WorldWideScience

Sample records for europe ve day

  1. Defense.gov Special Report: V-E Day - 70th Anniversary

    Science.gov (United States)

    are strong united we will win WWII United Nations4 United We Win WWII United We can't win without them Historic Aircraft to Conduct V-E Day Flyover America will remember the millions who helped make possible 70th Anniversary in France Arsenal of Democracy Flyover Media Day V-E Day Veterans Profiles Charles

  2. Ülkemizde Yetiştirilen Başlıca Buğday Çeşitlerinin ve Unlarının Tiamin ve Riboflavin Miktarları

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recai Ercan

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, ülkemizde yetiştirilen başlıca buğday çeşitlerinin ve bunların laboratuvar değirmeninde öğütülmesiyle elde edilen unlarının B1 ve B2 vitaminleri miktarı saptanmıştır. Araştırmada 18 buğday çeşidi kullanılmıştır. Buğdaylarda B1 ve B2 vitaminleri miktarı çeşit ve yetişme yerine bağlı olarak değişmektedir. Genellikle sert buğdaylar, yumuşaklardan daha zengin bulunmuştur. Unlarda B1 ve B2 vitamin miktarlarının buğday çeşidi ve randımanı ile ilişkili olduğu görülmüştür. Un randımanı arttıkça vitamin miktarları da artmaktadır.

  3. Buğdayın Tiamin ve Riboflavin Miktarı Üzerine Azotlu Gübre Uygulamasının Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Emine Bildik

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada değişik dozda azotlu gübre uygulamasının buğdayın tiamin, riboflavin, protein ve kül miktarlarına etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla azotlu gübre, dekara 0.3, 6.9 ve 12 kg azot hesabıyla Amonyum Nitrat olarak tamamı ekim sırasında uygulanmıştır. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre; buğdayın protein, kül ve tiamin miktarı üzerine azot uygulamasının etkisi %1 seviyesinde önemli bulunmuştur. Azotlu gübre uygulaması buğdayın protein miktarını artırmış, kül miktarını azaltmıştır. Azotlu gübre uygulaması buğdayın tiamin ve riboflavin miktarını da etkilemiş ve özellikle tiamin miktarını önemli düzeyde artırmıştır. Buğdayın protein miktarı ile tiamin miktarı arasında önemli ve pozitif yönde %1 düzeyinde korelasyonlar saptanmıştır. Kül miktarı ile tiamin miktarı arasında da pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur.

  4. I-MOVE multi-centre case control study 2010-11: overall and stratified estimates of influenza vaccine effectiveness in Europe.

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Esther Kissling

    Full Text Available BACKGROUND: In the third season of I-MOVE (Influenza Monitoring Vaccine Effectiveness in Europe, we undertook a multicentre case-control study based on sentinel practitioner surveillance networks in eight European Union (EU member states to estimate 2010/11 influenza vaccine effectiveness (VE against medically-attended influenza-like illness (ILI laboratory-confirmed as influenza. METHODS: Using systematic sampling, practitioners swabbed ILI/ARI patients within seven days of symptom onset. We compared influenza-positive to influenza laboratory-negative patients among those meeting the EU ILI case definition. A valid vaccination corresponded to > 14 days between receiving a dose of vaccine and symptom onset. We used multiple imputation with chained equations to estimate missing values. Using logistic regression with study as fixed effect we calculated influenza VE adjusting for potential confounders. We estimated influenza VE overall, by influenza type, age group and among the target group for vaccination. RESULTS: We included 2019 cases and 2391 controls in the analysis. Adjusted VE was 52% (95% CI 30-67 overall (N = 4410, 55% (95% CI 29-72 against A(H1N1 and 50% (95% CI 14-71 against influenza B. Adjusted VE against all influenza subtypes was 66% (95% CI 15-86, 41% (95% CI -3-66 and 60% (95% CI 17-81 among those aged 0-14, 15-59 and ≥60 respectively. Among target groups for vaccination (N = 1004, VE was 56% (95% CI 34-71 overall, 59% (95% CI 32-75 against A(H1N1 and 63% (95% CI 31-81 against influenza B. CONCLUSIONS: Results suggest moderate protection from 2010-11 trivalent influenza vaccines against medically-attended ILI laboratory-confirmed as influenza across Europe. Adjusted and stratified influenza VE estimates are possible with the large sample size of this multi-centre case-control. I-MOVE shows how a network can provide precise summary VE measures across Europe.

  5. Soya ve Buğday Rüşeymi Katkılı Unların Kalitesini Düzeltme İmkanları Üzerinde Araştırmalar

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Berrin Kahveci

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırmada üç ayrı kalitedeki una, ısıl işlem uygulanmış muhtelif oranlarda tam yağlı ve yağsız soya veya tam yağlı ve yağsız buğday rüşeymi katılarak bunların ekmeklik kalitesine etkileri araştırılmıştır. Sonra soya veya buğday rüşeymi katkılı örneklere %0.2 ve %0.4 oranında SSL katılarak bunun ekmek özelliklerini düzeltici etkileri tespit edilmiştir. Soya ve rüşeym katkıları ekmeklerde hacim verimini ve Dallmann değerini düşürmüş, gözenek yapısını olumsuz yönde etkilemiştir. Genelde soyanın ekmek kalitesine olumsuz etkileri, buğday rüşeymine kıyasla daha az olmuştur. SSL katkısı örneklerin ekmeklik özelliklerini önemli ölçüde iyileştirmiştir.

  6. Conférence extérieure - Université de Genève: La modélisation numérique des extrêmes climatiques: Projections pour l'Europe et la Suisse d'ici 2100 - French version only

    CERN Document Server

    2006-01-01

    Université de Genève Ecole de physique 24 quai Ernest Ansermet 1211 Genève 4 Tél : + 41 22 379 63 83 (secrétariat) Tél : + 41 22 379 62 56 (réception) Fax: + 41 22 379 69 22 Lundi 15 janvier 2007 17 heures - Auditoire Stueckelberg La modélisation numérique des extrêmes climatiques: Projections pour l'Europe et la Suisse d'ici 2100 Prof. Martin Beniston / Chaire de Climatologie de l'Université de Genève Les nombreuses catastrophes liées au climat (canicule 2003 en Europe; inondations en Suisse en 2005; sécheresse en Australie; ouragans Katrina, etc.) donnent l'impression que les catastrophes climatiques qui touchent de nombreuses parties du monde sont la preuve du réchauffement climatique. A voir... Pourtant, les changements climatiques représentent l'un des thèmes de préoccupation majeure de ce début du 21e siècle, du moins pour les scientifiques sinon pour le monde politique. Car si l'ampleur, et surtout la rapidité du changement, sont aussi importants que ce que laissent entrevoi...

  7. MONSOONS MUDE AND GOLD MUSONLAR GEMİ VE ALTIN

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Paul LUNDE

    2009-12-01

    Full Text Available The “global economy” of the Middle Ages was created by linking the Indian Ocean trading networks with those of the Mediterranean Sea and its African and European hinterlands. These products, together with ceramics, textiles and sugar provided from Egypt and Syria, reached European markets almost exclusively through the Italian maritime republics of Amalfi, Pisa, Genoa and Venice. Especially the direction of the monsoon winds in the Indian Ocean and the course of the Venice trade ships were at the same direction. Thereby, Venice trade ships set out toward the end of August and made their way slowly through the Adriatic and the Aegean to Cyprus and Alexandria, timing their arrival there to coincide with the availability of monsoon-borne and by this way the products which are ned carried through Europe. İt is important to emphasize this subject that North Europe economy depends on this Monsoons where they became at Indian Ocean. As a maritime republic dedicated itself to the international trade, Venice was an anomaly in a feudal Europe that measured wealth by land, not money. Therefor this idea were encouraging their believing about ending the monopoly of the Muslim trade at the Indian Ocean. Ortaçağın global ekonomisini Hint Okyanusu ticaret hattı ile Akdeniz, Afrika ve Avrupa Hinterlantları arasındaki ticaret bağlantısı teşkil ediyordu. Avrupa ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak Batı dünyasının gereksinim duyduğu ve Mısır ile Suriye’den tedarik edilen şeker, tekstil, seramik gibi ürünler Amalfi, Pisa, Ceneviz ve Venedik gibi İtalyan Cumhuriyetleri aracılığıyla Avrupa pazarlarına taşınmaktaydı. Özellikle Hint Okyanusu üzerindeki muson rüzgârlarının yönleriyle Venedik ticaret gemilerinin rotaları aynı doğrultudaydı. Bu suretle Ağustos ayının sonuna doğru İtalya’dan ayrılan gemiler, Adriyatik, Ege ve Kıbrıs rotasından İskenderiye’ye ulaştığı esnada musonlarla kar

  8. The CEVALE2VE case

    CERN Document Server

    AUTHOR|(INSPIRE)INSPIRE-00237353; The ATLAS collaboration

    2017-01-01

    A virtual research and learning community can be a powerful tool for educational purposes. It has a wide range of possibilities for multi-institution participation, such as synchronous and asynchronous online engagement, decentralized student discussions and academic networking - as well as being cost effective. In this context, the CEVALE2VE virtual community (Centro de Altos Estudios de Altas Energías) is a Venezuelan initiative to support the new generation of researchers in High Energy Physics (HEP). Its goal is to contribute to the scientific dissemination of fundamental physics and the regional modernization of university education. The members of CEVALE2VE are a group of Venezuelan researchers, currently involved in projects related to the HEP field, and geographically located in different academic institutions of Europe and North America. The project involves several academic institutions in Venezuela and Colombia in order to reach a wide audience, and exploits current communications technologies, w...

  9. The CEVALE2VE case

    CERN Document Server

    Sanchez Pineda, Arturo; The ATLAS collaboration

    2016-01-01

    A virtual research and learning community can be a powerful tool for educational purposes. It has a wide range of possibilities for multi-institution participation, such as synchronous and asynchronous online engagement, decentralized student discussions and academic networking - as well as being cost effective. In this context, the CEVALE2VE virtual community (Centro de Altos Estudios de Altas Energías) is a Venezuelan initiative to support the new generation of researchers in high energy physics (HEP). Its goal is to contribute to the scientific dissemination of fundamental physics and the regional modernization of university education. The members of CEVALE2VE are a group of Venezuelan researchers, currently involved in projects related to the HEP field, and geographically located in different academic institutions of Europe and North America. The project involves several academic institutions in Venezuela and Colombia in order to reach a wide audience, and exploits current communications technologies, wh...

  10. THE DAY OF THE WEEK EFFECT IN SOUTH EASTERN EUROPE STOCK MARKETS

    OpenAIRE

    DRAGAN TEVDOVSKI; MARTIN MIHAJLOV; IGOR SAZDOVSKI

    2012-01-01

    The main aim of this research is to examine existence of day of the week effect on the stock market indices in five countries from South Eastern Europe (SEE): Bosnia and Herzegovina, Bulgaria, Croatia, Macedonia and Serbia in the most recent period which is characterized by the bear market (from 2006 to 2011). The methodology used the regression with dummy variables, or so called Analysis of Variance (ANOVA) model. In addition Wald test is applied. The results imply that the mean daily return...

  11. THE DAY OF THE WEEK EFFECT IN SOUTH EASTERN EUROPE STOCK MARKETS

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    MARTIN MIHAJLOV

    2012-09-01

    Full Text Available The main aim of this research is to examine existence of day of the week effect on the stock market indices infive countries from South Eastern Europe (SEE: Bosnia and Herzegovina, Bulgaria, Croatia, Macedonia and Serbiain the most recent period which is characterized by the bear market (from 2006 to 2011. The methodology used theregression with dummy variables, or so called Analysis of Variance (ANOVA model. In addition Wald test is applied.The results imply that the mean daily return of the all five SEE indices is negative on Monday. The day of the weekeffect is found only in Croatian and Bulgarian Stock Market. In both stock markets, the mean daily returns of theleading indices are lower on Monday than the other days of the week and the results are statistically significant. Thelower Monday mean daily returns are found also in Macedonian stock exchange index, but the results are notstatistically significant. The mean daily returns of BELEX15 and BIFX indices in Tuesday are lower than mean dailyreturn on Monday, but also without statistical significance.

  12. Synoptic climatological analyses on the seasonal transition from winter to spring in Europe also with attention to the day-to-day variability (Comparing with that in East Asia)

    Science.gov (United States)

    Kato, Kuranoshin; Hamaki, Tatsuya; Haga, Yuichi; Otani, Kazuo; Kato, Haruko

    2016-04-01

    There are many stages with rapid seasonal transitions in East Asia, greatly influenced by the considerable phase differences of seasonal cycle among the Asian monsoon subsystems, resulting in the variety of "seasonal feeling". The seasonal cycle has been an important background for generation of the many kinds of arts also in Europe around the western edge of the Eurasian Continent. Especially around Germany, there are so many music or literature works in which the "May" is treated as the special season. However, more detailed examination and its comparison with that in East Asia about the seasonal evolution from winter to spring including before May would be interesting. Deeper knowledge on the seasonal cycle would contribute greatly to the cultural understanding as mentioned above, as well as for considering the detailed response of the regional climate to the global-scale impacts such as the global warming. As such, the present study examined, based mainly on the NCEP/NCAR reanalysis data during 1971-2010, the synoptic climatological features on the seasonal transition from winter to spring in Europe also with attention to the day-to-day variability, by comparing with those in East Asia (detailed analyses were made mainly for 2000/01 - 2010/11 winters). Around the region from Germany to Turkey, the surface air temperature (TS) showed rather larger day-to-day variation (including the interannual or intraseasonal variation) throughout a year than in the Japan Islands area in East Asia. Especially from December to March (the minimum period of the climatological TS in the European side), the day-to-day variation was extremely great around Germany and its northern region (to the north of around 45N/10E). Thus, the extremely low temperature events sometimes appeared around Germany till the end of March, although the seasonal mean TS was not so considerably low. The day-to-day variation of sea level pressure (SLP) was also very large where such large amplitude of TS

  13. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Antibakteriyel Aktivitesi ve Tekstil Sektöründe Kullanımı

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hülya KESİCİ GÜLER

    2015-11-01

    Full Text Available Özet: İnsanların doğala yönelmesi ile birlikte tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Tıbbi aromatik bitkiler, hastalıkları önlemek ve iyileştirmek, sağlığı devam ettirmek için insanlık tarihinin başlangıcından beri ilaç olarak kullanılan bitkilerdir. Bu bitkilerin kullanımları ilaç, gıda, meşrubat, kozmetik sanayi, sabun ve parfüm üretiminde sınırlı kalmamış, günümüzde organik tarım ve hayvancılıkta kullanımları artış göstermektedir. Ayrıca günümüzde farklı özelliklerinden dolayı birçok sektörde de kullanılmaya başlanmıştır. Bunlardan bir tanesi de tekstil sektörüdür. Tıbbi ve aromatik bitkiler barındırdıkları antibakteriyel özellik sayesinde sentetik tekstil bitim maddelerine alternatif oluşturmaktadır. Tekstilde kullanılacak antibakteriyel maddelerden beklenen en önemli özelliklerden bir tanesi kullanılan maddenin insan ve çevre sağlığını olumsuz etkilememesi ve tekstil mamulünün diğer özelliklerini olumsuz yönde değiştirmemesidir. Bu nedenle son yıllarda çevre dostu ve doğal esaslı antibakteriyel maddelerin eldesi ve tekstil uygulamalarına olan ilgi hızla artmaktadır. Buna bağlı olarak yapılan çalışmada; tıbbi ve aromatik bitkilerin antibakteriyel aktivitesinin çeşitli yöntemlerle belirlenmesi ve tekstil sektöründe antibakteriyel bitim maddesi olarak kullanımı araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Tıbbi ve aromatik bitkiler, antibakteriyel aktivite, tekstil Antibacterial Activity of Medicinal and Aromatic Plants and Utilization in Textile Industry Abstract: Interest in medicinal and aromatic plants increases along with day by day with natural demands of people. Medicinal and aromatic plants, that are used for protecting and healing illness, and continving the human health, since the beginning of humanity. These plants are used not only in medicine, food, beverage, cosmetic industry, soap and perfume

  14. Coming of spring in Europe and on Day Night Year Globe

    Science.gov (United States)

    Marković-Topalović, Tatjana; Božić, Mirjana; Stojićević, Goran

    2014-05-01

    Day and night cycles, change of seasons, secular variations of climate on Earth are phenomena that depend on insolation of the Earth, its internal rotation and the orientation of its axis with respect to the Sun. For teaching about these phenomena, we have been using, since 2011, the outdoor globe that has the same orientation in space as the Earth. We call it Day Night Year Globe (DING). It was erected in the Center for advanced education of teachers in Šabac, Serbia [1]. Such globes were also erected in the Weizmann Institute in Israel, near the Max Valier Observatory in Italy, in the courtyard of the Tre University in Rome, in the Science Park in Zurich. During 2010 and 2011, the High Medical School took part and coordinated the realization of the Greenwave project [2] in the Šabac region. Twenty-two teachers, in seven primary schools, inspired and instructed their students to observe how exactly spring arrives and moves across Europe. Their task was to measure on daily basis: wind speed, temperature and rain precipitation. They also recorded sightings of species (barn swallow and frog spawns), common to all European countries, and of local species, which act as early indicators of the arrival of spring. The scientific contribution of the Šabac team consisted of correlating these observations and observations of changes of illumination on DING. During one sunny day, students observe the mapping of Earth's daily rotation onto DING. By observing the circle of illumination, day by day, students see how the inclination of this circle changes during the year. At the spring equinox the circle of illumination lies along the meridian. Our idea was that participants in other country could incorporate observations on DING, or a hands-on globe with two-rotation axes, properly oriented. We tried to induce interest for this idea to the authors and leaders of the Greenwave project. In Milanković's theory of the climate change of Earth, the orientation of Earth's axis with

  15. Aileler, Öğretmenler ve Dil ve Konuşma Terapistlerinin Çocuklardaki Dil ve Konuşma Bozukluklarına Yönelik Tutum ve Bilgilerinin Değerlendirilmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Bülent TOĞRAM

    2015-12-01

    Full Text Available Çocuklardaki iletişim sorunları aile bildirimleri, öğretmen raporları ve dil ve konuşma terapistleri (DKT tarafından yapılan değerlendirmeler ile saptanmaktadır. Dil ve konuşma bozukluklarının önlenmesi ve terapisinde işbirliği içinde bulunmaları gereken bu üçlü grubun konuya ilişkin görüş ve tutumları alanyazında önemli bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve DKT’lerin dil ve konuşma bozuklukları alanındaki sorumluluk ve rollerini nasıl algıladıklarını, dil ve konuşma bozukluğu olan çocuğun akademik ve sosyal başarısına yönelik tutumlarını, dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri ve terapisine yönelik düşüncelerini betimlemektir. Çalışmaya 37 aile bireyi, 46 öğretmen ve 35 DKT katılmıştır. Anket yoluyla elde edilen veriler her grubun konuya ilişkin bilgisini ortaya koymak için karşılaştırılmıştır. Dil ve konuşma bozukluğu olan çocukların akademik/sosyal başarılarına yönelik tutumlarında diğer katılımcı gruplara göre öğretmenlerin, çocukların terapi gereksinimlerine yönelik tutumlarında ise ailelerin daha kararsız tutumlar geliştirdikleri dikkat çekmektedir.Dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri ve terapi eksikliklerine yönelik bilgilerinde grupların öncelikli sıralamalarının farklılaştığı görülmüştür

  16. VE of construction industry

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    NONE

    1987-10-15

    This book gives descriptions of basic of VE of construction industry including doing away with mannerism, necessity of cost reduction, management method of cost reduction, thinking of idea, target of VE, starting VE activity, technical method of VE of construction industry such as thinking of idea with brainstorming, function trade method, new brainstorming, MM method, morphology analysis and lateral thinking, cases of VE of construction industry.

  17. VE of construction industry

    International Nuclear Information System (INIS)

    1987-10-01

    This book gives descriptions of basic of VE of construction industry including doing away with mannerism, necessity of cost reduction, management method of cost reduction, thinking of idea, target of VE, starting VE activity, technical method of VE of construction industry such as thinking of idea with brainstorming, function trade method, new brainstorming, MM method, morphology analysis and lateral thinking, cases of VE of construction industry.

