part the attitudes of students for war and peace were tried to bedetermined. The scale of war and peace is made up of 40 items. Thedata obtained were analysed with SPSS 15.0 package program. In orderto evaluate the data obtained in the quantitative part of the research, ttest and variance analysis methods were used. The minimumdifferences were found between father professions’ and war-peace.Secondary education students responded to thestatement “Humanity was born with the feature of belligerence”with “Neutral”. The students responded to the idea that wars are thepredestination of God with “I disagree”. In addition, the students agreedthat both the winner and the loser of a war suffer. According tostudents, wars bring about sorrow for millions of innocent people. Thestudents also stated that even if a war ends, it can lead to other wars.The students remained neutral regarding the idea that achievementsgained in wars are the greatest successes. They also responded to theidea that the sense of patriotism comes from wars with “Neutral”. Onthe other hand, they responded to the concept of declaring thosemaking a contribution to peace as heroes with “I agree”.There is no study in Turkey related to conceptualization peaceand war through ages. That study could contribute to historyeducation. Wars could be studied related to its charectistic. Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin “savaş ve barış” konularıyla ilgili tutumlarını değerlendirmektir. Bu amaçla 2011-2012 eğitim ve öğretim y

  10. Dede Korkut Hikâyelerinde Savaşçı Eğitimi Warrior Training In Dede Korkut Stories

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Lütfü Kerem BAŞAR

    2012-12-01

    ı, devamlı hareket ve mücadeleye dayanır. Bu mücadeleler ise, sadece tabiat ve çevre şartlarıyla değil, aynı zamanda düşmana karşı da verilmiştir. Bu nedenle kuvvet ve savaşçılık, böyle bir hayat tarzını devam ettiren asıl unsurlar olmuştur. Doğa şartlarının sertliği, avcılıkla uğraşma ve çevredeki toplumlarla sürekli mücadele gibi faktörler, göçebe insana savaşçı ve mücadeleci bir kimlik kazandırmada birinci derecede etkili olmuştur. Mücadelelere dayalı olan Dede Korkut Hikâyeleri’nde, savaşçı bir kimliğe sahip olması beklenen kahramanın yetiştirildiğini gösteren sahneler çokça yer almaktadır. Kuvvetli insana dayanan göçebe toplumlarda da, erkek çocuğa büyük bir değer verilmiştir. Bu nedenle özellikle erkek çocuklar, hem boylar arasındaki mücadelede, hem zor durumdaki ve tutsak olan aile bireylerini kurtarmada, hem de avlanma amacıyla yapılan vahşi hayvanlarla mücadelede âdeta özel bir savaş eğitimine tâbi tutulmuştur. Bu çalışmada, Dede Korkut Hikâyelerindeki kahramanların savaşçı bir kimlik kazanmada geçirdiği aşamalar ve hikâyelerin, savaşçı eğitimiyle ilgili olarak vermiş olduğu mesajlar tespit edilmeye çalışılmıştır.

  11. VARLIK VERGİSİ VE MERSİN UYGULAMASI

    OpenAIRE

    ÇANAK, Erdem

    2016-01-01

    Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemekle birlikte savaşın bütün sıkıntılarını yaşamıştır. Hatta bu sırada 1 milyona yakın vatandaşını da silâhaltına almıştır. Ülkenin çalışan ve üretim yapan nüfusunun silâhaltına alınması ise üretimde ciddi düşüşlere sebebiyet vermiştir. Bunun yanı sıra savaşın neden olduğu iktisadi sıkıntıların etkisiyle enflasyon yükselmiş, karaborsa ve vurgunculuk artmıştır. Bu durumdan en çok istifade edenler ise büyük toprak sahibi çiftçiler ile ticaretle iştigal eden ...

  12. 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nın Japon Manga kitaplarına yansıması

    OpenAIRE

    DAVARCI, Yasemin

    2015-01-01

          Bu çalışmada, 1904-1905 Rus-Japon Savaşının, Japon manga kitaplarına yansıması ele alınmıştır. Japonya’nın Rusya gibi büyük bir gücü yenerek dünya sahnesinde önemli güçler arasına girmesinde dönüm noktalarından biri olan bu savaşın, Japon toplumuna mangalar aracılığı ile nasıl yansıtıldığı incelenmiştir. Japon manga sanatçılarının Rus-Japon Savaşına bakış açılarının da görülebileceği bu çalışmada; İngilizce, Japonca ve Türkçe akademik kitap v...

  13. Emirhan Yeniki’nin “Bir Saatliğine” Hikâyesi Ve Tatar Edebiyatında Savaşın İzleri “For One Hour” Story Of Emirhan Yeniki And The Effects Of War In Tatar Literature

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Alsu KAMALİEVA

    2013-03-01

    bir şekilde yaşamış olmasının büyük etkisi vardır. Bilindiği gibi Tatar halkı, Sovyet halkı ile iç içe bir hayat sürmüş, İkinci Dünya Savaşı’nda da Nazi Almanya’sına karşı Sovyetlerin yanında yer alarak mücadele vermiştir. Birçok Tatar yazarı, sanatçısı, savaşın içerisinde bizzat yer almış ve bu süreci yakından yaşamıştır. Adı mensubu bulunduğu milletin toprakları dışına da çıkmış yazar Emirhan Yeniki, İkinci Dünya Savaşı’nı yaşayan ve bu savaşı yetkin bir şekilde aktaran Tatar sanatkârları arasında yer almaktadır. “Bir Saatliğine” hikâyesi, Yeniki’nin, İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki Tatar toplumundan bir kesiti; bir annenin cephedeki üç evlâdından en küçüğü ile bir saatlik buluşmasını psikolojik tahlillerle zenginleştirerek anlattığı, Tatar Edebiyatı’nın savaş dönemi eserleri arasında kendisine haklı olarak yer edinebilmiş önemli hikâyelerinden birisidir. Yeniki’nin “Bir Saatliğine” başlıklı hikâyesinde döneminin Tatar köy yaşantısını hikâye türünün teknik imkânları dâhilinde incelikli işlenmiş olarak bulmamız mümkündür. Bunun yanı sıra hikâyenin etrafında şekillendiği ulaşım aracı trenin, o günün Tatar toplumu için önemi de bu hikâyede özellikle vurgulanmaktadır.

  14. İkinci Dünya Savaşı Sırasında Yaşanan Gıda Sıkıntısı Ve Ekmek Karnesi Uygulaması Food Shortage And Pass In Bread During The World War II

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Sabit DOKUYAN

    2013-07-01

    Full Text Available During the World War II, Turkey has managed to stay out of the war although it was difficult. However, the country has suffered from economic difficulties. Application of war period had difficult situationsfor people and the level of production decreased since young peoplewere enlisted. The people, who lived in poverty in the big cities, couldnot get their own necessities. The people, who did not see the war, sawseverely hunger and poverty. The application of pass in bread wasapplied within the framework of the national conservation law convictedcitizens to be able to live with only bread. The bread distributionapplication, which did not influence the rich people, influenced badlythe poor people. The government tried to protect its officers and soldierson the subject of food supply. Jobbery showed itself at the top level, andthe easy way of making Money often used. The government did notsuccess on the precautions of difficulties. Although the difficultiesdecreased after the end of war was seen, shortage of food supply wenton after the period of war. The people saw Republican People’s Party asa reason of the difficulties and they powered to the party in selections,which were made in 1950. The justification of pass in bread application,which was in effect in 1942 and 1946, modes of administration,vicissitudes which occured in the enforcement process and rationingsystem, are interpreted in this work. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye, zor da olsa savaş dışında kalmayı başarmıştır. Fakat ülke, ekonomik anlamda büyük sıkıntılar çekmiştir. Savaş dönemine ait uygulamalar halkı zor duruma sokmuş, genç nüfusun askere alınmasıyla da üretim durma seviyesine gerilemiştir. Büyük şehirlerde yaşayan halk, temel gıda ihtiyaçlarını gideremez hale gelmiştir. Savaşı görmeyen halk, açlığı ve yokluğu en şiddetli şekilde yaşamıştır. Dönem içerisinde uygulanma imkânı bulan Milli Korunma Kanunu

  15. İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Sovyet Tehdidi Karşısında Kalan Türkiye'nin Batı İle İşbirliği Yapma Süreci After the Second World War Against the Soviet Threat in Western Turkey to Cooperate With the Remaining Process

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Osman YALÇIN

    2013-07-01

    Full Text Available Second World War began on the ashes of First World War.Unresolved problems were the main reason that caused The SecondWorld War. Turkey did not bow to pressures and started a new period oftime giving a National Combat. However, Second World War causedimportant problems for Turkey too. Import and export rates decreased.As soon as Second World War was over, although both sides laidtheir arms, Turkey had to keep 1.700.000 armed soldiers. Economicalproblems and being threatened by Soviets were quite important problemareas. In this situation, Turkey tried to find different ways to improve itsrelations with Western countries. American aid was received to meet therequirements of Turkish Army. American aid is known as TrumanDoctrine and Marshal Aid. Turkey which was included into this aid wassupported in this extent. As a result of this support, weapon systems were bought very cheap. After a while, substitute parts of those weapon systems created important cost.Turkey, took pain over being active member of international organizations, too. Being a member of United Nations, Turkey sent troops Korean War and attended the war there. Turkish army showed great bravery. After this success and determination, Turkey strengthened its position in international area being a NATO member. As a result of this situation, Turkey both took itself secure position against Soviet threat and has become a country which gives important support to peace since 1950s. Latest examples of this are Bosnian War, Kosovo Expedition and Afghanistan Expedition. İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın külleri üzerinde başlamıştır. Çözümsüz kalan uluslar arası sorunlar bu savaşın en önemli nedeni olmuştur. Türkiye Batılı devletlerin dayatmalarına boyun eğmemiş ve Milli Mücadele vererek yeni bir dönem başlatmıştır. Ne var ki, 2. Dünya Savaşı Türkiye için de önemli sorunlara neden olmuştur. Savaş yıllarında ithalat ve ihracat miktarı düşmüştür.Sava

  16. Measurement of tritium in the Sava and Danube Rivers.

    Science.gov (United States)

    Grahek, Željko; Breznik, Borut; Stojković, Ivana; Coha, Ivana; Nikolov, Jovana; Todorović, Nataša

    2016-10-01

    Two nuclear power plants (NPP), the KrškoNPP (Slovenia) on the Sava River and the Paks NPP (Hungary) on the Danube River, are located in the immediate vicinity of Croatia and Serbia. Some of the radioactivity monitoring around the NPPs involves measuring tritium activity in the waters of rivers and wells. The authors present the tritium measurement results taken over several years from the Sava and Danube Rivers, and groundwater. The measurements were carried out in two laboratories including an impact assessment of the tritium released into the rivers and groundwater. The routine methods for determining tritium (with/without electrolytic enrichment) were tested in two laboratories using two different instruments, a Tri-Carb 3180 and Quantulus 1220. Detection limits for routine measurements were calculated in compliance with ISO 11929 and Currie relations, and subsequently the results were compared with those determined experimentally. This has shown that tritium can be reliably determined within a reasonable period of time when its activity is close to the calculated detection limit. The Krško NPP discharged 62 TBq of tritium into the River Sava over a period of 6 years (23% of permitted activity, 45 TBq per year). The natural level of tritium in the Sava River and groundwater is 0.3-1 Bq/l and increases when discharges exceed 1 TBq per month. Usually, the average monthly activity in the Sava River and groundwater is maintained at a natural level. The maximum measured activity was 16 Bq/l in the Sava River and 9.5 Bq/l in groundwater directly linked to the river. In the majority of water samples from the Danube River, measured tritium activity ranged between 1 and 2 Bq/l. The increased tritium levels in the Danube River are more evident than in the Sava River because tritium activity above 1.5 Bq/l appears more frequently on the Danube River. All measured values were far below the allowed tritium limit in drinking water. Dose assessment has shown that

  17. Influence of water pollution of the Sava River on the ranney wells in Beograd

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    Boreli, F [Belgrade Univ. (Yugoslavia). Elektrotehnicki Fakultet; Hadzisehovic, M; Stojakovic, R; Paligoric, D; Vukmirovic, Z; Lazarevic, V [Institut za Nuklearne Nauke Boris Kidric, Belgrade (Yugoslavia)

    1977-01-01

    To investigate the interconnection of the Sava, Sava Lake, and ranney wells waters, the method of enviromental isotopes was used. This involved the measurement of tritium concentrations and oxygen and hydrogen stable isotope ratios. Starting from the generally accepted simple hydrogeological aquifer model which supposes that the two water components contribute to the pumped ranney wells water, the water sampling was done from the Sava, the Sava Lake, and properly selected ranney wells R-2, R-4, R-8, and R-18, from December 1975 to October 1976. As a representative sampling site of the backside groundwater reservoir, a deep back positioned well was chosen. The dates of sampling corresponded to the high and low water levels of the Sava. The tritium data indicated that the concentration in the pumped ranney wells water followed relatively closely the concentration in the Sava and the Sava Lake water with a time delay of less than 10 days. From the analyzed correlation data on oxygen and hydrogen stable isotope ratios, the participation of the backside aquifer groundwater in R-2, R-4, and R-18 was less than 10% and in R-8 between 20 and 30%.

  18. ORTA ASYA’DA ARTAN SİLAHLANMA YARIŞI VE SEBEPLERİ

    OpenAIRE

    Yegenov, Shatlyk

    2018-01-01

    Dünyada her ülke istisnasız bir şekilde silahlanmaktadır.Çünkü silahlanma güvenlik ile yakından ilişkili kavramdır. Ama silahlanma aynıanda savaş kavramı ile de yakından ilişkilidir. Yani silahlanma sadece güvenlikiçin bir araç olarak kalmamakta aynı anda savaşların da bir aracı olmaktadır.1991 yılında bağımsızlığını kazanan Orta Asya ülkeleri de kendilerine özgüsebepler ve olaylardan dolayı silahlanmaktadırlar. Bölgenin askeri alanda engelişmiş ülkesi Kazakistan, 1995 yılından beri sürekli s...

  19. The influence of water polution of the sava river on the ranney wells in Beograd

    International Nuclear Information System (INIS)

    Boreli, F.

    1977-01-01

    To investigate the interconnection of the Sava, Sava lake and ranney wells waters the method of enviromental isotopes was used, that included the measurements of Tritium concentration and Oxygen and Hydrogen stable isotopes rations. Starting from the generally accepted simple hydrogeological aquifer model which supposes that the two water components contribute to the pumped ranney wells water, the water sampling was done from the Sava, the Sava lake and properly selected ranney wells R-2, R-4, R-8, and R-18, from December 1975 to October 1976. As the characteristic sampling position of the backside groundwater reservoir, a deep back positioned well was chosen. The dates of sampling corresponded to the high and low water levels of the Sava. The Tritium data indicate that the concentration in the pumped ranney wells water follows relatively well the concentration in the Sava and the Sava lake water with a time delay of less than 10 days. From the analysed correlation data on oxygene and hydrogene stable isotopes rations the participation of the backside aquifer groundwater in R-2, R-4 and R-18 is less than 10% and in R-8 between 20 and 30%

  20. Hydrogeochemical characteristics of the River Sava watershed in Slovenia

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Tjaša Kanduč

    2007-06-01

    Full Text Available The River Sava is a typical HCO3- – Ca2+ – Mg2+ River. Total alkalinity increases in the part of the watershed composed of carbonate and clastic rocks, which are less resistant to weathering processes. Ca2+/Mg2+ ratios are around 2 in the carbonate part of the watershed and increase in the watershed composed of carbonate and clastic rocks, indicating dissolution of calcite with magnesium. According to PHREEQC for Windows calculations, the River Sava and its tributaries are oversaturated with respect to calcite and dolomite. δ18OH2O and δDH2O are related to the meteorological patterns in the drainage basin. River water temperatures fluctuate annually following air temperatures.The relationship between the temperature and δ18OH2O and δDH2O values primarily reflects the strong dependenceof δ18O and δD on precipitation and evaporative enrichment in heavy oxygen and hydrogen isotopes of infiltrating water recharging the River Sava from its slopes.The δ13CDIC values are controlled by processes in the terrestrial ecosystem and stream proces-ses such as: (1 dissolution of carbonates, (2 soil derived CO2, and (3 equilibration with atmospheric CO2. Lower δ13CDIC values are observed in the spring sampling season due to abundant precipitation related to soil leaching of CO2 in the river system. From discharge and concentration measurements of sulphate and according to the drainage area of the River Sava basin, the annual sulphur fluxat the border with Croatia was estimated to be 1.4 × 107 g SO4/km2. Assuming that the sources of SO42- to the Sava are its tributaries, precipitationand other sources, the contributions of these inputs were calculated according to steady state equations and estimated to be 52 : 8 : 40 %, respectively. Other sources are attributed to human influences such as industrial pollution and oxidation of sulphides.

  1. ROMANYA’NIN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN ÇEKİLİŞİ VE BÜKREŞ BARIŞ ANTLAŞMASI / ROMANIA’S WITHDRAWAL FROM THE WORLD WAR I AND THE PEACE TREATY OF BUCHAREST

    OpenAIRE

    ÖNCÜ, Yrd. Doç. Dr. Erkan CEVİZLİLER-Yrd. Doç.

    2015-01-01

    Romanya 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması ile bağımsız bir devlet haline gelmiştir. Bundan sonraki süreçte özellikle Almanya İmparatorluğu Romanya’yı Avrupa’da inşa etmeye çalıştığı ittifak sistemi içerisine almaya çalışmış ve Romanya bu sisteme dahil olmuştur. Ancak Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile olan anlaşmazlıklar ve İtilaf Devletlerinin vaatleri neticesinde taraf değiştirmiş ve I. Dünya Savaşına İtilaf Devletleri yanında katılmıştır. İttifak Devle...

  2. ELVİYE-İ SELASE/ÜÇ SANCAK (KARS, ARDAHAN VE BATUM)'DA ERMENİLERİN TÜRKLERE YAPTIKLARI MEZALİM

    OpenAIRE

    Dayı (Derinsu), Esin

    2010-01-01

    ÖZETRuslar, LDünya Savaşı'nda işgal ettikleri Anadolutopraklarından Erzincan Mütarekesi geregince geri çekilince;yerlerine işbirlikçi silahlı Ermeni çeteleri geçmiş, bu çeteler DoguAnadolu ve Elviye-i Sel4sç'de Türk katliamı .ve mezalimibaşlatmışlardı, .Bölgede Ermenilerin Türklere yaptıkları, insanlıgın asla kabuledemeyecegi vahşet ve katliama son vermek maksadıyl...

  3. Osmanlı Seferlerinde Organizasyon Ve Lojistik The Organization And Logistics Of The Ottoman Flights

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Uğur KURTARAN

    2012-12-01

    sefer öncesinde ne şekilde organize edildiğini ve ihtiyaçlarının nasıl karşılandığını anlamak, devletin kuruluş ve yükselişindeki temel sebeplerin yanı sıra, yıkılışının sebeplerinin de daha iyi anlaşılması bakımından oldukça önemlidir. Çünkü tarih boyunca kurulmuş olan diğer devletler gibi Osmanlı Devleti’nin de siyasi tarihi ve gelişimi askerî operasyonlarına bağlı olarak şekillenmiştir. Askeri operasyonlarının başarılı olması ise sefer öncesi uygulanan lojistik faaliyetleri, yapılan hazırlıklar ve organizasyonlarına bağlıdır. Nitekim Osmanlı Devleti herhangi bir savaşa karar verdiğinde yurt içindeki idarî ve lojistik teşkilâtın daha etkin bir düzeye çıkarılması için önemli hazırlıklar yapmıştır. Günümüzde lojistik olarak isimlendirilen bu sefer öncesi hazırlıklar ve uygulanan stratejiler Osmanlı Devleti’nde yapılan seferlerin başarılı olmasını sağlamıştır. Bu noktada devletin büyümesinde ve sınırlarının genişlemesinde seferler öncesinde uygulanan bu hazırlıkların büyük bir etkisi vardır. Yani Osmanlı Devleti’ne tarih boyunca savaşları kazandıran ya da kaybettiren temel unsur çağdaşı diğer devletlerden çok daha iyi uyguladığı savaş öncesi hazırlıklar ve organizasyonlardır. Bu hazırlıkların Osmanlı Devleti tarafından nasıl ve şekilde uygulandığı bilmek Osmanlı seferlerine olan bakış açımızı genişleterek Osmanlı zaferlerinin altında yatan temel sebepleri daha iyi anlamımızı sağlayacaktır. Bu çalışma bu hedef ve amaçlar doğrultusunda hazırlanmıştır. Çalışmada Osmanlıların savaş öncesi ve savaş sırasındaki hazırlıklarını ne şekilde yaptığını ortaya koymak ve bu konudaki mevcut bilgi ve birikimlere yeni kaynakların ışığında farklı bir bakış açısı kazandırmk amaçlamaktadır.

  4. ELVİYE-İ SELASE/ÜÇ SANCAK (KARS, ARDAHAN VE BATUM)'DA ERMENİLERİN TÜRKLERE YAPTIKLARI MEZALİM

    OpenAIRE

    Dayı (Derinsu), Esin

    2010-01-01

    ÖZETRuslar, LDünya Savaşı'nda işgal ettikleri Anadolutopraklarından Erzincan Mütarekesi geregince geri çekilince;yerlerine işbirlikçi silahlı Ermeni çeteleri geçmiş, bu çeteler DoguAnadolu ve Elviye-i Sel4sç'de Türk katliamı .ve mezalimibaşlatmışlardı, .Bölgede Ermenilerin Türklere yaptıkları, insanlıgın asla kabuledemeyecegi vahşet ve katliama son vermek maksadıyla TürkOrdusu 12 Şubat 1915'de başlatlıgı ileri bir ha...

  5. THE ACTIVITIES OF THE BRITISH IN IRAQ AND BASRA (1913-1914 İNGİLİZLERİN IRAK VE BASRA BÖLGESİNDEKİ FAALİYETLERİ (1913-1914

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Önder KOCATÜRK

    2011-09-01

    Full Text Available Many of the issues concerning the Ottoman-British relations before the First World War resulted from the Middle East region. Great Britain wanted to protect and maintain even by raising its influence in this strategic region which was quite important for the security of its Indian and Far-Eastern Colonies as well as for the existence of rich petrol reserves and crucial trade routes. This situation brought the Ottoman Empire and Great Britain face to face due to various issues (The pollution caused by the British oil company, the question of oil concessions in the region, works of irrigation and drainage of marshes, activities of the British consuls and warships, judicial cases and practices leading to the complaints of the British. This study submits to the readers mainly in the light of documents in the Ottoman Archives some of the problems in the two years before the rupture of the relations between two states as they mutually went into war. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı-İngiliz ilişkilerini meşgul eden meselelerin birçoğu Ortadoğu kaynaklıydı. İngiltere, Hindistan ve Uzakdoğu’daki sömürgelerinin güvenliği kadar, zengin petrol yatakları ve önemli ticaret yollarına sahip bu stratejik bölgede mevcut olan nüfuzunu korumak, hatta artırarak sürdürmek istiyordu. Bu durum Osmanlı Devleti ve İngiltere’yi muhtelif meseleler nedeniyle karşı karşıya getirmiştir. Bu çalışma iki ülke karşılıklı savaşa girmeden ve ilişkiler tamamen kopmadan önce, Irak ve Basra bölgesinde iki yıl içinde yaşanan bazı sorunları (İngiliz petrol şirketinin sebep olduğu çevre kirliliği, bölgedeki petrol imtiyazları meselesi, sulama ve bataklık kurutma işleri, İngiliz konsoloslarının ve savaş gemilerinin faaliyetleri, İngilizlerin şikâyetlerine neden olan adli olaylar ve uygulamalar Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgeler ışığında okuyucuya sunmaktadır.

  6. St Sava and the cloud-chasers

    OpenAIRE

    Loma Aleksandar

    2013-01-01

    A gloss in the Nomocanon of St Sava condemns folk superstitions related to magically provoking hailstorms and eclipses. St Sava’s miracle with the king of Hungary as described in his Vitae seems to go back to the same complex of popular beliefs. Its acceptance by the hagiography was probably due to the influence of the figure of prince magician as common to the Serbian and the Russian oral epics.

  7. St Sava and the cloud-chasers

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Loma Aleksandar

    2013-01-01

    Full Text Available A gloss in the Nomocanon of St Sava condemns folk superstitions related to magically provoking hailstorms and eclipses. St Sava’s miracle with the king of Hungary as described in his Vitae seems to go back to the same complex of popular beliefs. Its acceptance by the hagiography was probably due to the influence of the figure of prince magician as common to the Serbian and the Russian oral epics.

  8. Bioremediation potential of the Sava river water polluted by oil refinery wastewater

    International Nuclear Information System (INIS)

    Jaksic, B.; Matavulj, M.; Vukic, Lj.; Radnovic, D.

    2002-01-01

    Microbial enumeration is a screening-level tool which can be used to evaluate in-situ response of water microorganisms to petroleum hydrocarbon contamination as well as for evaluating enhanced bioremediation potential of petroleum hydrocarbon contamination. In this investigations the increase between 17- and 44-fold of number of heterotrophs in hydrocarbon contaminated the Sava River water when compared with the no contaminated river water have been recorded. The significant increase of number of facultative oligotrophs in the river Sava water downstream of wastewater discharge (between 70- and almost 100-fold higher number) direct to the conclusion that oligotrophic bacteria (adapted to the environments with low amount of easy-to-degrade nutrients, oligocarbophilic microorganisms) could be better indicator of water bioremediation potential than number of heterotrophic (THR) bacteria. Quantitative composition of heterotrophic, facultative oligotrophic, crude oil degrading, and other physiological groups of bacteria, being, as a rule, higher in samples taken downstream of the waste-water discharge, testify about high biodegradative potential of the River Sava microbial community, if the oil refinery wastewater is taken into consideration. (author)

  9. Analysis of the high water wave volume for the Sava River near Zagreb

    Science.gov (United States)

    Trninic, Dusan

    2010-05-01

    The paper analyses volumes of the Sava River high water waves near Zagreb during the period: 1926-2008 (N = 83 years), which is needed for more efficient control of high and flood waters. The primary Sava flood control structures in the City of Zagreb are dikes built on both riverbanks, and the Odra Relief Canal with lateral spillway upstream from the City of Zagreb. Intensive morphological changes in the greater Sava area near Zagreb, and anthropological and climate variations and changes at the Sava catchment up to the Zagreb area require detailed analysis of the water wave characteristics. In one analysis, maximum annual volumes are calculated for high water waves with constant duration of: 10, 20, 30, 40, 50 and 60 days. Such calculations encompass total quantity of water (basic and surface runoff). The log Pearson III distribution is adapted for this series of maximum annual volumes. Based on the results obtained, the interrelations are established between the wave volume as function of duration and occurrence probability. In addition to the analysis of maximum volumes of constant duration, it is interesting to carry out the analyses of maximum volume in excess of the reference discharge since it is very important for the flood control. To determine the reference discharges, a discharge of specific duration is used from an average discharge duration curve. The adopted reference discharges have durations of 50, 40, 30, 20 and 10%. Like in the previous case, log Pearson III distribution is adapted to the maximum wave data series. For reference discharge Q = 604 m3/s (duration 10%), a linear trend is calculated of maximum annual volumes exceeding the reference discharge for the Sava near Zagreb during the analyzed period. The analysis results show a significant decrease trend. A similar analysis is carried out for the following three reference discharges: regular flood control measures at the Sava near Zagreb, which are proclaimed when the water level is 350 cm

  10. Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Yıllarında Türk-Rus Ticari ve Ekonomik İlişkileri Üzerine

    OpenAIRE

    KORHAN, Tugba

    2014-01-01

    Birinci Dünya Savası ve ardından imzalanan Sevr Barıs Antlasması’ndan sonra Mustafa Kemal Pasa önderliginde Milli Mücadele baslamıs ardından Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulmustur. Yeni Devlet, Osmanlı Devleti’nden borçlu kalan ekonomik mirasın üzerinde, bir taraftan emperyalist güçlere karsı varlıgını devam ettirmeye çalısırken bir taraftan da sanayilesme yoluyla ekonomik kalkınmak için Rusya’dan destek almıs ve böylece iki ülke arasındaki tarihsel iliskililer ve komsuluk bagları dönemde...

  11. HANDOVER OF IRAN’S INDEPENDENCE TO CURZON: 1919 ENGLAND-IRAN TREATY AND HASAN VUSUK (VUSUKUDDAVLA İRAN’IN BAĞIMSIZLIĞININ CURZON’A TESLİM EDİLMESİ: 1919 İNGİLTERE-İRAN ANLAŞMASI VE SADRAZAM HASAN VUSÛK

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Yılmaz KARADENİZ

    2011-09-01

    Full Text Available Iran declared its neutrality before the First World War, but went into war due to England‟s and some of governors‟‟ efforts who belonged to England. During the war Iran whose lands invaded by England and Russia, lost most of its young population, and weaken politically and economically. English diplomacy which prevented Iran to enter the peace treaty agreement meeting prevented it revealing its right to other countries which caused in long term Iran, dependent on England. Curzon, who wanted Iran‟s groundwater resources and petroleum for England only, bribed grand vizier Vusukuddavla and some ministers and made a treaty with Iran. Generous offers included in treaty were not given to Iran but caused to take control over Iran‟s treasury. Inexperienced shah who got bribe and debt from England was not good on taking interventions. İran, Birinci Dünya Savaşı öncesinde tarafsız kalacağını ilan ettiği halde, İngiltere ve onun elde ettiği bir grup devlet adamı tarafından savaşın içerisine çekilmiştir. Savaş sırasında toprakları İngiltere ve Rusya‟nın işgaline uğramış, genç nüfusunun büyük bir kısmını kaybetmiş, siyasi ve ekonomik olarak yıpratılmıştır. Savaştan sonra devreye giren İngiliz diplomasisi, İran‟ın sulh konferansına dâhil olmasını ve diğer devletlere derdini anlatmasını engelleyerek kendilerine mahkûm olmasını sağlamıştır. İran‟ın petrolleri ve yer altı zenginliklerini başkalarına kaptırmak istemeyen Curzon, sadrazam Vusukuddevle ve bazı bakanları rüşvet ile elde ederek istediği şekilde bir anlaşmayı imzalatmıştır. Anlaşma ile cömertçe vaat edilen mali yardımları vermemiş, aksine İran maliyesinin tamamını kontrol altına almıştır. İngiltere‟den istediği rüşveti ve borç parayı alan tecrübesiz şah ise olaylara müdahale etmekte aciz kalmıştır.

  12. ECTOPARASITIC TREMATODES ON Scardinius erythrophthalmus FROM THE LOWER FLOW OF THE SAVA RIVER

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Zlatko Nedić

    2014-12-01

    Full Text Available The research on ectoparasitic trematodes on Scardinius erythrophthalmus from the lower flow of the Sava River showed three species of trematodes, which parasitized on the fish gills and fish skin. During the study period, we sampled 120 individuals of Scardinius erythrophthalmus. In total, 85 individuals or more than 70% showed the presence of one of the three types of ectoparasitic trematodes. Determination of the trematodes was done to the species level for one species (Posthodiplosomum cuticola and to the genus level for two of them (Dactylogyrus and Gyrodactylus. Key words: Sava River, lower flow, Orašje, ectoparasitictrematodes

  13. Birinci Dünya Savaşı’nda Gazze Muharebeleri / The Battles of Gaza in World War I

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Sami Ağaoğlu

    2017-04-01

    Full Text Available Abstract According to Germany’s demand, Ottoman Empire opened Canal Front which is one of the most important front lines of WWI to pass the Suez Canal and attack Egypt. There were two massive attacks between Ottoman and British. The first clash occured in 1915 and second took place in 1916. Result of Ottoman forces struggle with the British troops, Ottoman Empire were defeated but then Ottoman Empire counter attacked. They tried to prevent British attacks in the campaigns of Sinai and Palestine. The paper deals with the First and the Second Battle of Gaza that repelled English forces, the third Gaza Battle and its result, Yildirim Army Group (or Thunderbolt Army Group of the Ottoman Empire that was formed in order to prevent advance of attackers and siege and fall of Jerusalem. Therefore, subsequent failures of the campaign and retreating to the Anatolia started. The research paper was based on archival documents, primary&secondary sources and memoirs. Öz Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın önemli cephelerinden olan Kanal cephesini Almanların isteği doğrultusunda Süveyş kanalının geçmek ve Mısır’a taarruz etmek amacıyla açmıştı. Osmanlı Ordusunun I. Kanal Seferi ve II. Kanal Seferi başarısız olunca, karşı saldırıya geçen İngiliz birlikleri Sina ve Filistin cephesinde, Gazze muharebeleri ile durdurulmaya çalışılmıştır. Araştırmamızda, İngiliz birliklerinin püskürtüldüğü I. ve II. Gazze muharebeleri, Birüssebi ve Gazze’nin elden çıktığı III. Gazze muharebesi, Osmanlı Devleti’nin bu yenilgiyi durdurabilmek için kurduğu Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığı ve Kudüs’ün elden çıkışı ele alınmıştır. Böylelikle birbiri ardına gelen yenilgiler zinciri ile Osmanlı Ordularının Anadolu’ya çekilişi arşiv belgeleri, birinci elden kaynaklar ve hatıratlardan yararlanılarak işlenmiştir.

  14. Evaluation of Genotoxic Pressure along the Sava River.

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Stoimir Kolarević

    Full Text Available In this study we have performed a comprehensive genotoxicological survey along the 900 rkm of the Sava River. In total, 12 sites were chosen in compliance with the goals of GLOBAQUA project dealing with the effects of multiple stressors on biodiversity and functioning of aquatic ecosystems. The genotoxic potential was assessed using a complex battery of bioassays performed in prokaryotes and aquatic eukaryotes (freshwater fish. Battery comprised evaluation of mutagenicity by SOS/umuC test in Salmonella typhimurium TA1535/pSK1002. The level of DNA damage as a biomarker of exposure (comet assay and biomarker of effect (micronucleus assay and the level of oxidative stress as well (Fpg-modified comet assay was studied in blood cells of bleak and spirlin (Alburnus alburnus/Alburnoides bipunctatus respectively. Result indicated differential sensitivity of applied bioassays in detection of genotoxic pressure. The standard and Fpg-modified comet assay showed higher potential in differentiation of the sites based on genotoxic potential in comparison with micronucleus assay and SOS/umuC test. Our data represent snapshot of the current status of the river which indicates the presence of genotoxic potential along the river which can be traced to the deterioration of quality of the Sava River by communal and industrial wastewaters. The major highlight of the study is that we have provided complex set of data obtained from a single source (homogeneity of analyses for all samples.

  15. İbrahim Süreyya Bey (Yiğit ’in Hayatı ve Parlamenter Faaliyetleri İbrahim Süreyya Bey (Yiğit’s Life And Parliamentary Activities

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Vicdan ÖZTÜRK

    2013-07-01

    sonra memuriyet göreviyle mesleğe başlayan İbrahim Süreyya Bey’in hayatının neredeyse büyük bir bölümü tehlikeli maceralarla geçmiştir. İki senelik memuriyeti sürecinde, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile olan ilişkileri, II. Abdülhamit döneminin baskıcı günlerinde onun Sinop Cezaevi’nde kalmasına neden olmuş, üç senelik mahkûmiyet sürecinden sonraki yıllarda, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidarı ele geçirmesi ile birlikte memuriyetine idari görevlerle devam etmiştir. İbrahim Süreyya Bey, Osmanlı Devletinin Rumeli topraklarından birinde kaymakamlık görevini sürdürürken, Trablusgarp Savaşının başlamasıyla birlikte, hiç tereddüt etmeden idari görevinden istifa etmiş ve gönüllü bir nefer olarak savaşa katılmıştır. Bu savaşta Mustafa Kemal’in emrine girmiş ve aralarında yıllar boyu sürecek bir dostluk başlamıştır. I. Dünya Savaşı yıllarında Gelibolu Mutasarrıfı olduğu sıralarda Mustafa Kemal ile yolları yine kesişen İbrahim Süreyya Bey, savaşın hezimetlerini bilfiil yaşamış, ülkenin parçalanmaya çalışıldığı felaket günlerinde yakın dostu Mustafa Kemal ile birlikte her türlü riski göze alarak Anadolu’daki mücadeleyi başlatan isimler arasında yer almıştır. Millî Mücadeleden sonra da Mustafa Kemal ile birlikte yürüyen, savaşın yıkıntılarından yeni bir devlet yaratan isimlerden biri olan İbrahim Süreyya Bey, 1950’li yıllara dek uzanan yaşam yolculuğu boyunca önemli hizmetlerde bulunmuştur.

  16. The Danube and the Sava in Strabo’s Geography and in Roman Inscriptions

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Marjeta Šašel Kos

    2010-12-01

    personified as the god Danuvius, rivers in antiquity generally being considered masculine. He was depicted like the Greek river god Achelous: as an (older man with long wavy hair intended to resemble river waves. Interesting dedications to Danuvius have come to light near the Danube, for example at Aquincum, where one Tiberius Aterius Callinicus commended himself ‘to the downward flowing Danube’ (Danuvio defluenti. At Ristissen in the Province of Raetia, possibly in a sacred place next to the river, an altar was erected in 201, in honour of the imperial house, to Jupiter and Danuvius by one Primanus, the son or slave of Secundus. Together with Jupiter, Neptune, and other river deities, Danuvius is mentioned in a dedication from Vienna (Vindobona, while Tenja near Osijek (Latin Mursa, in the confluence area of the Drava and the Danube, has yielded a dedication to the river gods Danuvius and Dravus. Strabo likewise mentions the Sava, in the fifth chapter of Book 7, where he has earlier described the Danube. The region of Pannonia with Segestica/Siscia was encountered relatively late by the Romans, not before the end of the 2nd century B.C. Before the conquest of the city during the Illyrian War under Octavian (later Emperor Augustus in 34 B.C., the area had been reached by the Romans only twice. The Sava is mentioned by Strabo in a passage on the regions between Aquileia and Segestica, and on the trade between the two cities (Fig. 2: “The city Segestica, belonging to the Pannonians, is at the confluence of several rivers, all of them navigable. [...] If one passes over the Ocra Pass [Razdrto below Mt. Nanos] from Aquileia to Nauportus [Vrhnika], a settlement of the Taurisci, whither the wagons are brought, the distance is three hundred and fifty stadia, though some say five hundred. [...] In like manner, also, there is a pass which leads over Ocra from Tergeste [Trieste], a Carnic village, to a marsh called Lugeum. Near Nauportus there is a river, the Corcoras [Krka

  17. The study of the interactions between groundwater and Sava River water in the Ljubljansko polje aquifer system (Slovenia)

    Science.gov (United States)

    Vrzel, Janja; Solomon, D. Kip; Blažeka, Željko; Ogrinc, Nives

    2018-01-01

    River basin aquifers are common sites for drinking water wells as bank filtration can be a cost effective pretreatment technology. A groundwater vulnerability to pollution depends on a groundwater mean residence time and on a relative contribution of river water versus local precipitation to groundwater. Environmental isotopes of oxygen and hydrogen (δ18O and δ2H), tritium (3H) and concentrations of nitrate (NO3-) were used to investigate hydrological pathways, mean residence time and interactions between surface water and groundwater in the Ljubljansko polje aquifer system in Slovenia. δ18O and δ2H values indicate a spatial variability of the influence of individual groundwater sources inside the aquifer - local precipitation and the Sava River water. Fractions of river water in groundwater depend on the depth of perforated screens in the pumping wells and their distance from the Sava River. It was estimated that groundwater at wells Kleče 11, Hrastje 3, and Hrastje 8 is mostly composed of recently infiltrated local precipitation, while the Sava River is the dominant source of groundwater at the well Jarški prod 1. Groundwater at wells Kleče 8, Kleče 12, and Jarški prod 3 contains on average between 41% and 48% of the Sava River water. The 3H and 3H/3He methods indicate short mean residence time of groundwater present at Jarški prod (2-7 years) and Hrastje (7-8 years). A small fraction (pollution.

  18. PİRAZOL TÜREVLERİNİN SENTEZ METODLARI

    OpenAIRE

    ÇETİN, Adnan

    2015-01-01

    Bu derlemede pirazollerin sentez süreçlerini incelemek hedeflenmiştir. Heterosiklik bileşiklerin önemli bir sınıfını oluşturan pirazoller biyoaktif özelliklerinden dolayı geniş bir çalışma alanı olarak önemi artarak devam etmektedir. Pirazoller biyolojik aktif çeşitliliğine sahiptir. Bu bileşikler ilaç araştırmalarında ve tarım ürünleri geliştirmesinde kullanılmaktadır. Böylece pirazollerin sentezi için geliştirilmiş metotlar daha önemli hale gelmektedir.

  19. The Impact Of Snow Melt On Surface Runoff Of Sava River In Slovenia

    Science.gov (United States)

    Horvat, A.; Brilly, M.; Vidmar, A.; Kobold, M.

    2009-04-01

    Snow is a type of precipitation in the form of crystalline water ice, consisting of a multitude of snowflakes that fall from clouds. Snow remains on the ground until it melts or sublimates. Spring snow melt is a major source of water supply to areas in temperate zones near mountains that catch and hold winter snow, especially those with a prolonged dry summer. In such places, water equivalent is of great interest to water managers wishing to predict spring runoff and the water supply of cities downstream. In temperate zone like in Slovenia the snow melts in the spring and contributes certain amount of water to surface flow. This amount of water can be great and can cause serious floods in case of fast snow melt. For this reason we tried to determine the influence of snow melt on the largest river basin in Slovenia - Sava River basin, on surface runoff. We would like to find out if snow melt in Slovenian Alps can cause spring floods and how serious it can be. First of all we studied the caracteristics of Sava River basin - geology, hydrology, clima, relief and snow conditions in details for each subbasin. Furtermore we focused on snow and described the snow phenomenom in Slovenia, detailed on Sava River basin. We collected all available data on snow - snow water equivalent and snow depth. Snow water equivalent is a much more useful measurement to hydrologists than snow depth, as the density of cool freshly fallen snow widely varies. New snow commonly has a density of between 5% and 15% of water. But unfortunately there is not a lot of available data of SWE available for Slovenia. Later on we compared the data of snow depth and river runoff for some of the 40 winter seasons. Finally we analyzed the use of satellite images for Slovenia to determine the snow cover for hydrology reason. We concluded that snow melt in Slovenia does not have a greater influence on Sava River flow. The snow cover in Alps can melt fast due to higher temperatures but the water distributes

  20. Outlet from the condenser of nuclear power plant Krsko into Sava river

    International Nuclear Information System (INIS)

    Rek, Z.

    1990-01-01

    Paper deals with hot water outflow from condenser of the Nuclear power plant Krsko into river Sava. We are interested in temperature and velocity field along the river. Boundary-domain integral method is used to solve a system of conservative equations. As a result, the time development of the velocity and temperature field at nodes of discrete model is obtained. (author)

  1. [Social marketing to increase the rate of cataract surgery in the Sava region of Madagascar].

    Science.gov (United States)

    Nkumbe, H E; Razafinimpanana, N; Rakotondrajoa, L P

    2013-01-01

    Lack of information is one of the main reasons why people who are visually impaired or blind as a result of cataracts do not visit eye care centers for surgery that can restore their sight. This study was conducted to determine the best ways to inform the main target groups about the possibility of restoring sight to those whose visual impairment and blindness is due to cataracts and about outreach visits by the mobile eye clinic of FLM SALFA, Sambava, in the Sava region of Madagascar from November 2008 through October 2009. Two community eye health workers conducted awareness campaigns and delivered posters to radio stations, religious leaders, and administrative authorities of the 17 most populated municipalities in the region of Sava, two weeks before these visits. All participants who visited the mobile clinic were interviewed, and the ophthalmologist's diagnosis was noted on the questionnaire. Women accounted for 51.5% of the 955 participants. Radio was the most effective means of communication in the region overall, and specifically for reaching men (P=0.044); churches were more successful for reaching women (P = 0.000). Cataract was diagnosed in 16.2% of men and 8.1% of women (p = 0.0001). To significantly increase the number of people, especially women, having cataract surgery in the Sava region, it is essential to work closely with the leaders of all religious groups, as well as with radio stations.

  2. Actual contamination of the Danube and Sava rivers at Belgrade (2013

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Antonijević Milan D.

    2014-01-01

    Full Text Available This study is focussed on a comprehensive investigation on the state of pollution of Danube and Sava rivers in Belgrade region. Different complementary analytical approaches have been used covering both (i organic ccontaminants in river water by target analyses of hormones and neonicotinoids as well as non-target screening analyses and (ii heavy metals in sediments. Finally, some common water quality parameters have been analysed. The overall state of pollution is on a moderate level. Bulk parameters did not reveal any unusual observation. Also quantification of preselected organic contaminants did not point to elevated pollution. A more significant contamination was measured for chromium, nickel, zinc and partially copper in sediments with values above target values according to Serbian regulations. Lastly, non-target screening analysis revealed a wider spectrum of organic contaminants comprising pharmaceuticals, technical additives, personal care products and pesticides. The study presented a comprehensive view on the state of pollution of Sava and Danube rivers and is the base for setting up further monitoring programs. As a superior outcome it has been illustrated how different chemical analyses can point to different assessments of the river quality. The comparison of target and non-target analyses pointed to potential misinterpretation of the real state of pollution.

  3. THE EFFECTS OF THE FIRST WORLD WAR ON THE LANGUAGE OF ART; Max Beckmann’s Die Hölle (The Hell, Käthe Kollwitz’s Der Krieg (The War Portfolios / I. DÜNYA SAVAŞI’NIN SANAT DİLİNE ETKİLERİ; Max Beckmann (... , Käthe Kollwitz (...

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ali Şahan KURU

    2017-10-01

    Full Text Available In this paper; the way that the history has been recorded in the work of artists who lived and produced during and after the First World War in Weimar Republic in Germany will be examined. The impact of the war on the language of art and how it transformed the artistic scene will be examined through the differences between print series of Max Beckmann and Käthe Kollwitz. First two chapters will explore the impact of the war on the European art, roles of artist during that time, and finally the artistic trend of New Objectivism, which occured in Germany. Last two chapters will examine Max Beckmann’s Die Hölle (The Hell and Käthe Kollwitz’s Der Krieg (The War print files in a comparative manner in terms of their structural and conceptual aspects. The artists critical approach to the social crises and their response to war in artistic terms will be examined through the works of two artists. [TR: Bu çalışmada Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da yaşayan ve üreten sanatçıların, savaş sürerken ve hemen ardından yaşanan Weimar Cumhuriyeti döneminde ortaya koydukları eserler üzerinden yaşananları ne şekilde kayıt altına aldıkları incelenecektir. Dünyanın ilk “topyekûn savaş”ı olarak kayıtlara geçen büyük savaşın sanat diline etkileri, savaş öncesi süregelen sanatsal çizgiyi nasıl kırdığı ve onu nasıl dönüştürdüğü üzerinde durulacak ve Max Beckmann ile Käthe Kollwitz’in benzer dönemde ürettikleri iki baskı serisi arasındaki farklar incelenecektir. Çalışmada ilk iki bölüm, Birinci Dünya Savaşı’nın Avrupa sanatını nasıl etkilediği, bizatihi savaşta yer alan bazı sanatçıların savaş sırasındaki rolleri ve Almanya’da şekillenen Yeni Nesnelcilik akımının sanatsal yörüngesini tarihsel bir izlekte ele alacaktır. Son iki bölüm ise, Weimar Cumhuriyeti döneminin belli başlı sanatçılarından olan Max Beckmann’ın Die Hölle (Cehennem ve K

  4. ZEHİRLİ GAZ SALDIRILARINA KARŞI HALKIN BİLİNÇLENDİRİLMESİ VE EĞİTİMDEKİ YANSIMASI: GAZDAN KORUNMA DERSİ (1931-1940

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Sena COŞĞUN KANDAL

    2016-10-01

    Full Text Available 19. yüzyılın ortalarına doğru gelişen kimya sanâyisi savaşların seyrini değiştirecek kadar önemli buluşlar ortaya çıkarmıştır. Kuşkusuz bu buluşların başında zehirli gazlar gelir. I. Dünya Savaşı boyunca kullanılan zehirli gazların yarattığı tehlike, savaş sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde göz ardı edilmemiştir. Bu sebeple Maarif Vekâleti, Millî Savunma Vekâleti ve Kızılay işbirliği ile lise/muallim mektepleri ve ortaokul müfredât programlarına gazdan korunma dersi eklenmiş, öğrenciler ve memurlar için gazdan korunma kursları açılmış, yurtdışından, özellikle Almanya’dan uzmanlar getirilerek gerçekleşebilecek bir taarruzu en az zararla atlatmak için önlemler alınmıştır.Bu makalede “Gazdan Korunma Dersi” nin ortaya çıkışı ve gelişimi, Millî Talîm ve Terbiye Dâiresi ile Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi belgeleri, dönemin gazeteleri ve ders kitaplarında bulunan bilgiler ışığında nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme kullanılarak ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Gaz Taarruzu, Gaz Saldırısı, Atatürk Dönemi Müfredât Programları, Kimya Dersi RAISE AWARENESS of PUBLIC AGAINST POISON GAS and its REFLECTIONS on EDUCATION: PROTECTION from GAS ATTACKS (1931-1940Abstract: The developing chemistry industry towards the middle of the 19th century provided significant inventions which had even the power to change course of events at war. Certainly, one of the main inventions was toxic gases. The toxic gases, which had been used during the World War I, and not neglected by the post-war government; Turkish Republic. For these reasons, by courtesy of The Board of Education, The Ministry of Defense and Red Crescent Society, “Protection from Gas Attacks” courses were added to the curriculum of high/teacher and mid school, gas protections courses were opened for students and officers, and from abroad; especially from Germany

  5. OSMANLI DEVLETİ ZAVİYESİNDEN 1904-1905 RUS-JAPON HARBİ / THE 1904-1905 RUSSIAN-JAPANESE WAR FROM THE PERSPECTIVE OF THE OTTOMAN EMPIRE

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hüseyin Hilmi ALADAĞ

    2016-12-01

    Full Text Available Rus-Japon Harbi’nin (1904-1905 II. Abdülhamid ve Osmanlı kamuoyu tarafından nasıl algılandığını ortaya koymak bu makalenin temel amacı olacaktır. Osmanlı sınırlarından bir hayli uzak bir bölgede cereyan etmiş olmasına rağmen Rus-Japon Harbine, başta II. Abdülhamid olmak üzere Osmanlı Yönetimi tarafından özel bir önem verilmiş ve bu savaş; askeri, diplomatik ve siyasî açıdan çok dikkatli bir şekilde takip edilmiştir. Özellikle Osmanlı Sultanının bu yakın takibi neticesi, ülke kamuoyu, hükümet ve basın da bu savaşa özel bir önem vermiştir. Bu özel önemin tesbiti ile bu savaşın sonuçlarının ekonomik ve siyasal hayatımıza etkilerinin belgelerle ortaya konması; 20. yüzyıl başlarında Osmanlının dünyaya bakışını ortaya koyması açısından da önemli olacaktır. II. Abdülhamid’in bu savaşla ilgili olarak Osmanlı kamuoyundan farklı düşündüğü ifade edilebilir. Osmanlı Kamuoyu savaşta Japonya'nın galip gelmesinin çok iyi olacağını düşünmektedirler. Çünkü Rusya Osmanlının tarihteki kadim düşmanlarından biridir. Bu “ezeli düşmanın” Osmanlıdan bir başka güce yenilmiş olması bile, halk nezdinde bir kazançtır ve sevinç vesilesidir. Ama Padişah için meselenin bu kadar basit olmadığı anlaşılmaktadır. Rusya’nın savaşta Japonya’ya yenilmesi halinde tüm dikkatini Aksa-yı Şarktan Balkanlara teksif edip Balkanları karıştıracağını II. Abdulhamid görebilmiştir.

  6. Türk Yazınından Seçili İki Romanda Göç ve Göçmen Olgusunun Paydaşlık Bağlamında Yansımaları

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Birkan KARGI

    2017-09-01

    Full Text Available Nazan Bekiroğlu’nun 2012 yılında yayınlanan Nar Ağacı romanı ve Ali Arslan’ın 2003 yılında yayınlanan Ama Sevgi Kalmalı adlı romanda, anlatıcılar kendi köklerini ve kendilerinden önceki kuşakların göç yazgılarının izlerini sürerler. Bu yapıtlarda biri batıdan doğuya, diğeri ise doğudan batıya evlerinden ayrılarak göç etmek zorunda kalan protogonistlerin yaşam öyküleri ele alınmıştır. Nar Ağacı romanında protogonistin göç serüveni İran’ın Tebriz kentinden başlayıp Tiflis, Bakü, Batum ve Trabzon zincirinde gelişirken, Ama Sevgi Kalmalı adlı roman da protogonistin göç serüveni Hannover’in Linden bölgesinden Filistin’e oradan da Anadolu’ya, Egenin Seki köyüne kadar devam eder. Yapıtların arka dokusunu Rus işgali, Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele ve sonrası oluşturur. Göç serüveninde, göçmenlerin kimlikleri bölünür, parçalanır ve kendilerini yeniden gerçekleştirmek zorunda hissederler. Bu bağlamda Hans’ın Sofiya’ya, Settarhan’ın Zehra’ya olan aşkları protogonistler için varoluşsal bir işlev görür. Aslında her iki yapıttaki protogonistlerin göç nedenlerini, kurulu düzene ‘karşı olma’ ve kendi farklılıklarını ortaya koyma üzerine kuruludur. Derrida’nın da vurguladığı gibi, kimlikler ancak kendi farklılıklarıyla var olabilir ve bir anlamda her kimlik ötekidir. Benzer şekilde Laclau’ya göre de tüm kimliklerin temelinde antagonizma ve dışlanma bulunur. Hans, savaş karşıtı duruşuyla Almanya’da ötekidir. Settarhan ise gelenek ve törelere karşı duruşuyla öteki olmak durumuna düşmüştür. Her ikisi de göç nedeniyle yeniden varlık sorunlarını biçimlendirmeye çalışırlar. Her iki yapıtta da göç, benzer nedenlere dayanmaktadır. Bu benzerlik, batı ve doğu dünyasının karşıtlığında ortaya çıkar. Avrupa’da Aydınlanma anlayışının gelişim sürecinde egemen olan modernite

  7. Niğde Türk Ocağı’nın Kuruluşu ve İlk Faaliyetleri (1924-1926 The Establishment And First Activities Of Niğde Türk Ocağı (1924-1926

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nevzat TOPAL

    2013-09-01

    ğın kuruluşunu ve ilk faaliyetlerini Niğde’de yayınlanan ve elimize ulaşabilen gazete nüshalarında yer alan haberlerden istifade ederek değerlendirdik. Bugüne kadar kütüphane ve arşivlerde Niğde Gazetelerine ait tam bir koleksiyon bulmam mümkün olmamıştır. Bu sebepten de Niğde Türk Ocağının kuruluşu ve faaliyetlerine dair bir çalışma yapılamamıştır. Ancak Niğde Türk Ocağına 1925 tarihinde başkanı seçilen Hasan Hüsnü (Savaşçın Bey’in oğlu Mehmet Yılmaz Savaşçın vasıtasıyla temin ettiğimiz gazete ve belgelerden Ocağın kuruluşu ve faaliyetlerini aydınlatmak mümkün olmuştur.Elimizde mevcut olan gazete ve belgelerden Niğde Türk Ocağı Eylül 1924’te kurulmuştur. İlk İdari Heyeti Reisi C. Şehabeddin (Tüzün Bey’dir. Bu kişinin meşhur şair C. Şehabeddin olabileceği şeklinde yanlış bir kanaat hâkimdir. Ancak yapılan çalışmada Şehabeddin’in Niğde’de avukatlık mesleğini icra ettiği ortaya çıkarılmıştır. Şehabeddin Bey’in kısa süreli (yaklaşık altı ay yönetimini takiben 9 Ocak 1925’te yapılan kongrede yönetim değişmiştir. İkinci İdari Heyet Reisi olarak Hasan Hüsnü (Savaşçın Bey seçilmiştir. Elimizdeki bulunan Türk Ocakları Üyelerine Mahsus Hüviyet varakasında Niğde Türk Ocağı’nın 1 numaralı üyesi Hüsnü Beydir. Hüsnü Bey kısa sürede Ocağı teşkilatlandırıp faal hale getirmiştir. Niğde Türk Ocağı yaptıkları etkinlikler ile Niğde’nin kültürel hayatına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Elimizdeki sınırlı belgeler ışığında bugüne kadar çalışılmamış olan Niğde Türk Ocağının kuruluşu ve ilk faaliyetleri değerlendirilmiştir.

  8. The relevance of farming and farmland for maintaining the landscape and biodiversity of the Sava floodplains

    NARCIS (Netherlands)

    Zingstra, H.L.; Kis, A.; Ribaric, A.; Bakovic, D.; Ilijas, I.; Jeremic, J.; Galambos, L.; Szabados, K.; Vukelic, M.; Predic, T.

    2009-01-01

    This report presents the results of the activities the land use working group performed in the frame of the Life 3rd countries project: “Protection of Biodiversity of the Sava River Basin Floodplains” (LIFE06 TCY INT 246) as mentioned under task C of the project proposal. The following deliverables

  9. Concentration factors 226Ra, 210Pb and 90Sr in the biota of the Sava river

    International Nuclear Information System (INIS)

    Vujnovicj, J.

    1977-01-01

    This work presents the results of identification of the concentration factor in the biota of the river Sava. Organisms of the water system have different abilities of concentration of radio nuclide. This ability is most highly expressed in plancton as the first link on the trophic chain. As the length of trat chain increases, the concentration of radionuclide in the organisms diminishes

  10. Ortaöğretim Tarih Ders Kitaplarında Yer Alan Barış ve Antlaşmalar Üzerine Bir Değerlendirme

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Özgür Aktaş

    2013-05-01

    Full Text Available Bu çalışmanın amacı ortaöğretim tarih ders kitaplarında yer alan antlaşma ve barış konularının içeriğinin nasıl düzenlendiğini değerlendirmektir. Araştırmanın yöntemi doküman analizine dayanmaktadır. Bu çalışmada ders kitaplarında anlatılan antlaşmaların anlatılış tarzları tespit edilmiştir. Antlaşmalar iki gruba ayrılarak değerlendirilmiştir. Birincisi doğrudan anlatılan antlaşmalar, ikincisiyse bir parça ya da metin içerisinde anlatılan antlaşmalardır. Ortaöğretim tarih ders kitaplarına bakıldığında antlaşmalar ve barışlar önemli oranda yer tutmaktadır. Tarih ders kitaplarında savaşlar ve antlaşmalar anlatılırken zengin görsellerin kullanıldığı görülmektedir. Bununla beraber antlaşmalar anlatılırken akıl yürütme, tartışma, eleştirel düşünme gibi tekniklerin kullanılmasında eksiklikler olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük tarih ders kitabında antlaşmalar çoğunlukla doğrudan anlatılmıştır. Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinin programına alınması öğrencilerinde bilmeleri gereken savaşları ve antlaşmaları da fazlasıyla arttırmıştır. Bu antlaşmaların daha iyi anlatılmasının en iyi yolunun konunun öğretimini kolaylaştıracak etkinlik kitaplarının geliştirilmesi olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Savaş, Antlaşma, Barış, Tarih, Tarih Eğitimi  A Study into Peaces and Treaties in the History Course Books of Secondary EducationAbstract: The purpose of the current study was to investigate how the content of the treaties and peace subjects in the history course books of secondary education was arranged. The method of the research based on document analysis. In this study, the styles of giving the treaties told in the course books were determined. The treaties were classified in two groups and analysed. First one was the treaties directly told and the second one was

  11. Urban green areas as the starting point for planning hydroelectric and urban developments: The case of the Sava River in the City of Ljubljana

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Aleš Mlakar

    2008-01-01

    Full Text Available The article deals with the landscape and urbanistic layout of the Sava River space and North part of the Bežigrad stretch of Ljubljana. Focus is on methodological and content starting points for the layout preparation and development of urban green areas of the wider Sava River space, which as a connecting link and simultaneously independent spatial and functional entity represents the starting point for planning hydro-energetic and urban arrangements. The necessity of recognising and resolving real spatial planning issues, formulation of clear goals and concepts, confrontation of different spatial systems and interests, as well as the sensibility of devising alternative development scenarios are emphasised. One of the most important starting points of the proposed layout is comprehensive design of public open spaces and green areas. The urbanistic solution relies on a programmatically strong, distinct and structured Dunajska Street, which should transform into the public space of a modern urban artery, with a clear ending that simultaneously gradually adapts to the morphology akin to the surroundings and Sava River space. Because of its natural characteristics, preserved cultural landscape and good accessibility, this area has great potential for development of leisure activities. The proposed solution stems from the fact that the chain of hydro-electric plants shouldn't be seen as buildings with negative environmental effects, but also as development opportunities – the actual execution of a recreation area along the Sava River and a method for rehabilitating the degraded spaces. Comprehensive solutions along the river have been proposed as parts of the hydro-electric developments, with special attention focusing on active design of various riverbank types.

  12. Sources and transport of carbon and nitrogen in the River Sava watershed, a major tributary of the River Danube

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    Ogrinc, Nives [Department of Environmental Science, Jozef Stefan Institute, Jamova 39, 1000 Ljubljana (Slovenia)], E-mail: nives.ogrinc@ijs.si; Markovics, Roland; Kanduc, Tjasa [Department of Environmental Science, Jozef Stefan Institute, Jamova 39, 1000 Ljubljana (Slovenia); Walter, Lynn M. [Department of Geological Science, University of Michigan, 1018 C. C. Little Building, Ann Arbor, MI 48109-1063 (United States); Hamilton, Stephen K. [Kellogg Biological Station, Michigan State University, 3700 E. Gull Lake Drive, Hickory Corners, MI 49060-9516 (United States)

    2008-12-15

    Carbon and nitrogen dynamics were examined throughout the River Sava watershed, a major tributary of the River Danube, in 2005 and 2006. The River Sava exported 2.1 x 10{sup 11} mol C/yr as dissolved inorganic carbon (DIC), and emitted 2.5 x 10{sup 10} mol C/yr as CO{sub 2} to the atmosphere. Stable carbon isotope ratios indicate that up to 42% of DIC originated from carbonate weathering and {approx}23% from degradation of organic matter. Loads of dissolved and particulate organic carbon increased with discharge and export rates were calculated to be 2.1 x 10{sup 10} mol C/yr and up to 4.1 x 10{sup 9} mol C/yr, respectively. Isotopic compositions ({delta}{sup 13}C and {delta}{sup 15}N) and C/N ratios indicated that soil organic matter was the dominant source of particulate organic matter for 59% of the samples. Eighteen percent of the samples were dominated by plankton, 12% by periodic inputs of fresh terrestrial plant detritus with C/N > 15, and about 11% of the samples were dominated by the contribution of aquatic vascular plants. Nitrate inputs were controlled by land use in the River Sava watershed. {delta}{sup 15}N{sub NO{sub 3}} values <6 per mille were found in predominantly forested watersheds, while values >6 per mille typically represented watersheds with a higher percentage of agricultural and/or urban land use. Elevated {delta}{sup 15}N{sub NO{sub 3}} values (up to +25.5 per mille) at some sites were probably due to the combined effects of low-flow and inputs from sewage and/or animal waste.

  13. KIRIM HARBİNDE SAĞLIK HİZMETLERİ (1853-1855)

    OpenAIRE

    Karayaman, Mehmet

    2008-01-01

    Osmanlı Devleti 19. Yüzyılda dağılma sürecine girmiGtir. Osmanlı Devleti’ni tek baGına ortadan kaldırarak Akdeniz’e inmek isteyen Rusya, 21 Mayıs 1853 tarihinde Eflak ve Boğdan’ı istila ederek, Osmanlı Devletine savaG ilan etmiştir. Akdeniz’e inmesinden endişe eden İngiltere, Fransa ve Piyomente Devletleri, Osmanlı Devleti ile ittifak anlaGması imzalanmıGlardır. 1855 yılında Rusya’nın geri çekilmesi ile savaG sona ermiGtir. Kırım Harbi sırasında, müttefik devletler tarafından baGta Gstanbul o...

  14. JUAN GOYTISOLO’NUN KIRK GÜNLÜK SÜRE ADLI ROMANINDA DİNSEL BAĞLAMDA KÜLTÜRLER ARASI DİYALOG / THE INTERCULTURAL DIALOGUE IN RELIGIOUS CONTEXT IN JUAN GOYTISOLO’S “QUARANTINE” NOVEL

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Yasemin DEMİR ÖZGÜN

    2015-07-01

    Full Text Available Juan Goytisolo Çağdaş İspanyol Edebiyatı’nın en önemli yazarlarından birisidir. Yazarın birçok kitabı Türkçe’ye çevrilmesine ve özellikle son dönemlerde yazdığı kitaplarında Türk kültürünün unsurlarına yer vermesine rağmen kendisi hakkında dilimizde yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu makalenin amaçlarından birincisi yazarın Kırk Günlük Süre adlı romanında Hristiyanlık ve Müslümanlık unsurlarını ele alarak Batı ve Doğu kültürlerini incelemek; ikincisi ise İspanyol Edebiyatı üzerine çalışmalar yapan kişilerin dikkatini yazara ve eserlerine çekmektir.İspanya İç Savaşı’ndan (1936-1939  kısa bir süre önce 1931 yılında Barselona’da doğan Goytisolo iç savaş sırasında çocukluğunu yaşamış talihsiz 30’lar kuşağı yazarlarındandır. Yazar iç savaş sonrası başlayan General Franco’nun Hristiyanlıktan başka dinlere ve kültürlere karşı katı ve hoşgörüsüz olan diktatörlüğü döneminde gençlik yıllarını geçirmiştir. 1956 yılında kesin olarak Paris’e yerleşen yazar bulduğu özgürlük ortamıyla farklı din ve kültürlerle de ilgilenmeye başlamıştır. Doğu kültürü ile tanışması Cezayir olayları nedeniyle olmuştur. Cezayir bağımsızlık savaşı sırasında Fransız hükümetinin ve aydınlarının gösterdikleri davranışlardan dolayı yazar hayal kırıklığına uğramış ve Fransa’da yaşayan birçok Afrika kökenli kişinin polis tarafından tutuklanması yazarın Avrupa’ya ve içinde bulunduğu kültüre karşı bakış açısının değişmesine ve Doğu felsefesini ve kültürünü incelemesine neden olmuştur.İslamiyet’in Batı dünyasında yanlış anlaşıldığını düşünen Goytisolo İslam kültürü ilgili birçok yazı yazmış ve romanlarında sadece Hristiyanlık öğelerini değil İslam kültürünün unsurlarını da kullanmıştır. Her iki kültürü birlikte kullandığı yap

  15. The upper Sava valley at the three border area of Austria, Italy ans Yugoslavia - a geographic perspective

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Vladimir Klemenčič

    1990-12-01

    Full Text Available An analysis on the alpine spatial factors was carried out in the area of Kranjska gora and the Upper Sava valley, in the NW corner of Slovenia (Yugoslavia. As a part of a similar study Austrians and Italians, at their side of the border, ther research focused on future regional development. The so called "Three Border Area", in the above-mentioned countries, candidates for the winter olympics in 1998 and in general seek cross-border cooperation. The mountainous region of the Julian Alps here is separated from another mountainous and border strech of the Karawanks by the deep glacial river valley of the river Sava. The central place within the valley is Kranjska Gora — a famous winter šport center. World cup alpine skiing races and ski-jumping competitions (Planica take place here every year. The past post-war period were not very much in favour of developing tourism in general. That is why many inhabitants of the Upper Sava Valley decided to abandon agriculture and look for jobs in the governmentaly supported steel mills of the communal center of Jesenice. Daily migration accures today in both directions: man from the area migrate to the industry, woman from the above-mentioned town travel daily the same distance to work in hotels. Lately a couple of hundred inhabitants found jobs also in the nearby employment centers of Carinthia and Friuli-Venezia Giulia. Future complex regional development in the area of the bordering countries of Italy, Austria and Yugoslavia can be supported in the part of Slovenia with the tradition of mountaineering and ski jumping as well as vvith an international tradition in hosting guests from distantplaces and vvith the tradition of organizing sporting events. The relatively "underdeveloped alpine landscape" here. mostly within the borders of the Triglav National Park could attract visitors too. Among other developments Mountaineering — and Ski-jumping Schools and Courses of

  16. Charisma and authority: Toward a hagiographic portrait of St. Sava

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Marjanović-Dušanić Smilja

    2015-01-01

    Full Text Available The paper analyses hagiographical strategies used by the writers of St. Sava’s vitae, the purpose of which was to delineate clearly the principal features of the saint’s portrait. Their main concern was to confirm Sava’s personal charisma and to convey a sense of his saintly authority. The focus of the paper is on the hagiographical techniques of imitation such as comparing the hero to biblical models and telling stories of his miracles that repeat the miracles of Christ himself and the most important saints. The paper devotes particular attention to those sections of the vitae that describe Sava’s wielding institutional authority, and it is precisely here that there are notable similarities between Teodosije’s vita and his hagiographical model, the vita of St. Sava of Jerusalem by Cyril of Skythopolis. [Projekat Ministarstva nauke Republike Srbije, br. 177003: Srednjovekovno nasleđe Balkana - institucije i kultura

  17. Contamination of freshwater fish from rivers Sava and Danube with polychlorinated biphenyls

    International Nuclear Information System (INIS)

    Jankovic, S.; Radicevic, T.; Spiric, A.; Nedeljkovic, M.

    2002-01-01

    During air strikes, in april 1999, Institute of meat hygiene and technology have begun examination of freshwater fish to establish the degree of contamination. The information about damaged industrial facilities and toxic waste that have been spilled were hard to find, and was unofficial and contradicts. Because of that, at the first time we collected samples from different locations, but after first results, we concentrated our attention on locations on river Danube downstream from Pancevo and on river Sava upstream from Belgrade, the locations indicated as environmental 'hot spots'. According to our experience, knowledge, equipment and analytical skills we have chosen to determine the concentrations of PCBs in freshwater fish species, since aquatic fauna might be used as indicator organisms for the evaluation of water pollution. Polychlorinated biphenyls as contaminant of interest, have been chosen because large quantities of PCBs reached the soil and waste and ground waters from damaged transformers and capacitors, where they serve as dielectric fluids. Also, PCBs are highly toxic and due to their liposolubility and persistence, these compounds accumulate through food chain. In 1999, from April to December, we had collected 23 samples of different fish species on river Danube, downstream from Pancevo and 15 samples from locations on river Sava upstream from Belgrade. The concentrations of PCBs (mg/kg fat and mg/kg fresh weight) were expressed as the sum of individual congeners (IUPAC numbers 28, 52, 101, 138, 153, 180) and as Aroclor 1260 (peaks were identified as a fingerprint pattern by comparison with Aroclor standards). The concentrations of PCBs (mg/kg fat) are determined to evaluate the extent of contamination and concentrations of PCBs (mg/kg fresh weight) indicate daily intake and help us to estimate the risk for human health. Residues of PCBs in the fat extracted from fish sample were analysed according to the USDA Analytical Chemistry Guidebook. Gas

  18. Doktor Abdullah Cevdet’in Samsun, Giresun, Ordu ve Trabzon Seyahat Notları Doctor Abdullah Cevdet’s travel notes of Samsun, Ordu, Giresun and Trabzon

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ersin MÜEZZİNOĞLU

    2012-09-01

    ıtlarının ışığında bir yakın tehlikeye dikkat çekilmiş ve Samsun’u Rumlar satın alıyor tespiti yapılmıştır. Söz konusu seyahat notları ayrıca Balkan Savaşları’nın başlarında ülkenin vaziyeti hakkında da bazı fikirler vermektedir. Özellikle savaşla ilintili olarak seferberlik sırasında ve savaşın başında ordunun ne hâlde olduğuna dair tanık olunan bazı olaylarda, tedbirsizlik ve disiplinsizlik, kumandanların prosedürcü ve keyfi tavırları ile birbirlerinden kopuklukları gibi olumsuz bir tablo görülür. Bu çalışma yerel tarih veya şehir tarihçiliği için önemli bir yere sahip olan, ele aldığı şehirleri kapsamlı şekilde tasvir eden ve bir çeşit envanterini veren Doktor Abdullah Cevdet’in seyahat notlarını tanıtmayı, günümüz harflerine aktarmayı, verilen bilgiler ve yapılan tespitler üzerinde genel bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır.

  19. Kafkasya Muhacirlerinin Suriye Vilayetine İskânı ve Karşılaşılan Zorluklar The Settlement of Caucasian Refugees to Syria Province and the Hardships Encountered

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Oktay KIZILKAYA

    2013-03-01

    Full Text Available Russia invaded the Caucasian region completely in the secondhalf of 19th century. The Muslim nations of the Caucasia, who rejectedthe domination of Russia, decided to emigrate Ottoman Empire. The oppression and the cruelty that Russia carried out had an importantrole in the decision of emigration. The first refugees, who came fromCaucasia, were settled in Anatolia, Rumelia and partly Syria province.The Ottoman Empire lost war at the result of 1877–1878 Ottoman-Russia war. As the result of the war, Ottoman Empire lost a great dealof land in Balkan geography. Therefore, the Caucasian refugees, whowere settled in Balkans before, became refugee again. Syria provincewas approved as the new settlement region both for Caucasian andRumelian refugees. These refugees, who had been sent to Syriaprovince, encountered, great problems. They experienced the problem ofadapting to natural conditions of Syria such as water and air. Besides,when the epidemic illnesses, which caused due to squalor, were addednearly half of the refugees died. Apart from that, the refugees facedtroubles with Druse and Bedouins in social aspect, thus, theyencountered great problems. After nearly thirty years that emigrantssettle in Syria province, they adapted to its socio-cultural structure andclimate conditions. After emigrants adapted to Syria province, theybecame strong towards Druse and Bedouins that attack them.Ottoman Empire mobilized all its opportunities for the settlementof refugees. However, it could not prevent the unwanted events. XIX yüzyılın ikinci yarısında Rusya Kafkasya Bölgesini tamamenistila etti. İstila neticesinde Rus hâkimiyetini kabul etmeyenKafkasya’nın Müslüman milletleri, Osmanlı Ülkesine göç etme kararıaldı. Bu göç kararında Rusların uyguladıkları baskı ve şiddet büyük birrol oynadı. Kafkasya’dan ilk gelen göçmenler Anadolu ve Rumeli’ye çokaz da olsa Suriye Vilayetine iskân edildi. 1877–1878 Osmanlı-RusSava

  20. XX. Yüzyılın İlk Döneminde Almanya’nın Dış Politik Stratejisinde Türkistan

    OpenAIRE

    Kokebayeva, Gulzhaukhar

    2016-01-01

    Bu makalede Almanya’nın Batı Türkistan’daki (Rusya Türkistanı’ndaki) dış politika çıkarları incelenmektedir. Makale tarihi sürecin kısa özeti ile başlamaktadır. Üç kısımdan oluşan makalenin ana kısmında, Almanya’nın dünya savaşları döneminde ve iki savaş arası dönemde Türkistan’daki çıkarlarının pekiştirilmesine odaklanmaktadır. Savaş arası dönemde Türkistan, Almanya’nın kaybettiği sömürgeleri telafi etmek istemesi nedeniyle Almanya politikasının önemli nesnelerinden biri haline gelir. Alman ...

  1. Azebaycan’ın İlk Savaş Pilotu Ferruh Ağa GayıbovThe First Combat Pilot of Azerbaijan- Farrukh Gayıbov-

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    MUHAMMET KEMALOĞLU

    2014-06-01

    Full Text Available Ferruh Ağa Gayıbov Azerbaycanlı ilk şavaş pilotudur. İlya Muromets №16 adlı bombardıman uçağının personelidir. I.Dünya Savaşına katılmıştır. Çar ordusunda “Topçuların Tanrısı” diye kabul edilen Aliağa Şıhlinski’nin de akrabasıdır. Ferruh Ağa 2 Ekim 1891’de, Kazak ilinin Sınır Salahlı köyünde doğmuştur. Tiflis Askeri Okulunda okur. Üsteğmen rütbesinde iken 12 Eylül 1916’da Batı cephesi karargâhının emri ile Borına’ya saldırır, Almanların mevzilerini ve mevkilerini bombalar. Onun uçağına doğru 4 alman savaş uçağı saldırıya geçer. Gayıbov onların üçünü imha eder ancak uçağının aldığı darebeden dolayı yere çırparak hayatını kaybeder. Şəmistan Nəzirli’den yaptığmız “Azərbaycanın İlk Hərbi Təyyarəçisi Ferruh Ağa Gayıbov” adlı bu çeviri eser Ferruh Ağa Gayıbov’u tarihin derin sayfalarından çıkarmıştır. Abstract Ferruh Gayıbov was the first Azerbaijani combat pilot. He was the bombardier in Ilya Muromets № 16 bomber aircraft. He joined World War I. He was a relative Aliaga Şıhlinski whose name called "the God of Artillery," in the Tsarist army. Ferruh Agha was born in 2 October 1891, in the village of Salahlı Kazakh. He studied at Tbilisi Military School. When he was a first lieutenant, he attacked to the Boriana with the order of West Front Headquarter and bombed German positions and locations in September 12, 1916. Four German bomber aircraft attacked his plane. Gayıbov destroyed three of them but his plane got shot and he lost his life. Our translation of “Azərbaycanın İlk Hərbi Təyyarəçisi Ferruh Ağa Gayıbov” by Şemistan Nezirli, has revealed Ferruh Agha Gayıbov from the depths of history.