  18. Robotlar İşlerimizi ve Ruhumuzu mu Çalacak?

    OpenAIRE

    Yılmaz, Fevzi

    2018-01-01

    Robotlar, bazen insan formunda bazen ise daha mekanik-elektronik araçlar olarak ekonomik hayatın içindeler. Dijital çağdayız ve robotlar artık kendilerine verilen yetkinlikler sayesinde insanların yapabildiği şeyleri gerçekleştirebiliyor. Robotların işsizliğe yol açacağı ve ekonomik eşitsizliği derinleştireceği sık sık gündeme gelmektedir. Bilim kurgu dizi konusu olan öldüren robotlar ve robotun kendini yapandan daha akıllı robotu üretmesi savı hep endişe vermiştir. Ünlülerden Stephen Hawking...

  19. Tarım İşletmelerinde Buğday Tohumu Kullanımı ve Sorunları: Burdur ve Isparta İlleri Örneği

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hülya Gül

    2015-09-01

    Full Text Available Çalışmanın temel hedefi Isparta-Burdur illerinde buğday üretimindeki tohum kullanım yapısının tespiti ve üretimin geliştirilmesidir. Araştırmada kullanılan birincil veriler, bölgede buğday yetiştiriciliği yapan işletmelerden anket yöntemi ile elde edilmiştir. Buğday yetiştiriciliği yapan 150 işletmeden elde edilen veriler 2011 üretim dönemine aittir. Buğday üretiminde işletme genel ortalamasında işletmecilerin karşılaştığı sorunların başında ürün fiyatının düşük olması, girdi fiyatlarının yüksekliği gelmektedir. İşletmecilerin buğday üretiminin geliştirilmesinin, üretimde kullanılan mazot, ilaç, gübre gibi girdi maliyetlerinin düşürülmesi ile sağlanabileceğini ifade etmişlerdir. Buğday tarımında tohum ilaçlaması bölgede işletmelerin %97,3’ünde yapılmaktadır. Buğday tarımında üretim sonrası buğday ürününün depolama durumu ise görüşülen işletmelerin %52,7’sinde söz konusudur. İşletmelerin %74,7’si yetiştirdiği buğday çeşidini bilmektedir. İşletmelerin %52’sinde de sertifikalı tohum kullanımının olduğu saptanmıştır. Sertifikalı tohum kullanım oranı Isparta ilinde daha yüksektir (%69,3. İstatistikî olarak da iller arasında sertifikalı tohum kullanımında farklılık bulunmaktadır. Bölgede işletmelerin sertifikalı tohum kullanımı konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı saptanmıştır. Dolayısıyla bu konuda yayımcılar tarafından üreticiye bilgi aktarımı gerekmektedir.

  20. Cities and Socialization of Libraries in Medieval Europe Ortaçağ Avrupası'nda Kent Olgusu ve Kütüphanelerin Toplumsallaşma Süreci -II-

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Dilek Bayır

    2000-12-01

    Full Text Available In this study, socialization of libraries in Mediavel Europe has been examined by means of the growing of cities and movements of ideologies. Cities, as results of economic based changes, caused the appearance of merchantiles in produce and consumption flows. Cities, by selecting an area outside of feudal city walls, and by consisting new living habits which shows differances from village living habits took its place in Mediavel Feudal Regime. While cities consist their conceits, conceits consists the specialisatians which identifies the city from the village. Technologic developments, innovations, the movements of different social classes, the changes in produce and consumption models, movements of ideologies; carried Medieval Europe to Enlighment Period after very long and difficult experiements. While the man in "Enlighment Period" ideologically based on rationalism and critical thinking; it realized knowledge as a product of rationalism. That realisation gave start to the socialisation of libraries and books and books which includes the "knowledge" stating with the innovation of press, the gobalization of books and the movements in cities gave speed to the interaction between cultures and effected the extansion of knowledge in a positive way. While knowledge was socialized by means of the opportunities of cities, libraries became space which knowledge can easily reachable by society. Cities arosed in Middle ageesand by effecting social structures, they became an indirect effect for reaching of libraries to society and moneyfree service. Bu çalışmada Ortaçağ Avrupası'nda kütüphanelerin toplumsallaşma süreci, kent olgusu ve düşünsel hareketlilikler bağlamında irdelenmektedir. Kentler; toplumların ekonomik temelli değişim süreçlerinin bir uzantısı olarak üretim-tüketim akışı içinde tüccar (burjuvazi sınıfını yaratmıştır. Tüccarlar kendilerine surlar dışında bir mekan (yaşam alanı seçerek g

  1. Cities and Socialization of Libraries in Medieval Europe Ortaçağ Avrupası'nda Kent Olgusu ve Kütüphanelerin Toplumsallaşma Süreci -I-

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Dilek Bayır

    2000-09-01

    Full Text Available In this study, socialization of libraries in Medieval Europe has been examined by means of the growing of cities and movements of ideologies. Cities, as results of economic based changes, caused the apperance of merchantiles in produce and consumption flows. Cities, by selecting an area outside of feudal city walls, and by consisting new living habits which shows differances from village living habits took its place in Medieval Feudal Regime. While cities consist their conceits, conceits consists the specialisatians which identifies the city from the village. Technologic developments, innovations, the movements of different social classes, the changes in produce and consumption models, movements of ideologies; carried Medieval Europe to Enlighment Period after very long and difficult experiements. While the man in "Enlighment Period" ideologically based on rationalism and critical thinking; it realized knowledge as a product of rationalism. That realisation gave start to the socialisation of libraries and books and books which includes the "knowledge" stating with the innovation of press, the gobalization of books and the movements in cities gave speed to the interaction between cultures and effected the extansion of knowledge in a positive way. While knowledge was socialized by means of the opportunities of cities, libraries became space which knowledge can easily reachable by society. Cities arosed in Middle ageesand by effecting social structures, they became an indirect effect for reaching of libraries to society and moneyfree service. Bu çalışmada Ortaçağ Avrupası'nda kütüphanelerin toplumsallaşma süreci, kent olgusu ve düşünsel hareketlilikler bağlamında irdelenmektedir. Kentler; toplumların ekonomik temelli değişim süreçlerinin bir uzantısı olarak üretim-tüketim akışı içinde tüccar (burjuvazi sınıfını yaratmıştır. Tüccarlar kendilerine surlar dışında bir mekan (yaşam alanı seçerek g

  2. The VE/CAD synergism

    International Nuclear Information System (INIS)

    Sperling, R.B.

    1993-01-01

    Value Engineering (VE) and Computer-Aided Design (CAD) can be used synergistically to reduce costs and improve facilities designs. The cost and schedule impacts of implementing alternative design ideas developed by VE teams can be greatly reduced when the drawings have been produced with interactive CAD systems. To better understand the interrelationship between VE and CAD, the fundamentals of the VE process are explained; and example of a VE proposal is described and the way CAD drawings facilitated its implementation is illustrated

  3. Bazı Ekmeklik Buğday Çeşitlerinin Kalitesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recai Ercan

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, ülkemizde yetiştirilen başlıca buğday çeşitlerinin fiziko-kimyasal, öğütme ve ekmekçilik özellikleri saptanmıştır. Araştırmada aynı çevrelerde 1987 ve 1988 yıllarında yetiştirilen 15 buğday çeşidi kullanılmış ve çeşitlerin kalitelerini belirlemek amacıyla fiziksel, kimyasal, reolojik testler ile ekmek yapma denemeleri yapılmıştır. Buğdayların ekmekçilik özeliği çeşit özelliklerine çok fazla bağlı bulunmaktadır. Buğday çeşidi hektolitre ağırlığı, camsılık ve farinogram özellikleri üzerinde önemli etkiye sahiptir. Fakat protein miktarı, un verimi üzerine etkisi azdır. Tüm teknolojik özellikler ele alındığında Bolal-2973, Odeskaya-51, Hawk (Şahin, Sadova-1 ve Katea-1 buğday çeşitlerinin diğerlerinden üstün olduğu anlaşılmıştır.

  4. CELESTINA: CALISTO VE MELİBEA’NIN TRAJIKOMEDYASI’NDA ORTAÇAĞ VE RÖNESANS ARASINDA KALMIŞ BİREY VE KADIN

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nur Gülümser İLKER

    2017-06-01

    Full Text Available İspanyol Edebiyatının Ortaçağ toplumu ve bireyi arasındaki çatışmayı ele almasıyla en önemli eserlerinden biri olan Celestina: Calisto ve Melibea’nın Trajikomedyası, Rönesans’a dönmüş yüzüyle de önem kazanmaktadır. Yazar Fernando de Rojas’ın ustalıkla ve incelikle yarattığı karakterler vasıtasıyla, dönemin birey algısına odaklanırken, toplumun normlarının bireyler üzerindeki üstünlüğüne tanık oluruz. Aynı zamanda kadına karşı olan bakış açısının da vurgulandığı eserde, evrensel konular gün yüzüne çıkarken, insan, doğasıyla ve içgüdüleriyle işlenerek okuyucuya sunulur. Eserde genç, tutkularının kölesi olmuş Calisto ve saf, geleneklerine bağlı Melibea’nın aşkıyla ve de yaşlı büyücü Celestina’nın tamahkârlığıyla insani duyguların aşırıya kaçması eleştirilir. Topluma uygun olmayan eylemler sonucunda cezalandırılan karakterleriyle eser, didaktik bir metin olma özelliği taşımaktadır. Çalışmanın konusu olarak sözü geçen eserdeki birey ve kadın, Ortaçağ ve Rönesans arasında kalmış olarak ele alınacak ve incelenecektir.

  5. KARAGÖZ VE HACİVAT: BAŞKALDIRI VE İTAATİN YANSIMALARI / KARAGÖZ AND HACİVAT: PROJECTIONS OF SUBVERSION AND CONFORMANCE

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    ONUR AYKAÇ

    2016-12-01

    Full Text Available Bu yazı, James Smith’in Asian Theatre Journal’da 2004 yılında yayımladığı “Karagöz and Hacivat: Projections of Subversion and Conformance” adlı makalesinin tercümesidir. Smith, İslam dünyasında tiyatro temsillerinin tarihini kısaca anlattıktan sonra, sözü Türklerde karagöz, Yunanlarda karagiozis adıyla bilinen gölge oyunlarına getirir. Bu oyunlara dair kısa tanıtıcı bilgiler verdikten sonra, Peter Burke’ün Popular Culture in Early Modern Europe (Erken Modern Avrupa’da Popüler Kültür adlı eserinde hemen her karnavalda görüldüğünü söylediği “yemek, cinsellik ve şiddet” unsurlarına karagöz oyunlarından örnekler verir. Akabinde, gölge oyununu Mikhail Bakhtin’in dinsel eğlence teorisi çerçevesinde inceler. Bilhassa, sözü edilen teoride yer alan “bir maskaraya taç giydirilip kral yapılması ve karnavalın sonunda sahte kralın tahttan indirilmesi hadisesi” ile “Hacivat tarafından önemli bir mevkie getirildikten sonra çevresindekileri alt etmeye çalışan ve sonunda bütün gücü elinden alınan Karagöz’ün durumu” arasında ciddi bir benzerlik olduğu kanısına varır. Son aşamada, gölge oyununun, ezilen toplum kitlesinin özkimliğini yeniden oluşturmadaki rolüne değinerek, meseleyi Türk ve Yunan halkları üzerinden örneklendirir. Bu yazı, hem Batılı eğlence kuramlarının karagöz ve karagiozis oyunlarına uygulanmış olması, hem de bu oyunların yeni bir özkimlik oluşturmada nasıl bir görev üstlendiğini göstermesi bakımından önemlidir.

  6. Farklı Karbondioksit Dozlarının Hidroponik Buğday (Triticum aestivum L. Çim Suyunun Verim ve Besin Değerleri Üzerine Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Muhammet KARAŞAHİN

    2015-11-01

    Full Text Available dozda karbondioksit uygulamalarının çim suyu verim ve besin değerleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla 01.03.2015 ile 01.08.2015 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Eskipazar Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü iklimlendirme odasında yürütülmüştür. Çalışmada; üç farklı karbondioksit dozu (Kontrol; 0, D1; 750, D2; 1500 ve D3; 2000 ppm yetiştirme ortamına uygulanarak, bitki verimi tohum oranı, bitki ve çim verimi, çim suyu verimi ve pH, bitki boyu ve kök uzunluğu, bitki ve çim kuru madde oranları, çim suyu enerji ve makro besin değerleri (rutubet, karbonhidrat, protein, yağ, diyet lif ve kül ile mineral madde (N, P, K, Ca, Mg, Fe, Cu, Mn, Zn ve Na içerikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre en yüksek bitki, çim ve çim suyu verimleri ile bitki boyu değerleri D1 uygulamasından elde edilmiştir. En yüksek kök uzunluğu değerleri D1 ve D3 uygulamalarından elde edilirken, en yüksek bitki kuru madde oranı değerleri kontrol, D2 ve D3 uygulamalarından elde edilmiştir. En yüksek yağ, Ca ve Fe içerikleri ise D3 uygulamasından elde edilmiştir. En yüksek Mn içerikleri kontrol ve D3 uygulamalarından elde edilirken, en yüksek Mg içerikleri D1, D2 ve D3 uygulamalarından elde edilmiştir. En yüksek Na içerikleri ise kontrol ve D1 uygulamalarından elde edilmiştir. Sadece en yüksek çim ve çim suyu verim değerleri elde etmek için D1 uygulaması tavsiye edilebilir niteliktedir.

  7. Kayalarda Delme ve Patlama

    OpenAIRE

    ÖZDOĞAN, Metin

    1986-01-01

    Bu makalede açık işletmecilikte delme ve patlatma işlemlerinin günümüzdeki kuramsal ve pratik durumu sunulmaktadır. Kayanın mekanik olarak parçalanması bölümünde vurmalı ve dönmeli delme dizgeleri verilmiştir. Kayanın devinik olarak parçalanması başlığı altında ise patlatma incelenmiş ve patlatma işlemini etkileyen etmenler, patlatma kuşakları, yansıma kuramı, krater deneylerine değinilmiştir

  8. Geçmişten Günümüze Edebiyat Ders Planlarında Ve Kitaplarında Yahya Kemal ve Şiirleri From The Past Till Present Day Yahya Kemal And His Poets In Literature Curriculums And Course Books

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Tevfik SÜTÇÜ

    2013-07-01

    Full Text Available Yahya Kemal Beyatlı is amongst the eminent poets of 20th centuryTurkish Literature. Yahya Kemal, next to his involvement with thepolitical, social and historic events of his age, had attracted attention asa prominent and noticeable character in Turkish Literature. By virtue ofall these attributions Yahya Kemal was noted as a personality whocreated the best samples of Turkish poetry with his works. In additionto a diversified set of themes he employed in his poems, he also tookstage by virtue of the specific language, form and style features and thisdistinguishing character has been acknowledged and appreciated by theliterary researchers and critics of almost all ages.The aim in the literature courses in our educational institutions isto improve aesthetical tastes in poetry as well as all other literary genresand teach literary knowledge. As of 1924 alongside with the rest ofcurriculums, reform attempts in literature curriculums have also beeninitiated in our country. One of the trends in literature teaching duringRepublican Period was the necessity to select literary texts from theworks of modern artists. Hence it would be possible to teach studentshow to enjoy their reading and compare with the living samples of thelanguage. Additionally students would learn, comprehend and adoptcertain genres and forms through literary texts. It has always been aright decision to include Yahya Kemal’s works and texts that bear allthese features within the course books in all ages.This paper analyzes starting from which date and period YahyaKemal’s particular works found place in course books, which works ofthe poet were used to teach what kind of feelings and thoughts, whichconcepts and topics through which methods. From this point of viewthe topic of this research is exploring to what extent and on accounts ofwhich educational purposes Yahya Kemal and his works have beenpresented from the past till present day in the literature course booksthat are

  9. Van Otlu Peynirinin Yapılışı ve Mikrobiyolojik, Fiziksel ve Kimyasal Nitelikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ahmet Kurt

    2015-02-01

    Full Text Available Bu araştırmada 10 adet taze Van Otlu peyniri örneklerine; mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal analizler uygulanmıştır. Peynir teknolojisinde, sağlık, teknik ve ekonomik yönden önemli olan toplam koliform, süt asidi, lipolitik ve proteolitik mikroorganizmalarla maya ve küflerin sayısal değerleri yanında rutubet, yağ, yağsız kurumadde, kurumaddede yağ, protein, suda eriyen protein, kül, tuz, saf kül, kurumaddede tuz ve % asitlik oranları, peynir örneklerinde ayrı ayrı saptanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre peynir yapımı çok dağınık ve ilkel karakter arz etmektedir. Peynirlerin yapımındaki farklı uygulamalar, teknik bilgi ve yöntem noksanlığı yüzünden, gerek mikrobiyolojik analiz ve gerekse fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları örnekten örneğe önemli fraklılıklar göstermiştir. Peynir örneklerinde saptanan Koliform organizma sayıları, hem sağlık yönünden hem de peynirlerin olgunlaşmalarında sorunlara neden olabilecek düzeydedir.

  10. VE for innovative cost reduction

    International Nuclear Information System (INIS)

    1987-07-01

    This book deals with goal of value engineering characteristic of development details and development background of VE, the reason that VE is well appreciated, steps of VE process such as collection of basic information, selection of theme, organization of optimum team, item plan, function design, estimation and explanation of search result of values, item design, practical plan of innovative issue, VE reference data, and development of creative power.

  11. Functional Analysis of the Tomato Immune Receptor Ve1 through Domain Swaps with Its Non-Functional Homolog Ve2

    Science.gov (United States)

    Rovenich, Hanna; Song, Yin; Liebrand, Thomas W. H.; Masini, Laura; van den Berg, Grardy C. M.; Joosten, Matthieu H. A. J.; Thomma, Bart P. H. J.

    2014-01-01

    Resistance in tomato against race 1 strains of the fungal vascular wilt pathogens Verticillium dahliae and V. albo-atrum is mediated by the Ve locus. This locus comprises two closely linked inversely oriented genes, Ve1 and Ve2, which encode cell surface receptors of the extracellular leucine-rich repeat receptor-like protein (eLRR-RLP) type. While Ve1 mediates Verticillium resistance through monitoring the presence of the recently identified V. dahliae Ave1 effector, no functionality for Ve2 has been demonstrated in tomato. Ve1 and Ve2 contain 37 eLRRs and share 84% amino acid identity, facilitating investigation of Ve protein functionality through domain swapping. In this study it is shown that Ve chimeras in which the first thirty eLRRs of Ve1 were replaced by those of Ve2 remain able to induce HR and activate Verticillium resistance, and that deletion of these thirty eLRRs from Ve1 resulted in loss of functionality. Also the region between eLRR30 and eLRR35 is required for Ve1-mediated resistance, and cannot be replaced by the region between eLRR30 and eLRR35 of Ve2. We furthermore show that the cytoplasmic tail of Ve1 is required for functionality, as truncation of this tail results in loss of functionality. Moreover, the C-terminus of Ve2 fails to activate immune signaling as chimeras containing the C-terminus of Ve2 do not provide Verticillium resistance. Furthermore, Ve1 was found to interact through its C-terminus with the eLRR-containing receptor-like kinase (eLRR-RLK) interactor SOBIR1 that was recently identified as an interactor of eLRR-RLP (immune) receptors. Intriguingly, also Ve2 was found to interact with SOBIR1. PMID:24505431

  12. Hücre siklusu ve kanser

    OpenAIRE

    Cabadak, Hülya

    2008-01-01

    Hücre çogalması ve hücre siklusunun ilerlemesi büyümenin kontrolünde rolü olan genlerin ekspresyonu ile baglantılıdır. Ökaryot hücre siklusuM(mitoz) G , S ve G fazlarından olusmaktadır. Bu süreçte hücre uyarımı ve büyüme meydana gelir veya hücre G fazında durmaktadır. Hücre siklusunda G -S geçisinde, G -Mgeçisinde ve metafaz-anafaz geçisinde kontrol noktaları bulunmaktadır. Hücre siklusu siklin bagımlı kinazlar (cdk, katalitik altbirim) ve siklin (cyc, düzenleyici altbirim) tarafı...