  2. Selection and Evaluation of Electronic Resources Elektronik Kaynakların Seçimi ve Değerlendirilmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Doğan Atılgan

    2009-12-01

    Full Text Available Publication boom and issues related to controlling and accession of printed sources have created some problems after World War II. Consequently, publishing industry has encountered the problem of finding possible solution for emerged situation. Industry of electronic publishing has started to improve with the rapid increase of the price of printed sources as well as the problem of publication boom. The first effects of electronic publishing were appeared on the academic and scholarly publications then electronic publishing became a crucial part of all types of publications. As a result of these developments, collection developments and service policies of information centers were also significantly changed. In this article, after a general introduction about selection and evaluation processes of electronic publications, the subscribed databases by a state and a privately owned university in Turkey and their usage were examined. İkinci dünya savaşından sonra görülen yayın patlaması, basılı kaynakların denetim ve erişiminde sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Bu da yayıncılık sektöründe yeni arayışlara yol açmıştır. 1980’li yıllardan sonra basılı yayın fiyatlarındaki hızlı artış da bu etmenlere eklenince elektronik yayıncılık sektörü gelişmeye başlamıştır. Öncelikle bilimsel ve akademik yayınlarla başlayan elektronik yayın günümüzde tüm yayın türlerini kapsamaktadır. Yayıncılıktaki bu gelişim bilgi merkezlerinin derme geliştirme ve hizmet politikalarını da önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu çalışmada elektronik yayınların seçim, değerlendirme ve sağlama konularında genel bir girişten sonra bir devlet üniversitesinin bir de özel üniversitenin abone olduğu veritabanları ve bu veri tabanlarının kullanımının değerlendirilmesi yapılmaktadır.

  3. Yeni Harflerin Kabulü Ve Adana Basını’na Yansıması: “Yeni Adana” ve “Türk Sözü” Gazetesi The Acceptance Of New Letters And Reflection Of Them To The Adana Press: “Yeni Adana” And “Türk Sözü”

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Şeyda ÖZÇELİK

    2013-09-01

    nin kurtuluş ve kuruluş yıllarında da basın yayın organlarının rolü oldukça önemlidir. Özellikle, Milli Mücadele zamanında halka psikolojik destek veren gazeteler, milli duyguların kuvvetlenmesinde, birlik ve beraberliğin güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır. Ulusal basının yanı sıra yerel basın da Kurtuluş Savaşı sürecinde bölge halkını bilgilendirmiş ve halkı Milli Mücadele konusunda bilinçlendirmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin rejimi, siyasi ve kültürel vizyonu ulusal ve yerel basında an be an yer almıştır. Devlet kurulduktan sonra gerçekleştirilen değişim ve dönüşümler yine basın kanalıyla halka ulaştırılmıştır. Bu aşamada, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş devlet haline gelmesinde dönüm noktası olan Atatürk devrimlerinin toplum tarafından anlaşılması için de dönem basınına büyük görev düşmüştür. Atatürk devrimlerinden olan Harf İnkılabı’nın duyurulma aşamasında faal olarak çalışan kurumlardan bir tanesi de dönem gazeteleridir. Yeni harflerin tanıtımı, halka öğretilmesi, Mustafa Kemal’in ve aydınların Latin harfleriyle ilgili görüşleri basında sık sık yer almıştır. Çalışmada 1918 yılında kurulan ve Adana’nın yerel yayın organı olan Yeni Adana ve 1923 yılında yayın hayatına başlayan Türk Sözü gazetelerinin fonksiyonlarından yararlanılacaktır. Bu gazetelerin, Harf İnkılâbı’nın duyurması, yeni harfleri tanıtması ve uygulama sürecindeki rolleri ortaya konacaktır.

  4. Eşkıya, Devlet ve Siyaset: Maraş Eyâleti Örneğinde Bazı Aşiret, Cemaat ve Taifelerin Eşkıyalık Faaliyetleri ve Bunların Merkez-Taşra Yazışmalarındaki Yansımaları (1590-1750 Bandits, State and Politics: Banditry Activities of Some Tribal, Community And Tribal People and Their Reflections in Central-Provincial Correspondance in the Province of Maraş, C. 1590-1750s

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Süleyman DEMİRCİ

    2012-09-01

    ımaları ile Merkezi hükümetin eşkıyalık faaliyetlerine yaklaşımını mevcut literatürü ile birlikte ele alıp incelemektedir. 16. Yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti kendisi için masraflı olan doğuda Iran (1578-1590 ve batıda Avusturya-Macaristan (1593-1606 ile iki cephede uzun süren savaşlar ile meşgul oldu. Bu süre boyunca Osmanlı hükümeti savaş giderlerini karşılamada çok büyük ve daha önceleri görülmemiş bir mali sıkıntı yaşadı. Bu durum daha başka önemli olaylar ile birleşince merkezi hükümetin maliyesini olumsuz yönde etkiledi. Bu olayların ilki nüfus baskısı ve kırsal alanlardaki yerleşik halkın büyük oranda sergilediği hareketliliğin zirai üretimi, güvenliği ve buna bağlı olarak vergilerin toplanmasını olumsuz yönde etkilemesi oldu. Bu çalışmanın amacı Osmanlı merkezi hükümetince taşrada meydana gelen eşkıyalık faaliyetlerine yönelik takip edilen siyaseti Maraş Eyâleti örneğinde inceleyerek merkezi hükümetin eşkıya ve eşkıyalık faaliyetlerinde bulunanlara yönelik genel yaklaşımlarını örneklemelerle ortaya koyarak incelemeye esas zaman dilimindeki Osmanlı toplumsal ve sosyal hayatı hakkında fikir edinmemize yardımcı olmaktır.

  5. İÇTEN YANMALI MOTORLARDA, AL TERNATİF ENERJİ OLARAK KULLANILABİLECEK, ALKOL VE HİDROJENİN İNCELENMESİ

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Gazi Kılıçarslan

    2002-09-01

    Full Text Available Il. Dünya savaşından itibaren, alternatif yakıt arayışları giderek yo�unlaşmıştır. Özellikle 1973 yılındaki petrol krizinden konuya ilgi oldukça artmıştır. Bu çalışmada, içten yanmab motorların yakıt özelliklerine ve yakıt ekonomilerine paralel olarak alternatif enerji kaynaklarından alkol ve hidrojen ele alınmıştır. Benzinli motorlarda, hacmen o/o20 kadar alkol içeren benzinler motor yapısında değişiklik yapılmaksızın kullanılmaktadır. Alkol, benzin motorlannda o/ol O güç aruşı sağlamaktadır. Hidrojenin tutuşma sınırlarımn çok geniş olması, içten yanmalı motorlar için büyük avantajdır. Yakıt hileresi uygulamasında, hidrojenden elektro kimyasal yöntemle elektrik üretilmektedir. Bu uygulamada, alkol araç içerisinde hidrojene dönüşmekte daha sonrada bir kütle içerisi den geçirilerek motoı-lara akım sağlayan elektrik enerjisini üretmektedir. Klasik yakrtlara alternatif olarak, alkol "e hidrojenin kullanılabilirliği ortaya konulmuştur.

  6. Determination of Cd, Pb and As in sediments of the Sava River by electrothermal atomic absorption spectrometry

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    SIMONA MURKO

    2010-01-01

    Full Text Available The applicability of nitric acid, palladium nitrate and a mixture of palladium and magnesium nitrate as matrix modifiers were estimated for the accurate and reproducible determination of cadmium (Cd, lead (Pb and arsenic (As in sediments of the Sava River by electrothermal atomic absorption spectrometry, ETAAS. Decomposition of the samples was done in a closed vessel microwave-assisted digestion system using nitric, hydrochloric and hydrofluoric acids, followed by the addition of boric acid to convert the fluorides into soluble complexes. The parameters for the determination of Cd, Pb and As in sediments were optimised for each individual element and for each matrix modifier. In addition, two sediment reference materials were also analysed. In determination of Cd and Pb, nitric acid was found to be the most appropriate matrix modifier. The accurate and reliable determination of Cd and Pb in sediments was possible also in the presence of boric acid. The use of a mixture of palladium and magnesium nitrate efficiently compensated for matrix effects and enabled the accurate and reliable determination of As in the sediments. Quantification of Cd and As was performed by calibration using acid matched standard solutions, while the standard addition method was applied for the quantification of Pb. The repeatability of the analytical procedure for the determination of Cd, Pb and As in sediments was ±5 % for Cd, ±4 % for Pb and ±2 % for As. The LOD values of the analytical procedure were found to be 0.05 mg/kg for Cd and 0.25 mg/kg for Pb and As, while the LOQ values were 0.16 mg/kg for Cd and 0.83 mg/kg for Pb and As. Finally, Cd, Pb and As were successfully determined in sediments of the Sava River in Slovenia.

  7. Annual and seasonal variations In the gamma activities in Sava river sediments upstream and downstream of NPP Krsko

    International Nuclear Information System (INIS)

    Stipe, Lulic

    2006-01-01

    Results of the five years monitoring of artificial and natural occurring radionuclides in the Sava river sediments are presented. Measurements were conducted as a part of the regular Krsko Nuclear Power Plant radioactivity control and the independent supervisions of the input of radionuclides into larger environment (immission). In order to estimate seasonal variations samples were taken from seven locations (one upstream and five downstream of the Krsko NPP) during four sampling period (seasonal) in each year. Selected radionuclides in the sediment fraction less than 0.5 mm were determined with gamma spectrometer equipped with BE3830 model High Purity Ge detector with 30% relative efficiency. (authors)

  8. Annual and seasonal variations In the gamma activities in Sava river sediments upstream and downstream of NPP Krsko

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    Stipe, Lulic [Rudjer Boskovic Institute, Lab. for radioecology, Zagreb (Croatia)

    2006-07-01

    Results of the five years monitoring of artificial and natural occurring radionuclides in the Sava river sediments are presented. Measurements were conducted as a part of the regular Krsko Nuclear Power Plant radioactivity control and the independent supervisions of the input of radionuclides into larger environment (immission). In order to estimate seasonal variations samples were taken from seven locations (one upstream and five downstream of the Krsko NPP) during four sampling period (seasonal) in each year. Selected radionuclides in the sediment fractiess than 0.5 mm were determined with gamma spectrometer equipped with BE3830 model High Purity Ge detector with 30% relative efficiency. (authors)

  9. Aileler, Öğretmenler ve Dil ve Konuşma Terapistlerinin Çocuklardaki Dil ve Konuşma Bozukluklarına Yönelik Tutum ve Bilgilerinin Değerlendirilmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Bülent TOĞRAM

    2015-12-01

    Full Text Available Çocuklardaki iletişim sorunları aile bildirimleri, öğretmen raporları ve dil ve konuşma terapistleri (DKT tarafından yapılan değerlendirmeler ile saptanmaktadır. Dil ve konuşma bozukluklarının önlenmesi ve terapisinde işbirliği içinde bulunmaları gereken bu üçlü grubun konuya ilişkin görüş ve tutumları alanyazında önemli bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve DKT’lerin dil ve konuşma bozuklukları alanındaki sorumluluk ve rollerini nasıl algıladıklarını, dil ve konuşma bozukluğu olan çocuğun akademik ve sosyal başarısına yönelik tutumlarını, dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri ve terapisine yönelik düşüncelerini betimlemektir. Çalışmaya 37 aile bireyi, 46 öğretmen ve 35 DKT katılmıştır. Anket yoluyla elde edilen veriler her grubun konuya ilişkin bilgisini ortaya koymak için karşılaştırılmıştır. Dil ve konuşma bozukluğu olan çocukların akademik/sosyal başarılarına yönelik tutumlarında diğer katılımcı gruplara göre öğretmenlerin, çocukların terapi gereksinimlerine yönelik tutumlarında ise ailelerin daha kararsız tutumlar geliştirdikleri dikkat çekmektedir.Dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri ve terapi eksikliklerine yönelik bilgilerinde grupların öncelikli sıralamalarının farklılaştığı görülmüştür

  10. VE of construction industry

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    NONE

    1987-10-15

    This book gives descriptions of basic of VE of construction industry including doing away with mannerism, necessity of cost reduction, management method of cost reduction, thinking of idea, target of VE, starting VE activity, technical method of VE of construction industry such as thinking of idea with brainstorming, function trade method, new brainstorming, MM method, morphology analysis and lateral thinking, cases of VE of construction industry.

  11. VE of construction industry

    International Nuclear Information System (INIS)

    1987-10-01

    This book gives descriptions of basic of VE of construction industry including doing away with mannerism, necessity of cost reduction, management method of cost reduction, thinking of idea, target of VE, starting VE activity, technical method of VE of construction industry such as thinking of idea with brainstorming, function trade method, new brainstorming, MM method, morphology analysis and lateral thinking, cases of VE of construction industry.

  12. The VE/CAD synergism

    International Nuclear Information System (INIS)

    Sperling, R.B.

    1993-01-01

    Value Engineering (VE) and Computer-Aided Design (CAD) can be used synergistically to reduce costs and improve facilities designs. The cost and schedule impacts of implementing alternative design ideas developed by VE teams can be greatly reduced when the drawings have been produced with interactive CAD systems. To better understand the interrelationship between VE and CAD, the fundamentals of the VE process are explained; and example of a VE proposal is described and the way CAD drawings facilitated its implementation is illustrated

  13. İKTİSADİ MİLLİYETÇİLİK VE ARTAN KORUMACILIK EĞİLİMLERİ: ABD OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE KORUMACILIĞIN EKONOMİ POLİTİĞİ

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Arş.Gör. KAAN YİĞENOĞLU

    2016-12-01

    Full Text Available 1990'ların başından itibaren küreselleşme sürecine bağlı olarak yaşanan hızlı değişimler ticaret ve iktisat politikalarını etkilemektedir. Serbest ticaret ve liberal ekonomi politikaları 2008 kriziyle birlikte sorgulanmaya başlanmıştır. Korumacılık ve iktisadi milliyetçilik uygulamalarının çok eskilerde kaldığını düşünen birçok araştırmacı için bu sürpriz olmuştur. Çünkü çoğu araştırmacı savaş sonrası dönemde en iyi ticaret sisteminin serbest ticaret olduğunu düşünüyordu. Ancak ekonomi sahasındaki gelişmeler bunun mutlak doğru olmadığını bir kez daha gösterdi. Özellikle 2008 krizi bu sürprizin yaşanmasında çok etkili olmuştur. Çünkü ABD’nin bazı otomotiv devlerini kurtarması bir dönüm noktasıdır. Önümüzdeki yıllar serbest ticarete yönelik sorgulamaların artacağını göstermektedir. Bu çalışmada bu sorgulamaların temeline yönelik bazı değerlendirmeler yapılmıştır

  14. Professor's quest for quantifiable truth wins him top prize in particle physics Savas Dimopoulos says he wanted a concept of reality 'that didn't depend on the eloquence of the seaker'

    CERN Multimedia

    Zala, Krista

    2006-01-01

    Physics Professor Savas Dimopoulos was awarded the 2006 J.J. Sakurai Award for his work in advancing theoretical particle physics. The citation lauds Dimopoulos for "his creative ideas on dynamical symmetry breaking, supersymmetry and extra spatial dimensions, which have shaped theoretical research, thereby inspiring a wide range of experiments."

  15. CELESTINA: CALISTO VE MELİBEA’NIN TRAJIKOMEDYASI’NDA ORTAÇAĞ VE RÖNESANS ARASINDA KALMIŞ BİREY VE KADIN

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nur Gülümser İLKER

    2017-06-01

    Full Text Available İspanyol Edebiyatının Ortaçağ toplumu ve bireyi arasındaki çatışmayı ele almasıyla en önemli eserlerinden biri olan Celestina: Calisto ve Melibea’nın Trajikomedyası, Rönesans’a dönmüş yüzüyle de önem kazanmaktadır. Yazar Fernando de Rojas’ın ustalıkla ve incelikle yarattığı karakterler vasıtasıyla, dönemin birey algısına odaklanırken, toplumun normlarının bireyler üzerindeki üstünlüğüne tanık oluruz. Aynı zamanda kadına karşı olan bakış açısının da vurgulandığı eserde, evrensel konular gün yüzüne çıkarken, insan, doğasıyla ve içgüdüleriyle işlenerek okuyucuya sunulur. Eserde genç, tutkularının kölesi olmuş Calisto ve saf, geleneklerine bağlı Melibea’nın aşkıyla ve de yaşlı büyücü Celestina’nın tamahkârlığıyla insani duyguların aşırıya kaçması eleştirilir. Topluma uygun olmayan eylemler sonucunda cezalandırılan karakterleriyle eser, didaktik bir metin olma özelliği taşımaktadır. Çalışmanın konusu olarak sözü geçen eserdeki birey ve kadın, Ortaçağ ve Rönesans arasında kalmış olarak ele alınacak ve incelenecektir.

  16. Turkey's Struggle with Internet in its 3rd year: Don Quixote, Ostrich, Harakiri 3. Yılında Türkiye'nin İnternetle Savaşı: Donkişot, Devekuşu, Harakiri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mustafa Akgül

    2010-06-01

    . Bu yasaklara Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği’nden sorumlu Devlet Bakanı, hatta Ulaştırma Bakanı ve BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı da karşı beyanlar veriyor. Bu arada Hukuk'un temel ilkeleri, kuvvetler ayrılığı, adil yargılama, özgürlüklerin özüne dokunulmaz ilkesi gözardı ediliyor. Bir başka deyişle, ülkenin hukukçuları ve düşünen insanların gözü önünde bir Hukuk Faciası yaşanıyor. Ve ülkemiz, matbaada olduğu gibi, interneti anlamayarak, harakiri yapıyor Bu yazıda, Türkiye'nin internetle savaşının 3 yıllık macerasının boyutları değerlendirecektir

  17. Nicole Krauss’un Aşkın Tarihi Adlı Romanında Tarihi İzlekler

    OpenAIRE

    KALAY, Faruk

    2014-01-01

    Modern edebiyatta önemli Yahudi Amerikan yazarlarından olan Nicole Krauss Yahuditoplumundaki yabancılaşma, yalnızlık ve göç konularına değinir. Başarılı romanı olanAşkın Tarihi II. Dünya Savaşı süresince Holokost’a maruz kalan ve etkilerini hissedenYahudi karakterle ilgilidir. Tarihle bütünleşen bu karakterler gerçek hayattakiinsanlardan ve olaylardan esinlenmiştir. Krauss romanında postmodern teknikleri dekullanır. Örneğin iç içe anlatım tekniği okuyucuya romanın kurgusal mı yoksa gerçek mio...

  18. Kayalarda Delme ve Patlama

    OpenAIRE

    ÖZDOĞAN, Metin

    1986-01-01

    Bu makalede açık işletmecilikte delme ve patlatma işlemlerinin günümüzdeki kuramsal ve pratik durumu sunulmaktadır. Kayanın mekanik olarak parçalanması bölümünde vurmalı ve dönmeli delme dizgeleri verilmiştir. Kayanın devinik olarak parçalanması başlığı altında ise patlatma incelenmiş ve patlatma işlemini etkileyen etmenler, patlatma kuşakları, yansıma kuramı, krater deneylerine değinilmiştir

  19. Uptake of cataract surgery in Sava Region, Madagascar: role of cataract case finders in acceptance of cataract surgery.

    Science.gov (United States)

    Razafinimpanana, Narivony; Nkumbe, Henry; Courtright, Paul; Lewallen, Susan

    2012-04-01

    The number of people coming for cataract surgery in Madagascar remains low and most ophthalmologists could do many more surgeries than currently done. Knowing why people identified with cataract do not accept surgery will help to design programs that use existing resources more effectively. The study was carried out in Sava Region of Madagascar. People with blinding (acceptance were proximity to hospital (people from Sambava district were twice as likely to present as people from more distant districts) and perceived price of transport and food (being higher for people not accepting). The actual price of surgery was not the main barrier to acceptance of surgery; instead it appears that distance to the hospital and the willingness to pay are important predictors. Strategies to improve uptake need to be revised in order to ensure that people have access to and use cataract surgical services.

  20. Van Otlu Peynirinin Yapılışı ve Mikrobiyolojik, Fiziksel ve Kimyasal Nitelikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ahmet Kurt

    2015-02-01

    Full Text Available Bu araştırmada 10 adet taze Van Otlu peyniri örneklerine; mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal analizler uygulanmıştır. Peynir teknolojisinde, sağlık, teknik ve ekonomik yönden önemli olan toplam koliform, süt asidi, lipolitik ve proteolitik mikroorganizmalarla maya ve küflerin sayısal değerleri yanında rutubet, yağ, yağsız kurumadde, kurumaddede yağ, protein, suda eriyen protein, kül, tuz, saf kül, kurumaddede tuz ve % asitlik oranları, peynir örneklerinde ayrı ayrı saptanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre peynir yapımı çok dağınık ve ilkel karakter arz etmektedir. Peynirlerin yapımındaki farklı uygulamalar, teknik bilgi ve yöntem noksanlığı yüzünden, gerek mikrobiyolojik analiz ve gerekse fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları örnekten örneğe önemli fraklılıklar göstermiştir. Peynir örneklerinde saptanan Koliform organizma sayıları, hem sağlık yönünden hem de peynirlerin olgunlaşmalarında sorunlara neden olabilecek düzeydedir.

  1. VE for innovative cost reduction

    International Nuclear Information System (INIS)

    1987-07-01

    This book deals with goal of value engineering characteristic of development details and development background of VE, the reason that VE is well appreciated, steps of VE process such as collection of basic information, selection of theme, organization of optimum team, item plan, function design, estimation and explanation of search result of values, item design, practical plan of innovative issue, VE reference data, and development of creative power.

  2. Kadının ve Kaderin “Tırpan”ı Swath Of Woman And Fate

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Salim DURUKOĞLU

    2013-07-01

    ğımız beyin fırtınasının, belleğimizde açığa çıkaracağı romanların başında Tırpan romanı gelir. Kadın ve kader kavramlarını önce buluşturan sonra ayrıştıran Tırpan romanı; kaderin yaşanmadan önce değil yaşandıktan sonra açığa çıkacağına ve genelde insanın özelde kadının kaderini kendi yazabileceğine duyulan saf inançla kaleme alınan; insanın, özellikle ve öncelikle kadının kaderini / kadersizliğini roman türünün olanakları içinde sorgulayan, sınıf çatışmasından, Marksist ideolojinin nefes alışlarına, feminist bakış açılarına kadar genişleyen, tezli yapıtlardan biri ve belki de ilk akla gelenidir. Zihnimizde geçmişte kullanılan bir imgeden miras, elinde tırpan, can biçen Azrail motifi ile de buluşan tırpan silueti, bu romanda bir tarım aleti olmanın çok ötesinde bir işlev üstlenir. Tırpan, Azrail’in elinden kadının eline geçer ve kadın, varlık ve özgürlük alanına saygı duymayan erkeği bu alet ile cezalandırırken, kaderine sahip çıkmış, kaderini kendi elleriyle ve tırpan marifetiyle de yazmış olur. Yazarın elinde tırpan amaç ve araç işlevini koruyacak ancak sonuçları itibarıyla, Bolşevik devrimin orak, çekiç nesnesi gibi, kadın devriminin sembol nesnesine dönüşecektir. Kızların, zorla evlendirilmelerine karşı edilgen bir tepki olarak kendini asmalarını direniş değil kaçış olarak gören, bunun yerine savaşçı, etken ve eylemci bir kadın ruhu ile zihniyeti yaratmak isteyen yazar; son tahlilde bu kurgu üzerinden kaderci Türk toplumuna ve bahusus Türk kadınına kaderine sahip çıkabileceği, hayatına yön verebileceği inancını aşılamak ister, bir bilinç değişimi teklif ve telkin eder.

  3. Functional Analysis of the Tomato Immune Receptor Ve1 through Domain Swaps with Its Non-Functional Homolog Ve2

    Science.gov (United States)

    Rovenich, Hanna; Song, Yin; Liebrand, Thomas W. H.; Masini, Laura; van den Berg, Grardy C. M.; Joosten, Matthieu H. A. J.; Thomma, Bart P. H. J.

    2014-01-01

    Resistance in tomato against race 1 strains of the fungal vascular wilt pathogens Verticillium dahliae and V. albo-atrum is mediated by the Ve locus. This locus comprises two closely linked inversely oriented genes, Ve1 and Ve2, which encode cell surface receptors of the extracellular leucine-rich repeat receptor-like protein (eLRR-RLP) type. While Ve1 mediates Verticillium resistance through monitoring the presence of the recently identified V. dahliae Ave1 effector, no functionality for Ve2 has been demonstrated in tomato. Ve1 and Ve2 contain 37 eLRRs and share 84% amino acid identity, facilitating investigation of Ve protein functionality through domain swapping. In this study it is shown that Ve chimeras in which the first thirty eLRRs of Ve1 were replaced by those of Ve2 remain able to induce HR and activate Verticillium resistance, and that deletion of these thirty eLRRs from Ve1 resulted in loss of functionality. Also the region between eLRR30 and eLRR35 is required for Ve1-mediated resistance, and cannot be replaced by the region between eLRR30 and eLRR35 of Ve2. We furthermore show that the cytoplasmic tail of Ve1 is required for functionality, as truncation of this tail results in loss of functionality. Moreover, the C-terminus of Ve2 fails to activate immune signaling as chimeras containing the C-terminus of Ve2 do not provide Verticillium resistance. Furthermore, Ve1 was found to interact through its C-terminus with the eLRR-containing receptor-like kinase (eLRR-RLK) interactor SOBIR1 that was recently identified as an interactor of eLRR-RLP (immune) receptors. Intriguingly, also Ve2 was found to interact with SOBIR1. PMID:24505431

  4. Hücre siklusu ve kanser

    OpenAIRE

    Cabadak, Hülya

    2008-01-01

    Hücre çogalması ve hücre siklusunun ilerlemesi büyümenin kontrolünde rolü olan genlerin ekspresyonu ile baglantılıdır. Ökaryot hücre siklusuM(mitoz) G , S ve G fazlarından olusmaktadır. Bu süreçte hücre uyarımı ve büyüme meydana gelir veya hücre G fazında durmaktadır. Hücre siklusunda G -S geçisinde, G -Mgeçisinde ve metafaz-anafaz geçisinde kontrol noktaları bulunmaktadır. Hücre siklusu siklin bagımlı kinazlar (cdk, katalitik altbirim) ve siklin (cyc, düzenleyici altbirim) tarafı...

  5. İNANÇ TURİZMİNİN MEDENİYETLER ARASI İŞBİRLİĞİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

    OpenAIRE

    KAYNAK, İbrahim Hakkı

    2010-01-01

    Adına Küresel Medeniyet dediğimiz dünyada ülkelerin işbirliği iki temel paradigma üzerinden gerçekleşmektedir. Birincisi kültürel medeniyet işbirliği ve dayanışması, ikincisi ekonomik işbirliği.Soğuk savaş sonrası dünyada küresel politika, tarihte ilk kez çok kutuplu ve çok medeniyetli bir dünya meydana getirirken, milletler, kendilerini ecdatlarıyla, dinle, dille, tarihle, kültürel değerlerle ve kurumlarla tanımladılar. Kültürel değerler işbirliği, medeniyetler dünyasına yeniden bir canlılık...

  6. Machiavelli’den Hobbes’a Rönesans Dönemi Siyaset Teorisinde İnsan Doğası ve Toplum Anlayışı / The Human Nature and the Notion of Society in Renaissance Political Theory: From Machiavelli to Hobbes

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Olkan SENEMOĞLU

    2016-07-01

    Full Text Available Bu çalışma Machiavelli’den başlayıp Hobbes’a kadar uzanan süreçte insan doğası ve toplum anlayışının nasıl ele alındığına ve bu anlayışın düşünürlerin kendi sistemlerindeki yerine odaklanmaktadır. Fakat çalışmada Yunan düşünürler Platon ve Aristoteles›ten başlayıp, Doğu düşünürleri Farabi ve İbn-i Sina’ya kadar insan doğası ve toplum tartışmalarına da yer verilmiştir. Böylece ele alınan dönemle, öncesinin kısa bir karşılaştırması yapılırken bu dönemin ayırıcı özelliği de gösterilmeye çalışılmaktadır. İnsan doğası tartışması düşünürler için kendi sistemlerini oluşturmada kilit rol oynamaktadır. Bundan dolayı Machiavelli, insanın açgözlü, çıkarcı olduğunu düşündüğü için yöneticiye dikkatli olması gerektiğini söylediği gibi, Hobbes, insanın doğası gereği kendi çıkarını düşünmeye yöneldiğini ve insanın insanla süren sonsuz bir savaşım içinde olduğunu düşündüğü için bu savaş halini bir barış hali olarak tesis edecek bir egemenlik sistemi geliştirmektedir. Diğer taraftan, düşünürlerin insan doğası tartışmaları, insanın diğer varlıklardan hangi yönüyle farklılaştığına dikkat çekerken, toplumun oluşma nedeni de yine insanın doğası gereği duyduğu gereksinimler veya doğasındaki eksiklikler itibariyle var olabileceğine odaklanmıştır. / This study focuses on how the human nature and the the notion of society were evaluated during the period starting from Machiavelli to Hobbes and the position of such an understanding within the system of these philosophers. However, the article also considers the discussions on human nature and society including the Greek philosophers from Plato and Aristoteles to Eastern philosophers, such as Farabi and Avicenna. Thus, a comparison of the previous era and the subject matter has ben established. The discussions around the human nature have a principal

  7. Gıdalar ve Mikrobiyolojik Riskler I

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Velittin Gürgün

    2015-02-01

    Full Text Available Enfeksiyona neden olan ve toksijenik mikroorganizmalarla bulaşan gıdaların tüketilmesi sonucu görülen hastalıklar, acı çekmenin ve ölümlerin en önemli nedenlerinden biridir (Alen ve Kaferstein, 1983. Afrika ve Latin Amerika ile Çin dışındaki Asya ülkelerindeki 5 yaşın altındaki çocuklarda, yılda bir milyarın üzerinde gastroenterik vakaların görüldüğü ve kontamine gıdaların tüketilmesi nedeni ile de bu çocuklardan en az beş milyonunun öldüğü tahmin edilmektedir (Kaferstien ve Sims, 1987. Meksika ve Tayland gibi ülkelerde 0-4 yaş grubun çocukların, en az yarısının Campylobacter’in neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna yakalandıkları sanılmaktadır. Avrupa’da ise gıdalardan kaynaklanan hastalıklar, solunum hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almakta olup, bir çok Avrupa ülkesinde akut gastro-enteritis hastalığının yılda bir milyon kişiden ellibininde görüldüğü, hatta Hollanda’da bu oranın üçyüzbin olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır (Guiguet vd. 1992; Notermans ve Van Der Giessen, 1993. Amerika Birleşik Devletleri için yürütülen tahminlerin bu sayıların da üstünde olduğu ve her yıl ABD’de bir milyon kişiden üçyüzellibin kişinin akut gastroenterik hastalıklara uğradıkları ve bunun da ağırlıklı olarak kontamine gıdalardan kaynaklandığı varsayılmaktadır (Archer ve Kvenberg, 1985. Her ne kadar gelişmiş ülkelerde görülen gıda kaynaklı hastalıklar gelişmekte olan ülkelerdekine göre oldukça düşükse de, sıkça kronikleşerek romatizmal hastalıklar (ankylosing spondylitis ve Reiter’s sendromu beslenme ve emilim bozukluğu problemleri, hemolotik-üremik sendromlar (Escherichia coli’nin özellikle 0157: H7 serotipinin ürettiği verotoksinden dolayı, damar sertliği (atherosclerosis ve Campylobacter türlerinin enfeksiyonunu takiben görülen Guillain-Barre sendromu sonucunu doğurmaktadır (Archer, 1984, 1987; Archer ve

  8. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA OSMANLI-ALMAN İTTİFAKINI MEŞRULAŞTIRMA ÇABALARI / OTTOMAN EFFORTS TO LEGITIMIZE GERMAN ALLIANCE WITH IN WORLD WAR I

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mehmet Ali KARAMAN

    2014-11-01

    Full Text Available Bu çalışma Osmanlı Devleti’nin Almanya ile ittifak yaparak Birinci Dünya Savaşı’na dahil olması üzerine yoğun tenkitlere maruz kalan Osmanlı hükûmetinin attığı adımı meşrulaştırmak amacıyla askeri basın ve yayın organlarında başlattığı propaganda çalışmalarını ayrıntılı olarak belgeleriyle incelemektedir. İngiltere ve Rusya’nın 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı karşıtı siyaset izlemeleri nedeniyle Osmanlı askeri yayınları Almanya ile ittifakı bir ehven-i şer olarak görmüş ve bu yüzden başında Almanya ile birlikte savaşa girmenin kaçınılmaz olduğu vurgulanmıştır. This article examines the Ottoman government propaganda in the Ottoman military publications to legitimize the Ottoman Empire’s entrance in World War I on the side of Germany after the government faced harsh criticism for its decision to side with Germany. Because the other major powers, G. Britain and Russia adopted an explicitly anti-Ottoman foreign policy in the late nineteenth century, the Ottoman military publications presented the alliance with Germany as the least bad option and stated it as an inevitable outcome.

  9. Dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is required for leukocyte extravasation and for VEGF-induced vascular permeability in vivo

    Science.gov (United States)

    Broermann, Andre; Winderlich, Mark; Block, Helena; Frye, Maike; Rossaint, Jan; Zarbock, Alexander; Cagna, Giuseppe; Linnepe, Ruth; Schulte, Dörte; Nottebaum, Astrid Fee

    2011-01-01

    We have recently shown that vascular endothelial protein tyrosine phosphatase (VE-PTP), an endothelial membrane protein, associates with VE-cadherin and is required for optimal VE-cadherin function and endothelial cell contact integrity. The dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is triggered by vascular endothelial growth factor (VEGF) and by the binding of leukocytes to endothelial cells in vitro, suggesting that this dissociation is a prerequisite for the destabilization of endothelial cell contacts. Here, we show that VE-cadherin/VE-PTP dissociation also occurs in vivo in response to LPS stimulation of the lung or systemic VEGF stimulation. To show that this dissociation is indeed necessary in vivo for leukocyte extravasation and VEGF-induced vascular permeability, we generated knock-in mice expressing the fusion proteins VE-cadherin-FK 506 binding protein and VE-PTP-FRB* under the control of the endogenous VE-cadherin promoter, thus replacing endogenous VE-cadherin. The additional domains in both fusion proteins allow the heterodimeric complex to be stabilized by a chemical compound (rapalog). We found that intravenous application of the rapalog strongly inhibited VEGF-induced (skin) and LPS-induced (lung) vascular permeability and inhibited neutrophil extravasation in the IL-1β inflamed cremaster and the LPS-inflamed lung. We conclude that the dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is indeed required in vivo for the opening of endothelial cell contacts during induction of vascular permeability and leukocyte extravasation. PMID:22025303

  10. Kuramsal ve İşlevsel Dil Öğretiminde Tiyatronun Rolü ve Önemi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Gıyasettin AYTAŞ

    2017-10-01

    Full Text Available Tiyatro bir sanat faaliyeti olmanın yanında etkili bir iletişim aracıdır. En eski dönemlerden bu yana, hatta insanlığın varlığından itibaren tiyatrodan ve onun etkililiğinden söz etmek olasıdır. Dil edinim süreçleri ile ilgili görüşler birbirinden farklı olmakla birlikte, dilin kullanımında en temel gösterge iletişim ihtiyacıdır. Bununla birlikte dil aynı zamanda bir temsil göstergesidir. Onun aracılığı ile aidiyet ve mensubiyetler hakkında hüküm verilir. Bireyin sosyal ve siyasal özelliklerinin yanında, karakteristik özelliklerini de kullandığı dil aracılığı ile tespit edebilmekteyiz. Tiyatro bu farklılıkların her birini bir arada sergileyen ve somut bir göstergeye dönüştüren bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Tiyatro yaşanmışlıkları bir araya getirerek iletişim çeşitliliğini ve zenginliğini ortaya koyar. Hayatın hem var olanını hem de olması gerekenlerini birlikte sunar. Her ne kadar bir durum veya olay sonsuz olarak değerlendirilmesi mümkün değilse de tiyatro bu mümkün olmayana varsayımlar açısından yaklaşır. İnsan davranışlarının bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere iki göstergesi bulunmaktadır. Bu iki durumla ilgili iletişim yeterliliklerini ve farklılıklarını tiyatro aracılığı ile birlikte görebiliriz. Güzel sanatların hemen tamamını bir arada ve birlikte içinde barındıran tiyatro, bütün dil aşamaların birlikte ve bir arada sunar. Hem iç hem de dış konuşmanın bütün inceliklerini birlikte sunan ve bu özelliği ile karşılıklı ifade çeşitliliğini tiyatro birlikte sunar. İletişim ve dil ediniminde tiyatronun önemini ve gerekliliğini anlamak ve sorgulamak için tiyatronun işlevsel özelliğinden bütün ayrıntıları ile yararlanmak kaçınılmazdır.

  11. ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARI IŞIĞINDA DOĞU AVRUPA ÜLKELERİNDE SOĞUK SAVAŞ SONRASI DIŞ POLİTİKA BELİRLEME SÜRECİNİN ANALİZİ

    OpenAIRE

    TANIYICI, Şaban

    2004-01-01

    Soğuk savaş döneminin sona ermesi Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyetler Birliği güdümündeki çeşitlilik göstermeyen dış politikalarında farklılasmayı da beraberinde getirmiştir. Güvenlik kavramının dış tehditlerin yanında iç tehditleri de kapsayacak şekilde genişlemesi, dış politika belirleme sürecini etkileyen aktörlerin sayısının ve türlerinin artması, bu ülkelerin dış politikalarının anlaşılmasının soğuk savaş dönemine göre daha karmaşık hale gelmesine yol açmıştır. Bu makale uluslararası ilişk...

  12. 40 CFR 35.926 - Value engineering (VE).

    Science.gov (United States)

    2010-07-01

    ... 40 Protection of Environment 1 2010-07-01 2010-07-01 false Value engineering (VE). 35.926 Section... engineering (VE). (a) Value engineering proposal. All step 2 grant applications for projects having a... completion of VE analysis and submittal of VE summary reports). (b) Value engineering analysis. For projects...

  13. Mehmet Akif Ersoy’a Göre Doğu’nun Geri Kalmışlığının, Batının Gelişmişliğinin Eğitim-Öğretim İle İlişkisi

    OpenAIRE

    KESKİN, Mustafa

    2005-01-01

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu kolay olmamıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra neredeyse bütün ümitleri tükenmiş bir durumda olan Türk halkına yeni bir heyecan ve ruh kazandırmak için bazı fikir adamlarımız birtakım çözüm önerileri sunmuşlardır. Bunlardan birisi, millî şair ve düşünürümüz M. Âkif ERSOY’dur. M. A. Ersoy, “Fatih Kürsüsünde” adlı eserinde, bilime bigane kalmış, ümitsizlik girdabına düşmüş, yoksulluk ve fakirlik içinde yorgun ve dermansız kalmış, kısaca yok olmak üzer...

  14. Akdeniz’de Yaşanan Güvenlik Sorunu ve Büyük Güçlerin Politikası (1936-1939 Security Issue In The Mediterranean And The Policy Of Great Powers (1936-1939

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mehmet Sait DİLEK

    2012-12-01

    Full Text Available England and France had reached the broadest borders of theirhistory during interwar period, in terms of their colonies. Such that thementioned states gained a great advantage against Germany and Italyespecially during the power struggle in Europe and on top of that, theirpolicy was grounded on the strategy of protecting the status quo againstthe possible revanchism and revisionism movements.Since the breakout of left-right conflicts in Spain during interwarperiod caused some states to be included in the issue, the tensionincreased in the Mediterranean. This interventionist understandingbecame even tenser when some submarines of the Italian navy startedto attack ships with foreign flags by hiding their identities. Therefore, aconference was held in Nyon between 10-14 September 1937 with theparticipation of England, France, Turkey, Yugoslavia, Greece, Egypt, theSoviet Union, Bulgaria and Romania. Italy, Germany and Albania, onthe other hand, responded to the invitation negatively.Status-quo states achieved to establish the power and interestrelationship in their favor in the new order, created after the Treaty ofVersailles. Therefore, the aforementioned states used the method ofdiplomacy when the first attacks against the system were executed andeven, they could not sufficiently object to the aggressive acts ofrevisionist states, as required by the appeasement policy. Revisioniststates, on the other hand, declared their discomfort with the status quoas they gained power and started to act in accordance with their owninterests rather than building the system on justice. This studyassesses how a national issue that occurred in Spain turned into asecurity problem in the Mediterranean with the effect of successiveevents; and what kind of politics were determined by said states againstthe emerging crisis. İngiltere ve Fransa sahip oldukları sömürgeler açısından en geniş sınırlara iki savaş arası dönemde ulaşmışlardı. Öyle ki adı ge

  15. 47 CFR 97.513 - VE session manager requirements.

    Science.gov (United States)

    2010-10-01

    ... 47 Telecommunication 5 2010-10-01 2010-10-01 false VE session manager requirements. 97.513 Section... SERVICES AMATEUR RADIO SERVICE Qualifying Examination Systems § 97.513 VE session manager requirements. (a) A VE session manager may be selected by the VE team for each examination session. The VE session...

  16. Production process of VE

    International Nuclear Information System (INIS)

    1987-07-01

    This book tells of synopsis of production process of VE(value engineering), object selection method and establishment of target, collection of object information, design of function, write improvement suggestion, evaluation of improvement suggestion, all sorts of worksheets of production process of VE, explanation of IE, explanation of PERT.

  17. Yüksek Ziraat Enstitüsünün Öyküsü

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Arif Akman

    2015-02-01

    Full Text Available 20. yüzyıl başlarında doğmuş olan bizim kuşak, yani Osmanlı İmparatorluğunun çocukları, biri son derece acı ve  hazin;  ötekisi  ise  son  derece  sevindirici ve mutlu iki olayı  hem de çok kısa aralıklarla birlikte yaşamıştır. Bu iki son derece önemli olaydan acı olanı, 700 yıllık o koca Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü yaşamak talihsizliği; sevinç ve mutluluk dolu ikinci olay ise, o vatanı kurtaran Atatürk sayesinde yepyeni ve dinamik bir Cumhuriyet’in Türkiye Cumhuriyet’inin doğuşunu, yaşamak olmuştur. Kurtuluş Savaşı, düşmanın denizi dökülmesiyle sonuçlandığı mutlu günün hemen arkasından İzmir’e gelen Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa, yanındakilerin “Çok şükür bitti” dediklerini işitince, “Asıl işimiz şimdi başlıyor” demişti. Atatürk bu sözleriyle, belki ta Harbiye’deki  öğrenciliği ve uzun süren askerlik yaşamı boyunca yapmayı tasarlayıp kafasında biçimlendirdiği devrim ve reformları kastediyordu. Atatürk, gençliğinden beri Hilafet, Saltanat, batı uygarlığı ve cumhuriyet hakkındaki düşünce ve tasarımlarını, Kurtuluş Savaşı boyunca kimseye açmamış ve âdeta bir sır gibi kendi içinde saklamıştır. Vakte ki memleket kurtulup Lozan Barış Anlaşması da yapıldıktan sonra barış dönemi başlayınca; artık tasarladığı devrim ve reformları yapmak zamanının geldiğine karar vererek bunları uygulamaya koymuştur. Bildiğimiz bu devrim ve reformlar da 1923 ile 1928 yılları arasında olmak üzere, topu topu 5 yıl içinde gerçekleştirilmiştir.

  18. İNOVASYON VE İNOVASYON GÖSTERGELERİ: AB ÜLKELERİ VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI

    OpenAIRE

    ŞAHİNLİ, Mehmet Arif; KILINÇ, Efecan

    2013-01-01

    Literatürde inovasyonu ölçen ve ülkelerin inovasyon performanslarını ortaya koyan birçok gösterge bulunmaktadır. Bilgi yoğun sektörlerdeki istihdam, Toplam Faktör Verimliliği (TFV), AR&GE harcamaları, patent başvuru ve tescil sayıları, girişimci, araştırmacı ve teknisyen sayıları, ileri teknoloji ihracatı, royalti ve lisans ücretleri, endüstri katma değeri, inovasyon kapasitesi ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT)’nin ihracatı bu göstergelerden bazılarıdır. İnovasyonun en önemli ...

  19. Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recep BAKIŞ

    2011-12-01

    Full Text Available Bu makalede, sanayi, tarım ve evsel atık sularla yoğun bir şekilde kirletilen Porsuk çayı ve havzasındaki yüzeysel ve yeraltı suyu kirlilik düzeyi araştırılmıştır. Bu amaçla, Porsuk çayı boyunca ve havza içinden 20 istasyon seçilerek, 2 yıl boyunca mevsimsel yüzeysel ve yeraltı su örnekleri alınmıştır. Yüzeysel sularda toplam 18, yeraltı sularında ise toplam 15 parametre analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, mevsimsel değişikliklerin sebebine bakılmaksızın, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Kıta İçi Su Kaynakları sınıfları ve uluslar arası standartlarla karşılaştırılmıştır. Porsuk çayı ve havzasındaki hem yüzey suyunun hem de yeraltı suyunun IV. Kalite su sınıfında olduğu tespit edilmiştir

  20. Davras Dagı (Isparta ve Çevresinin Orman ve Çalı Vejetasyonu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Coşkun SAĞLAM

    2009-04-01

    Full Text Available Bu vejetasyon çalısması, 2002-2005 yılları arasında Batı Toroslar'da yer alan Davras Dagı ve çevresinde gerçeklestirildi. Vejetasyon Braun-Blanquet (1964 metoduna göre analiz edilerek orman ve çalı vejetasyonuna ait yedi birlik tespit edildi. Bunlardan bes tanesi yenidir. Orman vejetasyonu: Sınıf : Quercetea pubescentis (Oberd, 1948 Doing Kraft, 1955 Ordo : Querco – Cedretalia libani Barbéro, Loisel ve Quézel, 1974 1. Minuartio globulosi – Juniperetum excelsae ass. nova 2. Sileno squamigeri – Quercetum cerridis ass. nova 3. Astragalo oxytropifolii – Pinetum caramanicae ass. nova Alyans : Lonicero nummulariaefoliae – Cedrion libani Quézel, Barbéro ve Akman 1978 4. Veronico syriaci – Cedretum libani ass. nova 5. Diantho cibrarii – Quercetum vulcanicae Kurt et al. 1996 Sınıf : Quercetea ilicis Br.-Bl., 1947 Ordo : Quercetalia ilicis Br.-Bl., 1947, Rivaz Martinez, 1974 Alyans : Quercion cocciferae Quézel, Barbéro, Akman, 1978 6. Hyperico polyphylli – Pinetum brutiae ass. nova Çalı Vejetasyonu: Sınıf : Quercetea pubescentis (Oberd, 1948 Doing Kraft, 1955 Ordo : Querco – Cedretalia libani Barbéro, Loisel ve Quézel, 1974 7. Astragalo atropurpureus– Quercetum cocciferae Kargıoglu, 19

  1. 15th and 16th Centuries Blue-White Ceramics: Comparison Of Ottoman, Safavid and Chinese Samples In The Style Context / 15 ve 16. Yüzyıl Mavi-Beyaz Seramikleri: Osmanlı, Safevi ve Çin Hanedanlığı Örneklerinin Üslup Bağlamında Karşılaştırılması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Sevcan ÖLÇER

    2018-04-01

    üzyıllarda Anadolu, Orta Asya ve Uzak Doğu’da hüküm süren bu devletler, politik veya sosyo-ekonomik nedenlerle birbirleriyle sürekli temas halinde olmuşlardır. Bu nedenleri kısaca savaş ganimetleri, diplomatik hediyeler, sanatçı alışverişi ve İpek Yolu aracılığıyla gerçekleşen ticari hareketler olarak sıralayabiliriz. Söz konusu medeniyetler arasında çeşitli sebeplerle gerçekleşen sanatsal etkileşimler, dokuma, maden, ahşap, cam ve seramik gibi küçük el sanatlarında karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı, Safevi ve Çin Hanedanlıkları arasındaki sanatsal etkileşimler ve üsluplar, özellikle mavi-beyaz seramiklerde dikkate değer örnekleri içermektedir. 14. yüzyıldan beri Çin’de gelişmeye başlayan mavi-beyaz seramikler Safeviler ve Osmanlılar tarafından oldukça beğenilmiştir. Bunun yanında her iki ülke de 15 ve 16. yüzyıllarda bulundukları bölgelerde, kendilerinden önce var olan kültür birikimlerinden faydalanarak yerli ve yabancı üslupları birleştirmiştir. Çalışmamızda, öncelikle Safevilerin kuruluşundan itibaren ürettiği mavi-beyaz seramikler ve üretim merkezleri üzerinde durulmuş, merkezler arası üslup farklılıkları açıklanmıştır. Ardından, kırmızı hamurlu Milet işi ve beyaz hamurlu mavi-beyaz ilk devir Osmanlı seramikleri hakkında bilgi verilerek, örnekler üzerinden İran ve Çin kaynaklı gelişen bezeme üslupları irdelenmiştir. Ayrıca, ustalar ve eserler aracılığıyla gelişen bezeme kompozisyonları Çin, Safevi ve Osmanlı ekseninde birbirleriyle karşılaştırılmıştır.

  2. Monitoring and Risk Identification Caused by High Water, Floods and Erosion Processes in Urban Part of Sava Riverbed

    Science.gov (United States)

    Oskoruš, D.; Miković, N.; Ljevar, I.

    2012-04-01

    Riverbed erosion and bottom deepening are part of natural fluvial processes in the upper stream of Sava River. The increasing gradient of those changes is interconnected with the level of human influence in the river basin and riverbed as well. In time period of last forty years the consequences of riverbed erosion are become serious as well as dangerous and they threaten the stability of hydro technical structures. The increasing value of flow velocity in riverbed in urban part of river section during high water level, mud and debris flow during the floods as well, is especially dangerous for old bridges. This paper contains result of velocity measurements during high waters taken by Hydrological Service of Republic Croatia, load transport monitoring during such events and cross sections in some vulnerable location. In this paper is given one example of Jakuševac railway bridge in Zagreb, heavily destroyed during high water event on the 30 March 2009., recently reconstructed by "Croatian Railways" company. Keywords: Riverbed erosion, flow velocity, mud and debris flow, risk identification, stability of bridges

  3. سینمای ایران

    OpenAIRE

    EMAMİ, SABER

    2016-01-01

    Bu makale'de başlangıçtan İran İslâm devrimi ve İran-Irak savaşına kadar İran sineması incelenmiştir. Sinema tekniği Kaçar Şahı Nâsıruddîn Şah ve oğlu Muzafferüddin Şah’ın Avrupaya seferleriyle, çağdaş uygarlık ürünü olarak İran’a getirildi. Farsça ilk sesli sinema Rıza Şah zamanında “Dohter-i Lor: Lor Kızı” adlı film ile başladı. Ardından devlet tarafından teşvik edilen bir sinema, “olay”, “ahlak”, “müzik” ve “cinsel cazibe” ögelerine danyanarak şekillenmiştir. Bu sinema, daha çok dinse...

  4. Probiyotik Mayalar ve Özellikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hatice Yıldıran

    2017-10-01

    Full Text Available Probiyotikler tüketicinin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan mikroorganizmalardır. Probiyotik uygulamalarının sağlık üzerine etkileri hakkında yapılmış pekçok araştırma bulunmaktadır. En yaygın kullanılan probiyotik bakteriler; bifidobakteriler ve laktobasiller, laktokoklar ve streptokoklar gibi laktik asit bakterileridir. İnsanlar için probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar arasında ayrıca mayalar, basiller ve enterokoklar da bulunmaktadır. Probiyotik mayalar son yıllarda bilim insanları için ilgi çekici bir alan olmuştur. Yapılan bazı çalışmalar Saccharomyces cinsine ait türlerin antibakteriyel ve probiyotik özelliklere sahip olabileceklerini göstermiştir. Saccharomyces boulardii yıllardır insanları farklı gastrointestinal rahatsızlıklarından korumak veya hastalıklardan iyileştirmek amacıyla probiyotik olarak kullanılan, patojenik olmayan bir mayadır. S. boulardii özellikle ilaç endüstrisinde genellikle liyofilize formda kullanılmaktadır. Yapılan bu derleme çalışmasında probiyotikler, mayaların probiyotik olma özellikleri ve probiyotik mayaların kullanım alanları hakkında bilgiler verilmiş ve bu alanda yapılan araştırmalardan örnekler sunulmuştur.

  5. Kedi ve Köpeklerde Diabetes Mellitus.

    OpenAIRE

    ŞİMŞEK, Aynur; İÇEN, Hasan

    2008-01-01

    Diabetes mellitus polidipsi, poliüri ve polifaji gibi klinik bulgularla karakterize endokrin bir hastalıktır. Bu derlemede, kedi ve köpeklerde yaygın olan hastalığın etiyoloji, patogenezis, kliniklaboratuar bulguları, tanı, ayırıcı tanı ve sağaltımına yönelik bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır

  6. TWO IMPORTANT DEVELOPMENT THROUGHT THE TUSKISH HISTORY IN THE 20 TH CENTURY: THE RISING OF AVIATION AND A LEADER TÜRK TARİHİ BAKIMINDAN 20. YÜZYILDA İKİ ÖNEMLİ GELİŞME:“HAVACILIĞIN VE BİR LİDERİN DOĞUŞU”

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Osman YALÇIN

    2011-06-01

    Full Text Available Planes are one of the most important discoveries of the 20th century. This was the last period of the Ottman Empire. This was also the first years of Mustafa Kemal Atatürk’s military life.Turkish government used the airplane in military field firstly in Balkan Wars. Ottoman Empire bought about 450-500 airplanes between 1912-1918 years. Turkish air forces was the one of the first establishments that constituted by parlement at the independence war years. Ever pressed Greek air force, enemy planes were not adducted to Turkish frontline. Ottoman aviation was abolished in 1920. Atatürk became aware of the aviation with his for seeing and the experiences that for he considered important of aviation for making the country strong and independent during his life. But he also foresaw his country insufficiency at substructure and between 1923-1938 air war industry consider important. Therefore flying of younger generation has been seen as a security of the Turkey sky.One of the mottos of Mustafa Kemal ATATURK “Future is in the skies” was also a sign of his foreseing as a strategist which effects continues even today Uçaklar 20. yüzyılın başında icat edilen önemli gelişmelerden biridir. Bu tarih Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına denk gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ise mesleki hayatının ilk yıllarına rastlamıştır.Türk Devleti uçağı askeri alanda ilk defa Balkan Savaşlarında kullanmıştır. Osmanlı Devleti ordusu envanterine 1912–1918 arasında yaklaşık 450–500 uçak alınmıştır. Osmanlı havacılığı 1920 yılında lağv edilmiştir. İstiklâl Savaşı yıllarında Büyük Millet Meclisi’nin teşkilatını kurduğu ilk birimlerden biri Hava Kuvvetleri Teşkilatı olmuştur. İstiklâl Savaşı’nda, Yunanlıların hava gücü daima baskı altında tutulmuş, düşman uçakları Türk cephesine yaklaştırılmamıştır. Atatürk, askerlik hayatındaki tecrübeleri ve öngörüleri ile havac

  7. Yerelden Evrensele Japon Anime ve Manga Sanatı

    OpenAIRE

    TAŞ ALİCENAP, Çiğdem

    2014-01-01

    Anime ve manga kültürü Uzakdoğu çizgi roman sanatının yoğun üretimi, tarih, din, kültür ve felsefenin konulara yansıması ve Batı çizgi film ve çizgi romanlarından ayrılan farklı tarzlarıyla araştırılması ve öğrenilmesi gereken değerler içermektedir. Japonya’ da çizgi film sanatının Batı’ daki Disney gibi bir endüstrinin dışında bu denli özgün ve başarılı örnekleri elbette o sanatçıların yetiştiği kültürün, tarihin, sanatın ve felsefi değerlerin olduğu kadar eski...

  8. Rizâeddin b. Fahreddin ve Kütüb-i Sitte ve Müellifleri adlı eseri

    OpenAIRE

    KHAZİEV, Rinat

    2015-01-01

    Tez bir Girişten ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte tezin içerdiği bilgiler ve hazırlanmasında izlenen yöntem hakkında bilgiler verilmiştir.Tezin birinci bölümünde Rizâeddin b. Fahreddin’in hayatına dair bilgiler sunulmuştur. Onun şahsiyeti, âlimliği, başmuharrirliği ve sosyal faaliyetleri gösterilmiştir. Diğer taraftan da onun hayatı, ilmi tahsili, hocaları ve eserleri ele alınmıştır.Araştırmanın ikinci bölümde Rizâeddin b. Fahreddin’n Hadis ilmine bakışı ve yaklaşımı tahlil edilm...

  9. Tanenler ve Hayvan Besleme Üzerine Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Esin Ünver

    2014-06-01

    Full Text Available Tanenler; bitkilerin yapısında doğal olarak bulunan, kendilerini patojen mikroorganizmalara ve virüslere karşı korumak için ürettikleri fenolik bileşiklerdir. Hayvan besleme açısından ise tanenler; hayvanın türü, fizyolojik durumu, tanenin yapısı ve miktarına bağlı olarak olumlu ve olumsuz etkilere sebep olabilmektedirler. Bu çalışmanın amacı; tanenler, etkileri ve hayvan beslemede kullanımları ile ilgili bir derleme sunmaktır.

  10. Melatonin ve Klinik Önemi

    OpenAIRE

    Fehmi, Özgüner; Özcankaya, Ramazan; Delibaş, Namık; Koyu, Ahmet; Çalışkan, Sadettin

    2009-01-01

    SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 1995 Aralık; 2(4) Melatonin ve Klinik Önemi Fehmi Özgüner Ramazan Özcankaya Namık Delibaş Ahmet Koyu Sadettin Çalışkan . Özet Melatonin karanlık periyotta sentezlenir ve salınır, ayrıca karanlığın süresi hakkındaki bilginin değerlendirilmesine aracılık eder. Melatonin sirkadiyan ritmi, gençlerde oldukça düzenlidir, yaşlılıkta sıklıkla siklus bozulma gösterir ve bir hipomelatoninemi sendromu ola...

  11. Tom Stoppard'ın Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler Adlı Oyununda Mizah ve Kader

    OpenAIRE

    Erkan, Ayça Ülker

    2016-01-01

    Bu çalışmanın amacı karakterlerin kimlik arayışından kaynaklanan fiziksel mizahı tartışmak ve oyundaki ölüm/şans/kader/gerçeklik/yanılsama gibi temaların Rosencrantz ve Guildenstern’nin varoluşçu hayatlarında nasıl işlediğini göstermektir. Mizah, bu trajikomedinin analiz edilmesinde önemli bir rol oynar. Absürd Tiyatro, insanlık durumundaki saçmalığı ifade eder, rasyonel aygıtların kullanımını terk eder, insanın trajik kaybolmuşluk duygusunu yansıtır ve insanlık durumu olan hayat ve ölümle il...

  12. Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recep BAKIŞ

    2012-06-01

    Full Text Available Türkiye’de enerji ihtiyacı, ülkenin öz kaynaklarından karşılanamadığı için yurt dışından ithal edilmektedir. Oysa Türkiye’nin zengin yenilenebilir su kaynakları vardır. Bu makalede, Nehil Çayının (Zap suyu alt havzası sahip olduğu hidroelektrik enerji potansiyeli, bu kaynağın efektif kullanımına ve böylece ülkenin enerji açığını kısmen kapatmaya yönelik olarak araştırılmıştır. Araştırma, Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS ve Uzaktan Algılama metotları kullanılarak yapılmıştır. Ön araştırmaya göre, Nehil Çayı havzasında bir adet barajın planlaması yapılmış ve bu barajın olası maliyetleri ve buradan temin edilebilecek yıllık elektrik enerjisi miktarı hesaplanmıştır. Barajın toplam maliyetleri ve kurulu gücü Simahpp yazılımı ile hesaplanmıştır. Simahpp yazılımına göre, Nehil Çayı havzasında planlanan barajın toplam maliyeti ve kurulu gücü, 41,3x106 US$ ve 25,2 MW olarak elde edilmiştir. Yılda üretebileceği elektrik enerjisi miktarı ise 39,8 GWh olarak belirlenmiştir

  13. Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Kazım UYSAL

    2011-02-01

    Full Text Available Yoğun zirai faaliyetlerin yapıldığı Antalya’nın batı sahillerinden yakalanan ekonomik önemi olan bazı deniz balıklarının (Diplodus sargus, Siganus rivulatus, Lithognathus mormyrus, Liza aurata, Chelon labrasus kas, deri ve solungaçlarındaki bakır, çinko, mangan, demir ve magnezyum (Genellikle zirai aktivitelerden kaynaklanırlar biyoakümülasyon seviyeleri araştırılmıştır. Balıkların dokularında incelenen elementlerin minimum ve maksimum seviyeleri (mg kg-1 yaş ağırlık bakır için 0.541.69; çinko için 4.14-407.23; mangan için 0.15-9.17; demir için 3.45-104.49 ve magnezyum için 204.33- 784.30 olarak tespit edilmiştir. İncelenen elementlerin en düşük biyoakümülasyon seviyeleri kas dokularda, en yüksek seviyeler (Bakır hariç ise solungaçlarda tespit edilmiştir. İncelenen türlerin kas dokularındaki bakır ve çinko seviyeleri (Dünya Sağlık Örgütü (WHO, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO ve Türk Gıda Kodeksi’nde belirtilen kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha düşük, bazı türlerin (D. sargus, S. rivulatus, L. mormyrus and L. aurata derilerinde bulunan çinko seviyeleri ise kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha yüksek bulunmuştur

  14. Cordia Sebestena Tohumunun ve Tohum Yağının Besinsel Özellikleri ve Potansiyel Değeri (İngilizce

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Foluso O. Agunbiade

    2015-02-01

    Full Text Available Az kullanılan hammaddelerin geliştirilmesinin ivme kazanması ile iyi bilinen tohum ve tohum yağlarına olan aşırı bağımlılıktan ve bunun sonucundaki yüksek maliyetten dolayı geleneksel ve endüstriyel uygulamalar için az bilinen tohum ve tohum yağları türetilmiştir. Bu nedenle Cordia sebestena tohum ve tohum yağının kullanım potansiyeli bakımından besinsel özelliklerinin değerlendirilmesine yönelik bu çalışma yapılmıştır. Tohum yağında literatürde rapor edilen çeşitli analizler kullanılarak yağ asidi profili incelenmiş ve karakterize edilmişken, tohumda ise genel bileşim, mineral bileşenler ve anti-besinsel faktörler araştırılmıştır. Sonuçlar tohumun iyi bir yağ (%40.3 ± 0.8 ve protein (%11.5 ± 0.6 kaynağı olabileceğini göstermektedir. Tohum aynı zamanda Mg, Ca ve Na benzeri bazı makro-elementler ile esansiyel bir mikro-element olan Zn kaynağı olabilir. Anti-besinlerden fitat, tanen ve oksalat içeriği yüksektir ve gıdalarda tohumun kullanımı sakıncalı olabilir. Bu maddeler belki geleneksel gıda işleme yöntemleri ile giderilebilir. Tohum yağının özellikleri onun alkid reçine sentezinde, biyodizel ve sabun üretiminde kullanışlı olabileceğini göstermektedir. Yağ asidi profili toplam yağın %71.1 oranında insan tüketimi için iyi bir yağ asidi olan oleik asiti (C18:1 ağırlıklı olarak bulundurduğunu göstermektedir. Cordia sebestena tohumu ve tohum yağının önemli kullanım alanları olabileceği görülmüştür, ancak tohum yağının aminoasit profili ve anti-besinler üzerine geleneksel işlemlerin etkileri konularında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

  15. Cabernet Sauvignon ve Merlot Şarapların Resveratrol Düzeyleri ve Ekolojik Koşulların Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Belkıs Çaylak Adıgüzel

    2015-02-01

    Full Text Available Fitoaleksinler bitkilerde patojen enfeksiyonuna bir reaksiyon olarak veya çeşitli biyotik ve abiyotik tetikleyicilerin etkisi sonucu oluşan fenolik madde karakterli, düşük molekül ağırlıklı antimikrobiyal bileşiklerdir. Resveratrol (trans–3,5,4’-trihidroksistilben de bir fitoaleksin olup, asma (Vitis vinifera, yer fıstığı (Arachis hypogaea ve diğer pek çok bitki türünde yaprak veya diğer organlarda yüksek miktarlarda bulunabilmektedir. Resveratrol asmada gövde, sürgün ve yapraklar yanında, özellikle renkli çeşitlerin tane kabuğunda bol miktarda sentezlenebilmekte ve şarap yapımı sırasında şıraya, şıradan da şaraba geçmektedir. Son yıllarda resveratrolün antikanserojen özelliği ve antioksidan karakteri nedeniyle sağlık yararları üzerine yoğun araştırmalar yapılmakta ve günlük diyette alımı önerilmektedir. Bu çalışmada, Ege, Marmara ve Trakya Bölgeleri’nde üretilen kimi bağlardan sağlanan Cabernet sauvignon ve Merlot siyah üzümlerinden üretilmiş şaraplarda bulunan resveratrol miktarları Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar bölgelerin ekolojik koşulları açısından birbirleriyle karşılaştırılmış ve resveratrol miktarı ile bu parametreler arasındaki korelasyon araştırılmıştır. Resveratrol konsantrasyonunun üzüm çeşidi ve bölgelerin iklim şartlarına bağlı olarak farklılıklar gösterebileceği görülmüştür.

  16. Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora Türlerinin Kimyasal İçeriği ve Fenolik Ekstraktiflerinin İncelenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Samim YAŞAR

    2016-05-01

    Full Text Available Bu çalışmada Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora bitkilerinden alınan örneklerde kimyasal bileşim ve fenolik ekstraktifler incelenmiştir. Bu türlerin endüstriyel anlamda oduna alternatif olabilirliği ve antioksidan üretiminde hammadde olarak kullanılabilirliği değerlendirilmiştir. Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora bitkilerine ait örneklerde holoselüloz, selüloz, α-selüloz, lignin ve kül miktarları ile etanol siklohekzan, soğuk su, sıcak su ve %1 NaOH çözünürlükleri sırasıyla %73.26-76.32, %53.58-54.52, %43.28-44.73, %20.39-21.27, %2.12-2.79, %2.49-2.71, %9.67-11.70, %10.77-12.42 ve %21.77-24.48 aralığında bulunmuştur. HPLC analizleri toplam fenolik madde miktarının Vitex agnus-castus’da (2.09 mg/g, Tamarix parviflora’da (1.05 mg/g ve Laurus nobilis’de (0.58 mg/g olduğunu göstermiştir. Laurus nobilis’te en yüksek miktardaki fenolik ekstraktif madde epikateşin (0.23 mg/g ve Tamarix parviflora’da gallik asit (0.17 mg/g olarak belirlenmiş, Vitex agnus-castus’da ise p-hidroksibenzoik asit (0.95 mg/g olarak tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, çalışma konusu bitkilerin iğne yapraklı ve yapraklı türlerle karşılaştırılabilir düzeyde olduğunu göstermiş olup, söz konusu maki türlerinin orman ürünleri endüstrisinde ve ticari antioksidan üretiminde hammadde olarak kullanılabileceklerini ortaya koymuştur.

  17. Domates Pulpu ve Salçasında Viskozite (Konsistens ve Renk Üzerine Proses Koşullarının Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Aziz Ekşi

    2015-02-01

    Full Text Available Kıvam ve renk, domates pulpu ve salçada kaliteyi belirleyen ve ticarette üzerinde en çok durulan iki önemli etkendir. Domates salçasında renk ve kıvam ile hammaddenin durumu arasında yakın bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Ancak her iki kalite öğesini ve özellikle kıvamı, hammadde olduğu kadar, proses koşulları da etkilemektedir.

  18. Ortopedik Engelli ve Engelli Olmayan Erkek Ergenlerde Benlik Saygısı ve Beden İmajı

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Sema Kaner

    2000-02-01

    Full Text Available Bu araştırma, ortopedik engelli ve engelli olmayan ergenlerin benlik saygılarını ve beden imajı algılarını karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Veriler 55 ortopedik engelli erkek ve 123 normal erkek ergenden Kendine Saygı Ölçeği ve Beden İmajı Anketi ile toplanmıştır. Sonuçlar, grupların benlik saygıları açısından farklı olmadığım, ancak ortopedik engelli erkeklerin beden imajı algılarının engelli olmayan erkeklerinkinden daha olumlu olduğunu göstermektedir. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısı ve beden imajı arasında anlamlı ve olumlu yönde bir ilişki olmasına rağmen, ortopedik engelli erkeklerde bu iki değişken arasında bir ilişki bulunamamıştır. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısını en iyi yordayıcı değişkenler cinsel organlar, boy, ayaklar ve spor yeteneği, ortopedik engellilerde ise bacaklar, ten, omuzlar, beden kılı ve saçlardır. This study was designed to determine whether self-esteem and body image perception differed among orthopedically handicapped and normal adolescents. Data were collected from 55 orthopedically handicapped males and 123 normal males using Self-Esteem Scale and Body image Questionnaire. The results show that there were no significant differences on the self-esteem scores between groups but body image scores ofthe handicapped males in two groups were higher than the normal femalesAlthough it was found that a positive and significant correlation exist between self-esteem and body image perceptions of nonhandicapped males, no such correlation was foundfor handicapped males. The most predictive body aspects of self-esteem were genital organs, height, legs and sports ability in nonhandicapped males, and legs, skin, shoulders, amount of hair on theface and scalp in orthopedically handicapped males.

  19. Vişne ve Nar Suyu ve Konsantratlarında Antosiyaninlerin Degradasyonu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Narmela Asafı

    2015-02-01

    Full Text Available Nar ve vişne suyu konsantratlarında antosiyaninlerin parçalanması üzerine sıcaklığın etkisi incelenmiştir. 70°Bx'lik konsantratlardan 45°Bx ve 15° Bx lik örnekler hazırlanarak -18°C, 5°C, 20°C ve 37°C depolanmıştır. Depolanma süresince, sıcaklık dercesine bağlı olarak değişik aralıklarla alman örneklerde antosiyanin kaybı saptanarak parçalanma hızı incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre antosiyaninlerin parçalanma­sı birinci dereceden bir reaksiyon kinetiğine göre gelişmektedir. Tüm örneklerde beklendiği gibi sıcaklık derecesi yükseldikçe antosiyaninlerin degradasyon hızları artmaktadır. Örneğin 15° Bx'lik vişne suyunda -18°C'de hız konsantı k=0.534 x 10-3 gün-1 olduğu halde, 37°C'de k= 184 x 10-3 gün-1 'e yükselmiştir. Aynı şekilde 15° Bx'lik vişne suyunda -18°C'de hız konstantı k= 0.203 x 10-3 gün-1 olduğu halde 37°C'de k= 94 x10-3 gün-1'e yükselmiştir. Ayrıca reaksiyonun sıcaklığa bağımlılığı, Arrhenius eşitliğinden yararlanarak açıklanmaya çalışılmıştır. Nar suyu ve konsantratlannda antosiyaninlerin degradasyon hızı, vişne suyu ve konsantratlarında olduğundan daha yüksektir. Böylece nar suyu ve konsantratlarında depolama süresince sıcaklığa bağlı olarak hızla renk kaybı oluşmaktadır. Ayrıca doğal briksindeki vişne suyunda antosiyaninler, konsantratlarda olduğundan daha stabil olduğu halde nar suyunda bunun aksine konsantratlardaki antosiyaninlerin daha stabil ol­duğu anlaşılmaktadır.

  20. Bitkisel Ürünlerin ve Gıda Destek Ürünlerinin İçeriklerinin Adli ve Hukuki Boyutu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Zeynep Türkmen

    2014-09-01

    Full Text Available Günümüzde alternatif ya da destekleyici tedavi yöntemlerine ve bunlara bağlı olarak bitkisel ürünlere artan bir ilgi söz konusudur. Bu ürünler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan gıda destek maddesi ruhsatı alınarak, “gıda takviyesi” adı altında piyasaya sürülmektedir. Bu tip ürünler ilaç statüsünde olmadığından ruhsatlandırılması ve piyasaya arzı farklılık gösterebilmektedir. Bu ürünlerle ilgili sıklıkla gözlenen sorunlar arasında kontaminasyon, katkı maddeleri, toksisite ve yanlış doz ve etiketlemeden kaynaklı tek tip üretim problemleri sayılabilir. Son zamanlarda söz konusu ürünlere ait zehirlenmeler ve ilaç etkileşimlerinin neden olduğu istenmeyen ve beklenmeyen durumlar gözlemlenmektedir. Bu gözlemler, alternatif ya da destekleyici ürün adı altında piyasaya sunulan bitkisel ürünlerin üretimi, ruhsatlandırılması, satışı ve denetimi konusunda ciddi düzenlemelere ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Çalışmamızın amacı, laboratuarımıza içerik analizi için yönlendirilen, ikisi bakanlık onayı olmaksızın bitkisel ürün adı altında satılmakta olan, diğeri ise bakanlık onaylı sporcu destek ürünü olmak üzere üç olgudan elde edilen bulgularımızı sunmak ve ilgili olguları Türk Ceza Kanunun hükümlerine göre değerlendirmektir. Anahtar kelimeler: Bitkisel ürünler, Sibutramine, sporda kullanılan destek ürünleri, Cinnarizine, GC-MS.

  1. Simidin Demir ve Çinko Mineralleriyle Zenginleştirilmesi ve in vitro Mineral Biyoyararlılığının Saptanması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Melis Sözer Güzelcan

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, Türkiye’de sıklıkla görülen mineral yetersizliğine bağlı beslenme sorunlarına bir yaklaşım olması açısından geleneksel bir gıda olan simidin demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmesi, bu mi­nerallerin biyoyararlılığı ve genellikle simit ile birlikte tüketilen çay ve ayran içeceklerinin mineral biyoya­rarlılığı üzerine etkileri ve ayrıca tahıllı gıdalarda bulunan fitik asidin mineral biyoyararlılığına etkisinin saptanması amaçlanmıştır. Bu amaçla, simit, demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmiş simit, çay + zenginleştirilmiş simit ve ayran + zenginleştirilmiş simit örneklerinde demir ve çinko minerallerinin içe­rikleri ve in vitro mineral biyoyararlılıkları saptanmıştır. Simit, demir ve çinko mineralleri ile zenginleşti­rilmiş simit örneklerinde fitik asit içerikleri de belirlenmiştir. Çalışma sonucunda; simitteki demir ve çinko minerallerinin biyoyararlılıkları sırasıyla % 3.14 ve % 6.78; zenginleştirilmiş simitteki bu minerallerin biyo­yararlılıkları sırasıyla % 1.96 ve % 2.84 olarak saptanmıştır. Demir mineralinin biyoyararlılığı simit ayran ve çayla tüketildiği zaman sırasıyla % 2.14 ile % 2.23; çinko mineralinin biyoyararlılığı sırasıyla % 6.38 ve % 5.09 olarak belirlenmiştir. Çay ve ayran zenginleştirilmiş simit ile birlikte tüketildiği zaman demir mineralinin biyoyararlılığının değişmediği; çinko mineralinin biyoyararlılığının arttığı saptanmıştır. Simit ve zenginleş­tirilmiş simitteki fitik asit içerikleri sırasıyla 0.154 g/100g ve 0.159 g/100g olarak belirlenmiştir. Fitat:demir minerali ve fitat:çinko minerali molar oranları hesaplanarak mineral biyoyararlılığı değerlendirilmiştir.

  2. Arnavutluk'ta Enver Hoca Dönemi İnsan Hakları ve Özgürlükler(1945-1985 Humanrights and Freedom in Albania Under Enver Hoxha Period(1945-1985

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ali ÖZKAN

    2012-09-01

    alıştırma, özgürlük ve güvenlik hakları, adil yargılanma hakkı, cezaların yasallığı, özel ve aile hayatının korunması, düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlükleriyle vb. gibi ilgili hususları içermektedir. Çalışmada Enver Hoca dönemi insan hakları ile ilgili on konuda değerlendirilmiştir. Enver Hoca İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesini işgalci güçlerden kurtarmış ve ülkesini 1945-1985 yılları arasında kesintisiz kırk yıl yönetmiştir. Enver Hoca döneminde insan hakları ve özgürlükler diğer Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri ile aynı dönem süresince kıyaslandığında aslında çok farklı olmadığı görülmüştür. Enver Hoca’yı bu konuda farklı kılan husus ise O’nun emsalleri arasında en okumuş lider olmasına rağmen söz konusu hak ve özgürlükleri hiçe sayması olmuştur. Bunun en temel nedeni ise Enver Hoca’nın iktidarının garantisi olarak bu hak ve özgürlüklerin kısıtlanması veya tamamen kendi kontrolü altında olmasını istemek gelmektedir. Ayrıca takip ettiği Marksist-Leninist İdeoloji ile Stalinist düşünce insan haklarına ve özgürlüklere yer vermeyen yapıya sahiptir.