  13. Europe : where are its cultural borders?

    NARCIS (Netherlands)

    Helmond, van F.J.M.G.; Ulijn, J.M.

    2010-01-01

    In this essay it is stated that Europe fundamen tally is a cultural phenomenon: an idealistic image of European community and identity. Which implicates that Europe is far from perfect and completed. Europe is a destiny as well as a wish -dream. 0.1 On the every-day surface the image of the

  14. Çeşitli Ekmeklerin Protein, Yağ, Nem, Kül, Karbonhidrat ve Enerji Değerleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nilgün Karaağaoğlu

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırma, Ankara il merkezinden elde edilen 33 ekmek üzerinde gerçekleştirilmiştir. Ekmeklerden alınan ikili veya üçlü örneklerde kül, nem, yağ ve azot (N tayini yapılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen N miktarları, tahıl çeşitleri için önerilen katsayılar ile çarpılarak protein miktarları belirlenmiştir. Karbonhidrat ve enerji değerleri ise hesaplanarak bulunmuştur. Beyaz (BE, tam buğday ve köy (TE, kepekli (KE, yulaf (YE ve çavdar (ÇE olmak üzere 5 grupta toplanan ekmek çeşitlerinin protein miktarları arasındaki fark önemli bulunmamıştır (p>0.05. KE grubundaki ekmeklerin yağ miktarı en düşük düzeydedir ve YE ile TE grubundaki ekmeklerle arasındaki fark önemlidir (p<0.05. TE ve KE grubundaki ekmeklerdeki kül miktarı, BE grubundakilerden daha yüksektir (p<0.05. Sonuçlar, beyaz ekmeklerin yapımında kullanılan unlarda, öğütme sırasında kayıpların oluştuğunu göstermektedir. Tam buğday, kepekli, yulaf ve çavdar ekmekleri, içerdikleri diyet posası türleri ve miktarları da düşünüldüğünde, sağlık üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle beyaz ekmeğe göre daha iyi seçeneklerdir.

  15. Farklı Durum Çeşitlerinden Mahalli ve Laboratuvar Koşullarında Yapılmış Bulguların Bazı Vitamin ve Mineral İçerikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Berrin Özkaya

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırmada 5 farklı durum buğdayının, bunlardan mahalli ve laboratuvar koşullarında yapılan bulguların bazı kimyasal özellikleri ile tiamin, riboflavin ve mineral içerikleri karşılaştırılmıştır. Buğdayların yapımı sırasında buğdayların tiamin, özellikle de riboflavin miktarları azalmıştır. Mahalli koşullarda yapılan bulgurların tiamin ve riboflavin miktarları laboratuvarda yapılanlara kıyasla biraz düşük çıkmıştır. Bulgurların mineral içerikleri (Fe, Cu, Zn, Mn, Ca ve Mg miktarları yapıldıktan buğdaylara kıyasla daha düşük çıkmış, mahalli ve laboratuvar koşullarında yapılan bulgurların mineral madde miktarlarında önemli bir fark görülmemiştir.

  16. Gıdalar ve Mikrobiyolojik Riskler I

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Velittin Gürgün

    2015-02-01

    Full Text Available Enfeksiyona neden olan ve toksijenik mikroorganizmalarla bulaşan gıdaların tüketilmesi sonucu görülen hastalıklar, acı çekmenin ve ölümlerin en önemli nedenlerinden biridir (Alen ve Kaferstein, 1983. Afrika ve Latin Amerika ile Çin dışındaki Asya ülkelerindeki 5 yaşın altındaki çocuklarda, yılda bir milyarın üzerinde gastroenterik vakaların görüldüğü ve kontamine gıdaların tüketilmesi nedeni ile de bu çocuklardan en az beş milyonunun öldüğü tahmin edilmektedir (Kaferstien ve Sims, 1987. Meksika ve Tayland gibi ülkelerde 0-4 yaş grubun çocukların, en az yarısının Campylobacter’in neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna yakalandıkları sanılmaktadır. Avrupa’da ise gıdalardan kaynaklanan hastalıklar, solunum hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almakta olup, bir çok Avrupa ülkesinde akut gastro-enteritis hastalığının yılda bir milyon kişiden ellibininde görüldüğü, hatta Hollanda’da bu oranın üçyüzbin olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır (Guiguet vd. 1992; Notermans ve Van Der Giessen, 1993. Amerika Birleşik Devletleri için yürütülen tahminlerin bu sayıların da üstünde olduğu ve her yıl ABD’de bir milyon kişiden üçyüzellibin kişinin akut gastroenterik hastalıklara uğradıkları ve bunun da ağırlıklı olarak kontamine gıdalardan kaynaklandığı varsayılmaktadır (Archer ve Kvenberg, 1985. Her ne kadar gelişmiş ülkelerde görülen gıda kaynaklı hastalıklar gelişmekte olan ülkelerdekine göre oldukça düşükse de, sıkça kronikleşerek romatizmal hastalıklar (ankylosing spondylitis ve Reiter’s sendromu beslenme ve emilim bozukluğu problemleri, hemolotik-üremik sendromlar (Escherichia coli’nin özellikle 0157: H7 serotipinin ürettiği verotoksinden dolayı, damar sertliği (atherosclerosis ve Campylobacter türlerinin enfeksiyonunu takiben görülen Guillain-Barre sendromu sonucunu doğurmaktadır (Archer, 1984, 1987; Archer ve

  17. Dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is required for leukocyte extravasation and for VEGF-induced vascular permeability in vivo

    Science.gov (United States)

    Broermann, Andre; Winderlich, Mark; Block, Helena; Frye, Maike; Rossaint, Jan; Zarbock, Alexander; Cagna, Giuseppe; Linnepe, Ruth; Schulte, Dörte; Nottebaum, Astrid Fee

    2011-01-01

    We have recently shown that vascular endothelial protein tyrosine phosphatase (VE-PTP), an endothelial membrane protein, associates with VE-cadherin and is required for optimal VE-cadherin function and endothelial cell contact integrity. The dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is triggered by vascular endothelial growth factor (VEGF) and by the binding of leukocytes to endothelial cells in vitro, suggesting that this dissociation is a prerequisite for the destabilization of endothelial cell contacts. Here, we show that VE-cadherin/VE-PTP dissociation also occurs in vivo in response to LPS stimulation of the lung or systemic VEGF stimulation. To show that this dissociation is indeed necessary in vivo for leukocyte extravasation and VEGF-induced vascular permeability, we generated knock-in mice expressing the fusion proteins VE-cadherin-FK 506 binding protein and VE-PTP-FRB* under the control of the endogenous VE-cadherin promoter, thus replacing endogenous VE-cadherin. The additional domains in both fusion proteins allow the heterodimeric complex to be stabilized by a chemical compound (rapalog). We found that intravenous application of the rapalog strongly inhibited VEGF-induced (skin) and LPS-induced (lung) vascular permeability and inhibited neutrophil extravasation in the IL-1β inflamed cremaster and the LPS-inflamed lung. We conclude that the dissociation of VE-PTP from VE-cadherin is indeed required in vivo for the opening of endothelial cell contacts during induction of vascular permeability and leukocyte extravasation. PMID:22025303

  18. Kuramsal ve İşlevsel Dil Öğretiminde Tiyatronun Rolü ve Önemi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Gıyasettin AYTAŞ

    2017-10-01

    Full Text Available Tiyatro bir sanat faaliyeti olmanın yanında etkili bir iletişim aracıdır. En eski dönemlerden bu yana, hatta insanlığın varlığından itibaren tiyatrodan ve onun etkililiğinden söz etmek olasıdır. Dil edinim süreçleri ile ilgili görüşler birbirinden farklı olmakla birlikte, dilin kullanımında en temel gösterge iletişim ihtiyacıdır. Bununla birlikte dil aynı zamanda bir temsil göstergesidir. Onun aracılığı ile aidiyet ve mensubiyetler hakkında hüküm verilir. Bireyin sosyal ve siyasal özelliklerinin yanında, karakteristik özelliklerini de kullandığı dil aracılığı ile tespit edebilmekteyiz. Tiyatro bu farklılıkların her birini bir arada sergileyen ve somut bir göstergeye dönüştüren bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Tiyatro yaşanmışlıkları bir araya getirerek iletişim çeşitliliğini ve zenginliğini ortaya koyar. Hayatın hem var olanını hem de olması gerekenlerini birlikte sunar. Her ne kadar bir durum veya olay sonsuz olarak değerlendirilmesi mümkün değilse de tiyatro bu mümkün olmayana varsayımlar açısından yaklaşır. İnsan davranışlarının bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere iki göstergesi bulunmaktadır. Bu iki durumla ilgili iletişim yeterliliklerini ve farklılıklarını tiyatro aracılığı ile birlikte görebiliriz. Güzel sanatların hemen tamamını bir arada ve birlikte içinde barındıran tiyatro, bütün dil aşamaların birlikte ve bir arada sunar. Hem iç hem de dış konuşmanın bütün inceliklerini birlikte sunan ve bu özelliği ile karşılıklı ifade çeşitliliğini tiyatro birlikte sunar. İletişim ve dil ediniminde tiyatronun önemini ve gerekliliğini anlamak ve sorgulamak için tiyatronun işlevsel özelliğinden bütün ayrıntıları ile yararlanmak kaçınılmazdır.

  19. 40 CFR 35.926 - Value engineering (VE).

    Science.gov (United States)

    2010-07-01

    ... 40 Protection of Environment 1 2010-07-01 2010-07-01 false Value engineering (VE). 35.926 Section... engineering (VE). (a) Value engineering proposal. All step 2 grant applications for projects having a... completion of VE analysis and submittal of VE summary reports). (b) Value engineering analysis. For projects...

  20. The genetic history of Ice Age Europe

    Science.gov (United States)

    Fu, Qiaomei; Posth, Cosimo; Hajdinjak, Mateja; Petr, Martin; Mallick, Swapan; Fernandes, Daniel; Furtwängler, Anja; Haak, Wolfgang; Meyer, Matthias; Mittnik, Alissa; Nickel, Birgit; Peltzer, Alexander; Rohland, Nadin; Slon, Viviane; Talamo, Sahra; Lazaridis, Iosif; Lipson, Mark; Mathieson, Iain; Schiffels, Stephan; Skoglund, Pontus; Derevianko, Anatoly P.; Drozdov, Nikolai; Slavinsky, Vyacheslav; Tsybankov, Alexander; Cremonesi, Renata Grifoni; Mallegni, Francesco; Gély, Bernard; Vacca, Eligio; González Morales, Manuel R.; Straus, Lawrence G.; Neugebauer-Maresch, Christine; Teschler-Nicola, Maria; Constantin, Silviu; Moldovan, Oana Teodora; Benazzi, Stefano; Peresani, Marco; Coppola, Donato; Lari, Martina; Ricci, Stefano; Ronchitelli, Annamaria; Valentin, Frédérique; Thevenet, Corinne; Wehrberger, Kurt; Grigorescu, Dan; Rougier, Hélène; Crevecoeur, Isabelle; Flas, Damien; Semal, Patrick; Mannino, Marcello A.; Cupillard, Christophe; Bocherens, Hervé; Conard, Nicholas J.; Harvati, Katerina; Moiseyev, Vyacheslav; Drucker, Dorothée G.; Svoboda, Jiří; Richards, Michael P.; Caramelli, David; Pinhasi, Ron; Kelso, Janet; Patterson, Nick; Krause, Johannes; Pääbo, Svante; Reich, David

    2016-01-01

    Modern humans arrived in Europe ~45,000 years ago, but little is known about their genetic composition before the start of farming ~8,500 years ago. We analyze genome-wide data from 51 Eurasians from ~45,000-7,000 years ago. Over this time, the proportion of Neanderthal DNA decreased from 3–6% to around 2%, consistent with natural selection against Neanderthal variants in modern humans. Whereas the earliest modern humans in Europe did not contribute substantially to present-day Europeans, all individuals between ~37,000 and ~14,000 years ago descended from a single founder population which forms part of the ancestry of present-day Europeans. A ~35,000 year old individual from northwest Europe represents an early branch of this founder population which was then displaced across a broad region, before reappearing in southwest Europe during the Ice Age ~19,000 years ago. During the major warming period after ~14,000 years ago, a new genetic component related to present-day Near Easterners appears in Europe. These results document how population turnover and migration have been recurring themes of European pre-history. PMID:27135931

  1. The genetic history of Ice Age Europe.

    Science.gov (United States)

    Fu, Qiaomei; Posth, Cosimo; Hajdinjak, Mateja; Petr, Martin; Mallick, Swapan; Fernandes, Daniel; Furtwängler, Anja; Haak, Wolfgang; Meyer, Matthias; Mittnik, Alissa; Nickel, Birgit; Peltzer, Alexander; Rohland, Nadin; Slon, Viviane; Talamo, Sahra; Lazaridis, Iosif; Lipson, Mark; Mathieson, Iain; Schiffels, Stephan; Skoglund, Pontus; Derevianko, Anatoly P; Drozdov, Nikolai; Slavinsky, Vyacheslav; Tsybankov, Alexander; Cremonesi, Renata Grifoni; Mallegni, Francesco; Gély, Bernard; Vacca, Eligio; Morales, Manuel R González; Straus, Lawrence G; Neugebauer-Maresch, Christine; Teschler-Nicola, Maria; Constantin, Silviu; Moldovan, Oana Teodora; Benazzi, Stefano; Peresani, Marco; Coppola, Donato; Lari, Martina; Ricci, Stefano; Ronchitelli, Annamaria; Valentin, Frédérique; Thevenet, Corinne; Wehrberger, Kurt; Grigorescu, Dan; Rougier, Hélène; Crevecoeur, Isabelle; Flas, Damien; Semal, Patrick; Mannino, Marcello A; Cupillard, Christophe; Bocherens, Hervé; Conard, Nicholas J; Harvati, Katerina; Moiseyev, Vyacheslav; Drucker, Dorothée G; Svoboda, Jiří; Richards, Michael P; Caramelli, David; Pinhasi, Ron; Kelso, Janet; Patterson, Nick; Krause, Johannes; Pääbo, Svante; Reich, David

    2016-06-09

    Modern humans arrived in Europe ~45,000 years ago, but little is known about their genetic composition before the start of farming ~8,500 years ago. Here we analyse genome-wide data from 51 Eurasians from ~45,000-7,000 years ago. Over this time, the proportion of Neanderthal DNA decreased from 3-6% to around 2%, consistent with natural selection against Neanderthal variants in modern humans. Whereas there is no evidence of the earliest modern humans in Europe contributing to the genetic composition of present-day Europeans, all individuals between ~37,000 and ~14,000 years ago descended from a single founder population which forms part of the ancestry of present-day Europeans. An ~35,000-year-old individual from northwest Europe represents an early branch of this founder population which was then displaced across a broad region, before reappearing in southwest Europe at the height of the last Ice Age ~19,000 years ago. During the major warming period after ~14,000 years ago, a genetic component related to present-day Near Easterners became widespread in Europe. These results document how population turnover and migration have been recurring themes of European prehistory.

  2. 47 CFR 97.513 - VE session manager requirements.

    Science.gov (United States)

    2010-10-01

    ... 47 Telecommunication 5 2010-10-01 2010-10-01 false VE session manager requirements. 97.513 Section... SERVICES AMATEUR RADIO SERVICE Qualifying Examination Systems § 97.513 VE session manager requirements. (a) A VE session manager may be selected by the VE team for each examination session. The VE session...

  3. Production process of VE

    International Nuclear Information System (INIS)

    1987-07-01

    This book tells of synopsis of production process of VE(value engineering), object selection method and establishment of target, collection of object information, design of function, write improvement suggestion, evaluation of improvement suggestion, all sorts of worksheets of production process of VE, explanation of IE, explanation of PERT.

  4. How is Europe positioned for a re-emergence of Schmallenberg virus?

    Science.gov (United States)

    Stavrou, Anastasios; Daly, Janet M; Maddison, Ben; Gough, Kevin; Tarlinton, Rachael

    2017-12-01

    Schmallenberg virus (SBV) caused a large scale epidemic in Europe from 2011 to 2013, infecting ruminants and causing foetal deformities after infection of pregnant animals. The main impact of the virus was financial loss due to restrictions on trade of animals, meat and semen. Although effective vaccines were produced, their uptake was never high. Along with the subsequent decline in new SBV infections and natural replacement of previously exposed livestock, this has resulted in a decrease in the number of protected animals. Recent surveillance has shown that a large population of naïve animals is currently present in Europe and that the virus is circulating at a low level. These changes in animal status, in combination with favourable conditions for insect vectors, may open the door to the re-emergence of SBV and another large scale outbreak in Europe. This review details the potential and preparedness for SBV re-emergence in Europe, discusses possible co-ordinated sentinel monitoring programmes for ruminant seroconversion and the presence of SBV in the insect vectors, and provides an overview of the economic impact associated with diagnosis, control and the effects of non-vaccination. Copyright © 2017 Elsevier Ltd. All rights reserved.

  5. İNOVASYON VE İNOVASYON GÖSTERGELERİ: AB ÜLKELERİ VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI

    OpenAIRE

    ŞAHİNLİ, Mehmet Arif; KILINÇ, Efecan

    2013-01-01

    Literatürde inovasyonu ölçen ve ülkelerin inovasyon performanslarını ortaya koyan birçok gösterge bulunmaktadır. Bilgi yoğun sektörlerdeki istihdam, Toplam Faktör Verimliliği (TFV), AR&GE harcamaları, patent başvuru ve tescil sayıları, girişimci, araştırmacı ve teknisyen sayıları, ileri teknoloji ihracatı, royalti ve lisans ücretleri, endüstri katma değeri, inovasyon kapasitesi ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT)’nin ihracatı bu göstergelerden bazılarıdır. İnovasyonun en önemli ...

  6. Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recep BAKIŞ

    2011-12-01

    Full Text Available Bu makalede, sanayi, tarım ve evsel atık sularla yoğun bir şekilde kirletilen Porsuk çayı ve havzasındaki yüzeysel ve yeraltı suyu kirlilik düzeyi araştırılmıştır. Bu amaçla, Porsuk çayı boyunca ve havza içinden 20 istasyon seçilerek, 2 yıl boyunca mevsimsel yüzeysel ve yeraltı su örnekleri alınmıştır. Yüzeysel sularda toplam 18, yeraltı sularında ise toplam 15 parametre analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, mevsimsel değişikliklerin sebebine bakılmaksızın, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Kıta İçi Su Kaynakları sınıfları ve uluslar arası standartlarla karşılaştırılmıştır. Porsuk çayı ve havzasındaki hem yüzey suyunun hem de yeraltı suyunun IV. Kalite su sınıfında olduğu tespit edilmiştir

  7. Farklı Yetiştirme Ortamlarının Pleurotus eryngii Mantarının Gelişimi ve Verimi Üzerine Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Beyhan Kibar

    2016-05-01

    Full Text Available Bu çalışma farklı yetiştirme ortamlarının Pleurotus eryngii mantarının misel gelişim süresi, ilk hasat süresi, verim ve biyolojik etkinliği üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada buğday sapı (BS, mısır sapı (MS, kavak talaşı (KT ve çaşır bitki artığı (ÇBA ortamları tek başlarına ve bu ortamlara %20 oranında buğday kepeği (BK ve çeltik kepeği (ÇK ilave edilerek hazırlanan toplam 12 farklı yetiştirme ortamı kullanılmıştır. Buğday sapından (%100 buğday sapı hazırlanan yetiştirme ortamı kontrol olarak ele alınmıştır. Yetiştirme ortamların özelliklerinin belirlenmesi amacıyla sterilizasyon sonrasında değişik yetiştirme ortamlarından alınan örneklerde pH, nem, kül, C, N ve C:N oranı tespit edilmiştir. Farklı yetiştirme ortamlarında misel gelişim süresi, ilk hasat süresi, verim ve biyolojik etkinlik oranı belirlenmiştir. Misel gelişim süresi (gün, ilk hasat süresi (gün, verim (g/100 g ortam ve biyolojik etkinlik (% bakımından yetiştirme ortamları arasındaki farklılık istatistiki olarak çok önemli (P<0.01 bulunmuştur. Çalışmanın sonucunda en kısa misel gelişim süresi ve ilk hasat süresi MS ortamında belirlenirken, en uzun misel gelişim süresi ve ilk hasat süresi BS+PK ortamında gözlenmiştir. En yüksek verim ve biyolojik etkinlik MS ortamından (sırasıyla 24.4 g/100 g ortam ve %81.33 elde edilmiştir. Onu istatistiksel olarak MS ortamı ile aralarında fark bulunmayan ÇBA, MS+PK, BS+BK ve ÇBA+PK ortamları izlemiştir. Buna karşılık, en düşük verim ve biyolojik etkinlik değerleri ise sırasıyla BS+PK, KT ve BS ortamlarında bulunmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi’nde bol bulunan ve kolayca temin edilebilen çaşır bitki artıklarının tek başına ya da buğday veya çeltik kepeği ile karıştırılarak P. eryngii yetiştiriciliğinde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.