  3. Turist Motivasyonunda Mahalli Kültür ve Etkisi ve Apart Ziyaretlerinde Turist Memnuniyeti

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nguyen Quang VINH

    2013-09-01

    Full Text Available Bu çalışma, apart turizm hizmet sektöründe stratejik pazarlama kararının tesis edilmesi anlayışını sağlamak için turizm planlamacılarına ve turizmcilere yardım etmeyi amaçlamaktadır. Ampirik analiz için Duonglam Eski Köyü’nün apart hizmetinden faydalanmış 150 uluslararası ziyaretçinin oluşturduğu datalar kullanılmıştır. Turist motivasyonu ve nihai varış noktası sadakatindeki memnuniyet arasındaki hipotezleri test etmek amacıyla regresyon yöntemi benimsenmiştir. Bu çalışma Duonglam köyündeki iklim şartları, nihai varış noktasına ulaşım kolaylığı, konaklama kalitesi, doğal güzellikler ve hijyen şartlarının turist memnuniyeti üzerinde önemli etkileri olduğu sonucunu çıkarmıştır. Diğer taraftan da bu sonuçlar Duonglam Eski Köyü’nün kültürel aktiviteleri ve turizm hizmet sektörü hakkında olumsuz bir kanıyı temsil etmektedir. Ayrıca çalışmada, araştırmanın sınırı ve turizm sektörü çalışanları için elde edilen bulguların sonuçları tartışılmıştır.

  4. KENTSEL VE KOLEKTİF BELLEKTE KIRILMALAR VE KAMUSAL ALANIN DÖNÜŞÜMÜ: GİRNE ŞEHRİ LİMANI ÖRNEĞİ

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ümmü ALTAN BAYRAKTAR

    2015-09-01

    Full Text Available Özet Günümüzde modernleşme ve kapitalizm etkisinde, maddi, toplumsal ve bireysel yaşam büyük bir hız ve ölçekle değişmektedir. Yaşamlarımızın geçtiği mekanların da aynı hız ve ölçekle değişip dönüşmesi, insanların geçmiş ile bugün arasındaki dinamikleri daha fazla sor- gulamasına neden olmuştur. Bu da bellek ve mekan arasındaki ilişkiyi araştırmayı gündeme getirmiş; diğer çalışmaların yanında, kamusal alan olarak kentin ve kentselliğin sürdürülebil- mesini sağlayan kent merkezlerinin çok katmanlı tarihi dokusunun varlığı, geçirdiği değişim ve dönüşümü anlama çabalarını arttırmıştır. Günümüzde ekonomik rasyonalite mantığıy- la atılan adımlar sonucunda tarihsel-kültürel miras ve tarihsel kentsel dokular yitirilmeye başlanmıştır. Bu değişim ve dönüşüm kentsel ve kolektif bellekte kırılmalar yaşanmasına ve kamusal alanların yaşanan mekanlar olmaktan çıkmasına neden olmuştur. Kıbrıs’ın Girne Şehri’nde yer alan ‘Liman’, tarihsel süreç içerisindeki gelişimi, fiziki ve sosyal özellikleriyle kentsel ve kolektif bellekte varolan kırılmalar ve kamusal alanın dönüşümünde mekan ve iktidar açısından bu çalışma kapsamında ele alınmıştır. Çalışmanın kuramsal alt yapısı Jür- gen Habermas’ın Kamusal Alan ve Maurice Halbwachs’ın Kolektif Bellek kavramı üzerine kurulmaya çalışılmıştır.

  5. Silah, Tasarım ve Kalashnikov Ak-47

    OpenAIRE

    Güneş, Serkan

    2015-01-01

    Silah olgusu insanlığın varoluşundan bu yana saldırmanın ve korunmanın dolayısıyla;yaşamayı sürdürmenin temel araçlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Medeniyetkavramı ve devletler silah üzerine inşa ediliyor, bekası silah ile korunuyor ve gereklikoşullar oluştuğunda silah vasıtası ile yayılıyor. Güvenlik, huzur ve tehditler için silahlartasarlanıyor, üretiliyor. Silah tasarımı, bekli de insanlık tarihinin en istikrarlı ve en uzuntasarım süreci. Milyonlarca yaratıcı beyin aynı anda öteki...

  6. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Antibakteriyel Aktivitesi ve Tekstil Sektöründe Kullanımı

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hülya KESİCİ GÜLER

    2015-11-01

    Full Text Available Özet: İnsanların doğala yönelmesi ile birlikte tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Tıbbi aromatik bitkiler, hastalıkları önlemek ve iyileştirmek, sağlığı devam ettirmek için insanlık tarihinin başlangıcından beri ilaç olarak kullanılan bitkilerdir. Bu bitkilerin kullanımları ilaç, gıda, meşrubat, kozmetik sanayi, sabun ve parfüm üretiminde sınırlı kalmamış, günümüzde organik tarım ve hayvancılıkta kullanımları artış göstermektedir. Ayrıca günümüzde farklı özelliklerinden dolayı birçok sektörde de kullanılmaya başlanmıştır. Bunlardan bir tanesi de tekstil sektörüdür. Tıbbi ve aromatik bitkiler barındırdıkları antibakteriyel özellik sayesinde sentetik tekstil bitim maddelerine alternatif oluşturmaktadır. Tekstilde kullanılacak antibakteriyel maddelerden beklenen en önemli özelliklerden bir tanesi kullanılan maddenin insan ve çevre sağlığını olumsuz etkilememesi ve tekstil mamulünün diğer özelliklerini olumsuz yönde değiştirmemesidir. Bu nedenle son yıllarda çevre dostu ve doğal esaslı antibakteriyel maddelerin eldesi ve tekstil uygulamalarına olan ilgi hızla artmaktadır. Buna bağlı olarak yapılan çalışmada; tıbbi ve aromatik bitkilerin antibakteriyel aktivitesinin çeşitli yöntemlerle belirlenmesi ve tekstil sektöründe antibakteriyel bitim maddesi olarak kullanımı araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Tıbbi ve aromatik bitkiler, antibakteriyel aktivite, tekstil Antibacterial Activity of Medicinal and Aromatic Plants and Utilization in Textile Industry Abstract: Interest in medicinal and aromatic plants increases along with day by day with natural demands of people. Medicinal and aromatic plants, that are used for protecting and healing illness, and continving the human health, since the beginning of humanity. These plants are used not only in medicine, food, beverage, cosmetic industry, soap and perfume

  7. 8. Sınıf İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersinde Gazete Kullanımının Öğrencilerin Bu Derse İlişkin Tutum ve Başarısı’na Etkisi The Use Of Newspaper In 8th Grade Revolution And Kemalism Courses And Its Effects On Students Attitude And Success

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Zafer TANGÜLÜ

    2013-07-01

    ürkçülük dersi 7. Ünitesi olan “Atatürk’ten Sonraki Türkiye: İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası” konusu belirlenen deney grubuna dönemle ve dönemin olaylarını yansıtan gazete kupürleri kullanılarak işlenmiş, kontrol grubunda ise geleneksel öğretim metodu kullanılarak işlenmiştir. Deney ve kontrol grubu öğrencilerine başarı testi ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Öğrencilerin Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersine yönelik tutum ve değişimleri belirlemek için tutum ölçeği iki gruba da ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinde tarihsel gazetelerin kullanılmasıyla işlenen 4 haftalık ders sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin ders hakkında olumlu tutum geliştirdikleri ve uygulanan başarı testiyle de deney grubu lehine başarılarının arttığı gözlemlenmiştir. Çalışmanın sonunda öğretmenlere gazete kullanımı konusunda hizmet içi eğitim verilmesi, derslerde kullanabilecekleri materyal hazırlanması ve bu materyallerin ücretsiz olarak sağlanması ve öğretmen adaylarının almış oldukları lisans eğitimi sırasında da gazeteleri etkin kullanma konusunda gerekli bilgi ve becerilerle donatılmaları konusunda çeşitli önerilerde bulunulmuştur.

  8. A low-temperature ductile shear zone: The gypsum-dominated western extension of the brittle Fella-Sava Fault, Southern Alps.

    Science.gov (United States)

    Bartel, Esther Maria; Neubauer, Franz; Heberer, Bianca; Genser, Johann

    2014-12-01

    Based on structural and fabric analyses at variable scales we investigate the evaporitic gypsum-dominated Comeglians-Paularo shear zone in the Southern Alps (Friuli). It represents the lateral western termination of the brittle Fella-Sava Fault. Missing dehydration products of gypsum and the lack of annealing indicate temperatures below 100 °C during development of the shear zone. Despite of such low temperatures the shear zone clearly exhibits mylonitic flow, thus evidencing laterally coeval activity of brittle and viscous deformation. The dominant structures within the gypsum rocks of the Lower Bellerophon Formation are a steeply to gently S-dipping foliation, a subhorizontal stretching lineation and pure shear-dominated porphyroclast systems. A subordinate simple shear component with dextral displacement is indicated by scattered σ-clasts. Both meso- and microscale structures are characteristic of a subsimple shear type of deformation with components of both coaxial and non-coaxial strain. Shortening in a transpressive regime was accommodated by right-lateral displacement and internal pure shear deformation within the Comeglians-Paularo shear zone. The shear zone shows evidence for a combination of two stretching faults, where stretching occurred in the rheologically weaker gypsum member and brittle behavior in enveloping lithologies.

  9. Bafa Gölü'nde biyotik ve abiyotik ortamda pestisit ve pcb dağılımı.

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    İdil Pazı

    2015-12-01

    Full Text Available Çalışma kapsamında Bafa Gölü’nden alınan sediment ve kefal balığı (Mugil cephalus, Linnaeus 1758 örneklerinde tarımsal pestisit ve endüstriyel kaynaklı PCB gibi organik kirleticilerin kalıntıları ölçülmüş ve bu bileşiklerin dağılımları, muhtemel kaynakları ve potansiyel biyolojik riskleri incelenmiştir. DDT ve türevleri açısından dünyanın farklı bölgelerindeki göllerin yüzey sedimentleri ile kıyaslandığında Bafa Gölü sedimentlerinde DDT kirlilik seviyesinin oldukça düşük olduğu bulunmuştur. Sedimentte Endrin baskın kirletici olarak belirlenmiştir. Sediment örneklerinde ölçülen DDT ve metabolitleri, Dieldrin, Lindan ve Heptaklor konsantrasyonları sediment kalite indekslerine göre değerlendirildiğinde, kirleticilerin göldeki canlı yaşamına olumsuz bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. ∑PCB konsantrasyonlarının ise göl kıyısında bulunan endüstriyel kuruluşlara yakın istasyonlarda sadece düşük değerli etki sevisini aşıp, diğer tüm istasyonlarda canlılar için risk yaratmayacağı belirlenmiştir. Mugil cephalus karaciğer dokusu için hesaplanan biyota sediment akümülasyon faktörü (BSAF 0.44-3.16 arasında değişmektedir. Bafa Gölü Mugil cephalus örneklerinde ölçülen kirletici konsantrasyonları dikkate alındığında Gıda ve Tarım Kurumu (FAO ve Dünya Sağlık Örgütüne (WHO göre Aldrin, Dieldrin, Endrin, Heptaklor ve DDT türevleri için hesaplanan Günlük Alım Miktarı değerlerinin (EDI Kabul Edilebilir Günlük Alım miktarlarının (ADI oldukça altında kaldığı belirlenmiştir. Ancak, balık örneklerindeki PCB seviyelerinin WHO tarafından belirlenen ADI değerini aştığı saptanmıştır

  10. Türk Millî Arşiv Belgelerinde Millî Kültür Ve Türkler National Culture And Turks In The Documents Of Turkish National Archives

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU

    2013-09-01

    Full Text Available There are some documents about the Turkish national culture and literature in archives. These documents stored in archives and there has not been a comprehensive study on it. These documents are written in the Ottoman language and aren’t translated into modern languages, including Turkish language so far. This archive documents about culture and literature were published in the newspaper of Hâkimiyet-i Milliye (National Sovereignty. Turkish history was researched in different articles and the people were informed about Turkish culture when war years also by some researchers. All these studies have resulted in success. And Turkish people who filled with national spirit had won victories constantly. However, there has not been much research on this newspaper so far because of it was published with the Ottoman language. In this work, I want to give introductory information on these documents and would like to draw attention to this archive documentation.Documents related to the Turkish culture and literature of the Ottoman archives are also available. These documents are regularly published in the newspaper of Hakimiyet-i Milliye. Several pictures, stories and literary articles are those documents. Copies of the newspaper of the Turkish culture and literature are important aspects of research. In this article, the paper analyzed some of the literary and cultural articles. Türk millî kültür ve edebiyatı hakkında devlet arşivlerinde bazıbelgeler vardır. Bu belgeler üzerinde bugüne kadar kapsamlı bir çalışmaolmamıştır. Bu belgeler Osmanlı harfleriyle yazılmış ancak günümüzekadar Latin harfli Türkçe de dâhil olmak üzere hiçbir dileaktarılmamıştır. Türk kültürü ve edebiyatı ile ilgili olan bu arşivbelgeleri Hâkimiyet-i Milliye adlı gazetede yayınlanmıştır. Gazetede MillîMücadele yıllarında savaş haberlerinin yanında Türk tarihi ile ilgiliaraştırmalar bazı yazarlar tarafından farklı makalelerde

  11. THE IMAGE OF TURKS AMONG INDIAN MUSLIMS: THE CASE OF BALKAN WARS / HİNT MÜSLÜMANLARINDA TÜRK İMGESİ: BALKAN SAVAŞLARI ÖRNEĞİ

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Tuncay Ercan SEPERCİOĞLU

    2015-03-01

    toplum, kültür ve/veya politik oluşum üzerine örnekleri değil, bir toplumun başka bir topluma dair olumlu algılarının, tepkilerine nasıl yansıdığının örneklerini içermekte, Hint Müslümanlarının Balkan Savaşlarında Osmanlı Devleti'ne ve Türk halkına ne gibi katkılarda bulunduğunu örneklerle verip bu desteklerin altında yatan sebepleri sorgulamaktadır. Hint Müslümanları Balkan Savaşlarına dikkat çekebilmek için kamuoyu oluşturma çabalarına girişmişler, Osmanlı'ya ayni ve nakdi yardımlarda bulunmuşlar, sağlık ekipleri göndererek bizzat savaşta etkin olmuşlar ve muhacirlere yönelik faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmada Osmanlı Arşivi ile dönemin bir takım gazetelerinden elde edilen veriler vasıtasıyla, Türklerin 20. yüzyıl başında maruz kaldığı en büyük sosyal sorunlardan birine Hint Müslümanlarının yaklaşım ve duyarlılıklarını ortaya koymak amaçlanmaktadır.

  12. 1929 Dünya Ekonomi Krizi Ve Ulusal Ekonomiyi Güçlendirme Mücadelesinde Kadınlar The Impact Of 1929 World Economic Crisis On Turkey And Women In Bolstering National Economy

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Doğan DUMAN

    2013-07-01

    Full Text Available After the independence war, Turkey went through some radicalpolitical and legal amendments. Despite the worst picture in economy,Turkey obtained significant successes as a result of the exuberance ofthe new Republic. However, the crisis which broke out first in the USAand then spread to the other capitalistic countries and which wasconsidered as the first major global crisis shook and had its deepreverberations in Turkey. The first impact was the devaluation of theTurkish currency. Secondly, the prices in theagriculture field droppedand affected the economy radically.Like many nations in a similar situation, Turkey planned toundergo a new economic policy and initiated a self sustaining policy.Hence, new measures were taken to encourage the nation to consumethe local products and to start saving. As a result, to implement thepolicy to use the local produce and to save as possible, a lot ofcampaigns were launched. Turkish women had a special mission in thisstruggle. Women who started to take their place sociallyandeconomically in the modernization process in Republic, had anactive role to bolster the national economy. This study aims athighlighting the major causes of the crisis, the impact on Turkisheconomy and the place of women in this struggle to overcome the crisis. Bağımsızlık savaşının kazanılmasından sonra Türkiye’de öncelikle köklü siyasal ve hukuksal değişiklikler gerçekleştirildi. Ekonomi alanında devralınan olumsuz tabloya rağmen ise, yeni bir devlet kurmanın verdiği coşkuyla ekonomik alanda da küçümsenmeyecek başarılar elde edildi. Fakat 1920’lerin sonunda önce Amerika Birleşik Devletleri’nde daha sonra diğer büyük kapitalist ülkelerde ortaya çıkan ve kapitalist dünyanın ilk büyük ekonomi krizi olarak nitelendirilen 1929 Dünya Ekonomi Krizi Türkiye’yi de derinden sarstı. Krizin Türkiye’ye ilk yansıması Türk lirasının hızlı bir değer kaybına uğraması şeklinde oldu. Ard

  13. Zenginleştirilmiş Ekmeklerde İşleme ve Depolama Sırasında Bazı Vitamin ve Mineral Madde Miktarlarındaki Değişmeler

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mehmet Karagül

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada farklı konsantrasyonlarda tiyamin (7.5, 15.0 ve 22.5 mg/kg, riboflavin (7.5, 15.0 ve 22.5 mg/kg, demir (10, 20 ve 30 mg/100 g, magnezyum (50, 75 ve 100 mg/100 ve kalsiyum (200, 300 ve 400 mg/100 g katılanlardan yapılan hamurlarda ve ekmeklerde besin öğelerinin kalma oranı araştırılmıştır. Ekmek pişirmede uygulanan sıcaklık 250 oC ve süre 25 dakikadır. Un tipi ve katkı konsantrasyonu tiyamin, demir ve kalsiyumun ekmekte kalma oranı üzerinde etkili olmuş, riboflavin ve magnezyumu etkilememiştir. Araştırma sonuçlarına göre; una kıyasla hamurda kalma oranı demir için %89.75-107.54, magnezyum için %97.69-106.00, kalsiyum için %99.59-123.67, tiyamin için %42.34-99.59 ve riboflavin için %86.49-97.46’dır. Una göre ekmekte (72 saat sonra kalma oranı ise demir için %76.21-81.97, magnezyum için %74.54-90.03, kalsiyum için %77.56-95.16, tiyamin için %27.82-58.75 ve riboflavin için %59.78-83.78’dir. Demir, kalsiyum ve magnezyumun katkı konsantrasyonu arttıkça ekmek hacmi azalmış, ekmek içi ve aroması bozulmuştur.

  14. İçme ve sulama sularında bor kirliliği ve bor giderme yöntemleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Meltem Bilici Başkan

    2014-03-01

    Full Text Available Periyodik cetvelin 3A grubunda yer alan bor yüksek iyonlaşma potansiyeline sahip olması nedeniyle yarı metal olarak kabul edilir. Yerkabuğundaki ortalama bor konsantrasyonu 10 mg/kg'dır. Bor doğada Ca, Na ve Mg'un tuzları şeklinde bulunur. Yüksek konsantrasyonlarda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları; borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri şeklinde daha çok Türkiye ve ABD'nin kurak, volkanik ve hidrotermal aktivitesi olan bölgelerinde bulunmaktadır. Bor, bitkiler için gerekli bir mikro besin elementi olmanın yanı sıra, gerekli tüm besin elementleri içerisinde, eksiklik belirtilerine neden olan miktarı ile toksik etki yapan miktarı, birbirine çok yakın olan tek elementtir. Bor su ortamında genellikle borik asit ve kısmen de borat tuzları formlarında bulunmaktadır. Pek çok endüstride kullanım alanı bulan bor bileşiklerinin endüstriyel gelişmelere bağlı olarak yüzeysel sularda bulunan konsantrasyonu artış göstermektedir. Yüzeysel sularda bulunan bor aynı zamanda evsel atıksulardan da kaynaklanmaktadır. Türkiye'de içme ve sulama sularını en çok kirleten toksik elementlerin başında bor gelmektedir. Bu nedenle bor giderimi hem insan sağlığı açısından hem de sağlıklı tarım ürünü yetiştirilebilmesi açısından oldukça önemlidir. Sulardan bor giderimi için uygulanan temel yöntemler arasında iyon değişimi, ultrafiltrasyon, ters osmoz ve adsorbsiyon gelmektedir.

  15. VE for Lua game programming

    CERN Document Server

    Mishra, Brij Bhushan

    2013-01-01

    This book follows a tutorial approach with examples and step-by-step instructions to help explain the key concepts of the LÖVE framework as well as everything you need to know about game development using the Lua programming language.LÖVE2d for Lua Game Programming is for anyone who is interested in learning about desktop game development.

  16. Hamilelik ve periodontal hastalık

    OpenAIRE

    Sağlam, Ebru; Saruhan, Nesrin; Çanakçı, Cenk Fatih

    2015-01-01

    Hamileliğe bağlı olarak annede görülen bazı immünolojik değişiklikler enfeksiyonlara yatkınlığı artırmaktadır. Periodontal hastalık, başlıca sebebi mikrobiyal dental plak olan, multifaktöriyel ve çeşitli şiddetlerde görülen yaygın bir hastalıktır. Periodontal hastalığın klinik olarak birçok tanı kriteri bulunmaktadır. Hamilelik ve periodontal enflamasyon arasındaki ilişki uzun yıllardır bilinmektedir. Periodontal hastalık, hamilelerde sistemik durumu etkilemektedir ve fetusa da olumsuz etkile...

  17. EKSENEL PİSTONLU POMPA VE MOTORLARDA KAYICI PAPUÇ PERFORMANS ARAŞTIRMASI-AKIŞ VE VİSKOZ GÜÇ KAYBI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    A. Osman KURBAN

    1997-01-01

    Full Text Available Bu çalışmada, hidrostatik-hidrodinamik yatakların iyi bir uygulama alanı olan, eğik plakalı eksenel pistonlu pompa ve motorların performansı üzerinde etkili olan kayıcı pabuçlar incelenmiştir. Bununla ilgili olarak viskoz moment kayıpları, viskoz akışkan kaçağı ve güç kayıp denklemleri elde edilip, değişik çalışma ortamlarında bu karakteristik parametrelerin değişimi ve mukayesesi deneysel olarak incelenmiştir.

  18. Yeni heterosiklik disazo boyarmaddelerin sentezi ve spektroskopik özelliklerinin incelenmesi

    OpenAIRE

    Demirçalı, Aykut

    2012-01-01

    Bu çalışmada, ilk etapta anilin ve anilin türevleri 3-aminokrotononitril ile kenetlenmiş daha sonra hidrazin monohidrat ve fenil hidrazin ile halka kapama reaksiyonu sonucu 5-amino-4-arilazo-3-metil-1H-pirazol (2a-2e) ve 5-amino-4-arilazo-3-metil-1-fenil-pirazol (3a-3e) türevi mono azo boyarmaddeler sentezlenmiştir. İkinci aşamada sentezlenen bu bileşikler önce diazolanmış sonrasında etil benzoil asetat ile kenetlenmiş ve yine hidrazin mono hidrat ve fenil hidrazin ile halka kapama reaksiyonu...

  19. ENDODONTİDE FLARE-UP’IN ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİ

    OpenAIRE

    GÜLER, Buğra; AYDEMİR, Hikmet

    2015-01-01

    ÖZETAğrı ve ağrı korkusu hasta ve hekim ilişkisinin ciddi problemlerinden birisidir. Endodontik tedavi sırasında veya sonrasında meydana gelen ağrı şikâyetlerinin azaltılması için çeşitli tedavi şekilleri ve önlemler mevcuttur. Bu tedavi şekilleri, dişin oklüzyondan düşürülmesi, premedikasyon, drenajın sağlanması, kanal içi ve sistemik medikament işlemlerini içermektedir. Bu derlemede, flare-up meydana geldiğinde hastanın nasıl yönetilmesi gerektiğinin ve flare-up’ın önlenmesi ve tedavisi içi...

  20. Tekirdağ İlinde Yetiştirilen Bazı Sebze ve Meyvelerde Nitrat ve Nitrit Miktarları Üzerinde Araştırmalar

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Harun Dıraman

    2015-02-01

    Full Text Available Meyve ve sebzelerin doğal yapılarında bulunan nitrat ve nitritin miktarları, günümüzde çevre kirlenmesinin gıdalar üzerindeki etkisini gösteren önemli parametrelerdendir. Nitrat ve nitritler gerekli ortamı buldukları zaman kanserojen bileşenlere dönüşmektedirler. Nitrat ve nitritin tayininde çeşitli kimyasal yöntemler kullanılmaktadır. Bu araştırmada ISO tarafından meyve ve sebzelerde nitrat ve nitrit belirlenmesinde referans metot olarak verilen moleküler absorpsiyon spektrofotometrik metot kullanılmıştır.Tekirdağ ilinin farklı yerleşim birimlerinden toplanan toplam 96 örnek üzerinde çalışılmıştır. Ispanak, marul, taze fasulye, patates, elma ve üzümde mg/kg taze ağırlık üzerinden belirlenen ortalama nitrat değerleri sırası ile 362.5, 685.6, 168.6, 777.9, 18.1, 16.6 olmuştur. Nitrit miktarları ise  çok düşük ve önemsiz düzeyde bulunmuştur. Örnekler üzerindeki nitrat ve nitrit miktarlarıyla ilgili istatistiki değerlendirmede  yapılan gruplar arasında önemli farklılık olduğu bulunmuştur. Örneklerin nitrat miktarlarının Türk Gıda Kodeksi tarafından izin verilen  maksimum değerlerin altında ve düşük  olduğu görülmüştür.

  1. Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Rasime DEMİREL

    2010-10-01

    Full Text Available Eskişehir (Türkiye’deki farklı marketlerden toplanmış olan şişelenmiş doğal ve mineral suların mikrobiyal kalitesi incelenmiştir. Membran filtrasyon tekniği uygulanarak su örneklerinin kalitesi; toplam koliform, Escherichia coli, Enterococcus spp., Aeromonas hydrophila’nın varlığı ve miktarı yönünden analiz edilmiştir. Aerobik bakteriler 22 ve 37 ºC’de inkübasyonu sonucunda ml’deki heterotrofik bakteri sayısı (HPC olarak belirlenmiştir. Şişelenmiş mineral su örneklerinde Bacillus türleri belirlenirken, şişelenmiş içme suyu örneklerinde herhangi bir bakteri ya da kontaminasyon bulunmamıştır

  2. Addison hastalığı ve gebelik

    OpenAIRE

    Bayrak, Z; Turan, V; Demirtaş, G; Erdoğan, M; Aşkar, N

    2011-01-01

    Primer adrenal yetmezlik nadir görülen bir endokrinolojik hastalıktır. Çoğu idiopatiktir. Tip 1 diabetes mellitus, hipertiroidizm, hipotiroidizm, pernisiyöz anemi gibi otoimmun hastalıklarla ilişkilidir. Yirmi sekiz yaşında 18 yıldır Addison hastalığı nedeni ile tedavi gören ve gebelik istemi olan olguyu gebeliğin ilk haftalarından doğuma ve puerperal döneme kadar takip ettik. Endokrinoloji kliniği ile birlikte takip ettiğimiz hastada kortikosteroid tedavisi ile antenatal ve postnatal dönemde...

  3. Bir Buzağıda Notomeli (Notomelia) ve Pakomeli (Phocomelia) Olgusu

    OpenAIRE

    HAYAT, Ali

    2013-01-01

    Bu vaka takdiminde, 15 günlük dişi melez bir buzağıda notomeli ve pakomeli anomalisi klinik ve radyolojik olarak değerlendirildi. Notomelie ve pakomeli olgusunun buzağılarda çok nadir görülmesi ve ilginç olmasından dolayı bu vaka rapor edilmiştir.

  4. Urfa Peynirlerinin Mikrobiyolojik, Kimyasal ve Duyusal Niteliklerinin Saptanması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Atilla Yetişmeyen

    2015-02-01

    Full Text Available Bu araştırmada Ankara İli merkezinde satışa sunulan Urfa peynirlerinin mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal özellikleri belirlenmiştir. Mikrobiyolojik incelemeler sonucunda, örneklerde ortalama olarak; 1,0x109 kob/g TAMB (toplam aerobik mezofil bakteri, 1,0x107 kob/g maya ve küf, 3,5x106 EMS/g koliform bakteri, 1,1 x106 EMS/g E. coli ve 1,3x103 kob/g S. aureus olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular, Urfa peynirlerinin üretiminde ve pazarlanması sırasında hijyenik kurallara uyulmadığını ve kötü bir mikrobiyolojik kaliteye sahip olduğunu göstermektedir. Kimyasal analizler sonucu örneklerin kurumadde, yağ, kurumaddede yağ, protein, tuz, kurumaddede tuz, kül, titrasyon asilliği (yüzde laktik asit cinsinden, pH, toplam azot, suda eriyen azot, olgunlaşma katsayısı ve protein olmayan azot değerleri sırasıyla % 48,33, % 22,96, % 47,48, % 17,53, % 6,80, % 17,53, % 2,107, % 1,23, 5,44 pH, % 2,747, % 0,411, % 15,25 ve % 0,26 olarak belirlenmiştir. Duyusal nitelikler bakımından ise; peynirlerin 100 puan üzerinden ortalama 53,71 puan aldıkları tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlardan Urfa peynirlerinin standart bir kalitede olmadığı, üretiminde ve pazarlanmasında hijyenik kurallara uyulmadığı anlaşılmaktadır.

  5. Surke'nin Bazı Kimyasal ve Mikrobiyolojik Kalite Nitelikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ufuk Kamber

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışma, Hatay ilinde tüketilen ve halk arasında Surke peyniri olarak kabul edilen süt ürününün bazı kimyasal ve mikrobiyolojik özeliklerini ortaya koymak ve Surke' yi tanıtmak amacıyla yapılmıştır. On örnek üzerinde yapılan analizlerde Surke peynirinde ortalama mikrobiyolojik analiz sonuçları sırasıyla toplam aerob mezofil bakteri; 6.5x108 kob/g, laktobasiller 4.4x107kob/g, laktokoklar 2.8x102 kob/g, mikrokok ve stafilokoklar 2.5x102 kob/g, enterobakteriler 3.5x102 kob/g, koliform grubu bakteriler <2.0x102kob/g, ve maya/küf ise 2.7x105 kob/g düzeyinde izole edilmiştir. Kimyasal analiz bulgularına göre ortalama; peynirlerde kuru madde miktarı % 52.8, yağ % 11.0, tuz % 8.1 ve asitlik laktik asit (LA cinsinden % 2.1 olarak saptanmıştır.

  6. Cabernet Sauvignon ve Merlot Şarapların Resveratrol Düzeyleri ve Ekolojik Koşulların Etkileri

    OpenAIRE

    Belkıs Çaylak Adıgüzel; Nedim Çetinkaya; Ufuk Yücel

    2015-01-01

    Fitoaleksinler bitkilerde patojen enfeksiyonuna bir reaksiyon olarak veya çeşitli biyotik ve abiyotik tetikleyicilerin etkisi sonucu oluşan fenolik madde karakterli, düşük molekül ağırlıklı antimikrobiyal bileşiklerdir. Resveratrol (trans–3,5,4’-trihidroksistilben) de bir fitoaleksin olup, asma (Vitis vinifera), yer fıstığı (Arachis hypogaea) ve diğer pek çok bitki türünde yaprak veya diğer organlarda yüksek miktarlarda bulunabilmektedir. Resveratrol asmada gövde, sürgün ve yapraklar yanında,...

  7. Semiyoloji ve Semiyotik Üzerine Düşünceler

    OpenAIRE

    Çiçek, Mehmet

    2016-01-01

    Türkçede Göstergebilim diye tek sözcükle karşılanan kavram Fransızca ve İngilizcede iki sözcükle karşılanmaktadır: Semiyoloji ve Semiyotik (Fr. Sémiologie; Sémiotique / İng. Semiology; Semiotics). Semiyoloji ve Semiyotik aynı şeyler midir, farklı şeyler mi? Biz bu kavramların eş anlamlı değil; olsa olsa yakın anlamlı olabileceklerini düşünüyoruz. Bu makalede bu kavramlar ve bu kavramlara ilişkin görüşler irdelenecektir.

  8. Ekşi Hamurlardan Laktik Asit Bakterileri ve Mayaların İzolasyonu ve Tanımlanması

    OpenAIRE

    Bakırcı, Fatih; Köse, Ergun

    2017-01-01

    Gıda tüketiminde önemli bir yere sahip olanekmeğin, son yıllarda raf ömrünü uzatmak ve besin kalitesini arttırmak içinzengin aroma ve doğal mikrofloraya sahip ekşi hamur ile üretimleri tercihedilmektedir. Bu çalışmada, İzmir ilinde bulunan 10 farklı yerel fırından alınan10 farklı ekşi hamur örneğinden izole edilen laktik asit bakteri (LAB) ve mayasuşlarının tanımlanması amaçlanmıştır. Ekşi hamur örneklerinden izole edilenmikroorganizmalar biyokimyasal özelliklerine göre Vitek 2 Compact (Biome...

  9. FvVE1 Regulates Biosynthesis of Fumonisins and Fusarins in Fusarium verticillioides

    Science.gov (United States)

    MYUNG, KYUNG; LI, SHAOJIE; BUTCHKO, ROBERT A.E.; BUSMAN, MARK; PROCTOR, ROBERT H; ABBAS, HAMED K.; CALVO, ANA M.

    2009-01-01

    The veA gene positively regulates sterigmatocystin production in Aspergillus nidulans and aflatoxin production in A. parasiticus and A. flavus. Whether veA homologs have a role in regulating secondary metabolism in other fungal genera is unknown. In this study, we examined the role of the veA homolog, FvVE1, on production of two mycotoxin families, fumonisins and fusarins, in the important corn pathogen F. verticillioides. We found that FvVE1 deletion completely suppressed fumonisin production on two natural substrates, corn and rice. Furthermore, our results revealed that FvVE1 is necessary for the expression of the pathway-specific regulatory gene FUM21 and structural genes in the fumonisin biosynthetic gene (FUM) cluster. FvVE1 deletion also blocked production of fusarins. The effects of FvVE1 deletion on the production of these toxins were found to be the same in two separate mating types. Our results strongly suggest that FvVE1 play an important role in regulating mycotoxin production in F. verticillioides. PMID:19382792

  10. Süt ve Ürünlerinde CO2 Uygulamaları – II: Çiğ ve Pastörize Süt

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Enes Dertli

    2015-02-01

    Full Text Available Ürünlerin üretiminde hammaddeden kaynaklanan başlangıç bakteriyel yükün azaltılması, pastörizasyon sisteminin geliştirilmesi ve üretim işlemlerinden önceki kontaminasyonun önlenmesi gibi uygulamalar raf ömrünün uzatılmasında etkilidir. Karbon dioksit doğal olarak meydana gelen bir süt bileşenidir ve kesin mekanizması henüz anlaşılamamasına rağmen, ürünlerde bazı bozulma oluşturan mikroorganizmalara karşı inhibitör etkilidir. Uygulamada kullanılan yeni CO2 teknolojileri çiğ ve pastörize sütü içeren sütçülük ürünlerinde farklılığın artırılması, raf ömrünün ve kalitenin yükseltilmesi amacıyla sürekli geliştirilmektedir. Bu çalışmada CO2 kullanılarak çiğ ve pastörize sütün kalitesinin geliştirilmesi konusunda geçmişteki ve günümüzdeki araştırmalar detaylı olarak irdelenmiştir.

  11. Metil ve Etil Ester Kullanılan Bir Common-Rail Dizel Motorda Performans, Yanma ve Enjeksiyon Karakteristiklerinin Karşılaştırılması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ertan ALPTEKİN

    2017-02-01

    Full Text Available Biyodizel, dünyada kullanımı yaygınlaşan yenilebilir ve alternatif bir dizel yakıtıdır. Biyodizel üretiminde kullanılan alkol büyük önem arz etmekte ve üretilen biyodizelin yakıt özelliklerini doğrudan etkilemektedir. Farklı yakıt özellikleri, dizel motorlarda farklı yakıt enjeksiyon ve yanma karakteristiklerine sebep olabilmektedir. Bu nedenle bu çalışmada, metanol ve etanol kullanılarak üretilen iki farklı ester yakıtı ve saf motorin, common-rail yakıt enjeksiyon sistemine sahip bir dizel motorda üç farklı motor yükü (50 Nm, 100 Nm ve 150 Nm ve 2000 dev/dk sabit motor devrinde deney yakıtı olarak kullanılmıştır. Bu yakıtların performans, yanma ve yakıt enjeksiyon analizi karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmiştir. Deney sonuçlarına göre, etil ve metil ester kullanımıyla özgül yakıt tüketimi (ÖYT motorine kıyasla artış göstermiştir. Etil ve metil ester yakıtlarının silindir içi basıncı ve ısı yayılımı değerleri tüm deney şartlarında motorine kıyasla daha yüksek olmuştur. Yakıt enjeksiyon karakteristikleri, yakıt tipi ve motor yüküne bağlı olarak farklılık göstermiştir.

  12. Biyodizel ve Karışımlarının Kullanıldığı bir Dizel Motorda Performans ve Emisyon Analizi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ahmet Necati ÖZSEZEN

    2009-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, atık palmiye yağı kökenli biyodizel ve petrol kökenli dizel yakıtı (PKDY ile karışımlarının, bir dizel motordaki performans ve emisyon karakteristikleri üç boyutlu haritalar üzerinden analiz edilmiştir. Biyodizel ve karışımlarının performans ve emisyon karakterlerini belirlemek amacıyla, motor tam yük ve değişik devir testlerine tabi tutulmuştur. Analiz sonucunda, karışımdaki biyodizel oranı arttıkça PKDY'a göre özgül yakıt tüketiminde artış olduğu, motorun döndürme momentinde ise azalma meydana geldiği tespit edilmiştir. Emisyon analizi sonucunda ise, karışımdaki biyodizel oranı ile ilişkili olarak PKDY'a kıyasla yanmamış hidrokarbon (HC, karbon monoksit (CO ve duman koyuluğu emisyonlarında iyileşmeler olduğu, bununla birlikte karbon dioksit (CO2 ve azot oksit (NOx emisyonlarının motor devrine göre kararlı bir yapı sergilemediği belirlenmiştir.

  13. Tarihi Yeniden Kurma Kuramı: Kılıç Dede Bağlamında Kılıçlar Köyünün Kuruluşu ve Kılıç Dede’nin Efsanevi Kişiliği Historic Restoration Theory: In the Context of Establisment of Kılıçlar Villages and Legendary Personality of Kılıç Dede

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Gülperi MEZKİT

    2013-03-01

    Full Text Available History is the knowledge of the time which behind the moment.Human tried to different methods to reach this information and conveythe moments information to next generation. Based on the 6,000 yearsof the invention of the handwriting, There is the possibility of knowingthe date of the post but when transmitted by word of mouth fromgenerations of owners. The history which to write with invention ofhandwriting is the history of heroes, effective and powerfull attitude ofmanagers, the effected events of in the lives of the communities andstates and political peoples. When compare with them big and shockingevents has been less influenced the remaining events has been retainedin the memory of oral history. This article will focus on the event whichoccured in Ankara Battle in 1402. Behind the event of which deepinfluence on the folk to be captured Beyazid’s is hiding the verbalmemory by the local people and the story preserved by passing fromsome body to some one. İn addition to this, in this article will bediscussed building the village and tellings about Kılıç Dede whomlocated in Bayezid’s army and falled down. At the and of this article thestudy will be on the the history of villages which shaped by the tellingsof Kılıç Dede and his around. Tarih, yaşanılan anın gerisinde kalan dönemin bilgisidir.İnsanoğlu bu bilgiye ulaşmak ve anın bilgisini gelecek kuşaklaraulaştırmak için yaşanılan dönemin imkânları ölçüsünde çeşitliyöntemler denemiştir. Yazının 6.000 yıl öncesinde bulunduğu iddiasınadayanarak, yazının bulunmadığı/yazısız tarihi bilme imkânını ancaknesiller arası sözlü aktarımda bulmaktayız. Yazının icadı ile kaydageçen tarih, girilen savaşlardaki kahramanlıkların, yöneticilerin etkili vegüçlü tavrının, toplumların yaşamlarında derin izler bırakan etkiliolayların ve daha ziyade siyasi kişilerin ve devletlerin tarihidir. Büyükve sarsıcı olaylardan arta kalan ve

  14. RUMELIAN OTTOMAN VOLUNTEERS IN BRITISH P.O.W. CAMPS (1916-1923 *BRİTANYA İMPARATORLUĞU SAVAŞ KAMPLARINDA ESİR DÜŞEN BATI RUMELİ ASILLI OSMANLI GÖNÜLLÜLERİ (1916-1923

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Redžep ŠKRİJELJ

    2016-11-01

    Full Text Available Doğu cephesindeki başarısızlıklar, 1916 yılının Avusturya-Macaristan için askerî açıdan en zor yıllardan biri olduğunu kanıtlamıştır. İtilaf Devletleri Rusya’nın yanı sıra İtalya ve Romanya tarafından desteklenmiş olduğu için Avusturya-Macaristan askerî birlikleri birkaç cephe arasında püskürtülmüştür ki böyle bir durumda personel ve kadro açısından yardıma ihtiyaç görmüştür. Bu arada Almanya İmparatorluğu askerî güçlerini Batı Cephesi’nde yoğunlaştırdığı için Avusturya-Macaristan devleti askerî yardım için diğer İttifak Devletlerine başvurmak zorunda kalmıştır. Avusturya-Macaristan mücadele birliklerini kuvvetlendirmek maksadıyla yapılan şiddetli askerî propaganda sonucu olarak 1916 sonbaharı ve 1917 ilkbaharı arasında Galiçya Cephesi’ne XV. Osmanlı Kolordusu kapsamında 10 bin gönüllü ve acemi asker gönderilmiştir. Osmanlı Askerî Karargâhı böyle bir kararı Balkanlar üzerinden Anadolu’ya Rus işgalini önlemek için getirdiğini savunmuştur. Kötü örgütleme, disiplinsizlik, zayıf giyim, açlık, büyük sayıda yaralı ve engelli, bulaşıcı hastalıkların salgını esnasında aşı yetersizliği askerlerin morallerini yitirmiştir. Çok sayıda ölü ve esir veren Osmanlı askeri, Avrupalı müttefiklerini karşılamak için Galiçya, Romanya ve Selânik Cephelerinde ikinci sıradan görevler yapmak zorunda kalmıştır. Avusturya, Alman, Yugoslav, Sırp, Britanya ve Osmanlı arşivlerinde bulunan kaynaklardan Galiçya, Kafkas, Çanakkale, Filistin, Suriye ve Arabistan cephelerinde kanlı ve şiddetli mücadele gören çok sayıda Rumelili gönüllü Britanya savaş kamplarında esir kalmıştır. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan raporlara göre Avusturya-Macaristan ve Bulgar işgalci iktidarı tarafından çok sayıda genç erkek 1917 yılı boyunca seferber edildikten sonra Suriye

  15. Kefir ve Sağlık

    OpenAIRE

    DAYISOYLU, Kenan Sinan; KÖROĞLU, Özge; BAKIR, Esra; ULUDAĞ, Günsel; KÖROĞLU, Sedat

    2015-01-01

    Özet: Son yıllarda toplumlar beslenme konusunda giderek daha bilinçli hale gelmektedir. Beslenme konusunda temel talep olan sağlıklı ve güvenli gıdalar tüketebilme isteğinin yanında; insan sağlığına ek faydalar sağlayan, hastalıklardan koruma potansiyeli olan ve fonksiyonel gıda olarak adlandırılan ürünlere ulaşma isteği de giderek artmaktadır. Kefir, fonksiyonel gıdalardan probiyotikler alt kolunun önemli bir üyesi olup, içeriğinde birçok faydalı maya ve bakteri bulunduran, son yıllarda popü...

  16. Tulum Peynirlerinden izole Edilen Lactococcus lactis subsp. lactis YBML9 ve

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Yasin TUNCER

    2009-04-01

    Full Text Available Bu çalısmanın amacı tulum peynirlerinden izole edilen Lactococcus lactis suslarının fenotipik tanısı ve bu suslar tarafından üretilen bakteriyosinlerin kısmi karakterizasyonlarıdır. Bu amaçla Türkiye'nin sekiz farklı ilinden (Ankara, Antalya, Burdur, Denizli, Erzincan, Isparta, İstanbul ve İzmir yöresel pazarlardan toplanan 60 adet tulum peyniri örneginden 40 adet Lactococcus lactis susu (31 adet L. lactis subsp. lactis ve 9 adet L. lactis subsp. cremoris izole edildi. 40 adet L. lactis susu içerisinden, 2 adet L. lactis subsp. lactis (YBML9 ve YBML21 susu bakteriyosin üretme yeteneginde bulundu. L. lactis subsp. lactis YBML9 ve YBML21 susları tarafından üretilen bakteriyosinler, farklı enzim, pH ve sıcaklık uygulamaları sonucu; sırasıyla nisin ve laktisin 481 olarak tanımlandı.

  17. Romanya Türklerinin Seyhan'a İskanı

    OpenAIRE

    Çanak, Erdem

    2015-01-01

    Balkanlardan Anadolu'ya ilk büyük Müslüman/Türk göçü, 1877–1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde gerçekleşmiş ve yakın döneme kadar da devam etmiştir. Göçlerin gerçekleştiği ülkelerden birisi de Romanya'dır. Romanya'dan özellikle 1930–1940 yılları arasında Anadolu'ya yoğun bir göç olmuştur. Bu yıllara tesadüf eden 1936 yılındaki göçle birlikte gelen göçmenlerin bir kısmı da Seyhan'ın Kozan ve Ceyhan kazalarına iskan olunmuştur. Bu çalışmada, cumhuriyetin ilk y...

  18. Romanya Türklerinin Seyhan'a İskanı (1936)

    OpenAIRE

    Çanak, Erdem

    2015-01-01

     Balkanlardan Anadolu'ya ilk büyük Müslüman/Türk göçü, 1877–1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde gerçekleşmiş ve yakın döneme kadar da devam etmiştir. Göçlerin gerçekleştiği ülkelerden birisi de Romanya'dır. Romanya'dan özellikle 1930–1940 yılları arasında Anadolu'ya yoğun bir göç olmuştur. Bu yıllara tesadüf eden 1936 yılındaki göçle birlikte gelen göçmenlerin bir kısmı da Seyhan'ın Kozan ve Ceyhan kazalarına iskan olunmuştur. Bu çalışmada, cumhuriyetin ilk ...

  19. ERZURUM ŞARTLARINDA DİKİM ZAMANI VE TEPE ALMANIN PATATESTE VERİM VE ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİNE ETKİSİ /

    OpenAIRE

    Şenol, Sabahattin

    2010-01-01

    ÖZETErzurum Ekolojik şartlarında dikim ve tepe alma zamanmm patatesteverime ve diğer bazı agronomik karekterlere etkisini tesbitetmek için bu çalışma yapılmış, erkenci ve geç olgunlaşan 34/962 ve49/962 çeşitler bu denemeye alınmıştır. Neticede, en fazıa verim enerken dikim zamanı olarak tayin ediıen 13 Mayıs tarihinde a.ltlnmış,tepe aımanm· veya sürgün öıdürmenin önemli etkisi g&ou...

  20. Süryaniler’in Tarihi ve Sosyolojik Yapısı

    OpenAIRE

    Ürek, Melki

    2014-01-01

    Bu makalede, Süryanilerin tarihi süreçleri ve sosyolojik yapıları ele alın-mıştır. Süryaniler yüzyıllar boyunca oldukça kaotik bir cooğrafyada yaşa-mışlarddır. Bu nedenle, dini, politik ve ideolojik açıdan pek çok farklı pa-radigmanın etkisi altında kalmışlardır. Bu olumsuz etki Süryanileri tarihi ve teolojik açıdan hatalı tanımlamalar ve yanlış isimlendirmeler gibi so-runlarla yüz yüze bırakmıştır. Ancak son zamanlarda üretilen akademik ve objektif çalışmalarla, Süryani liderlerin kendilerin...

  1. Soğukta ve Dondurulmuş Halde Muhafazaları Esnasında Meyve ve Sebzelerin Kalite ve Besleyici Değerlerinde Meydana Gelen Değişiklikler

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Osman Cabı

    2015-02-01

    Full Text Available Kolay bozulabilir gıda maddelerinin daha uzun süre muhafaza edilmeleri amacıyla soğutma yönteminin kullanılmasının geçmişi tarih öncesi zamanlara kadar uzanmaktadır. Adı geçen “muhafaza” veya “korunma” sözcüğü, Weiser ve ark. 1971 tarafından, bir gıda maddesinin fiziksel, kimyasal kalitelerinin ve besleyici özelliklerinin belli bir süre müddetince veya mümkün olduğu kadar uzun bir periyot süresince saklanması şeklinde tanımlanmaktadır. Soğuğun çeşitli uygulamalarıyla muhafaza edilen gıda maddeleri gerek kantite gerekse çeşit ve yapı olarak geçtiğimiz son yıllarda büyük bir artış göstermişlerdir. İki yıl önceki değerlendirmelere göre, dünya kolay bozulabilir gıda maddeleri üretiminin 1 milyar ton olduğu Anquez, M. 1975 ve bu miktarın dörtte birinin (250 milyon ton herhangi bir şekilde işlenmesinde soğuğun kullanıldığı kabul edilmektedir.

  2. BProVe: Tool support for business process verification

    DEFF Research Database (Denmark)

    Corradini, Flavio; Fornari, Fabrizio; Polini, Andrea

    2017-01-01

    This demo introduces BProVe, a tool supporting automated verification of Business Process models. BProVe analysis is based on a formal operational semantics defined for the BPMN 2.0 modelling language, and is provided as a freely accessible service that uses open standard formats as input data...

  3. FEMİNİST ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER ELEŞTİRİSİ: CİNSİYET, DEVLET VE GÜVENLİK

    OpenAIRE

    DOĞAN, Fazlı; ÖZLÜK, Duygu

    2016-01-01

    Bu çalışma bir sosyal ve politik teori olarak Feminizm’in Uluslararası İlişkilere (Uİ) girişi ve Feminist Uİ’nin ana akım Uİ teorilerine cinsiyet, devlet ve güvenlik başlıkları üzerinden yönelttiği eleştirileri değerlendirmektedir. Üç ana bölümden oluşan çalışmada öncelikle bir sosyal ve politik teori ve bir hareket olarak feminizmin tarihsel gelişimi kısaca tartışılmıştır. İkinci bölümde feminist hareketlerin uluslararası ilişkilerdeki gelişimi ve bir Uİ teorisi olarak Feminist Uİ’nin genel ...

  4. Feminist Sanatta Beden ve Yabancılaşma

    OpenAIRE

    Alp, Kafiye Özlem

    2015-01-01

    Feminizm, eril bir toplumda kadının, eşit hak ve özgürlüklere sahip olma gerekçelerine dayalı bir mücadele alanı olarak tanımlanabilir. Feminizmin, kamusal ve özel alanda kadın ayrımcılığına karşı başkaldırısı, insanın kendi emeğine ve kendi bedenine olan yabancılaşmasının bir sonucudur. Bu bakımdan feminizm, tüm tarihi boyunca toplumsal, felsefi, cinsel ve psikanalitik yabancılaşma kavramlarıyla yakın ilgi içinde olmuştur. Feminist sanat pratikleri; feminist kuramlar, toplumsal dinamikler...

  5. Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nalan YILMAZ SARIÖZLÜ

    2010-10-01

    Full Text Available Eskişehir/Türkiye’deki ılıca sularındaki bakteriyel topluluğun ortaya konulması ve incelenmesi için 7 ılıca su örneği 7 farklı ılıcadan toplanmıştır. Tüm örnekler dört farklı besi ortamına (nutrient agar, su-maya ekstraktı agar, triptik soy agar, nişasta-kazein agar inoküle edilmiştir. 50 °C’de 14 günlük inkübasyondan sonra tüm bakteri kolonilerinin sayımı yapılıp saflaştırılmıştır. Tüm izolatların gram reaksiyonları, katalaz veoksidazözellikleri belirlenmişve BIOLOG, VITEK veotomatikribotiplendirme sisteminde (RiboPrinter incelenmişlerdir. Bu bakterilerin ampisilin, gentamisin, trimetoprim-sülfametoksazol ve tetrasiklin antibiyotiklerine karşı dirençliliği incelenmiştir. Sonuç olarak normal insan florasına ilaveten ısıya dirençli patojenik mikroorganizmalar incelenen alandaki ılıca sularında (43-50 °C belirlenmiştir. Altı genusa ait 10 farklı tür Alysiella filiformis, Bordetella bronchiseptica, B. pertussis, Molexalla caprae, M. caviae, M. cuniculi, M. phenylpyruvica, Roseomonas fauriae, Delftia acidovorans ve Pseudomonas taetrolens olarak tanımlanmıştır

  6. Türkiye’de Üretilen Kuru fasulyelerin Pişme Kalitesi ve Kompozisyonu (İngilizce

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recai Ercan

    2015-02-01

    Full Text Available Türkiye’de 2 bölgede yetiştirilen 8 kuru fasulye genotiplerinin fiziksel kriterleri ve pişme kalitesi ile mineral madde, tiyamin ve riboflavin miktarları saptanmıştır. Genotip ve yetiştirme lokasyonları ile bunların interaksiyonu bütün kriterleri önemli düzeyde etkilemiştir (P<0.05. Kuru ve yaş tohum ağırlığı, şişme kapasitesi ve indeksi, hidrasyon kapasitesi, kuru ve yaş hacim, kuru ve yaş pişme süresi ile Cu, Mn ve Na miktarları başlıca genotipden etkilenmiştir. Zn ve P miktarı ise çevreden etkilenmiştir. Kuru ve yaş tohum ağırlığı, kuru ve yaş hacim, hidrasyon ve şişme kapasitesi önemli düzeyde kuru ve yaş pişme süresi ile ilişkili olmuştur.

  7. Analyzing Program Termination and Complexity Automatically with AProVE

    DEFF Research Database (Denmark)

    Giesl, Jürgen; Aschermann, Cornelius; Brockschmidt, Marc

    2017-01-01

    In this system description, we present the tool AProVE for automatic termination and complexity proofs of Java, C, Haskell, Prolog, and rewrite systems. In addition to classical term rewrite systems (TRSs), AProVE also supports rewrite systems containing built-in integers (int-TRSs). To analyze...... programs in high-level languages, AProVE automatically converts them to (int-)TRSs. Then, a wide range of techniques is employed to prove termination and to infer complexity bounds for the resulting rewrite systems. The generated proofs can be exported to check their correctness using automatic certifiers...

  8. İRAN VE REJİM İSTİKRARI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Özgür ÜŞENMEZ

    2015-07-01

    Full Text Available ÖZ: Bu çalışma, İran rejiminin son yıllarda Orta Doğu'yu sarsan isyanlar ve istikrarsızlıklara-Batı'daki beklentilerin aksine- geçmişten, özellikle 1979'daki devrimden miras kalan sosyal yapı ve politikaların etkisiyle direnebildiğini iddia ediyor. Tunus ve Mısır'daki halk isyanları, temel aktör olan alt sınıflar ve onların neo-liberal ekonomik politikalara muhalefetiyle yayılırken, İran’da devrim sonrası gelişen sosyal devlet mekanizması hala halk ile rejimin tamamen birbirine yabancılaşmasını önlemekte. Ancak son yıllarda ortaya çıkan yeni gerilimler ve İran'ın uyguladığı ekonomi politikaları rejimin krizini derinleştirebilir. Bu nedenledir ki Orta Doğu'yu ve özelde İran'ı anlamak için hegemonik blokların tarihsel değişimini inceleyen ucu açık bir analiz elzemdir. ABSTRACT: This article argues that contrary to the expectations of the Western World, Iranian regime successfully resisted the revolutionary tides of the Arab Spring. Most important determinant of this process for Iran was the legacy of the 1979 revolution and it's associated structures that relatively protects the most vulnerable parts of the population against the wide spread neo-liberal economic policies in the Middle East. So with that feature Iran differs from the Tunisian and the Egyptian examples. In order to understand these features further this essay adapts a historical analysis of changes in hegemonic blocs in Iran since 1979.

  9. Hamburgerlerin bazı Fiziksel, Kimyasal ve Mikrobiyolojik Özelliklerine Donmuş Depolama Sıcaklığı ve Depolama Süresinin Etkisi Üzerinde Araştırma

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    A. Hamdi Ertaş

    2015-02-01

    Full Text Available Ticari amaçla üretilen hamburgerler, -8 oC ve –26 oC’de 85 gün süre ile depolanmışlar ve depolama sıcaklığının ve süresinin hamburgerlerin bazı fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Fiziksel kriterler olarak su tutma kapasitesi (STK, pişirme kaybı (PK ve büzülme derecesi (BD; kimyasal kriterler olarak rutubet, protein, yağ miktarları ile pH değeri ve tiyobarbütirik asit (TBA sayısı; mikrobiyolojik kriterler olarak ise toplam mezofil aerob bakteri (TMAB sayısı, psikrofil bakteri (PB sayısı ve koliform grubu bakteri (KGB sayısı dikkate alınmıştır. Depolama sıcaklığı ve depolama süresinin rutubet, protein, yağ miktarları, STK, PK ve BD üzerine etkisinin olmadığı, pH değeri üzerine p<0.01 düzeyinde etkisinin olduğu, TBA-sayısı üzerine depolama sıcaklığının p<0.01 düzeyinde depolama süresinin p<0.05 düzeyinde etkisi olduğu belirlenmiştir. –8 oC de depolama, hamburgerlerin pH değerlerini ve TBA-sayılarını önemli düzeyde artırırken, -26 oC de depolamada artış daha az düzeyde olmuştur. TMAB, PB ve KGB sayılarına, depolama sıcaklığının ve depolama süresinin etkisi görülmüş (p<0.01; -8 oC’de, depolama süresine bağlı olarak TMAB, PB ve KGB sayılarında sürekli bir artış görülürken –26 oC’de depolamada azalma olmuştur.

  10. Halit Fahri Ozansoy'un Gülistanlar ve Harabeler Adlı Eserinde Bahçe İmajları ve Renkler Garden Images and Colors in Halit Fahri Ozansoy’s Work of Gülistanlar ve Harabeler

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU

    2012-12-01

    Full Text Available Halit Fahri Ozansoy’s poetry books of Gülistanlar ve Harabeler printed with old letters but not transformed to the Latin alphabet until now. In his work, garden images and colors which loaded special meaning of poet was known as hidden pearls and no research have been made on this work till now. Garden images in poetry are sometimes colorful, light and sometimes dull and dark. These images change with the with the poet's spirit world. We can visualize the garden images like an oil painting. These images drawn by the poet's words, show poet’s mood like a mirror. The colors used in the poem vary with garden images. This change appears with the change of the mental status of the poet. Thus, the poet uses the colors in accordancewith the different tables and his mood. When there are a lively andwarm colors in optimistic tables, dark and dull colors chosen inpessimistic tables. The poet's choice of the colors is not a coincidence.This selectivity included to poetry with different sensations. In his work,Ozansoy has described variety of colors in different gardens.Imagination, imagery and various emotions had been made with oneaccord in his depictions. The colors and portraits of garden form thepoet’s imagination. Colorful memories in the garden which experiencedin a darling moves from poet's imagination to the verses of the poem.Imagination, colors and gardens are described with darling. Theseimageries compose the garden images and semantic change of thecolors. Halit Fahri Ozansoy’un Gülistanlar ve Harabeler adlı şiir kitabı eski harflerle basılmış ancak günümüze kadar Latin harflerine aktarılmamıştır. Bu eserde şairin bahçe imajları ve renklere yüklediği anlamlar saklı inciler gibi gizli kalmış ve günümüze kadar üzerinde inceleme yapılmamıştır. Şiirdeki bahçe imajları bazen renkli, ışıklı ve bazen de donuk ve karanlıktır. Şairin değişen ruh dünyası ile birlikte bu imajlar da değişir. Bah

  11. Pre-emptif uygulanan intravenöz, spinal ve epidural morfinin erken postoperatif analjezi ve stres yanıt üzerine etkileri

    OpenAIRE

    Düger, Cevdet; Ayvaz, Hakan; Bulut, Filiz; Gürsoy, Sinan; Kaygusuz, Kenan; İsbir, Ahmet Cemil; Özdemir Kol, İclal; Gürelik, Bilge; Mimaroğlu, Caner

    2013-01-01

    Özet Bu çalışmada, preemptif uygulanan iv, spinal ve epidural morfinin erken postoperatif dönemdeki analjezik tüketimi ve stres yanıt üzerine etkilerini belirlemek amaçlandı. Alt batın operasyonu uygulanacak ASA I-II grubuna giren 60 hasta rasgele üç gruba ayrıldı. Grup I’e indüksiyondan 5 dk. önce 5 mg iv morfin, Grup II’ye indüksiyondan 5 dk önce 0,5 mg intratekal morfin, Grup III’e indüksiyondan 30dk önce 5mg epidural morfin uygulandı. Anestezi indüksiyonu 0,1 µg kg-1 fentanil ve 4-7 mg k...

  12. Türkiye ve Dünyada Ayva Piyasası

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Bekir Sıtkı Şirikçi

    2017-07-01

    Full Text Available Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de ayva piyasası irdelenmiştir. Çalışmada birincil verileri, ayva üretiminin yoğun olarak yapıldığı Sakarya, Antalya, Bursa, Bilecik ve Denizli illerinde farklı pazarlama seviyelerindeki 28 aracı işletme ile anket yöntemi ile elde edilen veriler oluşturmuştur. İkincil veriler ise FAO ve TÜİK gibi kurumlarının verilerinden hareketle elde edilmiştir. Dönem başlangıcı olan 1981-1985 ortalamasına göre 324465 ton olan dünya ayva üretimi %94,3 artışla 2013 yılında 630325 tona yükselmiştir. Dünya ayva üretiminde önemli ülkeler; Türkiye, Çin, Özbekistan, Fas ve İran’dır. Türkiye’de ayva üretimi, 1981-1985 ortalamasına göre 1.60 kat artmıştır. Ayva üretimindeki bu artışta ağaç başına verimdeki yükselmenin katkısı önemlidir (%40 verimde artış. Dünyada üretilen ayvanın %5,3’ü ihracata konu olmaktadır. Dünya ayva ihracat miktarı 8,32 kat, değeri ise 38,42 kat artmıştır. Ayva ihracat değerlerinde en yüksek paya Hollanda sahiptir (%33,6’sı. Hollanda’yı sırasıyla Türkiye, Avusturya ve İran takip etmektedir. Türkiye’nin dünya ihracat değerindeki payı ise %31,1’dir. Dünya ayva ithalatında %23,3 pay ile Rusya birinci sıradadır. Rusya’yı sırası ile Avusturya ve Almanya takip etmektedir. Türkiye’nin ayva üretiminin %9,4’ü ihracata konu olmaktadır. Önemli ayva üreticisi iller; Sakarya, Bursa, Antalya, Bilecik ve Denizli’dir. Görüşülen aracıların 15’i ayvada pazarlama aşamasında karşılaştıkları en önemli sorunun istenilen zaman, miktar, kalite ve fiyatta ayva bulunmamasını (%54 belirtmiştir.

  13. Berkeley 51 Kümesinin Temel ve Astrofiziksel Parametrelerinin Belirlenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    İnci Akkaya Oralhan

    2016-10-01

    Full Text Available Galaksimizin birinci çeyreğinde bulunan ve daha önce çok az çalışılmış açık yıldız kümelerinden biri olan Berkeley 51 kümesinin temel astrofiziksel ve yapısal parametreleri CCD UBV(RIC ve 2MASS JHKS verileri kullanılarak elde edilmiştir. Kümeye ait CCD UBV(RIC verileri Meksika’da bulunan San Pedro Martir Ulusal Gözlemevi’nden 84cm’lik teleskop ile alınmıştır. Küme üyeliklerinin belirlenmesinde ise PPMXL kataloğundaki öz hareket verileri kullanılmıştır. Buna küre bu küme için elde edilen limit yarıçap Rlim=2.5 yay dakikası, kızarma E(B-V=0.85±0.05 kadir, E(J-H=0.28±0.02 kadir, uzaklık modülü DM=(m-M0=10.66±0.04 pc, uzaklığı d=1355±27 pc ve logaritmik yaş log(A=9.54±0.03 Myıl olarak bulunmuştur. Küme için ilk kez bulunan metal ve ağır element bolluğu ise sırasıyla [Fe/H]=-0.38 ve Z=0.006 olarak elde edilmiştir.Anahtar kelimeler: Açık yıldız kümeleri-Berkeley 51

  14. Gaziantep Ekonomisinin Ortadoğu Açısından Önemi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recep Ulusoy

    2016-06-01

    Full Text Available Gaziantep tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Türkiye’nin en önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biridir. Sahip olduğu ticaret potansiyeli ve girişimcilik ruhuyla dünya piyasalarına entegre olmuştur. Türkiye’nin güney sınır komşularıyla yakın ticari ve ekonomik ilişkiler geliştire­rek bölgede sanayi ve ticaret merkezi olmayı başarmıştır. Komşu ülkelerle sınır ticaretini geliştirerek, kendine ve Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır. Bölgenin en gelişmiş ili olan Gaziantep, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan en önemli ticaret kapısıdır. Ortadoğu ülkeleriyle geliştirdiği ikili iliş­kiler ekonomik kalkınmayı daha da hızlandırmıştır. Ayrıca Ortadoğu ülkeleri ile Batı ve Asya bloğu arasında mal transferlerinde aracı konumdadır. Ortadoğu bölgesinin sürekli hareketli olması ve bölgede eksik olmayan savaş, ekonomik düzeni bozmakta ve yaşanan olumsuzluklar ihracat ve ithalatı olum­suz etkilemektedir. Gaziantep ekonomisi giderek gelişmekte ve Ortadoğu ihracatına kısmi azalmalarla birlikte katkısı devam etmektedir. Bu makalede kent ile ilgili literatür taranmış, tablo ve grafikler yardımıyla avantaj ve deza­vantajlar analiz edilmiş ve Gaziantep ekonomisinin hem Türkiye hem de Ortadoğu açısından önemi vurgulanmış ve bazı öneriler sunulmuştur.

  15. S-24: Hamstring Tendon Otogrefti ile Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonu Sonrasında Modifiye ve Hızlandırılmış Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Programının Propriosepsiyon Denge ve Koordinasyon Üzerine Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    İbrahim Babayiğit

    2017-03-01

    Full Text Available Bu çalışmanın amacı; izole ön çapraz bağ (ÖÇB veya ön çapraz bağ ile birlikte menisküs yaralanması geçiren kişilerin, hamstring tendon otogrefti ile ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu sonrasında modifiye ve hızlandırılmış fizyoterapi ve rehabilitasyon programının propriosepsiyon, dinamik denge üzerine etkilerini araştırmaktır. Çalışma artroskopik Hamstring Tendon Otogrefti ile Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonu Cerrahisi Geçiren 20 kişi (n=20 K/E: 2/18 ile gerçekleştirilmiştir. Tüm olguların operasyon öncesinde (preop diz propriosepsiyon değerleri gözler açık ve kapalı olarak 15, 30, 45 ve 60 derecede Dijital Gonyometre ile ölçüldü. Operasyon sonrası (postop tüm olgular modifiye, hızlandırılmış fizyoterapi ve rehabilitasyon programına alındı. Operasyon sonrası 3., 6., 12. hafta ve 6. Ay’da propriosepsiyon ölçümleri tekrar edildi.Dinamik denge ölçümleri 3., 6., 12. hafta ve 6. Ay’da horizontal, sağ oblik, sol oblik ve tek ayak denge ölçümleri olarak yapıldı. Fonksiyonel seviyelerini değerlendirmek için Lysholm skoru ve ağrıyı değerlendirmek için VAS (Visual Ağrı Skoru, olguların fonksiyonel performansları durumlarını değerlendirmek için tek ayak atlama, çift ayak atlama ve çapraz atlama testleri uygulandı. Çalışmamızda olguların gözler açık ve kapalı durumda propriosepsiyon (15°, 30°, 45° ve 60° ölçüm sonuçları postoperatif dönemde preoperatif döneme göre 12. Hafta ve 6. Ayda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düzelme göstermiştir (p<0.05. Olgularda 3. haftadan sonra dinamik denge testlerinde önemli gelişme saptanmışır, bu artış istatistiksel olarak da anlamlıdır (p<0.05. 6 Ayda yapılan fonksiyonel performans testlerini etkileyen bağımsız değişkenler çoklu regresyon analizinde araştırılmış, 60° ölçülen propriosepsiyon sonuçları ve sol tarafın tek adım atlama test skoru, sağ tarafta tek ad

  16. The Nature of VeLLOs

    Science.gov (United States)

    Huard, Tracy L.; Pound, Marc W.; Mundy, Lee; Dunham, Michael

    2018-01-01

    Very Low Luminosity Objects (VeLLOs) are young stellar sources that are defined by luminosities less than 0.1 solar luminosity and rising mid-infrared spectral energy distributions. But, what exactly are they? Brown dwarfs or low-mass stars in formation? Systems exhibiting low accretion rates? Extremely young objects? We have completed an ALMA survey of 33 candidates in the nearby Serpens, Ophiuchus, and Lupus star-forming molecular clouds. Continuum emission at 1.3 mm, consistent with the presence of an inner envelope and/or disk, was detected toward 17 candidates, with at least 6 of these candidates exhibiting CO outflow emission, suggesting ongoing formation. We will present these observations and results, and discuss their implications concerning the nature of VeLLOs.

  17. Radurizasyonun Tavuk Etlerinin Duyusal, Kimyasal ve Mikrobiyolojik Kalitesi Üzerine Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nuray Kolsarıcı

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırmada 1, 2 ve 3 kGy dozunda uygulanan iyonize radyasyonun (Radurizasyon tavuk but ve göğüs etlerinin mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal kalitelerine olan etkisi üzerinde çalışılmıştır. 6-8 haftalık broilerler kesilerek but ve göğüs etlerine parçalandıktan sonra biri açık kontrol olmak üzere 5 gruba ayrılmış ve 4 grup vakum paketlenmiştir. Vakum paketi gruplardan biri vakumlu kontrol olarak ayrılırken, diğer gruplar 1, 2 ve 3 kGy olmak üzere iyonize radyasyona tabi tutulmuştur. 0. günden başlamak üzere 3’er günlük periyotlarla gruplar analize alınmış, toplam mezofilik aerob, toplam psikrofilik aerob, stafilokok ve laktik asit bakterileri ile pH ve TBA değeri belirlenmiştir. Ayrıca örneklerin duyusal özellikleri de panel oluşturularak saptanmıştır. Elde edilen tüm veriler varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre tavuk but ve göğüs etlerinde radurizasyon sonrası bakteriyel yükte azalma gözlenmiştir. Radurizasyonun toplam mezofilik aerobik ve toplam psikrofilik aerobik bakteriler üzerine olan etkisi stafilokok ve laktik asit bakterilerine kıyasla daha yüksek düzeyde olup, özellikle laktik asit bakterilerinde zayıf kalmıştır. PH ve TBA değerleri açısından radurizasyonun değişiklik yaratmadığı gözlenmiştir. Bununla birlikte 3 kGy ışınlanmış örneklerin raf ömrü 27 gün civarında olurken 2 kGy ışınlı örnekler 24 günde, 1 kGy ışınlı örnekler 18 günde, vakumlu kontroller 15 günde, açık kontroller 9 gün civarında tüketim özelliğini yitirmiştir. Duyusal değerlendirmelerde alınan sonuçlarda ışınlanmış örneklerin renk, görünüş, aroma, gevreklik gibi özellikleri kontrollere göre farklı olmayıp, tüm gruplar pazarlanabilir nitelikte bulunmuşlardır.

  18. Kemalettin Kamu’nun Hayatı, Sanatı, Şahsiyeti ve Hicret Şiirinin Tahlili The Life, Art, Personalitey Of Kemalettin Kamu And The Analysis Of His Poem "Hicret"

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ahmet ADIGÜZEL

    2013-09-01

    dünyasına ve felsefe anlayışına yerleşen bu malzemeler aslında bütünsel bir terkipten ibarettir. Yalın, salt yavan ve tek başlarına vücuda gelmiş değillerdir. Bunların varlığına, oluşumuna saikler çeşitlidir. İşte biz böyle bir donanıma sahip bir sanatkârın hayat hikâyesine, dahası onun şahsiyetine bir yorum getireceksek sadece manay-ı ismi ile değil manay-ı harfiyle de ele almalıyız. Ancak, biz bu durumda sağlıklı bir sonuç elde edebilirizKemalettin Kamu; ihtilallerin, savaşların, yıkılışların, çökülüşlerin “Hicret” ve kuruluşların yaşandığı bir iklimin ve atmosferin insanıdır. Bütün bunların boyası ile boyanmış, bütün bunları derinlemesine yaşamış içli bir sanatkârıdır. O, böyle bir dünyaya doğdu ve bu duruma uygun olan mizacı gereği de doğduğu bu dünyanın bir parçası oldu. Bu dünyanın bütün olumsuzluklarını, bedbinliğini, yalnızlığını, göçünü derinden hissetti, yaşadı ve bunları en ince çizgileriyle şiirine bir siluet olarak resmetti, onun şiir muvaffakiyeti Milli Mücadele yıllarındaydı. Neden? Çünkü Anadolu insanı, sadece maddi düşmanları olan Yunan, Rus, Ermeni, İngiliz, Fransız ve İtalyanlar ile savaşmıyordu; kıtlıkla, yoklukla, sürgünle, göçle de mücadele ediyordu. Mekân, zaman, olay ve diğer malzemeler Kamu’nun sanat heybesini lebalep dolduracak bir fırsatlar zenginliği, imkânlar yumağı ve serveti sağlamıştı.“Şiir, hüzünden ziyade ruhun kanatlandığı anı benimser.” Kamu iç dünyasının esiri değil de müessiri olmuş olsaydı, bu hislerin, duyguların bir parçası değil de onları benlik potasında eriten yüksek bir seviyeye ulaşabilseydi; Bâkî, Fuzulî, Yahya Kemal, Tanpınar, Malermé ve Valéry ayarında sanatını icra edebilirdi. Bu durum, biraz da kabiliyet gerektiren, şairlik melekesinin oluşumuna ve inkişafına bağlıdır. Kemalettin Kamu, Doğu medeniyeti içerisinde yeti

  19. Most B cells in non-lymphoid tissues are naïve.

    Science.gov (United States)

    Inman, Charlotte F; Murray, Tamsin Zangerle; Bailey, Mick; Cose, Stephen

    2012-02-01

    The current view of lymphocyte migration states that naïve lymphocytes re-circulate between the blood and the lymph via the lymph nodes, but are not able to access non-lymphoid tissues. We examined B lymphocytes in peripheral tissues and found that the majority were phenotypically similar to naïve B cells in lymphoid tissues and were located within the parenchyma, not associated with blood vessels. The mutation rate within the Vh region of these cells was substantially less than the rate attributed to somatic hypermutation and was identical to that observed in naïve B cells isolated from the lymph nodes, showing the presence of naïve B cells in the non-lymphoid organs. Further, using FTY720-treated mice, we showed that naïve B cells migrate through the peripheral tissues and, using pertussis toxin, that the entry of B cells was not controlled by chemokine-mediated signalling events. Overall, these results show that naïve B lymphocytes constitute the majority of the total B-cell population in non-lymphoid tissues and suggest that these cells may re-circulate through the periphery as part of their normal migration pathway. This has implications for the current view of the role of naïve B cells in priming and tolerance.

  20. Kazein, Kazeinat ve Soya Proteini ile Hazırlanan Taklit Taze Kaşar Peynirlerinin Fizikokimyasal ve Tekstürel Özellikleri (İngilizce

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Pınar Balkır

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, dört farklı tipte hileli ve iki tipte taklit taze kaşar peyniri üretilmiştir. Hileli taze kaşar üre­timlerinde elastik telemeye, her birinin erimiş kitledeki oranı %5 olacak şekilde rennet kazein, sodium kazeinat, kalsiyum kazeinat ve soya proteini izolatı katılmıştır (sırasıyla CRC, CSC, CCC, CSOY. Birinci parti taklit peynirlerin (R1 üretiminde rennet kazein, soya proteini izolatı, hidrojene pamuk yağı, NaCl, carrageenan, emülgatör, ikinci parti taklit peynirlerin (R2 üretiminde ise NaCl, modifiye nişasta, hidrojene pamuk yağı, su ve emülgatör kullanılmıştır. Kontrol amacıyla yerel bir süt işletmesinden taze kaşar pey­nirleri temin edilmiştir. Tüm peynir örneklerinde fizikokimyasal analizler, tekstür profil analizleri ve erime analizleri yapılmıştır. Taklit taze kaşar gruplarının kontrol ile karşılaştırıldığında, kurumadde (P<0.01 ve protein (P<0.01 içeriğinin daha düşük, kurumadde yağ içeriğinin ise daha yüksek olduğu görülmüştür (P<0.01. Tekstürel özellikler ve eriyebilirlik açısından en iyi sonuçlar rennet kazein içeren grup ve R2 grup­larında elde edilmiştir.

  1. Duygusal Zeka Din Öğretimi; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi ve Duygusal Zeka Gelişim İlişkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Remziye Ege

    2015-11-01

    Full Text Available Duygusal zeka, bireyin, kendi duygularını anlaması, başkalarıın duygularına empati  beslemesi, duygu yönetimi, motivasyon ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Din öğretimi yoluyla duygusal zeka becerilerinin ve yerisinin elde edileceği ve geliştirileceği düşünülmektedir. Bu makalede İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin muhtevasından hareketle duygusal zeka gelişimi ile din öğretimi arasındaki paralel ilişkiye dikkat çekmek hedeflenmiştir. Söz konusu ilişki, din öğretiminin inanç, ibadet, dua, ahlak öğretim alanlarındaki konulardan örnekler üzerinde belirtilmiştir. Duygusal zeka, bireyin, kendi duygularını anlaması, başkalannın duygulanna empati beslemesi, duygu yönetimi, motivasyon ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Din öğretimi yoluyla duygusal zeka becerilerinin ve yerisinin elde edileceği ve geliştirileceği düşünülmektedir. Bu makalede İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin muhtevasından hareketle duygusal zeka gelişimi ile din öğretimi arasındaki paralel ilişkiye dikkat çekmek hedeflenmiştir. Söz konusu ilişki, din öğretiminin inanç, ibadet, dua, ahlak öğretim alanlarındaki konulardan örnekler üzerinde belirtilmiştir

  2. Cevher Hazırlama ve Proses Metalurjisi ile İlgili Anılar 3. BÖLÜM Bakır, Kobalt, Çinko ve Nikel Metalürjisi ve Öğrenim Üzerine Notlar

    OpenAIRE

    REY, Maurice; KARAHAN, Sabri

    1989-01-01

    1930 yılından önce Katanga'da bakır ve kobalt üzerine yapılan hidrometalurjik araştırmalar, liç tesislerinden atılan artıklardan seçimli çöktürme yoluyla metal eldesini ve uranyum cevherlerinin hidroklorik asitle liç edilmesini içermektedir. Liége'de, 1932-1939 yılları arasında, çinko elektrolizinde kurşun anodların korozyonu ve eser miktardaki kobaltın etkisi araştırılmış, daha sonra da Yeni Kaledonya'dan getirilen yüksek tenörlü nikel matlarının elektrolitik rafinasyonu incel...

  3. KALİTELİ UYKU VE UYKU BOZUKLUKLARI / QUALITY SLEEP AND SLEEP DISORDERS

    OpenAIRE

    Algın, Demet; Akdağ, Gönül; Erdinç, Oğuz

    2018-01-01

    Özet: Uyku sağlık ve yaşamımızın iyi bir şekilde devamı için önemli bir role sahiptir. Kaliteli uyku zihinsel sağlığımızı, fiziksel sağlığımızı, hayat kalitemizı korumamıza yardım eder ve güvenliğimiz için gereklidir. Uykunun başlatılması ve sürdürülmesi kortikal ve subkortikal birçok beyin bölgesinin işlevi ile gerçekleşir. Uykunun başlatılmasında öncelikle ön hipotalamustan gelen döngüsel girdiler ve endojen kimyasal uyarılar doğrultusunda hipotalamusta ventrolateral preoptik çekirdeğin rol...

  4. BAĞDA SİLKME VE SİLKMEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

    OpenAIRE

    BAHAR, ELMAN; KORKUTAL, İLKNUR; DOĞAN, AHU ZÜBEYDE

    2009-01-01

    Bağda görülen önemli problemlerden biri olan silkme üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu derleme ile tür ve çeşitlerin fizyolojik ve genetik özellikleri, toprak koşulları, iklim, hastalık ve zararlılar ile yetersiz ve hatalı kültürel işlemler sonucu meydana gelen silkmenin nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda; fizyolojik kökenli silkme başlığı altında; asmanın gelişme kuvveti, kusurlu çiçek yapısı, yetersiz tozlanma ve döllenme üzerinde durulmuştur. İklim kökenli silkme ana başl...

  5. Küreselleşme ve Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen

    OpenAIRE

    GÜRKAN, ÖMER

    2001-01-01

    Son dönemlerin çok sık duyduğumuz sözcüklerinden biri “küreselleşme”, bazen ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması, mal ve hizmetlerle emek ve sermayenin artan bir serbestlikle tüm dünyada dolaşması, bazen kültür, inanç ve ideallerin benzeşmesi olarak tanımlanmaktadır. Çok genel bir ifadeyle, küreselleşme, her tür değer ve birikimin ulusal sınırları aşarak dünya çapında yaygınlaşması şeklinde, tanımlanabilir. Ekonomik açıdan bakıldığında ise, küreselleşme, üretim, ticaret ve sermaye ile işgücü ha...

  6. Veri Transferi Ve İşlem Güvenliğinin Sağlanmasında Kullanılan Şifreleme Yöntemleri Ve Sayısal İmza

    OpenAIRE

    ANBAR, Adem

    2004-01-01

    İnternetin ve e-ticaretin gelişmesi ve yaygınlaşması, güvenlik problemlerinin çözümüyle yakından ilişkilidir. Güvenlik sorununu; yetkilendirme, www (world wide web) güvenliği ve veri-işlem güvenliği olmak üzere üç açıdan inceleyebiliriz. Bu çalışmada, yetkilendirme ve www güvenliğine kısaca değinildikten sonra, veri-işlem güvenliği üzerinde ayrıntılı olarak durularak, veri işlem güvenliğinde kullanılan, kriptografi, onay kurumu, elektronik noter, elektronik ve sayısal imza gibi yeni güvenlik ...

  7. Corium Spreading Over Concrete: The Vulcano VE-U7 and VE-U8 Tests

    International Nuclear Information System (INIS)

    Journeau, Christophe; Boccaccio, Eric; Fouquart, Pascal; Jegou, Claude; Piluso, Pascal

    2002-01-01

    Two experiments have been performed in the VULCANO facility in which prototypic corium has been spread over concrete. In the VE-U7 test, a mixture representative of what can be expected at the opening of EPR reactor-pit gate has been spread on siliceous concrete and on a reference channel in inert refractory ceramic. The spreading progression was not much affected by the presence of concrete and sparging gases. In the VE-U8 test, a UO 2 -ZrO 2 mixture, prototypic of in-vessel corium, has been spread over a lime-siliceous concrete. Although residual power was not simulated in this experiment, up to 2 cm of concrete have been eroded during the test. Results in terms of spreading behaviour, effects of gases, concrete erosion and thermal attack are presented and discussed. (authors)

  8. Ülkemizde Yetiştirilen Başlıca Buğday Çeşitlerinin ve Unlarının Tiamin ve Riboflavin Miktarları

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recai Ercan

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, ülkemizde yetiştirilen başlıca buğday çeşitlerinin ve bunların laboratuvar değirmeninde öğütülmesiyle elde edilen unlarının B1 ve B2 vitaminleri miktarı saptanmıştır. Araştırmada 18 buğday çeşidi kullanılmıştır. Buğdaylarda B1 ve B2 vitaminleri miktarı çeşit ve yetişme yerine bağlı olarak değişmektedir. Genellikle sert buğdaylar, yumuşaklardan daha zengin bulunmuştur. Unlarda B1 ve B2 vitamin miktarlarının buğday çeşidi ve randımanı ile ilişkili olduğu görülmüştür. Un randımanı arttıkça vitamin miktarları da artmaktadır.

  9. Sinemada uyarlama sorunsalı ve auteur bir yönetmen olarak Aki Kaurismaki

    OpenAIRE

    Mirza, Ayşe

    2016-01-01

    Bu çalışmada Aki Kaurismaki’nin Suç ve Ceza (Rikos ja rangaistus, 1983), Hamlet Goes Business (Hamlet liikemaailmassa, 1987) ve Kibritçi Kız (Tulitikkutehtaan tyttö, 1990) adlı uyarlama filmleri, auteur kuram ve minimalist üslup açısından incelenecektir. Bu bağlamda filmlerin analizlerine geçilmeden önce, uyarlama filmlerin tarihsel gelişimi ve bu konudaki tartışmalar, auteur kuram ve sinemada minimalizm konuları ele alınacak, ardından ilgili filmler betimleyici analiz yoluyla değerlendirilec...

  10. Salicornia, Sarcocornia ve Arthrocnemum cinslerinin (Chenopodiaceae) Türkiye taksonomik revizyonu

    OpenAIRE

    YAPRAK, Ahmet Emre

    2008-01-01

    Bu çalışmada Türkiye’de bulunan Salicornia L., Sarcocornia A. J. Scott ve Arthrocnemum Moq. cinslerine ait türlerin morfolojik, karyolojik, biyocoğrafik özelliklerinin ve filogenetik ilişkilerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Araştırmalar sonucunda Türkiye Florasında verilen Salicornia fragilis P. W. Ball & Tutin, Salicornia europaea L. ve Sarcocornia fruticosa &l...

  11. Unabomber: “Sanayi Toplumu ve Geleceği”

    OpenAIRE

    URAL, Mustafa Nuri; TÜRKAL, İhsan

    2015-01-01

    Ancak çok az şey toplumu Sanayi Devriminin değiştirdiği kadar köklü ve derinden değiştirmiştir. Hiç kimse isteyerek modern hayatın nimetlerinden vazgeçmeye gönüllü gözükmüyor. Ama giderek artan problemler birçok düşünce insanı tarafından yüksek sesle dile getiriliyor. Theodore John Kaczynski kitabında modern toplumun sorunlarını, teknolojinin bu bağlamdaki etkisini, çözümleri ve devrimin önündeki tehlikeleri analitik bir biçimde inceliyor. Gerek yöntemiyle gerek oluşum süreciyle ve içeriğiyle...

  12. Membran Distilasyon ve Ozmotik Distilasyon ile Meyve Suyu Konsantrasyonu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Pelin Onsekizoğlu

    2015-02-01

    Full Text Available Geleneksel termal evaporasyonla meyve suyu konsantresi üretiminde uygulanan yüksek sıcaklıklar, uçucu aroma maddeleri, vitaminler ve diğer besin öğelerinde kayıplar, pişmiş tat oluşumu, renk bozulması ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Geleneksel uygulamaların yerini almak üzere, hem iyi kalitede hem de güvenilir ürün üretimine olanak tanıyan alternatif konsantrasyon teknolojileri gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bu teknolojiler arasında, membran distilasyon ve ozmotik distilasyon gibi membran uygulamaları meyve sularının oda sıcaklığında veya buna yakın sıcaklıklarda 60-65 ˚Briks ve hatta daha yüksek seviyelere konsantrasyonuna olanak sağlamaları bakımından ön plana çıkmışlardır. Çalışmada, taze ürün karakteristiklerine yakın ürün üretiminde gelecek vadeden bu membran uygulamalarının temel ilkeleri ve meyve suyu sanayinde kullanım potansiyelleri hakkında bilgi verilmiştir.

  13. Artvin, Rize ve Trabzon’daki Doğal Kaynak Sularında Toplam Alfa, Toplam Beta Aktivite Değerlerinin Belirlenmesi ve Jeoistatistiksel Olarak Modellenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Yaşar Kobya

    2014-11-01

    Full Text Available Trabzon, Rize ve Artvin yaklaşık 18000km2 alan üzerine kurulmuş ve yaklaşık 2 milyon insanın yaşadığı Türkiye’nin en kuzey doğusunda bulunan üç ildir. Bu üç ilde toplam 20 tane içme suyu kaynağından örnekler alındı ve bunların toplam alfa, toplam beta aktivite değerleri Berthold LB770 marka alfa, beta sayım cihazı kullanılarak belirlendi. Toplam alfa aktivite değerleri 1.7-114.2 Bq/L ve toplam beta aktivite değerleri ise 2.9-90.8 Bq/L aralıklarında ölçüldü. Bulunan bu değerler dünya sağlık örgütü (WHO’nün limit değerleri ve yapılmış diğer benzer çalışmalarla karşılaştırıldı. Elde edilen veriler için klasik istatistik hesaplamalar yapıldı. Ayrıca jeoistatistik analiz yöntemi kullanılarak eş-doz eğrileri oluşturuldu ve harita üzerinde gösterilerek bölge için bir risk haritası oluşturuldu.

  14. KADIN YOKSULLUĞU VE KADIN SAĞLIĞI ÜZERİNE YANSIMALARI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Seda KOCABACAK

    2014-08-01

    Full Text Available Cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve iyi olmayan sağlık durumunun önemli nedenlerinden biridir. Kadınlar sosyal hayatın birçok alanında cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya kalırlar: sağlık hizmetlerinden yararlanma, eğitim, istihdam koşulları, sosyal ve ekonomik yaşam, politik haklar ve ahlaki sorumluluklar bunların bazılarıdır. Bazı toplumsal kabuller ya da ailelerin ekonomik zorlukları kız çocukların okuldan uzak kalmasına yol açabilmektedir. Eğitimsizlik ya da yetersiz eğitim ise özel nitelikler gerektirmeyen ya da düşük gelir sağlayan işlerde çalışılmasına yol açmaktadır. Bu kısıtlılıklar ve eşitsizlikler kadın sağlığı ve refahı üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkilere sahiptir. Eğitimli ve refah sahibi kadınlar kadın sağlığı, çocuk sağlığı, aile sağlığı ve hatta tüm toplumun sağlığının geliştirilmesine katkı sağlarlar. Bu çalışmanın amacı ilk olarak kadın yoksulluğu ve sağlığı arasındaki ilişkiyi tartışmak ve Türkiye’ye ilişkin verilerle değerlendirmeler yapmaktır.

  15. MARGUERITE YOURCENAR’IN ATEŞLER VE DÜŞ PARASI ADLI YAPITLARINDA MİTOLOJİ VE METİNLERARASILIK / MYTHOLOGY AND INTERTEXTUALITY IN MARGUERITE YOURCENAR’S WORKS ATEŞLER AND DÜŞ PARASI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Esra BÜYÜKŞAHİN

    2016-06-01

    Full Text Available Mitos insanda varlık düşüncesinin ve dilin gelişimi ile birlikte ortaya çıkmış ve bu ikisi gibi insanın en temel zihinsel etkinliklerinin birer parçası olmuştur. Tarihsel çizgisellik içinde ilkel insan topluluklarından Ortaçağ toplumlarına, sanayileşmiş toplumlara ve günümüz toplumlarına kadar bütün topluluklar kendi mitlerini yaratmış ya da var olan mitleri güncelleyerek onları benimsemiş ve izlemiştir. Mitosun her dönemde canlılığını ve devimselliğini koruması şüphesiz onun ayrım gözetmeksizin her insanda aynı zihinsel gereksinime (varlığını anlamlandırma, kendini evren içinde konumlandırma gereksinimine karşılık gelmesinden kaynaklanmaktadır. Her dönemde ve her bireyde etkili olduğu düşünülen mitosun sanat ve yazında izlerinin bulunmaması olası değildir. Mitos, hem derin simgesel anlamıyla hem de pek çok yazınsal türe ve yoruma uyum sağlayabilen esnek yapısıyla tarih boyunca yazar ve sanatçıları için esin kaynağı olagelmiştir. Batı yazınının temeli sayılan Yunan ve Roma yazınlarının mitolojiyi esas aldığı düşünüldüğünde mitosun Batı yazınındaki önemli yeri de anlaşılır. Yazarlar mitosa çoğunlukla metinlerarasılığın yöntemlerini kullanarak başvurmuşlardır. Böylece mitosu da kendilerinin ve yaşadıkları dönemin estetik anlayışı ve koşullarına göre yeniden güncellemişlerdir. Bu sayede hem mitos yeni anlamlarla ve simgelerle donanarak zenginleşir hem de yapıt mitosun simgeselliğinden yararlanarak çokanlamlı ve evrensel bir boyut kazanır. Yirminci yüzyıl Fransız yazınının en dikkat çekici kadın yazarlarından olan Marguerite Yourcenar da mitosa başvurmaktan çekinmemiş; pek çok yapıtında onu eğip bükerek, bilinen anlamlarından kopararak ya da bunlara yenilerini ekleyerek mitosun sunduğu geniş anlam olanaklarından faydalanmış, kendi anlatımında sıkça yer vermiştir. Bu çalışmada Marguerite

  16. Superior Mezenter Arter Embolisinde Erken Tanı ve Embolektomi

    OpenAIRE

    AYDIN, İbrahim; YÜCEL, Ahmet; PERGEL, Ahmet; KARAKAYA, Ahmet; OĞULLAR, Sabri; ŞAHİN, Dursun; ÖZER, Ender

    2016-01-01

    Akut mezenter arter embolisi, acil girişim gerektiren, nekroz geliştiğinde yaygın ince barsak rezeksiyonu ve sonrasında gelişen kısa barsak sendromu nedeniyle yaşam kalitesini düşüren, morbidite ve mortalitesi oldukça yüksek bir hastalıktır. Multidetektör kontrastlı BT, akut mezenterik embolinin erken tanısında oldukça önemlidir. Biz burada, kontrastlı abdominal BT ile erken tanı ve sonrasında bağırsak rezeksiyonu gerekmeden yalnızca embolektomi yaparak tedavi ettiğimiz olguyu sunmayı amaçlad...

  17. Küf Koleksiyonlarının Oluşturulması ve Korunumu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Şeminur Topal

    2015-02-01

    Full Text Available Çeşitli amaçlarla saf küf kültürlerinin uygun koşullarda ve özgün karakterlerini değiştirmeden korunmasını esas alan küf koleksiyonunun varlığı pek çok durum ve kuruluşun çalışmalarına destek sağlayabilir. Bu gerçekten hareketle NATO destekli ve 6 yıl süren Türkiye’de çeşitli tarımsal ürün ve gıdaların tarladan-tüketime kadarki küf floralarının taranmasına yönelik proje çalışmasında izole ve identifiye edilen küflerin bir koleksiyon bünyesinde değerlendirilmesi planlanmıştır. Pek çoğu, önemli dış koleksiyon merkezleri olan CBS-Hollanda ve CMI-İngiltere’deki uzmanların teyidini alan ve identifikasyonları tarafımızdan yapılan 10.000 civarındaki küf izolatından duplikasyon yaratabilecekleri elemine edilmiş, diğerleri korunuma alınmıştır. Yatık ve liyofilize kültürler olarak koleksiyonda bulunan küf suşlarının büyük bir kısmı için sistematik arşivleme çalışması tamamlanmış ve bilgisayar yardımı ile sınıflandırılmıştır. Bu sınıflama mevcut küflerin, izole edildiği örnek cinsi ve kayıt numaralarına, sağlandığı bölgelerin il trafik kod numaralarına, küf kültürlerinin cins ve tür isimlerine, liyofilize numaralarına ve koleksiyon odasındaki konumunun yer numaralarına göre olmak üzere 6 ayrı parametre için tek tek yapılarak arşivleme gerçekleştirilmiştir. Ayrıca identifiye edilen küflerin cins ve türlerine göre kartoteksleme işlemi yapılmıştır. Bu çalışmada koleksiyon ve korunumuna ilişkin ayrıntılı bilgiler verilmiştir.

  18. ETANOL + 1-NONANOL İKİLİ SİSTEMİ VE ETANOL + 1-NONANOL + SU ÜÇLÜ SİSTEMİNİN 293.15 K SICAKLIKTAKİ YOĞUNLUKLARININ, REFRAKTİF İNDİSLERİN ÖLÇÜLMESİ VE AŞIRI MOLAR HACİMLERİNİN VE MOLAR REFRAKSİYONLARININ HESAPLANMASI

    OpenAIRE

    MAHRAMANLIOĞLU, Mehmet; KIRBAŞLAR, Ş. İsmail

    2000-01-01

    Etanol+1-nonanol ikili sistemi ve etanol+1-nonanol+su üçlü sistemi için çeşitli karışımlarda yoğunluklar ve kırılma indisleri 293.15 K de ölçülmüştür. İkili ve üçlü sistemler için aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları hesaplanmıştır. Aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları için Redlich–Kister eşitliği uygulanarak eşitlik katsayıları hesaplanmıştır.

  19. Patrick Mccabe’in Plüton’da Kahvaltı ve Jeffrey Eugenides’in Middlesex adlı romanlarında cinsel kimlik, aile ve göç

    OpenAIRE

    DEMİR, Elif

    2016-01-01

    Cinsiyet  ve  toplumsal  cinsiyet  kavramları  merak  ve  ilham  uyandıran  yapısıyla  pek  çok  bilimsel  alanın  ilgi  konusu  olmuş  ve  kadın/erkek  ikiliği  dışına  çıkan  bireylere  atfedilen  ‘queer’  kavramıyla  edebi  imgelemde &nbs...

  20. LANCHESTER DOĞRUSALLIK KANUNU VE BİR PAZARLAMA UYGULAMASI

    OpenAIRE

    YARALIOĞLU, KAAN

    2001-01-01

    Bu çalışmada birebir mücadeleler için geliştirilen Lanchester’ in Doğrusallık Kanunu incelenmiştir. Öncelikle formülasyon ve kullanılabilirlik koşulları tanımlanmış ve bir pazarlama uygulaması gerçekleştirilmiştir.

  1. Laktoperoksidaz Sistemin Aktivasyonuyla ve Soğutularak Korunan Sütlerin Mikrobiyolojik Özellikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Zerrin Erginkaya

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırmada, 12:8 mg/l ve 24:16 mg/l Tiyosiyanat: Hidrojenperoksit (SCN:H2O2 ilavesi ile laktoperoksidaz sistemi aktive edilen sütler 30°C'de 6 saat süreyle bekletilmişlerdir. Soğutularak 4±1°C'de tutulan, ayrıca kontrol olarak da SCN:H2O2 katılmamış ve 30°C'de tutulan süt örnekleri de aynı süre bekletilmişlerdir. Bekletmenin 0., 3. ve 6. saatlerinde sütün pH değeri, asittik derecesi ve bazı mikroorganizma grubu içeriklerindeki değişimler incelenmiştir. Laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonunun, sütlerin toplam aerob mezofil ve psikrotrof bakteri gruplarının, mezofil ve termofil laktik asit bakteri gruplarının, enterobakterlerin ve küf-mayaların gelişimini önemli düzeyde etkilediği görülmüştür (p<0,05. Soğutmanın da toplam aerob psikrotrof bakteriler dışında, incelenen diğer tüm mikroorganizma gruplarını önemli düzeyde etkilediği bulunmuştur. SCN:H2O2 konsantrasyonunun artmasının, sistemin antimikrobiyel etkisini artırdığı belirlenmiştir. Laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonunun soğutma kadar etkin olduğu, toplam aerob mezofil ve psikrotrof bakterilerle, enterobakterler üzerinde soğutmadan daha fazla etkili olduğu görülmüştür. Soğutma işlemi ve laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonu, sütlerin pH ve asitlik değerleri üzerinde önemli ve yaklaşık aynı düzeyde etkili bulunmuştur (p<0,05.

  2. VAROLUŞ FELSEFELERİ, VAROLUŞÇU TERAPİ VE SOSYAL HİZMET

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Gizem ÇELİK

    2017-07-01

    Full Text Available Öz Varoluş felsefeleri, insanı ve insan yaşamını açıklamaya çalışan felsefi akımları temel alarak; ancak onlardan farklılaşan önemli nitelikleri ile günümüz insanının sorunlarına yönelen ve tek bir tanımlamayla anılması mümkün olmayan, kimilerine göre bir felsefe yapma tarzını kimilerine göre ise bir felsefi iklimi ifade etmektedir. En yalın ifadeyle, insanı nesne gibi ele alan ve yorumlayan yaklaşımlara tepki olarak, insanın biricik ve otantik oluşu özelliği ile tanımlanması gereken bir varoluş olduğunu belirten varoluşçu görüş, pek çok insanî soruyu ele alıp işleyerek “öz-varoluş ilişkisi”, “varlığın ve hayatın anlamı”, “özgür iradenin insan davranışlarındaki rolü”, “sınırsız özgürlük ve sorumluluk”, “varoluşsal anksiyete” gibi pek çok konuda açıklamalarda bulunmaktadır. Bu çalışmada, varoluş felsefelerine ve temel niteliklerine ilişkin genel bilgilere, artan ve karmaşıklaşan insan sorunlarının çözümünde önemli açıklamalar getirmesi dolayısıyla terapide yer bulan varoluşçu analizin özelliklerine ve odağı insan, insan sorun ve ihtiyaçları olan sosyal hizmet disiplin ve mesleğinin varoluş felsefeleri ile olan ilişkisine yer verilmektedir. Abstract Without a single definition, philosophies of existence sometimes described as the “way of making philosophy” or sometimes “climate of philosophy”. It basically arose from philosophical trends which are trying to explain human and life but differentiates from them by focusing on the problems of the modern man. By the simplest terms, existential philosophy states that human being must be defined as unique and authentic existent and it has born as a reaction to the approach that takes human beings as objects. Existential philosophy takes and examines many humanitarian questions such as "self-existence relationship”, “meaning of life and the existence”, “the role of

  3. Türkiye’de süs bitkileri sektörünün üretim ve yapısal sorunları ve öneriler

    OpenAIRE

    ONAY, Hatice Aslı

    2008-01-01

    ÖZET:

    Bu tez çalışması Türkiye’de süs bitkileri sektörünün üretim ve yapısal sorunlarını analiz ederek bunlara yapıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla yapılmıştır. Bunun için öncelikle sektörün ülkemizdeki mevcut durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Mevcut durumu ortaya koymak için ise sektörün üretim, ithalat ve ihracat verilerinden yararlanılmıştır. Birçok kurum ve kuruluşlardan edinilen bu veriler ışığında sekt...

  4. VeA of Aspergillus niger increases spore dispersing capacity by impacting conidiophore architecture.

    Science.gov (United States)

    Wang, Fengfeng; Dijksterhuis, Jan; Wyatt, Timon; Wösten, Han A B; Bleichrodt, Robert-Jan

    2015-01-01

    Aspergillus species are highly abundant fungi worldwide. Their conidia are among the most dominant fungal spores in the air. Conidia are formed in chains on the vesicle of the asexual reproductive structure called the conidiophore. Here, it is shown that the velvet protein VeA of Aspergillus niger maximizes the diameter of the vesicle and the spore chain length. The length and width of the conidiophore stalk and vesicle were reduced nearly twofold in a ΔveA strain. The latter implies a fourfold reduced surface area to develop chains of spores. Over and above this, the conidial chain length was approximately fivefold reduced. The calculated 20-fold reduction in formation of conidia by ΔveA fits the 8- to 17-fold decrease in counted spore numbers. Notably, morphology of the ΔveA conidiophores of A. niger was very similar to that of wild-type Aspergillus sydowii. This suggests that VeA is key in conidiophore architecture diversity in the fungal kingdom. The finding that biomass formation of the A. niger ΔveA strain was reduced twofold shows that VeA not only impacts dispersion capacity but also colonization capacity of A. niger.

  5. Bazı Şekerlemeler ve Yapay Toz İçeceklerdeki Diazo Boyar Madde Olan Sunset Yellow FCF ile Tartrazin Miktar Tayinlerinin Voltametrik ve Spektrofotometrik Metod Karşılaştırması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nejat Altıniğne

    2015-02-01

    Full Text Available Bazı şekerlemeler ve toz içeceklere katımlı olan sunset yellow FCF ve tartrazin boyar maddelerin analizleri, voltametrik (DPP ve spektrofotometrik metotlarla yapılarak karşılaştırılmıştır. Şekerlemelerde ve sentetik toz içeceklerde boyar maddenin yalnız bir tanesi bulunduğunda, doğru, hassas ve güvenli sonuçlar elde edilebilmektedir. Uygulanan her iki metodun korelasyon sayısı r= 0.995 ve tayin sınıfları 0.8 mg/ml olarak saptanmıştır. Bu çalışma nitel ve nicel tayinlerin, spektrofotometrik metot yanında voltametri metoduyla da yapılabildiğini göstermiştir.

  6. Robotlar İşlerimizi ve Ruhumuzu mu Çalacak?

    OpenAIRE

    Yılmaz, Fevzi

    2018-01-01

    Robotlar, bazen insan formunda bazen ise daha mekanik-elektronik araçlar olarak ekonomik hayatın içindeler. Dijital çağdayız ve robotlar artık kendilerine verilen yetkinlikler sayesinde insanların yapabildiği şeyleri gerçekleştirebiliyor. Robotların işsizliğe yol açacağı ve ekonomik eşitsizliği derinleştireceği sık sık gündeme gelmektedir. Bilim kurgu dizi konusu olan öldüren robotlar ve robotun kendini yapandan daha akıllı robotu üretmesi savı hep endişe vermiştir. Ünlülerden Stephen Hawking...

  7. Karayatak (Şabanözü güneyi) bentonitlerinin mineralojisi ve sedimantolojisi

    OpenAIRE

    DİKMEN, Asuman

    2009-01-01

    Çankırı civarında halen işletilmekte olan ve önemli rezerve sahip bentonit yatakları bulunmaktadır. Bu çalışma ile Şabanözü Karayatak Bentonit oluşumunun mineralojik ve sedimantolojik özelliklerinin incelenmesi ve kökeninin açıklanması amaçlanmıştır.İnceleme alanındaki Tersiyer istifi, Paleosen yaşlı granitoyid, Geç Miyosen yaşlı Karakocaş ve Mamak formasyonları ile Pliyosen yaşlı Bozdağ bazaltı ve Gölbaşı formasyonu olarak incelenmiştir. Şabanözü Karayatak bentonit oluşu...

  8. Ankara Merkez İlçeleri ve Köylerinde Ev Konserveciliği Teknikleri ve Konservelerin Bazı Organoleptik ve Mikrobiyolojik Özellikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Necla Yazıcı

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, Ankara İlinin merkez ilçelerine bağlı köylerde yapılmakta olan ev konserveciliği uygulamalarına ait tekniklerin saptanması ve yapılan konservelerin organoleptik ve mikrobiyolojik analizlere dayanarak, bazı kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Ankara İlinin merkez ilçelerine bağlı, 13 köyde, 154 deneğe anket uygulanmış ve ayrıca deneklerden toplanan 50 konserve örneği organoleptik ve mikrobiyolojik testlere tabi tutulmuştur. Araştırma bulgularına göre deneklerin %97.40’ı sebze konservesi kavanozlarını açık kazanda kaynatmaktadırlar. Deneklerin %48.00’i kavanozları boşluk bırakmadan, %30’u ise yarısına kadar doldurmaktadırlar. Kavanozların havasını alan deneklerin oranı %80.50’dir. Kaynatma işleminde süre tutan denekler %85.71 oranındadır. Bu deneklerin de %71.42’si kaynatma işlemi için yeterli süre uygulamaktadırlar. Konservelerde kaynatmadan sonra bozulma gören denekler %70.13, saklama sırasında bozulma görenler %40.91 oranındadır. Kaynatmadan sonra meydana gelen bozulmaların başında %73.14 oranı ile kapak atması gelmektedir. Toplam 50 konserve örneğinin organoleptik analizi sonucunda örneklerin %18’i renk, %30’u koku, %18’i genel görünüş bakımından kötü olarak değerlendirilmiştir. Mikrobiyolojik analizler sonucunda ise toplam 50 konserve örneğinin %20’sinde üreme görülmüştür. Alınan örneklerin, aerob koşullarda %14’ünde 35 oC de; %16’sında 55 oC’de; anaerob koşullarda ise %12’sinde 35 oC’de; %16’sında 55 oC’de üreme görülmüştür.

  9. Modern ve Postmodern Değerlerin Yabancılaşmaya Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mahmut ŞAYLIKAY

    2016-08-01

    Full Text Available Bilindiği üzere, yabancılaşma, kişinin kendi benliğinden, çevresinden ve sosyalyaşamdan uzaklaşarak bu kavramların etkisi altına girmek olarak tanımlanabilir. Buyönüyle yabancılaşma, sendikalaşmaya hizmet etmesi açısından son derece önemlidir.Diğer taraftan modern ve post modern değerlerin sendikalaşmaya etkisi ise, bireyin belirlibir sendikayla özdeşleşmesi, sendikaya bağlılığı ve kendini adamasıdır. „‟Modernizationand postmodernization: Cultural, economic and political change in 43 societies„‟ adlıçalışmasıyla, Inglehart (1997, „‟Post modern Values in Seven Confucian Societies:Political Consequences of Changing World Views‟‟ adlı çalışmasıyla Wang(2007 ve ‘’Alienation and freedom: The factory worker and his industry.‟‟ adlı çalışmasıyla Blauner(1964 modern - post modern değerler ve yabancılaşma kavramlarına ilişkin literatüre katkısağlamışlardır. Bu çalışmada, sendika üyesi işçilere yönelik söz konusu değişkenlerarasındaki ilişki ve ilişkinin boyutu araştırılmaktadır. Çalışma sayesinde sendika üyelerininsahip oldukları modern ve post modern değerlerinin sosyal yaşama etkileri ve yabancılaşmaboyutlarına göstermiş olduğu tutum ve davranışlar ortaya koyularak sonuçlarıpaylaşılmıştır. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı, sendika üyeleri temelinde, ilişki veetkiler bakımından modern ve post modern değerlerin yabancılaşma ile ilişkisini ele alıp,sendika üyelerinin “yabancılaşma” davranışında bulunma algılarını yapılan araştırmabulgularıyla ortaya koymaktır. Araştırmada, birincil veri toplama yöntemlerinden yüz yüzeanket yöntemi gerçekleştirilmiş ve modern-post modern değerler için, Inglehart‟ın(1997,Fries ve arkadaşları (2007 ve Wang (2007 tarafından geliştirilen modernizm-postmodernizm ölçeği kullanılmıştır. Yabancılaşma ölçeği olarak Blauner‟s (1964 taraf

  10. Kazak Mitleri ve Mitik Efsaneleri Hakkında

    OpenAIRE

    İBRAYEV, Şakir; ARIKAN, Metin

    2006-01-01

    Kazak halkının geleneksel dünya görüşü ile söz sanatının kaynağı diyebileceğimiz mitler; dünyanın yaratılışı, nelerin, nasıl, nereden meydana çıktığı, sebebi ve safhaları, etrafımızı kuşatan çevrenin sırları ve özellikleri hakkında söylenen, insanoğlunun ilkel düşüncesinin sonucu meydana gelen olağanüstü anlatmalar, belki de inanışlar, anlayışlar. En eski mitlerin arasında gökyüzü cisimleri - güneş, ay, yıldız ve gezegenler hakkında söylenilen mitleri gösterebiliriz. Bu türdeki mitlerin başlı...

  11. VeLoc: Finding Your Car in Indoor Parking Structures.

    Science.gov (United States)

    Gao, Ruipeng; He, Fangpu; Li, Teng

    2018-05-02

    While WiFi-based indoor localization is attractive, there are many indoor places without WiFi coverage with a strong demand for localization capability. This paper describes a system and associated algorithms to address the indoor vehicle localization problem without the installation of additional infrastructure. In this paper, we propose VeLoc, which utilizes the sensor data of smartphones in the vehicle together with the floor map of the parking structure to track the vehicle in real time. VeLoc simultaneously harnesses constraints imposed by the map and environment sensing. All these cues are codified into a novel augmented particle filtering framework to estimate the position of the vehicle. Experimental results show that VeLoc performs well when even the initial position and the initial heading direction of the vehicle are completely unknown.

  12. Elektrikli Otomobil, Küresel Rekabet ve Gelişmeler

    OpenAIRE

    Yılmaz, Fevzi

    2017-01-01

    Önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık Mayıs 2016'da verdiği beyanatta yerli otomobil projesiyle Google ve Tesla gibi devlerin rakibi olacağımızı belirtmişti. Bakan Işık o tarihte, “Tüm otomotiv devleri, işbirliği için sırada bekliyor. Sonuçta bizim de elimizde önemli teknolojiler var.” diyerek moral tazelemişti. Sözü edilen Google, araç otomasyonu ve sürücüsüz araç projesi yürütmekte iken, Tesla ise dünyanın en büyük farklı konsept elektrikli araç üreticisidir. Tesla'nın CEO’su ...

  13. Depression and social support among women living with the substance abuse, violence, and HIV/AIDS syndemic: a qualitative exploration.

    Science.gov (United States)

    Illangasekare, Samantha L; Burke, Jessica G; Chander, Geetanjali; Gielen, Andrea C

    2014-01-01

    Intimate partner violence (IPV), HIV/AIDS, and substance use are described as the SAVA "syndemic" among low-income urban women because of their intersecting and synergistic presence in these women's lives. Depressive symptoms are significantly associated with these SAVA factors and although social support is potentially protective for depression, little is understood about its impact on depression associated with the SAVA syndemic. This paper investigates how women living with SAVA experience and describe depressive symptoms, and examines how the types of social support they access impact their experiences of SAVA and depressive symptoms. Qualitative, in-depth interviews were conducted with 24 HIV-positive, low-income, urban women who experienced IPV and used cocaine or heroin in their lifetime. Interviews were analyzed based on study aims, principles of thematic content analysis, and grounded theory. Women identified multiple SAVA factors as catalysts for depression and noted their synergistic effect on depressive symptoms, which were both a trigger for and a result of drug use. Women accessed varying sources of social support to address their SAVA factors and associated symptoms of depression, relying on informal sources for instrumental support related to IPV and formal sources for support related to HIV, drug use, and depression. These findings have important implications for health providers who serve SAVA-affected women, and suggest that comprehensively addressing all SAVA factors (and IPV in particular) and improving their access to quality social support at critical times is essential to improve their mental health. Copyright © 2014 Jacobs Institute of Women's Health. Published by Elsevier Inc. All rights reserved.

  14. PERİFERİK KAN KÜLTÜRÜ VE YÖNETİMİ

    OpenAIRE

    ARDAHAN SEVGİLİ, SEDA; YARDIMCI, FİGEN

    2018-01-01

    Başlık: PERİFERİK KAN KÜLTÜRÜ VE YÖNETİMİTitle: PERIPHERALBLOOD CULTURE AND MANAGEMENTÖzet: Kandolaşımı enfeksiyonları; enfeksiyona neden olan mikroorganizma ile etkilediğicanlı arasında birçok etkileşim sonucunda meydana gelen ve oldukça karmaşık birsüreçtir. Bundan dolayı kan dolaşımı enfeksiyonlarının erken dönemdetanılanması ve tanısına yönelik tedavisinin başlatılması yaşamsal önemtaşımaktadır. Kan kültürleri; ciddi kan dolaşımı enfeksiyonlarının tanımlanmasıve...

  15. Slow Learner Prediction Using Multi-Variate Naïve Bayes Classification Algorithm

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Shiwani Rana

    2017-01-01

    Full Text Available Machine Learning is a field of computer science that learns from data by studying algorithms and their constructions. In machine learning, for specific inputs, algorithms help to make predictions. Classification is a supervised learning approach, which maps a data item into predefined classes. For predicting slow learners in an institute, a modified Naïve Bayes algorithm implemented. The implementation is carried sing Python.  It takes into account a combination of likewise multi-valued attributes. A dataset of the 60 students of BE (Information Technology Third Semester for the subject of Digital Electronics of University Institute of Engineering and Technology (UIET, Panjab University (PU, Chandigarh, India is taken to carry out the simulations. The analysis is done by choosing most significant forty-eight attributes. The experimental results have shown that the modified Naïve Bayes model has outperformed the Naïve Bayes Classifier in accuracy but requires significant improvement in the terms of elapsed time. By using Modified Naïve Bayes approach, the accuracy is found out to be 71.66% whereas it is calculated 66.66% using existing Naïve Bayes model. Further, a comparison is drawn by using WEKA tool. Here, an accuracy of Naïve Bayes is obtained as 58.33 %.

  16. Prehransko opismenjevanje otrok z vidika usvajanja prehranskih veščin

    OpenAIRE

    Kostanjevec, Stojan; Erjavšek, Martina

    2017-01-01

    Na zdravje in kakovost življenja posameznika vpliva stopnja njegove prehranske pismenosti, katere pomemben del so tudi usvojene prehranske veščine in od katerih je odvisen izbor hrane, ki jo posameznik pripravlja in uživa. Prehransko vešč posameznik je zmožen uporabiti usvojeno prehransko znanje pri načrtovanju prehrane, nakupovanju živil in pri pripravi obrokov hrane. Namen raziskave je bil ugotoviti, katere prehranske veščine usvojijo osnovnošolci v šolskem in domačem okolju ter kako pogost...

  17. Melatonin ve Bağışıklık Sistemi

    OpenAIRE

    ÇETİN, E.

    2005-01-01

    Melatonin, pineal bezin beta adrenerjik reseptörlerinin aktivasyonu ile triptofandan sentezlenen bir hormondur.Üretim ve salınımı karanlık ile başlar ve aydınlıkla sona erer. Melatonin, birçok biyolojik fonksiyonun düzenlenmesinderol oynar. Bu derlemede melatonin hakkında genel bilgiler verilerek, melatoninin lenfoid dokular, humoral bağışıklık,hücresel bağışıklık ve kanser üzerine etkileri tartışılmıştır

  18. FEKAL İNKONTİNANSIN BAKIMI VE BAKIMDA KULLANILAN ÜRÜNLER

    OpenAIRE

    Denat, Yıldız; Khorshid, Leyla

    2010-01-01

    ÖZETFekal inkontinans, özellikle uzun dönem yatağa bağımlı hastalarda kontaminasyonaçısından güç sonuçlarla, enfeksiyon ve deri ülserlerinin oluşma riskiyle, pahalı ve potansiyeltehlikelere neden olan bir durumdur. Fekal inkontinans, normal deri bütünlüğü için potansiyel birtehlike yaratır ve septiseminin bir nedeni olabilir. Özellikle yatağa bağımlı fekal inkontinanslıhastalar perineal deri hasarı için risk ...

  19. Servikal nöral foraminal bölge ve uncinate çıkıntının embriolojik gelişimi ve anatomisinin klinikle ilişkilendirilmesi

    OpenAIRE

    BROHİ, Recep Ali

    2012-01-01

    Servikal bölge ile ilgili yapılan anatomik ve morfometrik çalışmaların büyük çoğunluğunda erişkin kadavra ve kemikleri kullanılmıştır. Servikal bölgenin ve bu bölge ile patolojilerde önemli rol oynayan uncinate proses ve servikal nöral foramen ile ilgili çalışmalar literatürde bulunsa da bu iki yapının embriolojik gelişimi yeterin...

  20. DOMATES DOKU VE KÜF KARAKTERİSTİKLERİ, DOMATES ÜRÜNLERİNDE KÜF SAYIMI VE KÜFÜ AZALTMA OLANAKLARI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Çetin KADAKAL

    2001-02-01

    Full Text Available Domates ve ürünlerinde en önemli kalite kriterlerinden biri, ürünün küf yüküdür. Domates ve ürünlerinde küf yükü; Howard küf sayım (HMC metoduna göre yapılmaktadır. Küf yükü, son ürünün hijyenik koşullarda üretilip üretilmediğini göstermesi açısından önemlidir. Küf yükünün maksimum sınırı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte % 40-60 (pozitif alan arasındadır. Son yıllarda domates ve ürünlerinde ergosterol düzeyi küf yükü yerine yeni bir kriter olarak kabul edilmeye başlanmıştır.

    1. The CEVALE2VE case

      CERN Document Server

      AUTHOR|(INSPIRE)INSPIRE-00237353; The ATLAS collaboration

      2017-01-01

      A virtual research and learning community can be a powerful tool for educational purposes. It has a wide range of possibilities for multi-institution participation, such as synchronous and asynchronous online engagement, decentralized student discussions and academic networking - as well as being cost effective. In this context, the CEVALE2VE virtual community (Centro de Altos Estudios de Altas Energías) is a Venezuelan initiative to support the new generation of researchers in High Energy Physics (HEP). Its goal is to contribute to the scientific dissemination of fundamental physics and the regional modernization of university education. The members of CEVALE2VE are a group of Venezuelan researchers, currently involved in projects related to the HEP field, and geographically located in different academic institutions of Europe and North America. The project involves several academic institutions in Venezuela and Colombia in order to reach a wide audience, and exploits current communications technologies, w...

    2. The CEVALE2VE case

      CERN Document Server

      Sanchez Pineda, Arturo; The ATLAS collaboration

      2016-01-01

      A virtual research and learning community can be a powerful tool for educational purposes. It has a wide range of possibilities for multi-institution participation, such as synchronous and asynchronous online engagement, decentralized student discussions and academic networking - as well as being cost effective. In this context, the CEVALE2VE virtual community (Centro de Altos Estudios de Altas Energías) is a Venezuelan initiative to support the new generation of researchers in high energy physics (HEP). Its goal is to contribute to the scientific dissemination of fundamental physics and the regional modernization of university education. The members of CEVALE2VE are a group of Venezuelan researchers, currently involved in projects related to the HEP field, and geographically located in different academic institutions of Europe and North America. The project involves several academic institutions in Venezuela and Colombia in order to reach a wide audience, and exploits current communications technologies, wh...

    3. Using VE to Strategically Plan Our Future

      Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

      Margie Jeffs; Lori Braase; Alison Conner; Darcie Martinson; Jodi Grgich

      2009-06-01

      The Value Engineering (VE) Methodology is an effective tool for business or project strategic planning. In conjunction with the “Balanced Scorecard Approach” (Drs. Robert Kaplan, PhD, and David Norton, PhD, from the Balanced Scorecard Collaborative/Palladium Group), function analysis can be used to develop strategy maps and scorecards. The FAST diagram provides an integrated approach to strategy map development by formulating a cause and effect relationship and establishing the “how” and “why” behind the strategy map. By utilizing the VE Job Plan, one is able to move from strategic thinking all the way through to execution of the strategy.

    4. Japon Balığı (Carassius Auratus L. 1758) ve Arpa Bitkisinin (Hordeum Vulgare L.) Gelişimi ve Su Kalitesinin İyileştirilmesi Üzerine Aquaponik Sistemin Etkileri

      OpenAIRE

      KESKİNBALTA, Mehmet Anıl; HAMZAOĞLU, Gökhan; ÇELİK, Meryem Yeşim; DERNEKBAŞI, Seval

      2015-01-01

      Bu araştırmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758) ve arpa bitkisi (Hordeum vulgare L.) kullanılarak model bir akuaponik sistem oluşturulmuştur. Araştırma süresince arpa bitkisinin suyun nitrit, nitrat ve fosfat değerlerinde yaptığı değişim ve balıkların gelişimi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. 30 günlük araştırma süresince günlük olarak pH, sıcaklık ve oksijen değerleri ölçülmüştür. Haftalık olarak bitki yetiştirme yatağına giren ve bitkiden süzülen suyun nitrit (NO2...

    5. Japon Balığı (Carassius auratus L. 1758) ve Arpa Bitkisinin (Hordeum vulgare L.) Gelişimi ve Su Kalitesinin İyileştirilmesi Üzerine Aquaponik Sistemin Etkileri

      OpenAIRE

      KESKİNBALTA, Mehmet; HAMZAOĞLU, Gökhan; ÇELİK, Meryem; DERNEKBAŞI, Seval

      2015-01-01

      Bu araştırmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758) ve arpa bitkisi (Hordeum vulgare L.) kullanılarak model bir akuaponik sistem oluşturulmuştur. Araştırma süresince arpa bitkisinin suyun nitrit, nitrat ve fosfat değerlerinde yaptığı değişim ve balıkların gelişimi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. 30 günlük araştırma süresince günlük olarak pH, sıcaklık ve oksijen değerleri ölçülmüştür. Haftalık olarak bitki yetiştirme yatağına giren ve bitkiden süzülen suyun nitrit (NO2...

    6. Defense.gov Special Report: V-E Day - 70th Anniversary

      Science.gov (United States)

      are strong united we will win WWII United Nations4 United We Win WWII United We can't win without them Historic Aircraft to Conduct V-E Day Flyover America will remember the millions who helped make possible 70th Anniversary in France Arsenal of Democracy Flyover Media Day V-E Day Veterans Profiles Charles

    7. Van’da Tüketime Sunulan Feta Peynirlerinin Mikrobiyolojik ve Kimyasal Kalitesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Enise Akel

      2016-11-01

      Full Text Available Bu çalışma, Van il merkezinde tüketime sunulan Feta peynirlerinin mikrobiyolojik ve kimyasal kalitesini belirlemek amacıyla yapıldı. Çalışmada 50 adet Feta peyniri materyal olarak kullanıldı. Feta peynirlerinin mikrobiyolojik analizleri sonucunda, ortalama olarak toplam aerob mezofil genel canlı sayısı 5,49 log kob/g, laktik asit bakteri sayısı 5,20 log kob/g, koliform grubu mikroorganizma sayısı 0,78 log kob/g, Escherichia coli sayısı 0,10 log kob/g, mikrokok/stafilokok sayısı 0,58 log kob/g, koagülaz pozitif Staphylococcus aureus sayısı 0,53 log kob/g, Clostridium perfringens sayısı 0,08 log kob/g, enterobakteri sayısı 0,96 log kob/g, maya ve küf sayısı ise 5,18 log kob/g olarak saptandı. Kimyasal analizler sonucunda ise ortalama pH değeri 4,38, titre edilebilir asitlik derecesi %1,41 LA, kuru madde miktarı %41,21, yağ miktarı %18,12, kuru maddede yağ miktarı %44,18, tuz miktarı %8,36 ve kuru maddede tuz miktarı %20,42 olarak tespit edildi. Feta peyniri örneklerinin tamamı titre edilebilir asitlik yönünden standartlara uygun bulundu. Ancak örneklerin %8’i koagülaz pozitif S. aureus, %52’si pH ve %100’ü kuru maddede tuz yönünden standartlara uygun bulunmadı. Sonuç olarak, Feta peynirlerinin mikrobiyolojik ve kimyasal kalitesinin yetersiz olduğu ve bu durumun üretici ve tüketiciler için risk oluşturabileceği kanısına varıldı. Gıda zincirinin tüm aşamalarında temeli GMP olan HACCP sisteminin uygulanması gıda güvenliği, halk sağlığı ve tüketici haklarının korunmasında etkin rol oynayacaktır.

    8. Orta Asya ve Kafkasya’da Nükleer Enerji Açısından Türkiye’nin Mali Beklenti ve Riskleri: Praksiyolojik Bir İnceleme

      OpenAIRE

      Bahçe, Abdullah; Gümüş, Öner

      2016-01-01

       ÖzNükleer enerji birçok ülkenin birbirine karşı üstünlük sağlamada kullanabildikleri bir araçtır. Bunun temel sebebi de nükleer enerjinin ekonomik ve mali getiri sağlayarak ülkelerin kalkınmalarını etkileyebilecek bir potansiyele sahip olmasıdır. Bu yönüyle nükleer enerji, verginin doğmasına neden olacak bir etkiye de sahiptir. Türkiye’de ise nükleer enerji üretilememektedir. Bununla birlikte diğer enerji çeşitlerinin üretimi söz konusudur ve bu enerji çeşitlerinden üretilen mal ve hizmetler...

    9. Tiyatro, karikatür ve film provokasyonları bağlamında Fransız basınında İslam ve Hz. Muhammed imajı

      OpenAIRE

      METİN, İsmail

      2016-01-01

      Oryantalizm ve oryantalistler, tarih boyunca İslamı kendi zihin dünyasına göre anlamış ve bu yönde çalışmalar yapmıştır. Yapılan bu çalışmalar ilmi eserler, ansiklopediler, kitaplar, makaleler başta olmak üzere, yazılı ve görsel basında da yer almıştır. Bu makale, oryantalizmin önemli merkezlerinden olan Fransada, özellikle yazılı basında, başta İslam, Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed olmak üzere dini değerlerin medya tarafından algılanış biçimini, karikatür ve film provokasyonları bağlamında tari...

    10. NEVRUZ VE SUMER BEREKET KÜLTÜ AYNI KAYNAK DEĞİL Mİ?

      OpenAIRE

      ÇIĞ, Muazzez İlmiye

      2016-01-01

      Sumerliler insanlık tarihinin en eski kavimleri arasında yer almaktadır. Başta “yazı” olmak üzere kültür ve uygarlık simgesi birçok buluşun da Sumerlilere ait olduğu bilinmektedir. Türkler de tıpkı Sumerliler gibi insanlık tarihinin en eski kavimleri arasında yer almaktadır. Bu durum beraberinde “Peki Sumerliler ve Türkler arasında bir bağ var mıdır?” sorusunu akla getirmektedir. Başta Sumer belgeleri olmak üzere birçok bilgi ve belge Sumerliler ve Türkler arasında yakın bir...

    11. Damla Sulama Koşullarında Aşılı ve Aşısız Karpuzlarda Bitki, Su ve Verim İlişkilerinin İrdelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Selçuk ÖZMEN

      2014-09-01

      Full Text Available Bu çalışma, 2006-2008 yılları arasında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü deneme alanında yürütülmüştür. Araştırmada, damla sulama koşullarında aşılı ve aşısız karpuzlarda bitki, su ve verim ilişkileri irdelenmiştir. Denemede; tam sulanan aşılı (Crimson Tide+Jumbo:CTJ ve aşısız (Crimson Tide: CT konuları ele alınmıştır. Sulama suyu, sulama aralıkları arasında oluşan toplam A Sınıfı buharlaşma kabından okunan değerlere göre hesaplanmıştır. Çalışmada, konulara göre, sulama suyu (IW ve bitki su tüketimleri (ET, sırasıyla, 266.2–413.5 mm (12–16 sulama ve 433.1-520.6 mm arasında değişmiş; en yüksek IW ve mevsimlik ET ise, sırasıyla, 413.5 mm ve 520.6 mm ile CTJ konusundan 2006 yılında elde edilmiştir. Karpuz bitkisinde en yüksek ortalama aylık ET, 214.0 mm ile CTJ konusunda Mayıs ayında ölçülmüş; bu ayda ortalama çim kıyas bitki su tüketimi (ETo, 163.1 mm olarak belirlenmiştir. Bitki katsayısı (Kc değerlerinin; deneme yılları için, başlangıç, mevsim ortası ve mevsim sonudönemlerinde, sırasıyla, 0.240.67, 0.87-1.66 ve 0.83-0.93 olarak değiştiği saptanmıştır. Son yılki çalışmada; toplam kök yoğunluğunun aşılı konularda aşısızlara kıyasla % 4 daha fazla; yaprak su potansiyeli (YSP değerlerlerinin -0.20 ile -0.70 MPa arasında değiştiği ve aşılı konuların daha yüksek YSP değerlerine sahip olduğu saptanmıştır. Aşılama ile verim, toplam su kullanma randımanı (TWUE ve su kullanım randımanı (IWUE artarken sulama suyunun ET içerisindeki kullanım oranı (IWc aşısız konularında daha yüksek olduğu belirlenmiştir. En yüksek verim 712.8 kg/ha ile CTJ konusundan 2008 yılından elde edilmiştir

    12. YAZILIM TEKRAR KULLANIMI VE NESNEYE YÖNELİK YAKLAŞIM

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Halil ŞENGONCA

      1995-02-01

      Full Text Available Yazılımın tekrar kullanımı, bir yazılım sisteminin geliştirilmesinde kullanılan bilginin ve ürünlerin, başka bir yazılım sistemi için kullanılmasıdır. Yazılımın tekrar kullanımı için kaynak kod bileşenlerinden oluşan bir kütüphane ve karmaşık sistemlerin bu yapı bloklarından oluşturulması fikri, ilk olarak 1968'te Dough McIlroy tarafından önerilmiştir. Günümüzde programlama dilleri, kullanılan teknikler ve araçlar çok değişmesine rağmen yazılımın tekrar kullanımı yazılım geliştirme maliyetlerini azaltmak ve kaliteyi yükseltmek için hala bir çözüm olarak görülmektedir. Nesneye yönelik programlama, kalıtım, koruma gibi özellikleriyle, kaynak kod bileşenlerinin oluşturulmasını ve kullanımını desteklemektedir. Yine de yazılım tekrar kullanımını bir kuruluş düzeyinde gerçekleştirmek için planlı ve koordineli bir programa gereksinim vardır. Bu makalede, yazılım tekrar kullanımı tanımlanmış ve nesneye yönelik yaklaşım ile yazılım tekrar kullanımını amaçlayan bir yazılım geliştirme süreci tanıtılmıştır. Ayrıca bir kuruluşun yazılım tekrar kullanımını kurumsallaştırma süreci için bir strateji önerilmiştir.

    13. VeLoc: Finding Your Car in Indoor Parking Structures

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ruipeng Gao

      2018-05-01

      Full Text Available While WiFi-based indoor localization is attractive, there are many indoor places without WiFi coverage with a strong demand for localization capability. This paper describes a system and associated algorithms to address the indoor vehicle localization problem without the installation of additional infrastructure. In this paper, we propose VeLoc, which utilizes the sensor data of smartphones in the vehicle together with the floor map of the parking structure to track the vehicle in real time. VeLoc simultaneously harnesses constraints imposed by the map and environment sensing. All these cues are codified into a novel augmented particle filtering framework to estimate the position of the vehicle. Experimental results show that VeLoc performs well when even the initial position and the initial heading direction of the vehicle are completely unknown.

    14. FINDIK KABUKLARININ, ÇAY VE TÜTÜN ATIKLARININ HAMMADDE OLARAK KULLANILMASI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ş. İsmail KIRBAŞLAR

      2001-01-01

      Full Text Available Bu çalışmada, fındık kabukları, çay ve tütün atıklarındaki nem, kül, yağ ve sellüloz miktarları analiz edilmiştir. Ayrıca, fındık kabukları, çay ve tütün atıklarının içerdiği pentosan, pentos ve furfural miktarları belirlenmiştir. Furfural her üç atıktan destilasyon metoduyla ayrılmıştır. Atıklardan ayrılan furfural örneklerinin IRspektrumları ile standart furfuralin IR-spektrumları karşılaştırılmıştır. Fındık kabuklarından farklı sıcaklıklarda aktif karbon elde edilmiştir. Bu aktif karbon kullanılarak organik ve anarganik atıklar adsorbsiyonla uzaklaştırılmıştır.

    15. ELEKTRİKLİ EV ALETLERİNDE CE UYUMLULUĞU VE BİR UYGULAMA

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nazmi EKREN

      2009-01-01

      Full Text Available Hızla gelişen teknoloji, artan rekabet ortamı ve kullanıcının bilinçlenmesi gibi nedenlerden dolayı kaliteli üretim yapmanın gerekliliği günümüzde daha da artmıştır. Ürün kalitesinin ve güvenilirliğinin belgelenmesi tüketici açısından şart olmuştur. Ürün güvenliğinin belgelenmesinde kullanılan birçok belge vardır. Bu belgelerden biri de CE belgesidir. Bu makalede, CE işareti ile ilgili temel bilgi verilmiş ve elektrikli ev aletleri için gerekli CE standartları ve testlerinden bahsedilmiştir. Örnek olarak elektrikli ev aletlerinden tost makinesi ele alınmış, incelenmiştir. Tost makinesine CE belgesi almak için EN60335-2-9 direktifine göre gerekli testler yapılmış ve CE belgesi alınmıştır.

    16. VeSMEL: A Novel Approach for Distance Management of E-Learning Platforms

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Bernabe Batchakui

      2011-05-01

      Full Text Available This article presents a novel approach for distance management for e-learning platforms based on VeSMp protocol. VeSMEL results from the integration of VeSMp to xMoodle 2.0 platform that has been developed. It offers a compromise between the mobility of actors and the availability of xMoodle 2.0 content in zones where internet is inaccessible. The GSM system is used like support for communication allowing the actors to reach servers from their cell phone.

    17. Gök Türk Tarihi Coğrafyası

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Anıl Yılmaz

      2015-07-01

      Full Text Available Gök Türk çalışmalarında az değinilen konulardan biri, Türk kültürünü besleyen kaynakların alt yapısıdır. Bozkır sınırlarının tarım uygarlıkları ile kesiştiği yerler, iki tarafın da kültüründe bazı sentezlenmelere yol açmaktadır ki, bu konu sadece arkeolojik verilerden değil, savaş malzemeleri ve taktikleri, bürokrasi dili, kılık-kıyafet vs. konulardan da takip edilebilir.Makale iki ana coğrafya üzerine yoğunlaşmıştır: İlki, Türklerin orijinal malzemelerini meydana getirdiği güney Sibirya ve Moğolistan bölgesi. Bu coğrafyanın yaşam şekli ve inançları, göçerlerin üretmiş oldukları sanat eserlerini doğrudan etkilemiştir. Burada tarım topluluklarının etkisi minimum seviyededir. İkinci coğrafya ise, Gök Türklerin yerleşik (tarım kültürlerle gerek siyasi gerek kültürel ilişkiler kurduğu sınır boyları. Burada iki büyük kültür bulunur ki ilki Ordos üzerinden Çin, diğeri Tengri dağları üzerinden İran.  Bölgelerarası ilişkiler detaylandırıldığında, göçerlerle yerleşiklerin birlikteliği, hayallerimizde canlanan barbar – medeni ikileminin çok çok ötesinde olduğu anlaşılır. Soğdlar Gök Türklerin hamiliğini daima Sasanilere tercih etmişlerdir. Tang ve Gök Türk idarecilerinin akıllı olanları da (Tai Tsung ve Bilge Kağan gibi, savaş ve yağma politikalarından ziyade, sürdürülebilir ticari ve kültürel ilişkileri temellendirmeye çalışmışlardır. Tespit edilen bölgelerin iyi analiz edilmesi gerekiyor ancak üçünün birden (izole olarak adlandırdığımız Altay dağları çevresi; geçiş bölgeleri olarak ifade ettiğimiz Tengri dağları ile Ordos aynı makale de incelenmesinin, çalışmanın boyutlarını ve anlaşılabilirliğini aşacağını düşündük. Bu yüzden makalemizi ikiye ayırdık: Elinizdeki çalışma, Moğolistan ve Tengri dağlarının, bir sonraki çalışmamız ise Ordos bölgesinin tarihi

    18. Usûlî Kıyasın Bilgi ve Amel Değeri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yrd.Doç.Dr. Temel Kacır

      2016-06-01

      Full Text Available “Ortak bir illete sahip olmaları nedeniyle, aslın hükmünün fer‘e verilmesidir" şeklinde tanımlanan usûlî kıyasın bilgi ve amel değeri, ilk dönemden itibaren tartışma konusu olmuştur. Şöyle ki; hüküm verme yetkisi sadece Şar‘î’e ait olduğu halde usûlî kıyasın dinde hüküm verme anlamına geldiği ve bilgi değerinin de nasslarca yerilmiş zan olduğu gibi bazı argümanlar ileri sürerek usûlî kıyası reddedenler olsa da, çoğunluk tarafından usûlî kıyas aslî ve şer‘î delil olarak kabul edilmiş ve elde edilen bu hüküm ile amel edilmesi gerekli görülmüştür. Bu çalışma, usûlî kıyası kabul eden ve etmeyenlerin görüşlerini mukayese etmenin ötesinde, usûlî kıyasın salt aklî bir çaba olmadığını, kendisi ile ulaşılan bilginin naslarda yerilen zan olmayıp aksine delile dayalı zannın en üst derecesi olduğunu ve bunun da furû fıkıhta amel için yeterli olduğunu naklî ve aklî deliller ile ele alan bir çalışmadır. Kıyasla ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, usûlî kıyas ve deliller hiyerarşisindeki yeri ve kıyasın bilgi ve amelî değeri ile sınırlandırılan bu makale ile usûlî kıyasın bilgi ve amel değeri konusundaki tartışmalara açıklık getirilmek istenmektedir.

    19. Türev piyasaları ve vergilendirilmesi

      OpenAIRE

      İşler, İsmail; Utku, Mehmet

      2015-01-01

      Türev piyasaları kavramı, vadeli işlem sözleşmeleri (forward, futures), opsiyon sözleşmeleri, swap sözleşmeleri ve aracı kuruluş varantları işlemlerinin tamamını içermektedir. Bu tür işlemler vadeli işlemlerdir. Vadeli işlemlerin ortak özelliği, ilerideki bir tarihte teslimatı yapılmak üzere herhangi bir malın veya finansal aracın, bugünden alım satımının yapılmasıdır. Bu çalışmada türev araçların tanımları ve vergilendirilmeleri örneklerle açıklanacaktır. The term derivatives market invol...

    20. Yenidünyanın Bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Feramuz Özdemir

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada Ege, Karadeniz ve özellikle Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetiştirilen yenidünyanın (eriobotrya japonnica L. bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir.         Araştırmada materyal olarak Antalya Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsünün yenidünya bahçesinden sağlanan üç yerli, dört yabancı ve bir yabani olmak üzere toplam sekiz çeşit yenidünya kullanılmıştır. Yeme olumunda toplanan bu meyvelerin ağırlığı çeşide göre 14.00-33.46 g, meyve eti oranı %80.96-87.65, çekirdek sayısı 1-6 adet, çekirdek ağırlığı 2.17-5.35 g ve çekirdek ağırlık oranı %12.35-19.04 olarak saptanmıştır. Kimyasal nitelikler ise pulpta ortalama olarak suda çözünür kurumadde %11.08, pH 3.39, toplam asitlik (malik asit cinsinden 0.75, toplam şeker %9.78, indirgen şeker $9.29, sakkaroz %0.49, kül %0.42, formol sayısı 8.91 ve selüloz % 0.30 olarak bulunmuştur. Meyve pulpundaki mineral madde miktarları ise K 1246.8, Ca 273.1, Na 240.9, Mg 167, Fe 17.2, Cu 9.6, Mn 0.94 ve Zn 5.21 mg/kg olarak belirlenmiştir.

    1. Establishing the system of public communal utility on the river Danube and the river Sava on the territory of Belgrade

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Pušić Antonije

      2007-01-01

      Full Text Available Waste disposal and treatment problem consideration in the Republic of Serbia is making a pioneer steps. Main goal of this paper is to emphasize problems of waste disposal on waterways in urban areas, which consists of three aspects: uncontrolled disposal, possibilities of waste elimination and institutional model of collecting and recycling. Considering the fact that Draft version of Waste disposal law is not yet adopted by the national government (beside the fact that it contains the question of disposing and recycling municipal solid waste and that it is not elaborating the problem of dumping the municipal waste into rivers, this paper will give methodological and legislative recommendations for the solution of this problem. However, city of Belgrade and the other cities in Serbia are often facing serious problems (arranged riverfronts covered with municipal waste. Because of that, it is necessary to define methods of collecting and treatment of waste disposed in the water streams (in the area of technology. It is also important to determine legislative framework, and also to establish hierarchy in decision-making on the local level. One of the main goals is to determine new aspects of public communal utilities (so called "river communal utility", which will have jurisdiction in this area. International experiences must be analyzed separately and based on them is proposed new concept of elimination of waste from the rivers. Implementation of this pilot project is recommended on the river Danube and the river Sava on the territory of the city of Belgrade.

    2. Doğu Karadeniz Bölgesinde Üretilen Balların Kimyasal ve Duyusal Nitelikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Zehra Güler

      2015-02-01

      Full Text Available Bal, başlıca karbonhidrat (glikoz ve früktoz ve sudan oluşan doğal bir üründür. Bu bileşenlerin yanı sıra protein, enzimler, organik asitler, mineral maddeler ve polen de içermektedir. Bal bileşimini ve özellikle de duyusal niteliğini üretildiği bölgenin florası önemli düzeyde etkilemektedir. Bu nedenle çalışmamız farklı florası ile bilinen Karadeniz bölgesinde (özellikle Hemşin üretilen ballar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Üç yıl süresince her yıl Ağustos ayının son haftasında 10 adet bal örneği alınarak toplam 30 adet balın kimyasal ve duyusal nitelikleri incelenmiştir. Ballarda rutubet, invert şeker, sakkaroz, hidroksi metil furfural ve pH gibi nitelikler ortalama olarak sırasıyla % 18,90; % 68,42; % 1,54; 3,83 mg/kg ve 4,96 belirlenmiş ve yalnızca 1 örnekte ticari glikoz varlığına rastlanmıştır. Duyusal nitelikler bakımından ballar, açık sarı renkten-kahverengi ya da kahverengi-kırmızı renge, tat ve kokusu ise yavan bir aroma ve tat'dan çiçek kokusu, tatlı ve kinin acılığı benzeri bir tada kadar değişim göstermiştir. Elde edilen sonuçlara göre, bal örnekleri arasında kimyasal niteliklerin büyük farklılıklar göstermediği ancak duyusal bakımından belirgin bir değişim ortaya koydukları belirlenmiştir.

    3. Lactobacillus ve Bifidobacterium Cinsi Bakterilerin Beta Galaktosidaz Enzim Aktivitelerinin Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yasemin Kılıç

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, insan, gıda ve hayvan kaynaklı 39 Lactobacilllus cinsine ait ve yeni doğan gaitasından izole edilmiş 3 Bifidobacterium cinsine ait toplam 42 bakteri kullanılmıştır. O-nitrofenil-beta-D-galaktosit (o-NPG substrat olarak kullanılarak, kültürlerin β-galaktosidaz enzim ve spesifik aktiviteleri belirlenmiştir. Lactobacillus cinsine ait kültürlerden L. fermentum ZYN17 (2.468 U/mg, L. casei LB65 (1.116 U/mg, L. rhamnosus GD11 (1.034 U/mg ve L. acidophilus BAZ36 (0.947 U/mg suşlarının, Bifidobacterium cinsine ait kültürlerden de B. breve A26 (0.726 U/mg suşunun en yüksek spesifik aktivite yeteneğine sahip oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca, bakterilerin 5-brom-4-klor-3-indolil-β-D-galaktopiranosit (X-gal substrat bileşiğiyle de nitel olarak enzim aktivitesinin varlığı değerlendirilmiştir. Yüksek spesifik β-galaktozidaz aktivitesi gösteren ZYN17 suşuna ait β-galaktozidaz enziminin optimizasyonu yapılmıştır. β-galaktozidaz enziminin optimum pH’sı 6.8, optimum sıcaklığı 37 ºC ve optimum tamponun potasyum fosfat tamponu olduğu belirlenmiştir.

    4. Water-energy nexus in the Sava River Basin: energy security in a transboundary perspective

      Science.gov (United States)

      Ramos, Eunice; Howells, Mark

      2016-04-01

      Resource management policies are frequently designed and planned to target specific needs of particular sectors, without taking into account the interests of other sectors who share the same resources. In a climate of resource depletion, population growth, increase in energy demand and climate change awareness, it is of great importance to promote the assessment of intersectoral linkages and, by doing so, understand their effects and implications. This need is further augmented when common use of resources might not be solely relevant at national level, but also when the distribution of resources spans over different nations. This paper focuses on the study of the energy systems of five south eastern European countries, which share the Sava River Basin (SRB), using a water-food(agriculture)-energy nexus approach. In the case of the electricity generation sector, the use of water is essential for the integrity of the energy systems, as the electricity production in the riparian countries relies on two major technology types dependent on water resources: hydro and thermal power plants. For example, in 2012, an average of 37% of the electricity production in the SRB countries was generated by hydropower and 61% in thermal power plants. Focusing on the SRB, in terms of existing installed capacities, the basin accommodates close to a tenth of all hydropower capacity while providing water for cooling to 42% of the net capacity of thermal power currently in operation in the basin. This energy-oriented nexus study explores the dependency on the basin's water resources of the energy systems in the region for the period between 2015 and 2030. To do so, a multi-country electricity model was developed to provide a quantification ground to the analysis, using the open-source software modelling tool OSeMOSYS. Three main areas are subject to analysis: first, the impact of energy efficiency and renewable energy strategies in the electricity generation mix; secondly, the potential

    5. Kefir ve Kefir Kullanılarak Yapılan Bazı Ürünler

      OpenAIRE

      ESMEK, Emel; GÜZELER, Nuray

      2018-01-01

      Kefir, bakteri ve mayaların etkileriyle kefir daneleri içinde simbiyotik birleşmesi ile oluşan fermente bir süt ürünüdür. Kefir, ağızda hissedilen köpürücü etkisi, tipik maya tadı ve kendisine has belirli aromaları ile bilinir. Kefir fermentasyonun ana ürünleri içeceğin vizkozitesini, asitliğini ve düşük alkol içeriğini gösteren laktik asit, etanol ve karbondioksittir. İkincil bileşenler ise aroma kompozisyonuna katkıda bulunan, diasetil, asetaldehit, etil alkol ve aminoasittir. Kefir, vücudu...

    6. Ozonla pestisit giderimi uygulamasının domateste renk ve C vitaminine etklieri

      OpenAIRE

      BALTACI YİĞİT, Havva Merve

      2015-01-01

      Bu tez kapsamında tarla koşullarında yetiştirilen domatesler üç farklı pestisit (neonikotinoidlerden imidacloprid, METI grubundan fenazaquin ve sentetik piretroidlerden lambda cyhalothrin) ile ilaçlanmış ve hasat edilen domateslerde yapılan ozonlama işleminin pestisit giderimine, C vitaminine ve renge etkisi ortaya konulmuştur. Ozonlu su ile yıkama işlemi sonucunda imidacloprid, fenazaquin ve lambda cyhalothrinin sırasıyla; %40,9, %57,8, %20,4 oranında, doğrudan suda yıkama işlemi so...

    7. Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi\\'nde Giardia intestinalis ve Entamoeba histolytica/dispar prevalansı: Dört yıllık izlem

      OpenAIRE

      Bayram, Yasemin; Parlak, Mehmet; Çıkman, Aytekin

      2013-01-01

      Amaç: Çalışmada dört yıllık sürede Giardia intestinalis ve Entemoeba histolytica/ Entemoeba dispar saptanma oranı, yıllar göre dağılımı ile yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımının retrospektif olarak belirlenmesi amaçlanmış­tır. Gereç ve yöntem: Ocak 2008 ile Aralık 2011 tarihleri arasında laboratuvarımıza gönderilen 9911 dışkı örneği parazitolojik yönden incelenmiştir. Taze dışkı örneklerinde Entamoeba sp., Giardia trofozoit ve kistlerinin mikrosko­bik teşhisi i...

    8. Tad, Koku ve Renk Katkısı Olarak Kırmızı Biber

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Atillâ Akgül

      2015-02-01

      Full Text Available Kırmızıbiber, dünya çapında kültürü yapılan ve kullanılan en önemli baharatlardan biridir. Değişik kullanım şekillerinin yanısıra, bölge ve ülkelere göre değişen çok sayıda gıda ürününde yer alması, diğer çoğu baharatlardan farklı olarak yakıcılık ve renk maddelerince zengin olması kırmızıbiberi vazgeçilemez bir tad, koku ve renk materyali durumuna getirmiştir. Bununla birlikte botanik kaynakları ve özellikleri ile ticaret ve bölgesel tüketimlerde çok çeşitli isimle bilinmesi gibi karışıklıklar henüz tam olarak standart çözümlere kavuşturulamamıştır. Yaygınlık kazanan bazı sınıflama ve isimlemelerin kullanılması sürmektedir.

    9. Fibroblast growth factor signaling potentiates VE-cadherin stability at adherens junctions by regulating SHP2.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kunihiko Hatanaka

      Full Text Available The fibroblast growth factor (FGF system plays a critical role in the maintenance of vascular integrity via enhancing the stability of VE-cadherin at adherens junctions. However, the precise molecular mechanism is not well understood. In the present study, we aimed to investigate the detailed mechanism of FGF regulation of VE-cadherin function that leads to endothelial junction stabilization.In vitro studies demonstrated that the loss of FGF signaling disrupts the VE-cadherin-catenin complex at adherens junctions by increasing tyrosine phosphorylation levels of VE-cadherin. Among protein tyrosine phosphatases (PTPs known to be involved in the maintenance of the VE-cadherin complex, suppression of FGF signaling reduces SHP2 expression levels and SHP2/VE-cadherin interaction due to accelerated SHP2 protein degradation. Increased endothelial permeability caused by FGF signaling inhibition was rescued by SHP2 overexpression, indicating the critical role of SHP2 in the maintenance of endothelial junction integrity.These results identify FGF-dependent maintenance of SHP2 as an important new mechanism controlling the extent of VE-cadherin tyrosine phosphorylation, thereby regulating its presence in adherens junctions and endothelial permeability.

    10. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2015-12-01

      Full Text Available Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Chemical Abstracts Service , EBSCO Discovery Service, Google Scholar, WorldCat ve Zentralblatt MATH indekslerinde taranmaktadır.Süleyman Demirel University Journal of Natural and Applied Sciences is indexed in Chemical Abstracts Service, EBSCO Discovery Service, Google Scholar, WorldCat and Zentralblatt MATH.

    11. Anonimlik deneyimi ve sosyal medya etkisi

      OpenAIRE

      Aslan, M.Gökhan

      2012-01-01

      116 pages Anonimlik bir kelime olarak çağrıştırdığı ilk anlamlarının ötesinde çok katmanlı bir deneyimi temsil etmektedir. Bu tez çalışmasında amaçlanan, ilk adımda anonimliği sözlük anlamından itibaren başlayarak kapsamlı bir tanımsal analize tabi tutmaktır. Bu analiz dahilinde anonimliğin nitelikleri ve türleri bir bütün olarak ele alınmaktadır. İkinci adımda ise anonimliğin farklı iletişim biçimlerindeki dönüşümünün, paralel sosyal ve teknolojik değişimlerle beraber izi sürülerek son ba...