  8. El’ Lisickij grafico costruttivista. La rivista “Vešč’-Gegenstand-Objet”

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Alice Bravin

    2016-02-01

    Full Text Available This paper analyzes the graphic design of the international art journal “Vešč’-Gegenstand-Objet”, published in Berlin in 1922 by the Russian architect, painter, photographer and designer Lazar’ Markovič Lisickij (1890-1941, better known as El’ Lisickij, together with the Russian writer Il’ja Grigor’evič Èrenburg (1891-1967.Although it lasted only three issues (issues one and two were combined in a single volume which appeared in March/April 1922, while the last number appeared in May 1922, “Vešč’” had a strong influence on contemporary art. It was published in German, French and Russian and was meant both as a bridge between Russia and Europe after the years of war and revolution and as a symbol of the beginning of a new creative era. Mainly focusing on new Suprematist and Constructivist works, the journal included essays on several fields of art such as literature, cinema, theatre, painting, sculpture, architecture and music.In this paper I focus on the innovative graphic design of the two volumes of “Vešč’” entirely realized by El’ Lisickij. Referring to his own theories about book design, Lisickij created a functional and innovative layout and a striking cover, challenging the traditional graphic design practice by using exclusively standard typographic elements such as punctuation marks, typographic lines, geometric forms and typesetting.

  9. Davras Dagı (Isparta ve Çevresinin Orman ve Çalı Vejetasyonu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Coşkun SAĞLAM

    2009-04-01

    Full Text Available Bu vejetasyon çalısması, 2002-2005 yılları arasında Batı Toroslar'da yer alan Davras Dagı ve çevresinde gerçeklestirildi. Vejetasyon Braun-Blanquet (1964 metoduna göre analiz edilerek orman ve çalı vejetasyonuna ait yedi birlik tespit edildi. Bunlardan bes tanesi yenidir. Orman vejetasyonu: Sınıf : Quercetea pubescentis (Oberd, 1948 Doing Kraft, 1955 Ordo : Querco – Cedretalia libani Barbéro, Loisel ve Quézel, 1974 1. Minuartio globulosi – Juniperetum excelsae ass. nova 2. Sileno squamigeri – Quercetum cerridis ass. nova 3. Astragalo oxytropifolii – Pinetum caramanicae ass. nova Alyans : Lonicero nummulariaefoliae – Cedrion libani Quézel, Barbéro ve Akman 1978 4. Veronico syriaci – Cedretum libani ass. nova 5. Diantho cibrarii – Quercetum vulcanicae Kurt et al. 1996 Sınıf : Quercetea ilicis Br.-Bl., 1947 Ordo : Quercetalia ilicis Br.-Bl., 1947, Rivaz Martinez, 1974 Alyans : Quercion cocciferae Quézel, Barbéro, Akman, 1978 6. Hyperico polyphylli – Pinetum brutiae ass. nova Çalı Vejetasyonu: Sınıf : Quercetea pubescentis (Oberd, 1948 Doing Kraft, 1955 Ordo : Querco – Cedretalia libani Barbéro, Loisel ve Quézel, 1974 7. Astragalo atropurpureus– Quercetum cocciferae Kargıoglu, 19

  10. Modern-Day Demographic Processes in Central Europe and Their Potential Interactions with Climate Change

    Science.gov (United States)

    Bański, Jerzy

    2013-01-01

    The aim of this article is to evaluate the effect of contemporary transformations in the population of Central European countries on climate change, in addition to singling out the primary points of interaction between demographic processes and the climate. In analyzing the interactions between climate and demographics, we can formulate three basic hypotheses regarding the region in question: 1) as a result of current demographic trends in Central Europe, the influence of the region on its climate will probably diminish, 2) the importance of the "climatically displaced" in global migratory movements will increase, and some of those concerned will move to Central Europe, 3) the contribution of the region to global food security will increase. In the last decade most of what comprises the region of Central Europe has reported a decline in population growth and a negative migration balance. As a process, this loss of population may have a positive effect on the environment and the climate. We can expect ongoing climate change to intensify migration processes, particularly from countries outside Europe. Interactions between climate and demographic processes can also be viewed in the context of food security. The global warming most sources foresee for the coming decades is the process most likely to result in spatial polarization of food production in agriculture. Central Europe will then face the challenge of assuring and improving food security, albeit this time on a global scale.

  11. Probiyotik Mayalar ve Özellikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hatice Yıldıran

    2017-10-01

    Full Text Available Probiyotikler tüketicinin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan mikroorganizmalardır. Probiyotik uygulamalarının sağlık üzerine etkileri hakkında yapılmış pekçok araştırma bulunmaktadır. En yaygın kullanılan probiyotik bakteriler; bifidobakteriler ve laktobasiller, laktokoklar ve streptokoklar gibi laktik asit bakterileridir. İnsanlar için probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar arasında ayrıca mayalar, basiller ve enterokoklar da bulunmaktadır. Probiyotik mayalar son yıllarda bilim insanları için ilgi çekici bir alan olmuştur. Yapılan bazı çalışmalar Saccharomyces cinsine ait türlerin antibakteriyel ve probiyotik özelliklere sahip olabileceklerini göstermiştir. Saccharomyces boulardii yıllardır insanları farklı gastrointestinal rahatsızlıklarından korumak veya hastalıklardan iyileştirmek amacıyla probiyotik olarak kullanılan, patojenik olmayan bir mayadır. S. boulardii özellikle ilaç endüstrisinde genellikle liyofilize formda kullanılmaktadır. Yapılan bu derleme çalışmasında probiyotikler, mayaların probiyotik olma özellikleri ve probiyotik mayaların kullanım alanları hakkında bilgiler verilmiş ve bu alanda yapılan araştırmalardan örnekler sunulmuştur.

  12. Kedi ve Köpeklerde Diabetes Mellitus.

    OpenAIRE

    ŞİMŞEK, Aynur; İÇEN, Hasan

    2008-01-01

    Diabetes mellitus polidipsi, poliüri ve polifaji gibi klinik bulgularla karakterize endokrin bir hastalıktır. Bu derlemede, kedi ve köpeklerde yaygın olan hastalığın etiyoloji, patogenezis, kliniklaboratuar bulguları, tanı, ayırıcı tanı ve sağaltımına yönelik bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır

  13. Financing, recycling, PR: solutions from Europe

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    1976-06-01

    Foratom Congress, the gathering of Europe's nuclear industry forums, performs an important review of the major difficulties and issues challenging the nuclear industry. Some of the problems such as financing and public relations which dominated discussions during the three-day meeting in Madrid are described. The Pu recycling situation in Europe is also considered.

  14. Seven remarkable days

    CERN Document Server

    This has been a truly remarkable seven days for CERN. Things have moved so fast that it has sometimes been hard to separate fact from fiction – all the more so since facts have often seemed too good to be true. It’s been a week of many firsts. Monday was the first time we’ve had two captured beams in the LHC. It’s the first time the LHC has functioned as a particle accelerator, boosting particles to the highest beam energy so far achieved at CERN. And it’s been a week in which we’ve seen the highest energy proton-proton collisions ever produced at CERN: our last hadron collider, the SPS was a proton-antiproton collider, a technically simpler machine than the LHC. This week’s successes are all the more remarkable precisely because of the complexity of the LHC. Unlike the SPS collider, it is two accelerators not one, making the job of commissioning nearly twice as difficult. I’d like to express my heartfelt thanks and congra...

  15. Yerelden Evrensele Japon Anime ve Manga Sanatı

    OpenAIRE

    TAŞ ALİCENAP, Çiğdem

    2014-01-01

    Anime ve manga kültürü Uzakdoğu çizgi roman sanatının yoğun üretimi, tarih, din, kültür ve felsefenin konulara yansıması ve Batı çizgi film ve çizgi romanlarından ayrılan farklı tarzlarıyla araştırılması ve öğrenilmesi gereken değerler içermektedir. Japonya’ da çizgi film sanatının Batı’ daki Disney gibi bir endüstrinin dışında bu denli özgün ve başarılı örnekleri elbette o sanatçıların yetiştiği kültürün, tarihin, sanatın ve felsefi değerlerin olduğu kadar eski...

  16. Rizâeddin b. Fahreddin ve Kütüb-i Sitte ve Müellifleri adlı eseri

    OpenAIRE

    KHAZİEV, Rinat

    2015-01-01

    Tez bir Girişten ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte tezin içerdiği bilgiler ve hazırlanmasında izlenen yöntem hakkında bilgiler verilmiştir.Tezin birinci bölümünde Rizâeddin b. Fahreddin’in hayatına dair bilgiler sunulmuştur. Onun şahsiyeti, âlimliği, başmuharrirliği ve sosyal faaliyetleri gösterilmiştir. Diğer taraftan da onun hayatı, ilmi tahsili, hocaları ve eserleri ele alınmıştır.Araştırmanın ikinci bölümde Rizâeddin b. Fahreddin’n Hadis ilmine bakışı ve yaklaşımı tahlil edilm...

  17. The Army Air Forces in World War II. Volume 3. Europe: Argument to V-E Day, January 1944 to May 1945

    Science.gov (United States)

    1983-01-01

    ters, dispatching 3 2 8 heavy bombers and I 6 groups of fighters to drop more than 1,000 tons on the Troyes , Reims, Brussels, LiCge, Sarre...American bombers, nine of which were shot down on this occasion. On 3 0 May the Eighth attacked Troyes , Reims, and Brussels, and on 4 June it bombed...concentrated on forcing Seine crossings to the south where it passed the river barrier at Melun and Fontainebleau on the 24th an’d a t Troyes a day

  18. Tanenler ve Hayvan Besleme Üzerine Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Esin Ünver

    2014-06-01

    Full Text Available Tanenler; bitkilerin yapısında doğal olarak bulunan, kendilerini patojen mikroorganizmalara ve virüslere karşı korumak için ürettikleri fenolik bileşiklerdir. Hayvan besleme açısından ise tanenler; hayvanın türü, fizyolojik durumu, tanenin yapısı ve miktarına bağlı olarak olumlu ve olumsuz etkilere sebep olabilmektedirler. Bu çalışmanın amacı; tanenler, etkileri ve hayvan beslemede kullanımları ile ilgili bir derleme sunmaktır.

  19. Melatonin ve Klinik Önemi

    OpenAIRE

    Fehmi, Özgüner; Özcankaya, Ramazan; Delibaş, Namık; Koyu, Ahmet; Çalışkan, Sadettin

    2009-01-01

    SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 1995 Aralık; 2(4) Melatonin ve Klinik Önemi Fehmi Özgüner Ramazan Özcankaya Namık Delibaş Ahmet Koyu Sadettin Çalışkan . Özet Melatonin karanlık periyotta sentezlenir ve salınır, ayrıca karanlığın süresi hakkındaki bilginin değerlendirilmesine aracılık eder. Melatonin sirkadiyan ritmi, gençlerde oldukça düzenlidir, yaşlılıkta sıklıkla siklus bozulma gösterir ve bir hipomelatoninemi sendromu ola...

  20. Tom Stoppard'ın Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler Adlı Oyununda Mizah ve Kader

    OpenAIRE

    Erkan, Ayça Ülker

    2016-01-01

    Bu çalışmanın amacı karakterlerin kimlik arayışından kaynaklanan fiziksel mizahı tartışmak ve oyundaki ölüm/şans/kader/gerçeklik/yanılsama gibi temaların Rosencrantz ve Guildenstern’nin varoluşçu hayatlarında nasıl işlediğini göstermektir. Mizah, bu trajikomedinin analiz edilmesinde önemli bir rol oynar. Absürd Tiyatro, insanlık durumundaki saçmalığı ifade eder, rasyonel aygıtların kullanımını terk eder, insanın trajik kaybolmuşluk duygusunu yansıtır ve insanlık durumu olan hayat ve ölümle il...

  1. Kabartma Tozları ve Unlu Mamullerde Kullanımları

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Halef Dizlek

    2015-02-01

    Full Text Available Kabartma tozları unlu mamullerin üretiminde yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Özellikle kek, bisküvi gibi yumuşak buğday unu ile üretilen ürünlerin karakteristik iç yapılarının oluşmasında kullanılırlar. Genellikle bileşimlerinde tek alkali bileşen (sodyum bikarbonat, bir ya da daha fazla sayıda asidik tuz ve dolgu maddesi (mısır nişastası bulunur. Sulu ortamda bikarbonatın asitle reaksiyona girmesi sonucu oluşan CO2 gazı ürünün kabarmasını sağlar, bunun yanı sıra hazmını kolaylaştırır ve albenisini arttırır.

  2. Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recep BAKIŞ

    2012-06-01

    Full Text Available Türkiye’de enerji ihtiyacı, ülkenin öz kaynaklarından karşılanamadığı için yurt dışından ithal edilmektedir. Oysa Türkiye’nin zengin yenilenebilir su kaynakları vardır. Bu makalede, Nehil Çayının (Zap suyu alt havzası sahip olduğu hidroelektrik enerji potansiyeli, bu kaynağın efektif kullanımına ve böylece ülkenin enerji açığını kısmen kapatmaya yönelik olarak araştırılmıştır. Araştırma, Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS ve Uzaktan Algılama metotları kullanılarak yapılmıştır. Ön araştırmaya göre, Nehil Çayı havzasında bir adet barajın planlaması yapılmış ve bu barajın olası maliyetleri ve buradan temin edilebilecek yıllık elektrik enerjisi miktarı hesaplanmıştır. Barajın toplam maliyetleri ve kurulu gücü Simahpp yazılımı ile hesaplanmıştır. Simahpp yazılımına göre, Nehil Çayı havzasında planlanan barajın toplam maliyeti ve kurulu gücü, 41,3x106 US$ ve 25,2 MW olarak elde edilmiştir. Yılda üretebileceği elektrik enerjisi miktarı ise 39,8 GWh olarak belirlenmiştir

  3. Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Kazım UYSAL

    2011-02-01

    Full Text Available Yoğun zirai faaliyetlerin yapıldığı Antalya’nın batı sahillerinden yakalanan ekonomik önemi olan bazı deniz balıklarının (Diplodus sargus, Siganus rivulatus, Lithognathus mormyrus, Liza aurata, Chelon labrasus kas, deri ve solungaçlarındaki bakır, çinko, mangan, demir ve magnezyum (Genellikle zirai aktivitelerden kaynaklanırlar biyoakümülasyon seviyeleri araştırılmıştır. Balıkların dokularında incelenen elementlerin minimum ve maksimum seviyeleri (mg kg-1 yaş ağırlık bakır için 0.541.69; çinko için 4.14-407.23; mangan için 0.15-9.17; demir için 3.45-104.49 ve magnezyum için 204.33- 784.30 olarak tespit edilmiştir. İncelenen elementlerin en düşük biyoakümülasyon seviyeleri kas dokularda, en yüksek seviyeler (Bakır hariç ise solungaçlarda tespit edilmiştir. İncelenen türlerin kas dokularındaki bakır ve çinko seviyeleri (Dünya Sağlık Örgütü (WHO, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO ve Türk Gıda Kodeksi’nde belirtilen kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha düşük, bazı türlerin (D. sargus, S. rivulatus, L. mormyrus and L. aurata derilerinde bulunan çinko seviyeleri ise kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha yüksek bulunmuştur

  4. Cordia Sebestena Tohumunun ve Tohum Yağının Besinsel Özellikleri ve Potansiyel Değeri (İngilizce

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Foluso O. Agunbiade

    2015-02-01

    Full Text Available Az kullanılan hammaddelerin geliştirilmesinin ivme kazanması ile iyi bilinen tohum ve tohum yağlarına olan aşırı bağımlılıktan ve bunun sonucundaki yüksek maliyetten dolayı geleneksel ve endüstriyel uygulamalar için az bilinen tohum ve tohum yağları türetilmiştir. Bu nedenle Cordia sebestena tohum ve tohum yağının kullanım potansiyeli bakımından besinsel özelliklerinin değerlendirilmesine yönelik bu çalışma yapılmıştır. Tohum yağında literatürde rapor edilen çeşitli analizler kullanılarak yağ asidi profili incelenmiş ve karakterize edilmişken, tohumda ise genel bileşim, mineral bileşenler ve anti-besinsel faktörler araştırılmıştır. Sonuçlar tohumun iyi bir yağ (%40.3 ± 0.8 ve protein (%11.5 ± 0.6 kaynağı olabileceğini göstermektedir. Tohum aynı zamanda Mg, Ca ve Na benzeri bazı makro-elementler ile esansiyel bir mikro-element olan Zn kaynağı olabilir. Anti-besinlerden fitat, tanen ve oksalat içeriği yüksektir ve gıdalarda tohumun kullanımı sakıncalı olabilir. Bu maddeler belki geleneksel gıda işleme yöntemleri ile giderilebilir. Tohum yağının özellikleri onun alkid reçine sentezinde, biyodizel ve sabun üretiminde kullanışlı olabileceğini göstermektedir. Yağ asidi profili toplam yağın %71.1 oranında insan tüketimi için iyi bir yağ asidi olan oleik asiti (C18:1 ağırlıklı olarak bulundurduğunu göstermektedir. Cordia sebestena tohumu ve tohum yağının önemli kullanım alanları olabileceği görülmüştür, ancak tohum yağının aminoasit profili ve anti-besinler üzerine geleneksel işlemlerin etkileri konularında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

  5. Cabernet Sauvignon ve Merlot Şarapların Resveratrol Düzeyleri ve Ekolojik Koşulların Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Belkıs Çaylak Adıgüzel

    2015-02-01

    Full Text Available Fitoaleksinler bitkilerde patojen enfeksiyonuna bir reaksiyon olarak veya çeşitli biyotik ve abiyotik tetikleyicilerin etkisi sonucu oluşan fenolik madde karakterli, düşük molekül ağırlıklı antimikrobiyal bileşiklerdir. Resveratrol (trans–3,5,4’-trihidroksistilben de bir fitoaleksin olup, asma (Vitis vinifera, yer fıstığı (Arachis hypogaea ve diğer pek çok bitki türünde yaprak veya diğer organlarda yüksek miktarlarda bulunabilmektedir. Resveratrol asmada gövde, sürgün ve yapraklar yanında, özellikle renkli çeşitlerin tane kabuğunda bol miktarda sentezlenebilmekte ve şarap yapımı sırasında şıraya, şıradan da şaraba geçmektedir. Son yıllarda resveratrolün antikanserojen özelliği ve antioksidan karakteri nedeniyle sağlık yararları üzerine yoğun araştırmalar yapılmakta ve günlük diyette alımı önerilmektedir. Bu çalışmada, Ege, Marmara ve Trakya Bölgeleri’nde üretilen kimi bağlardan sağlanan Cabernet sauvignon ve Merlot siyah üzümlerinden üretilmiş şaraplarda bulunan resveratrol miktarları Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar bölgelerin ekolojik koşulları açısından birbirleriyle karşılaştırılmış ve resveratrol miktarı ile bu parametreler arasındaki korelasyon araştırılmıştır. Resveratrol konsantrasyonunun üzüm çeşidi ve bölgelerin iklim şartlarına bağlı olarak farklılıklar gösterebileceği görülmüştür.