    12. Düzce Yöresinde Su Kullanımı ve Tabansuyu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Selçuk ÖZMEN

      2014-06-01

      Full Text Available Bu çalışmada, Düzce yöresinde su kullanımı ve tabansuyu durumu irdelenmiştir. Yörede bulanan toplam tarım arazilerinin % 36’sı sulanmakta olup, bu arazilerde ağırlıklı olarak yüzey sulama yöntemi uygulanmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda; bu yörede sulama ile ilgili daha önce yapılan çalışmaların yetersiz olduğu ve basınçlı sulama tekniklerinin uygulama oranın sadece % 5-10 aralığında değiştiği saptanmıştır. Bununla birlikte, yörenin değişken topografik yapısı nedeniyle kış ve ilkbahar aylarında taban suyunun arttığı gözlenmiştir. Yörede sulama ve tabansuyu kaynaklı tuzluluk problemi olmadığı belirlenmiştir

    13. MONSOONS MUDE AND GOLD MUSONLAR GEMİ VE ALTIN

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Paul LUNDE

      2009-12-01

      Full Text Available The “global economy” of the Middle Ages was created by linking the Indian Ocean trading networks with those of the Mediterranean Sea and its African and European hinterlands. These products, together with ceramics, textiles and sugar provided from Egypt and Syria, reached European markets almost exclusively through the Italian maritime republics of Amalfi, Pisa, Genoa and Venice. Especially the direction of the monsoon winds in the Indian Ocean and the course of the Venice trade ships were at the same direction. Thereby, Venice trade ships set out toward the end of August and made their way slowly through the Adriatic and the Aegean to Cyprus and Alexandria, timing their arrival there to coincide with the availability of monsoon-borne and by this way the products which are ned carried through Europe. İt is important to emphasize this subject that North Europe economy depends on this Monsoons where they became at Indian Ocean. As a maritime republic dedicated itself to the international trade, Venice was an anomaly in a feudal Europe that measured wealth by land, not money. Therefor this idea were encouraging their believing about ending the monopoly of the Muslim trade at the Indian Ocean. Ortaçağın global ekonomisini Hint Okyanusu ticaret hattı ile Akdeniz, Afrika ve Avrupa Hinterlantları arasındaki ticaret bağlantısı teşkil ediyordu. Avrupa ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak Batı dünyasının gereksinim duyduğu ve Mısır ile Suriye’den tedarik edilen şeker, tekstil, seramik gibi ürünler Amalfi, Pisa, Ceneviz ve Venedik gibi İtalyan Cumhuriyetleri aracılığıyla Avrupa pazarlarına taşınmaktaydı. Özellikle Hint Okyanusu üzerindeki muson rüzgârlarının yönleriyle Venedik ticaret gemilerinin rotaları aynı doğrultudaydı. Bu suretle Ağustos ayının sonuna doğru İtalya’dan ayrılan gemiler, Adriyatik, Ege ve Kıbrıs rotasından İskenderiye’ye ulaştığı esnada musonlarla kar

    14. 2-ALLİL-6,6'-[(3,3'-DİMETOKSİ[1,1'-BİFENİL]-4,4'-DİYİLBİS(NİTRİLOMETİLİDEN]BİS-FENOLÜN MİKRODALGA VE GELENEKSEL ISITMA YOLUYLA SENTEZİ, YAPI KARAKTERİZASYONU VE TAUTOMERİK ÖZELLİKLERİNİN DENEYSEL VE TEORİK OLARAK İNCELENMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Emel ERMİŞ

      2015-05-01

      Full Text Available 2-Allil-6,6'-[(3,3'-dimetoksi[1,1'-bifenil]-4,4'-diyilbis(nitrilometiliden]bis-fenol (3 Schiff bazı bileşiği, 3-allilsalisilaldehitin (1 o-dianisidin (2 ile kondenzasyon reaksiyonundan geleneksel ısıtma ve mikrodalga-ışınlama yöntemi kullanılarak sentezlendi. Bileşik (3’ün kimyasal yapısı element analizi, FTIR, 1H NMR, ve 13C NMR teknikleri kullanılarak karakterize edildi. Bileşiğin farklı organik çözücülerde fenol-imin (O-H…N ve keto-amin (O…H-N tautomerik dengeleri, UV-görünür bölge spektrofotometrik yöntem kullanılarak incelendi ve keto-amin yüzdeleri hesaplandı. Ayrıca, bileşiğin geometrisi, farklı çözücülerdeki fenol-imin ve keto-amin tautomerlerinin enerjisi, moleküliçi O-H…N ve O…H-N hidrojen bağ uzunluğu, UV-görünür bölge uyarılma enerjisi ve ossilatör kuvveti DFT (B3LYP/6-311+G(d,p hesaplama yöntemiyle teorik olarak hesaplandı ve hesaplamalar deneysel sonuçlar ile karşılaştırıldı.

    15. Cinsiyet Ayrımcılığı Olarak Üstün Erillik Olgusunun Aile İşletmelerindeki Etkisi: Kuramsal Bir Bakış

      OpenAIRE

      Soyşekerci, Serhat

      2006-01-01

      Erkekler aile ilişkilerinde koca, baba, oğul, ağabey gibi rollere sahiptirler. Benzer rol aile işletmelerinde ‘patron' ya da ‘kurucu-girişimci' olarak karşımıza çıkmaktadır. Erillik söylemleri ile yerine getirilen ana fonksiyonlardan birisi, erkek gücü ve iktidarının kabul ettirilmesine dayalı üstün erillik (hyper-masculinity) olgusudur. Erillik-dişillik ikiliği, güçlü-güçsüz, sert-yumuşak, aktif-pasif, verimli-verimsiz, savaşçı-boyun eğen karşıtlığı olarak devam etmekle beraber, ko...

    16. Mersin (Myrtus communis L. Meyvesinin bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Musa Özcan

      2015-02-01

      Full Text Available İçel’den (Büyükeceli-Gülnar toplanan farklı büyüklük ve renklerdeki mersin (Myrtus communis L. meyvelerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Mor meyvelerde antosiyanin tespit edilirken beyaz renklide bulunmamıştır. Mor meyvelerde tanen miktarı beyazlara göre oldukça yüksektir. Titrasyon asitliği mor meyvelerde aynı olup, beyaza göre yüksektir. Meyveler mineral bakımından zengindir ve en yüksek olarak potasyum belirlenmiştir.

    17. Mersin (Myrtus communis L.) Meyvesinin bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

      OpenAIRE

      Özcan, Musa; Akbulut, Mehmet

      1998-01-01

      İçel’den (Büyükeceli-Gülnar) toplanan farklı büyüklük ve renklerdeki mersin (Myrtus communis L.) meyvelerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Mor meyvelerde antosiyanin tespit edilirken beyaz renklide bulunmamıştır. Mor meyvelerde tanen miktarı beyazlara göre oldukça yüksektir. Titrasyon asitliği mor meyvelerde aynı olup, beyaza göre yüksektir. Meyveler mineral bakımından zengindir ve en yüksek olarak potasyum belirlenmiştir. 

    18. İCMÂ TEORİSİ VE BÂKILLÂNÎ’NİN ETKİSİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Taha NAS

      2014-12-01

      Full Text Available Bu makalede, ilk dönem usûlcülerinden Bâkıllânî’nin icmâ anlayışı, kendisinden önceki iki usûlcü Şafiî ve Cessâs ile sonraki iki usûlcü Cüveynî ve Gazzâlî’nin görüşleri de dikkate alınarak incelenmiştir. Böylece Bâkıllânî’nin görüşleri ile birlikte ilk dönemlerde icmâın gelişimi bir nebze ortaya konulmaya çalışılmıştır. Hanefî usûlcü Cessâs’tan sonra kelamcıusûlcü olarak ilk defa icmâı geniş bir şekilde ele alan Bâkıllânî, aynızamanda icmâıilk tanımlayan usûlcüllerden biri olmuştur. Daha sonra icmâın gerçekleşmesinin imkânını tartışmış ve bunun mümkün olduğunu, ilk dönemlerde bunun sabit olduğunu ve icmâın imkânını ve sübutunu reddedenlerin iddialarının geçersizliğini ifade etmiştir. İcmâın hücciyyetinin delillerinin akli değil, naklî olacağını söylemiş ve bu bağlamda Kur’an’dan bazı ayetleri ve bazı hadislerin ortak manasını delil olarak aktarmıştır. Ayrıca icmâın gerçekleşmesinin şartlarını, geçerli olduğu alanları ve diğer bir takım fer’î meseleleri incelemiştir.

    19. Hizmet Öncesi ve İçi İngilizce Öğretmenlerinin Özyeterlik Algıları ve Öğretmeye Yönelik Endişeleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Demet Yaylı

      2015-05-01

      Full Text Available Bu çalışma hizmet öncesi ve hizmet içi İngilizce öğretmenlerinin özyeterlik algılarını, öğretmeye yönelik endişelerini ve endişe ve özyeterlik ölçeklerinin alt boyutlarından elde edilen bulguların kendi içlerinde ve birbirleriyle olan ilişkilerini incelemiştir. Bu amaçla, Öğretmen Özyeterlik Ölçeği ve Öğretmeye Yönelik Endişeler Ölçeği kullanılmıştır. Öncelikle, hizmet içi İngilizce öğretmenlerinin özyeterlik algısı daha yüksek gözlenirken, hizmet öncesi İngilizce öğretmenlerinin ise endişe düzeyi daha yüksek olarak izlenmiştir. Ayrıca, hem hizmet öncesi hem de hizmet içi İngilizce öğretmenlerinden elde edilen özyeterlik ve endişe ölçeklerinin alt boyutlarında gözlenen bulgular kendi içinde karşılaştırıldığında olumlu yönde güçlü bir ilişki ortaya koymaktadır. Diğer bir deyişle, özyeterlik alt boyutlarından birinde gözlenecek bir artış başka bir alt boyutta da artışa neden olabilecektir. Son olarak, bu alt boyutlardan elde edilen bulgular endişe ve özyeterlik olarak birbirleriyle karşılaştırıldığında ise olumsuz yönde dengeli bir ilişki gözlenmiştir. Bu da öğretmenin özyeterlik algısının yüksek olmasının endişe düzeyinin düşük olmasını beraberinde getireceği şeklinde yorumlanabilir

    20. Interfacing with in-Situ Data Networks during the Arctic Boreal Vulnerability Experiment (ABoVE)

      Science.gov (United States)

      McInerney, M.; Griffith, P. C.; Duffy, D.; Hoy, E.; Schnase, J. L.; Sinno, S.; Thompson, J. H.

      2014-12-01

      The Arctic Boreal Vulnerability Experiment (ABoVE) is designed to improve understanding of the causes and impacts of ecological changes in Arctic/boreal regions, and will integrate field-based studies, modeling, and data from airborne and satellite remote sensing. ABoVE will result in a fuller understanding of ecosystem vulnerability and resilience to environmental change in the Arctic and boreal regions of western North America, and provide scientific information required to develop options for societal responses to the impacts of these changes. The studies sponsored by NASA during ABoVE will be coordinated with research and in-situ monitoring activities being sponsored by a number of national and international partners. The NASA Center for Climate Simulation at the Goddard Space Flight Center has partnered with the NASA Carbon Cycle & Ecosystems Office to create a science cloud designed for this field campaign - the ABoVE Science Cloud (ASC). The ASC combines high performance computing with emerging technologies to create an environment specifically designed for large-scale modeling, analysis of remote sensing data, copious disk storage with integrated data management, and integration of core variables from in-situ networks identified by the ABoVE Science Definition Team. In this talk, we will present the scientific requirements driving the development of the ABoVE Science Cloud, discuss the necessary interfaces, both computational and human, with in-situ monitoring networks, and show examples of how the ASC is being used to meet the needs of the ABoVE campaign.

    1. Emeklilik Fonları ve Finansal İstikrar: Şili ve Türkiye Örneklerinden Dersler(Pension Funds and Financial Stability: Lessons from Chile and Turkey

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Vedat Akgiray

      2016-03-01

      Full Text Available Emeklilik fonları, i uzun vadeli yatırım perspektifine sahip olması, ii finansal piyasalardaki oynaklığı uzun vadeye yayarak absorbe edebilmesi, ve iii yatırımlarını hisse senedi ve altyapı fonları ile reel ekonomiye aktarmaları sayesinde; finansal piyasalardaki oynaklığın azalmasına katkıda bulunmaktadır. Bu çalışma, gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ,  emeklilik fonlarının ekonomideki payının en düşük olduğu ülkelerden Türkiye'de (%2 ve en yüksek olduğu ülkelerden Şili'de (%66 emeklilik sistemlerinin karşılaştırmalı analizini sunarak, emeklilik fonlarının finansal piyasalardaki oynaklığa olan etkisini 2004-2014 dönemi için incelemektedir. Çalışma aynı zamanda, Türkiye’de uygulanması planlanan ‘otomatik katılım sistemi’ ve bu sistemi tamamlayıcı ‘fon ürünleri’ üzerine politika önerilerini de kapsamaktadır.

    2. Rodinný dům ve svahu

      OpenAIRE

      Hrubý, Libor

      2013-01-01

      Bakalářská práce, zabývající se projektovou dokumentací stavební části ve stupni pro provedení stavby na novostavbu samostatně stojícího rodinného domu ve svahu. Objekt je dvoupodlažní, podsklepený. Svislé konstrukce z vápenopískového zdícího systému KM Beta Sendwix. Stropní konstrukce z předpjatých stropních panelů Spiroll. Zastřešení provedeno pultovou vegetační střechou se sklonem 10%, plochou střechou s terasovou úpravou a plochou vegetační střechou. Dispozičně je objekt rozdělen na klido...

    3. Afyon, Konya ve Eskişehir İllerinde Keçilerde Pestivirus ve Parainfluenzavirus Tip 3 Enfeksiyonlarının Serolojik Olarak Araştırılması

      OpenAIRE

      Gür, S; Erol, N; Yapıcı, O

      2014-01-01

      Bu çalışmada sağlıklı ve respiratorik-reprodüktif bozukluklar görülen keçi sürülerinde Pestivirus ve Parainfluenzavirus 3 (PI-3) enfeksiyonları serolojik olarak araştırıldı. Afyonkarahisar, Konya ve Eskişehir illerindeki 7 sürüden toplam 1346 kan örneği elde edildi. Mikronötralizasyon test sonucuna göre, sürü bazında pestivirus spesifik antikorların %35.2 ile %78.8 arasında değiştiği belirlenirken PI-3 için %17.5 ile %62 aralığında olduğu tespit edildi. Toplamda, 933 (%69.3) ve 584 (%43.3) ke...

    4. GELECEĞİN FİNANSMAN TEKNİĞİ: BARTER ve MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

      OpenAIRE

      ATABEY, N. Ata; YILMAZ, Baki

      2001-01-01

      Barter, ekonomik kriz dönemlerinde mal ve hizmetlerin takas yolu ile satıldığı ve satın alındığı bir pazarda paranın maliyetini en az düzeye indirmek için geliştirilmiş alternatif finansman tekniklerinden biridir. Barter sistemi, işletmelerde pazarlama, satınalma ve finansman fonksiyonlarını bir arada yürüten barter organizasyonları sayesinde gelişerek yaygınlaşmaktadır. Çalışmamızda barter tekniğinin tanıtılması, işleyişi ve muhasebeleştirilmesi üzerinde durulmuştur....

    5. Türkiye’de Yetiştirilen Nohut Çeşitlerinin Pişme Kalitesi ve Kompozisyonu (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Recai Ercan

      2015-02-01

      Full Text Available Türkiye’de 2 bölgede yetiştirilen 7 nohut genotiplerinin fiziksel kriterleri ve pişme kalitesi ile mineral madde, tiyamin ve riboflavin miktarları saptanmıştır. Şişme indeksi, hidrasyon indeksi, kuru ve yaş pişme süresi ile K, Ca, Mg, Na ve riboflavin miktarları başlıca genotipinden etkilenmiştir. Kuru ve yaş ağırlık, kuru ve yaş hacim, hidrasyon ve şişme kapasitesi ile Cu, Zn ve tiyamin miktarı ise çevreden etkilenmiştir. Zn ve P miktarı önemli düzeyde (p<0.05 pişme süresi eli ilişkili olmuştur. Şişme indeksi ise kuru pişme süresi ile önemli düzeyde (p<0.01 ilişkili olmuştur.

    6. MİRCEA ELİADE’I YAKMAK MI GEREK? ELİADE’A FRANSA’DA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLERİN İDEOLOJİK BOYUTU

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ramazan ADIBELLİ

      2012-06-01

      Full Text Available Birilerini cadı ilan ederek onları suçlu göstermek ve sonunda yakarak cezalandırmak Avrupa tarihinin karanlık sayfalarından birini oluşturmaktadır. Cadı avları ve Engizisyon mahkemeleri gibi uygulamalar bugün yok olsa da bu zihniyetin yok olduğunu düşünmek yanlış olur. Bugün Batı'da her ne kadar bazı insanlar fiziken yok edilmeseler de kendilerine birer ideolojik suç isnat edilerek onların itibarları yıkılmaya çalışılmaktadır. Bu ideolojik savaşlarda kendilerini savcı ve hakim ilan edenler hedef seçtikleri karşı görüştekinin yalnızca görüşlerini değil, şahsiyetini ve ortaya koymuş olduğu eserin tamamını yıkmaya çalışmaktadırlar. Eskiden din adına yapılan “cadı avları”günümüzde bilim adına yapılmakta ve böylece bilim, ideolojinin aracı haline getirilmektedir.Bu çalışmadaki amaç, somut bir örnekten hareketle bu sürecin ne şekilde işlediğini ortaya koymaktır ve Batı dillerinden Türkçeye git gide çok sayıda çevrilen kitapları değerlendirirken bunların bilim kisvesi altında ideolojik okumalardan ibaret olabileceği konusunda yeni bir duyarlılığın oluşmasına katkıda bulunmaktır.

    7. ALTERNATİF DİZEL MOTOR YAKITI OLARAK BİYODİZEL VE ETANOLÜN KARŞILAŞTIRILMASI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nazım USTA

      2005-03-01

      Full Text Available Biyodizel ve etanol, dizel motorlar için yenilenebilir alternatif yakıtlardır ve farklı oranlarda No. 2 dizel yakıta karıştırılarak dizel motorlarda kullanılabilirler. Etanol tek bir kimyasal yapıya ve belli özelliklere sahip yakıt olmasına rağmen, biyodizellerin özellikleri elde edildikleri yağın cinsine ve esterleştirme metodlarına bağlı olarak değişmektedir. Bu çalışmada etanol ve iki farklı biyodizelin özellikleri No. 2 dizel yakıt ile karşılaştırılmış, etanol ve biyodizellerin ön yanma odalı turbo dizel bir motorun performans ve emisyonlarına etkileri incelenmiştir. Kullanılan alternatif yakıtlar CO, is ve SO2 emisyonlarının azalmasını sağlarken, NOx emisyonunda artışa sebep olmuştur. Etanol ilavesi güçte bir miktar düşmeye sebep olurken, biyodizel ilavesi dizel yakıta göre çok az oranda güç artışı sağlamıştır.

    8. Menemen Ekolojik Koşullarında Lavanta (Lavandula spp.) Tür ve Çeşitlerinin Morfolojik, Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

      OpenAIRE

      Karık, Ünal; Çiçek, Fatih; Çınar, Orçun

      2017-01-01

      Bu çalışma Menemen ekolojik koşullarında lavanta (Lavandula spp.) tür ve çeşitlerininmorfolojik, verim ve kalite özelliklerini belirlemek amacı ile 2015-2016yılları arasında yürütülmüştür. Çalışmada 2 farklı türe ait 8 farklı ticarilavanta çeşidi kullanılmıştır. 2 yıl sonucunda elde edilen veriler ışığında türve çeşitler arasında önemli farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir. Lavandintipi çeşitler, verim özellikleri açısından lavander tipi çeşitlerin önünegeçerken,  uçucu yağ oranı ve uçucu...

    9. Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Edip ŞENYÜREK

      2012-12-01

      Full Text Available İnternet üzerinden sanal firmalar aracılığıyla alışveriş yapmak artan ilgi görmektedir. Müşteriler beğenebilecekleri ürünleri zaman ve/veya paralarını boşa harcamadan satın almak isterler. Müşterilerine bu süreçte yardımcı olmak için birçok sanal şirket öneri sistemlerinden yararlanıp müşterilerine en-iyi-N önerileri sunmaktadır. En benzer varlıkları belirlemede kullanılan benzerlik ölçütleri en-iyi-N önerileri hizmetinin genel performansını etkileyebilir. İkili değerler üzerinde işlem yapan birçok benzerlik ölçütü bulunmasına rağmen bunların en-iyi-N önerilerinin doğruluğu ve çevrimiçi performansı üzerindeki etkisi detaylı biçimde çalışılmamıştır. yapıldı. Ayrıca en-iyi-N öneri algoritması en benzer kullanıcıların verisi öneri üretilirken kullanılacak şekilde değiştirildi. Değişen kontrol parametrelerinin performansa olan etkisi araştırıldı. Deneysel sonuçlar doğruluk ve performans açısından analiz edilerek bazı öneriler sunuldu

    10. A vitamini ve anne çocuk sağlığı Derleme

      OpenAIRE

      Günlemez, Ayla; Atasay, Begüm; Arsan, Saadet

      2014-01-01

      A vitamini normal görmede hücre farklılaşmasında çoğalmasında ve epitelial bütünlüğün sağlanmasında kritik rol oynar Gelişmekte olan ülkelerde A vitamini eksikliği önemli ve önlenebilir halk sağlığı sorunlarından biridir Bu makalede dünyada ve Türkiye’de A vitamini eksikliği ve anne çocuk sağlığı üzerine etkileri tartışılmaktadır Anahtar Kelimeler: A vitamini anne sağlığı çocuk sağlığıSummaryVitamin A has a critical role in normal vision cell differantiation proliferation and maintanence of e...

    11. Anneden Allah'a: Bağlanma Teorisi ve İslâm'da Allah Tasavvuru

      OpenAIRE

      HAYTA, Akif

      2006-01-01

      John Bowlby tarafından geliştirilen bağlanma teorisi, yaşam boyu süren psikolojik bir sosyal ve kişilik gelişim teorisidir. Bağlanma teorisi bebek-çocuk ve bakıcısı arasındaki bağın gelişimi ve bu ilişkinin çeşitli fonksiyonlarının daha sonraki psikolojik gelişim üzerindeki etkilerine odaklanmıştır. Bağlanma teorisi bebek ve çocuk üzerine yapılan çalışmaları önemli derecede etkilemiş ve yığınla araştırmaya konu olmuştur. Aynı zamanda geniş bir alana yayılarak din psikolojisi araştırmalarında ...

    12. Psoriasisin Sistemik Tedavi Kilavuzu: Yöntem Seçimi ve Izlemle Ilgili Pratik Öneriler, Tartismali Konular

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Tülin Ergun

      2007-03-01

      Full Text Available Psoriasis, sik görülen, çogu kez yasam boyunca süren ve genellikle tedaviyle yok edilemeyen bir hastaliktir. Bu durum, hastalarin yasam boyunca tedavi edilmesini ve özellikle siddetli hastaligi olan hastalarda, önemli yan etkileri olan ilaçlarin uzun süreli kullanilmasini gerektirir. Bu derlemenin amaci, dermatoji uzmanina, orta ve siddetli psoriasisi olan bir hastayla karsilastiginda hangi yöntemi seçmesi gerektigiyle ilgili rehberlik edebilmektir. Bu baglamda fototerapi, geleneksel ve biyolojik tedavi ajanlari, avantaj ve dezavantajlari, izlemde dikkat edilmesi gereken yönleriyle tartisilacaktir.

    13. NİĞDE, ELMALI GÜNEYİ S-TİPİ BİYOTİT GRANİTOİDLERİ VE ANKLAVLARININ PETROLOJİSİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hüseyin KURT

      2006-02-01

      Full Text Available Biyotit granitoidler başlıca kuvars, biyotit, plajiyoklas, K-feldispat, muskovit nadiren amfibol içerirler. Tali bileşen olarak apatit, zirkon, allanit ve ikincil olarak klorit ve serisit içerirler. Anklavlar başlıca plajiyoklas, amfibol, ojit, biyotit, tali bileşen olarak sfen, zirkon ve ikincil olarak kalsit ve epidot minerallerini içerirler. Metalumino bileşimli anklav içeren, granitoidler S-tip granitlere ait kimyasal ve mineralojik özellikler gösterirler: peralumino (A/CNK oranı >1.15 bileşim ve muskovit minerali. Granitoidler büyük iyonlu litofil element (BİLE ve hafif nadir toprak elementlerce (HNTE zenginleşme ve ağır nadir toprak elementlerce fakirleşme (ANTE sunarlar. Bu durum granitoidlerin kabuk ergimesiyle oluştuğunu, negatif Eu anomalisi ve büyük iyon litofil elementlerince zenginlik göstermeleri plajiyoklasların fraksiyonlaşmada etkisini göstermektedir. Anklavlarda büyük iyonlu litofil element (BİLE zenginleşmesi, yüksek alan enerjili elementlerde (YAEE fakirleşme, nadir toprak element (NTE dağılımlarında yataya yakın desen vermeleri ve negatif Eu anomalisi göstermeleri, anklavların litosferik mantodan kaynaklandığını ve hornblend, plajiyoklasların fraksiyonlaşmada etkisini göstermektedir. Arazi, petrografik ve jeokimyasal verilere dayanarak, volkanik yay özellikli granitlerin mafik magmanın kabuğa sokulması ve muhtemelen kabuk kalınlaşması ile oluştuğu ve mafik magma ile fiziksel olarak karışarak anklavları oluşturduğu ileri sürülmüştür.

    14. ADRENOMEDULLİN VE DİYABET Adrenomedullin And Diabetes

      OpenAIRE

      BAYRAM, Zeliha; S. ÖZDEM, Sadi

      2018-01-01

      ÖZETAdrenomedullin (ADM) son dönemde keşfedilen, çok fonksiyonu olan bir peptiddir. Karakteristiketkileri arasında vazodilatör etkisi ve hipotansif özellikleri yer almaktadır. Farklı organlardayaygın bir üretim ve ekspresyonunun olduğu düşünüldüğünde ADM, çeşitli biyolojik sistemlerdeotokrin, endokrin ya da parakrin bir mediyatör olarak rol oynayabilir. Plazma ADM düzeylerininçeşitli hastalıklarda artması, ADM’nin hastalık durumlarında olası bir modülatör rolüne işaretetmektedir. Kardiyovaskü...

    15. Flooding modifies the genotoxic effects of pollution on a worm, a mussel and two fish species from the Sava River.

      Science.gov (United States)

      Aborgiba, Mustafa; Kostić, Jovana; Kolarević, Stoimir; Kračun-Kolarević, Margareta; Elbahi, Samia; Knežević-Vukčević, Jelena; Lenhardt, Mirjana; Paunović, Momir; Gačić, Zoran; Vuković-Gačić, Branka

      2016-01-01

      Extreme hydrological events, such as water scarcity and flooding, can modify the effect of other stressors present in aquatic environment, which could result in the significant changes in the ecosystem functioning. Presence and interaction of various stressors (genotoxic pollutants) in the environment can influence the integrity of DNA molecules in aquatic organisms which can be negatively reflected on the individual, population and community levels. Therefore, in this study we have investigated the impact of flooding, in terms of genotoxicity, on organisms belonging to different trophic levels. The study was carried out on the site situated in the lower stretch of the Sava River which faced devastating effects of severe flooding in May 2014. The flooding occurred during our field experiment and this event provided a unique opportunity to assess its influence to the environment. The in situ effects of this specific situation were monitored by measuring physical, chemical and microbiological parameters of water, and by comparing the level of DNA damage in coelomocytes and haemocytes of freshwater worms Branchiura sowerbyi, haemocytes of freshwater mussels Unio tumidus and blood cells of freshwater fish Abramis bjoerkna/Abramis sapa, by means of the comet assay. Our study indicated that the flooding had a significant impact on water quality by decreasing the amount and discharge rate of urban wastewaters but simultaneously introducing contaminants from the nearby fly ash disposal field into river by runoff, which had diverse effects on the level of DNA damage in the studied organisms. This indicates that the assessment of genotoxic pollution in situ is strongly affected by the choice of the bioindicator organism. Copyright © 2015 Elsevier B.V. All rights reserved.

    16. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2016-04-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databasesBASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, DOAJ, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    17. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak İçindekiler

      2016-08-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databasesBASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    18. Mondros Mütarekesi Öncesinde Osmanlı Kamuoyunda Sulh Tartışmaları

      OpenAIRE

      ÇELİK, AKIN

      2013-01-01

      Osmanlı Devleti, 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan Birinci Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri safında dahil olmuştur. Ancak bu savaş, Osmanlı Devleti açısından sonun başlangıcıydı. Osmanlı Devleti, çöküş devresini yaşamakta olan çok uluslu bir imparatorluk için en istenmeyen bir netice ile bu savaştan ayrılmıştır. Her ne kadar İtilaf Devletleri savaşın galibi gibi görünse de, bu savaşa dahil olan bütün devletler büyük zarar görmüştür. Bu büyük yangından en az zararla çıkmak için Osmanlı ...

    19. Farklı Durum Çeşitlerinden Mahalli ve Laboratuvar Koşullarında Yapılmış Bulguların Bazı Vitamin ve Mineral İçerikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Berrin Özkaya

      2015-02-01

      Full Text Available Araştırmada 5 farklı durum buğdayının, bunlardan mahalli ve laboratuvar koşullarında yapılan bulguların bazı kimyasal özellikleri ile tiamin, riboflavin ve mineral içerikleri karşılaştırılmıştır. Buğdayların yapımı sırasında buğdayların tiamin, özellikle de riboflavin miktarları azalmıştır. Mahalli koşullarda yapılan bulgurların tiamin ve riboflavin miktarları laboratuvarda yapılanlara kıyasla biraz düşük çıkmıştır. Bulgurların mineral içerikleri (Fe, Cu, Zn, Mn, Ca ve Mg miktarları yapıldıktan buğdaylara kıyasla daha düşük çıkmış, mahalli ve laboratuvar koşullarında yapılan bulgurların mineral madde miktarlarında önemli bir fark görülmemiştir.

    20. Bıldırcın ve Ördek Yumurtalarında Maya-Küf ve Total Bakteri Açısından İncelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Işın Var

      2015-02-01

      Full Text Available Bıldırcın yumurtası, besin değeri yönünden tavuk yumurtasından oransal olarak daha zengin kabul edilmektedir. Daha çok salata, pasta, mayonez vb. yapımında yaygın olarak kullanılan ördek yumurtası (Pekin ördeği tavuk yumurtasına göre daha büyük olup, ağırlıkları 70-90 g arasında değişmektedir. Bıldırcın yumurtası son yıllarda özellikle küçük çocuk ve yaşlı beslenmesinde önem kazanmıştır. Bunun yanısıra bazı hastalıkların tedavisi amacıyla da halk arasında oldukça yaygın kullanılmaktadır. Özellikle çiğ olarak tüketilen bıldırcın yumurtaları zaman zaman içerdikleri patojen mikroorganizmalarla tehlikeli olabilmektedirler. Bu çalışmada bıldırcın ve ördek yumurtalarında maya-küf ve total bakteri aranmıştır. Bıldırcın ve ördek yumurtalarının özellikle kabuğunda hem total bakteri hem de maya-küf bulunmuştur. Bıldırcın yumurtasının akı ve sarısında ise zaman zaman kontaminasyonla karşılaşılmıştır.

    1. TÜRKİYE’DE PETROL TALEBİNİN FİYAT VE GELİR ESNEKLİKLERİ: ARDL SINIR TESTİ VE NEDENSELLİK ANALİZİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muhammed Şehid GÖRÜŞ

      2016-03-01

      Full Text Available ÖZ: Bu çalışmanın temel amacı, 1970-2013 dönemleri arasında Türkiye’nin petrol talebinin fiyat ve gelir esnekliklerini tahmin etmek ve petrol fiyatı, petrol talebi ve gelir düzeyi arasındaki nedensellik ilişkisinin yönünü tespit etmektir. Çalışmada tahmin yöntemleri olarak ARDL Sınır Testi yaklaşımı ve Toda-Yamamoto (1995 Granger Nedensellik Testi kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda değişkenler arasında bir eşbütünleşme ilişkisinin mevcut olduğu gözlemlenmiştir Elde edilen sonuçlara göre, uzun dönemde petrol talebinin fiyat esnekliği -0,17; gelir esnekliği ise 0,51 olarak hesaplanmıştır. Diğer yandan, kısa dönemdeki fiyat esnekliği ise -0,08; gelir esnekliği ise 0,59 olarak tahmin edilmiştir. Elde edilen ampirik sonuçlara göre, petrol talebinin fiyat ve gelir esneklikleri hem uzun dönemde hem de kısa dönemde inelastiktir. Nedensellik Testi sonuçlarına göre ise petrol fiyatından petrol talebine doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Bu sonuçlardan Türkiye’de petrol fiyatı ve gelir düzeyinin petrol talebi üzerinde kısa ve uzun dönemde güçlü bir etkisinin olmadığı, bunun temel nedeninin ise petrolün zorunlu mallar arasında yer almasından kaynaklandığı söylenebilir. ABSTRACT: The primary objective of this paper is estimating price elasticity and income elasticity of oil demand, and causality relationship between variables with respect to Turkish economy for the period of 1970 and 2013. In the study, ARDL Bound Test approach and Toda-Yamamoto (1995 Granger Causality Test are employed as an estimation method. According to bound test analysis, a cointegration relationship is found between variables. Empirical findings show that long-run price and income elasticity of oil demand in Turkey is -0.17 and 0.51 respectively. On the other hand, short-run price and income elasticity of oil demand estimated as -0.08 and 0.59 respectively

    2. WOMEN AND THE SOCIO- PYSCHOLOGIC CHARACTERISTICS OF WOMAN IN IDIOMS AND PROVERB ABSTRACT ATASÖZÜ VE DEYİMLERDE KADIN VE KADININ SOSYO-PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Zekerya BATUR

      2011-09-01

      Full Text Available Proverbs and idioms are seen as a data source shedding light on a society's social structure. These data sources reveal social relations, daily life and the cultural context. Proverbs and idioms are thought to hold an important place to understand the society’s views towards individual's attitude and behavior from the past to present. This study made by general scanning model. Proverbs and idioms were scanned and words, which included women, identified. After that, meaning and mission of woman in bloc words analyzed. In conclusion, women showed sometimes source of fidelity, sometimes dishonored affection, sometimes hostility and sometimes antagonism and repulsion in bloc words. Atasözü ve deyimler, bir toplumun sosyal yapısına ışık tutan birer veri kaynağı olarak görülmektedir. Bu veri kaynakları sosyal ilişkileri, günlük yaşamı ve kültürel yapıyı gözler önüne sermektedir. Toplumun geçmişten günümüze bireyin tutum ve davranışlarına ilişkin bakışını anlamak için atasözü ve deyimlerin önemli bir yer tuttuğu düşünülmektedir. Bu çalışma genel tarama modelinde yapılmıştır. Çalışmada atasözleri ve deyimler taranarak kadın kavramının geçtiği sözler tespit edilmiştir. Daha sonra kadının kalıp sözlerdeki anlamı ve görevi sözlerden hareketle incelenmiştir. Sonuçta kalıplaşmış sözlerde kadın, bazen sadakatin bazen karşılıksız sevginin bazen düşmanlığın bazen de kin ve nefretin kaynağı olarak gösterilmiştir.

    3. Hasan Basri Çantay’ın “On Kere Kırk Hadis” Adlı Eserinde Ahkâm Hadislerine Getirdiği Fıkhî Yorumlar

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mehmet Özkan

      2015-06-01

      Full Text Available Milli mücadele yıllarının öne çıkan isimlerinden biri olan Hasan Basri Çantay yazarlık, gazetecilik, öğretmenlik ve milletvekilliği gibi birçok alanda faaliyet göstermiş, çeşitli konularda yazılar yazmış, eserler kaleme almıştır. İslami ilimler alanında da kendini yetiştiren Çantay’ın bu alandaki en önemli eseri “Kur’an-ı Hakîm ve Meal-i Kerîm” adlı Kur’an mealidir. İkinci önemli eseri, “On Kere Kırk Hadis” adlı kitabıdır. 1955-1962 yılları arasında üç cilt halinde basılan bu kitap iman, ibâdet, temizlik, ahlak, muâmelat, evlenme, boşanma, suç ve cezalar, şûra, askerlik ve cihat, savaş hukuku,  helal,  haram gibi birçok konuyla ilgili bin iki yüz hadisten oluşmaktadır. Bunların yaklaşık dört yüz yirmisi ahkâm hadisidir. Çantay, hadisleri tercüme etmekle kalmamış yeri geldikçe izahlarda da bulunmuştur. Bu çalışmada Çantay’ın yaklaşık yüz otuz ahkâm hadisine yaptığı izah ve fıkhî değerlendirmelerden örneklere yer verilecektir.

    4. KARAGÖZ VE HACİVAT: BAŞKALDIRI VE İTAATİN YANSIMALARI / KARAGÖZ AND HACİVAT: PROJECTIONS OF SUBVERSION AND CONFORMANCE

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      ONUR AYKAÇ

      2016-12-01

      Full Text Available Bu yazı, James Smith’in Asian Theatre Journal’da 2004 yılında yayımladığı “Karagöz and Hacivat: Projections of Subversion and Conformance” adlı makalesinin tercümesidir. Smith, İslam dünyasında tiyatro temsillerinin tarihini kısaca anlattıktan sonra, sözü Türklerde karagöz, Yunanlarda karagiozis adıyla bilinen gölge oyunlarına getirir. Bu oyunlara dair kısa tanıtıcı bilgiler verdikten sonra, Peter Burke’ün Popular Culture in Early Modern Europe (Erken Modern Avrupa’da Popüler Kültür adlı eserinde hemen her karnavalda görüldüğünü söylediği “yemek, cinsellik ve şiddet” unsurlarına karagöz oyunlarından örnekler verir. Akabinde, gölge oyununu Mikhail Bakhtin’in dinsel eğlence teorisi çerçevesinde inceler. Bilhassa, sözü edilen teoride yer alan “bir maskaraya taç giydirilip kral yapılması ve karnavalın sonunda sahte kralın tahttan indirilmesi hadisesi” ile “Hacivat tarafından önemli bir mevkie getirildikten sonra çevresindekileri alt etmeye çalışan ve sonunda bütün gücü elinden alınan Karagöz’ün durumu” arasında ciddi bir benzerlik olduğu kanısına varır. Son aşamada, gölge oyununun, ezilen toplum kitlesinin özkimliğini yeniden oluşturmadaki rolüne değinerek, meseleyi Türk ve Yunan halkları üzerinden örneklendirir. Bu yazı, hem Batılı eğlence kuramlarının karagöz ve karagiozis oyunlarına uygulanmış olması, hem de bu oyunların yeni bir özkimlik oluşturmada nasıl bir görev üstlendiğini göstermesi bakımından önemlidir.

    5. Gabriel Tarde ve Medya-Toplum İlişkisini Yeniden Keşfetmek

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Murat Sadullah Çebi

      2013-09-01

      Full Text Available ÖzBu çalışmanın amacı, Fransız sosyolog Gabriel Tarde’ın geliştirdiği ‘kamusal alan modeli’ üzerinden medya ve toplum ilişkisini yeniden keşfetmek, anlamak ve açıklamaktır. Tarde’ın kamusal alan modeli, karşılıklı etkileşen dört unsurdan oluşur: Basın, sohbet, kamuoyu, eylem. Tarde, modern toplumda basına önemli işlevler yükler. Tarde’a göre basın; bilgili, eleştirel ve rasyonel bir kamunun ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağlamıştır. İkinci olarak; kahvehane ve salonlarda cereyan eden bir kamusal tartışma ve müzakere biçimine, yani sohbetlere zemin oluşturmuştur. Üçüncü olarak; kamuoyunu dillendirmiş ve oluşturmuştur. Dördüncü olarak; bireylerin sosyal, politik ve ekonomik süreçlerdeki seçim ve kararlarını etkilemiştir. Nihayetinde, zihinlerde hayalî bir kurgu olarak millet ve milliyet fikrini oluşturmuştur. Araştırmada; Tarde’ın kamusal alan modelinin, iletişim biliminde ‘iki aşamalı iletişim akışı modeli’ olarak bilinen ‘sınırlı medya etkileri modeli’nin ilk örneklerinden biri olduğu sonucuna ulaşılacaktır. AbstractThe purpose of this study is to rediscover, to understand and to interpret, relationships between the mass media and society through public sphere model developed by French sociologist Gabriel Tarde. Tarde’s public sphere model consists of four elements: Press, conversation, public opinion and action. Tarde attributed important roles to press in modern society. Firstly, according to Tarde press provided to emerge and to develop of a knowledgeable, critical and rational public. Secondly, it formed a basis for public discussions and deliberations, in other words for conversations that took place in coffee houses and saloons. Thirdly, it expressed and created public opinion. Fourthly, it determined choices and decisions of people in social, economic and political processes. Lastly, it created the idea of nation and nationality

    6. Tutum, Değer Ve Özyeterlik Değişkenlerinin TIMSS-1999 ve TIMSS-2007 Sınavlarında Öğrencilerin Matematik Başarılarını Yordama Düzeyleri

      OpenAIRE

      DOĞAN, Nuri; BARIŞ, Fulya

      2010-01-01

      Bu araştırmada TIMSS–1999 ve TIMSS–2007 uygulamalarına giren Türk öğrencilerin bazı duyuşsalözelliklerinin matematik puanlarını yordama düzeyi incelenmiştir. TIMSS anketlerinde bulunan ve duyuşsalboyutları ölçen; tutum, değer ve öz-yeterlik puanları bağımsız değişken ve öğrencilerin matematik başarıpuanları bağımlı değişken olarak ele alınmıştır. Verilerin analizinde standart çoklu regresyon tekniğindenyararlanılmıştır. Analizler sonucunda, TIMSS-1999 ve TIMSS-2007 sınavlarında öğrencilerin m...

    7. Taxa de mortalidade por acidentes de trâsito e frota de veículos

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Samuel Kilsztajn

      2001-06-01

      Full Text Available OBJETIVO: A taxa de mortalidade específica por acidentes de trânsito de veículos a motor é usualmente utilizada para efeito das políticas de saúde pública. Para mensurar o grau de violência no trânsito, foi realizado estudo com o objetivo de analisar o número de óbitos por acidentes de trânsito por veículo a motor. MÉTODOS: Com base nos dados sobre frota de veículos, população e óbitos por acidente de trânsito, publicados no Statiscal Yearbook (1999, Demografic Yearbook (1997, Denatran (1999, Ministério da Saúde (2000 e Fundação IBGE (2000, foram estudados 61 países e 51 localidades brasileiras.A taxa de mortalidade específica foi decomposta em número de veículos por habitante e número de óbitos por veículo. Numa primeira aproximação, cada uma das amostras (internacional e brasileira foi subdividida em três grupos, de acordo com o número de veículos por habitante, para estudo da relação entre os três índices. Para testar a significância dessa relação, foi estimada uma função de regressão log-linear. RESULTADOS: Os resultados para as estimativas internacionais, assim como as do Brasil, demonstraram que, quanto maior o número de veículos por habitante, menor o número de óbitos por acidentes de trânsito por veículo, tendo-se elasticidade da ordem de -1,067, para as estimativas internacionais, e de -0,515, para as do Brasil. CONCLUSÕES: Para uma política de prevenção dos acidentes de trânsito, os resultados encontrados indicam a necessidade de estudar os fatores que possam explicar o maior número de óbitos por veículo nas regiões com menor número de veículos por habitante.

    8. Bibliometrický seminář ve Vídni

      Czech Academy of Sciences Publication Activity Database

      Laiblová Kadlecová, Ivana

      -, č. 2 (2012) E-ISSN 1805-2800 Keywords : bibliography databases * bibliometrics * citation indexes * Web of Science * Austria http://www.lib.cas.cz/casopis-informace/bibliometricky-seminar-ve-vidni/

    9. GELECEĞİN MALİYETLERİNİN KONTROLÜNDE YENİ BİR YAKLAŞIM: HEDEF VE KAIZEN MALİYETLEME

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      ZEYNEP TÜRK

      2013-05-01

      Full Text Available Firmalar tarafından modern üretim teknolojilerinin kullanılması yeni maliyet ve yönetim muhasebesi yöntemlerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına neden olmuştur. Hedef ve kaizen maliyetleme bu yeni sistemlerin örneklerindendir. Japon elektronik ve araç üreticileri hedef ve kaizen maliyetlemeyi yoğun bir şekilde kullanmışlardır. Hedef ve kaizen maliyetleme, firmalara bugünün dizaynı ile geleceğin maliyetlerinin düşürülmesinde ve kontrol edilmesinde yardımcı olmaktadır. Çalışmamızda, söz konusu maliyet sistemleri ayrıntıları ile incelenecektir.

    10. JEOTERMAL ALANLARIN JEOFİZİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Züheyr KAMACI

      1997-01-01

      Full Text Available Dünyada yenilenebilen enerji kaynaklarından jeotermal enerjinin elektrik üretimi ve merkezi ısıtmada kullanıldığı düşünülürse, günümüzde yıllık 77 milyon varillik petrol eşdeğer tasarruf sağlar. Jeofizik arama yöntemleri, jeotermal alanların hem araştırılmasında hem de geliştirilmesinde ve doğrudan gözlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Sıcaklık anomalilerini doğrudan doğruya gösteren ve mekanik sondaj yerlerinin belirlenmesinde en etkili yöntemler, termal ve jeoelektrik yöntemlerdir. Ancak söz konusu jeotermal alanların araştırılmasında anılan jeofizik arama yöntemlerinden başka Gravite, Manyetik, Sismik, Radyometrik, Kuyu Jeofiziği ve Kuyu Logu ile jeotomografinin birlikte kullanılması halinde daha iyi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Buradan hareketle, bu makalede jeofizik arama yöntemleri kullanılarak jeotermal alanların saptanması ile ilgili dünyadan ve ülkemizden iki uygulama örneği verilmiştir. Bunlardan Uşak-Banaz jeotermal alanında jeoelektrik yöntemler kullanılarak yapılan çalışma sonucunda 55 °C'de artezyen yapan sıcak su bulunmuştur.

    11. KARANFİLLİÇAY DERESİ SUYUNUN FİZİKOKİMYASAL VE MİKROBİYOLOJİK PARAMETRELERİNİN MEVSİMSEL DEĞİŞİMİ VE AKUAKÜLTÜR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

      OpenAIRE

      Bulut, Cafer; Akçimen, Ufuk; Uysal, Kazım; Küçükkara, Ramazan; Savaşer, Soner

      2018-01-01

      Bu çalışmada; Denizli ve Muğla sınırları içindebulunan Karanfilliçay Deresi üzerinde memba ve dere sonu olarak seçilen ikiistasyonda (1. istasyon: 36o 52ı40.58ıı N ve 29o 11ı51.16ıı E;  2.istasyon: 36o 58 ı 58.69ııN - 29o12 ı 22.36 ıı E) fizikokimyasalve mikrobiyolojik parametreler Ocak 2007’den Ocak 2008’e kadar aylık ölçülmüşve elde edilen bulgular akuakültür açısından değerlendirilmiştir. İki istasyonarasında yaklaşık 109 ton/yıl porsiyonluk ve 605.000 adet/yıl yavru alabalıkürete...

    12. Statistična ocena protipožarne varnosti večstanovanjskih zgradb v Sloveniji

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Vojko Kilar

      2009-01-01

      Full Text Available Skoraj tretjina stanovanjskih enot v Sloveniji se nahaja v večstanovanjskih objektih. Večina tovrstnih zgradb je bila zgrajena po drugi svetovni vojni, ko je bila potreba po ustreznih nastavitvenih objektih največja. Narejeni so bili v okviru gradbenih možnosti in zahtev časa. Vsako leto v teh objektih izbruhne več kot 200 požarov s smrtnimi žrtvami in z veliko gmotno škodo. Zaradi velikih naporov v preteklih stoletjih, ki so bili usmerjeni predvsem v zamenjavo gorljivega gradbenega materiala z negorljivim in z razvojem gasilske službe, sta se število požarov in njihov obseg zmanjšala, vendar ne odpravila. Nov, večji napredek na področju požarne varnosti večstanovanjskih zgradb je tako očiten šele v zadnjih nekaj letih, ko veljajo tudi strožji predpisi za gradnjo tovrstnih objektov. Razvoj znanosti in stroke je tudi na tem področju prinesel več novih rešitev za izboljšanje stanja, kar potrjujejo izkušnje iz tujine. Žal je pri nas uveljavitev varnostnih principov še vedno odvisna predvsem od zavesti uporabnikov, finančnih sredstev, hkrati pa so določeni postopki izvedbe bistveno bolj zapleteni zaradi novih lastniških razmerij. S pomočjo statističnih rezultatov popisa 2002 in sodobnih zahtev varstva pred požarom se želi v članku prikazati današnje stanje tega problema na državni in občinski ravni ter nakazati možnosti izboljšanje stanja. Avtorja v članku ugotavljata, da sodobnim zahtevam ne ustreza pravzaprav nobena starejša večstanovanjska zgradba. K sreči izboljšuje stanje na tem področju dejstvo, da je večina objektov pri nas zgrajena iz negorljivih materialov (beton, opeka, ki omejujejo širjenje požara.

    13. Building Students' Understanding of Quadratic Equation Concept Using Naïve Geometry

      Science.gov (United States)

      Fachrudin, Achmad Dhany; Putri, Ratu Ilma Indra; Darmawijoyo

      2014-01-01

      The purpose of this research is to know how Naïve Geometry method can support students' understanding about the concept of solving quadratic equations. In this article we will discuss one activities of the four activities we developed. This activity focused on how students linking the Naïve Geometry method with the solving of the quadratic…

    14. Bazı Pestisitlerin Tetranychus urticae Koch'nin Ergin Yaşam Süresi ve Yumurta Verimine Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mustafa Hakan BALCI

      2018-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada deltamethrin, cypermethrin, imidacloprid ve thiacloprid etkili maddeye sahip insektisitlerin tarla uygulama dozu (T ve tarla uygulama dozunun yarısı (T/2'nın uygulandığı Tetranychus urticae (Acari: Tetranychidae erginlerinde üreme parametreleri ve yaşam süreleri incelenmiştir. İnsektisit dozları ve kontrol grubunda kullanılan saf su ilaçlama kulesi ile Petri kabındaki yaprak diskler üzerinde bulunan T. urticae'nin ergin bireylerine uygulanmıştır. Deltamethrin'in T/2 dozu uygulaması sonucunda, ergin bireylerinde ortalama yaşam süresi (5.35 gün ve ortalama ovipozisyon süresi (4.29 g kontrol grubuna (6.57 ve 5.44 g göre kısalmış, ayrıca yumurta sayısı/dişi oranıda azalmıştır. İmidacloprid, thiacloprid ve cypermethrin uygulanan her iki dozunda da T. urticae erginlerinde ortalama yaşam süresi ve ortalama preovipozisyon süresi kontrol grubu ile istatistiki olarak benzer bulunmuş ve dozlar arasında fark belirlenememiştir. İmidacloprid'in T/2 dozu uygulanan ergin bireylerin yumurta sayısı/dişi (64.03 oranının kontrol grubuna (39.96 göre arttığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, imidacloprid ve deltamethrin’in T/2 dozlarının T. urticae ergin bireylerinde ortalama yaşam süresi, ortalama ovipozisyon süresi gibi bazı biyolojik özelikler üzerinde etkili olabileceği kanısına varılmıştır. 

    15. Université de Genève

      CERN Multimedia

      2008-01-01

      Ecole de physique - Département de physique nucléaire et corspusculaire 24, quai Ernest-Ansermet 1211 GENÈVE 4 Tél: (022) 379 62 73 - Fax: (022) 379 69 92 Lundi 1er décembre 2008 PARTICLE PHYSICS SEMINAR at 17.00 hrs – Stückelberg Auditorium Superconducting Interfaces between Insulating Oxide Prof. Jean-Marc TRISCONE / Université de Genève At interfaces between complex oxides, electronic systems with unusual properties can be generated. A striking example is the interface between LaAlO3 and SrTiO3, two good insulating perovskite oxides, which was found in 2004 to be conducting with a high mobility. We recently discovered that the ground state of this system is a superconducting condensate, with a critical temperature of about 200 mK. The characteristics observed for the superconducting transitions are consistent with a two-dimensional superconducting sheet as thin as a few nanometers. Recent field effect experiments revealed the sensitivity of the normal and superconducting states to the carrier d...

    16. Université de Genève

      CERN Multimedia

      2008-01-01

      Ecole de physique - Département de physique nucléaire et corspusculaire 24, quai Ernest-Ansermet - 1211 GENÈVE 4 Tél: (022) 379 62 73 - Fax: (022) 379 69 92 Lundi 1er décembre 2008 PARTICLE PHYSICS SEMINAR at 17.00 hrs – Stückelberg Auditorium Superconducting Interfaces between Insulating Oxide Prof. Jean-Marc TRISCONE / Université de Genève At interfaces between complex oxides, electronic systems with unusual properties can be generated. A striking example is the interface between LaAlO3 and SrTiO3, two good insulating perovskite oxides, which was found in 2004 to be conducting with a high mobility. We recently discovered that the ground state of this system is a superconducting condensate, with a critical temperature of about 200 mK. The characteristics observed for the superconducting transitions are consistent with a two-dimensional superconducting sheet as thin as a few nanometers. Recent field effect experiments revealed the sensitivity of the normal and superconducting states to the carrier ...

    17. Plasminogen Activator Inhibitor-1 Controls Vascular Integrity by Regulating VE-Cadherin Trafficking.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Anna E Daniel

      Full Text Available Plasminogen activator inhibitor-1 (PAI-1, a serine protease inhibitor, is expressed and secreted by endothelial cells. Patients with PAI-1 deficiency show a mild to moderate bleeding diathesis, which has been exclusively ascribed to the function of PAI-1 in down-regulating fibrinolysis. We tested the hypothesis that PAI-1 function plays a direct role in controlling vascular integrity and permeability by keeping endothelial cell-cell junctions intact.We utilized PAI-039, a specific small molecule inhibitor of PAI-1, to investigate the role of PAI-1 in protecting endothelial integrity. In vivo inhibition of PAI-1 resulted in vascular leakage from intersegmental vessels and in the hindbrain of zebrafish embryos. In addition PAI-1 inhibition in human umbilical vein endothelial cell (HUVEC monolayers leads to a marked decrease of transendothelial resistance and disrupted endothelial junctions. The total level of the endothelial junction regulator VE-cadherin was reduced, whereas surface VE-cadherin expression was unaltered. Moreover, PAI-1 inhibition reduced the shedding of VE-cadherin. Finally, we detected an accumulation of VE-cadherin at the Golgi apparatus.Our findings indicate that PAI-1 function is important for the maintenance of endothelial monolayer and vascular integrity by controlling VE-cadherin trafficking to and from the plasma membrane. Our data further suggest that therapies using PAI-1 antagonists like PAI-039 ought to be used with caution to avoid disruption of the vessel wall.

    18. TÜRKİYE’DE BASEL I, II ve III KURALLARINA UYUM SÜRECİ

      OpenAIRE

      Ezgi ASLAN KÜLAHİ; Göksel TİRYAKİ; Ahmet YILMAZ

      2013-01-01

      TÜRKİYE’DE BASEL I, I VE III KURALLARINA UYUM SÜRECİÖzet: Bu çalışma, Basel Kriterleri çerçevesinde Türk Bankacılık Sektörü’nde yapılan çalışmaları değerlendirerek sektörün Basel Kriterleri’ne uyum sürecinde hangi aşamada olduğunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada; Türkiye’de Basel I ve II Kriterleri’ne geçiş süreci: Basel I ve II’ye yönelik yapılan hazırlık çalışmaları , Basel Kriterleri’ne uyum kapsamında Türk Bankacılık Mevzuatı’nda yapılan yasal düzenlemeler ve BDDK tarafından ger...

    19. Aristoteles Ve İbn Sînâ’nın Reenkarnasyonu Reddi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hasan Özalp

      2013-06-01

      Full Text Available Bu makalede düşünce tarihinin iki önemli düşünürü Aristoteles ve İbn Sînâ’nın reenkarnasyon/tenasüh hakkındaki görüşlerini inceledik. Her iki düşünürde reenkar-nasyonu reddetmektedir. Konuyu ele almadan önce kaynak olmaları bakımından Aristoteles ve İbn Sînâ’dan önceki bazı filozofların ruh ve reenkarnasyon hakkındaki görüşlerini araştırdık. Daha sonra da her iki filozofun ruh tanımlarım belirledikten sonra reenkarnasyone niçin reddettiklerini ortaya koymaya çalıştık. Nihayetinde görüşlerinde ki benzer ve farklı noktaları tespit için bir karşılaştırma yaptık

    20. Zeka, Öğrenme ve Düşünme

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Emel Topçu

      2015-11-01

      Full Text Available Sokrates'ten bu yana huzurlu bir toplum için insanların eğitilmeleri ve liyakatlarına göre sınıflandırılmaları gerektiğine dair bir düşünce çeşitli versiyonları ile günümüze kadar gelmiştir. Daha sonraları en üst kategoride yer alan sınıfın üstünlüğünü ispat için çeşitli adlarla bilimsel çalışmalar denenmiştir. Modern çağın genellemeci alışkanlığı zekayı ve öğrenme yollarını da tek tipe indirgemektedir. ancak on dönemlerde inan zekaı ile ilgili çalışmalarla çoklu zeka anlayışı ortaya çıkmış, bu anlayışla birlikte öğrenme yolları da çeşitlenmiştir. Makalede çoklu zeka ve öğrenme yolları arasındaki ilişki incelenmektedir.

    1. Çeşitli kalsiyum boratların sentezi, karakterizasyonu ve alev geciktirici etkinliklerinin incelenmesi

      OpenAIRE

      DURĞUN, Zeynep Gülşah

      2010-01-01


        Türkiye sahip olduğu bor rezervleri ve cevherlerinin kalitesi ile dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmasına rağmen minerallerin çeşitliliği ve işlenebilirliği yetersizdir. Bu nedenle değişik endüstriyel uygulamalara yönelik sentetik bor bileşiklerinin elde edilmesi önemli bir ihtiyaçtır. Bilinen yaklaşık 230 çeşit bor bileşiği mevcuttur ve bir kalsiyum hekzaborat türevi olan Nobleit de bunlardan bir tanesidir. Yangınlarda can ve mal kaybın...

    2. Cortisol awakening response in drug-naïve panic disorder

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Jakuszkowiak-Wojten K

      2016-06-01

      Full Text Available Katarzyna Jakuszkowiak-Wojten, Jerzy Landowski, Mariusz S Wiglusz, Wiesław Jerzy Cubała Department of Psychiatry, Medical University of Gdansk, Gdansk, Poland Background: It is unclear whether hypothalamic–pituitary–adrenal axis is involved in the pathophysiology of panic disorder (PD. The findings remain inconsistent. Cortisol awakening response (CAR is a noninvasive biomarker of stress system activity. We designed the study to assess CAR in drug-naïve PD patients.   Materials and methods: We assessed CAR in 14 psychotropic drug-naïve outpatients with PD and 14 healthy controls. The severity of PD was assessed with Panic and Agoraphobia Scale. The severity of anxiety and depression was screened with Hospital Anxiety and Depression Scale.   Results: No significant difference in CAR between PD patients and control group was found. No correlations were observed between CAR and anxiety severity measures in PD patients and controls.   Limitations: The number of participating subjects was relatively small, and the study results apply to nonsuicidal drug-naïve PD patients without agoraphobia and with short-illness duration. There was a lack of control on subjects’ compliance with the sampling instructions.  Conclusion: The study provides no support for elevated CAR levels in drug-naïve PD patients without agoraphobia. Keywords: panic disorder, PD, CAR, cortisol awakening response, HPA axis, hypothalamic–pituitary–adrenal axis

    3. HEYBELİADA RUHBAN OKULU (HRO MESELESİ: SİYASA, MENFAAT, PARANOYA VE ETKİLER

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mete Kaan KAYAPINAR

      2017-11-01

      Full Text Available 1844 yılında Heybeliada’daki Umut Tepesi’nde açılan Heybeliada Ruhban Okulu, İstanbul’un fethi sonrası Türklerin hâkimiyetine girmesine rağmen, Osmanlı İmparatorluğu tarafından varlığı tutulan İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin doğrudan ilgi ve yetki alanında hareket eden bir kurumdur. Doğu Bloku’nun çöküşü ve küreselleşme süreçleriyle birlikte dinî değerlerin toplumlar nezdinde yükselişe geçmesi, dinin dünya siyasetinde öneminin artıp daha belirgin bir araç olarak kullanılması, Türkiye’de hem İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’ni hem de 1971’de kapatılmış olan HRO’yu gündeme taşımıştır. 1971 yılından bu yana kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu, özellikle bu tarihten sonra Türkiye, Yunanistan ve Patrikhane arasında siyasî, hukukî ve kültürel gelişme ve ihtilaflara konu olan temel kurumsal bir sorun konumu kazanmıştır. Hatta bu sorun, son yıllarda ABD ve AB’nin de müdahil olduğu uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bu çalışmanın amacı, her şeyden önce bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun geleceği konusunda uygulayabileceği siyasayı, söz konusu okulun geçmişten günümüze İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ilişkileri, statüleri ve Türk-Yunan sorunlarına etkileri açısından salt hukukî mülahazalar çerçevesinde irdeleyerek ortaya koymaktır.

    4. Duchenne Müsküler Distrofi ve Gilbert"s Sendromu Birlikteliği: Bir Olgu Sunumu

      OpenAIRE

      İncecik, Faruk; Hergüner, Özlem M.; Mert, Gülen; Horoz, Özden; Altunbaşak, Şakir

      2014-01-01

      Gilbert"s sendromu konjuge olmayan hiperbilirubinemi ile karekterize bir hastalıktır. 5 yaşında erkek çocuğu hafif sarılık ile hastanemize getirildi. Hastanın karaciğer enzimleri ve kreatin fosfokinaz yüksekliği ile beraber ısrarcı unkonjuge hiperbilirubinemisi vardı. Normal hemoglobin ve retikülosit değerleri ile hemoliz dışlandı ve Gilbert"s sendromu tanısı konuldu. Kreatin kinaz değeri 15600 U/l idi ve distrofin geninde delesyon mevcuttu. Sonuç olarak hastaya Gilbert"s sendr...

    5. Transgenerational soil-mediated differences between plants experienced or naïve to a grass invasion.

      Science.gov (United States)

      Deck, Anna; Muir, Adrianna; Strauss, Sharon

      2013-10-01

      Invasive species may undergo rapid change as they invade. Native species persisting in invaded areas may also experience rapid change over this short timescale relative to native populations in uninvaded areas. We investigated the response of the native Achillea millefolium to soil from Holcus lanatus-invaded and uninvaded areas, and we sought to determine whether differential responses between A. millefolium from invaded (invader experienced) and uninvaded (invader naïve) areas were mediated by soil community changes. Plants grown from seed from experienced and naïve areas responded differently to invaded and uninvaded soil with respect to germination time, biomass, and height. Overall, experienced plants grew faster and taller than their naïve counterparts. Naïve native plants showed negative feedbacks with their home soil and positive feedbacks with invaded soil; experienced plants were less responsive to soil differences. Our results suggest that native plants naïve to invasion may be more sensitive to soil communities than experienced plants, consistent with recent studies. While differences between naïve and experienced plants are transgenerational, our design cannot differentiate between differences that are genetically based, plastic, or both. Regardless, our results highlight the importance of seed source and population history in restoration, emphasizing the restoration potential of experienced seed sources.

    6. Gluten Unu İlavesinin Hamurun Reolojik Özellikleri ve Ekmeğin Kalitesine Etkisi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hazım Özkaya

      2015-02-01

      Full Text Available Farklı özellikteki iki un örneğinden laboratuvarda elde edilen değişik özellikteki gluten unları ile bir nişasta fabrikası yan ürünü olan ticari gluten unu 74 ve 80 randımanlı unlara %1, %3, %5, %7 ve %10 oranlarında katılarak hamurun reolojik özellikleri ve ekmeğin kalitesine etkileri araştırılmıştır. Gluten unu katılan örneklerin farinograftaki su absorbsiyonları yükselmiştir. Gelişme süresi 50 oC de kurutulan gluten unlarından olumlu yönde etkilenmiştir. Stabilite değeri, yoğurma tolerans sayısı, yumuşama derecesi ve valorimetre değeri laboratuvarda elde edilen gluten unlarından olumlu, ticari gluten unundan ise olumsuz yönde etkilenmiştir. Ekstensografta hamurun uzama mukavemeti una gluten unu katıldığı zaman artmıştır. Hamurun uzama kabiliyeti 70 oC de kurutulan gluten unu katılmış örneklerde azalmıştır. Enerji değeri ise 70 oC de kurutulan gluten unu ve %10 ticari gluten unu katkılı örnekler dışında olumlu yönde etkilenmiştir. Ekmek hacmi ve değer sayısı, 50 oC de kurutulan gluten unundan olumlu, 70 oC de kurutulandan ise olumsuz yönde etkilenmiştir. Ticari gluten unu 80 randımanlı unların ekmek hacmi ve değer sayısını arttırmıştır.

    7. Stem cells. m6A mRNA methylation facilitates resolution of naïve pluripotency toward differentiation.

      Science.gov (United States)

      Geula, Shay; Moshitch-Moshkovitz, Sharon; Dominissini, Dan; Mansour, Abed AlFatah; Kol, Nitzan; Salmon-Divon, Mali; Hershkovitz, Vera; Peer, Eyal; Mor, Nofar; Manor, Yair S; Ben-Haim, Moshe Shay; Eyal, Eran; Yunger, Sharon; Pinto, Yishay; Jaitin, Diego Adhemar; Viukov, Sergey; Rais, Yoach; Krupalnik, Vladislav; Chomsky, Elad; Zerbib, Mirie; Maza, Itay; Rechavi, Yoav; Massarwa, Rada; Hanna, Suhair; Amit, Ido; Levanon, Erez Y; Amariglio, Ninette; Stern-Ginossar, Noam; Novershtern, Noa; Rechavi, Gideon; Hanna, Jacob H

      2015-02-27

      Naïve and primed pluripotent states retain distinct molecular properties, yet limited knowledge exists on how their state transitions are regulated. Here, we identify Mettl3, an N(6)-methyladenosine (m(6)A) transferase, as a regulator for terminating murine naïve pluripotency. Mettl3 knockout preimplantation epiblasts and naïve embryonic stem cells are depleted for m(6)A in mRNAs, yet are viable. However, they fail to adequately terminate their naïve state and, subsequently, undergo aberrant and restricted lineage priming at the postimplantation stage, which leads to early embryonic lethality. m(6)A predominantly and directly reduces mRNA stability, including that of key naïve pluripotency-promoting transcripts. This study highlights a critical role for an mRNA epigenetic modification in vivo and identifies regulatory modules that functionally influence naïve and primed pluripotency in an opposing manner. Copyright © 2015, American Association for the Advancement of Science.

    8. Atasözü ve Deyim Çevirilerinin Mona Baker Çeviri Stratejilerine Göre İncelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Perihan YALÇIN

      2017-12-01

      Full Text Available Bu makalede, atasözü ve deyim çevirilerinde kullanılan stratejiler Mona Baker’in çeviri stratejilerine dayanılarak incelenmiştir. Bu stratejilerden bir kısmı, benzer anlam benzer biçimle çeviri (tam eşdeğerlik, benzer anlam farklı biçimle çeviri (kısmî eşdeğerlik, açımlama ve çıkarma yöntemiyle çeviridir. Çalışmanın amacı, deyim ve atasözleri çevirilerinde kullanılan çeviri stratejilerini belirlemek, sözü geçen çevirilerdeki eşdeğerlik ve farklılıkları göstermektir. Araştırma, yapılan çeviri incelemeleri sonucunda kültür faktörünün çevirideki yeri ve kaynak ve hedef dil arasındaki farklılıklara dikkat çekmek açısından önemlidir. Çalışmada, yazarlar tarafından seçilen atasözleri ve deyim çevirileri, benzer anlam benzer biçimle çeviri (tam eşdeğerlik, benzer anlam farklı biçimle çeviri (kısmî eşdeğerlik , açımlama ve çıkarma yöntemiyle çeviri olmak üzere dört yöntemden yola çıkılarak değerlendirilecektir. Yapılan bulgular neticesinde, atasözleri ve deyim çevirilerinde biçimsel ve anlamsal eşdeğerliğin sağlandığı durumlar olduğu gibi biçimsel ve anlamsal farklılıklar da dikkat çekmektedir. Bu farklılıklar farklı iki dilin sahip olduğu kültür çeşitliliğinden gelmektedir. Atasözü ve deyim çevirileri zor bir iştir. Bir dilden başka bir dile, o dile ait bir kültürü, öğüdü, dersi aynı ifadeleri kullanarak aynı sözdizimiyle aktarmak çok nadir bir durumdur. Bu sebeple, incelenen atasözü ve deyimlerde daha çok farklı ifadelere ve açıklamalara yer verilerek çeviriler yapılmıştır. Çevirilerde çoğunlukla ekleme ve çıkarma yöntemine başvurulmuş erek dilde en iyi anlam yakalanmaya çalışılmıştır. Kelime ya da cümlelerde yapılan çıkarmalar, eklemeler ya da süslemeler çevirmenin o dili nasıl kullanabildiğini ve o dilin zenginliğini göstermektedir; fakat zaman zaman kaynak dildeki ifadelere erek

    9. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak İçindekiler

      2016-12-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databasesBASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    10. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2017-12-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    11. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2018-04-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    12. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2017-08-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    13. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2017-04-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    14. Xanthan Gum

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ünal Yurdagel

      2015-02-01

      Full Text Available Son 40-50 yıldır birçok hydrophile kolloidler besin sanayiinde geniş bir alanda, değişik amaçlar için kullanılır olmuştur. Bu kolloidler besin sanayiinden başka farmakolojide, kozmetik sanayiinde, harp ve fotoğrafçılık sanayiinde de kullanmaktadır. Doğal kaynaklı olabildikleri gibi yapay olarak da elde edilebilirler. Son yıllarda yapay hydrophylic kolloidlerin yapımı ülkemizde yeni yeni başlamasına karşın besin sanayiinde kullanımı sınırlıdır. Hydrophylic Kolloidlerce deniz ürünleri çok zengin doğal kaynaklardır. Örneğin Kelp adlı alg (bir tür yosun II. evrensel savaşta aseton eldesinde kullanılmıştır. Yine Atlas okyanusunda yetişen “Danimaria digitoda ile Laminarla saccharina” ve Pasifik Okyanusunda yetişen “Nereocystis Luetkeana” türlerinden sodyum alginat elde edilmektedir. Bu madde Losyonlarda, el pomadlarında, dondurmalarda ve dişçilikte kullanılmaktadır. Üç yanı denizlerle çevrili ülkemiz kıyılarında bu amaca uygun alglerin yoğun olduğu bilinmekte ve primitif yöntemlerle-TV programlarında izlendiği gibi-üretmektedirler.

    15. KÜRESELLEŞMEDEN GELENEKSELE DÖNÜŞTE SLOW FOOD VE CİTTASLOW HAREKETİ

      OpenAIRE

      SAĞIR, GÜLHAN

      2017-01-01

      Küreselleşme, günümüzde kentlerideğişime uğratmakta ve yerel düzeyde yaşamı giderek daha fazla etkilemektedir.Kentler tek tipleşmeye doğru giderken bireylerin yaşam tarzları da birbirinebenzemekte ve farklılıklar ortadan kalkmaktadır. Küresel sistemde mekâna özgüfarklılıklar ve özellikler daha az belirgindir; yaşam daha hızlıdır. Budeğişimle gelen hızlı yeme ve içme alışkanlığı insan sağlığına zarar verirken, mekânlarise kimliksizleşmektedir. Küreselleşmenin insan yaşamı üzerindeki olumsuzetk...

    16. Kahramanmaraş Koşullarında Farklı Ekim Zamanlarının Isatis tinctoria ve Isatis buschiana Türlerinin Verim ve Bazı Agronomik Özellikleri Üzerine Etkileri

      OpenAIRE

      Çömlekcioğlu, N.; Efe, L.; Karaman, Ş.

      2014-01-01

      Bu çalışma, 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme sezonunda Kahramanmaraş ekolojik koşullarında, farklı ekim zamanlarının (Ekim, Kasım, Şubat ve Mart) iki Isatis Isatis tinctoria ve Isatis buschiana türünün verim ve kalitesi üzerine etkisini belirlemek amacıyla tesadüf parselleri deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Çalışmada Isatis türlerinin Kahramanmaraş iklim şartlarına en uygun ekim zamanının belirlenmesi amaçlanmıştır. İki yıllık sonuçlara göre, neredeyse incelenen bütün...

    17. Geleneksel ve Elektronik Eser Sahiplerinin Telif Hakları, Dijital Haklar Yönetimi: Uluslararası Düzenlemeler ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Çerçevesinde Bir Değerlendirme = Copyright of Traditional and Electronic Works’ Owners, Digital Rights Management: An Evaluation within the Framework of International Regulations and Law on Intellectual and Artistic Works

      OpenAIRE

      Metin Turan

      2016-01-01

      Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile fikri haklar alanında da değişiklikler kaçınılmaz olmuştur. Teknolojik imkânların gelişimi ve dijitalleşme ile dijital eserlerin üretimiyle birlikte telif haklarında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çalışmada, genel olarak, telif haklarının dijital eserlere ve dijital haklar yönetimine yönelik incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın kapsamını dijital haklar yönetimi çerçevesinde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu oluşturmaktadır. Bu kapsamd...

    18. FRANCE’S POLICY TOWARDS THE GREEK INDEPENDENCE (1828-1830: A STUDY IN THE LIGHT OF UNPUBLISHED BRITISH DOCUMENTS (FRANSA’NIN YUNAN BAĞIMSIZLIK POLİTİKASI (1828-1830: YAYIMLANMAMIŞ İNGİLİZ BELGELERİ IŞIĞINDA BİR ÇALIŞMA

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yousef Hussein OMAR

      2016-11-01

      Full Text Available Bu makale, Yunan bağımsızlık savaşı karşısında, Fransa’nın politikasını, İngiliz belgelerine dayanarak incelemektedir. Makale, Rusya’nın Yunanistan üstünde hakimiyet kurmak için izledği politikaya karşı, Fransa ve İngiltere’nin bir araya gelerek Yunan bağımsızlık mücadelesine destek verdiği tezini ileri sürmektedir. Relying on the unpublished British documents, this article examines the French policy on the Greek War of Independence. The article presents that despite its initial neutral stance, France teamed up with Britain to prevent a total Russian domination over Greece and openly supported Greek independence.

    19. Gelişen Teknolojiyle Birlikte Değişen Pazarlama Yöntemleri ve Dijital Pazarlama

      OpenAIRE

      BULUNMAZ, Barış

      2016-01-01

      Teknolojinin değişim hızı ve yenilenme süreci, her geçen günçok daha hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Teknolojinin devinim hızınınyükselmesi ve her yeniliğin bir değişimi beraberinde getirmesi neticesinde,sosyal yaşamın içinde ve kurumsal hayatın işleyişinde büyük farklılıklar meydanagelmiştir. İnsanların davranış şekilleri ve alışkanlıkları teknolojininyarattığı yeni düzene bağlı olarak farklı bir eksene doğru kayarken, ticarikurumların da müşterileriyle olan ilişkileri ve iletişimleri deği...

    20. PREPD O and VE remote handling system

      International Nuclear Information System (INIS)

      Theil, T.N.

      1985-01-01

      The Process Experimental Pilot Plant (PREPP) at the Idaho National Engineering Laboratory is designed for volume reduction and packaging of transuranic (TRU) waste. The PREPP opening and verification enclosure (O and VE) remote handling system, within that facility, is designed to provide examination of the contents of various TRU waste storage containers. This remote handling system will provide the means of performing a hazardous operation that is currently performed manually. The TeleRobot to be used in this system is a concept that will incorporate and develop man in the loop operation (manual mode), standardized automatic sequencing of end effector tools, increased payload and reach over currently available computer-controlled robots, and remote handling of a hazardous waste operation. The system is designed within limited space constraints and an operation that was originally planned, and is currently being manually performed at other plants. The PREPP O and VE remote handling system design incorporates advancing technology to improve the working environment in the nuclear field

    1. 76 FR 24883 - DNB Exports LLC, and AFI Elektromekanikanik Ve Elektronik San. Tic. Ltd. Sti. v. Barsan Global...

      Science.gov (United States)

      2011-05-03

      ... FEDERAL MARITIME COMMISSION [Docket No. 11-07] DNB Exports LLC, and AFI Elektromekanikanik Ve Elektronik San. Tic. Ltd. Sti. v. Barsan Global Lojistiks Ve Gumruk Musavirligi A.S., Barsan International... AFI Elektromekanikanik Ve Elektronik San. Tic. Ltd. Sti. (``AFI''), hereinafter ``Complainants...

    2. Almanya'da sığır ve dana eti piyasa düzeni ve Türkiye için sığır eti pazarlamasında model oluşturabilme olanakları üzerine bir araştırma

      OpenAIRE

      KILIÇ, Sevinç

      2006-01-01

      Almanya'da Sığır ve Dana Eti Piyasa Düzeni ve Türkiye İçin Sığır Eti PazarlamasındaModel Oluşturabilme Olanakları Üzerine Bir AraştırmaBu araştırmada Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası kapsamında Sığır ve Dana Eti OrtakPiyasa Düzeni'nde uygulanmış ve uygulanmakta olan politikalar, Almanya'nın kasaplıkhayvan ve et piyasa yapısı ile ilgili düzenlemeleri, Almanya'da kasaplık hayvan ve etpazarlamasının tarihsel gelişimi detaylı olarak incelenmiştir.Türkiye'de 2001-2004 yıl...