  6. Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora Türlerinin Kimyasal İçeriği ve Fenolik Ekstraktiflerinin İncelenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Samim YAŞAR

    2016-05-01

    Full Text Available Bu çalışmada Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora bitkilerinden alınan örneklerde kimyasal bileşim ve fenolik ekstraktifler incelenmiştir. Bu türlerin endüstriyel anlamda oduna alternatif olabilirliği ve antioksidan üretiminde hammadde olarak kullanılabilirliği değerlendirilmiştir. Laurus nobilis, Vitex agnus-castus ve Tamarix parviflora bitkilerine ait örneklerde holoselüloz, selüloz, α-selüloz, lignin ve kül miktarları ile etanol siklohekzan, soğuk su, sıcak su ve %1 NaOH çözünürlükleri sırasıyla %73.26-76.32, %53.58-54.52, %43.28-44.73, %20.39-21.27, %2.12-2.79, %2.49-2.71, %9.67-11.70, %10.77-12.42 ve %21.77-24.48 aralığında bulunmuştur. HPLC analizleri toplam fenolik madde miktarının Vitex agnus-castus’da (2.09 mg/g, Tamarix parviflora’da (1.05 mg/g ve Laurus nobilis’de (0.58 mg/g olduğunu göstermiştir. Laurus nobilis’te en yüksek miktardaki fenolik ekstraktif madde epikateşin (0.23 mg/g ve Tamarix parviflora’da gallik asit (0.17 mg/g olarak belirlenmiş, Vitex agnus-castus’da ise p-hidroksibenzoik asit (0.95 mg/g olarak tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, çalışma konusu bitkilerin iğne yapraklı ve yapraklı türlerle karşılaştırılabilir düzeyde olduğunu göstermiş olup, söz konusu maki türlerinin orman ürünleri endüstrisinde ve ticari antioksidan üretiminde hammadde olarak kullanılabileceklerini ortaya koymuştur.

  7. Domates Pulpu ve Salçasında Viskozite (Konsistens ve Renk Üzerine Proses Koşullarının Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Aziz Ekşi

    2015-02-01

    Full Text Available Kıvam ve renk, domates pulpu ve salçada kaliteyi belirleyen ve ticarette üzerinde en çok durulan iki önemli etkendir. Domates salçasında renk ve kıvam ile hammaddenin durumu arasında yakın bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Ancak her iki kalite öğesini ve özellikle kıvamı, hammadde olduğu kadar, proses koşulları da etkilemektedir.

  8. Ortopedik Engelli ve Engelli Olmayan Erkek Ergenlerde Benlik Saygısı ve Beden İmajı

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Sema Kaner

    2000-02-01

    Full Text Available Bu araştırma, ortopedik engelli ve engelli olmayan ergenlerin benlik saygılarını ve beden imajı algılarını karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Veriler 55 ortopedik engelli erkek ve 123 normal erkek ergenden Kendine Saygı Ölçeği ve Beden İmajı Anketi ile toplanmıştır. Sonuçlar, grupların benlik saygıları açısından farklı olmadığım, ancak ortopedik engelli erkeklerin beden imajı algılarının engelli olmayan erkeklerinkinden daha olumlu olduğunu göstermektedir. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısı ve beden imajı arasında anlamlı ve olumlu yönde bir ilişki olmasına rağmen, ortopedik engelli erkeklerde bu iki değişken arasında bir ilişki bulunamamıştır. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısını en iyi yordayıcı değişkenler cinsel organlar, boy, ayaklar ve spor yeteneği, ortopedik engellilerde ise bacaklar, ten, omuzlar, beden kılı ve saçlardır. This study was designed to determine whether self-esteem and body image perception differed among orthopedically handicapped and normal adolescents. Data were collected from 55 orthopedically handicapped males and 123 normal males using Self-Esteem Scale and Body image Questionnaire. The results show that there were no significant differences on the self-esteem scores between groups but body image scores ofthe handicapped males in two groups were higher than the normal femalesAlthough it was found that a positive and significant correlation exist between self-esteem and body image perceptions of nonhandicapped males, no such correlation was foundfor handicapped males. The most predictive body aspects of self-esteem were genital organs, height, legs and sports ability in nonhandicapped males, and legs, skin, shoulders, amount of hair on theface and scalp in orthopedically handicapped males.

  9. Protease mutations emerging on darunavir in protease inhibitor-naïve and experienced patients in the UK.

    Science.gov (United States)

    El Bouzidi, Kate; White, Ellen; Mbisa, Jean L; Phillips, Andrew; Mackie, Nicola; Pozniak, Anton; Dunn, David

    2014-01-01

    Darunavir (DRV) is a preferred agent in treatment guidelines for ART-naïve and experienced patients [1]. It is considered to have a high genetic barrier to resistance and 11 resistance-associated mutations (RAMs) are recognized by IAS-USA [2]. These have largely been identified by analyses examining the correlation between baseline genotype and virological response [3]. However, there is little information on RAMs that are directly selected by DRV, outside of short-term clinical trials. We aimed to identify emerging mutations by comparing the genotypes of individuals before and after DRV exposure. The UK HIV Drug Resistance Database was used to identify patients aged over 16 who had received at least 30 days of a DRV-containing regimen. Patients were included if they had a "baseline" resistance test, prior to DRV exposure, and a "repeat" test, either on DRV or within 30 days of stopping this agent. To avoid attributing the effects of other PIs on emerging RAMs to DRV, patients were excluded if they had received another PI for greater than 90 days between the baseline genotype and the start of DRV. The baseline and repeat tests were compared to determine the nature of mutations stratified by PI history. A total of 5623 patients had DRV, of whom 306 met the inclusion criteria. A total of 228 (74.5%) were male, median age at the start of DRV was 42 years (IQR 37-47), and half had subtype B infection. The mode of transmission was homosexual contact for 50%, heterosexual for 38%, and 3% were injection drug users. The median CD4 count at the start of DRV was 257 cells/mm(3) (IQR 94-453). A total of 149 patients (49%) had a history of PI use prior to DRV, and 157 (51%) were PI-naïve. The most common previous PIs were lopinavir, atazanavir, and saquinavir. Baseline DRV RAMs were present in 1 (0.6%) PI-naïve and 20 (13.4%) PI-experienced patients. Mutations emerged under DRV pressure in a further 3 (1.9%) PI-naïve patients, and in 7 (4.7%) PI-experienced patients, 5 of

  10. Vişne ve Nar Suyu ve Konsantratlarında Antosiyaninlerin Degradasyonu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Narmela Asafı

    2015-02-01

    Full Text Available Nar ve vişne suyu konsantratlarında antosiyaninlerin parçalanması üzerine sıcaklığın etkisi incelenmiştir. 70°Bx'lik konsantratlardan 45°Bx ve 15° Bx lik örnekler hazırlanarak -18°C, 5°C, 20°C ve 37°C depolanmıştır. Depolanma süresince, sıcaklık dercesine bağlı olarak değişik aralıklarla alman örneklerde antosiyanin kaybı saptanarak parçalanma hızı incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre antosiyaninlerin parçalanma­sı birinci dereceden bir reaksiyon kinetiğine göre gelişmektedir. Tüm örneklerde beklendiği gibi sıcaklık derecesi yükseldikçe antosiyaninlerin degradasyon hızları artmaktadır. Örneğin 15° Bx'lik vişne suyunda -18°C'de hız konsantı k=0.534 x 10-3 gün-1 olduğu halde, 37°C'de k= 184 x 10-3 gün-1 'e yükselmiştir. Aynı şekilde 15° Bx'lik vişne suyunda -18°C'de hız konstantı k= 0.203 x 10-3 gün-1 olduğu halde 37°C'de k= 94 x10-3 gün-1'e yükselmiştir. Ayrıca reaksiyonun sıcaklığa bağımlılığı, Arrhenius eşitliğinden yararlanarak açıklanmaya çalışılmıştır. Nar suyu ve konsantratlannda antosiyaninlerin degradasyon hızı, vişne suyu ve konsantratlarında olduğundan daha yüksektir. Böylece nar suyu ve konsantratlarında depolama süresince sıcaklığa bağlı olarak hızla renk kaybı oluşmaktadır. Ayrıca doğal briksindeki vişne suyunda antosiyaninler, konsantratlarda olduğundan daha stabil olduğu halde nar suyunda bunun aksine konsantratlardaki antosiyaninlerin daha stabil ol­duğu anlaşılmaktadır.

  11. Lgr5+ve Stem/Progenitor Cells Contribute to Nephron Formation during Kidney Development

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nick Barker

    2012-09-01

    Full Text Available Multipotent stem cells and their lineage-restricted progeny drive nephron formation within the developing kidney. Here, we document expression of the adult stem cell marker Lgr5 in the developing kidney and assess the stem/progenitor identity of Lgr5+ve cells via in vivo lineage tracing. The appearance and localization of Lgr5+ve cells coincided with that of the S-shaped body around embryonic day 14. Lgr5 expression remained restricted to cell clusters within developing nephrons in the cortex until postnatal day 7, when expression was permanently silenced. In vivo lineage tracing identified Lgr5 as a marker of a stem/progenitor population within nascent nephrons dedicated to generating the thick ascending limb of Henle’s loop and distal convoluted tubule. The Lgr5 surface marker and experimental models described here will be invaluable for deciphering the contribution of early nephron stem cells to developmental defects and for isolating human nephron progenitors as a prerequisite to evaluating their therapeutic potential.

  12. Bitkisel Ürünlerin ve Gıda Destek Ürünlerinin İçeriklerinin Adli ve Hukuki Boyutu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Zeynep Türkmen

    2014-09-01

    Full Text Available Günümüzde alternatif ya da destekleyici tedavi yöntemlerine ve bunlara bağlı olarak bitkisel ürünlere artan bir ilgi söz konusudur. Bu ürünler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan gıda destek maddesi ruhsatı alınarak, “gıda takviyesi” adı altında piyasaya sürülmektedir. Bu tip ürünler ilaç statüsünde olmadığından ruhsatlandırılması ve piyasaya arzı farklılık gösterebilmektedir. Bu ürünlerle ilgili sıklıkla gözlenen sorunlar arasında kontaminasyon, katkı maddeleri, toksisite ve yanlış doz ve etiketlemeden kaynaklı tek tip üretim problemleri sayılabilir. Son zamanlarda söz konusu ürünlere ait zehirlenmeler ve ilaç etkileşimlerinin neden olduğu istenmeyen ve beklenmeyen durumlar gözlemlenmektedir. Bu gözlemler, alternatif ya da destekleyici ürün adı altında piyasaya sunulan bitkisel ürünlerin üretimi, ruhsatlandırılması, satışı ve denetimi konusunda ciddi düzenlemelere ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Çalışmamızın amacı, laboratuarımıza içerik analizi için yönlendirilen, ikisi bakanlık onayı olmaksızın bitkisel ürün adı altında satılmakta olan, diğeri ise bakanlık onaylı sporcu destek ürünü olmak üzere üç olgudan elde edilen bulgularımızı sunmak ve ilgili olguları Türk Ceza Kanunun hükümlerine göre değerlendirmektir. Anahtar kelimeler: Bitkisel ürünler, Sibutramine, sporda kullanılan destek ürünleri, Cinnarizine, GC-MS.

  13. Simidin Demir ve Çinko Mineralleriyle Zenginleştirilmesi ve in vitro Mineral Biyoyararlılığının Saptanması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Melis Sözer Güzelcan

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, Türkiye’de sıklıkla görülen mineral yetersizliğine bağlı beslenme sorunlarına bir yaklaşım olması açısından geleneksel bir gıda olan simidin demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmesi, bu mi­nerallerin biyoyararlılığı ve genellikle simit ile birlikte tüketilen çay ve ayran içeceklerinin mineral biyoya­rarlılığı üzerine etkileri ve ayrıca tahıllı gıdalarda bulunan fitik asidin mineral biyoyararlılığına etkisinin saptanması amaçlanmıştır. Bu amaçla, simit, demir ve çinko mineralleri ile zenginleştirilmiş simit, çay + zenginleştirilmiş simit ve ayran + zenginleştirilmiş simit örneklerinde demir ve çinko minerallerinin içe­rikleri ve in vitro mineral biyoyararlılıkları saptanmıştır. Simit, demir ve çinko mineralleri ile zenginleşti­rilmiş simit örneklerinde fitik asit içerikleri de belirlenmiştir. Çalışma sonucunda; simitteki demir ve çinko minerallerinin biyoyararlılıkları sırasıyla % 3.14 ve % 6.78; zenginleştirilmiş simitteki bu minerallerin biyo­yararlılıkları sırasıyla % 1.96 ve % 2.84 olarak saptanmıştır. Demir mineralinin biyoyararlılığı simit ayran ve çayla tüketildiği zaman sırasıyla % 2.14 ile % 2.23; çinko mineralinin biyoyararlılığı sırasıyla % 6.38 ve % 5.09 olarak belirlenmiştir. Çay ve ayran zenginleştirilmiş simit ile birlikte tüketildiği zaman demir mineralinin biyoyararlılığının değişmediği; çinko mineralinin biyoyararlılığının arttığı saptanmıştır. Simit ve zenginleş­tirilmiş simitteki fitik asit içerikleri sırasıyla 0.154 g/100g ve 0.159 g/100g olarak belirlenmiştir. Fitat:demir minerali ve fitat:çinko minerali molar oranları hesaplanarak mineral biyoyararlılığı değerlendirilmiştir.

  14. Two placebo-controlled, randomized withdrawal studies to evaluate the fentanyl 1 day patch in opioid-naïve patients with chronic pain.

    Science.gov (United States)

    Arai, Tsutomu; Kashimoto, Yuji; Ukyo, Yoshifumi; Tominaga, Yushin; Imanaka, Keiichiro

    2015-12-01

    To evaluate the efficacy and safety of fentanyl 1 day patch in opioid-naïve patients with non-cancer chronic pain insufficiently relieved by non-opioid analgesics. Two phase III placebo-controlled, double-blind, group-comparison, randomized withdrawal studies were conducted in patients with osteoarthritis and/or low back pain (N01 study) and post-herpetic neuralgia, complex regional pain syndrome, or chronic postoperative pain (N02) in Japan. Both studies consisted of period I (10-29 days of titration, fentanyl 12.5-50.0 µg/h) and period II (12 weeks double-blind). N01, NCT01008618; N02, NCT01008553 MAIN OUTCOME MEASURES: The primary endpoint was the number of days until study discontinuation due to insufficient pain relief in period II, and secondary endpoints included pain scored on visual analog scale (VAS), subject's overall assessment, the number of rescue dose, brief pain inventory short form score, score on short-form 36-item health survey version 2.0, physician's overall assessment, and assessment of adverse events. Of the 218 (N01) and 258 (N02) subjects who entered period I, 150 and 163 subjects entered period II, respectively. In the N01 study, the between-group difference was significant in the VAS score (95% CI: 7.3 [1.1, 13.5] mm, P = 0.0215) but not in the primary endpoint (P = 0.0846, log-rank test). In the N02 study, both primary efficacy (P = 0.0003) and VAS (8.7 [2.4, 15.0] mm, P = 0.0071) results showed that fentanyl was more effective than placebo. The major adverse events were nervous system and gastrointestinal disorders typically associated with opioid analgesic use. The incidence of adverse events in the fentanyl group was 68.5% to 85.7%. Although the primary efficacy results showed significant effects of fentanyl in the N02 but not the N01 study, overall results showed that fentanyl 1 day patch is effective and well tolerated.

  15. Turist Motivasyonunda Mahalli Kültür ve Etkisi ve Apart Ziyaretlerinde Turist Memnuniyeti

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nguyen Quang VINH

    2013-09-01

    Full Text Available Bu çalışma, apart turizm hizmet sektöründe stratejik pazarlama kararının tesis edilmesi anlayışını sağlamak için turizm planlamacılarına ve turizmcilere yardım etmeyi amaçlamaktadır. Ampirik analiz için Duonglam Eski Köyü’nün apart hizmetinden faydalanmış 150 uluslararası ziyaretçinin oluşturduğu datalar kullanılmıştır. Turist motivasyonu ve nihai varış noktası sadakatindeki memnuniyet arasındaki hipotezleri test etmek amacıyla regresyon yöntemi benimsenmiştir. Bu çalışma Duonglam köyündeki iklim şartları, nihai varış noktasına ulaşım kolaylığı, konaklama kalitesi, doğal güzellikler ve hijyen şartlarının turist memnuniyeti üzerinde önemli etkileri olduğu sonucunu çıkarmıştır. Diğer taraftan da bu sonuçlar Duonglam Eski Köyü’nün kültürel aktiviteleri ve turizm hizmet sektörü hakkında olumsuz bir kanıyı temsil etmektedir. Ayrıca çalışmada, araştırmanın sınırı ve turizm sektörü çalışanları için elde edilen bulguların sonuçları tartışılmıştır.

  16. KENTSEL VE KOLEKTİF BELLEKTE KIRILMALAR VE KAMUSAL ALANIN DÖNÜŞÜMÜ: GİRNE ŞEHRİ LİMANI ÖRNEĞİ

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ümmü ALTAN BAYRAKTAR

    2015-09-01

    Full Text Available Özet Günümüzde modernleşme ve kapitalizm etkisinde, maddi, toplumsal ve bireysel yaşam büyük bir hız ve ölçekle değişmektedir. Yaşamlarımızın geçtiği mekanların da aynı hız ve ölçekle değişip dönüşmesi, insanların geçmiş ile bugün arasındaki dinamikleri daha fazla sor- gulamasına neden olmuştur. Bu da bellek ve mekan arasındaki ilişkiyi araştırmayı gündeme getirmiş; diğer çalışmaların yanında, kamusal alan olarak kentin ve kentselliğin sürdürülebil- mesini sağlayan kent merkezlerinin çok katmanlı tarihi dokusunun varlığı, geçirdiği değişim ve dönüşümü anlama çabalarını arttırmıştır. Günümüzde ekonomik rasyonalite mantığıy- la atılan adımlar sonucunda tarihsel-kültürel miras ve tarihsel kentsel dokular yitirilmeye başlanmıştır. Bu değişim ve dönüşüm kentsel ve kolektif bellekte kırılmalar yaşanmasına ve kamusal alanların yaşanan mekanlar olmaktan çıkmasına neden olmuştur. Kıbrıs’ın Girne Şehri’nde yer alan ‘Liman’, tarihsel süreç içerisindeki gelişimi, fiziki ve sosyal özellikleriyle kentsel ve kolektif bellekte varolan kırılmalar ve kamusal alanın dönüşümünde mekan ve iktidar açısından bu çalışma kapsamında ele alınmıştır. Çalışmanın kuramsal alt yapısı Jür- gen Habermas’ın Kamusal Alan ve Maurice Halbwachs’ın Kolektif Bellek kavramı üzerine kurulmaya çalışılmıştır.

  17. Silah, Tasarım ve Kalashnikov Ak-47

    OpenAIRE

    Güneş, Serkan

    2015-01-01

    Silah olgusu insanlığın varoluşundan bu yana saldırmanın ve korunmanın dolayısıyla;yaşamayı sürdürmenin temel araçlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Medeniyetkavramı ve devletler silah üzerine inşa ediliyor, bekası silah ile korunuyor ve gereklikoşullar oluştuğunda silah vasıtası ile yayılıyor. Güvenlik, huzur ve tehditler için silahlartasarlanıyor, üretiliyor. Silah tasarımı, bekli de insanlık tarihinin en istikrarlı ve en uzuntasarım süreci. Milyonlarca yaratıcı beyin aynı anda öteki...

  18. Bafa Gölü'nde biyotik ve abiyotik ortamda pestisit ve pcb dağılımı.

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    İdil Pazı

    2015-12-01

    Full Text Available Çalışma kapsamında Bafa Gölü’nden alınan sediment ve kefal balığı (Mugil cephalus, Linnaeus 1758 örneklerinde tarımsal pestisit ve endüstriyel kaynaklı PCB gibi organik kirleticilerin kalıntıları ölçülmüş ve bu bileşiklerin dağılımları, muhtemel kaynakları ve potansiyel biyolojik riskleri incelenmiştir. DDT ve türevleri açısından dünyanın farklı bölgelerindeki göllerin yüzey sedimentleri ile kıyaslandığında Bafa Gölü sedimentlerinde DDT kirlilik seviyesinin oldukça düşük olduğu bulunmuştur. Sedimentte Endrin baskın kirletici olarak belirlenmiştir. Sediment örneklerinde ölçülen DDT ve metabolitleri, Dieldrin, Lindan ve Heptaklor konsantrasyonları sediment kalite indekslerine göre değerlendirildiğinde, kirleticilerin göldeki canlı yaşamına olumsuz bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. ∑PCB konsantrasyonlarının ise göl kıyısında bulunan endüstriyel kuruluşlara yakın istasyonlarda sadece düşük değerli etki sevisini aşıp, diğer tüm istasyonlarda canlılar için risk yaratmayacağı belirlenmiştir. Mugil cephalus karaciğer dokusu için hesaplanan biyota sediment akümülasyon faktörü (BSAF 0.44-3.16 arasında değişmektedir. Bafa Gölü Mugil cephalus örneklerinde ölçülen kirletici konsantrasyonları dikkate alındığında Gıda ve Tarım Kurumu (FAO ve Dünya Sağlık Örgütüne (WHO göre Aldrin, Dieldrin, Endrin, Heptaklor ve DDT türevleri için hesaplanan Günlük Alım Miktarı değerlerinin (EDI Kabul Edilebilir Günlük Alım miktarlarının (ADI oldukça altında kaldığı belirlenmiştir. Ancak, balık örneklerindeki PCB seviyelerinin WHO tarafından belirlenen ADI değerini aştığı saptanmıştır

  19. Assessing Seasonal Risks for the Introduction and Mosquito-borne Spread of Zika Virus in Europe

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Joacim Rocklöv

    2016-07-01

    Full Text Available The explosive Zika virus epidemic in the Americas is amplifying spread of this emerging pathogen into previously unaffected regions of the world, including Europe (Gulland, 2016, where local populations are immunologically naïve. As summertime approaches in the northern hemisphere, Aedes mosquitoes in Europe may find suitable climatic conditions to acquire and subsequently transmit Zika virus from viremic travellers to local populations. While Aedes albopictus has proven to be a vector for the transmission of dengue and chikungunya viruses in Europe (Delisle et al., 2015; ECDC, n.d. there is growing experimental and ecological evidence to suggest that it may also be competent for Zika virus(Chouin-Carneiro et al., 2016; Grard et al., 2014; Li et al., 2012; Wong et al., 2013. Here we analyze and overlay the monthly flows of airline travellers arriving into European cities from Zika affected areas across the Americas, the predicted monthly estimates of the basic reproduction number of Zika virus in areas where Aedes mosquito populations reside in Europe (Aedes aegypti in Madeira, Portugal and Ae. albopictus in continental Europe, and human populations living within areas where mosquito-borne transmission of Zika virus may be possible. We highlight specific geographic areas and timing of risk for Zika virus introduction and possible spread within Europe to inform the efficient use of human disease surveillance, vector surveillance and control, and public education resources.

  20. Assessing Seasonal Risks for the Introduction and Mosquito-borne Spread of Zika Virus in Europe.

    Science.gov (United States)

    Rocklöv, Joacim; Quam, Mikkel Brandon; Sudre, Bertrand; German, Matthew; Kraemer, Moritz U G; Brady, Oliver; Bogoch, Isaac I; Liu-Helmersson, Jing; Wilder-Smith, Annelies; Semenza, Jan C; Ong, Mark; Aaslav, Kaja Kaasik; Khan, Kamran

    2016-07-01

    The explosive Zika virus epidemic in the Americas is amplifying spread of this emerging pathogen into previously unaffected regions of the world, including Europe (Gulland, 2016), where local populations are immunologically naïve. As summertime approaches in the northern hemisphere, Aedes mosquitoes in Europe may find suitable climatic conditions to acquire and subsequently transmit Zika virus from viremic travellers to local populations. While Aedes albopictus has proven to be a vector for the transmission of dengue and chikungunya viruses in Europe (Delisle et al., 2015; ECDC, n.d.) there is growing experimental and ecological evidence to suggest that it may also be competent for Zika virus(Chouin-Carneiro et al., 2016; Grard et al., 2014; Li et al., 2012; Wong et al., 2013). Here we analyze and overlay the monthly flows of airline travellers arriving into European cities from Zika affected areas across the Americas, the predicted monthly estimates of the basic reproduction number of Zika virus in areas where Aedes mosquito populations reside in Europe (Aedes aegypti in Madeira, Portugal and Ae. albopictus in continental Europe), and human populations living within areas where mosquito-borne transmission of Zika virus may be possible. We highlight specific geographic areas and timing of risk for Zika virus introduction and possible spread within Europe to inform the efficient use of human disease surveillance, vector surveillance and control, and public education resources. Copyright © 2016 The Authors. Published by Elsevier B.V. All rights reserved.

  1. Zenginleştirilmiş Ekmeklerde İşleme ve Depolama Sırasında Bazı Vitamin ve Mineral Madde Miktarlarındaki Değişmeler

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mehmet Karagül

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada farklı konsantrasyonlarda tiyamin (7.5, 15.0 ve 22.5 mg/kg, riboflavin (7.5, 15.0 ve 22.5 mg/kg, demir (10, 20 ve 30 mg/100 g, magnezyum (50, 75 ve 100 mg/100 ve kalsiyum (200, 300 ve 400 mg/100 g katılanlardan yapılan hamurlarda ve ekmeklerde besin öğelerinin kalma oranı araştırılmıştır. Ekmek pişirmede uygulanan sıcaklık 250 oC ve süre 25 dakikadır. Un tipi ve katkı konsantrasyonu tiyamin, demir ve kalsiyumun ekmekte kalma oranı üzerinde etkili olmuş, riboflavin ve magnezyumu etkilememiştir. Araştırma sonuçlarına göre; una kıyasla hamurda kalma oranı demir için %89.75-107.54, magnezyum için %97.69-106.00, kalsiyum için %99.59-123.67, tiyamin için %42.34-99.59 ve riboflavin için %86.49-97.46’dır. Una göre ekmekte (72 saat sonra kalma oranı ise demir için %76.21-81.97, magnezyum için %74.54-90.03, kalsiyum için %77.56-95.16, tiyamin için %27.82-58.75 ve riboflavin için %59.78-83.78’dir. Demir, kalsiyum ve magnezyumun katkı konsantrasyonu arttıkça ekmek hacmi azalmış, ekmek içi ve aroması bozulmuştur.

  2. İçme ve sulama sularında bor kirliliği ve bor giderme yöntemleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Meltem Bilici Başkan

    2014-03-01

    Full Text Available Periyodik cetvelin 3A grubunda yer alan bor yüksek iyonlaşma potansiyeline sahip olması nedeniyle yarı metal olarak kabul edilir. Yerkabuğundaki ortalama bor konsantrasyonu 10 mg/kg'dır. Bor doğada Ca, Na ve Mg'un tuzları şeklinde bulunur. Yüksek konsantrasyonlarda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları; borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri şeklinde daha çok Türkiye ve ABD'nin kurak, volkanik ve hidrotermal aktivitesi olan bölgelerinde bulunmaktadır. Bor, bitkiler için gerekli bir mikro besin elementi olmanın yanı sıra, gerekli tüm besin elementleri içerisinde, eksiklik belirtilerine neden olan miktarı ile toksik etki yapan miktarı, birbirine çok yakın olan tek elementtir. Bor su ortamında genellikle borik asit ve kısmen de borat tuzları formlarında bulunmaktadır. Pek çok endüstride kullanım alanı bulan bor bileşiklerinin endüstriyel gelişmelere bağlı olarak yüzeysel sularda bulunan konsantrasyonu artış göstermektedir. Yüzeysel sularda bulunan bor aynı zamanda evsel atıksulardan da kaynaklanmaktadır. Türkiye'de içme ve sulama sularını en çok kirleten toksik elementlerin başında bor gelmektedir. Bu nedenle bor giderimi hem insan sağlığı açısından hem de sağlıklı tarım ürünü yetiştirilebilmesi açısından oldukça önemlidir. Sulardan bor giderimi için uygulanan temel yöntemler arasında iyon değişimi, ultrafiltrasyon, ters osmoz ve adsorbsiyon gelmektedir.

  3. VE for Lua game programming

    CERN Document Server

    Mishra, Brij Bhushan

    2013-01-01

    This book follows a tutorial approach with examples and step-by-step instructions to help explain the key concepts of the LÖVE framework as well as everything you need to know about game development using the Lua programming language.LÖVE2d for Lua Game Programming is for anyone who is interested in learning about desktop game development.

  4. Spatial clustering and meteorological drivers of summer ozone in Europe

    Science.gov (United States)

    Carro-Calvo, Leopoldo; Ordóñez, Carlos; García-Herrera, Ricardo; Schnell, Jordan L.

    2017-04-01

    We present a regionalization of summer near-surface ozone (O3) in Europe. For this purpose we apply a K-means algorithm on a gridded MDA8 O3 (maximum daily average 8-h ozone) dataset covering a European domain [15° W - 30° E, 35°-70° N] at 1° x 1° horizontal resolution for the 1998-2012 period. This dataset was compiled by merging observations from the European Monitoring and Evaluation Programme (EMEP) and the European Environment Agency's air quality database (AirBase). The K-means method allows identifying sets of different regions where the O3 concentrations present coherent spatiotemporal patterns and are thus expected to be driven by similar meteorological factors. After some testing, 9 regions were selected: the British Isles, North-Central Europe, Northern Scandinavia, the Baltic countries, the Iberian Peninsula, Western Europe, South-Central Europe, Eastern Europe and the Balkans. For each region we examine the synoptic situations associated with elevated ozone extremes (days exceeding the 95th percentile of the summer MDA8 O3 distribution). Our analyses reveal that there are basically two different kinds of regions in Europe: (a) those in the centre and south of the continent where ozone extremes are associated with elevated temperature within the same region and (b) those in northern Europe where ozone extremes are driven by southerly advection of air masses from warmer, more polluted areas. Even when the observed patterns were initially identified only for days registering high O3 extremes, all summer days can be projected on such patterns to identify the main modes of meteorological variability of O3. We have found that such modes are partly responsible for the day-to-day variability in the O3 concentrations and can explain a relatively large fraction (from 44 to 88 %, depending on the region) of the interannual variability of summer mean MDA8 O3 during the period of analysis. On the other hand, some major teleconnection patterns have been tested

  5. Hamilelik ve periodontal hastalık

    OpenAIRE

    Sağlam, Ebru; Saruhan, Nesrin; Çanakçı, Cenk Fatih

    2015-01-01

    Hamileliğe bağlı olarak annede görülen bazı immünolojik değişiklikler enfeksiyonlara yatkınlığı artırmaktadır. Periodontal hastalık, başlıca sebebi mikrobiyal dental plak olan, multifaktöriyel ve çeşitli şiddetlerde görülen yaygın bir hastalıktır. Periodontal hastalığın klinik olarak birçok tanı kriteri bulunmaktadır. Hamilelik ve periodontal enflamasyon arasındaki ilişki uzun yıllardır bilinmektedir. Periodontal hastalık, hamilelerde sistemik durumu etkilemektedir ve fetusa da olumsuz etkile...

  6. EKSENEL PİSTONLU POMPA VE MOTORLARDA KAYICI PAPUÇ PERFORMANS ARAŞTIRMASI-AKIŞ VE VİSKOZ GÜÇ KAYBI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    A. Osman KURBAN

    1997-01-01

    Full Text Available Bu çalışmada, hidrostatik-hidrodinamik yatakların iyi bir uygulama alanı olan, eğik plakalı eksenel pistonlu pompa ve motorların performansı üzerinde etkili olan kayıcı pabuçlar incelenmiştir. Bununla ilgili olarak viskoz moment kayıpları, viskoz akışkan kaçağı ve güç kayıp denklemleri elde edilip, değişik çalışma ortamlarında bu karakteristik parametrelerin değişimi ve mukayesesi deneysel olarak incelenmiştir.

  7. Yeni heterosiklik disazo boyarmaddelerin sentezi ve spektroskopik özelliklerinin incelenmesi

    OpenAIRE

    Demirçalı, Aykut

    2012-01-01

    Bu çalışmada, ilk etapta anilin ve anilin türevleri 3-aminokrotononitril ile kenetlenmiş daha sonra hidrazin monohidrat ve fenil hidrazin ile halka kapama reaksiyonu sonucu 5-amino-4-arilazo-3-metil-1H-pirazol (2a-2e) ve 5-amino-4-arilazo-3-metil-1-fenil-pirazol (3a-3e) türevi mono azo boyarmaddeler sentezlenmiştir. İkinci aşamada sentezlenen bu bileşikler önce diazolanmış sonrasında etil benzoil asetat ile kenetlenmiş ve yine hidrazin mono hidrat ve fenil hidrazin ile halka kapama reaksiyonu...

  8. ENDODONTİDE FLARE-UP’IN ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİ

    OpenAIRE

    GÜLER, Buğra; AYDEMİR, Hikmet

    2015-01-01

    ÖZETAğrı ve ağrı korkusu hasta ve hekim ilişkisinin ciddi problemlerinden birisidir. Endodontik tedavi sırasında veya sonrasında meydana gelen ağrı şikâyetlerinin azaltılması için çeşitli tedavi şekilleri ve önlemler mevcuttur. Bu tedavi şekilleri, dişin oklüzyondan düşürülmesi, premedikasyon, drenajın sağlanması, kanal içi ve sistemik medikament işlemlerini içermektedir. Bu derlemede, flare-up meydana geldiğinde hastanın nasıl yönetilmesi gerektiğinin ve flare-up’ın önlenmesi ve tedavisi içi...

  9. Tekirdağ İlinde Yetiştirilen Bazı Sebze ve Meyvelerde Nitrat ve Nitrit Miktarları Üzerinde Araştırmalar

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Harun Dıraman

    2015-02-01

    Full Text Available Meyve ve sebzelerin doğal yapılarında bulunan nitrat ve nitritin miktarları, günümüzde çevre kirlenmesinin gıdalar üzerindeki etkisini gösteren önemli parametrelerdendir. Nitrat ve nitritler gerekli ortamı buldukları zaman kanserojen bileşenlere dönüşmektedirler. Nitrat ve nitritin tayininde çeşitli kimyasal yöntemler kullanılmaktadır. Bu araştırmada ISO tarafından meyve ve sebzelerde nitrat ve nitrit belirlenmesinde referans metot olarak verilen moleküler absorpsiyon spektrofotometrik metot kullanılmıştır.Tekirdağ ilinin farklı yerleşim birimlerinden toplanan toplam 96 örnek üzerinde çalışılmıştır. Ispanak, marul, taze fasulye, patates, elma ve üzümde mg/kg taze ağırlık üzerinden belirlenen ortalama nitrat değerleri sırası ile 362.5, 685.6, 168.6, 777.9, 18.1, 16.6 olmuştur. Nitrit miktarları ise  çok düşük ve önemsiz düzeyde bulunmuştur. Örnekler üzerindeki nitrat ve nitrit miktarlarıyla ilgili istatistiki değerlendirmede  yapılan gruplar arasında önemli farklılık olduğu bulunmuştur. Örneklerin nitrat miktarlarının Türk Gıda Kodeksi tarafından izin verilen  maksimum değerlerin altında ve düşük  olduğu görülmüştür.

  10. Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Rasime DEMİREL

    2010-10-01

    Full Text Available Eskişehir (Türkiye’deki farklı marketlerden toplanmış olan şişelenmiş doğal ve mineral suların mikrobiyal kalitesi incelenmiştir. Membran filtrasyon tekniği uygulanarak su örneklerinin kalitesi; toplam koliform, Escherichia coli, Enterococcus spp., Aeromonas hydrophila’nın varlığı ve miktarı yönünden analiz edilmiştir. Aerobik bakteriler 22 ve 37 ºC’de inkübasyonu sonucunda ml’deki heterotrofik bakteri sayısı (HPC olarak belirlenmiştir. Şişelenmiş mineral su örneklerinde Bacillus türleri belirlenirken, şişelenmiş içme suyu örneklerinde herhangi bir bakteri ya da kontaminasyon bulunmamıştır

  11. Addison hastalığı ve gebelik

    OpenAIRE

    Bayrak, Z; Turan, V; Demirtaş, G; Erdoğan, M; Aşkar, N

    2011-01-01

    Primer adrenal yetmezlik nadir görülen bir endokrinolojik hastalıktır. Çoğu idiopatiktir. Tip 1 diabetes mellitus, hipertiroidizm, hipotiroidizm, pernisiyöz anemi gibi otoimmun hastalıklarla ilişkilidir. Yirmi sekiz yaşında 18 yıldır Addison hastalığı nedeni ile tedavi gören ve gebelik istemi olan olguyu gebeliğin ilk haftalarından doğuma ve puerperal döneme kadar takip ettik. Endokrinoloji kliniği ile birlikte takip ettiğimiz hastada kortikosteroid tedavisi ile antenatal ve postnatal dönemde...

  12. Interpreting plant-sampled ¿14CO2 to study regional anthropogenic CO2 signals in Europe

    OpenAIRE

    Bozhinova, D.N.

    2015-01-01

    "Interpreting plant-sampled Δ14CO2 to study regional anthropogenic CO2 signals in Europe" Author: Denica Bozhinova This thesis investigates the quantitative interpretation of plant-sampled ∆14CO2 as an indicator of fossil fuel CO2 recently added to the atmosphere. We present a methodology to calculate the ∆14CO2 that has accumulated in a plant over its growing period, based on a modeling framework consisting of a plant growth model (SUCROS) and an atmospheric transport model (WRF-Chem). We ve...

  13. Bir Buzağıda Notomeli (Notomelia) ve Pakomeli (Phocomelia) Olgusu

    OpenAIRE

    HAYAT, Ali

    2013-01-01

    Bu vaka takdiminde, 15 günlük dişi melez bir buzağıda notomeli ve pakomeli anomalisi klinik ve radyolojik olarak değerlendirildi. Notomelie ve pakomeli olgusunun buzağılarda çok nadir görülmesi ve ilginç olmasından dolayı bu vaka rapor edilmiştir.

  14. Urfa Peynirlerinin Mikrobiyolojik, Kimyasal ve Duyusal Niteliklerinin Saptanması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Atilla Yetişmeyen

    2015-02-01

    Full Text Available Bu araştırmada Ankara İli merkezinde satışa sunulan Urfa peynirlerinin mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal özellikleri belirlenmiştir. Mikrobiyolojik incelemeler sonucunda, örneklerde ortalama olarak; 1,0x109 kob/g TAMB (toplam aerobik mezofil bakteri, 1,0x107 kob/g maya ve küf, 3,5x106 EMS/g koliform bakteri, 1,1 x106 EMS/g E. coli ve 1,3x103 kob/g S. aureus olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular, Urfa peynirlerinin üretiminde ve pazarlanması sırasında hijyenik kurallara uyulmadığını ve kötü bir mikrobiyolojik kaliteye sahip olduğunu göstermektedir. Kimyasal analizler sonucu örneklerin kurumadde, yağ, kurumaddede yağ, protein, tuz, kurumaddede tuz, kül, titrasyon asilliği (yüzde laktik asit cinsinden, pH, toplam azot, suda eriyen azot, olgunlaşma katsayısı ve protein olmayan azot değerleri sırasıyla % 48,33, % 22,96, % 47,48, % 17,53, % 6,80, % 17,53, % 2,107, % 1,23, 5,44 pH, % 2,747, % 0,411, % 15,25 ve % 0,26 olarak belirlenmiştir. Duyusal nitelikler bakımından ise; peynirlerin 100 puan üzerinden ortalama 53,71 puan aldıkları tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlardan Urfa peynirlerinin standart bir kalitede olmadığı, üretiminde ve pazarlanmasında hijyenik kurallara uyulmadığı anlaşılmaktadır.