    3. Ortaokul 5. ve 6. Sınıf Fen Bilimleri Öğretim Programının Kazanım ve İçerik İlişkisinin Değerlendirilmesi

      OpenAIRE

      Ocak, Gürbüz; Kutlu Kalender, M. Damla

      2018-01-01

      Bu çalışma Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış 5. ve 6. Sınıf Fen Bilimleri ders kitaplarındaki içeriğin, ortaokul 5. ve 6. Sınıf Fen Bilimleri dersi öğretim programındaki kazanımlara uygunluk düzeyini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Öncelikle 2015-2016 eğitim öğretim yılı 5. ve 6.sınıf öğretim programındaki kazanımlarla 5.ve 6. sınıf fen bilimleri ders kitaplarındaki içerikler incelenmiştir. Değerlendirme için ölçme aracı olarak kazanım-içerik değerlendirme rubriği hazırlanmıştır. Geliş...

    4. ABOUT UN, UFAK AND UŞAK WORDS UN, UFAK VE UŞAK KELİMELERİ ÜZERİNE

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayşe İLKER

      2011-01-01

      Full Text Available “un”, “ufak” and “uşak” words are the oldest words of Turkish in this article, the examples in historical and modernominal documents have been studied, progressing and creating process of this is stated. The ‘un’ word was used as a word with long vowels in the history and today in some dialects. The ‘uşak’ and ‘Ufak’ words were used in the meaning of ‘küçük’ both in historical and modern labels and with interesting derivatives and handiadyoins different meanings were made. By giving examples from the text, the derivation course and meaning evolution were suggested. Bu makalede, Türkçenin en eski kelimelerinden biri olan “un” ve bu kelimenin köküyle ilgili olduğunu düşündüğümüz “ufak” ve “uşak” kelimelerinin tarihî ve çağdaş Türkçe yazılı belgelerdeki örneklerine dayanılarak, gelişme ve türeme seyri anlatılmaktadır. “Un” kelimesi, tarihî dönemde ve bugünkü bazı lehçelerde uzun ünlülü olarak kullanılmıştır. Ufak ve uşak kelimeleri ise, hem tarihî hem çağdaş yazılı belgelerde “küçük” anlamında kullanılmış ve değişik türevler ve ikilemelerle farklı anlamlar oluşturmuştur. Metinlerden örnekler verilerek, bu kelimelerim türeme seyri ve anlam gelişmeleri gösterilmiştir.

    5. Farklı Tüy Dökümü Yöntemlerinin ve Tüy Dökümü Sonrası Karma Yeme Üzüm Posası Katılmasının Performans, Yumurta Kalitesi ve Yumurta Lipid Peroksidasyonuna Etkisi

      OpenAIRE

      KARA, K.; GÜÇLÜ, B. KOCAOĞLU

      2014-01-01

      Sunulan çalışma, kekliklerde faringeal ve laringeal bölgenin makroskobik ve mikroskobik özellikleri ile bu bölümlerdeki bezlerin histokimyasal özelliklerini detaylı bir şekilde tanımlamak için planlanmıştır. Çalışmada 5 dişi ve 5 erkek olmak üzere toplam 10 adet erişkin ve sağlıklı kınalı keklik kullanıldı. Eter anastezisi altında dil ile beraber farinks ve larinks total olarak diseke edildi ve dokular rutin histolojik işlemleri takiben parafinde bloklandı. Kınalı keklikte anatomik olarak glo...

    6. Ret ve İnkârın Kıskacındaki Nihilist Karakterler: Bazarov ve Suat The Nihilist Characters surrounded by Denial and Denegation: Bazarov and Suat

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mustafa AYDEMİR

      2013-09-01

      Full Text Available Nihilism which means the loss of the importance of values supports the idea that the man should use the innate instincts which he has. Only through this way will man be able to return to his origin getting rid of the ethical values and authorities of the society. Nihilism, expressing the way of thought in which the emotions of meaninglessness, emptiness and nonbeing is a life-style which accompanies a spiritual condition which appears when the values and ideals people depend on don’t perform their duties.Nihilism which first was used in Germany the first time was pointed out in the middle of the 19th century in Russia, is a philosophical approach which became widespread with Schopenhauer and finally became systemized with Nietzsche. When the faith of the authors who were influenced by Positivism was scattered they found themselves in Nihilism which they saw as a shelter. Turgenyev in Russian Literature and Tanpınar in Turkish literature utilizes such characters in their novels.In this study, the experiences of individuals who suffer similar problems with the society have been emphasized. Bazarov and Suat who differ in personality, view of world and behaviors are hostile to both themselves and others with the influence of Nihilism. They make the novel a nightmare with their atheistical and rebellious feature. They prefer the matter instead of spirit, absence instead of existence. First the description of Nihilism, its features and its origin has been mentioned then some information about Babalar ve Oğullar by Turgenyev and the novel Huzur by Tanpınar and their eras have been given. The Nihilist features of Bazarov and Suat in these novels have been gathered under specific titles, similar and differences have been pointed out. In the conclusion part, general overview of the study has been made. Değerlerin önemini kaybetmesi anlamına gelen Nihilizm, insanın doğuştan getirdiği içgüdülerini kullanması gerektiğini savunur.

    7. Yatarak fizyoterapi alan hastaların yaşam kaliteleri ve maliyet analizi

      OpenAIRE

      AKTAŞ, İlknur; KAPTANOĞLU YILDIRIM, Ayşegül; ÜNLÜ ÖZKAN, Feyza; YILMAZ KAYSIN, Meryem; ŞİLTE, Ayşe Duygu

      2015-01-01

      Amaç: Lokomotor sistem sorunları nedeniyle yatarak fizyoterapi alan hastaların yaşam kaliteleri ve maliyet analizlerini ortaya koymaktır. Hastalar ve Yöntem: Yatarak fizyoterapi alan olguların demografik verileri kaydedildi ve 15 D yaşam kalite sorgulaması yapıldı. Maliyetleri hesaplandı. Yaşam kalitesi ölçeği verilerini kullanarak hesaplanan, kaliteye ayarlanmış yaşam yılı (KAYY) sayısını kullanarak ekonomik analiz yapılmıştır. Bulgular: Doksan üç olgunun 75’i (%80,64) kadın, 18’i (%19,35) e...

    8. Sanayi 4.0 ve Türkiye Ekonomisi Açısından Etkileri

      OpenAIRE

      AYDEMİR, Halit

      2018-01-01

      Bu çalışmada Sanayi 4.0’ın küresel dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri, avantaj ve dezavantajları, Sanayi 4.0’ın diğer devrimlerle olan bağı ele alınmaktadır. Bu çerçevede Türkiye için Sanayi 4.0 gelişim sürecinde izlenmesi gereken bir yol haritasının çizilmesi amaçlanmıştır. Yöntemsel olarak ülkeler ve yıllar arası karşılaştırmalı analizler kullanılmıştır.

    9. TURIST ÇEKICILIKLERI VE TURIST AKIŞI ARASINDAKI ILIŞKILERIN MEKÂNSAL BAĞIMLILIĞA DAYALI OLARAK INCELENMESI

      OpenAIRE

      Karagöz Yüncü, Deniz; Mert Kantar, Yeliz; Günay Aktaş, Semra; Sezerel, Hakan

      2017-01-01

      Bu çalışmada, turist çekicilikleri ve turist akışı arasındaki ilişkilermekansal bağımlılığa dayalı olarak incelenerek farklı bir yaklaşımlaoluşturulmuştur. Çalışmada Bursa, Eskişehir ve Bilecik bölgesinde yer alan 39ilçede turist çekicilikleri ve yerli/yabancı turistlerin geceleme sayılarınailişkin ikincil veriler kullanılmıştır. Verilerin analizi için içerik analizi,haritalama analizi, Local ve Global Moran’s I otokorelasyon istatistikleri,klasik regresyon ve mekansal hata modelleri kullanıl...

    10. Prebiyotiklerin Probiyotik Bakterilerin Gelişmesi ve Asitleştirme Aktiviteleri Üzerine Etkileri (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayla Şener Mumcu

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada altı adet ticari prebiyotik maddenin in vitro koşullarda iki adet Lactobacillus acidophilus suşu ve iki adet Bifidobacterium spp. suşunun gelişme ve asitleştirme aktivitesi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Prebiyotik olarak frukto-oligosakkarit, inulin, galakto-oligosakkarit, soya fasulyesi oligosakkariti, ksilo-oligosakkarit ve laktuloz kullanılmıştır. Prebiyotikler üç farklı konsantrasyonda denenmiştir. Probiyotik bakterilerin gelişme ve asitleştirme aktivitesi üzerindeki etkileri prebiyotik çeşidine ve konsantrasyonuna bağlı olarak değişim göstermiştir. Genel olarak, prebiyotik konsantrasyonu arttıkça, probiyotik bakteri suşlarının gelişme performansı ve asitleştirme aktivitesinde artışlar meydana gelmiştir. L. acidophilus türündeki suş farklılığı, suşların gelişme performansı ve asitleştirme aktivitesi üzerinde önemli bir etki yaratmamıştır. Buna karşılık Bifidobacterium cinsindeki tür farklılığının bu yönlerdeki etkisi önemli bulunmuştur ( P<0.05. Araştırma sonuçları, bir probiyotik bakteri suşunun iyi bir gelişme ve asitleştirme performansı gösterebilmesi için ona uygun bir prebiyotik madde seçilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir.

    11. İbrahim Müteferrika ve İlk Türk Matbaası

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şerif Korkmaz

      2015-11-01

      Full Text Available Osmanlı devletinin Avrupa'dan bilinçli iktibasların yapıldığı ilk dönem 1718-1730 yılları arasındaki "Lale Devri" dir. bu dönemde özellikle eğitimlerini incelemek için Avrupa'nın pek çok ülkesine elçiler gönderilmiştir. Fakat bu devrin en büyük ve en tesirli yeniliği İbrahim Müteferrika ve Sadi Efendi'nin birlikte açtıkları matbaadır. Makalede İbrahim Müteferrikanın kimliği ve fikirleri hakkında bilgi verilmektedir. Onun etkisinin sadece  matbaa ile sınırlı olmadığı, Osmanlı için yeni sayılabilecek ilimlerle ilgili eserleri basarak Avrupa'nın Rönesans'ından ilk haberleri verdiği vurgulanmaktadır.

    12. Ni VE Cu İLE ALAŞIMLANDIRILMIŞ KÜRESEL GRAFİTLİDÖKME DEMİRLERİN İŞLENEBİLİRLİĞİNİN KESME KUVVETLERİ VE YÜZEY KALİTELERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yücel AŞKUN

      2003-02-01

      Full Text Available Diğer dökme demirlerle karşılaştırıldığında, Küresel Grafitli Dökme Demirin (KGDD yüksek süneklik, çekme dayanımı ve tokluğunun yanında işlenebilirliği nispeten düşüktür. Bununla birlikte; bir çelik parçanın yerine küresel grafitli dökme demir kullanıldığı zaman daha iyi işlenebilirlik en önemli kazanç olarak düşünülmelidir. Bu çalışma, değişik oranlarda Ni ve Cu ile alaşımlandırılmış küresel grafitli dökme demirlerin kesme kuvvetleri ve yüzey pürüzlülüğü üzerine onların mikroyapı ve mekanik özelliklerinin etkilerini belirlemek için yapılan işlenebilirlik testlerinin sonuçlarını göstermektedir. Değişik oranlarda nikel ve bakır ile alaşımlandırılmış altı farklı küresel grafitli dökme demire işlenebilirlik testleri uygulanmış ve onların işlenebilirlikleri kesme kuvvetleri ve yüzey pürüzlülük temel kriterleri üzerine dayanarak incelenmiştir. Sonuçlar; numunelerin daha önceden belirlenmiş olan mikroyapı ve mekanik özelliklerine göre değerlendirilmiştir. Bütün kriterlere dayanarak en iyi sonuçlar, % 0.7 Ni ve % 0.7 Cu ilave edilmiş numunede gözlenmiştir. Numuneler mekanik özellikleri açısından değerlendirildiğinde, % 1 Ni ve % 0.65 Cu ilave edilmiş numunede sağlanacağı görülmektedir.

    13. Capturing Human Naïve Pluripotency in the Embryo and in the Dish.

      Science.gov (United States)

      Zimmerlin, Ludovic; Park, Tea Soon; Zambidis, Elias T

      2017-08-15

      Although human embryonic stem cells (hESCs) were first derived almost 20 years ago, it was only recently acknowledged that they share closer molecular and functional identity to postimplantation lineage-primed murine epiblast stem cells than to naïve preimplantation inner cell mass-derived mouse ESCs (mESCs). A myriad of transcriptional, epigenetic, biochemical, and metabolic attributes have now been described that distinguish naïve and primed pluripotent states in both rodents and humans. Conventional hESCs and human induced pluripotent stem cells (hiPSCs) appear to lack many of the defining hallmarks of naïve mESCs. These include important features of the naïve ground state murine epiblast, such as an open epigenetic architecture, reduced lineage-primed gene expression, and chimera and germline competence following injection into a recipient blastocyst-stage embryo. Several transgenic and chemical methods were recently reported that appear to revert conventional human PSCs to mESC-like ground states. However, it remains unclear if subtle deviations in global transcription, cell signaling dependencies, and extent of epigenetic/metabolic shifts in these various human naïve-reverted pluripotent states represent true functional differences or alternatively the existence of distinct human pluripotent states along a spectrum. In this study, we review the current understanding and developmental features of various human pluripotency-associated phenotypes and discuss potential biological mechanisms that may support stable maintenance of an authentic epiblast-like ground state of human pluripotency.

    14. Bezelyelerde Klorofil Degradasyonu ve Renk Kaybı Üzerine Isıl İşlemin Etkisi (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hande Selen Erge

      2015-02-01

      Full Text Available Bezelyelerde klorofilin termal degradasyon kinetiği ve görünür yeşil renkteki kayıp 70°, 80°, 90° ve 100 °C’de araştırılmıştır. Klorofil a ve klorofil b’nin parçalanması birinci dereceden bir kinetik model izlemektedir. Tristimulus kolorimetresi ile ölçülen -a, -a/b ve h (hue değerlerindeki değişim ile ortaya konulan görünür yeşil renkteki kayıp da birinci dereceden reaksiyona uymaktadır. Klorofil a ve b için aktivasyon enerjileri sırasıyla 47.78 and 26.77 kJ mol-1olarak belirlenirken; -a, -a/b ve h değerleri için aktivasyon enerjileri 49.75, 56.04 and 55.06 kJ mol-1 olarak saptanmıştır.

    15. Peskütenin Kimyasal ve Mikrobiyolojik Özellikleri Üzerine bir Araştırma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ahmet Kurt

      2015-02-01

      Full Text Available Bu araştırmada Sivas ili ve çevresinden şansa bağlı olarak alınan 14 adet Pesküten örneği üzerinde kimyasal ve mikrobiyolojik araştırmalar yapılmıştır. Belirlenen değerler ortalama olarak şöyledir: Kurumaddede %30.96, su %69.04, yağ %3.66, yağsız kurumadde %27.30, toplam kül %4.92, kurumaddede kül %15.95, kurumaddede tuz %12.18, saf kül %1.13, protein %22.08, şeker ve benzerleri %0.295 ve asitlik derecesi 83.90 SH olmuştur. Bunun yanında ortalama mikrobiyolojik içerik; toplam bakteri sayısı 3.735x106/g, koliform bakteri sayısı 5.69x104/g, maya ve küf sayısı 1.398x104/g, laktik bakteri sayısı 1.997x106/g, proteolitik bakteri sayısı, 12.34x104/g ve lipolitik bakteri sayısı 10.14x104/g olarak belirlenmiştir.

    16. Analysis of Naïve Bayes Algorithm for Email Spam Filtering across Multiple Datasets

      Science.gov (United States)

      Fitriah Rusland, Nurul; Wahid, Norfaradilla; Kasim, Shahreen; Hafit, Hanayanti

      2017-08-01

      E-mail spam continues to become a problem on the Internet. Spammed e-mail may contain many copies of the same message, commercial advertisement or other irrelevant posts like pornographic content. In previous research, different filtering techniques are used to detect these e-mails such as using Random Forest, Naïve Bayesian, Support Vector Machine (SVM) and Neutral Network. In this research, we test Naïve Bayes algorithm for e-mail spam filtering on two datasets and test its performance, i.e., Spam Data and SPAMBASE datasets [8]. The performance of the datasets is evaluated based on their accuracy, recall, precision and F-measure. Our research use WEKA tool for the evaluation of Naïve Bayes algorithm for e-mail spam filtering on both datasets. The result shows that the type of email and the number of instances of the dataset has an influence towards the performance of Naïve Bayes.

    17. Organik Tavukçulukta Mera Kompozisyonu, Besleme ve Barındırma Teknikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hasan Eleroğlu

      2014-01-01

      Full Text Available Dünya’daki gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de de organik tavukçuluk sektöründe gelişmeler yaşanmaktadır. Son yıllarda artan taleplerin karşılanması amacıyla üretim artışı söz konusu olup, yeni organik işletmeler sayısında artış gözlenmektedir. Hayvanların besin maddesi ihtiyaçlarının belli bir kısmının meradan sağlanması için yerel bitkilerden yararlanılarak, uygun mera kompozisyonunun ekonomik üretimi destekleyecek şekilde oluşturulması gerekmektedir. Bununla birlikte, çevre koşulları ve barındırma tekniklerinin kanatlının performansı, sağlığı, refahı, ürün kalitesi üzerine etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle çevre koşulları ve barındırma tekniklerinin, yerel koşullara uyumlu ve organik standartları sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Hayvanların günlük besin maddesi ihtiyaçlarının dengeli olarak karşılanmasında, hayvanların severek tükettikleri buğdaygil ve baklagil yem bitkileri yanında otlatmaya dayanıklı endemik bitkilerden oluşan karışımlardan yararlanılarak, mera kompozisyonu belirlenmelidir. Sabit ve taşınır barındırma sistemlerinde kullanılacak malzemelerin organik üretim standartlarına uygun olmalıdır. Kümes içi ve mera donanımları arasında bulunan yemlik ve sulukların organizasyonunda yöresel iklim koşulları dikkate alınmalı, özellikle ısıtma sistemlerinde aydınlatma yapmayan ısı kaynaklarının seçilmesi gerekmektedir. Yabani kuş ve yırtıcı hayvanlardan korunma amaçlı geliştirilen sistemler üzerinde durulmalı, ürün elde etme ve değerlendirme aşamasında, ürün kalitesinin maksimum düzeyde korunabileceği uygulamalar üzerinde durulmalıdır. Bu çalışmada, organik tavukçuluk üzerinde durularak, örnek olarak Sivas koşullarında organik etlik piliç üretiminde kullanılmak üzere oluşturulan mera kompozisyonu ile birlikte organik tavuk yetiştirmede kullanılan barındırma sistemi

    18. Roma Ordusunda Beslenme Düzeni

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Olcay TURAN

      2016-12-01

      Full Text Available Tarih boyunca ortaya çıkmış önemli devletlerin tamamı varlıklarını korumak ve sürdürebilmek için güçlü silahlı kuvvetlere ihtiyaç duymuşlardır. Bir ordunun savaşta ve barışta güçlü olmasını sağlayan pek çok etken söz konusudur. Komuta kademesinin becerisi, uygulanan taktikler, çağa ayak uydurabilme becerisi ve kullandıkları silah araç ve gereçleri bir ordunun güçlü olabilmesinin en önemli faktörleri asında yer almaktadır. Fakat tüm bu şartlar sağlanmış olsa bile sürdürülebilir bir lojistik olmadan başarısızlık kaçınılmaz olacaktır. Bu bağlamda Roma’da hem Cumhuriyet hem de İmparatorluk dönemlerinde askeri başarılar elde etmesinin temelinde sürdürülebilir bir lojistiğe sahip olması yatmaktadır. Eskiçağ tarihi içerisinde lojistikten kasıt ise askerler için gerekli yiyecek ve içeceğin temin edilmesidir. Roma da kurulduğu andan itibaren askerlerin bedensel ihtiyaçlarını gerçekleştirmek gayesi ile askerleri için gerekli her tür besin kaynağını düzenli bir şekilde sağlamıştır

    19. KESTANE KABUĞUNUN PİROLİZİ VE ELDE EDİLEN ÜRÜNLERİN KARAKTERİZASYONU

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ilknur DEMIRAL

      2015-11-01

      Full Text Available Bu çalışmada kestane kabuğu biyokütle kaynağı olarak seçilmiş ve sabit yataklı reaktörde pirolizi gerçekleştirilmiştir. Deneylerde piroliz sıcaklığı, ısıtma hızı ve sürükleyici gaz akış hızının piroliz ürün verimleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Yapılan deneyler sonucunda en yüksek katran verimine 50 oCdk-1 ısıtma hızı, 400 oC piroliz sıcaklığı ve 150 cm3dk-1 sürükleyici gaz akış hızında %18,70 ile ulaşılmıştır. Çalışmalar sonucunda elde edilen katranın FTIR spektrumu alınmış, elementel analizi gerçekleştirilmiş ve ısıl değeri belirlenmiştir. Katran sütun kromatografisinde hidrokarbon ve polar bileşiklerine ayrılmıştır.  Alifatik alt fraksiyon GC-MS ile karakterize edilmiştir. Ayrıca hammaddenin ve katı ürünün BET yüzey alanları belirlenmiş ve katı ürünün SEM görüntüsü alınmıştır.

    20. Endothelial cell SHP-2 negatively regulates neutrophil adhesion and promotes transmigration by enhancing ICAM-1-VE-cadherin interaction.

      Science.gov (United States)

      Yan, Meiping; Zhang, Xinhua; Chen, Ao; Gu, Wei; Liu, Jie; Ren, Xiaojiao; Zhang, Jianping; Wu, Xiaoxiong; Place, Aaron T; Minshall, Richard D; Liu, Guoquan

      2017-11-01

      Intercellular adhesion molecule-1 (ICAM-1) mediates the firm adhesion of leukocytes to endothelial cells and initiates subsequent signaling that promotes their transendothelial migration (TEM). Vascular endothelial (VE)-cadherin plays a critical role in endothelial cell-cell adhesion, thereby controlling endothelial permeability and leukocyte transmigration. This study aimed to determine the molecular signaling events that originate from the ICAM-1-mediated firm adhesion of neutrophils that regulate VE-cadherin's role as a negative regulator of leukocyte transmigration. We observed that ICAM-1 interacts with Src homology domain 2-containing phosphatase-2 (SHP-2), and SHP-2 down-regulation via silencing of small interfering RNA in endothelial cells enhanced neutrophil adhesion to endothelial cells but inhibited neutrophil transmigration. We also found that VE-cadherin associated with the ICAM-1-SHP-2 complex. Moreover, whereas the activation of ICAM-1 leads to VE-cadherin dissociation from ICAM-1 and VE-cadherin association with actin, SHP-2 down-regulation prevented ICAM-1-VE-cadherin association and promoted VE-cadherin-actin association. Furthermore, SHP-2 down-regulation in vivo promoted LPS-induced neutrophil recruitment in mouse lung but delayed neutrophil extravasation. These results suggest that SHP-2- via association with ICAM-1-mediates ICAM-1-induced Src activation and modulates VE-cadherin switching association with ICAM-1 or actin, thereby negatively regulating neutrophil adhesion to endothelial cells and enhancing their TEM.-Yan, M., Zhang, X., Chen, A., Gu, W., Liu, J., Ren, X., Zhang, J., Wu, X., Place, A. T., Minshall, R. D., Liu, G. Endothelial cell SHP-2 negatively regulates neutrophil adhesion and promotes transmigration by enhancing ICAM-1-VE-cadherin interaction. © FASEB.

    1. Plasmodium vivax sporozoite challenge in malaria-naïve and semi-immune Colombian volunteers

      DEFF Research Database (Denmark)

      Arévalo-Herrera, Myriam; Forero-Peña, David A.; Rubiano, Kelly

      2014-01-01

      induced in naïve and semi-immune volunteers by infected mosquito bites was compared. Methods: Seven malaria-naïve and nine semi-immune Colombian adults (n = 16) were subjected to the bites of 2-4 P. vivax sporozoite-infected Anopheles mosquitoes. Parasitemia levels, malaria clinical manifestations...

    2. Paraziti ve vyjadřování

      Czech Academy of Sciences Publication Activity Database

      Michalec, Vít

      2017-01-01

      Roč. 96, č. 6 (2017), s. 368-368 ISSN 0042-4544 Institutional support: RVO:68378092 Keywords : word jakoby Subject RIV: AI - Linguistics OBOR OECD: Linguistics https://vesmir.cz/cz/casopis/archiv-casopisu/2017/cislo-6/paraziti-ve-vyjadrovani.html

    3. GENÇ PARTİ'Yİ ANLAMAK (Parti, Lider ve Kitle Üzerine Bir Çalısma)

      OpenAIRE

      TÜRK, Hasan Bahadır

      2007-01-01

      Türk, Hasan Bahadır, Genç Parti’yi Anlamak: Parti, Lider ve Kitle Üzerine BirÇalısma, Doktora Tezi, Danısman: Doç.Dr. Aykut Çelebi, 399 s.ÖZETBu çalısmanın amacı; Genç Parti’nin temel yapısal özelliklerine ısık tutmaktır. Çalısma;Genç Parti’yi lider, kadro, parti tipolojisi, ideoloji ve söylem gibi parçalarındanhareketle analiz etmeye ve kitleyle kurdugu iliskiyi tartısmaya odaklanacaktır. Çalısma,üç ana bölümden olusmaktadır. lk iki bölümde Uzanlar’ın genel yapısı, yükselis veçöküs süreci Ge...

    4. Türkiye'de Gıda Endüstrisi Kaynaklı Biyokütle ve Biyoyakıt Potansiyeli

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ebru Deniz, Gülen Yeşilören, Necla Özdem İşçi

      2015-02-01

      Full Text Available Geliflen teknoloji ve hızlı nüfus artıflının do¤al bir sonucu olarak fosil yakıt kaynaklarının giderekazalması; yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyacı arttırmıfltır. Son yıllardamevcut enerji kaynaklarına alternatif olarak, ülkelerin sürdürülebilir kalkınmasına olan katkısı sebebiylebiyokütleden elde edilecek enerjiye (biyoyakıta duyulan ilgi artmıfltır. Gıda endüstrisi atıkları oldukçade¤erli biyokütle kaynaklarıdır. Bu makalede Türkiye'deki meyve suyu, bitkisel ya¤ ve et endüstrisiüretim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atık potansiyeli ve bu atıklardan üretilebilecek teorik biyoyakıt(biyogaz, biyoetanol ve biyodizel miktarları hesaplanmıfltır. Bir yılda üretilen meyve suyu, bitkisel ya¤ve et endüstrisi atık miktarları sırasıyla 209.9 bin ton, 111.3 bin ton ve 118 milyon tondur. Bu atıklardan6.9 bin ton biyoetanol, 33.5 bin ton biyodizel ve 25.3 milyar m3biyogaz elde edilebilir

    5. Tritium in Precipitation, Surface and Groundwaters in the Zagreb Area

      International Nuclear Information System (INIS)

      Horvatincic, N.; Baresic, J.; Sironic, A.; Krajcar Bronic, I.; Obelic, B.

      2011-01-01

      Radioactive isotope tritium (3H) and stable isotopes of hydrogen (2H/1H) and oxygen (18O/16O) were measured in Sava River, precipitation and groundwater at 3 monitoring wells (piezometers) and 1 production well of the Petrusevec aquifer, close to the Sava River. Samples were collected monthly during 2010. The investigation is included in the Regional IAEA Project RER/8/016 Using Environmental Isotopes for Evaluation of Streamwater/Groundwater Interactions in Selected Aquifers in the Danube Basin. Sava River is a tributary of Danube River and the aim of the investigation is to determine the influence of surface stream of Sava River to the groundwater of aquifer used for water exploitation. In this work only 3H results were presented. 3H was measured by liquid scintillation counter Quantulus 1220, using electrolytic enrichment for all samples. 3H activity in precipitation showed slight seasonal fluctuation between 4 TU and 14 TU, with higher values in summer. 3H activity of Sava River and groundwater of the Petrusevec aquifer followed 3H of precipitation till May 2010. Significant increase of 3H in Sava River was observed in June, (199 @ 20) TU, and in the next month it fell down at 6 TU. Increase of 3H was also observed in groundwater but with damped response (maximum 60 TU) and with delay of 2 - 3 months related to Sava River. Different response of different piezometers and the well indicated the different infiltration times of surface water of Sava River to groundwater of the Petrusevec aquifer. The increased 3H activity in surface and groundwaters was caused by release of tritiated water from the Krsko Nuclear Power Plant, 30 km upstream from Zagreb. The results of 3H, 2H/1H and 18O/16O measurements will be used to determine the infiltration time of groundwater of the Petrusevec aquifer using conceptual and mathematical models. (author)

    6. VE-cadherin Y685F knock-in mouse is sensitive to vascular permeability in recurrent angiogenic organs.

      Science.gov (United States)

      Sidibé, Adama; Polena, Helena; Pernet-Gallay, Karin; Razanajatovo, Jeremy; Mannic, Tiphaine; Chaumontel, Nicolas; Bama, Soumalamaya; Maréchal, Irène; Huber, Philippe; Gulino-Debrac, Danielle; Bouillet, Laurence; Vilgrain, Isabelle

      2014-08-01

      Covalent modifications such as tyrosine phosphorylation are associated with the breakdown of endothelial cell junctions and increased vascular permeability. We previously showed that vascular endothelial (VE)-cadherin was tyrosine phosphorylated in vivo in the mouse reproductive tract and that Y685 was a target site for Src in response to vascular endothelial growth factor in vitro. In the present study, we aimed to understand the implication of VE-cadherin phosphorylation at site Y685 in cyclic angiogenic organs. To achieve this aim, we generated a knock-in mouse carrying a tyrosine-to-phenylalanine point mutation of VE-cadherin Y685 (VE-Y685F). Although homozygous VE-Y685F mice were viable and fertile, the nulliparous knock-in female mice exhibited enlarged uteri with edema. This phenotype was observed in 30% of females between 4 to 14 mo old. Histological examination of longitudinal sections of the VE-Y685F uterus showed an extensive disorganization of myometrium and endometrium with highly edematous uterine glands, numerous areas with sparse cells, and increased accumulation of collagen fibers around blood vessels, indicating a fibrotic state. Analysis of cross section of ovaries showed the appearance of spontaneous cysts, which suggested increased vascular hyperpermeability. Electron microscopy analysis of capillaries in the ovary showed a slight but significant increase in the gap size between two adjacent endothelial cell membranes in the junctions of VE-Y685F mice (wild-type, 11.5 ± 0.3, n = 78; and VE-Y685F, 12.48 ± 0.3, n = 65; P = 0.045), as well as collagen fiber accumulation around capillaries. Miles assay revealed that either basal or vascular endothelial growth factor-stimulated permeability in the skin was increased in VE-Y685F mice. Since edema and fibrotic appearance have been identified as hallmarks of initial increased vascular permeability, we conclude that the site Y685 in VE-cadherin is involved in the physiological regulation of capillary

    7. Erken Cumhuriyet Döneminde Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği Arasındaki Sanatsal İlişkiler: “Ankara: Türkiye’nin Kalbi” Belgeseli Örneği / Artistic Relations between the Republic of Turkey and the Soviet Union in the Early Republican Era: The Case of the Documentary “Ankara: The Heart of Turkey”

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yalçın LÜLECİ

      2014-09-01

      Full Text Available Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği günlerde Batılı devletlere karşı Ankara Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında kurulan yakın siyasi ilişkiler, Cumhuriyet’in 1923’teki ilanından II. Dünya Savaşı’nın 1945’te sona ermesine kadar devam etmiştir. Bahsedilen dönemde, iki ülke arasında gerçekleşen ve siyasi, askeri ve iktisadi yönleri ağır basan bu ilişkilerin bir boyutunu da sanat oluşturmuştur. Çarlık döneminden sanatsal açıdan önemli bir miras devralan ve sosyalist ideolojinin propagandasında sanata özel bir misyon yükleyen Sovyetler Birliği ile Batılı sanatların eğitimini yaygınlaştırmayı, sanatçıları desteklemeyi ve bunun sonucunda nitelikli sanat eserlerinin üretilmesini, bir “uygarlaşma” ölçüsü olarak gören ve Atatürk ilke ve inkılaplarını halka iletmekte sanatın propaganda gücünden faydalanmayı düşünen Türkiye Cumhuriyeti, özellikle 1930’lu yıllarda sanat alanında bir işbirliğinde bulunmuşlardır. Bu kapsamda, Türk hükümeti tarafından “Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Kutlamaları” çerçevesinde Türkiye’ye davet edilen Sovyet sinemacılar tarafından çekimi gerçekleştirilen “Türkiye’nin Kalbi: Ankara” filmi, özel bir anlam ifade etmektedir. Bu çalışma, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği arasında sanat alanında gerçekleşen işbirliği ve etkileşimi ele almakta ve bu ilişkinin boyutlarını kapsamlı olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. / During the Independence War, the close political relations established between the governments of Ankara and Soviet Russia against western countries, continued from the declaration of the Republic in 1923 to the end of the World War II in 1945. In that era, the art constituted another dimension of the relations established by these countries that mainly focused on political, military and economic aspects. Both the Soviet Russia, which acquired an

    8. Isıl İşlem Uygulanmış Et ve Et Ürünlerinde Heterosiklik Aromatik Aminler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Fatih Öz

      2015-02-01

      Full Text Available 1977 yılında Japon bilim adamları, kızartılmış et ve balık ürünlerinden Heterosiklik Aromatik Amin (HAA olarak sınıflandırdıkları yüksek oranda toksik yeni bir grup bilesikler belirlemişlerdir. HAA’ler balık ve et gibi protein bakımından zengin gıdaların 150 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda pişirilmesi esnasında oluşan mutajenik ve/veya kanserojenik bileşiklerdir. Bu bileşikler aminoasitler ve karbonhidratlar ile kreatin veya kreatininin reaksiyon ürünleridir. Bu çalışmada HAA’lerin oluşumu, prekürsörleri, oluşum seviyelerinin azaltılması ve analiz metotları ile ilgili araştırmalar derlenmiştir. Gıda mutajenleri ile karşılaştırıldığında HAA’lerin aflatoksin B1 den 100 kat, benzo[a]pyrene den ise 2000 kat daha fazla mutajenik oldukları belirtilmiştir. Güçlü mutajen olan bu bileşikleri içeren gıdaların birçok ülkede yaygın olarak tüketilmesi ve epidemiyolojik çalışmaların bu tür gıdaları fazlaca tüketen ülkelerde kanser oranının çok daha yüksek olduğunu belirtmesinden dolayı konu dünya çapında büyük öneme sahiptir. Günümüze kadar, gıdalardan ve model sistemlerden 25’i aşkın HAA izole edilmiştir. HAA’ler genelde ısıl işlem uygulanmış et ve et ürünlerinde bulunurlar. HAA’lerin konsantrasyonları ısıl işlem gören ürünün tipi, pişirme sıcaklığı ve süresi,  pişirme ekipman ve metodu, pH ve su aktivitesi gibi fiziksel faktörler ile karbonhidratlar, serbest aminoasitler ve kreatin gibi kimyasal faktörlere bağlıdır. Ayrıca, ısı ve kütle transferi, yağlar, yağ oksidasyonu ve antioksidanların HAA’lerin konsantrasyonuna etki ettiği saptanmıştır.

    9. Punica granatum L. Çekirdek ve Kabuk Ekstrelerinin Antioksidan Aktiviteleri

      OpenAIRE

      DEMİR, Hülya

      2008-01-01

      Bu çalışmada, Punica granatum L.(Punicaceae) "Nar", meyve çekirdeği ile kabuk ekstraklarının antioksidan aktiviteleri araştırıldı. Punica granatum L. çekirdek ve kabuğunun metanol ve hekzan ekstrelerinde serbest radikal giderme aktivite, indirgenme gücü analizleri yapıldı. Elde edilen sonuçlar standart antioksidan olarak bilinen askorbik asit ile karşılaştırıldı. Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre antioksidan aktivite Askorbik asit> Punica granatum L. kabuğu> Puni...

    10. Kanser hastalarında kemoterapinin C-reaktif protein düzeyine ve yaşam kalitesine olan etkileri

      OpenAIRE

      Gürler, Mehmet Yavuz

      2011-01-01

      Giriş ve Amaç: Bir inflamasyon belirteci ve akut faz reaktanı olan C-reaktif protein, karaciğer ve yağ dokusunda üretilen bir beta globulindir. Günümüz pratiğinde pek çok hastalığın tanısını desteklerken bazı hastalıkların ise takibinde ve alevlenmesinde güvenilir bir belirteçtir. Son yıllarda yapılan çalışmalar göstermiş ki kanser hastalarında bakılan serum CRP düzeyi hastalığın yaygınlığı, hastanın yaşam kalitesi, prognozu ve kemoterapiye yanıtı değerlendirmede kullanılabilme...

    11. Türkiye’de Yemeklik Tane Baklagiller Üretiminin Sorunları ve Çözüm Önerileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Aybegün Ton

      2014-05-01

      Full Text Available Türkiye’de yemeklik tane baklagiller içerisinde ekim alanı ve üretim bakımından ilk sırayı nohut almakta, bunu sırasıyla mercimek, fasulye ve bakla izlemektedir. Türkiye, özellikle nohut ve mercimekte Dünyada en önemli üretici ve ihracatçı ülkeler içerisinde bulunmaktadır. Son yıllarda ise nohut ve mercimek üretimimiz ve ihracatımız bir azalma eğilimi içerisinde bulunmaktadır. Bununla birlikte, birçok yemeklik tane baklagil türlerinin üretimine uygun farklı ekolojik koşulları içeren bölgelerimiz bulunmaktadır. Bu üretim potansiyelimiz değerlendirilmeli, dış pazarların istekleri doğrultusunda, standart irilikte, kaliteli ve yüksek verim potansiyeline sahip çeşitlerimizin üretimine önem verilmelidir. Ayrıca, uygun yetiştirme teknikleri kullanılarak üretim yapılmalı, kıyı bölgelerimizde kışlık nohut yetiştiriciliği, iç bölgelerimizde kışlık mercimek yetiştiriciliği yaygınlaştırılmalı, ekimde ve hasat da makine kullanımına önem verilmeli, hastalık ve zararlılarla yeterli düzeyde mücadele edilerek verimlilik artırılmalıdır. Böylece, Türkiye’de yemeklik tane baklagiller tarımının bugünkünden çok daha fazla yaygınlaştırılması mümkün görülmektedir.

    12. Gendering Migration Across Euro-Mediterranean Borders: Syrian refugee women on the way to the Europe

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nurcan O. BAKLACIOĞLU

      2017-12-01

      Full Text Available Araştırma, Suriye mülteci hareketinin Avrupa-Akdeniz hattında yaşanan ve henüz araştırmacılar arasında çalışılmamış bir boyutunu ele almaktadır: Suriyeli kadınların Avrupa-Akdeniz sınır geçişleri esnasında karşı karşıya kaldıkları pratikler ve sorunlar. Savaşın başlamasından bu yana Suriyeli kadınlar Avrupa-Akdeniz hattında kara ve deniz sınırlarında dolaşmakta ve geçiş yapmakta ve çok farklı uygulama ve sorunlarla karşı karşıya kalmakta ve mücadele etmektedir. Toplumsal cinsiyet perspektifiyle uygulamanın analizine odaklanan bir yaklaşımla ele alınan çalışma, Lübnan, Ürdün ve Libya’da AB ülkeleri yönünde göçe yönelen Suriyeli kadınların sınır deneyimlerini araştırmakta ve AB’nin finanse ettiği sınır güvenlik operasyonlarının kadınların yaşamları üzerindeki etkisini saptamaya çalışmaktadır. Suriyeli kadınlarla sınır geçişleri konusunda yapılan seçili mülakatlara, kadınların kendileri tarafından dile getirilen hikâyeler, raporlar ve makalelerden toplanan verilere dayalı çalışma, Lübnan ve Ürdün’de Suriyeli kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları özetledikten sonra şu sorulara cevap aramaktadır: Neden Suriyeli kadınlar Lübnan ve Ürdün’den göç eder? Ne tür ikincil hareketlerde bulunurlar? Avrupa istikametindeki yolculuklarında ne tür fiziksel, kurumsal ve siyasi sınırları aşmak durumunda kalmakta? AB’nin sınır güvenliği operasyonlarıkadınların sınır geçişi öncesi ve sonrası yaşamlarını nasıl etkilemektedir?

    13. İnternet ve Tuğla-Harç Mağazalarına İlişkin Müşteri Düşünceleri ve Değişen Müşteri Davranışları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Abdolrazagh MADAHI

      2014-09-01

      Full Text Available Bu çalışma Malezya’da internette faaliyet gösteren tuğla harç mağazalarına ilişkin müşteri düşüncelerini ve müşterilerin değişen kanal eğilimlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmaya ilişkin veriler Klang Vadisi ve Penang Bölgesi’nde 497 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen anketlerin neticesinde elde edilmiştir. Çalışmada yapısal bağlamda PLS Modeli ve data analizi bağlamında ise SEM Modeli kullanılmıştır. Yapılan 497 anketin neticesinde, çalışmanın verileri, uygunluk ve zorluk bağlamında internetten tuğla ve harç mağazalara doğru değişen bir eğilim olduğunu göstermiştir. Bulgular benzer şekilde cinsiyet ve niyetin de müşterilerin kanal değiştirmesinde etkin unsurlar olduğunu ortaya koymuştur.

    14. Bilimsel iletişimde yeşil ve altın yollarda yakınsama ve Türkiye'deki yansımaları = Convergence of the gold and green roads at scholarly communication and reflections on Turkey

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şengül, Gökhan

      2011-01-01

      Full Text Available Son yıllarda özellikle sosyal ağlarda bilgi dolaşımının artması, gelişmiş mobil iletişim cihazlarının yoğun kullanımı kısıtsız ve farklı ortamlarda bilgi erişim ve paylaşımını gerektirmektedir. Bu bağlamda bilimsel bulguların yer aldığı makalelerin geniş kitlelere ve diğer bilim insanlarının erişimine açılması; hem bilimsel eserin doğruluk ve güvenirliğini artırmaya yardımcı olmakta, hem de bilimsel verinin paylaşılmasını ve dolayısı ile de bilimsel gelişimi olumlu yönde etkilemektedir. Yaklaşık on yıldır bu amaca açık erişim insiyatifi katkı sağlamaktadır. Bu amaçla kendi kendine arşivleme (yeşil yol ve açık erişim dergisi (altın yol bilimsel çalışmaların bilim topluluğuna sunulmasında yeni yöntemler olarak takdim edilmiştir Bu çalışmada; uluslararası alanda yeşil ve altın yollar üzerinde ortaya konan kurallar irdelenmiş, yazar ve yayıncılarının oluşan iklime uyumluluğu sorgulanmış ve Türkiye adresli kurumsal arşiv ve dergilerin ortaya çıkan durum karşısında konumları üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışma esnasında Ulrich Süreli Yayın Rehberi, Thomson Reuters (ISI Bilimsel Web (Web of Science - WoS ve Elsevier Scopus uluslararası ticari atıf veri tabanları, RoMEO, Juliet, ve ROARMAP telif politikası rehberleri, OpenDOAR, ROAR kurumsal arşiv rehberleri ve DOAJ açık erişim dergisi rehberi ile ULAKBİM ulusal veri tabanları incelenmiştir. / In parallel with the increase of information exchange rate in social networks and the usage of mobile communication devices in recent years, it is also required that the information needs to be shared and freely accessable in different enviroments. In this context freely access to the papers including scientific findings by other scientists and broad population will help to increase both the accuracy and reability of the papers. Besides it will also affect positively the

    15. Farklı Hayvan Türlerine Ait Karkas Etlerinin ve Mekanik Sıyrılmış Etlerin, Kimyasal Yapılarına ve SDS-PAGE Yardımıyla Saptanan Protein Profillerine Göre Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayça Yaralı

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada farklı hayvan karkas etleri ve farklı mekanik sıyrılmış etlerinin kimyasal bileşimi, atomik absorbsiyon spektrofotometresi ile mineral madde bileşimi ve SDS­PAGE ile protein bant dizilimi incelenmiştir. Bu yöntemler ile tür ayrımı ve MDM ayrımı yapılmıştır. Özellikle MDM örneklerinin protein, yağ ve kalsiyum içerikleri diğer karkas etlerinden önemli ölçüde farklı olarak bulunmuştur. Karkas örneklerinin sodyum miktarının MDM örnekleriyle karşılaştırıldığında yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, deneye tabi tutulan makro elementler içinde magnezyum içeriğinin düşük değerlerde olduğu gözlenmiştir. SDS­PAGE bant diziliminde myofibriler proteinler ve sarkoplazmik proteinler incelenmiştir. Elektoroforez jellerinin görüntü analizi ve nicel analizi için densitometre cihazı (The Imager BL, Biolab UviTec software kullanılmıştır.

    16. Çeşitli Ekmeklerin Protein, Yağ, Nem, Kül, Karbonhidrat ve Enerji Değerleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nilgün Karaağaoğlu

      2015-02-01

      Full Text Available Araştırma, Ankara il merkezinden elde edilen 33 ekmek üzerinde gerçekleştirilmiştir. Ekmeklerden alınan ikili veya üçlü örneklerde kül, nem, yağ ve azot (N tayini yapılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen N miktarları, tahıl çeşitleri için önerilen katsayılar ile çarpılarak protein miktarları belirlenmiştir. Karbonhidrat ve enerji değerleri ise hesaplanarak bulunmuştur. Beyaz (BE, tam buğday ve köy (TE, kepekli (KE, yulaf (YE ve çavdar (ÇE olmak üzere 5 grupta toplanan ekmek çeşitlerinin protein miktarları arasındaki fark önemli bulunmamıştır (p>0.05. KE grubundaki ekmeklerin yağ miktarı en düşük düzeydedir ve YE ile TE grubundaki ekmeklerle arasındaki fark önemlidir (p<0.05. TE ve KE grubundaki ekmeklerdeki kül miktarı, BE grubundakilerden daha yüksektir (p<0.05. Sonuçlar, beyaz ekmeklerin yapımında kullanılan unlarda, öğütme sırasında kayıpların oluştuğunu göstermektedir. Tam buğday, kepekli, yulaf ve çavdar ekmekleri, içerdikleri diyet posası türleri ve miktarları da düşünüldüğünde, sağlık üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle beyaz ekmeğe göre daha iyi seçeneklerdir.

    17. VE-Cadherin-Mediated Epigenetic Regulation of Endothelial Gene Expression.

      Science.gov (United States)

      Morini, Marco F; Giampietro, Costanza; Corada, Monica; Pisati, Federica; Lavarone, Elisa; Cunha, Sara I; Conze, Lei L; O'Reilly, Nicola; Joshi, Dhira; Kjaer, Svend; George, Roger; Nye, Emma; Ma, Anqi; Jin, Jian; Mitter, Richard; Lupia, Michela; Cavallaro, Ugo; Pasini, Diego; Calado, Dinis P; Dejana, Elisabetta; Taddei, Andrea

      2018-01-19

      The mechanistic foundation of vascular maturation is still largely unknown. Several human pathologies are characterized by deregulated angiogenesis and unstable blood vessels. Solid tumors, for instance, get their nourishment from newly formed structurally abnormal vessels which present wide and irregular interendothelial junctions. Expression and clustering of the main endothelial-specific adherens junction protein, VEC (vascular endothelial cadherin), upregulate genes with key roles in endothelial differentiation and stability. We aim at understanding the molecular mechanisms through which VEC triggers the expression of a set of genes involved in endothelial differentiation and vascular stabilization. We compared a VEC-null cell line with the same line reconstituted with VEC wild-type cDNA. VEC expression and clustering upregulated endothelial-specific genes with key roles in vascular stabilization including claudin-5 , vascular endothelial-protein tyrosine phosphatase ( VE-PTP ), and von Willebrand factor ( vWf ). Mechanistically, VEC exerts this effect by inhibiting polycomb protein activity on the specific gene promoters. This is achieved by preventing nuclear translocation of FoxO1 (Forkhead box protein O1) and β-catenin, which contribute to PRC2 (polycomb repressive complex-2) binding to promoter regions of claudin-5 , VE-PTP , and vWf . VEC/β-catenin complex also sequesters a core subunit of PRC2 (Ezh2 [enhancer of zeste homolog 2]) at the cell membrane, preventing its nuclear translocation. Inhibition of Ezh2/VEC association increases Ezh2 recruitment to claudin-5 , VE-PTP , and vWf promoters, causing gene downregulation. RNA sequencing comparison of VEC-null and VEC-positive cells suggested a more general role of VEC in activating endothelial genes and triggering a vascular stability-related gene expression program. In pathological angiogenesis of human ovarian carcinomas, reduced VEC expression paralleled decreased levels of claudin-5 and VE-PTP. These

    18. Müşteri İlişkileri ve CRM = Customer Care & Social CRM

      OpenAIRE

      Yaşar, Azra Betül

      2016-01-01

      Azra Betül Yaşar şu anda Turkcell'de çalışmaktadır ve müşteri ilişkileri yönetimi alanında uzman olarak hizmet vermektedir. Mart 2011'den beri bu görevi yürüten Yaşar; proje yönetimi, stratejik planlama, bilgi yönetimi, sosyal medya, bütçe yönetimi, ve data analizi konularında deneyim kazanmış birisidir. Müşterilerin Turkcell ile en iyi şekilde iletişimde kalmasını sağlamak, ve Turkcell deneyimlerini her zaman en yukarda tutmak için çalışmaktadır. Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sosyal Med...

    19. FItness programy a individuální přístup ve fitness

      OpenAIRE

      Rambous, Milan

      2008-01-01

      Souhrn: Tato diplomová práce se zabývá problematikou fitness programů a individuálru'ho přístupu ve fitness centrech. Celé téma zahrnuje rozpracování postupu při vytváření fitness programů a roli osobního trenéra ve fitness. Dále jsou zde uvedeny specifika některých fitness programů a v empirické části pak příklad dvou individuálních fitness programů. Název práce: Fitness programy a individuálnípřístup ve fitness Title: FITNESS PROGRAMS AND INDIVIDUAL CARE IN FITNESS Cíle práce: 1. podrobný p...

    20. Esnek ve Rijit Yol Üst Yapılarında Gürültü Seviyelerinin Eş Zamanlı Ölçümü ve Analizi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hakan Yıldırım

      2014-06-01

      Full Text Available Beton yollar dünyada yaygın olarak kullanılmasına karşın ülkemizde gelişim gösterememiş, bu nedenle de genel olarak bitümlü sıcak karışım asfalt yollar tercih edilmiştir.Bu çalışmada, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan bitümlü sıcak karışım asfalt yollar ve henüz yaygınlaşmamış olan beton yollar arasında gürültü seviyeleri yönünden bir karşılaştırma yapılmıştır. Bunun için Afyonkarahisar-Emirdağ arasında inşa edilmiş 2 km'lik beton yol ile bu yolun devamı olan bitümlü sıcak karışım asfalt yol arasındaki geçiş noktası çalışma koridoru olarak kullanılmıştır.Bu koridordaki beton yol ve bitümlü sıcak karışım asfalt yolun kenarlarına, ses girişimlerini en aza indirecek şekilde, ayrı ayrı gürültü ölçüm cihazı ve kamera düzenekleri yerleştirilmiş, yol yapım malzemesine bağlı olarak değişen gürültü seviyeleri eş zamanlı olarak kaydedilmiş, bulunan değerler analiz edilerek kaplama türleri ile gürültü seviyeleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu aşamada, kurulan düzenekler arasındaki mesafe trafik yoğunluğunun ve akış hızının değişimini engellemek için mümkün olduğunca kısa tutulmuştur.Yapılan ölçüm ve analizler sonunda beton yolların bitümlü sıcak karışım asfalt yollara göre ortalama gürültü seviyesinin aynı taşıt kompozisyonu ve trafik hacmi için yaklaşık 4 dB(A daha düşük olduğu ortaya konmuş ve ülkemizde de beton yolların gelişim göstermesi gerektiği vurgulanmıştır.

    1. Gri Suyun Arıtımı ve Yeniden Kullanımı

      OpenAIRE

      ÜSTÜN, Gökhan; TIRPANCI, Ayşenur

      2015-01-01

      Çalışmanın amacı, gri su arıtımının ve yeniden kullanılması konusunun incelenmesidir. Bu amaç için daha önce yapılmış literatür çalışmaları araştırılıp, yorumlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında gri suyun tanımlanması ile fiziksel, kimyasal ve biyolojik karakteristiği açıklanmıştır. İkinci kısmında, gri suyun arıtım yöntemleri ve yeniden kullanımı incelenmiştir. Üçüncü kısımda gri suların arıtımında kullanılan teknolojiler tek tek açıklanmıştır. Son olarak gri su arıtımı ve yeniden kullanımı ...

    2. Ölmekte Olan Türk Lehçelerini Koruma ve Yaşatma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Murat AYDIN

      2017-09-01

      Full Text Available Türk lehçeleri Doğu Avrupa’dan Sibirya ve Çin’in batısına kadar yaklaşık 250 milyon kişi tarafından konuşulan geniş bir dil ailesidir. Bu çalışmamızda öncelikle dil ölümünü, dillerin ne zaman ve nerede tehlike altında olduğunu ve özellikle Türk lehçeleri üzerinde durulmuştur. Daha sonra Türkçenin 20 farklı yazı diline ayrışmasının doğal bir sürecin sonucu mu yoksa dil planlamalarının sonucu mu olduğunu, Türk lehçeleri üzerine uygulanan dil politikalarını ve tehlike altındaki Türk lehçelerini ele alınmıştır. . Bu çalışmanın amacı, ölmek üzere olan Türk lehçelerini korumak ve yaşatmaktır. Türk lehçelerine yönelik yapılan bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma evreni olarak Tofa, Duha ve Pamir Kırgızcası incelenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda Türk lehçelerine baktığımızda çok farklı yazı dillerinin olması bilinçli bir şekilde uygulanan dil planlamalarının sonucu olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. “Böl-parçala-yut” taktiğini uygulayan dış güçler emellerine ulaşmışlar ve Türk dil birliğini bozmuşlardır. Dil olmadan kültürün yaşatılması çok zordur. Türk lehçelerinin ve yazı dillerinin sayısının çok olması Türkçe adına bir zenginlik olmakla birlikte Türk dünyası birliği adına da bir engel teşkil etmektedir. Bazı Türk topluluklarının Arap alfabesi, bazılarının Latin, diğerlerinin de Kiril alfabesini kullanması bu ayrışmanın ve birbirini anlayamamanın en somut göstergesidir. Bu doğrultuda en azından birbirine yakın olan, aynı kolda ya da grupta olan lehçelerin ortak bir yazı diline geçmeleri hem kendileri adına hem de diğer lehçeler adına bir kazanç olacaktır.

    3. The expression of VE-cadherin in breast cancer cells modulates cell dynamics as a function of tumor differentiation and promotes tumor-endothelial cell interactions.

      Science.gov (United States)

      Rezaei, Maryam; Cao, Jiahui; Friedrich, Katrin; Kemper, Björn; Brendel, Oliver; Grosser, Marianne; Adrian, Manuela; Baretton, Gustavo; Breier, Georg; Schnittler, Hans-Joachim

      2018-01-01

      The cadherin switch has profound consequences on cancer invasion and metastasis. The endothelial-specific vascular endothelial cadherin (VE-cadherin) has been demonstrated in diverse cancer types including breast cancer and is supposed to modulate tumor progression and metastasis, but underlying mechanisms need to be better understood. First, we evaluated VE-cadherin expression by tissue microarray in 392 cases of breast cancer tumors and found a diverse expression and distribution of VE-cadherin. Experimental expression of fluorescence-tagged VE-cadherin (VE-EGFP) in undifferentiated, fibroblastoid and E-cadherin-negative MDA-231 (MDA-VE-EGFP) as well as in differentiated E-cadherin-positive MCF-7 human breast cancer cell lines (MCF-VE-EGFP), respectively, displayed differentiation-dependent functional differences. VE-EGFP expression reversed the fibroblastoid MDA-231 cells to an epithelial-like phenotype accompanied by increased β-catenin expression, actin and vimentin remodeling, increased cell spreading and barrier function and a reduced migration ability due to formation of VE-cadherin-mediated cell junctions. The effects were largely absent in both MDA-VE-EGFP and in control MCF-EGFP cell lines. However, MCF-7 cells displayed a VE-cadherin-independent planar cell polarity and directed cell migration that both developed in MDA-231 only after VE-EGFP expression. Furthermore, VE-cadherin expression had no effect on tumor cell proliferation in monocultures while co-culturing with endothelial cells enhanced tumor cell proliferation due to integration of the tumor cells into monolayer where they form VE-cadherin-mediated cell contacts with the endothelium. We propose an interactive VE-cadherin-based crosstalk that might activate proliferation-promoting signals. Together, our study shows a VE-cadherin-mediated cell dynamics and an endothelial-dependent proliferation in a differentiation-dependent manner.

    4. XIII.Yüzyılda Eyyubiler, Memlükler ve Latin Doğu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      R. Stephen HUMPREYS

      2007-06-01

      Full Text Available Müslüman yöneticiler ve güney batı Asya halkları arasında, kendi aralarında yaşayan (protoemperyalist veya kafir gibi betimlemeleri bulunan Haçlılara karşı koyma ve onları defetme miti baş­ langıçtan beri mevcuttu.

    5. Farklı Isıl İşlem Görmüş İnek Sütlerinden Kefir Kültürü ve Tanesi ile Üretilen Kefirlerin Nitelikleri ve Dayanıklılığı Üzerine Araştırmalar

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ergin Oktar

      2015-02-01

      Full Text Available Kaynatılmış, pastörize ve sterilize inek sütlerine ayrı ayrı kefir tanesi ve kefir kültürü aşılanarak üretilen kefirlerin depolamanın 1., 6 ve 9. günlerinde fiziksel, kimyasal ve duyusal analizleri yapılmıştır. Kefir örneklerinin depolama süresince pH’ları düşmüş, asitlikleri yükselmiştir. Kefir üretiminde yağ, protein ve laktoz miktarlarında azalma görülmüştür. Depolamada yağ miktarı değişmezken protein ve laktoz miktarında az da olsa azalma görülmüştür. Serbest yağ asitleri gerek üretim gerekse depolama boyunca artış göstermiştir. Tane ile üretilen kefirlerde maya miktarı kültür ile üretilenlere göre daha fazladır. Alkol, asetaldehit ve aseton kefir üretimi sırasında oluşmuş, depolama sırasında artış göstermiştir. Tüm kefir örnekleri depolama süresince duyusal değerlendirmede beğeni kazanmıştır. Kefir kalitesinin; tane ve kültürü aşılama oranına, inkübasyon sıcaklığı ve süresine, katılan sütün bileşim ve uygulanan ısıl işleme bağlı olduğu belirlenmiştir.

    6. AHMET RIZA’NIN SOSYOLOJİK VE DİNİ GÖRÜŞLERİ

      OpenAIRE

      SARI, Süleyman Arif

      2004-01-01

      Bu tez giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Türkiye’de Pozitivizm akımının öncüsü durumunda olan Ahmet Rıza Bey, ülkeye pozitivist zihniyetin girmesini isterken, dinin sosyal içerikli konularına getirdiği değişik yorumlar ile Türk aydınlarının düşünce ufkunda ve sisteminde farklı bir yol açmıştır. Açtığı bu yol, bazı düşünce kalıpları içerisinde günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Giriş bölümünde tezin konusu, amacı, önemi ve yöntemi ortaya konmuştur. Birinci bölümde din sosy...

    7. Enzimatik Yöntemle Bazı Sebze ve Meyvelerde Nitrat Düzeyinin Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nevzat Artık

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada Ankara ve çevresinde 2000 yılı içerisinde yetiştirilen bazı taze sebze ve meyve örnekleri materyal olarak kullanıldı. Bu örneklere ait nitrat miktarları enzimatik Boehringer Mannheim GmbH metodu ile belirlendi. Nitrat içeriğinin taze sebzelerde 0.00-3019.41 mg/kg, taze meyvelerde ise 0.00-126.19 mg/kg arasında değiştiği saptandı. Nitrat miktarı, kereviz (3667.40 mg/kg, roka (3019,41 mg/kg ve pazı (2621.79 mg/kg örneklerinde yüksek bulunurken, kavun (0.00-47.93 mg/kgt karpuz (47.21-126.19 mg/kg gibi meyveler ile havuç (0.00-47.71 mg/kg, domates (0.00-71.10 mg/kg gibi meyve benzeri sebzelerde düşük düzeyde bulundu.

    8. STACHYS RUPESTRIS (LAMIACEAE’İN UÇUCU YAĞ BİLEŞİMİ VE ANTİMİKROBİYAL ETKİLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      GÖKALP İŞCAN

      2015-12-01

      Full Text Available Stachys cinsi (Lamiaceae dünya üzerinde tanımlanmış yaklaşık 300 türle geniş bir yayılış gösterirken, bu cins ülkemizde %48 endemizm oranıyla 91 tür ve 116 taksa ile temsil edilmektedir. Anadolu’da “Deli adaçayı” veya “Dağ çayı” isimleriyle bilinen Stachys türleri sahip olduğu antibakteriyel, antienflamatuvar, antipiretik, antioksidan ve sitotoksik etkilerinden dolayı, halk arasında cilt hastalıkları, ülser, kanser, solunum rahatsızlıkları ve böbrek hastalıklarında kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalarda sekonder metabolitlerinin genellikle iridoit ve flavon glikozitleri ile diterpenler ve uçucu yağlar olduğu ortaya konmuştur.Çalışmamızda Mersin ve civarı için endemik olan Stachys rupestris Montbret et Aucher ex Benth.’in çiçekli toprak üstü kısımlarından hidrodistilasyon ile elde edilen uçucu yağın kompozisyonu gaz kromatografisi/alev iyonlaşma dedektörü ve gaz kromatografisi/kütle spektrometresi ile ortaya konmuştur,  Ana bileşenler a-pinen (%14.4, tetradekanoik asit (%10.3 ve β-karyofillen (%5.3 olarak saptanmıştır.Uçucu yağın patojen bakteri ve maya türlerine karşı antimikrobiyal özellikleri “Klinik ve Laboratuvar Standartları Enstitüsü”nün yayımladığı CLSI M27-A2 ve M7-A7 protokolleri uyarınca mikrodilüsyon duyarlılık testleri ile ortaya konmuştur. Yağın bakterilere kıyasla test edilen Candida türlerine karşı daha etkili olduğu görülmüş, Candida parapsilosis, C. zeylanoides ve C. krusei’yi 31,25 µg/mL, C. zeylanoides’i ise 15,0 µg/mL konsantrasyonda (MİK inhibe ettiği belirlenmiştir.

    9. İnteraktif ve Web Tabanlı Genetik Algoritma Eğitim Yazılımı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ali Hakan IŞIK

      2017-04-01

      Full Text Available Genetik algoritma optimizasyon problemlerinin çözümünde sıklıkla tercih edilen yapay zeka algoritmalarından biridir. Doğadaki canlıların evrimsel sürecinden esinlenerek geliştirilen genetik algoritma, karmaşık yapısından dolayı anlaşılması zor bir çalışma mekanizmasına sahiptir. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için genetik algoritmanın öğretilmesini destekleyici yazılımlar geliştirilmesi büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada, genetik algoritma temellerinin ve çalışma prensiplerinin etkileşimli ve kolay bir şekilde öğretilmesi amacıyla interaktif ve web tabanlı genetik algoritma eğitim yazılımı geliştirilmiştir. Yazılımın ASP.NET MVC platformunda uyumlu (responsive yapıda olması ile literatürde ilk defa farklı tarayıcı boyutlarına sahip masaüstü, dizüstü, tablet ve cep telefonlarından yazılıma erişebilmesi ve kullanılabilmesi sağlanmıştır. Yazılımın sahip olduğu ders içerikleri, uygulamalar ve genetik algoritma arayüzler sayesinde etkili ve verimli bir öğrenme gerçekleşmesine katkı sağlanmıştır. Çalışmada, hiçbir kodlama bilgisi gerekmeden genetik algoritma parametreleri gerçek zamanlı olarak değiştirilebilmekte ve sonuçlar grafiksel çıktılar ile gözlenebilmektedir. Böylece genetik algoritma çalışma mekanizmasının kolay bir şekilde öğrenilmesine olanak sağlanmaktadır. Literatürdeki diğer çalışmalar ile karşılaştırıldığında sunulan çalışma, kolaylık, erişilebilirlik ve görsellik özellikleri ile de yenilik getirmektedir.

    10. E-Book Technology and Its Use E-Kitap Teknolojisi ve Kullanımı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Fatih Rukancı

      2003-06-01

      Full Text Available The book industry that showed extraordinary development with the invention of printing machine by Johann Gutenberg during the 1450's is constantly changing along with new telecommunication and information technologies. The most recent evolution in the book and publishing industry is electronic books. E-book technology supported by hardware, software and standart protocols and some of its advantage and disadvantages had produced e-book readers that became unseparable part of our academic and daily life. E-books, in recent years, has became more widespread in the areas of publishing, education and information services and are reaching larger user groups. It is expected that this new technology will change our way of information acquisition and dissemination. This seems unavoidable despite the views of those who argue that e-books cannot be an alternative to printed books. Widespread of e-books will be added a new dimension to technical and user services in information centers. 1450'li yıllarda Johann Gutenberg'in matbca makinesini icat etmesiyle oldukça büyük bir gelişim gösteren kitap endüstrisi, iletişim ve bilgi teknolojilerine paralel olarak sürekli bir değişim içindedir. Bu değişimin son halkasını kitap endüstrisinde ve yayıncılık sektöründe devrimsel bir nitelik taşıyan elektronik kitaplar oluşturmaktadır. Yazılım, donanım, standart ve protokol bileşenlerinden oluşan e-kitap teknolojisi, bir takım avantaj ve dezavantajlarıyla beraber birçok yeni ekitap okuma cihazının akademik ve gündelik yaşantımıza girmesine neden olmuştur. E-kitaplar, günümüzde yayıncılık, eğitim ve bilgi hizmetleri alanlarında gelişme göstermekte, gün geçtikçe artan sayılarıyla daha geniş kullanıcı kitlelerine hitap etmektedir. Basılı kitaplara alternatif olabileceği tartışılmakta olan bu teknolojinin zamanla bilgi edinme ve bilgiyi yayma yöntemlerimizi değiştirmesi kaçınılmazdır. E-kitapların yayg

    11. Dijital Çağda Arşivci: Sahip Olması Gereken Temel Yetkinlikler ve Roller

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Seher İnceoğlu

      2014-12-01

      Full Text Available 21. yüzyıl ile bilgi çağı ya da dijital çağ hayatımıza girmiş, teknolojinin gelişimi ile birlikte arşiv bilimi fiziksel ortamla beraber elektronik ortamda da yürütülmeye başlanmış ve arşiv bilimine yeni bir boyut kazandırmıştır. Arşiv biliminin mevcut ve günümüzdeki durumunun incelenmesi özellikle bu çağın arşivcilik bilimi, arşivci ve arşiv kavramlarına kattığı yeni unsurlar ve alandaki uygulamaların tanımlanması açısından önemli görülmektedir. Bu çerçevede arşivci pozisyonundaki 150 katılımcıya anket uygulanmış ve alınan verilerle arşivcinin değişen görev tanımı ve sorumluluklarının ortaya konması, mesleğin mevcut durumu ve sorunlarının tanımlanması hedeflenmiştir./Information age or digital age has come into our lives with 21st century, archival sceince has begun to be implemented playing physical and electronic media along with development of the technology and it has brought new dimensions. Archival science which examination of the previous and current status especially in this era of archival science seems important to define identificaiton of applications in area and new elements at concept of archive and archivist. In this context, 150 participants who position of archivist have applied survey. It has been targeted revealing of archivist of the changing job descriptions and responsibilities by received with data

    12. TAM MALİYET VE NORMAL MALİYET YÖNTEMLERİNİN UFRS (TFRS) VE BOBİ FRS’DEKİ DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

      OpenAIRE

      Gökçen, Gürbüz; ÖZTÜRK, Erkan

      2018-01-01

      Tam maliyet yöntemi güvenilir bir ölçümlemearacı olarak kabul edilmesi nedeniyle uzun yıllar boyunca birçok işletmetarafından kullanılmıştır. Bununla birlikte, maliyet ölçümlemesinde yöntemineksik yanları zaman içerisinde tespit edilmiş ve alternatif yöntemlergeliştirilmiştir. Günümüzde Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS)setinde ve bu setin Türkçe tercümesi olan Türkiye Finansal RaporlamaStandartları (TFRS) setinde maliyet ölçümlemesinin tam maliyet yöntemi yerinenormal maliye...

    13. Streptococcus Thermophilus ve Lactobacillus Delbrueckii Subsp. Bulgaricus Virülent Fajlarının Morfolojik Karakterizasyonu (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Esra Acar Soykut

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada 25 adet S. thermophilus ve 25 adet L. bulgaricus fajının elektron mikroskobik incelemesi yapılarak morfolojik karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. S. thermophilus fajlarında izometrik, hegzagonal baş çapının 53-74 nm, kontraktil olmayan kuyruk uzunluğunun 182-290 nm ve kuyruk genişliğinin de 7-14 nm arasında değiştiği görülmüştür. Bu fajlarda yaka, kuyruk plağı ve fibril benzeri yapıya rastlanmamıştır. İncelenen tüm fajlar, elde edilen verilere dayanılarak diğer S. thermophilus fajları gibi Ackermann sınıflaması Siphoviridae familyasına ve/veya Bradley sınıflaması B grubuna dâhil edilmiştir. S. thermophilus fajlarında olduğu gibi Lb. bulgaricus fajlarında da izometrik, hegzagonal kapsit ve kontraktil olmayan kuyruk yapısı belirlenmiştir. Kapsit çapları 47-73 nm arasında değişirken, kontraktil olmayan kuyruk uzunlukları 117-162 nm ve kuyruk enleri 7-13 nm arasında bulunmuştur. Ackermann sınıflaması Siphoviridae familyasına ve/veya Bradley sınıflaması B grubuna dâhil edilen bu fajlarda yaka, kuyruk tablası ve fibril yapısının varlığı dikkat çekmiştir. S. thermophilus ve L. bulgaricus faj örneklerinin hazırlanmasındaki farklılıkların ve kullanılan elektron mikroskop tiplerinin kuyruk yapılarının görünebilirliğini etkilediği düşünülmüştür.

    14. BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTELERDE İDARİ USUL VE YARGISAL DENETİMİ

      OpenAIRE

      GÜZEL, Oğuzkan

      2008-01-01

      ÖZETGüzel, Oguzkan, Bagımsız İdari Otoritelerde İdari Usul ve Yargısal Denetimi, DoktoraTezi, Danısman: Doç.Dr.Ali D. Ulusoy, 307 s.BİO kavramı bakımından kullanılan bagımsızlık kavramı yürütme gücü içerisindekalmak sartıyla, yürütme gücü içerisinde üst otoritelere tabi olmama, bagımsız kararalma anlamına gelmektedir. BİO’lar için model bir düzenleme getirilerek üye sayısı,idari ve mali özerklik, atanma ve görev süreleri, personel rejimi konularındayeknesaklıgın saglanması gerekmektedir.BİO’l...

    15. Naïve Induced Pluripotent Stem Cells Generated From β-Thalassemia Fibroblasts Allow Efficient Gene Correction With CRISPR/Cas9.

      Science.gov (United States)

      Yang, Yuanyuan; Zhang, Xiaobai; Yi, Li; Hou, Zhenzhen; Chen, Jiayu; Kou, Xiaochen; Zhao, Yanhong; Wang, Hong; Sun, Xiao-Fang; Jiang, Cizhong; Wang, Yixuan; Gao, Shaorong

      2016-01-01

      Conventional primed human embryonic stem cells and induced pluripotent stem cells (iPSCs) exhibit molecular and biological characteristics distinct from pluripotent stem cells in the naïve state. Although naïve pluripotent stem cells show much higher levels of self-renewal ability and multidifferentiation capacity, it is unknown whether naïve iPSCs can be generated directly from patient somatic cells and will be superior to primed iPSCs. In the present study, we used an established 5i/L/FA system to directly reprogram fibroblasts of a patient with β-thalassemia into transgene-free naïve iPSCs with molecular signatures of ground-state pluripotency. Furthermore, these naïve iPSCs can efficiently produce cross-species chimeras. Importantly, using the clustered regularly interspaced short palindromic repeats (CRISPR)/CRISPR-associated protein 9 nuclease genome editing system, these naïve iPSCs exhibit significantly improved gene-correction efficiencies compared with the corresponding primed iPSCs. Furthermore, human naïve iPSCs could be directly generated from noninvasively collected urinary cells, which are easily acquired and thus represent an excellent cell resource for further clinical trials. Therefore, our findings demonstrate the feasibility and superiority of using patient-specific iPSCs in the naïve state for disease modeling, gene editing, and future clinical therapy. In the present study, transgene-free naïve induced pluripotent stem cells (iPSCs) directly converted from the fibroblasts of a patient with β-thalassemia in a defined culture system were generated. These naïve iPSCs, which show ground-state pluripotency, exhibited significantly improved single-cell cloning ability, recovery capacity, and gene-targeting efficiency compared with conventional primed iPSCs. These results provide an improved strategy for personalized treatment of genetic diseases such as β-thalassemia. ©AlphaMed Press.

    16. VE-cadherin expression allows identification of a new class of hematopoietic stem cells within human embryonic liver.

      Science.gov (United States)

      Oberlin, Estelle; Fleury, Maud; Clay, Denis; Petit-Cocault, Laurence; Candelier, Jean-Jacques; Mennesson, Benoît; Jaffredo, Thierry; Souyri, Michèle

      2010-11-25

      Edification of the human hematopoietic system during development is characterized by the production of waves of hematopoietic cells separated in time, formed in distinct embryonic sites (ie, yolk sac, truncal arteries including the aorta, and placenta). The embryonic liver is a major hematopoietic organ wherein hematopoietic stem cells (HSCs) expand, and the future, adult-type, hematopoietic cell hierarchy becomes established. We report herein the identification of a new, transient, and rare cell population in the human embryonic liver, which coexpresses VE-cadherin, an endothelial marker, CD45, a pan-hematopoietic marker, and CD34, a common endothelial and hematopoietic marker. This population displays an outstanding self-renewal, proliferation, and differentiation potential, as detected by in vitro and in vivo hematopoietic assays compared with its VE-cadherin negative counterpart. Based on VE-cadherin expression, our data demonstrate the existence of 2 phenotypically and functionally separable populations of multipotent HSCs in the human embryo, the VE-cadherin(+) one being more primitive than the VE-cadherin(-) one, and shed a new light on the hierarchical organization of the embryonic liver HSC compartment.

    17. ÇİVRİL İLÇESİ (DENİZLİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN HİDROJEOLOJİ İNCELEMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Suat TAŞDELEN

      2001-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, Çivril (Denizli ve yakın çevresinin hidrojeolojik açıdan incelemesi yapılmıştır. Öncelikle, İlçe merkezi ve yakın çevresinde yapılan arazi çalışmaları ile elde edilen jeolojik, tektonik ve hidrolojik bilgiler verilmiştir. Eylül 1999 dönemine ait yerinde ölçüm ve gözlemlerle yeraltı su tablası haritası hazırlanarak, yeraltı suyu akım yönleri belirlenmiştir. Aynı dönemde, örneklenen kuyulara ait yeraltı suları üzerinde su kimyası çalışmaları yapılarak, bu suların kimyasal sınıflamaları ile içme, sulama ve endüstride kullanım özellikleri belirlenmiştir. Elde edilen bilgiler birlikte irdelenerek varılan sonuçlar tablo ve diyagramlarla sunulmuştur.

    18. Dünya’da Yoğurt ve Üretimi

      OpenAIRE

      Konar, Atilla

      2015-01-01

      Bu yayın yoğurt yapımı konusunda en son basılmış bilgileri incelemektedir. Birçok yapım tekniği değerlendirilmiş ve yoğurt üretiminde kullanılan “Katkı maddeleri” (Additives) ve mikroorganizma üzerinde özellikle durulmuştur. Yoğurt’un yapım sonrası dayanıklılık süresinin uzatılabilmesi için gerekli tekniklerde ayrıca görüşülmüştür.  Çeşitli ülkelerin yoğurt ile ilgili yasal standartları, halen mevcut veya ticarette geçerli olabilecek uygulamalar ışığında dikkate alınmıştır....