  15. Surke'nin Bazı Kimyasal ve Mikrobiyolojik Kalite Nitelikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ufuk Kamber

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışma, Hatay ilinde tüketilen ve halk arasında Surke peyniri olarak kabul edilen süt ürününün bazı kimyasal ve mikrobiyolojik özeliklerini ortaya koymak ve Surke' yi tanıtmak amacıyla yapılmıştır. On örnek üzerinde yapılan analizlerde Surke peynirinde ortalama mikrobiyolojik analiz sonuçları sırasıyla toplam aerob mezofil bakteri; 6.5x108 kob/g, laktobasiller 4.4x107kob/g, laktokoklar 2.8x102 kob/g, mikrokok ve stafilokoklar 2.5x102 kob/g, enterobakteriler 3.5x102 kob/g, koliform grubu bakteriler <2.0x102kob/g, ve maya/küf ise 2.7x105 kob/g düzeyinde izole edilmiştir. Kimyasal analiz bulgularına göre ortalama; peynirlerde kuru madde miktarı % 52.8, yağ % 11.0, tuz % 8.1 ve asitlik laktik asit (LA cinsinden % 2.1 olarak saptanmıştır.

  16. Cabernet Sauvignon ve Merlot Şarapların Resveratrol Düzeyleri ve Ekolojik Koşulların Etkileri

    OpenAIRE

    Belkıs Çaylak Adıgüzel; Nedim Çetinkaya; Ufuk Yücel

    2015-01-01

    Fitoaleksinler bitkilerde patojen enfeksiyonuna bir reaksiyon olarak veya çeşitli biyotik ve abiyotik tetikleyicilerin etkisi sonucu oluşan fenolik madde karakterli, düşük molekül ağırlıklı antimikrobiyal bileşiklerdir. Resveratrol (trans–3,5,4’-trihidroksistilben) de bir fitoaleksin olup, asma (Vitis vinifera), yer fıstığı (Arachis hypogaea) ve diğer pek çok bitki türünde yaprak veya diğer organlarda yüksek miktarlarda bulunabilmektedir. Resveratrol asmada gövde, sürgün ve yapraklar yanında,...

  17. Semiyoloji ve Semiyotik Üzerine Düşünceler

    OpenAIRE

    Çiçek, Mehmet

    2016-01-01

    Türkçede Göstergebilim diye tek sözcükle karşılanan kavram Fransızca ve İngilizcede iki sözcükle karşılanmaktadır: Semiyoloji ve Semiyotik (Fr. Sémiologie; Sémiotique / İng. Semiology; Semiotics). Semiyoloji ve Semiyotik aynı şeyler midir, farklı şeyler mi? Biz bu kavramların eş anlamlı değil; olsa olsa yakın anlamlı olabileceklerini düşünüyoruz. Bu makalede bu kavramlar ve bu kavramlara ilişkin görüşler irdelenecektir.

  18. RESULTS OF THE SPECIAL BLOOD DONOR DAY

    CERN Document Server

    SC Unit

    2008-01-01

    Responding to the HUG (Hôpitaux Universitaires de Genève) hospitals’ urgent appeal for blood donations during this summer season, the CERN medical staff organised a day of blood donations for the Swiss bloodbank CTS on 30 July. They were supported by NOVAE (Restaurant No. 1), who provided donors with a free snack. This specially arranged campaign was a success, as the 135 volunteers included 66 first-time donors, and a total of 99 standard bags of blood was collected. (Swiss hospitals need 1300 bags every day!) The CTS and CERN’s medical staff want to thank the donors and all others who helped make the event a success. Upcoming blood donor days at CERN: 12 November 2008 and 10 March 2009.

  19. RESULTS OF THE SPECIAL BLOOD DONOR DAY

    CERN Document Server

    SC Unit

    2008-01-01

    Responding to the HUG (Hôpitaux Universitaires de Genève) hospitals’ urgent appeal for blood donations during this summer season, the CERN medical staff organised a day of blood donations for the Swiss bloodbank CTS on 30 July. They were supported by NOVAE (Restaurant No. 1), who provided donors with a free snack. This specially arranged campaign was a success, as the 135 volunteers included 66 first-time donors, and a total of 99 standard bags of blood were collected. (Swiss hospitals need 1300 bags every day!) The CTS and CERN’s medical staff wish to thank the donors and all others who helped make the event a success. Upcoming blood donor days at CERN: 12 November 2008 and 10 March 2009.

  20. Ekşi Hamurlardan Laktik Asit Bakterileri ve Mayaların İzolasyonu ve Tanımlanması

    OpenAIRE

    Bakırcı, Fatih; Köse, Ergun

    2017-01-01

    Gıda tüketiminde önemli bir yere sahip olanekmeğin, son yıllarda raf ömrünü uzatmak ve besin kalitesini arttırmak içinzengin aroma ve doğal mikrofloraya sahip ekşi hamur ile üretimleri tercihedilmektedir. Bu çalışmada, İzmir ilinde bulunan 10 farklı yerel fırından alınan10 farklı ekşi hamur örneğinden izole edilen laktik asit bakteri (LAB) ve mayasuşlarının tanımlanması amaçlanmıştır. Ekşi hamur örneklerinden izole edilenmikroorganizmalar biyokimyasal özelliklerine göre Vitek 2 Compact (Biome...

  1. FvVE1 Regulates Biosynthesis of Fumonisins and Fusarins in Fusarium verticillioides

    Science.gov (United States)

    MYUNG, KYUNG; LI, SHAOJIE; BUTCHKO, ROBERT A.E.; BUSMAN, MARK; PROCTOR, ROBERT H; ABBAS, HAMED K.; CALVO, ANA M.

    2009-01-01

    The veA gene positively regulates sterigmatocystin production in Aspergillus nidulans and aflatoxin production in A. parasiticus and A. flavus. Whether veA homologs have a role in regulating secondary metabolism in other fungal genera is unknown. In this study, we examined the role of the veA homolog, FvVE1, on production of two mycotoxin families, fumonisins and fusarins, in the important corn pathogen F. verticillioides. We found that FvVE1 deletion completely suppressed fumonisin production on two natural substrates, corn and rice. Furthermore, our results revealed that FvVE1 is necessary for the expression of the pathway-specific regulatory gene FUM21 and structural genes in the fumonisin biosynthetic gene (FUM) cluster. FvVE1 deletion also blocked production of fusarins. The effects of FvVE1 deletion on the production of these toxins were found to be the same in two separate mating types. Our results strongly suggest that FvVE1 play an important role in regulating mycotoxin production in F. verticillioides. PMID:19382792

  2. Systemic effects in naïve mice injected with immunomodulatory lectin ArtinM.

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Patrícia Kellen Martins Oliveira Brito

    Full Text Available Toll-like receptors (TLR contain N-glycans, which are important glycotargets for plant lectins, to induce immunomodulation. The lectin ArtinM obtained from Artocarpus heterophyllus interacts with TLR2 N-glycans to stimulate IL-12 production by antigen-presenting cells and to drive the immune response toward the Th1 axis, conferring resistance against intracellular pathogens. This immunomodulatory effect was demonstrated by subcutaneously injecting (s.c. ArtinM (0.5 μg in infected mice. In this study, we evaluated the systemic implications of ArtinM administration in naïve BALB/c mice. The mice were s.c. injected twice (7 days interval with ArtinM (0.5, 1.0, 2.5, or 5.0 μg, LPS (positive control, or PBS (negative control and euthanized after three days. None of the ArtinM-injected mice exhibited change in body weight, whereas the relative mass of the heart and lungs diminished in mice injected with the highest ArtinM dose (5.0 μg. Few and discrete inflammatory foci were detected in the heart, lung, and liver of mice receiving ArtinM at doses ≥2.5 μg. Moreover, the highest dose of ArtinM was associated with increased serum levels of creatine kinase MB isoenzyme (CK-MB and globulins as well as an augmented presence of neutrophils in the heart and lung. IL-12, IFN-γ, TNF-α, and IL-10 measurements in the liver, kidney, spleen, heart, and lung homogenates revealed decreased IL-10 level in the heart and lung of mice injected with 5.0 μg ArtinM. We also found an augmented frequency of T helper and B cells in the spleen of all ArtinM-injected naïve mice, whereas the relative expressions of T-bet, GATA-3, and ROR-γt were similar to those in PBS-injected animals. Our study demonstrates that s.c. injection of high doses of ArtinM in naïve mice promotes mild inflammatory lesions and that a low immunomodulatory dose is innocuous to naïve mice.

  3. Systemic effects in naïve mice injected with immunomodulatory lectin ArtinM

    Science.gov (United States)

    Oliveira Brito, Patrícia Kellen Martins; Gonçalves, Thiago Eleutério; Fernandes, Fabrício Freitas; Miguel, Camila Botelho; Rodrigues, Wellington Francisco; Lazo Chica, Javier Emílio; Roque-Barreira, Maria Cristina

    2017-01-01

    Toll-like receptors (TLR) contain N-glycans, which are important glycotargets for plant lectins, to induce immunomodulation. The lectin ArtinM obtained from Artocarpus heterophyllus interacts with TLR2 N-glycans to stimulate IL-12 production by antigen-presenting cells and to drive the immune response toward the Th1 axis, conferring resistance against intracellular pathogens. This immunomodulatory effect was demonstrated by subcutaneously injecting (s.c.) ArtinM (0.5 μg) in infected mice. In this study, we evaluated the systemic implications of ArtinM administration in naïve BALB/c mice. The mice were s.c. injected twice (7 days interval) with ArtinM (0.5, 1.0, 2.5, or 5.0 μg), LPS (positive control), or PBS (negative control) and euthanized after three days. None of the ArtinM-injected mice exhibited change in body weight, whereas the relative mass of the heart and lungs diminished in mice injected with the highest ArtinM dose (5.0 μg). Few and discrete inflammatory foci were detected in the heart, lung, and liver of mice receiving ArtinM at doses ≥2.5 μg. Moreover, the highest dose of ArtinM was associated with increased serum levels of creatine kinase MB isoenzyme (CK-MB) and globulins as well as an augmented presence of neutrophils in the heart and lung. IL-12, IFN-γ, TNF-α, and IL-10 measurements in the liver, kidney, spleen, heart, and lung homogenates revealed decreased IL-10 level in the heart and lung of mice injected with 5.0 μg ArtinM. We also found an augmented frequency of T helper and B cells in the spleen of all ArtinM-injected naïve mice, whereas the relative expressions of T-bet, GATA-3, and ROR-γt were similar to those in PBS-injected animals. Our study demonstrates that s.c. injection of high doses of ArtinM in naïve mice promotes mild inflammatory lesions and that a low immunomodulatory dose is innocuous to naïve mice. PMID:29084277

  4. Integration project of regional markets in Europe (European directive)

    International Nuclear Information System (INIS)

    Gonzalez Fernandez-Castaneda, J. J.

    2010-01-01

    The article presents the current situation of the Day-Ahead electricity markets in the different countries and Regions along West Europe. It describes the different possibilities applied to congestion management in the borders between countries and price areas, and the options employed to couple Day-ahead markets to form regional markets in Europe. Finally, it presents the initiative to Price couple Regional markets (PCR) that is being developed by Nord pool spot, EPEX Spot and OMEL with the objective to advance towards the integration of the markets that they operate in the internal Electricity Market. (Author)

  5. Differences in flood hazard projections in Europe – their causes and consequences for decision making

    Science.gov (United States)

    Kundzewicz, Z. W.; Krysanova, V.; Dankers, R.; Hirabayashi, Y.; Kanae, S.; Hattermann, F. F.; Huang, S.; Milly, Paul C.D.; Stoffel, M.; Driessen, P.P.J.; Matczak, P.; Quevauviller, P.; Schellnhuber, H.-J.

    2017-01-01

    This paper interprets differences in flood hazard projections over Europe and identifies likely sources of discrepancy. Further, it discusses potential implications of these differences for flood risk reduction and adaptation to climate change. The discrepancy in flood hazard projections raises caution, especially among decision makers in charge of water resources management, flood risk reduction, and climate change adaptation at regional to local scales. Because it is naïve to expect availability of trustworthy quantitative projections of future flood hazard, in order to reduce flood risk one should focus attention on mapping of current and future risks and vulnerability hotspots and improve the situation there. Although an intercomparison of flood hazard projections is done in this paper and differences are identified and interpreted, it does not seems possible to recommend which large-scale studies may be considered most credible in particular areas of Europe.

  6. Süt ve Ürünlerinde CO2 Uygulamaları – II: Çiğ ve Pastörize Süt

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Enes Dertli

    2015-02-01

    Full Text Available Ürünlerin üretiminde hammaddeden kaynaklanan başlangıç bakteriyel yükün azaltılması, pastörizasyon sisteminin geliştirilmesi ve üretim işlemlerinden önceki kontaminasyonun önlenmesi gibi uygulamalar raf ömrünün uzatılmasında etkilidir. Karbon dioksit doğal olarak meydana gelen bir süt bileşenidir ve kesin mekanizması henüz anlaşılamamasına rağmen, ürünlerde bazı bozulma oluşturan mikroorganizmalara karşı inhibitör etkilidir. Uygulamada kullanılan yeni CO2 teknolojileri çiğ ve pastörize sütü içeren sütçülük ürünlerinde farklılığın artırılması, raf ömrünün ve kalitenin yükseltilmesi amacıyla sürekli geliştirilmektedir. Bu çalışmada CO2 kullanılarak çiğ ve pastörize sütün kalitesinin geliştirilmesi konusunda geçmişteki ve günümüzdeki araştırmalar detaylı olarak irdelenmiştir.

  7. Metil ve Etil Ester Kullanılan Bir Common-Rail Dizel Motorda Performans, Yanma ve Enjeksiyon Karakteristiklerinin Karşılaştırılması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ertan ALPTEKİN

    2017-02-01

    Full Text Available Biyodizel, dünyada kullanımı yaygınlaşan yenilebilir ve alternatif bir dizel yakıtıdır. Biyodizel üretiminde kullanılan alkol büyük önem arz etmekte ve üretilen biyodizelin yakıt özelliklerini doğrudan etkilemektedir. Farklı yakıt özellikleri, dizel motorlarda farklı yakıt enjeksiyon ve yanma karakteristiklerine sebep olabilmektedir. Bu nedenle bu çalışmada, metanol ve etanol kullanılarak üretilen iki farklı ester yakıtı ve saf motorin, common-rail yakıt enjeksiyon sistemine sahip bir dizel motorda üç farklı motor yükü (50 Nm, 100 Nm ve 150 Nm ve 2000 dev/dk sabit motor devrinde deney yakıtı olarak kullanılmıştır. Bu yakıtların performans, yanma ve yakıt enjeksiyon analizi karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmiştir. Deney sonuçlarına göre, etil ve metil ester kullanımıyla özgül yakıt tüketimi (ÖYT motorine kıyasla artış göstermiştir. Etil ve metil ester yakıtlarının silindir içi basıncı ve ısı yayılımı değerleri tüm deney şartlarında motorine kıyasla daha yüksek olmuştur. Yakıt enjeksiyon karakteristikleri, yakıt tipi ve motor yüküne bağlı olarak farklılık göstermiştir.

  8. Biyodizel ve Karışımlarının Kullanıldığı bir Dizel Motorda Performans ve Emisyon Analizi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Ahmet Necati ÖZSEZEN

    2009-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, atık palmiye yağı kökenli biyodizel ve petrol kökenli dizel yakıtı (PKDY ile karışımlarının, bir dizel motordaki performans ve emisyon karakteristikleri üç boyutlu haritalar üzerinden analiz edilmiştir. Biyodizel ve karışımlarının performans ve emisyon karakterlerini belirlemek amacıyla, motor tam yük ve değişik devir testlerine tabi tutulmuştur. Analiz sonucunda, karışımdaki biyodizel oranı arttıkça PKDY'a göre özgül yakıt tüketiminde artış olduğu, motorun döndürme momentinde ise azalma meydana geldiği tespit edilmiştir. Emisyon analizi sonucunda ise, karışımdaki biyodizel oranı ile ilişkili olarak PKDY'a kıyasla yanmamış hidrokarbon (HC, karbon monoksit (CO ve duman koyuluğu emisyonlarında iyileşmeler olduğu, bununla birlikte karbon dioksit (CO2 ve azot oksit (NOx emisyonlarının motor devrine göre kararlı bir yapı sergilemediği belirlenmiştir.

  9. Kefir ve Sağlık

    OpenAIRE

    DAYISOYLU, Kenan Sinan; KÖROĞLU, Özge; BAKIR, Esra; ULUDAĞ, Günsel; KÖROĞLU, Sedat

    2015-01-01

    Özet: Son yıllarda toplumlar beslenme konusunda giderek daha bilinçli hale gelmektedir. Beslenme konusunda temel talep olan sağlıklı ve güvenli gıdalar tüketebilme isteğinin yanında; insan sağlığına ek faydalar sağlayan, hastalıklardan koruma potansiyeli olan ve fonksiyonel gıda olarak adlandırılan ürünlere ulaşma isteği de giderek artmaktadır. Kefir, fonksiyonel gıdalardan probiyotikler alt kolunun önemli bir üyesi olup, içeriğinde birçok faydalı maya ve bakteri bulunduran, son yıllarda popü...

  10. Tulum Peynirlerinden izole Edilen Lactococcus lactis subsp. lactis YBML9 ve

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Yasin TUNCER

    2009-04-01

    Full Text Available Bu çalısmanın amacı tulum peynirlerinden izole edilen Lactococcus lactis suslarının fenotipik tanısı ve bu suslar tarafından üretilen bakteriyosinlerin kısmi karakterizasyonlarıdır. Bu amaçla Türkiye'nin sekiz farklı ilinden (Ankara, Antalya, Burdur, Denizli, Erzincan, Isparta, İstanbul ve İzmir yöresel pazarlardan toplanan 60 adet tulum peyniri örneginden 40 adet Lactococcus lactis susu (31 adet L. lactis subsp. lactis ve 9 adet L. lactis subsp. cremoris izole edildi. 40 adet L. lactis susu içerisinden, 2 adet L. lactis subsp. lactis (YBML9 ve YBML21 susu bakteriyosin üretme yeteneginde bulundu. L. lactis subsp. lactis YBML9 ve YBML21 susları tarafından üretilen bakteriyosinler, farklı enzim, pH ve sıcaklık uygulamaları sonucu; sırasıyla nisin ve laktisin 481 olarak tanımlandı.

  11. EUROPE IN CRISIS

    Science.gov (United States)

    2017-04-06

    greater they are at risk to be radicalized by ISIS fighters either infiltrating through camps or through social media avenues. Socio-economic...Anglais in Nice during Bastille Day in 2016 killing 86 while injuring 200 more, a state of emergency has existed in France while tourism , normally robust...of states to provide social and health benefits along with paying pensions. Free flow of capital, people, and goods in Europe due to 10

  12. ERZURUM ŞARTLARINDA DİKİM ZAMANI VE TEPE ALMANIN PATATESTE VERİM VE ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİNE ETKİSİ /

    OpenAIRE

    Şenol, Sabahattin

    2010-01-01

    ÖZETErzurum Ekolojik şartlarında dikim ve tepe alma zamanmm patatesteverime ve diğer bazı agronomik karekterlere etkisini tesbitetmek için bu çalışma yapılmış, erkenci ve geç olgunlaşan 34/962 ve49/962 çeşitler bu denemeye alınmıştır. Neticede, en fazıa verim enerken dikim zamanı olarak tayin ediıen 13 Mayıs tarihinde a.ltlnmış,tepe aımanm· veya sürgün öıdürmenin önemli etkisi g&ou...

  13. Süryaniler’in Tarihi ve Sosyolojik Yapısı

    OpenAIRE

    Ürek, Melki

    2014-01-01

    Bu makalede, Süryanilerin tarihi süreçleri ve sosyolojik yapıları ele alın-mıştır. Süryaniler yüzyıllar boyunca oldukça kaotik bir cooğrafyada yaşa-mışlarddır. Bu nedenle, dini, politik ve ideolojik açıdan pek çok farklı pa-radigmanın etkisi altında kalmışlardır. Bu olumsuz etki Süryanileri tarihi ve teolojik açıdan hatalı tanımlamalar ve yanlış isimlendirmeler gibi so-runlarla yüz yüze bırakmıştır. Ancak son zamanlarda üretilen akademik ve objektif çalışmalarla, Süryani liderlerin kendilerin...