    19. Yozgat İlinin Jeotermal Kaynakları ve Özellikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Galip AKIN

      2016-11-01

      Full Text Available Özet. Dünyada nüfusun hızlı artışı ve sanayileşmenin 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişmesiyle birlikte, enerjiye olan gereksinim de o oranda artmaya başlamıştır. Enerji ihtiyacını karşılayabilmek için kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar enerji hammaddesi olarak giderek artan miktarlarda kullanılır hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak dünyada 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren aşırı fosil yakıt kullanımından kaynaklanan çevre kirlenmesi gündeme gelmeye başlamıştır. 1970’li yılların başından itibaren de dünyada çevre kirlenmesinin varlığı herkes tarafından kabul edilmiştir. Çevre kirlenmesinin kısa sürede ileri boyutlara varacağı endişesiyle fosil yakıtlara alternatif olmak üzere, çevre kirlenmesi oluşturmayan ya da en az çevre kirlenmesi oluşturan enerji kaynaklarına yönelinmeye başlanmıştır. Bu enerji kaynakları güneş, rüzgâr, deniz dalgası ve akıntısı, gel-git olayları, nükleer ve jeotermal enerji kaynaklarıdır. Türkiye başta güneş enerjisi olmak üzere, rüzgâr ve jeotermal enerji kaynaklarından yararlanma potansiyeli yüksek olan bir ülkedir. Türkiye zengin jeotermal enerji kaynakları yönünden yıllık 31.500 MWt tahmin edilen kapasitesi ile dünyanın 5. ülkesidir. Türkiye’de 200’e yakın jeotermal sahası bulunmaktadır. Jeotermal kaynakları, sıcaklık derecelerine                                                                                                                                                                            bağlı olarak konut ısıtmada, termal otelcilik ve turizm de, elektrik üretimi ve sanayi ile seracılıkta kullanılmaktadır. Yozgat coğrafi konumu ve jeolojik özelliklerinden dolayı jeotermal

    20. Kombucha ve Sağlık Üzerine Etkileri

      OpenAIRE

      İLERİ, Tülay; BÜYÜKOĞLU, -; TAŞÇI, Fulya; ŞAHİNDOKUYUCU, Fatma

      2014-01-01

      Kombucha, maya ve asetik asit bakterilerinin simbiyotik ilişkisi neticesi tatlandırılmış siyah çayın geleneksel fermentasyonudur. Sağlık üzerine muhtemel etkileri Kombucha’ya olan ilginin artmasına yol açmaktadır. Bu derlemede, biz Kombucha’nın bazı bileşenlerinin özelliklerine ışık tutan çalışmaları ortaya koyduk. Böylece, Kombucha’nın karmaşık mekanizmalarının daha iyi anlaşılması sağlanabilir ve sağlık üzerine Kombucha’nın etkileri hakkında yeni çalışmalar üretilebilir...

    1. Moringa (Moringa Oleifera’nın Kanatlı ve Ruminant Hayvan Beslemede Kullanılması

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Tugay Ayasan

      2015-03-01

      Full Text Available Gelişmekte olan ülkeler, protein ve enerji kaynağı yem hammaddelerinin fiyatlarının yüksek olması nedeniyle yem maliyetlerindeki artış sebebiyle, bazı zorluklara maruz kalmışlardır. Moringa, protein ve ham selüloz bakımından zengin bir yem kaynağıdır. Moringanın ham protein düzeyi %7,12 ile %39,17 arasında değişim göstermektedir. Tanen ve diğer anti besleme faktörlerini göz ardı edilebilir düzeyde içermesi sebebiyle, ruminantlar ve ruminant olmayan hayvanlar için alternatif bir protein kaynağıdır. Protein ve mineraller bakımından zengin olmasına rağmen, Moringa uzun yıllar boyunca üzerinde çalışılmayan bitkilerden birisi olmuştur. Ayrıca, aşırı düzeyde antibiyotik kullanımının sonucu olarak, antibiyotiklere dayanıklı patojenlerin gelişmesi problemiyle de karşı karşıya kalınmıştır. Bu makalede, hayvan beslemede kullanılan moringa ile bu yem maddesiyle kanatlı ve ruminant hayvanlar üzerinde yapılan besleme çalışmaları ele alınmıştır.

    2. Rabies virus infection in Eptesicus fuscus bats born in captivity (naïve bats.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      April D Davis

      Full Text Available The study of rabies virus infection in bats can be challenging due to quarantine requirements, husbandry concerns, genetic differences among animals, and lack of medical history. To date, all rabies virus (RABV studies in bats have been performed in wild caught animals. Determining the RABV exposure history of a wild caught bat based on the presence or absence of viral neutralizing antibodies (VNA may be misleading. Previous studies have demonstrated that the presence of VNA following natural or experimental inoculation is often ephemeral. With this knowledge, it is difficult to determine if a seronegative, wild caught bat has been previously exposed to RABV. The influence of prior rabies exposure in healthy, wild caught bats is unknown. To investigate the pathogenesis of RABV infection in bats born in captivity (naïve bats, naïve bats were inoculated intramuscularly with one of two Eptesicus fuscus rabies virus variants, EfV1 or EfV2. To determine the host response to a heterologous RABV, a separate group of naïve bats were inoculated with a Lasionycteris noctivagans RABV (LnV1. Six months following the first inoculation, all bats were challenged with EfV2. Our results indicate that naïve bats may have some level of innate resistance to intramuscular RABV inoculation. Additionally, naïve bats inoculated with the LnV demonstrated the lowest clinical infection rate of all groups. However, primary inoculation with EfV1 or LnV did not appear to be protective against a challenge with the more pathogenic EfV2.

    3. Maternal ve fetal MBL2 genotiplerinin preterm doğumlarla ilişkisi

      OpenAIRE

      Taneri, Ayşe

      2009-01-01

      Yenidoğan döneminde, immün sistemin tam olarak gelismemesine bağlı karsılasılan komplikasyonlara ek olarak, yenidoğanın “prematüre” olması prenatal mortalite ve morbidite hızını arttıran baslıca faktördür. Görülme sıklığının %9 olması nedeni ile, günümüz perinatal tıbbının çözmeye çalıstığı ve çevresel, tıbbi ve kalıtsal faktörlerin rol oynadığı çoklu değisimlere bağlı bir yenidoğan sorunudur. Patogenezi aydınlatmaya yönelik yapılan çalısmalarda inflamasyonun gestasyonel sür...

    4. EDEBİYAT MÜZELERİ VE MÜZEDE EDEBİYAT EĞİTİMİ

      OpenAIRE

      ADIGÜZEL, Ferah BURGUL

      2017-01-01

      Edebiyat müzeleri, edebiyatın toplumdaki rolünü müze ortamlarında tanıtır, korur ve ileterek etkileşimli bir öğrenme olanağı sunar. Türkiye’de kapsam ve işlev açısından tam anlamıyla edebiyat müzesi olarak adlandırılan bir müze olmamakla birlikte, yazar müze evleri, müze kütüphaneleri ve somut olmayan kültürel miras müzeleri gibi azımsanmayacak sayıda edebiyat ile ilgili müze olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, edebiyat müzesi kavramı doğrultusunda Türkiye’deki edebiyat müzelerini türl...

    5. Effectiveness of adalimumab for the treatment of ulcerative colitis in clinical practice: comparison between anti-tumour necrosis factor-naïve and non-naïve patients.

      Science.gov (United States)

      Iborra, Marisa; Pérez-Gisbert, Javier; Bosca-Watts, Marta Maia; López-García, Alicia; García-Sánchez, Valle; López-Sanromán, Antonio; Hinojosa, Esther; Márquez, Lucía; García-López, Santiago; Chaparro, María; Aceituno, Montserrat; Calafat, Margalida; Guardiola, Jordi; Belloc, Blanca; Ber, Yolanda; Bujanda, Luis; Beltrán, Belén; Rodríguez-Gutiérrez, Cristina; Barrio, Jesús; Cabriada, José Luis; Rivero, Montserrat; Camargo, Raquel; van Domselaar, Manuel; Villoria, Albert; Schuterman, Hugo Salata; Hervás, David; Nos, Pilar

      2017-07-01

      Ulcerative colitis (UC) treatment is focused to achieve mucosal healing, avoiding disease progression. The study aimed to evaluate the real-world effectiveness of adalimumab (ADA) in UC and to identify predictors of remission to ADA. This cohort study used data from the ENEIDA registry. Clinical response, clinical remission, endoscopic remission, adverse events (AE), colectomy, and hospitalisations were evaluated; baseline characteristics and biological parameters were compared to determine predictors of response. We included 263 patients (87 naïve and 176 previously exposed to anti-tumour necrosis factor alpha, TNF). After 12 weeks, clinical response, clinical remission, and endoscopic remission rates were 51, 26, and 14 %, respectively. The naïve group demonstrated better response to treatment than the anti-TNF-exposed group at short-term. Clinical and endoscopic remission within 1 year of treatment was better in the naïve group (65 vs. 49 and 50 vs. 35 %, respectively). The rates of AE, dose-escalation, hospitalisations, and colectomy during the first year were higher in anti-TNF-exposed patients (40, 43, and 27 % vs. 26, 21, and 11 %, respectively). Patients with primary failure and intolerance to the first anti-TNF and severe disease were associated with worse clinical response. Primary non-response to prior anti-TNF treatment and severe disease were predictive of poorer clinical remission. Low levels of C-reactive protein (CRP) and faecal calprotectin (FC) at baseline were predictors of clinical remission. In clinical practice, ADA was effective in UC, especially in anti-TNF naïve patients. FC and CRP could be predictors of treatment effectiveness.

    6. Bulanık Mantık ve Arduino Kullanarak Step Motorun Hız Kontrolü

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yusuf Altun

      2016-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada endüstriyel ve elektronik uygulamalarda ve robot teknolojilerinde kullanılan step motorun hız kontrolü gerçekleştirilmiştir. Tasarımda kullanılan Arduino IDE kod editörü ve derleyici olarak görev yaparak, derlenen programı karta yükleme işlemini sağlamıştır. Encoder sayısal bir elektrik sinyali üreten elektromekanik bir cihaz olması özelliğinden dolayı motorun kaç tur attığını algılamak için çalışmada yer verilmiştir. Hesaplama sonuçlarının listelendiği ekran olarak 2x16 display(LCD ekran kullanılmıştır. Devreye eklenen butonlar ile hız artırma ve azaltma sağlanmıştır. Doğru malzeme seçimi modellenmesi ardından c programlama dili ve gerekli platformlar kullanılmıştır. Ares devre şeması proteus isis programı ile oluşturulmuştur. Gerekli işlemler yapılarak bakır plaket üzerine yapıştırılmıştır. Sanal ortamda denenen devre kablo ve test aşamalarının tamamlanmasıyla gerçek ortama geçirilmiştir. Bu sayfa bulanık mantık kullanılarak, girişe uygulanan işaret ile birlikte istenilen çıkışı veren step motor hız kontrolünü anlatmaktadır.Anahtar Kelimeler: Arduino, Step Motor, Bulanık mantık, Encoder

    7. HAZRO DADAŞ (DİYARBAKIR KÖMÜRLERİNİN ORGANİK JEOKİMYASAL VE PETROGRAFİK ÖZELLİKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Orhan KAVAK

      2015-06-01

      Full Text Available Bu çalışma, Hazro–Dadaş (Diyarbakır mevkiinde yer alan, bölgedeki tek kömür oluşumunun bulunduğu havzada yapılmıştır. Permiyen yaşlı kömürlerin kimyasal, petrografik analizleri yapılmış ve organik jeokimyasal özellikleri değerlendirilmiştir. Kömür kalite değerlendirilmesi, kimyasal (nem, uçucu madde, sabit karbon, kül ve elementer analizler (C, H, O, S, N yapılarak ortaya konmuştur. Hüminit yansıma değerleri organik maddece zengin ve kömürlü düzeylerde % 0.458 ve 1.141 arasında değişmekte olup, düşük olgunluk düzeyine karşılık gelmektedir. Bu parametre flüoresans renkleri, kalorifik değer (ortalama orijinal 3165; kuru 3432 Kcal/kg ve ortalama Tmax (418 oC ile uyumludur. Organik petrografik analizler ve kimyasal analiz verilerine bağlı olarak, Hazro-Dadaş kömürlerinin düşük olgunlaşma derecesi gösterdikleri ve alt-bitümlü kömür, bitümlü kömür kömürleşme derecelerine sahip olduğu belirlenmiştir. Bunun da muhtemelen, örtü tabakalarının kalın olmaması ve dolayısı ile litostatik basınç etkisinin düşük kalması sonucu oluştuğu tahmin edilmektedir. Rock-Eval analiz sonuçları Tip II/III karışımı ve Tip III kerojeni, ortalama 418 oC Teder. Kömürler baskın olarak hüminit maserallerinden meydana gelmekte, egemen olarak gelinit maserali, az miktarlarda da liptinit ve inertinit maseralleri içermektedir. Mineral maddeleri ise başlıca killer, kuvars ve kalsit minerallerdir. Hazro kömürlerinin limnik ortam bataklıklarında oluştuğu düşünülmektedir

    8. I've been shocked by the recent Panama [...

      NARCIS (Netherlands)

      Benneworth, Paul Stephen

      2016-01-01

      I'VE been shocked by the recent Panama Papers revelations. We all knew that the rich stashed their wealth overseas away from the taxman, but the way it reaches to the top of British government is mind-boggling. The Panama Papers point up the media's importance as the Fourth Estate - a watchdog

    9. Geneviève Leguerrier | IDRC - International Development Research ...

      International Development Research Centre (IDRC) Digital Library (Canada)

      Geneviève held various managerial positions within IDRC's Finance and Administration division as well as its Grants Administration division. Prior to joining IDRC in 1998, she worked at the Office of the Auditor General. She has a Bachelor's degree in accounting science from the Université du Québec en Outaouais.

    10. HÜMİK ASİT VE HÜMİK ASİT KAYNAKLARININ ÖNEMİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Faruk AY

      2014-10-01

      Full Text Available İnsanoğlu tarımsal alanda verimi arttırmak ve kaliteli ürün elde etmek için çok eski çağlardan günümüze değin bir çaba içerisindedir. Bu amaca yönelik olarak kimyasal gübre kullanımı uzun zamandan beri başvurulan yöntemlerden biridir. Kimyasal gübreleme ile bitkiler bazı inorganik besin maddelerini bu yolla temin edebilmekte fakat toprağa karıştırılan kimyasal gübreler bitki tarafından yeterince kullanılamamakta, bitki tarafından kullanılmayan kısım yağmur, kar ve sulama suyu vasıtasıyla topraktan uzaklaşıp yer altı kaynak sularına, denizlere, göllere karışarak önemli ekolojik sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle tarımda organik madde kullanımı giderek önem kazanmaktadır. En önemli toprak organik maddelerinden olan hümik asit ve fulvik asidin bitki gelişimi üzerindeki yararlı etkileri yapılan pek çok araştırmayla belirlenmiştir. Bu hümik maddelerin toprağın fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özelliklerini, dolayısıyla da bitki gelişimini etkilediği bilinmektedir.Ülkemizin birçok bölgesinde linyit ve turba rezervleri bulunmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 8,4 milyar ton linyit rezervi saptanmıştır. Bu tür kömürler genellikle ısınma ve Hidroelektrik Santrallerinde kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemlerde kullanılan linyitlerden fazla miktarda verim sağlanamamaktadır. Topraklarımızın kimyasal gübreler sonucu oluşan deformasyonunu ve verimini artırmak için, ülkemizin birçok alanında bulunan özellikle düşük kalorili linyit yataklarının ekonomik açıdan değerlendirilmesi ve ülkemizin topraklarının zenginleştirilmesi için gerekli olan organik gübre (Hümik Asit üretiminde kullanılması daha yararlı olacağı görüşü gittikçe dikkat çekici olmaktadır.Anahtar Kelimeler: Linyit, hümik asit, fülvik asit, organik gübre.

    11. Türkiye’de Meslek Liselerinde Öğrenci Takip Sistemi ve Nesne Tabanlı Analizi

      OpenAIRE

      Özkaya, Mert; Korkmaz, Özgür

      2017-01-01

      Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri 130’dan fazla mesleki alanda eğitim vermektedir. Öğrenciler, okul idaresi kılavuzluğunda öğretmenler tarafından kontrol edilir ve her işyeri ziyaretinde öğretmenler tarafından, öğrenciler hakkında raporlar tutulur. Bu kayıtların, bir veri tabanı yönetim sistemi kullanılarak dijital olarak saklanması kâğıt üzerinde saklanmasından daha faydalıdır. Bu yazı ile Türkiye’deki Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde yürütülen staj sistemi takip edilerek; var olan sis...

    12. Information Need and Information Seeking Behaviour Bilgi Gereksinimi ve Bilgi Arama Davranışı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nazan Özenç Uçak

      1997-12-01

      Full Text Available Information need is one of the cognitive needs of humankind. Information need causes information seeking behaviour and these concepts complement each other. Information need and information seeking behaviour are effected by many factors. It is necessary to know these factors in establishing the effective information centers and services. Bilgi gereksinimi insanın zihinsel gereksinimlerinden birisidir. Bilgi gereksinimi sonuçta bilgi arama davranışını ortaya çıkarmakta ve bu iki kavram birbirini tamamlamaktadır. Bilgi gereksinimi ve bilgi arama davranışı pek çok faktörden etkilenmektedir. Etkili bilgi merkezlen ve hizmetleri kurabilmek için bu faktörlerin bilinmesi gerekmektedir.

    13. Tıpta işbirliği ve hukuksal sorunlar

      OpenAIRE

      Rosenau, Henning

      2010-01-01

      Tıpta işbirliği ve hukuksal sorunlar : tarih: 16-17 nisan 2010, Kurupelit Yerleskesi, Samsun = Delegation und Kooperation im Gesundheitswesen / ed.: Henning Rosenau ... - Samsun : Adalet, 2010. - XII, 331 S.

    14. VE-Cadherin–Mediated Epigenetic Regulation of Endothelial Gene Expression

      Science.gov (United States)

      Morini, Marco F.; Giampietro, Costanza; Corada, Monica; Pisati, Federica; Lavarone, Elisa; Cunha, Sara I.; Conze, Lei L.; O’Reilly, Nicola; Joshi, Dhira; Kjaer, Svend; George, Roger; Nye, Emma; Ma, Anqi; Jin, Jian; Mitter, Richard; Lupia, Michela; Cavallaro, Ugo; Pasini, Diego; Calado, Dinis P.

      2018-01-01

      Rationale: The mechanistic foundation of vascular maturation is still largely unknown. Several human pathologies are characterized by deregulated angiogenesis and unstable blood vessels. Solid tumors, for instance, get their nourishment from newly formed structurally abnormal vessels which present wide and irregular interendothelial junctions. Expression and clustering of the main endothelial-specific adherens junction protein, VEC (vascular endothelial cadherin), upregulate genes with key roles in endothelial differentiation and stability. Objective: We aim at understanding the molecular mechanisms through which VEC triggers the expression of a set of genes involved in endothelial differentiation and vascular stabilization. Methods and Results: We compared a VEC-null cell line with the same line reconstituted with VEC wild-type cDNA. VEC expression and clustering upregulated endothelial-specific genes with key roles in vascular stabilization including claudin-5, vascular endothelial-protein tyrosine phosphatase (VE-PTP), and von Willebrand factor (vWf). Mechanistically, VEC exerts this effect by inhibiting polycomb protein activity on the specific gene promoters. This is achieved by preventing nuclear translocation of FoxO1 (Forkhead box protein O1) and β-catenin, which contribute to PRC2 (polycomb repressive complex-2) binding to promoter regions of claudin-5, VE-PTP, and vWf. VEC/β-catenin complex also sequesters a core subunit of PRC2 (Ezh2 [enhancer of zeste homolog 2]) at the cell membrane, preventing its nuclear translocation. Inhibition of Ezh2/VEC association increases Ezh2 recruitment to claudin-5, VE-PTP, and vWf promoters, causing gene downregulation. RNA sequencing comparison of VEC-null and VEC-positive cells suggested a more general role of VEC in activating endothelial genes and triggering a vascular stability-related gene expression program. In pathological angiogenesis of human ovarian carcinomas, reduced VEC expression paralleled decreased

    15. Ensemble/Variational Estimation (EnVE) and its application to canonical turbulent flow realizations

      Science.gov (United States)

      Colburn, Christopher; Cessna, Joseph; Bewley, Thomas

      2008-11-01

      The recently-developed hybrid EnVE method for data assimilation incorporates successive adjoint optimizations to update the initial conditions of a flow model, over various horizons of interest, in order to reconcile this model with recent measurements. Such adjoint optimizations typically require the trajectory to be saved over the entire interval over which the optimization is performed; in high-dimensional systems, this can lead to significant storage problems, which can be partially alleviated via checkpointing. In the EnVE framework, this requirement is eliminated, and supplanted by a requirement to march the state of the system backward in time simultaneously with the adjoint. If the system is derived from a PDE with a diffusive component, this backward-in-time state march is ill conditioned, and requires regularization/smoothing to prevent errors from accumulating rapidly at the small scales. The present talk focuses on this peculiar requirement of the EnVE algorithm. As the forecasting problem may itself be considered as a smoothing problem, it is, in fact, expected to find a ``smoothing'' ingredient at the heart of an algorithm of this sort. Various strategies are proposed and tested for accomplishing the required smoothing in the EnVE setting, and are tested on both a chaotic 1D PDE (the Kuramoto-Sivashinsky equation) as well as our in-house spectral 3D DNS/LES code, diablo.

    16. Yozgat İlinin Jeotermal Kaynakları ve Özellikleri

      OpenAIRE

      AKIN, Galip

      2016-01-01

      Özet. Dünyada nüfusun hızlı artışı ve sanayileşmenin 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişmesiyle birlikte, enerjiye olan gereksinim de o oranda artmaya başlamıştır. Enerji ihtiyacını karşılayabilmek için kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar enerji hammaddesi olarak giderek artan miktarlarda kullanılır hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak dünyada 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren aşırı fosil yakıt kullanımından kaynaklanan çevre kirlenmesi gündeme gelmeye başlamıştır. 1970...

    17. Geleneksel ve Elektronik Eser Sahiplerinin Telif Hakları, Dijital Haklar Yönetimi: Uluslararası Düzenlemeler ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Çerçevesinde Bir Değerlendirme = Copyright of Traditional and Electronic Works’ Owners, Digital Rights Management: An Evaluation within the Framework of International Regulations and Law on Intellectual and Artistic Works

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Metin Turan

      2016-06-01

      Full Text Available Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile fikri haklar alanında da değişiklikler kaçınılmaz olmuştur. Teknolojik imkânların gelişimi ve dijitalleşme ile dijital eserlerin üretimiyle birlikte telif haklarında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çalışmada, genel olarak, telif haklarının dijital eserlere ve dijital haklar yönetimine yönelik incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın kapsamını dijital haklar yönetimi çerçevesinde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu oluşturmaktadır. Bu kapsamda ilgili Yargıtay kararlarının konuları bazında analizi de hedeflenmektedir. Ayrıca, küresel alanda dijital haklar yönetimi alanında önemli hukuksal düzenlemeler olan WIPO (World Intellectual Property Organization Telif Hakları Sözleşmesi ve WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi çerçevesinde de değerlendirmeler içerik analizi yöntemi ile yapılmaktadır. Çalışma sonunda, bir yandan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda dijital haklar yönetimine ilişkin hükümler bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Diğer yandan, bu kanunda dijital eserlerin telif hakları ve dijital haklar yönetimine dair eksiklikler bulunmakta ve bu eksiklikler mali haklar alanında yoğunlaşmaktadır. / With the development of information and communication technologies, changes are inevitable in the field of intellectual property rights. With the progress of the technological opportunities and digitization, issues in copyright emerge along with production of digital works. In the study, generally, it is aimed at examination of digital works and digital rights management within the context of copyright. The Law No. 5846, Law On Intellectual And Artistic Works within the framework of digital rights management constitutes the scope of the study. In this context, it is aimed also at the analysis of the relevant Supreme Court decisions on the basis of their subjects. In addition, it is evaluated within the scope of WIPO

    18. Ali Emirî'nin Osmanlı Tarih ve Edebiyat Mecmuası Ali Emiri's Ottoman History And Literature Periodicals

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Seher ERDOĞAN ÇELTİK

      2013-03-01

      Full Text Available Periodicals are the documents which constitute resources for ourhistory. A kind of literary atmosphere forms around the magazines;feuilleton novel, story, poetry, critics and similar literary works cometogether with the reader via these magazines. Founder of the PublicLibrary, Ali Emirî published two literary periodicals named OttomanHistory and Literature and History and Literature which are thesuccessor to each other. Totally comprising of 36 issues, the first ispublished as 31 and the latter is published as 5 issues. During theirpublication years, the periodical constituted highly literary atmosphereand this atmosphere undertook an encoring mission in youth’s literaryworks.In this study, these periodicals are introduced and theircontributions to our literary and cultural life are mentioned.First of all Ali Emirî published Ottoman History and Literatureand History and Literature with the aim of being useful for his countryand nation. Later he aimed to illuminate the information/sources ofabout Ottoman history and literature and correct document mistakes.He also wanted to replay to the works that were published as anopposition for him through the magazine and, including Mehmet FuatKöprülü he criticized many other people and institutions.Ali Emiri introduces Divanu Lügati't-Türk to Turkish world. Hewho travelled a lot because of his occupation and thus he continuouslycollected new information and documents. As he enlarged Emirisometimes introduced this information to the readers. Ettik şeref-i hizmet-i ecdâdı ferâmûşÂsârına eslâfımızın rağbet olunmazBir gün bilinir kıymeti mecmûamın ammâPek çok aranır ortada mecmûa bulunmazSüreli yayınlar, edebiyat tarihimize kaynaklık eden dokümanlardandır. Dergiler çevresinde genelde edebî bir muhit oluşur; tefrika roman, hikâye, şiir, tenkit ve benzeri gibi edebî ürünler onlar vasıtasıyla okuyucusuyla buluşur. Millet Kütüphanesinin kurucusu olan Ali Emir

    19. Otel İşletmelerinde Çalışanların Duygusal Emek Boyutlarının Belirlenmesi ve Duygusal Emek Boyutlarının İş Tatmini ve İşte Kalma Niyeti Üzerine Etkisi

      OpenAIRE

      PALA, Tuğba; TEPECİ, Mustafa

      2014-01-01

      Bu çalışmanın amacı, otel işletmelerinde çalışanların duygusal emek düzeylerini ve duygusal emek boyutlarını belirlemek ve duygusal emeğin çalışanların tutumları üzerinde etkilerini araştırmaktır. Bu araştırma, Muğla ilinin ilçelerinde (Bodrum, Datça ve Marmaris) faaliyet gösteren 5 yıldızlı, 5 otel işletmesinde çalışan, 174 otel çalışandan toplanan veriler ile gerçekleştirilmiştir. Turizm işletmeleri duygusal emek ölçeğiyle (Chu ve Murrmann, 2006), toplanan verilere yapılan faktör analizi so...

    20. ULUSLARARASI TİCARET TEORİLERİ ve PAUL R.KRUGMAN’IN KATKILARI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Esra YÜKSEL

      2012-11-01

      Full Text Available INTERNATIONAL TRADE THEORIES AND THE CONTRIBUTIONS OF PAUL R. KRUGMANAbstract: International trade theories try to explain that free international trade provides increasing welfare for countries under given conditions. International trade theories are transformed and developed by differentiating conditions of natural and acquired endowments of countries by time.  Main aim of this study is to investigate contribution of Krugman by comparing literature on international trade theories. In addition to traditional international trade theories, Krugman states that international trade can occur and can be  profitable among countries whose technology, production cost and preferences are similar. Krugman emphasizes that monopolistic competition and product differentiation can contribute international trade. Free international trade expands markets for the firms and countries, in this way, expanding markets increases production scale of firms leading to decreasing costs. Main result of study is that Krugman contributes international trade theory by developing models indicating increasing gains for countries from international trade and by explaining differentiating dynamics of international trade.   Keywords: International Trade Theories, Paul Krugman,  Gains From International Trade. ULUSLARARASI TİCARET TEORİLERİ vePAUL R.KRUGMAN’IN  KATKILARIÖzet: Uluslararası ticaret teorileri, uluslararası serbest ticaretin, belirli koşullar altında, ülkeler için önemli refah artışları sağlayacağını ortaya koymaya çalışmaktadır.    Geliştirilen teoriler,  ülkelerin doğal ve kazanılmış üstünlüklerindeki dinamizmine bağlı olarak değişim göstermekte ve gelişmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, Krugman’nın uluslararası ticaret teorilerine yaptığı katkıyı, uluslararası ticaret literatürünü karşılaştırmalı olarak inceleyerek ortaya koymaktır. Krugman’ın görüşleri, geleneksel uluslararas

    1. Karanlık ve Aydınlıkta Depolanmış Ayvalık ve Memecik Çeşidi Natürel Zeytinyağlarının Spektroskopik Verilere Göre Kemometrik Sınıflandırılması

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Betül Öztürk

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, Türkiye’nin zeytinyağı üretiminin % 65’ini Oluşturan Ege bölgesinin hakim zeytin çeşidi olan Ayvalık ve Memecik yağ örneklerinin en yaygın spektroskopik yöntemler ile (FTNIR, FTIR-ATR, Excitation-Emission [EX-EM] ve Senkronize [SYN] Floresans Spektroskopisi analiz edilerek sınıflandırılması gerçekleştirilmiştir. Analiz edilen yağ örnekleri organik ve karışık çeşitlerden üretilen bir örnek dışında Kuzey Ege (Ayvalık çeşidi (n=4 ve Güney Ege (Memecik çeşidi (n=4 alt bölgelerinden alınmış toplam 9 adetten Oluşmaktadır. Oda sıcaklığında PET şişeler içinde muhafaza edilen yağ örnekleri gün ışığına maruz bırakılan ve aluminyum folyo ile kaplanmış (karanlık olarak iki gruba ayrılmıştır. Ayvalık ve Memecik çeşidi natürel zeytinyağlarının sınıflandırılması en yaygın kullanılan kemometrik yöntemler ile (Temel Bileşen Analizi, PCA ve Aşamalı Kümeleme Analizi, HCA gerçekleştirilmiştir. Ayvalık ve Memecik çeşitleri spektroskopik yöntemlerin sonuçları temelinde çeşit, orijin bölgesi ve işlem uygulamalarına (ışığa maruz kalma veya karanlıkta tutma gibi göre dikkate değer bir şekilde sınıflanmışlardır. Ayrıca, spektroskopik yöntemlerin natürel zeytinyağların sınıflandırılmasında ve muhtemel depolama koşulları ve tağşiş konusunda ümitvar etkiler sergileyebileceği görülmüştür.

    2. Internet, Electronic Libraries, and Information Retrieval Internet, Elektronik Kütüphaneler ve Bilgi Erişim

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yaşar Tonta

      1996-09-01

      Full Text Available The number of information systems that are accessible through the Internet is constantly increasing. Information systems on those systems are getting varied and occupy more space, too. Up until a few years ago, only textual information sources were accessible via computer networks, whereas today multimedia information sources containing graphics, sound, pictures, and animation are also accessible over the Internet. Geographic information systems, electronic libraries, film and TV archives can he given as examples of multimedia information sources, We point out that information retrieval should he seen as an integral component of the computer networks, and technological, economic, and legal problems in this field should he solved. We end up with what should he done to improve the library and information services that arc accessible through the Internet in Turkey. Günümüzde Internet aracılığıyla erişilebilen bilgi sistemlerinin sayısı hızla artmaktadır. Bu sistemler üzerindeki bilgi kaynakları da giderek çeşitlenmekte ve daha fazla yer kaplamaktadır. Yakın zamana dek bilgisayar ağları aracılığıyla çoğunlukla metin (text türü bilgilere erişim sağlanabilirken, günümüzde grafik, ses, görüntü, canlandırma ve diğer görsel-işitsel veriler içeren çokluortam (multimedia türü bilgiler de Internet üzerinde hizmete sunulabilmektedir. Coğrafik bilgi sistemleri, elektronik kütüphaneler, film ve TV arşivleri bu tür bilgilere örnek olarak gösterilebilir. Bu makalede Internet aracılığıyla bilgi erişim ve bilgi keşfetmede karşılaşılan sorunlar incelenmekte ve sayıca giderek artan ve çeşitlenen bilgi kaynaklarına erişimi kolaylaştırmak için yapılması gerekenler kısaca özetlenmektedir. Sonuç olarak bilgi erişimin, büyük paralar ve entellektüel çabalar harcanarak kurulan bilgisayar ağlarının bir parçası olarak görülmesi gerektiğine işaret edilerek bu alandaki teknolojik

    3. Mobil reklamlar ve mobil reklam araçlarına yönelik tutumlar

      OpenAIRE

      Barutçu, Süleyman; Öztürk Göl, Meltem

      2009-01-01

      Bu çalışmanın amacı, pazarlama bölümü yöneticilerinin dikkatlerini mobil iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan mobil pazarlama ve mobil reklam uygulamalarına çekmektir. Çalışmanın kavramsal analiz bölümünde mobil pazarlama, mobil reklamların önemi açıklanmış ve mobil reklam araçları (SMS, MMS ve Bluetooth Reklamları) analiz edilmiştir. Araştırma bölümünde ise mobil telefon kullanıcılarının mobil reklam araçlarına yönelik tutumlarının karşılaştırmalı olarak belirl...

    4. Çocuk Diş Hekimliğinde Oral ve İntranazal Yollarla Orta Dereceli Sedasyon

      NARCIS (Netherlands)

      Özen, B.

      2013-01-01

      Çocuk Diş Hekimliğinde Oral ve İntranazal Yollarla Orta Dereceli Sedasyon Çocuk diş hekimliğinde korkulu, kaygılı ve uyumsuz hastaların tedavileri, midazolam gibi spesifik ilaçların oral veya intranazal yolla kullanılmıyla, sedasyon yönergelerine uyan hekimler tarafından orta dereceli sedasyon

    5. A recombinant bivalent fusion protein rVE confers active and passive protection against Yersinia enterocolitica infection in mice.

      Science.gov (United States)

      Singh, Amit Kumar; Kingston, Joseph Jeyabalaji; Murali, Harishchandra Sripathy; Batra, Harsh Vardhan

      2014-03-05

      In the present study, a bivalent chimeric protein rVE comprising immunologically active domains of Yersinia pestis LcrV and YopE was assessed for its prophylactic abilities against Yersinia enterocolitica O:8 infection in murine model. Mice immunized with rVE elicited significantly higher antibody titers with substantial contribution from the rV component (3:1 ratio). Robust and significant resistance to Y. enterocolitica infection with 100% survival (Penterocolitica O:8 against the 75%, 60% and 75% survival seen in mice immunized with rV, rE, rV+rE, respectively. Macrophage monolayer supplemented with anti-rVE polysera illustrated efficient protection (89.41% survival) against challenge of Y. enterocolitica O:8. In contrast to sera from sham-immunized mice, immunization with anti-rVE polysera provided complete protection to BALB/c mice against I.P. challenge with 10(8)CFU of Y. enterocolitica O:8 and developed no conspicuous signs of infection in necropsy. The histopathological analysis of microtome sections confirmed significantly reduced lesion size or no lesion in liver and intestine upon infection in anti-rVE immunized mice. The findings from this study demonstrated the fusion protein rVE as a potential candidate subunit vaccine and showed the functional role of antibodies in protection against Y. enterocolitica infections. Copyright © 2014 Elsevier Ltd. All rights reserved.

    6. Sosyal Medya ve Bazı Kurumsal Etkileşimler ve Sosyal Medyaya Eleştirel Yaklaşım / Some Corporate Social Media and Interaction and Critical Approach to Social Media

      OpenAIRE

      Cerrah, Lokman

      2016-01-01

      Bireylerin birbirleriyle yazılı veya görsel olarak iletişim kurmalarını kolaylaştıran sosyal medya farklı inanç, milliyet ve kültürlere sahip insanların diğerlerini tanımalarına ve aynı zamanda kendilerini sorgulamalarına da yol açmıştır. Dolayısıyla sosyal medya birey ve toplumların değişmesine imkân tanımış bununla beraber toplumlarda ki değişimlerin de anlık olarak göz önüne çıkmasını sağlamıştır. Bu gün artık insanlar sosyal medyayı takip ederek dünyayı tanıma, kendini dünyaya anlatma imk...

    7. BÜROKRASİ KURAMLARI VE TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE BÜROKRATİK SORUNLAR

      OpenAIRE

      AKÇAKAYA, Murat

      2016-01-01

      Max Weber'in kuramsal temellerini attığı bürokrasi, çok farklı tanımları yapılan bir kavramdır. Bürokrasinin; "masaların ve büroların egemenliği", "memurların çalıştığı ofis, büro ya da devlet dairesi", "bürokratların yönetimi", "rasyonel örgüt", "verimsizlik ve kötü yönetim", "kamu yönetimi", "memurlar tarafından yönetim", "büyük yapılı örgütler ve modern toplum" gibi tanımları yapılmaktadır. Bürokrasi daha ...

    8. Internet Based Distance Education and Departments of Information and Records Management Internet Tabanlı Uzaktan Eğitim ve Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hüseyin Odabaş

      2003-03-01

      Full Text Available Recent developments in Internet and computer technology caused radical changes in education, as in all areas. The utilization of the Internet in the area of education provided new and better solutions to educational problems hitherto unthinkable. It is concluded that, a more effective and efficient education can be provided by using contemporary methods by the side of traditional methods. This article is concerned with the nature of distance education based on the Internet, its emergence and its advantages and disadvantages. Furthermore, the article deals with the applicability of distance education programs in the departments of information and records management in Turkey. Finally, an evaluation was made. Internet ve bilgisayar teknolojisindeki son gelişmeler, bütün alanlarda olduğu gibi, eğitimde de köklü değişimlere neden olmuştur. Internet'in eğitim alanında kullanılmaya başlamasıyla, o zamana kadar çözüm getirilemeyen bazı eğitim sorunlarına çözümler bulunmuştur. Geleneksel modellerin yanısıra, çağdaş yöntemleri uygulayarak daha etkin ve verimli bir eğitimin verilebileceği sonucuna varılmıştır. Bu makale, uzaktan eğitimin ne olduğu, ortaya çıkışı, Internet'e dayalı uzaktan eğitimin avantaj ve dezavantajları üzerinde durmaktadır. Ayrıca, uzaktan eğitim programlarının Türkiye'nin bilgi ve belge yönetimi bölümlerinde uygulanabilirliği de ele alınmış; bu açıdan bir değerlendirme yapılmıştır.

    9. Sucukların Bazı Kalite Kriterlerine Sodyum Nitrit ve Sodyum Tripolifosfatın Etkisi Üzerine Araştırma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      A. Hamdi Ertaş

      2015-02-01

      Full Text Available 3 g/kg sodyum tripolifosfat (STPP ve 150 mg/kg sodyum nitrit (SN içeren sucuklar üretilmiş ve vakum paketlenerek +4 oC de 30 gün süreyle muhafaza edilmiştir. Olgunlaşma ve muhafaza periyodunda sucukların bazı kalite kriterlerine STPP’in ve SN’in etkisi araştırılmıştır. Tüketim olgunluğuna gelen sucuklarda ve muhafaza süresinde, yağın oksidasyon derecesine (TBA-sayısı, kırmızılık derecesine ve toplam mezofil aerob bakteri (TMAB yükü üzerine SN’in olumlu yönde etkili olduğu (P<0.01. STPP’in ise TBA-sayısı, penetrometre değeri ve TMAB yükü üzerine olumlu yönde etkili olduğu saptanmıştır (P<0.01. Ancak TBA-sayısı ve 30 günlük muhafaza periyodu sonunda TMAB yükü üzerine SN’in etkisi, STPP’in etkisinden (P<0.01 daha fazladır.

    10. Larinks kanserli hastalarda serum CA 72-4, CA 19-9, CEA ve kombine tümör marker seviyelerinin karşılaştırılması ve prognostik değerleri

      OpenAIRE

      Altaş, Enver; Kızıltunç, Ahmet; Karaşen, R.Murat; Öztürk, Aziz; Sütbeyaz, Yavuz; Gündoğdu, Cemal

      2009-01-01

      SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 1997 Haziran; 4(3) Larinks kanserli hastalarda serum CA 72-4, CA 19-9, CEA ve kombine tümör marker seviyelerinin karşılaştırılması ve prognostik değerleri Enver Altaş Ahmet Kızıltunç R. Murat Karaşen Aziz Öztürk Yavuz Sütbeyaz Cemal Gündoğdu ÖzetLarinks kanserli hastaların tedavi etkinliklerinin takibinde çeşitli klinik ve laboratuvar tetkikleri kullanılmaktadır. Tümör markerleri de bu tetkiklerden birisidir. Ancak, CA 19-9 (Carbohydr...

    11. Siber Kimliklerin Kişiliğe Yansıması: Proteus Etki (Tanımı, Nedenleri Ve Önlenmesi)

      OpenAIRE

      TANHAN, Fuat; ALAV, Özlem

      2015-01-01

      Hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olan teknoloji ve internet bireyi ve toplumu farklı yönlerden etkisi altına alabilmektedir. Teknoloji ve internet sanal çevre diye bilinen yeni bir sosyal dünyanın oluşmasına neden olmuştur. Sanal dünya, sınırları neredeyse çizilemeyen bir çevre sunmakta ve bu çevre içinde bulunan bireyleri, kurumları etkilemekte ve dönüştürmektedir.  Söz konusu etki, kimi yönlerden olumlu, kimi yönlerden ise olumsuzlaşmaktadır. Sanal dünyadaki ilişkiler, kimlikle...

    12. Besinin Galleria mellonella (L.) (Lepidoptera: Pyralidae) Puplarının Toplam Lipid ve Toplam Yağ Asidi Yüzdelerine Etkisi

      OpenAIRE

      Taşkın, Deniz

      2010-01-01

      Galleria mellonella (L.) kepek, mısır unu, gliserinli mısır unu, petek ve yarı sentetik besin olmak üzere beş ayrı besin kullanılarak kültüre edilmeye çalışılmıştır. Kepek ve mısır ununda G. mellonella gelişmemiştir. Petek, yarı sentetik besin ve gliserinli mısır unu ile beslenen puplarda toplam lipit ve yağ asidi yüzdeleri belirlenmiştir. Toplam lipit ve yağ asidi yüzdesi gliserinli mısır unu ile beslenen grupta, diğer gruptakilere göre daha yüksek bulunmuştur...

    13. Alışveriş Merkezlerinin (AVM) Mekânsal Kullanımlarının ve Kullanıcı Eğilim ve Beklentilerin İrdelenmesi; Isparta Kenti Örneği

      OpenAIRE

      Gül, Atila; UZUN, Fatih; GÜL, İskender Emre; UZUN, İsmail; UZUN, Ömer Faruk

      2017-01-01

      Türkiye’de 1990’lıyılından itibaren sayıları hızla artan alışveriş merkezleri (AVM) kentselyaşamın önemli bir parçası ve bağımlısı haline gelmişlerdir.  Ancak AVM lerin yakın bir gelecekteberaberinde bu merkezlerin bir kısmı için cazibenin azalması ve atıl halegelmesi de mümkün olabilecektir. Türkiye’deki ekonomik ve sosyal ortam tam olarakdeğerlendirilmeden, dünyadaki popüler alışveriş merkezleri örneklerine benzertasarımlar yapılması nedeniyle Türkiye’deki kullanıcı beklentilerine cevapvere...

    14. Düşünme Stilleri Ve Anne-Baba Tutumları Arasındaki İlişki

      OpenAIRE

      Palut, Birsen

      2008-01-01

      Düşünme stili bireyin zihninde olup bitenlerin ve düşünme süreçlerinin farklı şekillerde dışa yansıması olarak tanımlanmaktadır. Düşünme stillerinin oluşum ve gelişim sürecinde bireyin sosyalleşme süreci önemli bir yer tutmaktadır. Bu süreçte anne ve baba tutumları bireylerde hangi tür düşünme süreçlerinin baskın hale geleceğinin belirlenmesinde en önemli faktörlerden birini oluşturmaktadır. Ailelerin içinde yaşadığı kültürel değerler ve inançlar ebeveynlerin çocuk yetiştirme değerlerini, gel...

    15. I. Dünya Gıda Günü Münasebetiyle Ülkemizin Gıda ve Beslenme Sorunlarına bir Bakış

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      M. Hilmi Pamir

      2015-02-01

      Full Text Available Gıdaların kontrolu ve mevzuatıyla tüketicinin sağlık ve ekonomik yönden korunması, toplumun daha iyi beslenmesi, gıdalarda işleme, depolama ve pazarlama sırasında meydana gelebilecek kayıpların önlenmesi, yasalardaki ve standartlardaki koşulların yerine getirilmesi amaç edilir. Bu tanımlama içinde kalarak. I. Dünya Gıda Günü münasebetiyle yalnız ulusla açıdan gıda kontrolu ve mevzuatına bakmak istiyorum. Buna göre bu konuda sorunlarımızı 3 başlık altında toplamak olasıdır: (1 Yasal kargaşalık, (2 Örgütsel kargaşalık ve (3 Kavram ve kapsam kargaşalığı.

    16. KENARLARI MASİFLİ VE MASİFSİZ MDF LEVHALARINDA KAVELA ÇAPLARININ ÇEKME DİRENCİNE ETKİLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yalçın ÖRS

      1999-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada, kenarları 5, 8 ve 12 mm kalınlığında kayın masif malzeme ile masiflenmiş ve masiflenmemiş orta yoğunlukta lif levha (MDF deney örneklerine 6, 8 ve 10 mm çapındaki kavelalar, 25 mm derinlikte delikler açılarak PVAc tutkalı ile yapıştırılmıştır. Hazırlanan örneklere aynı amaçla yapılmış bir çalışma örnek alınarak çekme deneyi uygulanmış ve kavela çapı ile masif malzeme kalınlığının kavela çekme direncine etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak kavela çekme direnci; en yüksek ? 6 mm kavela ve 8 mm kalınlıkta masifli MDF?de (2.294 N/mm 2 , en düşük ?10 mm kavela ve masifsiz MDF?de (1.314 N/mm 2 gerçekleşmiştir.

    17. Wnt/β-catenin signaling promotes self-renewal and inhibits the primed state transition in naïve human embryonic stem cells.

      Science.gov (United States)

      Xu, Zhuojin; Robitaille, Aaron M; Berndt, Jason D; Davidson, Kathryn C; Fischer, Karin A; Mathieu, Julie; Potter, Jennifer C; Ruohola-Baker, Hannele; Moon, Randall T

      2016-10-18

      In both mice and humans, pluripotent stem cells (PSCs) exist in at least two distinct states of pluripotency, known as the naïve and primed states. Our understanding of the intrinsic and extrinsic factors that enable PSCs to self-renew and to transition between different pluripotent states is important for understanding early development. In mouse embryonic stem cells (mESCs), Wnt proteins stimulate mESC self-renewal and support the naïve state. In human embryonic stem cells (hESCs), Wnt/β-catenin signaling is active in naïve-state hESCs and is reduced or absent in primed-state hESCs. However, the role of Wnt/β-catenin signaling in naïve hESCs remains largely unknown. Here, we demonstrate that inhibition of the secretion of Wnts or inhibition of the stabilization of β-catenin in naïve hESCs reduces cell proliferation and colony formation. Moreover, we show that addition of recombinant Wnt3a partially rescues cell proliferation in naïve hESCs caused by inhibition of Wnt secretion. Notably, inhibition of Wnt/β-catenin signaling in naïve hESCs did not cause differentiation. Instead, it induced primed hESC-like proteomic and metabolic profiles. Thus, our results suggest that naïve hESCs secrete Wnts that activate autocrine or paracrine Wnt/β-catenin signaling to promote efficient self-renewal and inhibit the transition to the primed state.

    18. “Mücadele ve Direnişin” cesur ajanı Ken Loach’un sinemasında insanın “Özgürleşme” sorunu: Psikanalitik yöntemle “Ülke ve Özgürlük” filmi analizi

      OpenAIRE

      Kaplan, Neşe; Kaplan, Ali Barış

      2011-01-01

      Bu çalışmada amacımız, Ken Loach Sinemasının genel özelliklerini ortaya koymak ve spesifik olarak “Ülke ve özgürlük” filmini psikanalitik yöntemle analiz etmektir. Filmlerinde, “Sınıf mücadelesi” ve “bireysel özgürlük” sorununu tartışan Ken Loach, “Ülke ve özgürlük” filmi ile esasen globalleşme süreci içindeki Modern toplumu eleştirmektedir. Yakın geçmişin hikayesini anlatan film, nostaljik değildir; bugüne de mesajı olan dinamik bir anlatı sunar....

    19. Mo(ve)ment-methodology

      DEFF Research Database (Denmark)

      Mørck, Line Lerche; Christian Celosse-Andersen, Martin

      2018-01-01

      This paper describes the theoretical basis for and development of a moment-movement research methodology, based on an integration of critical psychological practice research and critical ethnographic social practice theory. Central theoretical conceptualizations, such as human agency, life...... conditions and identity formation, are discussed in relation to criminological theories of gang desistance. The paper illustrates how the mo(ve)ment methodology was applied in a study of comprehensive processes of identity (re)formation and gang exit processes. This study was conducted with Martin, a former....... This is a moment which captures Martin’s complex and ambiguous feelings of conflictual concerns, frustration, anger, and a new feeling of insecurity in his masculinity, as well as engagement and a sense of deep meaningfulness as he becomes a more reflective academic. All these conflicting feelings also give...

    20. Mikrodenetleyici Denetimli Televizyon Deney Seti Tasarımı ve Gerçekleştirilmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Serdar ÇİÇEK

      2009-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada, teknik ve mesleki eğitim veren fakülteler, yüksekokullar, endüstri meslek liseleri, çıraklık ve yaygın eğitim merkezleri, meslek kursu veren belediyeler ve özel eğitim merkezleri vb. kurumlardaki görüntü sistemleri, televizyon tekniği, televizyon teknik servisliği gibi televizyon sisteminin ve televizyon arıza-onarım-bakım konularının işlendiği derslerde, derslerin pratik uygulama kısmında kullanılmak üzere bir televizyon deney seti tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Bu deney seti ile öğrenciler/ kursiyerler derste edindiği teorik bilgiler ışığında televizyon sistemlerini daha iyi kavrayabilecek, televizyon arızalarını bulma becerisini uygulamalı olarak geliştirebilecektir. Deney setine ek olarak televizyon ile bağlantılı bir ölçüm panosu da gerçekleştirilmiştir. Böylece televizyon üzerinde istenen ölçümler rahatça yapılabilmektedir. Geliştirilen deney setinde, kullanıcının birden fazla hatayı aynı anda gerçekleştirerek hata bulma adımlarını geliştirmesi mümkündür.

    1. THE PERCEPTION OF OLD AND NEW VALUES IN THE TWO STORIES OF ÖMER SEYFETTİN “BAHAR VE KELEBEKLER” AND “AŞK DALGASI” ÖMER SEYFETTİN’İN “BAHAR VE KELEBEKLER” İLE “AŞK DALGASI” ADLI İKİ HİKÂYESİNDE ESKİ VE YENİ DEĞERLER ALGISI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Gülten BULDUKER

      2012-01-01

      Full Text Available Ömer Seyfettin, a Pioneer within them ovement of Genç Kalemler, is a distinguished writer with his essay sand stories. He has aimed to write his work swith a pure language and national in an emotional way. The attitude, the post Tanzimat philosophers had taken, with the ideas towards the value judgements, more or less have defined the contents of his works. The writer is in search of new values to shape the society. In this article it has been the main goal toindicate Ömer Seyfettin’s ideas about the old and the modern way of life, and some sort of dilemmas he has been through in Bahar ve Kelebekler and Aşk Dalgası. It is seen that the writer, who believes that maro cilised society can be provided only by breaking hard fanaticism, supports equality of men and women, criticises arranged marriage style, is dreaming of a progressand development Ömer Seyfettin, öncüsü olduğu Genç Kalemler hareketi içerisinde hikâye ve makaleleriyle öne çıkan bir yazardır. Eserlerini sade bir dil ve millî bir duyuş-düşünüşle kaleme almayı amaçlamıştır. Tanzimat sonrası fikir adamlarının “Doğu ve Batı”ya ait değer yargıları karşısındaki düşünceleri ile almış oldukları tavır, az çok onun eserlerinin de muhtevasını belirlemiştir. Yazar, eski gelenek ve göreneklerin önemini yitirmesi durumunda, topluma şekil verecek yeni değerlerin arayışı içerisindedir. Bu makalede Ömer Seyfettin’in Bahar ve Kelebekler ile Aşk Dalgası adlı hikâyelerinde eski ve yeni yaşam tarzı konusundaki düşünceleri ile düştüğü bazı çelişkili durumlar sergilenmeye çalışılmıştır. Daha medenî bir toplum yapısının katı taassupların kırılmasıyla sağlanabileceğine inanan yazarın, kadın-erkek eşitliğini savunduğu, görücü usulünü eleştirdiği; ilim ve fen ışığında bir yükselme, ilerleme hayal ettiği görülmektedir.

    2. Yazılım geliştiricilerin kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konusundaki farkındalıklarının ve bilgi seviyelerinin belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yavuz İnal

      2016-10-01

      Full Text Available Bu çalışma yazılım geliştiricilerinin kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konularındaki farkındalıklarının ve bilgi seviyelerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bunun yanında katılımcıların kullanılabilirlik aktivitelerinin yazılım geliştirme süreçlerine hangi aşamada dâhil edilmesi gereği konusundaki düşünceleri analiz edilmiştir. Çalışmaya 59 yazılım geliştiricisi katılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde veriler anket aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise, katılımcılar arasından gönüllülük esasına göre seçilen bir grup yazılım geliştirici ile ayrıntılı mülakat yapılmış ve konuyla ilgili detaylı bilgi alınmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre yazılım geliştiricilerinin önemli bir bölümünün bu konularda herhangi bir eğitim almadıkları belirlenmiştir. Geliştiricilerin çoğunun kendilerini yazılım projesi geliştirme ekibi içerisinde kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konularında en az farkındalığa ve bilgiye sahip grup olarak gördükleri belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcıların kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik gibi kavramlara yönelik eksik ya da yanlış bilgi sahibi oldukları görülmüştür.

    3. Budget Impact of Enzalutamide for Chemotherapy-Naïve Metastatic Castration-Resistant Prostate Cancer.

      Science.gov (United States)

      Bui, Cat N; O'Day, Ken; Flanders, Scott; Oestreicher, Nina; Francis, Peter; Posta, Linda; Popelar, Breanna; Tang, Hong; Balk, Mark

      2016-02-01

      Prostate cancer is expected to account for approximately one quarter of all new diagnoses of cancer in American men in 2015. The cost of prostate cancer care is expected to reach $15.1 billion by the year 2020, up from $11.9 billion in 2010. Given the high burden of prostate cancer, health care payers are interested in quantifying the potential budget impact of new therapies. To estimate the budget impact of enzalutamide for the treatment of chemotherapy-naïve metastatic castration-resistant prostate cancer (mCRPC) from a U.S. payer perspective. A model was developed to assess the budget impact of enzalutamide for treatment of chemotherapy-naïve mCRPC patients in a hypothetical 1-million-member U.S. health plan over a 1-year time horizon. Comparators included abiraterone acetate, sipuleucel-T, radium Ra 223 dichloride, and docetaxel. Epidemiologic data, including National Cancer Institute Surveillance, Epidemiology, and End Results (SEER) incidence rates, were used to estimate the number of chemotherapy-naïve mCRPC patients. Dosing, administration, duration of therapy, and adverse event rates were based on package inserts and pivotal studies. Drug costs were obtained from RED BOOK and Centers for Medicare & Medicaid Services (CMS) average sales price pricing files, costs of administration and monitoring from the CMS physician fee schedule, and adverse events from the Agency for Healthcare Research and Quality Healthcare Cost and Utilization Project and published literature. Market shares were estimated for each comparator before and after adoption of enzalutamide. The incremental aggregate budget impact, per patient per year (PPPY), per patient per month (PPPM), and per member per month (PMPM), was calculated. One-way sensitivity analyses were performed. In a population of 115 chemotherapy-naïve mCRPC patients, adopting enzalutamide had an annual incremental budget impact of $510,641 ($4,426 PPPY, $369 PPPM, and $0.04 PMPM). Results were most sensitive to

    4. VERGİ GELİRLERİ VE KAMU HARCAMALARI AÇISINDAN ENFLASYON: TANZİ VE TERS TANZİ ETKİLERİ

      OpenAIRE

      ÇAVUŞOĞLU, A. Tarkan

      2005-01-01

      Bu çalışma, Tanzi etkisi olarak adlandırılan enflasyonun reel vergi gelirleri üzerindeki etkisi ile ters Tanzi etkisi olarak adlandırılan enflasyonun reel kamu harcamaları üzerindeki etkisini konu etmektedir. Çalışmada, enflasyonun bütçe dengesi üzerindeki etkisi, Tanzi ve ters Tanzi etkileri kapsamında ekonometrik bir yaklaşımla incelenmeye çalışılmıştır. Elde edilen ampirik bulgular, 1987-2003 döneminde Türkiye ekonomisinde yaşanan yüksek enflasyonun, hem vergi gelirlerinin hem de kamu har...

    5. Roma Hukuku’nda Gemi, Han ve Ahır İşletenlerin Receptum Sorumluluğu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mehmet YEŞİLLER

      2013-04-01

      Full Text Available Çalışmamızda Roma Hukuku'nda gemi, han ve ahır işleten kimselerin sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler ele alınmıştır. Roma?da özellikle gemi, han ve ahır işleten kimselerin yanlarında çalıştırdıkları kişilerin güvenilir olmamasından dolayı, taraflar arasındaki istisna sözleşmesinden kaynaklanan custodia sorumluluğuna ek olarak "actio de damno aut furto adversus nautas, caupones, stabularios ve receptum, nautae, cauponis, stabularii" sorumluluklarının düzenlendiği kaynaklardan anlaşılmaktadır. Praetor Edictum'larıyla sağlanan ve haksız fiil benzerlerine dayanan söz konusu bu uygulamaların, Roma'da istisna sözleşmesinin koruyamadığı alana ilişkin olarak geniş uygulama imkanı buldukları görülmektedir.

    6. Erwinia amylovora Enfeksiyonu Sonrası Elma, Armut ve Ayva Çeşitlerinde Konukçu Protein Miktarlarının Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şerife Çetin

      2014-11-01

      Full Text Available Ateş yanıklığı hastalığına neden olan Erwinia amylovora, Rosaceae familyasından başta armut, elma ve ayvalarda zararlı bakteriyel bir patojendir. Bu çalışmada, E. amylovora’ nın 2 virülent izolatının (Ea234-1 ve Ea240-3 farklı elma (Braeburn, Fuji, Gala ve Golden Delicious, armut (Santa Maria ve Williams ve ayva (Eşme ve Ekmek çeşitlerinde enfeksiyonu sonucu zamana bağlı olarak toplam protein miktarlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. E. amylovora (108 hücre ml-1 ile yaprak inokulasyonundan sonraki 24, 36 ve 72. saatlerde örnekler alınmıştır. Enfeksiyonların doğrulanması için, bakteri inokule edilen bitkilerden re-izolasyonlar yapılmış ve etmen biyokimyasal ve moleküler testlerle E. amylovora olarak tanılanmıştır. Toplam protein miktarlarının belirlenmesinde Bradford yöntemi ve SDS-PAGE analizleri için Laemmli yöntemleri kullanılmış, protein ekstraktlarının 595 nm’ de absorbans değerleri elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, elma çeşitlerinde E. amylovora enfeksiyonu sonrası kontrole kıyasla 24. saatte toplam protein miktarının arttığı, 36. ve 72. saatte miktarın azaldığı, Braeburn çeşidinin en yüksek protein miktarına sahip olduğu belirlenmiştir. Armut çeşitlerinde, 24. ve 36. saatlerde toplam protein miktarı artarken, 72. saatte protein miktarının azaldığı ve Santa Maria çeşidinin en yüksek protein miktarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayva çeşitlerinde, toplam protein miktarının 72. saatte arttığı ve Eşme çeşidinin en yüksek protein miktarına sahip olduğu belirlenmiştir. SDS-PAGE analizi sonucunda, farklı molekül ağırlıklarına sahip protein fraksiyonları elde edilmiştir. Elma ve ayva çeşitlerinde sırasıyla yaklaşık 55-70 ve 35-55 kDa, armut çeşitlerinde ise yaklaşık 55-70 kDa molekül ağırlığında protein bantları belirlenmiştir.

    7. Laparaskopik Kolesistektomide Granisetron ve Granisetron-Droperidol Kombinasyonunun Postoperatif Bulantı Kusma Üzerine Etkileri

      OpenAIRE

      Özmen, Sadık; Eroğlu, Füsun; Yavuz, Lütfi; Aydın, Cemalettin

      2009-01-01

      SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2000 Mart; 7(1) Laparaskopik Kolesistektomide Granisetron ve Granisetron-Droperidol Kombinasyonunun Postoperatif Bulantı Kusma Üzerine Etkileri Sadık Özmen, Füsun Eroğlu, Lütfi Yavuz, Cemalettin Aydın Özet Elektif laparoskopik kolesistektomi planlanan 60 olguda postoperatif bulantı kusma (POBK) profilaksisinde granisetron ve granisetron-droperidol kombinasyonunun etkinliğini araştırmayı amaçladık....

    8. GATT VE URUGUAY-RAUNT: GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN DÜNYA TİCARETİNDEKİ YAPISAL BAĞIMLILIKLARININ ARTMASI

      OpenAIRE

      Kartal, Zeki

      2018-01-01

         Bu makalenin problem alanını dünya pazarı ile bu pazarda ticaretin en büyük bölümünü düzenleyen GATT ve Uruguay-Raunt'u oluşturdu. Bu alanın aktörleri olarak da sanayi ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler seçildi. Çalışma bakımından anlamlı bulunan sorular şöyle formüle edildi: GATT ve Uruguay-Raunt'un dünya pazarında gelişmekte olan ülkelerin bağımlılığını arttırdı mı yoksa azalttı mı? GATT ve Uruguay-Raunt'un kazananları ve kaybedenleri kimlerdir?   Yukarıdaki sorulara şu m...

    9. Geometrik Yapıların İnşasında Pergel ve Çizgecin Kullanımı

      OpenAIRE

      Erduran, Ayten; Yeşildere, Sibel

      2010-01-01

      Bu yapıda üç matematik öğretinin pergel ve çizgeçmenin geometrik yapıları süreçleri incelenmektedir. Öğretmenlerin geometri yapı yapımı ve ilgili dersleri video kamera ile kaydedilmiş ve derslerdeki öğretmen-öğrenci-araç üçlüsü arasındaki etkileşim incelenmiştir. Ders Kitaplığı içeren öğretmenlerle görüşmeler yapıldı. Çalışmada üç matematik öğretmeninin pergel ve çizgeci geometrik yapılar yapı mühendisliği. Araştırma pergel ve çizgeçle geometrik yapıların inşasına ezbere bir anlayışla öğretme...

    10. Ziştovi ve Yaş Antlaşması Arasında Tuna Kıyısında Bir Osmanlı Kenti: Silistre (1791–1793 The Danube Coast Between The Treaty Of Ziştovi And Yaş An Ottoman City: Silistra (1791 – 1793

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hava SELÇUK

      2013-07-01

      Full Text Available Silistra Otoman Empire was an important port city on the banksthe Danube River. Therefore, especially in the river trade and battelswere important tasks. The Province of Silistra had a strategical importance by economical and military means. İt was also on the route of Ottoman-Russian and Otoman-Austria wars geographically. Silistra which is consulted both İbrail and rationing of İstanbul has an important function (cureal, hardtack, Weapons etc.. This study has been used as a source the book number 50 of Şeryiyye registries((1791-1793. Before and after the book number 50 in these treaties treaties from Silistra political, social, economic, and military issues contains information . Ser’iyye Sicilleri, that's court records, is an important source in revealing the political, judicial and social conditions of Ottoman society. Seri'yye Sicili Numbered 50 of Silistra, at Bulgarian archive “National Biblioteque”, forms the backbone of this paper. The record book in question includes 233 documents covering (apostasy, Austrian Prisoners such the economic and social events as heritage cases, family, appointment decisions of some officials, ship building, ambassy, tax (cereal, duhan, adat-ı ağnam. Bandit, the grain ship with move conversion topics are explored. The imperial orders (ferman and emir which all shed light on the military issues have been recorded in the ser'iye sicilleri. Based on the court records between 1791 and 1793 of Silistra, it will be mentioned about the social life of the town. Silistre Osmanlı Devleti’nin Tuna Nehri kıyısında bulunan önemlibir liman kenti idi. Bu nedenle özellikle nehir ticareti ve donanmasavaşlarında önemli görevler üslenmekte idi. Ekonomik ve askerî açıdanstratejik bir konuma sahip olan Silistre coğrafi açıdan da Osmanlı-Rusve Osmanlı-Avusturya savaşlarının ana güzergâhı üzerindeydi. Bunedenle Silistre gerek İbrail, gerek İstanbul’un iaşe ihtiyac

    11. Roma Hukuku’nda Gemi, Han ve Ahır İşletenlerin Receptum Sorumluluğu

      OpenAIRE

      YEŞİLLER, Mehmet

      2013-01-01

      Çalışmamızda Roma Hukuku'nda gemi, han ve ahır işleten kimselerin sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler ele alınmıştır. Roma?da özellikle gemi, han ve ahır işleten kimselerin yanlarında çalıştırdıkları kişilerin güvenilir olmamasından dolayı, taraflar arasındaki istisna sözleşmesinden kaynaklanan custodia sorumluluğuna ek olarak "actio de damno aut furto adversus nautas, caupones, stabularios ve receptum, nautae, cauponis, stabularii" sorumluluklarının düzenlendiği kaynaklardan...

    12. Meyve Konservelerinde ve Sularında Bozulmalara Neden Olan Küf Mantarları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Jale Acar

      2015-02-01

      Full Text Available Bakteriler, meyve suları ve konservelerinin bozulmalarında pek önemli rol oynamadıkları halde mayalar ve özellikle küf mantarları bu bozulmalarda önemli bir yer alırlar. Çeşitli mikroorganizmaların gelişme isteklerinin farklı olması buna neden olmaktadır. Küf mantarlarının büyük bir kısmı ancak aerob koşullar altında gelişebilirler. Bu gelişme en fazla yüzeydedir. Konserve kutularının hermetikli olan kapatılması ve tepe boşluğunda çok az oksijen bulunması yüzeyde küf mantarlarının gelişmesini önlemekle beraber Byssochlamys cinsinden küf mantarları anaerob koşullar altında fazla olmasa bile gelişebilmektedirler. Küf mantarları bakterilere oranla az miktarda suya gereksinim duyarlar. Aspergillus glaucus ve birçok Penicillium türleri kserofil olup aktif suyun çok düşük olduğu 0.70-0.75 gelişebilmelerine karşın bu değer bakterilerde 0.90-0.98 arasındadır. Çok az miktardaki su örneğin, yüzeydeki kondense su pastörizasyonda öldürülemeyen veya sonradan herhangi bir şekilde reçel kabına giren küflerin gelişmesine yardımcı olabilir. Sonradan bulaşma özellikle evlerde yapılan ve soğuduktan sonra kapağı kapatılan, özellikle reçel kabı selofan kağıdı ile kapatılıyorsa, sık sık görülmektedir. Diğer taraftan kaplar reçel soğutulmadan kapatılacak olursa suyun kondense olma miktarı artmaktadır.

    13. Zeytinyağı Üretiminde HACCP Uygulamasının Önemi ve Kazandıracakları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Gülgün Yıldız Tiryaki

      2015-02-01

      Full Text Available Uluslararası ticaretin gelişmesi, tüketicinin bilinçlenmesi, gıda ürünleri satın almada çeşitlilik ve farklılık taleplerinin yani sıra saflık ve çevre kaygısının artması, üreticilerin ve karar alıcıların konuya daha hassas ve bilinçli yaklaşmalarını sağlamıştır. Bu bağlamda, küreselleşen dünyada, HACCP uluslararası platformda kabul görmüş, bilimsel temele dayalı önleyici bir sistem olarak gıda güvenirliliğinde yerini almıştır. Bu itibarla, uluslararası mevzuatlara uyum sağlamak ve Türkiye'nin pazar payının arttırılması yönünden HACCP sistemi, işletmeler açısından giderek önem kazanmıştır. Bu çalışma ile, ülke ekonomisi açısından büyük önemi olan zeytinyağı üretiminde HACCP uygulamasının önemi ve kazandırdıkları ele alınacaktır.

    14. DEFPOS Tayfölçeri ve Bazı İyonize Olmuş Kaynakların Hα Tayfları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muhittin ŞAHAN

      2017-08-01

      Full Text Available Bu çalışma, DEFPOS tayfölçeri, veri indirgeme teknikleri, parlaklık kalibrasyonu ve gökadamızın dört farklı iyonize olmuş bölgesinden (NGC6530, NGC1973, NGC1501, NGC6514 alınan Hα (6563Å tayfları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Gözlemlerde 600s ile 3600s arasında değişen uzun poz süreleri kullanılmıştır. Tayflar, kaynakların çizgi genişlikleri, LSR hızları ve parlaklıkları hakkında bilgi sağlamaktadır. Bu tayflardan, yapıların LSR’a göre hızları ve parlaklıkları sırasıyla, NGC6530 için 11.80±0.2 km/s ve 24409.70±16.8 R, NGC1973 (Sh2-279 için 13.65±0.7 km/s ve 477.87±3.2 R, NGC1501 için -26.26±2.6 km/s ve 255.13±4.5 R ve NGC6514 için 14.43±0.2 km/s ve 1856.71±0.6 R olarak bulunmuştur. Ayrıca, her salma kaynağı için parlaklık değerleri kullanarak salma ölçüleri hesaplanmıştır. Bazı sonuçlar, literatürden elde edilen değerlerle karşılaştırılmıştır. Literatürde düşük açısal genişliğe sahip olan bu tür kaynakların parlaklık ve LSR hızları hakkında yeterli bilgi bulunmadığından, DEFPOS ile elde edilen verilerinin literatüre katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.

    15. Beslenme ve Halk Sağlığı Yönünden Önemli Bazı Sebzeler I: Sarımsak (Allium sativum L., Enginar (Cynara scolymus L., Kereviz (Apium graveolens L. ve Lahana (Brassica oleraceae

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nejat Altıniğne

      2015-02-01

      Full Text Available Karbonhidrat, mineral madde ve vitamin gibi önemli bazı besin ögelerini çok miktarda içeren sebzeler, beslenme amacıyla kullanıldıkları gibi, içerdikleri bazı ilaç etken maddeleri nedeniyle halk sağlığında tedavi amacıylada kullanılmaktadırlar. Bu makalede genel özellikleri, besin içerikleri ve halk sağlığında kullanılma amaçları yönünden sarımsak (A. sativum, enginar (C. scolymus, kereviz (A. graveolens ve lahana (B. oleraceae sebzeleri ele alınarak incelenmiştir.

    16. Nar Kabuğu Ekstraktının Antimikrobiyel ve Antioksidan Aktivitesinin Köfte Kalitesine Etkisi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hazret Özdemir

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, soğukta depolanan köftenin mikrobiyel ve oksidatif stabilitesine nar kabuğu ekstraktı (NKE’nın etkisi araştırılmıştır. Nar kabuğundan elde edilen sulu ekstrakttan liyofilize toz ekstrakt elde edilmiş ve köfte formülasyonuna %0.1 (NKE1, %0.2 (NKE2 ve %0.3 (NKE3 konsantrasyonlarında ilave edilmiştir. NKE içeren köfteler, %0.01 BHT içeren ve herhangi bir antioksidan kaynağı içermeyen kontrol örneklerle aerobik ortamda 4±1oC’de depolama süresince karşılaştırılmıştır. NKE, BHT’den daha yüksek antioksidan aktivite göstermiştir. Antimikrobiyel aktivite testlerinde, kullanılan NKE konsantrasyonlarından %0.2 ve %0.3 test edilen bakterilerden sadece Staphylococcus aureus üzerine inhibitör etki göstermiştir. Köftede TAMB, TAPB gelişimi, kontrol ve BHT’li örneklerle karşılaştırıldığında NKE ilavesi ile baskılanmıştır. NKE konsantrasyonu arttıkça, Enterobacteriaceae sayısındaki artış daha az olmuştur. Diğer yandan Lipid oksidasyonu, artan NKE düzeyi ile geciktirilmiştir. Köfteye %0.2-%0.3 NKE ilavesi, kötü koku oluşumunu ve kokuşmanın algılanmasını 6 gün süreyle engellemiştir. Sonuç olarak, nar kabuğu, köftelerin raf ömrünü uzatmak amacıyla uygun bir doğal katkı maddesi olma potansiyeline sahiptir.

    17. Éra opoziční smlouvy ve světle veřejného mínění

      Czech Academy of Sciences Publication Activity Database

      Červenka, Jan

      2016-01-01

      Roč. 14, č. 2 (2016), s. 17-32 ISSN 1214-438X Institutional support: RVO:68378025 Keywords : Czech Republic * opposition agreement * minority government Subject RIV: AD - Politology ; Political Sciences OBOR OECD: Sociology https://cvvm.soc.cas.cz/cz/casopis-nase-spolecnost/prehled-clanku/133-2016-2/4341-era-opozicni-smlouvy-ve-svetle-verejneho-mineni

    18. Lactobacillus casei’nin Sağlık Üzerine Etkileri ve Gıda Endüstrisinde Kullanımı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Vesile Funda Sömer

      2015-02-01

      Full Text Available Lactobacillus casei suşları çiğ ve fermente süt ürünleri, taze sebzeler, bitkisel fermente ürünler, anne sütü, insan ve diğer sıcakkanlıların sindirim sistemi, toprak ve göl gibi çeşitli ortamlarda yaygın olarak bulunmaktadır. Bu bakteriler yüksek miktarda laktik asit üretimi, ürünlerin lezzet, aroma ve duyusal özelliklerini iyileştirme, düşük pH ve safra tuzuna yüksek tolerans, antimikrobiyel ve antidiyarejenik gibi özellikleri sayesinde gıda endüstrisinde, özellikle fermente süt ürünlerinin üretilmesinde başlatıcı kültür ve probiyotik olarak kullanılmaktadır. L. casei suşlarının kanser tedavi sürecini hızlandırma, bağışıklık sistemini uyarma, kolesterol seviyesini düşürme, çeşitli kronik hastalıklara karşı etki gösterme, patojen mikroorganizmaların gelişmesinin engellenmesi gibi sağlık üzerine pek çok olumlu etkisi belirlenmiştir. Bu derlemede L. casei’nin sağlık üzerindeki olumlu etkileri ve endüstriyel kullanım alanlarına değinilirken, bu konuda yapılan çalışmalardan örnekler verilmektedir.

    19. Sesli Okuma ve Konuşma Prozodisi: İlişkisel Bir Çalışma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hasan Keskin

      2013-02-01

      Full Text Available Bu araştırma,  ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin sesli okuma ve konuşma prozodileri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla ilişkisel tarama modelinde yapılmıştır. Araştırmaya,  Konya ve Afyonkarahisar’da ilköğretim dördüncü sınıfa devam eden 50 öğrenci katılmıştır.  Öğrencilerin sesli okumaları ve konuşmaları video ile kayıt altına alınmış, daha sonra bu kayıtlar üzerinde ölçekler aracılığıyla puanlamalar yapılmıştır. Sesli okuma ve konuşma prozodisi arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Tekniği kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, öğrencilerin sesli okuma ve konuşma prozodileri arasında, pozitif yönlü orta düzeyde bir ilişki çıkmıştır. Öğrencilerin sesli okumaları ve konuşma prozodi puanları cinsiyet açısından ayrı ayrı incelenmiş; kız ve erkek öğrencilerin ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık çıkmamıştır. Ayrıca, öğrencilerin sesli okuma ve konuşmalarındaki prozodik düzeyi belirlemeye yönelik ölçümler yapılmıştır. Bu ölçüm sonuçlarına göre, araştırmaya katılan öğrencilerin %52’sinin sesli okuma prozodilerinin,  %48’inin ise konuşma prozodilerinin düşük düzeyde olduğu görülmüştür.

    20. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Polonya Sinemasında Milliyetçi Muhafazakâr Bir Yönetmen: Andrzej Wajda / A Nationalist-Conservative Director in Polish Cinema After the Second World War: Andrzej Wajda

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Süleyman SIDAL

      2015-04-01

      Full Text Available Bu çalışma Polonya sinemasının dünya çapında ün kazanmış yönetmenlerinden biri olan Andrzej Wajda’nın politik görüşlerini gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Çektiği filmlerle milliyetçi ve muhafazakâr bir tutum benimseyen Andrzej Wajda’nın bakışını anlamak için Danton, Ecinniler ve Katyn isimli filmleri incelenecektir. Wajda’nın politik duruşunu ortaya koyabilmek için önce milliyetçilik ve muhafazakârlık kavramları değerlendirilecek, ardından Wajda’nın hayatı ve filmografisi üzerinde durulacaktır. Esas olarak Danton, Ecinniler ve Katyn filmleri ele alınacaktır. Çalışmanın temel tezi Andrzej Wajda’nın belli ölçüde aydınlanma değerlerini miras alan Nazizm ve sosyalizme karşı Polonya milliyetçisi ve muhafazakâr değerleri ön plana çıkaran bir yaklaşım ortaya koyduğu yönündedir. / This study attempts to review the political view of Andrzej Wajda who is one of the best known film director of Poland cinema. I analyze Wajda’s films, Danton, Les Possedes and Katyn in order to understand his nationalist and conservative attitude. First, I briefly evaluate the meaning of nationalism and conservatism, and then consider his life story and filmography. Yet, I mainly concentrate on those films Danton, Les Possedes and Katyn in the context of the relationship between nationalism and conservatism. Basic argument of the article is that Andrzej Wajda has a nationalist and conservative political tendency which stands against both Nazism and Socialism, and the Enlightenment ideas which to some extend rooted in these ideologies.

    1. S-36: Aynı Kronolojik Yaştaki Erkek Futbolcuların Antropometrik ve Performans Değişimleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mustafa Şahi̇n

      2017-03-01

      Full Text Available GİRİŞ: Adolesan dönemde özellikle büyüme ve maturasyonda belirgin farklılıklar meydana gelmektedir. Aynı kronolojik yaş grubundaki erkeklerde biyolojik maturasyon çeşitliliği sporcularda kas gücünü, dayanıklılığı, hızı, performansı etkilemektedir. Bu etkinin gösterilebilmesi, ölçülebilmesi için minimum-maksimum ne kadar zamana ihtiyaç olduğu net değildir.AMAÇ: Aynı kronolojik yaş grubunda orta ergenlik döneminde olan erkek futbolcularda belirli bir zaman süresinde biyolojik maturasyonlarındaki değişiklilikleri ve performans sonuçlarına etkisini göstermektir.Gereç ve YÖNTEMLER: 2003 doğumlu milli takım seçmelerine davet edilen 169 erkek futbol oyuncusunun 2016 10.ay ve 2017 1.ay antropometrik ölçümlerinin değişimlerini, fizik performans test çeviklik, dayanıklık, sürat, dikey sıçrama sonuçları ile karşılaştırdık. Gruplar arası farklılıkların saptanmasında paired-samples t-test kullanıldı. P0,05. Akademi lig futbolcularında çeviklik (p<0,01, sürat 10m süre azalışı ve dayanıklılıkta artış (p<0,05 düzeyindeydi. Amatör lig sporcularında ise çeviklik ve dayanıklılıkta artış, sürat 10m, 20m, 30m.de süre azalışı (p<0,01 saptandı. Kalecilerde çeviklik ve dayanıklılık artışı (p<0,01, defans oyuncularında boy, kilo, çeviklik ve dayanıklılık artışı (p<0,01 düzeyinde, orta saha oyuncularında boy, çeviklik artışı (p<0,01, sürat 10 ve 30m süre azalışı (p<0,05, forvet oyuncularında ise sadece çeviklik parametresinde artış (p<0,01 gözlemlendi.SONUÇ: U-14 yaş kategorisinde mücadele eden futbolcuların dört aylık dönem içerisinde atletik performans göstergelerinin olumlu yönde geliştiği saptandı. Adolesan dönemde aynı kronolojik yaş grubundaki futbolcularda erken maturasyon kas gücü, dayanıklılık, performans ve yeteneğin geliştirilmesinde avantajdır. Fiziksel değişimin performansa kısa sürede ve doğru yans

    2. Bulut Bilişim ve Mali Etkileri: Bulutta Vergi=Cloud Computing And Its Financial Effects: Tax On Cloud

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Metin TURAN

      2014-12-01

      Full Text Available Bulut bilişim genel olarak yazılımın, altyapının ve platformun hizmet olarak sunulması ve bu bilişim kaynaklarına çoğunlukla İnternet üzerinden yerden bağımsız erişim sağlanmasıdır. Bulut bilişim İnternetin gelişmesi ve kullanımının artması ile yaygınlaşmıştır. Bu çalışmanın amacı, kullanılan ya da hizmete sunulan bulut bilişim hizmetleri için oluşan vergi konusunu analiz etmektir. Çalışmada, kurum ve kuruluşların bulut bilişim hizmetleri dolayısıyla hangi tür vergilere tabi oldukları incelenmiş ve ortaya çıkan sorunlar belirtilerek çözüm önerileri sunulmuştur. Bu kapsamda, vergi kanunları ve ikincil mevzuat içerik analizi yöntemi ile incelenmiş ve Türkiye’de vergi mevzuatında doğrudan ve dolaylı olarak bulut bilişime yönelik çeşitli hükümlerin bulunduğu görülmüştür./In general, cloud computing is that software, platform and infrastructure as a service become available, and provide location independent access to these computing resources from anywhere, mostly via the Internet. Cloud computing has become widespread with development of Internet and its increasing use. This study aims to analyze the tax issue arising from cloud computing consumed or provided. In the study, institutions and organizations were examined due to cloud computing to which kind of tax they are subject and solutions recommendations were presented by indicating issues arised. In this context, the tax laws and secondary legislation were examined by content analysis and, it was seen that in Turkey, there were directly and indirectly some provisions in Tax legislation for cloud computing.

    3. Kesinleşen Tarih ve Yeni Bir Ad / History Made Certain and New Name

      OpenAIRE

      YURTTAŞ, Hüseyin; KINDIĞILI, Muhammed Lütfü

      2018-01-01

      Ö Z E TCimcime Hatun adı ile bilinen yapı, Erzurum şehir surları içerisindebulunmaktadır. Cumhuriyet Caddesi üzerindeki kümbet, Ulu Cami’ninkuzeybatısına düşmektedir. Yapının etrafını saran dükkân ve evlerin yıkılmasıylaşimdiye kadar bilinmeyen giriş kapısı ortaya çıkarılmıştır. Kümbetin kapıaçıklığının iç üç yanında yer alan ve atkı taşı hizasındaki iki satırlık yazıt, mezaranıtının kime ait olduğunun anlaşılması ve yapılış tarihini vermesiyle önemlidir.Kitabede tarih kısmı 704 H./1304 M. ol...

    4. Genève Reconnaissante

      CERN Multimedia

      2001-01-01

      Robert Cailliau (centre), with Geneva's Mayor Alain Vaissade (left) and Jean Erhardt, Secretary General of the Administrative Council of Geneva (right). Geneva recognised the contribution of two CERN people to the reputation of the city last Tuesday when Mayor Alain Vaissade presented the Genève Reconaissante Medal to Tim Berners-Lee and Robert Cailliau. Berners-Lee, who was not able to be present in person, invented the World Wide Web at CERN just over a decade ago, while Cailliau was his first collaborator. Quoting Cailliau, Vaissade said that whilst there is no doubt that something like the Web would have appeared sooner or later, the fact that it happened at CERN, in Geneva, was no accident. Both the Laboratory and the city are places where people from around the world meet and work in harmony.

    5. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO VE ULUSLARARASI SOSYAL GÜVENLİK TEŞKİLATI (ISSA TARAFINDAN YAYINLANAN ULUSLARARASI BELGELERDE SOSYAL GÜVENLİĞİN KAPSAMI VE TÜRKİYE AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Cenkhan ALTINTAŞ

      2015-02-01

      Full Text Available Sosyal güvenlik hakkının, evrensel insan haklarından biri olarak kabul edilmesinden bu yana, sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesine yönelik çabalar giderek artmıştır. Uluslararası boyutlara varan bu çabalar, özellikle düşük gelire sahip bireylerin malullük, yaşlılık, ölüm, analık, hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı gibi temel sosyal risklere karşı güvence altına alınması üzerine odaklanmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı (ISSA, sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesi noktasında uluslararası düzeyde çalışmalar yapmakta ve ortaya koydukları parametrelerle sosyal güvenliğin kapsamına ilişkin olarak uluslararası standartlar geliştirmektedirler. Özellikle sosyal güvenliğin kapsamının sınırlı seviyede olduğu düşük ve orta gelire sahip ülkelerde sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesine yönelik bir takım tavsiyeleri de içeren bu tarz çalışmalar, ülkelerin sosyal güvenliğin kapsamını genişletme girişimlerine yardımcı olmakta ve bir nevi rehber olma niteliği taşımaktadır. Bu bağlamda, çalışmada öncelikle ILO ve ISSA’nın sosyal güvenliğin kapsamına ilişkin olarak uluslararası metinlerle ortaya koydukları kavramlar ve parametrelere yer verilmektedir. Diğer bir başlıkta ise Türkiye’de sosyal güvenliğin kapsamı ILO ve ISSA’nın ortaya koyduğu parametreler çerçevesinde ele alınmaktadır.

    6. Kırsal turizmin sosyo-ekonomik yapıya etkisi ve Fethiye örneği

      OpenAIRE

      Uçar, Metin; Uçar, Hatice; Kurnaz, Alper; Akyurt Kurnaz, Hande

      2012-01-01

      Son yıllarda insanların seyahat nedenlerinde çeşitlilikler yaşanmaktadır. Bu bağlamda alternatif turizm kavramı ile birlikte kırsal turizm kavramı ön plana çıkmıştır. Kırsal turizmin temeli kırsal yerleşimler ve doğal kaynaklardır. Kırsal turizmin doğal ve kültürel mirasın korunmasında önemli bir işlevi vardır. Türkiye kırsal turizmin gerçekleştirilebileceği birçok destinasyona sahiptir. Bu çalışmada kırsal turizm ve Fethiye’nin kırsal turizm olanaklarının sosyo-ekonomik yapıya etkisi araştır...

    7. Metabolik Sendrom Tedavisinde Bağırsak Mikrobiyotasının Probiyotikler ve Özelinde Saccharomyces Boulardii ile Modülasyonu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      İhsan Boyacı

      2017-03-01

      Full Text Available Metabolik sendrom insan metabolizmasındaki dengenin bozulmasını ifade eden glukoz intoleransı veya diyabetes mellitus, abdominal obezite, dislipidemi, hipertansiyon, kardiyovasküler anormalliklerin bir arada görüldüğü hastalıklar kümesidir. Barındırdığı riskli hastalıklardan dolayı da mortalite ve morbiditesi artmaktadır. Türkiye’de ve dünyada metabolik sendrom prevelansı epidemik seviyelere ulaşmak üzere ve ülkelerin ekonomisine ağır yükler getirmektedir. Metabolik sendrom tedavisinde başlıca hedef kalp hastalıkları riskini azaltmak ve hastalığı kontrol altında tutmaktır bunun içinde ilaç tedavisi ve son yıllarda obezite özelinde cerrahi tedaviler uygulanmaktadır. Ancak ilaç tedavileri hasta yaşamında ciddi ve kalıcı değişimler yapmadıkça bu hastalık grubuna kesin çözüm getirmekten çok uzaktır. Cerrahi tedaviler için ise kesin yargılarda bulunmak henüz çok erkendir. Son zamanlarda insan mikrobiyatası üzerine yapılan bilimsel çalışmalar bağırsak mikrobiyatasında ki homeostatik dengenin bozulması nedeniyle subklinik ve kronik bir inflamasyonun oluştuğu ve bununda glukoz metabolizmasının bozulmasında rolü olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle bağırsak mikrobiyotasını probiyotikler kullanarak modüle edip metabolik sendrom hastalarının tedavisinde kullanmak etkili ve ekonomik bir çözüm fırsatı olabilir. Yeni çıkan bir çalışmada Everard ve arkadaşları (98, Tip 2 diyabetes mellitusu olan farelere verilen Saccharomyces boulardii diyabetin klinik belirteçlerini geriletmiş ve metabolik sendromlu hastaların tedavisinde kullanılabileceğinin ön verilerini göstermiştir.

    8. Kabartma Tozları ve Unlu Mamullerde Kullanımları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Halef Dizlek

      2015-02-01

      Full Text Available Kabartma tozları unlu mamullerin üretiminde yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Özellikle kek, bisküvi gibi yumuşak buğday unu ile üretilen ürünlerin karakteristik iç yapılarının oluşmasında kullanılırlar. Genellikle bileşimlerinde tek alkali bileşen (sodyum bikarbonat, bir ya da daha fazla sayıda asidik tuz ve dolgu maddesi (mısır nişastası bulunur. Sulu ortamda bikarbonatın asitle reaksiyona girmesi sonucu oluşan CO2 gazı ürünün kabarmasını sağlar, bunun yanı sıra hazmını kolaylaştırır ve albenisini arttırır.

    9. DİJİTAL KÜLTÜR, DİJİTAL YERLİLER ve GÜNÜMÜZDEKİ YENİ FİLM SEYİR DENEYİMLERİ

      OpenAIRE

      MEDİN, Burak

      2018-01-01

      Geçmişten günümüze film seyretme deneyimleri ve seyirkültürü, değişim ve dönüşüm içindedir. İzleyicilerin iletişimsel ve kültürelbelleği, algısı, düşünüş biçimi ve edimleri, içinde bulunduğu toplumunkültürel, toplumsal, ekonomik ve politik koşulları ekseninde şekillenmektedir.İletişim mekânlarının kendine özgü dili de seyir pratiği üzerinde son dereceetkili olan diğer bir eyleyendir. Belleği, algıyı ve film seyretme ediminibiçimlendiren unsurların başında ise izleyicinin özelliklerini taşıdığ...

    10. Galatasaray’ın ve Fatih Terim’in Kütüphanecilere Söyledikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Erol Yılmaz

      2000-06-01

      Full Text Available Bu yazıda ülkemizi Avrupa’da başarıyla temsil etmiş olan Galatasaray futbol takımının takım yönetimi anlayışı ve buna bağlı olarak gösterdiği performans bağlamında kütüphanecilik alanına kısa bir göz atılmış ve kimi küçük karşılaştırmalar yapılmıştır.

    11. Galatasaray'ın ve Fatih Terim'in Kütüphanecilere Söyledikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Erol Yılmaz

      2000-06-01

      Full Text Available Bu yazıda ülkemizi Avrupa'da başarıyla temsil etmiş olan Galatasaray futbol takımının takım yönetimi anlayışı ve buna bağlı olarak gösterdiği performans bağlamında kütüphanecilik alanına kısa bir göz atılmış ve kimi küçük karşılaştırmalar yapılmıştır.

    12. Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve İç Anadolu Bölgeler'inde Görülen Yarı Parazit Bitki Türlerin Konakları ve Simptomlarının Araştırılması

      OpenAIRE

      ÜSTÜNER, Tamer

      2018-01-01

      Bu çalışma 2012-2016 yıllarında Niğde ve Kahramanmaraş illerinde meyve ve orman ağaçlarında sorun olan yarıparazit bitki türlerinin, konukçuları ve simptomlarını belirlemek içinyapılmıştır. Bu yarı parazitbitkiler konukçuların dallarında çimlendiği yerde şişkinliklere neden olduğu gibisürgün uçlarından geriye doğru kurumalara da neden olmaktadır. Ayrıca kayısı vebadem gibi bazı konukçularda ağaçların tamamen kurumasına neden olduğu gözlenmiştir.Niğde ilinde; meyve ve park ağacı türlerinde yap...

    13. TÜRKİYE’DE BASEL I, II ve III KURALLARINA UYUM SÜRECİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ezgi ASLAN KÜLAHİ

      2013-07-01

      Full Text Available Bu çalışma, Basel Kriterleri çerçevesinde Türk Bankacılık Sektörü’nde yapılan çalışmaları değerlendirerek sektörün Basel Kriterleri’ne uyum sürecinde hangi aşamada olduğunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada; Türkiye’de Basel I ve II Kriterleri’ne geçiş süreci: Basel I ve II’ye yönelik yapılan hazırlık çalışmaları , Basel Kriterleri’ne uyum kapsamında Türk Bankacılık Mevzuatı’nda yapılan yasal düzenlemeler ve BDDK tarafından gerçekleştirilen yerel sayısal etki çalışmaları incelenmiş, sektörün Basel II Kriterleri’ne uyum kabiliyeti değerlendirilmiştir. Ayrıca, çalışmada henüz nihaî şekli verilmeyen Basel III Kriterleri’nin Türk Bankacılık Sektörü’ne muhtemel etkileri ele alınmıştır. Türkiye bankacılık kesimi Haziran 2012 itibariyle Basel II kurallarını sorunsuz bir şekilde uygulamayı başarmıştır. Halihazırda dünya genelinde nihai şekli verilmeye çalışılan ve bazı yönlerden ciddi eleştirilere maruz kalan Basel III kurallarına uyum konusunda da Türkiye Bankacılık Kesiminin mevcut verilerin analizinden hareketle bir sıkıntısı olmayacağı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan; Türkiye’nin uluslararası kurallara intibak konusunda finansal kesimde göstermiş olduğu söz konusu uyum kabiliyetinin, genel olarak sürdürülebilir büyüme, ekonomik kalkınma ve ülkenin yapısal dönüşümü açısından daha olumlu sonuçlar vermesi, Türkiye ekonomisinin diğer yapısal sorunları ve başlıca makro ekonomik istikrarsızlıklarının çözümüne bağlı olduğu değerlendirilmektedir.

    14. Farklı Karbondioksit Dozlarının Hidroponik Buğday (Triticum aestivum L. Çim Suyunun Verim ve Besin Değerleri Üzerine Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muhammet KARAŞAHİN

      2015-11-01

      Full Text Available dozda karbondioksit uygulamalarının çim suyu verim ve besin değerleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla 01.03.2015 ile 01.08.2015 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Eskipazar Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü iklimlendirme odasında yürütülmüştür. Çalışmada; üç farklı karbondioksit dozu (Kontrol; 0, D1; 750, D2; 1500 ve D3; 2000 ppm yetiştirme ortamına uygulanarak, bitki verimi tohum oranı, bitki ve çim verimi, çim suyu verimi ve pH, bitki boyu ve kök uzunluğu, bitki ve çim kuru madde oranları, çim suyu enerji ve makro besin değerleri (rutubet, karbonhidrat, protein, yağ, diyet lif ve kül ile mineral madde (N, P, K, Ca, Mg, Fe, Cu, Mn, Zn ve Na içerikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre en yüksek bitki, çim ve çim suyu verimleri ile bitki boyu değerleri D1 uygulamasından elde edilmiştir. En yüksek kök uzunluğu değerleri D1 ve D3 uygulamalarından elde edilirken, en yüksek bitki kuru madde oranı değerleri kontrol, D2 ve D3 uygulamalarından elde edilmiştir. En yüksek yağ, Ca ve Fe içerikleri ise D3 uygulamasından elde edilmiştir. En yüksek Mn içerikleri kontrol ve D3 uygulamalarından elde edilirken, en yüksek Mg içerikleri D1, D2 ve D3 uygulamalarından elde edilmiştir. En yüksek Na içerikleri ise kontrol ve D1 uygulamalarından elde edilmiştir. Sadece en yüksek çim ve çim suyu verim değerleri elde etmek için D1 uygulaması tavsiye edilebilir niteliktedir.

    15. Konserve Nar Kalitesi Üzerine Dolgu Sıvısı ve Depolama Koşullarının Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hakan Benli

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada dane nar konservesi üzerine, üç farklı dolgu sıvısı (şurup, şurup ve meyve suyu karışımı (1:1, w/w, meyve suyu kullanımının, iki farklı depolama sıcaklığının (oda sıcaklığı ve +5°C ve saklama süresinin (8 ay etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Hicaz ve Silifke Aşısı çeşitleri kullanılmıştır. Çalışmada, taze narların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri ile; nar konservelerinin pH, titrasyon asitliği, toplam fenolik madde, antosiyanin, renk yoğunluğu ve renk tonu değerleri belirlenmiştir. Dolgu sıvısı şurup olan örneklerin en düşük renk tonu değerlerine sahip olduğu saptanmıştır. Soğukta depolanan nar konservelerinin, antosiyanin ve toplam fenolik madde miktarlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca soğukta depolanan örneklerin, renk yoğunluğu değerlerinin daha yüksek ve renk tonu değerlerinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Depolama süresince antosiyanin miktarlarında azalma, renk yoğunluğu değerlerinde düşme ve renk tonu değerlerinde artış belirlenmiştir. Çalışmada, tüm koşullarda nar danesinin bütünlüğünün büyük ölçüde korunduğu belirlenmiştir. Yapılan duyusal analiz sonucunda en yüksek beğeniyi soğuk depoda saklanan ve dolgu sıvısı şurup olan örnekler kazanmıştır.

    16. DİYET ACIDOPHILUS BIFIDUS YOĞURDU VE DİYET YOĞURDUN KALİTE NİTELİKLERİNİN İNCELENMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Oğuz GÜRSOY

      1999-03-01

      Full Text Available Bu araştırmada, yağ oranı % 1'in altına düşürülmüş sütten; normal yoğurt bakterileri (Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus kullanılarak diyet yoğurt ve yoğurt bakterilerinin yanı sıra Lactobacillus acidophilus ve Bifidobakterileri içeren freeze dried DVS bakteri kültürü kullanılarak diyet Asidofilus bifudus yoğurdu üretilmiş, bu ürünlerin kimyasal, mikrobiyolojik ve duyusal özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Genel olarak diyet yoğurt ile diyet Asidofilus bifidus yoğurdunun ağızda hissedilen kıvam dışındaki duyusal özellikleriyle, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri yönünden birbirine benzer ürünler oldukları tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu ürünlerin, normal yoğurt ve yoğurt benzeri ürünlere göre yağ oranlarının düşük olması yanında diyet Asidofilus bifidus yoğurdunda kullanılan kültürün dietetik ve terapötik etkisinden dolayı daha sağlıklı olabilecekleri kanısına varılmıştır.

    17. “ŞEM AND PERVANE” IN THE TRIANGEL OF BEAUTY, LOVE AND KNOWLEDGE GÜZELLİK, AŞK VE BİLGİ ÜÇGENİNDE “ŞEM VE PERVÂNE”

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayşegül AKDEMİR

      2010-07-01

      Full Text Available In the sufism thought system “love” means the creative activity of Allah; but “knowledge” means the aim and result of the activity mentioned. To cause both love and knowledge appear, two elements known as “lover-love” and “knowing-known” are needed because they consist of joint point of the concepts mentioned.In the Classical Turkish Literature whose main concept is love several elements are taken into consideration to meet “the lover/knowing” and “the love/known” and to reflect the form of the relation between them. “Şem and pervane” which is the main subject of our study is one of the sembolic elements used in expressing the relationship of “the lover/knowing-the love/known” in the Classical Turkish Literature. Among these elements “pervane” represents the lover and “şem” undertakes the function of maşuk. The fact that these elements take place in the world of poetry is because the form of the relationship between these two element are commented as the love relation.In the sufism, love is taken into consideration as a notion which is related to not only human but also the creator. Therefore, love in the “şem and pervane” symbolism faces us valid for both two elements and the two love mentioned forms the two steps following each other in the coil of the existence. The first ring of this coil is the burning of şem and the second is the burning of pervane.In this study, “şem and pervane” which are the symbolic expressions in the Classical Turkish Literature are taken into consideration through the concepts of “beauty”, “love” and “knowledge” and they are commented in the light of sufism thought system. Tasavvufi düşünce sisteminde “aşk”, Allah’ın yaratıcı etkinliği olarak karşılık bulmakta; “bilgi” ise söz konusu etkinliğin gayesini ve sonucunu ifade etmektedir. Hem aşkın hem de bilginin ortaya çıkabilmesi için, “âşık-maşuk” ve

    18. FREDERICK WINSLOW TAYLOR VE FİZYOLOJİK ÖRGÜT KURAMI

      OpenAIRE

      ASUNAKUTLU, Tuncer; COŞKUN, Bayram

      2005-01-01

      Bilimsel Yönetimin İlkeleri (The Principles of Scientific Management) adlı eserin yayınlanması yönetim tarihi açısından bir dönüm noktası kabul edilmektedir. Bilimsel anlamda yönetimi ilk kez ele alan ve analiz eden bu eser yayınlandığında çok önemli etkiler yaratmıştır. Bu eserin sahibi yönetim bilimi tarihinde önemli bir yeri olan F.W.Taylor’dur. Bu çalışma Taylor’un kişilik özellikleri ile geliştirdiği kuramı bütünsel olarak incelemek ve bu teorinin almış olduğu eleştirileri açıklamak amac...

    19. The Naïve Utility Calculus: Computational Principles Underlying Commonsense Psychology.

      Science.gov (United States)

      Jara-Ettinger, Julian; Gweon, Hyowon; Schulz, Laura E; Tenenbaum, Joshua B

      2016-08-01

      We propose that human social cognition is structured around a basic understanding of ourselves and others as intuitive utility maximizers: from a young age, humans implicitly assume that agents choose goals and actions to maximize the rewards they expect to obtain relative to the costs they expect to incur. This 'naïve utility calculus' allows both children and adults observe the behavior of others and infer their beliefs and desires, their longer-term knowledge and preferences, and even their character: who is knowledgeable or competent, who is praiseworthy or blameworthy, who is friendly, indifferent, or an enemy. We review studies providing support for the naïve utility calculus, and we show how it captures much of the rich social reasoning humans engage in from infancy. Copyright © 2016 Elsevier Ltd. All rights reserved.

    20. Sanat Yapıtı Sergileme ve Sunum Çeşitlerine Örnekler Eşliğinde Bir Bakış

      OpenAIRE

      AYAN ERGEN, Burcu

      2014-01-01

      Sergi, sahip olunanları gerek göstermek gerekse ticaret amacıyla başkalarına sunmak için oluşturulan bir düzendir. Sergilemek eski kullanımıyla teşhir etmek anlamına gelir. Sergileme ve sunum yöntemleri, gereksinimlerin ve teknolojinin zaman içinde geçirdiği evrime bağlı olarak sürekli değişen ve yenilenen bir biçim alır. Günümüzde müze ve galerilerde sergileme çeşitleri üzerinde durulacak ve sergilerin oluşturulma düşüncesi ile nasıl oluşturulduğunun inceleneceği bu bildiride, örnekler üzeri...

    1. ÜRETİM VE HİZMET İŞLETMELERİ AÇISINDAN YÖNETİM VE ORGANİZASYON YAKLAŞIMLARINA TOPLU BİR BAKIŞ (KLASİK-NEOKLASİK-MODERN-NEOMODERN YAKLAŞIMLAR)

      OpenAIRE

      Türengül, M.

      2018-01-01

      Globalleşme ile birlikte yönetim ve organizasyon yaklaşımları uygulamada önem kazanmış olup, işletmeler, belirledikleri stratejilere göre ve piyasa (Pazar) koşullarını da göz önünde bulundurarak en uygun yaklaşıma uygulamada yer vermişlerdir. Klasik yaklaşım, neoklasik yaklaşım, modern yaklaşım özelliklede koşulsallık yaklaşımı neo-modern yaklaşım uygulamada yer almıştır.

    2. DIVERSE OF LOVE AND THE PROTOTYPES OF LOVER IN THE DIWANS OF FUZÛLÎ AND BÂKÎ FUZÛLÎ VE BÂKÎ DİVANLARINDA AŞK ANLAYIŞI VE SEVGİLİ TİPİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Songül AYDIN YAĞCIOĞLU

      2010-07-01

      Full Text Available Fuzûlî and Bâkî are two important poets that made important contributions to classical Turkish poetry in XVI. Century. The type of love that both poets explored in their poems have been discussed widely by scholars hers and different opinions have been submitted about this issue. Love which is a popular theme in classical poetry is being shaped at the axis of lover and this gives an idea about the character of love. İt is essential to examine comparatively how love takes place in the poems of Fuzûlî and Bâkî, order to see the contribution of two major poets that lived in the same century to the common basis of diwan poetry in context of love concept. For this purpose, the concepts about love and lover types in the diwans of the mentioned poets are determined and they have been objectified with various examples. Fuzûlî ve Bâkî XVI. asırda, klasik Türk şiirine damgasını vuran iki önemli şahsiyettir. Her iki şairin şiirlerinde dile getirdikleri aşk, mahiyeti bakımından çeşitli araştırmacılarca sorgulanmış ve bu konuda farklı görüşler öne sürülmüştür. Klasik şiirin ana teması olan aşk, şiirlerde sevgili ve âşık ekseninde şekillenmekte, bu da söz konusu edilen aşkın mahiyeti hakkında belirli bir kanaatin oluşmasını sağlamaktadır. Fuzûlî ve Bâkî’nin şiirlerinde, aşkın nasıl yer aldığının karşılaştırmalı olarak incelenmesi, aynı yüz yılda yaşamış iki büyük şairin divan şiirinin dayandığı ortak temele, aşk kavramı bağlamında nasıl bir katkıda bulunduklarını görmek açısından gereklidir. Bu amaca yönelik olarak söz konusu şairlerin divanlarında aşk ve aşkla ilgili kavramlar, sevgili ve âşık tiplerinin özellikleri tespit edilmiş ve çeşitli örneklerle somutlaştırılmıştır.

    3. HÜCRESEL OTOMATA VE BİLGİSAYAR GRAFİKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şen ÇAKIR

      1999-01-01

      Full Text Available Hücresel Otomata (CA çeşitli fiziksel işlemler için model temin eden basit matematik sistemleridir. Önemsiz veya küçük değişikliklerin ve basit kuralların sistemlerin davranışlarında nasıl çok büyük değişikliklere yolaçtığını gösterirler. İlginç şekillerin zengin bir kaynağı olarak bilgisayar grafikleri aracı olarak da kullanılmaktadırlar. Son yıllarda CA birçok bilim adamının dikkatini çekmiştir. Günümüzde CA ekolojiden görüntü işlemeye kadar birçok alanda kullanılır. Bu makalede oldukça basit CA kuralları ile çok sayıda karmaşık ve harika modelin yaratılabileceği gösterilmektedir

    4. Yüksek Hidrostatik Basinç ve Vurgulu Elektriksel Alan İşlemlerinin Maillard Reaksiyonu Üzerine Etkisi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      E. Feyza Topdaş

      2015-02-01

      Full Text Available Maillard reaksiyonu, çoğunlukla ısıl işleme tabi tutulan ve depolanan ürünlerde görülen, indirgen şekerlerle proteinlerin amino grupları arasında meydana gelen en önemli enzimatik olmayan esmerleşme reaksiyonlarından biridir. Bu reaksiyon, gıdaların renk, tat-aroma ve besin değeri gibi kalite özellikleri üzerine istenen veya istenmeyen etkilere neden olabilmektedir. Bu kompleks reaksiyonun gıdalarda meydana getirdiği olumsuz değişiklikleri azaltmak amacıyla günümüzde ısıl olmayan işlemler üzerine çalışmalar yapılmakta ve ümit verici sonuçlar alınmaktadır. Gıda endüstrisinde ısıl olmayan işlemlerin uygulaması sadece gıdaların raf ömrünün artırılması amacıyla değil, aynı zamanda; daha güvenilir, besinsel ve duyusal açıdan daha kaliteli gıdaların üretilebilmesine olanak sağlamaktadır. Bu yönleri ile ısıl olmayan işlemler, ısıl işlem tekniklerini içeren geleneksel gıda işleme yöntemlerine alternatif olabilecek potansiyele sahiptir. Bu derlemede Maillard reaksiyonu ve geleneksel gıda işleme metotlarına alternatif olarak Yüksek Hidrostatik Basınç ve Vurgulu Elektriksel Alan uygulamalarının Maillard reaksiyonu üzerine olan etkileri anlatılmaktadır.

    5. Hapten-specific naïve B cells are biomarkers of vaccine efficacy against drugs of abuse.

      Science.gov (United States)

      Taylor, J J; Laudenbach, M; Tucker, A M; Jenkins, M K; Pravetoni, M

      2014-03-01

      Vaccination against drugs of abuse shows efficacy in animal models, yet few subjects achieve effective serum antibody titers in clinical studies. A barrier to translation is the lack of pre-vaccination screening assays that predict the most effective conjugate vaccines or subjects amenable to vaccination. To address this obstacle, we developed a fluorescent antigen-based enrichment method paired with flow cytometry to characterize hapten-specific B cells. Using this approach, we studied naïve and activated B cells specific for structurally-related model haptens based on derivatization of the morphinan structure at the C6 position on oxycodone or at the C8 position on hydrocodone, and showing different pre-clinical efficacy against the prescription opioid oxycodone. Prior to vaccination, naïve B cells exhibited relatively higher affinity for the more effective C6-derivatized oxycodone-based hapten (6OXY) and the 6OXY-specific naïve B cell population contained a higher number of B cells with greater affinity for free oxycodone. Higher affinity of naïve B cells for hapten or oxycodone reflected greater efficacy of vaccination in blocking oxycodone distribution to brain in mice. Shortly after immunization, activated hapten-specific B cells were detected prior to oxycodone-specific serum antibodies and provided earlier evidence of vaccine failure or success. Analysis of hapten-specific naïve and activated B cells may aid rational vaccine design and provide screening tools to predict vaccine clinical efficacy against drugs of abuse or other small molecules. Copyright © 2014 Elsevier B.V. All rights reserved.

    6. Frontal-insula gray matter deficits in first-episode medication-naïve patients with major depressive disorder.

      Science.gov (United States)

      Lai, Chien-Han; Wu, Yu-Te

      2014-05-01

      This study is designed to investigate the gray matter volume (GMV) deficits in patients with first-episode medication-naïve major depressive disorder (MDD). We enrolled 38 patients with first-episode medication-naïve MDD and 27 controls in this project. Voxel-based morphometry was used to compare GMV differences between two groups. Besides, the relationship between GMV of patients and the severity of clinical symptoms was estimated to confirm the role of GMV deficits in clinical symptoms. The correlation between total GMV and illness duration was also performed to elucidate the impacts of untreated duration on the GMV. We found that first-episode medication-naïve MDD patients had significant GMV deficits in bilateral superior frontal gyri, left middle frontal gyrus, left medial frontal gyrus and left insula. The GMV of patient group was negatively correlated with the severity of clinical symptoms and the illness duration. A pattern of GMV deficits in fronto-insula might represent the biomarker for first-episode medication-naïve MDD. Copyright © 2014 Elsevier B.V. All rights reserved.

    7. B-cell activating factor detected on both naïve and memory B cells in bullous pemphigoid.

      Science.gov (United States)

      Qian, Hua; Kusuhara, Masahiro; Li, Xiaoguang; Tsuruta, Daisuke; Tsuchisaka, Atsunari; Ishii, Norito; Koga, Hiroshi; Hayakawa, Taihei; Ohara, Koji; Karashima, Tadashi; Ohyama, Bungo; Ohata, Chika; Furumura, Minao; Hashimoto, Takashi

      2014-08-01

      B-cell activating factor (BAFF), an important immune regulatory cytokine, is involved in development of autoimmune diseases. Although BAFF is expressed in various cells, including dendritic cells (DCs) and monocytes, BAFF expression on B cells has not been well documented. In the present study, BAFF molecules on DCs and naïve and memory B cells in autoimmune bullous diseases, including pemphigus vulgaris, pemphigus foliaceus and bullous pemphigoid (BP), were analysed by flow cytometry. Compared with healthy controls (HC), BAFF expression on naïve and memory B cells increased significantly in BP. No difference in BAFF receptor expression in naïve and memory B cells was shown among all study groups. Furthermore, BAFF expression in both naïve and memory B cells of BP, but not HC, was detected by confocal microscopic analysis. These results implied that BAFF expressed by B cells may play a pathogenic role in autoimmune bullous diseases, particularly BP. © 2014 John Wiley & Sons A/S. Published by John Wiley & Sons Ltd.

    8. Yeni Ad, Yeni Sayı, Yeni Web Sayfası ve Zengin İçerik

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ömer Aslan

      2016-06-01

      Full Text Available Akademik yayın hayatının 20. yılına ulaşan Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, son yıllarda ulusal ve uluslararası akademik yayıncılık alanında önemli mesafeler kat etti. 15 Aralık 2016 tarihinde yayımladığımız 19. cilt 2. sayımızdan itibaren sağlanan ilerlemeleri, siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz.1996 yılından itibaren  Cumhuriyet Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi [Cumhuriyet University Journal of Faculty of Theology] adıyla yayınlanan dergimizin adının çok uzun olması ve atıf tespitinde yaşanan zorluklar sebebi ile Cumhuriyet ilahiyat dergisi [Cumhuriyet theology journal] olarak değiştirilmesi kararlaştırılmıştır.  Dergimiz, 20. cilt, 1. sayıdan itibaren bu adla yayın hayatına devam edecektir.Dergimiz, TÜBİTAK - ULAKBİM’in sunduğu elektronik dergi yönetim sistemi DergiPark Akademik’ın yeni versiyonunun güçlü açık erişim ve online akademik yayıncılık alt yapısını kullanabilmek amacıyla gerekli teknik çalışmaları tamamladı. Bu kapsamda 01 Haziran 2016 tarihi itibariyle yeni web sayfamız hizmete girdi.          Eski web sitemiz: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/cumuilah/          Yeni web sitemiz: http://cumhuriyet.dergipark.gov.tr/cuidDergimizde yayımlanan yoğun emek mahsulü makalelerin uluslararası akademik camianın bilgisine sunulabilmesi ve yazarlarımızın yurt dışından atıf alabilmesi amacıyla, hakem değerlendirmesinden geçen makalelerin, Türkçe ve İngilizce 150 kelimelik “Öz/Abstract” ile birlikte 750 kelimelik “Özet/Summary” içermesi de zorunlu tutulmaya başlandı. İlk defa bu sayımızda “Özet/Summary” içeren makaleler sizlerle buluştu.Yine ilk defa bu sayımızda, ilahiyat alanında yurtiçi veya yurtdışında son üç yıl içinde tamamlanan ve yayın için dergimize gönderilen doktora tezlerine ait Türkçe ve İngilizce özetleri yayımladık. Bu sayede yurti

    9. Approaches and Views of Teachers and Administrators Related to the Usage of Interactive WhiteBoards and Tablet PCs [Öğretmen ve Yöneticilerin Etkileşimli Tahta ve Tablet Bilgisayar Kullanımına Yönelik Yaklaşımları ve Görüşleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Gökhan Dağhan

      2015-12-01

      Full Text Available The aim of the study is to determine approaches of administrators and teachers related to the use of interactive whiteboards and tablet PCs which are distributed in schools within FATİH project. Research was carried out with 32 administrator and 36 teachers who works at FATİH project implementation schools. Seperate forms consisting of different open-ended questions were posed to teachers and administrators. Data was analyzed with content analysis. Administrators indicate that the courses supported by this technology will provide effective learning; courses will be more efficient in a shorter time; motivation, interest and involvement will be affected in a positive direction. Teachers states that technology supported courses will increase the interest of students and develop various skills. According to the statements the most important problem related to the use of these technologies seems to be caused by lack of sufficient educational e-content. Organizing “practical” trainings which aims at gaining ability to create educational e-content for teachers could be solution to sufficient e-content problem. [Bu çalışmanın amacı FATİH projesiyle birlikte okullarda dağıtılan etkileşimli tahta ve tablet bilgisayarlarla ilgili olarak, yöneticilerin ve farklı alanlarda görev yapan öğretmenlerin görüşlerinin ve bu teknolojilerin kullanımlarına yönelik yaklaşımlarının belirlenmesidir. Araştırma FATİH projesinin uygulandığı okullarda görev yapan 32 yönetici ve 36 öğretmenle yürütülmüştür. Öğretmen ve yönetici formu olmak üzere farklı açık uçlu sorulardan oluşan anket katılımcılara yöneltilmiş, veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Yöneticiler derslerin bu teknolojilerle desteklenerek işlenmesi ile etkili öğrenmelerin sağlanacağını; daha kısa zamanda daha verimli dersler işleneceğini; motivasyon ilgi ve katılımın olumlu yönde etkileneceğini belirtmektedirler.

    10. Standards and Protocols for Digital Libraries Dijital Kütüphanelerde Standartlar ve Protokoller

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mehmet Emin Küçük

      2003-06-01

      Full Text Available New paradigms have been emerged in the field of librarianship and publishing with the developments in electronic environment, and rapid increase in electronically archived information and its acquisition and retrieval. While libraries show more interest in electronic information, publishers' current tendency is towards production of electronic information. In addition to the acquisition of electronic information, libraries have begun to digitise some of the holdings which do not present copyright problems. Economies provided by digitised information in terms of archiving, sharing and retrieval as well as the users' requirements are the basic motivation for digitisation. However, digital library standards have vital roles in performing effective library cooperation and interoperability between the systems. In this descriptive study, "the most commonly" confronted standards in digital library applications are being examined and evaluated under the following headings; (i record structure standards, (ii encoding standards, and (iii communication standards and protocols. However, metadata standards which can be categorised in record structure standards are not included since the matters are well studied in several papers in Turkish. Elektronik ortamdaki gelişmeler ve elektronik ortamda depolanan bilginin artmasıyla bilginin sağlanması, depolanması ve erişimi konularında önemli değişiklikler meydana gelmiş, yayıncılık ve kütüphanecilikte yeni paradigmaların oluşmasına neden olmuştur. Yayıncılar kaynakları elektronik ortamda üretme eğilimi göstermeye başlarken kütüphaneler de elektronik kaynaklara daha çok ilgi gösterir olmuşlardır. Elektronik ortamda üretilen kaynakların sağlanmasının yanı sıra, bir dizi kütüphane, dermelerinde bulunan ve telif sorunu olmayan materyali dijitalle sürerek kullanıcılarının hizmetine sunmaya başlamıştır. Dijital ortamda bilginin çok daha rahat depolanması, payla

    11. DEPREM KÖKENLİ DEFORMASYON YAPILARI VE DEPREM BÜYÜKLÜKLERİ İLE İLİŞKİLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Savaş TOPAL

      2003-02-01

      Full Text Available Sismit olarak da adlandırılan deprem kökenli deformasyon yapıları, bir bölgenin paleosismik tarihçesini aydınlatmada ve o bölgede gelecekte karşılaşılabilecek olası deprem büyüklükleri hakkında önemli ip uçları verebilir. Sismitler bu makalede, derin ve sığ göl çökellerinde oluşan tiplerine göre incelenmiştir. Sismitler, göl kıyısı çökellerinde kum daykları, sokulum yapmış ve kırılmış çakıllar ve yastık yapıları şeklinde gözlenirken, derin göl çökellerinde ise yalancı yumrular, mantarımsı yapılar, karışmış tabakalar, bozulmuş varv laminaları ve ilmeksi tabakalanma yapısı olarak görülür. Deprem kökenli deformasyon yapıları, daha önce yapılan çalışmalardan yararlanılarak, göl çökellerindeki oluşumlarına ve deprem büyüklüklerine göre bir sıralama yapılarak verilmiştir. Bu sıralamaya göre, çökellerde en düşük deprem büyüklüğünün kaydı ilmeksi tabakalanma yapıları, en büyük deprem büyüklüğünün kaydı ise sokulum yapmış ve kırılmış çakıl yapılarıdır.

    12. Danish physicians' preferences for prescribing escitalopram over citalopram and sertraline to treatment-naïve patients

      DEFF Research Database (Denmark)

      Poulsen, Karen Killerup; Glintborg, Dorte; Moreno, Søren Ilsøe

      2013-01-01

      PURPOSE: To investigate whether general practitioners, hospital physicians and specialized practitioners in psychiatry have similar preferences for initiating treatment with expensive serotonin-specific reuptake inhibitors (SSRIs). METHODS: All first-time prescriptions for the SSRIs escitalopram....... Of the treatment-naïve patients, 19 % were initially prescribed escitalopram. Hospital physicians prescribed escitalopram to 34 % of their treatment-naïve patients, while practitioners specialized in psychiatry prescribed it to 25 %, and general practitioners prescribed it to 17 %. General practitioners, however......, were responsible for initiating 87 % of all treatment-naïve patients. CONCLUSION: The most expensive SSRI, escitalopram, is prescribed as first choice to one in five patients receiving their first antidepressant of escitalopram, citalopram or sertraline. General practitioners made the bulk of all first...

    13. “Bulutları Beklerken” ve “Güz Sancısı”nda Kimlik Tesbiti

      OpenAIRE

      Döner, Berken

      2015-01-01

      Etnik kimlik ve ulus devlet kavramları, politik söylem içinde tartışıldığı için, etnik kimlik konusu politik bağlama dayandırılarak ele alınmaktadır. Son yıllarda azınlıklar meselesinin daha çok konuşulur hale gelmesi, aidiyet, toplumsal bellek ve etnik kimlik sorunsalının da konuşulur hale gelmesini sağlamıştır. Sosyal ve politik alandaki kimlik tartışmaları kendini sinemada da göstermiştir. Ülkemizde sinema gösteriminin gerçekleştiği ilk yıllardan bu yana yapılan pek çok filmde etnik kimlik...

    14. Aladağlar da Bitki Formasyonları ve Dağılışları

      OpenAIRE

      ÜNALDI, Ülkü ESER; TOROĞLU, Emin

      2007-01-01

      Bulunduğu konum itibariyle Türkiye\\'de yetişme şartlarının bitki gelişimine ve çeşitliliğine uygun koşullar taşıdığı yerlerden biri de Aladağlar\\'dır. Nitekim dağda orman, çalı ve ot formasyonları yer almaktadır. Orman formasyonu kuru ormanlar ve yarı nemli ormanlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kuru ormanlar güney yamaçta 250-1300mler, kuzey yamaçta 1400–2400 mler arasında uzanmaktadır. Kuru ormanların hakim elemanları güney yamaçlarda kızılçam, kuzey yamaçlarda i...

    15. Yeni Ad, Yeni Sayı, Yeni Web Sayfası ve Zengin İçerik

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ömer Aslan

      2016-06-01

      Full Text Available Akademik yayın hayatının 20. yılına ulaşan Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, son yıllarda ulusal ve uluslararası akademik yayıncılık alanında önemli mesafeler kat etti. 15 Aralık 2016 tarihinde yayımladığımız 19. cilt 2. sayımızdan itibaren sağlanan ilerlemeleri, siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz.1996 yılından itibaren  Cumhuriyet Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi [Cumhuriyet University Journal of Faculty of Theology] adıyla yayınlanan dergimizin adının çok uzun olması ve atıf tespitinde yaşanan zorluklar sebebi ile Cumhuriyet ilahiyat dergisi [Cumhuriyet theology journal] olarak değiştirilmesi kararlaştırılmıştır.  Dergimiz, 20. cilt, 1. sayıdan itibaren bu adla yayın hayatına devam edecektir.Dergimiz, TÜBİTAK - ULAKBİM’in sunduğu elektronik dergi yönetim sistemi DergiPark Akademik’ın yeni versiyonunun güçlü açık erişim ve online akademik yayıncılık alt yapısını kullanabilmek amacıyla gerekli teknik çalışmaları tamamladı. Bu kapsamda 01 Haziran 2016 tarihi itibariyle yeni web sayfamız hizmete girdi.          Eski web sitemiz: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/cumuilah/          Yeni web sitemiz: http://cumhuriyet.dergipark.gov.tr/cuidDergimizde yayımlanan yoğun emek mahsulü makalelerin uluslararası akademik camianın bilgisine sunulabilmesi ve yazarlarımızın yurt dışından atıf alabilmesi amacıyla, hakem değerlendirmesinden geçen makalelerin, Türkçe ve İngilizce 150 kelimelik “Öz/Abstract” ile birlikte 750 kelimelik “Özet/Summary” içermesi de zorunlu tutulmaya başlandı. İlk defa bu sayımızda “Özet/Summary” içeren makaleler sizlerle buluştu.Yine ilk defa bu sayımızda, ilahiyat alanında yurtiçi veya yurtdışında son üç yıl içinde tamamlanan ve yayın için dergimize gönderilen doktora tezlerine ait Türkçe ve İngilizce özetleri yayımladık. Bu sayede yurti

    16. Immune phenotype in children with therapy-naïve remitted and relapsed Crohn’s disease

      Science.gov (United States)

      Cseh, Aron; Vasarhelyi, Barna; Molnar, Kriszta; Szalay, Balazs; Svec, Peter; Treszl, Andras; Dezsofi, Antal; Lakatos, Peter Laszlo; Arato, Andras; Tulassay, Tivadar; Veres, Gabor

      2010-01-01

      AIM: To characterize the prevalence of subpopulations of CD4+ cells along with that of major inhibitor or stimulator cell types in therapy-naïve childhood Crohn’s disease (CD) and to test whether abnormalities of immune phenotype are normalized with the improvement of clinical signs and symptoms of disease. METHODS: We enrolled 26 pediatric patients with CD. 14 therapy-naïve CD children; of those, 10 children remitted on conventional therapy and formed the remission group. We also tested another group of 12 children who relapsed with conventional therapy and were given infliximab; and 15 healthy children who served as controls. The prevalence of Th1 and Th2, naïve and memory, activated and regulatory T cells, along with the members of innate immunity such as natural killer (NK), NK-T, myeloid and plasmocytoid dendritic cells (DCs), monocytes and Toll-like receptor (TLR)-2 and TLR-4 expression were determined in peripheral blood samples. RESULTS: Children with therapy-naïve CD and those in relapse showed a decrease in Th1 cell prevalence. Simultaneously, an increased prevalence of memory and activated lymphocytes along with that of DCs and monocytes was observed. In addition, the ratio of myeloid /plasmocytoid DCs and the prevalence of TLR-2 or TLR-4 positive DCs and monocytes were also higher in therapy-naïve CD than in controls. The majority of alterations diminished in remitted CD irrespective of whether remission was obtained by conventional or biological therapy. CONCLUSION: The finding that immune phenotype is normalized in remission suggests a link between immune phenotype and disease activity in childhood CD. Our observations support the involvement of members of the adaptive and innate immune systems in childhood CD. PMID:21157977

    17. Devlet ve Vakıf Üniversiteleri Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Kullanım Sıklıklarının ve Marka Tercihlerinin Karşılaştırılması

      OpenAIRE

      TUTGUN ÜNAL, Aylin; ARSLAN, Ahmet

      2013-01-01

      Bu araştırmada, devlet ve vakıf üniversiteleri eğitim fakültesi öğrencilerinin cep telefonu kullanım sıklıkları ve marka tercihleri incelenmiştir. Araştırma, İstanbul’da yer alan Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi ve Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne devam eden 985 öğrenci ile yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilen “Cep Telefonu Kullanımı Sıklığı ve Marka Tercihi Belirleme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada, eğitim fakültesi öğrencileri...

    18. Aspergillus fumigatus spore proteomics and genetics reveal that VeA represses DefA-mediated DNA damage response.

      Science.gov (United States)

      Shin, Kwang-Soo; Park, Hee-Soo; Kim, Young; Heo, In-Beom; Kim, Young Hwan; Yu, Jae-Hyuk

      2016-10-04

      Aspergillus fumigatus reproduces and infects host by forming a high number of small asexual spores (conidia). The velvet proteins are global transcriptional regulators governing the complex process of conidiogenesis in this fungus. Here, to further understand the velvet-mediated regulation, we carried out comparative proteomic analyses of conidia of wild type (WT) and three velvet mutants (ΔveA, ΔvelB and ΔvosA). Cluster analysis of 184 protein spots showing at least 1.5-fold differential accumulation between WT and mutants reveal the clustering of WT- ΔveA and ΔvelB-ΔvosA. Among 43 proteins identified by Nano-LC-ESI-MS/MS, 23 including several heat shock proteins showed more than two-fold reduction in both the ∆velB and ∆vosA conidia. On the contrary, three proteins exhibited more than five-fold increase in ∆veA only, including the putative RNA polymerase II degradation factor DefA. The deletion of defA resulted in a reduced number of conidia and restricted colony growth. In addition, the defA deletion mutant conidia showed hypersensitivity against the DNA damaging agents NQO and MMS, while the ΔveA mutant conidia were more resistant against to NQO. Taken together, we propose that VeA controls protein level of DefA in conidia, which are dormant and equipped with multiple layers of protection against environmental cues. Copyright © 2016 Elsevier B.V. All rights reserved.

    19. Kur’an Tilâvetinde Arap ve Türkler Arasındaki Farklılıklar

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yavuz FIRAT

      2014-08-01

      Full Text Available Kur’an’ı Kerim sesli olarak ilk defa Hz. Peygamber (a.s tarafından okunmuştur. Hz. Peygamber (a.s’ın Arap olması ve Arap dilinin doğası gereği seslendirme işlemi de doğal olarak bu dilin fonetiği içerisinde kalınarak gerçekleştirilmiştir. Öğrenmek ve okumak için büyük bir gayret içerisine giren ashap, Hz. Peygamber (a.s’ın okuyuş tarz ve keyfiyetini elde etmeye çalışmıştır. Gelen nesiller gerek tescil ve gerekse eda anlamında sözü edilen tarzı korumak için çabalarına rağmen yabancı toplulukların İslama girmeleriyle harfleri seslendirme, kelimeleri telaffuz ve edada farklı tarzların ortaya çıktığı görülmüştür. Hasılı, Kur’an’ın, Arap fonetiğini/luhûnunu dikkate almaksızın mûsikî’nin diğer melodi (şarkı-türkü vs. tarzlarına benzer şekilde seslendirilmesi, orijinalinden sapma anlamına geldiği gibi onun kudsiyetiyle de bağdaşmamaktadır.

    20. Farklı Asitliklerdeki Yoğurtlardan Torba Yoğurdu Üretimi ve Natamisinin Raf Ömrü Üzerine Etkisi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nuray Sahan

      2015-02-01

      Full Text Available Bu araştırmada, çiğ süte natamisin ilave edilerek ve edilmeyerek farklı asitlikteki yoğurtlardan torba yoğurdu üretilmiştir. +4 oC' de ve  5 günlük depolama süresince natamisin ilavesinin, farklı asitliklerin ve depolama süresinin torba yoğurtlarının raf ömrü üzerine etkisi araştırılmıştır. Natamisin ilavesi torba yoğurtlarının maya-küf sayısı üzerine etkisi önemli (p<0.05, kimyasal, fiziksel ve duyusal özellikleri üzerindeki etkisi önemsiz bulunmuştur (p >0.05. Farklı asitlikteki yoğurt kullanımı torba yoğurtlarının asitlik değeri üzerindeki etkisi önemli bulunurken (p <0.05, asetaldehit, laktoz, penetrometre, tirozin ve maya-küf değerleri üzerine etkisi önemsiz bulunmuştur (p >0.05. Farklı asilikteki yoğurt kullanımı torba yoğurtlarının duyusal özelliklerinden kıvam, tat ve toplam puanları üzerine etkisi önemli (p <0.05, görürüm ve koku puanları üzerindeki etkisi önemsizdir (p> 0.05. Depolama süresince torba yoğurtlarının asitlik değerleri yükselmiş, pH değerleri düşmüştür (p <0.05. Buna bağlı olarak laktoz değerlerinde de bir azalma görülmüştür (p <0.05. Ayrıca depolama süresince, torba yoğurtlarının asetaldehit, tirozin ve penetrometre değerlerindeki değişimi de istatistik olarak önemli bulunmuştur (p <0.05. Duyusal özelliklerden görünüm, kıvam ve toplam puanları arasındaki fark önemli (p<0.05, koku ve tat puanları arasındaki fark önemsizdir (p> 0.05. Natamisin ilave edilmiş örneklerde depolama süresince maya-küf bulunamamıştır. Natamisin ilave edilmemiş örneklerde ise maya-küf bulunmuş ve depolama süresince sayıları artmıştır (p<0.05.

    1. Gravitational waves in Einstein-æther and generalized TeVeS theory after GW170817

      Science.gov (United States)

      Gong, Yungui; Hou, Shaoqi; Liang, Dicong; Papantonopoulos, Eleftherios

      2018-04-01

      In this work we discuss the polarization contents of Einstein-æther theory and the generalized tensor-vector-scalar (TeVeS) theory, as both theories have a normalized timelike vector field. We derive the linearized equations of motion around the flat spacetime background using the gauge-invariant variables to easily separate physical degrees of freedom. We find the plane wave solutions and identify the polarizations by examining the geodesic deviation equations. We find that there are five polarizations in Einstein-æther theory and six polarizations in the generalized TeVeS theory. In particular, the transverse breathing mode is mixed with the pure longitudinal mode. We also discuss the experimental tests of the extra polarizations in Einstein-æther theory using pulsar timing arrays combined with the gravitational-wave speed bound derived from the observations on GW 170817 and GRB 170817A. It turns out that it might be difficult to use pulsar timing arrays to distinguish different polarizations in Einstein-æther theory. The same speed bound also forces one of the propagating modes in the generalized TeVeS theory to travel much faster than the speed of light. Since the strong coupling problem does not exist in some parameter subspaces, the generalized TeVeS theory is excluded in these parameter subspaces.

    2. ISPARTA İLİ ELELE DERNEĞİ KÜLTÜR EVİNDEKİ EL ÖRGÜSÜ PATİKLER VE ÇORAPLAR

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Gulfizar Cayli

      2016-10-01

      Full Text Available El sanatları, insanoğlunun var oluşundan bu yana gelenek göreneklerinin yanı sıra duygu, düşünce ve yaşadığı yörenin özelliklerini yansıtan, tarihten günümüze taşıdığı en önemli kültür hazinelerinden birisidir. Ayrıca insanların süslenme, iklim ve diğer dış etkenlere karşı korunma gibi ihtiyaçlardan doğan eski bir sanat dalıdır. Bu nedenle de Anadolu’nun pek çok yöresinde, geleneksel el sanatları içerisinde yer alan örmeciliğin bir dalı olan el örücülüğünü rastlamak mümkündür. Günümüzde çorap ve patik örücülüğü makineleşmenin başlamasıyla azalmasına rağmen, Isparta yöresinde kadınlar boş zamanlarını değerlendirmek, iklim şartlarından korunmak, aile ekonomisini katkıda bulunmak ve kız çeyizini sağlamak amacıyla hala devam ettirilmektedir. Bu çalışmada; Isparta İli Elele Derneği Kültür Evinde bulunan 12 adet kadın patiği, 8 adet kadın çorabı, 2 adet erkek çorabı ve 1 adet çocuk çorabı ele alınmıştır. Örgü teknikleri, kullanılan araç–gereçler, renk, motif ve desen özellikleri incelenerek, fotoğraflarla gösterilmiştir. Bu çorap ve patiklerimizi literatüre kazandırmak, sahip çıkmak ve belgelendirmek amaçlanmıştır.

    3. Osmanlı Devletinde Kıtlık ve İç Göç: 1870-1900 Arası İç Anadolu Örneği

      OpenAIRE

      AYBAR, Meriç

      2017-01-01

      İlk insanlarlabaşlayan göç olayı günümüze kadar hız kesmeden varlığını hissettirmeye devametmiştir. Tarihte göç kavramı farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkmıştır. Bazenbir yiyecek bulma isteği tıpkı ilk insanlarda olduğu gibi, bazen de yeniyurtlar keşfetme isteği ilk Türk devletlerinde olduğu gibi. Ya da bir deprem,bir salgın, savaş ya da aşırı nüfus artışı beraberinde göçü tetiklemiştir. Herne sebeple olursa olsun göç faktörü kitleleri yerinden etmiş hem terk edilenyerlerde hem de yeni gidi...

    4. KIZARTMA VE FIRINLAMA YÖNTEMLERİNİN PATATES CİPSLERİNİN KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

      OpenAIRE

      Tuta, Sezin; Palazoğlu, T. Koray

      2017-01-01

      Bu çalışmada patates cipsiüretiminde kullanılan kızartma ve fırınlama yöntemlerinin patates cipsininkalite özellikleri olan rengi ve tekstürü üzerine etkisi incelenmiştir.  Fırınlama ve kızartma işlemleri belirlikalınlıktaki (1.4 ± 0.1 mm) patates dilimlerine 170, 180 ve 190˚C'de uygulanmıştır. Kızartmave fırınlama işlemi süresince patates cipslerinin iç kısmı ve yüzeysıcaklıklarındaki değişimi ölçülmüş ve sonrasında tekstür ve renk ölçümlerigerçekleştirilmiştir. Fırınlanmış örn...

    5. İthâl Ev Hayvanları Ve Süs Bitkilerinin Çevreye Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ahmet ULUDAĞ

      2012-12-01

      Full Text Available ÖzetSüs bitkileri, açık havada çevremizi geliştirirken, iç mekânda sağlığımıza, sıhhatimize ve yaratıcılığımıza katkıda bulunur. İyi uygulanmış açık ve yeşil alanlar hem şehir hem de şehirli üzerinde olumlu etkilere sahiptir. İnsanların dostu olarak ev hayvanlarının da önemli bir yeri vardır. İnsanları dış dünyadan uzaklaştırarak onlara soluk aldırır, sosyalleşmeyi artırır, ayrıca çocukların eğitimine katkıda bulunurlar. Sanayileşme ile başlayıp kırdan şehre yönelen göçe paralel olarak ortaya çıkan şehirleşme; beton, cam ve asfaltın çevrelediği gri bir hayat tarzını insanlara dayatmaktadır. İster kendisi ister ataları köyden şehre göç etmiş olsun, insanlar, tabiat özlemlerini evlerinde yetiştirdikleri çeşitli bitkiler ve hayvanlarla gidermeye çalışmaktadır. Aynı olgu hızlı ve çarpık bir şehirleşme serüveni yaşayan Türkiye’de de kendini göstermektedir. Farklı olma isteği, görüntülü ve basılı yayınların giderek artan tesiri ve pazarlama kanallarının etkin çalışması gibi sebeplerle, bilinen yerli hayvan ve bitki türlerinin yerini alışılmışın dışında başka coğrafyalara ait canlılar almıştır. Son yıllarda bu canlılara yönelen yoğun talebin; bu ürünlerin ithalâtını, üretimini ve perakende satışlarını artırması, bu canlıların çevre açısından tehlikeli olma riskini de yükseltmektedir. Başta biyolojik çeşitlilik olmak üzere, insan faaliyetlerini ve sağlığını etkileyen, kendi anavatanları dışında yayılan bu canlılar, istilacı yabancı türler (İYT olarak adlandırılmaktadır. Evlerde beslenen bitki ve hayvanlar çeşitli nedenlerle tabiata salınmaktadır. Bazı ülkelerde bu konularda kanunî düzenlemeler ve gönüllü meslekî uygulama prensipleri mevcuttur. Ülkemizdeki karantina uygulamaları da dâhil mevcut mevzuat yeterli değildir. İYT ile mücadele için öncelikle bunlar

    6. Retrofit solutions for inland ships : The MoVe IT! approach

      NARCIS (Netherlands)

      Hekkenberg, R.G.; Thill, C.

      2014-01-01

      In MoVe IT!, a project in the European 7th framework package, it is investigated how existing European inland cargo ships can be retrofitted in order to improve their economic and environmental performance. In the project, experts from academia worked closely together with five ship owners to

    7. NetRaVE: constructing dependency networks using sparse linear regression

      DEFF Research Database (Denmark)

      Phatak, A.; Kiiveri, H.; Clemmensen, Line Katrine Harder

      2010-01-01

      NetRaVE is a small suite of R functions for generating dependency networks using sparse regression methods. Such networks provide an alternative to interpreting 'top n lists' of genes arising out of an analysis of microarray data, and they provide a means of organizing and visualizing the resulting...

    8. Restoran İşletmelerinde Hizmet Hataları, Hizmet Telafi Stratejileri Ve Müşteri Memnuniyeti İlişkisi

      OpenAIRE

      ÇALIŞKAN, Osman

      2013-01-01

      Çalışmada geleneksel ve hızlı servis sunan restoranlarda ortaya çıkan hizmet hat alarının ve hizmet telafi stratejilerinin belirlenmesi ve hangi hizmet hatalarının hangi telafilerle karşılandığının tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte çalışmada restoran türüne göre (geleneksel veya hızlı servis sunan) restoranın yanıtı açısından farklılığın olup olmadığının ve hizmet telafisi ile müşteri memnuniyeti arasında bir ilişkinin olup olmadığının saptanması da amaçlanmaktadır. Araştırma,...

    9. INFLUENCE OF MOTOR CAPaBILITIES AND COGNITiVE CHARACTERISTICS ON SPEED OF LEADING THE BALL AND ACCURACY IN BASKETBALL

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Rašid Hadžić

      2007-05-01

      Full Text Available In goal of for ti fi ca tion the sca le of in fl u en ce of mo tor ca pa bi li ti es and cog ni ti ve cha rac te ri stics on re sult suc cess in ball le a ding speed and si tu a te ac cu racy in ba sket ball re sults de ri ved from sam ple of 105 boys bet we en 14 and 16 years ha ve been analyzed. Re gres si ve analyze of cri te ria va ri a ble SMKVLS and va ri a ble SMKBVL gi ves suf fi ci ent in for ma tion abo ut in fl u en ce of ap plied mo tor and cog ni ti ve on suc cess of per for ming of tre a ted cri te ria va ri a ble

    10. TEMEL ETİK KURAMLAR AÇISINDAN ADALET ve SAĞLIK HAKKI KAVRAMLARININ DEĞERLENDİRMESİ1,2

      Science.gov (United States)

      Ekmekçi, Perihan Elif; Arda, Berna

      2015-01-01

      Sağlık hakkı temel bir insan hakkıdır. Ancak günümüzde sağlık hakkının hayata geçmesi, sağlık sunumunda gereksinim duyulan kaynakların kısıtlı olması nedeniyle engeller ile karşılaşmaktadır. Ayrıca tıp alanındaki hızlı teknolojik ilerlemeler, tanı ve tedavi imkânlarının her geçen gün gelişmesine yol açmaktadır. Bu durum, sağlık hizmetlerinin sunumunu dağıtıcı adaletin bir süjesi haline getirmektedir. Adalet kavramının tanımlanabilmesi için öncelikle, birey ya da toplulukların bir şeye ilişkin hak talebinde bulunmalarının koşullarını tanımlanmalı daha sonra hak edilenin kim tarafından ve nasıl verileceğinin belirlenmelidir. Etik kuramlar, etik açıdan doğru eyleyebilmek için hangi dayanak noktalarından yola çıkarak hangi değerleri önceleyerek karar vermek gerektiği konusunda kendi paradigmalarını oluşturmuşlardır. Adalet ve sağlık hakkı gibi temel kavramlar, temel etik kuramlar tarafından, o kuramın bağlamı içinde değerlendirilmekte ve anlam kazanmaktadır. Sağlık hakkı bazı etik kuramlar tarafından insan varlığının doğal bir bileşeni olarak tanımlanırken, bazı etik kuramlar tarafından bağlamsal olarak kabul edilmekte bazıları tarafından ise reddedilmekte, adalet kavramı ve bağlantılı olarak adaletin materyal ve formal ilkeleri gibi kavramların içerikleri ve taşıdıkları değerler içinden bakılan etik kuramın paradigmasına bağlı olarak farklıklar içermektedir. Etik kuramların paradigmaları sadece kavramların tanımlanmasında değil, aynı zamanda pratik uygulamalarda da farklı yaklaşımları gerektirmektedir. Bu çalışmada, erdem etiği, faydacı etik kuram, ödev etiği, liberal etik kuram ve kommuniteryan etik kuramın adalet ve sağlık hakkını nasıl kavramsallaştırdıklarını ortaya konmaktır. Bu amaçla öncelikle her bir etik kuramın genel çerçevesi tanımlanmış ve bu çerçevenin çizdiği teorik paradigma i

    11. Android kötücül yazılım tespit ve koruma sistemleri

      OpenAIRE

      KABAKUŞ, Abdullah Talha; DOĞRU, İbrahim Alper; ÇETİN, Aydın

      2015-01-01

      Açık kaynak kodlu ve Linux tabanlı bir mobil işletim sistemi olan Android, son raporlara göre dünyada en çok kullanılan mobil işletim sistemidir. Bu popülarite ve açık kaynak kodlu yapı sonucunda Android, kötücül saldırıların ve saldırganların hedefi haline gelmiştir. Cisco 2014 güvenlik raporuna göre mobil kötücül yazılımların %99'u Android işletim sistemini hedef almaktadır. Android uygulamaları genellikle resmi uygulama marketi olan Play Store'dan temin edilmektedir. Play Store, ...

    12. Natürel Zeytinyağındaki Uçucu Aroma Bileşenleri ve Duyusal Kalite Üzerine Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Dilşat Bozdoğan Konuşkan

      2015-02-01

      Full Text Available Natürel zeytinyağında bulunan uçucu aroma bileşenlerinin, zeytinyağının lezzet ve aroması üzerine etkisi oldukça önemlidir. Zeytinyağında 280’e yakın uçucu bileşen tespit edilmiş olup, bunlardan 70 kadarının aromaya direkt etkisi olduğu belirlenmiş ve zeytinyağında lezzetten sorumlu grup olarak tanımlanmıştır. Zeytinyağındaki uçucu aroma bileşenlerinin kompozisyonu, başta enzimatik reaksiyonlar olmak üzere, çevresel ve teknolojik faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Yüksek kalitedeki zeytinyağlarında bulunan 5 ve 6 karbonlu bileşenler ile özellikle 6 karbonlu uçucu bileşenler, toplam uçucu bileşenlerin % 60-80’ini oluşturmaktadır. Natürel zeytinyağında algılanan meyvemsi, acı-yakıcı (bitter ve keskin-buruk tatlar, duyusal kaliteyi olumlu yönde etkileyerek, tüketici beğenisini sağlamaktadır. Bu çalışmada, natürel zeytinyağında bulunan uçucu aroma bileşenleri ve oluşumları üzerinde etkili olan faktörler ile bunların yağın duyusal kalitesi üzerine olan etkileri üzerinde durulmuştur.

    13. Bazı Laktik Asit Bakterilerinin Fizyolojik, Biyokimyasal, Plazmit DNA ve Protein Profil Özelliklerinin İncelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Zehra Nur Yüksekdağ

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalısmada, toplam 36 adet laktik asit bakterisi kefir, beyaz peynir, kasar peyniri ve sucuktan izole edilmistir. Izole edilen kültürler biyokimyasal testler ve API 50 CH kiti ile tanımlanmıs ve toplam protein profilleri Sodyum Dodesil Sülfat Poliakrilamid Jel Elektroforezi (SDS-PAGE ile belirlenmistir. Tanımlama testleri sonucunda 36 adet laktik asit bakterisi, Leuconostoc cremoris (1 sus, Leu. mesenteroides (1 sus, Lactobacillus brevis (1 sus, Lb. casei (2 sus, Lb. lactis (2 sus, Lb. plantarum (2 sus, Lb. helveticus (3 sus, Lactococcus cremoris (3 sus, Lac. lactis (3 sus, Streptococcus durans (1 sus, Strep. thermophilus (2 sus, Pediococcus acidilactici (2 sus, P. pentosaceus (4 sus ve P. dextrinicus (9 sus olarak tanımlanmıstır. 36 adet laktik asit bakteri susunun plazmit DNA incelemesinde, 21 adet susta 1-5 arasında degisen sayılarda plazmit DNA’ya rastlanılmıstır. Bu plazmit DNA’ların moleküler agırlıklarının 3.11-28.07 kb arasında oldugu belirlenmistir. 15 adet laktik asit bakterisinin ise plazmit DNA içermedikleri gözlenmistir.

    14. Tüketicilerin Çevreye Duyarlılığı ve Reklamlardaki Çevreci İddialar

      OpenAIRE

      Alnıaçık, Ümit

      2009-01-01

      Sanayileşmeyle birlikte artan çevre kirliliği, insanlık için giderek daha ciddi bir sorun haline gelmektedir. Doğal çevrenin korunması konusu son otuz yılda kamuoyunun en önemli gündem maddelerinden biri olmuştur. Hükümetlerin, uluslararası kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla çevrenin korunmasına yönelik çeşitli düzenlemeler geliştirilmiş ve işletmelerin faaliyetleri kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Buna ilaveten, insanlar yaşam tarzlarını ve tüketim alışkanlıklarını çe...

    15. Aynı Coğrafyada İki Savaş: Troia ve Çanakkale Savaşlarının Karşılaştırılması

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Reyhan Körpe

      2015-04-01

      Full Text Available The Trojan War and the Gallipoli Campaigns are two pivotal battles that took place on the shores of the Dardanelles. They are similar in several respects: Both battles involve several groups coming from different places. Some of the tactics employed during the Gallipoli campaigns are reminiscent of those used during the Trojan War. Many allied soldiers, as their memoirs and letters reveal, knew well the Trojan War and the deeds of its heroes. Their writings also reveal that they compared themselves to the ancient Greek heroes that fought at Troy. They also thought the Gallipoli Campaign as a sort of New Trojan War

    16. Duygusal ve Rasyonel Sosyal Reklam Mesajlarının Etkililiği Üzerine Bir Araştırma

      OpenAIRE

      AYTEKİN, Pınar; YAKIN, Volkan

      2015-01-01

      Çalışmada, sosyal pazarlamanın tanımına ve uygulama alanlarına değinilmiş, sosyal pazarlamada kullanılan duygusal ve rasyonel çekiciliklerin ve hedef kitle üzerindeki etkilerinin belirlenmesi üzerine nitel ve nicel olmak üzere iki aşamalı bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Türk Kızılay’ına ait iki reklam afişinden faydalanılmıştır. İlk aşamada reklamların mesaj içerikleri göstergebilimsel analiz yardımıyla analiz edilerek rasyonel/duygusal çekiciliklerden hangisine sahip olduklar...

    17. Tükiyenin farklı bölgelerinde üretilen değişik un tiplerinin tiamin ve riboflavin miktarları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Raci Ekinci

      2002-03-01

      Full Text Available Çalışmada, Türkiye'nin 7 ayrı bölgesine ait 19 farklı ilde un üretimi yapan 30 fabrikadan sağlanan (30 adet Tip 550, 30 adet Tip 650 ve 26 adet Tip 850 un örnekleri vitaminlerde tiamin ve riboflavin miktarı açısından incelenmiştir. Un tipleri açısından ortalama tiamin ve riboflavin değerleri arasında önemli farklılıklar olduğu, ancak farklı fabrikalara ait unların tiamin ve riboflavin miktarı arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (P

    18. Geçmişten Günümüze Edebiyat Ders Planlarında Ve Kitaplarında Yahya Kemal ve Şiirleri From The Past Till Present Day Yahya Kemal And His Poets In Literature Curriculums And Course Books

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Tevfik SÜTÇÜ

      2013-07-01

      prepared within the framework of literature curriculums ofTurkish Language and Literature course. Türk Edebiyatının XX. yüzyılda yetiştirdiği önemli şairlerinden biri Yahya Kemal Beyatlı’dır. Yahya Kemal, yaşadığı dönemin siyasi, sosyal ve tarihî hadiselerinin içinde yer almasının yanında, Türk edebiyatı ile ilgili önemli ve dikkat çekici hassasiyetleri olan bir şairimizdir. Bütün bu özellikleri ile birlikte Yahya Kemal, Türk şairleri arasında meydana getirdiği eserleri ile Türk dilinin güzel şiir örneklerini vermiş bir şahsiyettir. O, şiirlerinde ele aldığı farklı temaların yanında, şiirlerini meydana getirirken kullandığı dil, biçim ve şekil özellikleri ile öne çıkmış ve şairin bu özelliği hemen her dönemin edebiyat araştırmacıları ve eleştirmenleri tarafından kabul ve teslim edilmiştir.Öğretim kurumlarımızda edebiyat derslerinde edebiyatın diğer türleri ile beraber şiirle ilgili estetik beğenilerin geliştirilmesi ve edebiyat bilgilerinin öğretilmesi hedeflenir. Ülkemizde 1924’ten itibaren okullarımızda bütün diğer ders programları ile beraber edebiyat programlarını yeniden düzenleme çalışmaları da başlar. Cumhuriyet döneminde edebiyat öğretimindeki yönelimlerden birisi, edebiyat derslerinde okutulacak metinlerin çağdaş sanatçıların eserlerinden seçilmesi gerektiği yönündedir. Bu itibarla öğrencilere okuduklarından zevk alması ve yaşayan dilin örnekleriyle karşılaştırılması yanında, bazı metinlerden hareketle edebiyattaki tür ve şekil bilgisine ait konuların öğretilmesi, kavratılması ve tanıtılması mümkün olacaktır. Bütün bu özelliklere sahip olan Yahya Kemal’in eserlerinin ve metinlerinin, okul ders kitaplarında hemen her zaman yer alması isabetli bir tercih olmuştur ve olacaktır.Bu makalede, hangi yıllardan itibaren ve hangi dönemlerde Yahya Kemal’in hangi eserlerinin yoğun olarak ders kitaplarında yer ald

    19. Adli Muhasebecilik Mesleği ve Aklama Suçuyla Mücadele

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Murat KASAP

      2013-04-01

      Full Text Available Günümüz dünyasında son yıllarda küreselleşme ile birlikte bilişim teknolojilerinin kullanımıyla ekonomik nitelikteki suçlarda önemli düzeyde artışlar olmuştur. Buna bağlı olarak da aklama suçu gibi finansal nitelikte suçlar da önemli düzeyde artmıştır. Türkiye’de aklama ile ilgili suçlarla mücadelede polis etkin görev almaktadır. Ancak aklama sucuyla etkin bir mücadele yapılabilmesi için profesyonel desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle sadece iyi ekonomi, finans, muhasebe bilgisinin yanında iyi düzeyde hukuk bilgisi de bu suçların tespiti ve önlenmesinde önemlidir. ABD’de başta olmak üzere etkinliği artan adli muhasebecilik mesleği, aklama suçunun tespiti ve önlenmesinde önemli bir role sahiptir. Çünkü adli muhasebeciler, aklama suçuyla ilgili ihtiyaç duyulan dava desteği danışmanlığı, araştırmacı muhasebecilik ve bilirkişi desteklerini sağlayabilecek yeterliliktedir.

    20. The natural history of surgically treated but radiotherapy-naïve nonfunctioning pituitary adenomas.

      LENUS (Irish Health Repository)

      O'Sullivan, Eoin P

      2009-11-01

      Transsphenoidal surgery is indicated for patients with nonfunctioning pituitary adenomas (NFPAs) causing compressive symptoms. Previous studies attempting to define the rate of recurrence\\/regrowth of surgically treated but radiation-naïve NFPAs were somewhat limited by selection bias and\\/or small numbers and\\/or lack of consistency of findings between studies. A better understanding of the natural history of this condition could allow stratification of recurrence risk and inform future management. We aimed to define the natural history of a large, mainly unselected cohort with surgically treated, radiotherapy (RT)-naïve NFPAs and to try to identify predictors of recurrence\\/regrowth.