  14. Soğukta ve Dondurulmuş Halde Muhafazaları Esnasında Meyve ve Sebzelerin Kalite ve Besleyici Değerlerinde Meydana Gelen Değişiklikler

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Osman Cabı

    2015-02-01

    Full Text Available Kolay bozulabilir gıda maddelerinin daha uzun süre muhafaza edilmeleri amacıyla soğutma yönteminin kullanılmasının geçmişi tarih öncesi zamanlara kadar uzanmaktadır. Adı geçen “muhafaza” veya “korunma” sözcüğü, Weiser ve ark. 1971 tarafından, bir gıda maddesinin fiziksel, kimyasal kalitelerinin ve besleyici özelliklerinin belli bir süre müddetince veya mümkün olduğu kadar uzun bir periyot süresince saklanması şeklinde tanımlanmaktadır. Soğuğun çeşitli uygulamalarıyla muhafaza edilen gıda maddeleri gerek kantite gerekse çeşit ve yapı olarak geçtiğimiz son yıllarda büyük bir artış göstermişlerdir. İki yıl önceki değerlendirmelere göre, dünya kolay bozulabilir gıda maddeleri üretiminin 1 milyar ton olduğu Anquez, M. 1975 ve bu miktarın dörtte birinin (250 milyon ton herhangi bir şekilde işlenmesinde soğuğun kullanıldığı kabul edilmektedir.

  15. The Rhetoric of Prejudice: Can Europe Still Be Inclusive? Some Remarks

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mirella Pasini

    2017-08-01

    Full Text Available On May 9, 2017, Europe Day, a date chosen as a sign of goodwill for the future of Europe, a group of philosophers, linguists, historians, political scientists and media experts, coming from Belgium, France, Greece, Iceland, Norway, Poland, and Italy of course, gathered in Genoa (Italy to debate The Rhetoric of Prejudice. The subtitle of the Conference, which should not to be overlooked, posed a crucial question: can Europe still be inclusive?

  16. Fast reactors fuel Cycle: State in Europe

    International Nuclear Information System (INIS)

    1991-01-01

    In this SFEN day we treat all aspects (economics-reactor cores, reprocessing, experience return) of the LMFBR fuel cycle in Europe and we discuss about the development of this type of reactor (EFR project) [fr

  17. BProVe: Tool support for business process verification

    DEFF Research Database (Denmark)

    Corradini, Flavio; Fornari, Fabrizio; Polini, Andrea

    2017-01-01

    This demo introduces BProVe, a tool supporting automated verification of Business Process models. BProVe analysis is based on a formal operational semantics defined for the BPMN 2.0 modelling language, and is provided as a freely accessible service that uses open standard formats as input data...

  18. FEMİNİST ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER ELEŞTİRİSİ: CİNSİYET, DEVLET VE GÜVENLİK

    OpenAIRE

    DOĞAN, Fazlı; ÖZLÜK, Duygu

    2016-01-01

    Bu çalışma bir sosyal ve politik teori olarak Feminizm’in Uluslararası İlişkilere (Uİ) girişi ve Feminist Uİ’nin ana akım Uİ teorilerine cinsiyet, devlet ve güvenlik başlıkları üzerinden yönelttiği eleştirileri değerlendirmektedir. Üç ana bölümden oluşan çalışmada öncelikle bir sosyal ve politik teori ve bir hareket olarak feminizmin tarihsel gelişimi kısaca tartışılmıştır. İkinci bölümde feminist hareketlerin uluslararası ilişkilerdeki gelişimi ve bir Uİ teorisi olarak Feminist Uİ’nin genel ...

  19. Feminist Sanatta Beden ve Yabancılaşma

    OpenAIRE

    Alp, Kafiye Özlem

    2015-01-01

    Feminizm, eril bir toplumda kadının, eşit hak ve özgürlüklere sahip olma gerekçelerine dayalı bir mücadele alanı olarak tanımlanabilir. Feminizmin, kamusal ve özel alanda kadın ayrımcılığına karşı başkaldırısı, insanın kendi emeğine ve kendi bedenine olan yabancılaşmasının bir sonucudur. Bu bakımdan feminizm, tüm tarihi boyunca toplumsal, felsefi, cinsel ve psikanalitik yabancılaşma kavramlarıyla yakın ilgi içinde olmuştur. Feminist sanat pratikleri; feminist kuramlar, toplumsal dinamikler...

  20. A Study of Precipitation Climatology and Its Variability over Europe Using an Advanced Regional Model (WRF)

    KAUST Repository

    Dasari, Hari Prasad

    2015-03-06

    In recent years long-term precipitation trends on a regional scale have been given emphasis due to the impacts of global warming on regional hydrology. In this study, regional precipitation trends are simulated over the Europe continent for a 60-year period in 1950-2010 using an advanced regional model, WRF, to study extreme precipitation events over Europe. The model runs continuously for each year during the period at a horizontal resolution of 25 km with initial/ boundary conditions derived from the National Center for Environmental Prediction (NCEP) 2.5 degree reanalysis data sets. The E-OBS 0.25 degree rainfall observation analysis is used for model validation. Results indicate that the model could reproduce the spatial annual rainfall pattern over Europe with low amounts (250 - 750 mm) in Iberian Peninsula, moderate to large amounts (750 - 1500 mm) in central, eastern and northeastern parts of Europe and extremely heavy falls (1500 - 2000 mm) in hilly areas of Alps with a slight overestimation in Alps and underestimation in other parts of Europe. The regional model integrations showed increasing errors (mean absolute errors) and decreasing correlations with increasing time scale (daily to seasonal). Rainfall is simulated relatively better in Iberian Peninsula, northwest and central parts of Europe. A large spatial variability with the highest number of wet days over eastern, central Europe and Alps (~200 days/year) and less number of wet days over Iberian Peninsula (≤150 days/year) is also found in agreement with observations. The model could simulate the spatial rainfall climate variability reasonably well with low rainfall days (1 - 10 mm/days) in almost all zones, heavy rainfall events in western, northern, southeastern hilly and coastal zones and extremely heavy rainfall events in northern coastal zones. An increasing trend of heavy rainfall in central, southern and southeastern parts, a decreasing trend in Iberian Peninsula and a steady trend in other

  1. Estimates of pandemic influenza vaccine effectiveness in Europe, 2009-2010: results of Influenza Monitoring Vaccine Effectiveness in Europe (I-MOVE multicentre case-control study.

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Marta Valenciano

    2011-01-01

    Full Text Available BACKGROUND: A multicentre case-control study based on sentinel practitioner surveillance networks from seven European countries was undertaken to estimate the effectiveness of 2009-2010 pandemic and seasonal influenza vaccines against medically attended influenza-like illness (ILI laboratory-confirmed as pandemic influenza A (H1N1 (pH1N1. METHODS AND FINDINGS: Sentinel practitioners swabbed ILI patients using systematic sampling. We included in the study patients meeting the European ILI case definition with onset of symptoms >14 days after the start of national pandemic vaccination campaigns. We compared pH1N1 cases to influenza laboratory-negative controls. A valid vaccination corresponded to >14 days between receiving a dose of vaccine and symptom onset. We estimated pooled vaccine effectiveness (VE as 1 minus the odds ratio with the study site as a fixed effect. Using logistic regression, we adjusted VE for potential confounding factors (age group, sex, month of onset, chronic diseases and related hospitalizations, smoking history, seasonal influenza vaccinations, practitioner visits in previous year. We conducted a complete case analysis excluding individuals with missing values and a multiple multivariate imputation to estimate missing values. The multivariate imputation (n = 2902 adjusted pandemic VE (PIVE estimates were 71.9% (95% confidence interval [CI] 45.6-85.5 overall; 78.4% (95% CI 54.4-89.8 in patients <65 years; and 72.9% (95% CI 39.8-87.8 in individuals without chronic disease. The complete case (n = 1,502 adjusted PIVE were 66.0% (95% CI 23.9-84.8, 71.3% (95% CI 29.1-88.4, and 70.2% (95% CI 19.4-89.0, respectively. The adjusted PIVE was 66.0% (95% CI -69.9 to 93.2 if vaccinated 8-14 days before ILI onset. The adjusted 2009-2010 seasonal influenza VE was 9.9% (95% CI -65.2 to 50.9. CONCLUSIONS: Our results suggest good protection of the pandemic monovalent vaccine against medically attended pH1N1 and no effect of the

  2. Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nalan YILMAZ SARIÖZLÜ

    2010-10-01

    Full Text Available Eskişehir/Türkiye’deki ılıca sularındaki bakteriyel topluluğun ortaya konulması ve incelenmesi için 7 ılıca su örneği 7 farklı ılıcadan toplanmıştır. Tüm örnekler dört farklı besi ortamına (nutrient agar, su-maya ekstraktı agar, triptik soy agar, nişasta-kazein agar inoküle edilmiştir. 50 °C’de 14 günlük inkübasyondan sonra tüm bakteri kolonilerinin sayımı yapılıp saflaştırılmıştır. Tüm izolatların gram reaksiyonları, katalaz veoksidazözellikleri belirlenmişve BIOLOG, VITEK veotomatikribotiplendirme sisteminde (RiboPrinter incelenmişlerdir. Bu bakterilerin ampisilin, gentamisin, trimetoprim-sülfametoksazol ve tetrasiklin antibiyotiklerine karşı dirençliliği incelenmiştir. Sonuç olarak normal insan florasına ilaveten ısıya dirençli patojenik mikroorganizmalar incelenen alandaki ılıca sularında (43-50 °C belirlenmiştir. Altı genusa ait 10 farklı tür Alysiella filiformis, Bordetella bronchiseptica, B. pertussis, Molexalla caprae, M. caviae, M. cuniculi, M. phenylpyruvica, Roseomonas fauriae, Delftia acidovorans ve Pseudomonas taetrolens olarak tanımlanmıştır

  3. Türkiye’de Üretilen Kuru fasulyelerin Pişme Kalitesi ve Kompozisyonu (İngilizce

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Recai Ercan

    2015-02-01

    Full Text Available Türkiye’de 2 bölgede yetiştirilen 8 kuru fasulye genotiplerinin fiziksel kriterleri ve pişme kalitesi ile mineral madde, tiyamin ve riboflavin miktarları saptanmıştır. Genotip ve yetiştirme lokasyonları ile bunların interaksiyonu bütün kriterleri önemli düzeyde etkilemiştir (P<0.05. Kuru ve yaş tohum ağırlığı, şişme kapasitesi ve indeksi, hidrasyon kapasitesi, kuru ve yaş hacim, kuru ve yaş pişme süresi ile Cu, Mn ve Na miktarları başlıca genotipden etkilenmiştir. Zn ve P miktarı ise çevreden etkilenmiştir. Kuru ve yaş tohum ağırlığı, kuru ve yaş hacim, hidrasyon ve şişme kapasitesi önemli düzeyde kuru ve yaş pişme süresi ile ilişkili olmuştur.

  4. Naturally occurring mutations associated with resistance to HCV NS5B polymerase and NS3 protease inhibitors in treatment-naïve patients with chronic hepatitis C.

    Science.gov (United States)

    Costantino, Angela; Spada, Enea; Equestre, Michele; Bruni, Roberto; Tritarelli, Elena; Coppola, Nicola; Sagnelli, Caterina; Sagnelli, Evangelista; Ciccaglione, Anna Rita

    2015-11-14

    The detection of baseline resistance mutations to new direct-acting antivirals (DAAs) in HCV chronically infected treatment-naïve patients could be important for their management and outcome prevision. In this study, we investigated the presence of mutations, which have been previously reported to be associated with resistance to DAAs in HCV polymerase (NS5B) and HCV protease (NS3) regions, in sera of treatment-naïve patients. HCV RNA from 152 naïve patients (84 % Italian and 16 % immigrants from various countries) infected with different HCV genotypes (21,1a; 21, 1b; 2, 2a; 60, 2c; 22, 3a; 25, 4d and 1, 4k) was evaluated for sequence analysis. Amplification and sequencing of fragments in the NS5B (nt 8256-8640) and NS3 (nt 3420-3960) regions of HCV genome were carried out for 152 and 28 patients, respectively. The polymorphism C316N/H in NS5B region, associated with resistance to sofosbuvir, was detected in 9 of the 21 (43 %) analysed sequences from genotype 1b-infected patients. Naturally occurring mutations V36L, and M175L in the NS3 protease region were observed in 100 % of patients infected with subtype 2c and 4. A relevant proportion of treatment naïve genotype 1b infected patients evaluated in this study harboured N316 polymorphism and might poorly respond to sofosbuvir treatment. As sofosbuvir has been approved for treatment of HCV chronic infection in USA and Europe including Italy, pre-treatment testing for N316 polymorphism on genotype 1b naïve patients should be considered for this drug.

  5. Spatial clustering and meteorological drivers of summer ozone in Europe

    Science.gov (United States)

    Carro-Calvo, Leopoldo; Ordóñez, Carlos; García-Herrera, Ricardo; Schnell, Jordan L.

    2017-10-01

    We have applied the k-means clustering technique on a maximum daily 8-h running average near-surface ozone (MDA8 O3) gridded dataset over Europe at 1° × 1° resolution for summer 1998-2012. This has resulted in a spatial division of nine regions where ozone presents coherent spatiotemporal patterns. The role of meteorology in the variability of ozone at different time scales has been investigated by using daily meteorological fields from the NCEP-NCAR meteorological reanalysis. In the five regions of central-southern Europe ozone extremes (exceedances of the summer 95th percentile) occur mostly under anticyclonic circulation or weak sea level pressure gradients which trigger elevated temperatures and the recirculation of air masses. In the four northern regions extremes are associated with high-latitude anticyclones that divert the typical westerly flow at those latitudes and cause the advection of aged air masses from the south. The impact of meteorology on the day-to-day variability of ozone has been assessed by means of two different types of multiple linear models. These include as predictors meteorological fields averaged within the regions (;region-based; approach) or synoptic indices indicating the degree of resemblance between the daily meteorological fields over a large domain (25°-70° N, 35° W - 35° E) and their corresponding composites for extreme ozone days (;index-based; approach). With the first approach, a reduced set of variables, always including daily maximum temperature within the region, explains 47-66% of the variability (adjusted R2) in central-southern Europe, while more complex models are needed to explain 27-49% of the variability in the northern regions. The index-based approach yields better results for the regions of northern Europe, with adjusted R2 = 40-57%. Finally, both methodologies have also been applied to reproduce the interannual variability of ozone, with the best models explaining 66-88% of the variance in central

  6. Analyzing Program Termination and Complexity Automatically with AProVE

    DEFF Research Database (Denmark)

    Giesl, Jürgen; Aschermann, Cornelius; Brockschmidt, Marc

    2017-01-01

    In this system description, we present the tool AProVE for automatic termination and complexity proofs of Java, C, Haskell, Prolog, and rewrite systems. In addition to classical term rewrite systems (TRSs), AProVE also supports rewrite systems containing built-in integers (int-TRSs). To analyze...... programs in high-level languages, AProVE automatically converts them to (int-)TRSs. Then, a wide range of techniques is employed to prove termination and to infer complexity bounds for the resulting rewrite systems. The generated proofs can be exported to check their correctness using automatic certifiers...

  7. İRAN VE REJİM İSTİKRARI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Özgür ÜŞENMEZ

    2015-07-01

    Full Text Available ÖZ: Bu çalışma, İran rejiminin son yıllarda Orta Doğu'yu sarsan isyanlar ve istikrarsızlıklara-Batı'daki beklentilerin aksine- geçmişten, özellikle 1979'daki devrimden miras kalan sosyal yapı ve politikaların etkisiyle direnebildiğini iddia ediyor. Tunus ve Mısır'daki halk isyanları, temel aktör olan alt sınıflar ve onların neo-liberal ekonomik politikalara muhalefetiyle yayılırken, İran’da devrim sonrası gelişen sosyal devlet mekanizması hala halk ile rejimin tamamen birbirine yabancılaşmasını önlemekte. Ancak son yıllarda ortaya çıkan yeni gerilimler ve İran'ın uyguladığı ekonomi politikaları rejimin krizini derinleştirebilir. Bu nedenledir ki Orta Doğu'yu ve özelde İran'ı anlamak için hegemonik blokların tarihsel değişimini inceleyen ucu açık bir analiz elzemdir. ABSTRACT: This article argues that contrary to the expectations of the Western World, Iranian regime successfully resisted the revolutionary tides of the Arab Spring. Most important determinant of this process for Iran was the legacy of the 1979 revolution and it's associated structures that relatively protects the most vulnerable parts of the population against the wide spread neo-liberal economic policies in the Middle East. So with that feature Iran differs from the Tunisian and the Egyptian examples. In order to understand these features further this essay adapts a historical analysis of changes in hegemonic blocs in Iran since 1979.

  8. Hamburgerlerin bazı Fiziksel, Kimyasal ve Mikrobiyolojik Özelliklerine Donmuş Depolama Sıcaklığı ve Depolama Süresinin Etkisi Üzerinde Araştırma

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    A. Hamdi Ertaş

    2015-02-01

    Full Text Available Ticari amaçla üretilen hamburgerler, -8 oC ve –26 oC’de 85 gün süre ile depolanmışlar ve depolama sıcaklığının ve süresinin hamburgerlerin bazı fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Fiziksel kriterler olarak su tutma kapasitesi (STK, pişirme kaybı (PK ve büzülme derecesi (BD; kimyasal kriterler olarak rutubet, protein, yağ miktarları ile pH değeri ve tiyobarbütirik asit (TBA sayısı; mikrobiyolojik kriterler olarak ise toplam mezofil aerob bakteri (TMAB sayısı, psikrofil bakteri (PB sayısı ve koliform grubu bakteri (KGB sayısı dikkate alınmıştır. Depolama sıcaklığı ve depolama süresinin rutubet, protein, yağ miktarları, STK, PK ve BD üzerine etkisinin olmadığı, pH değeri üzerine p<0.01 düzeyinde etkisinin olduğu, TBA-sayısı üzerine depolama sıcaklığının p<0.01 düzeyinde depolama süresinin p<0.05 düzeyinde etkisi olduğu belirlenmiştir. –8 oC de depolama, hamburgerlerin pH değerlerini ve TBA-sayılarını önemli düzeyde artırırken, -26 oC de depolamada artış daha az düzeyde olmuştur. TMAB, PB ve KGB sayılarına, depolama sıcaklığının ve depolama süresinin etkisi görülmüş (p<0.01; -8 oC’de, depolama süresine bağlı olarak TMAB, PB ve KGB sayılarında sürekli bir artış görülürken –26 oC’de depolamada azalma olmuştur.

  9. Halit Fahri Ozansoy'un Gülistanlar ve Harabeler Adlı Eserinde Bahçe İmajları ve Renkler Garden Images and Colors in Halit Fahri Ozansoy’s Work of Gülistanlar ve Harabeler

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU

    2012-12-01

    Full Text Available Halit Fahri Ozansoy’s poetry books of Gülistanlar ve Harabeler printed with old letters but not transformed to the Latin alphabet until now. In his work, garden images and colors which loaded special meaning of poet was known as hidden pearls and no research have been made on this work till now. Garden images in poetry are sometimes colorful, light and sometimes dull and dark. These images change with the with the poet's spirit world. We can visualize the garden images like an oil painting. These images drawn by the poet's words, show poet’s mood like a mirror. The colors used in the poem vary with garden images. This change appears with the change of the mental status of the poet. Thus, the poet uses the colors in accordancewith the different tables and his mood. When there are a lively andwarm colors in optimistic tables, dark and dull colors chosen inpessimistic tables. The poet's choice of the colors is not a coincidence.This selectivity included to poetry with different sensations. In his work,Ozansoy has described variety of colors in different gardens.Imagination, imagery and various emotions had been made with oneaccord in his depictions. The colors and portraits of garden form thepoet’s imagination. Colorful memories in the garden which experiencedin a darling moves from poet's imagination to the verses of the poem.Imagination, colors and gardens are described with darling. Theseimageries compose the garden images and semantic change of thecolors. Halit Fahri Ozansoy’un Gülistanlar ve Harabeler adlı şiir kitabı eski harflerle basılmış ancak günümüze kadar Latin harflerine aktarılmamıştır. Bu eserde şairin bahçe imajları ve renklere yüklediği anlamlar saklı inciler gibi gizli kalmış ve günümüze kadar üzerinde inceleme yapılmamıştır. Şiirdeki bahçe imajları bazen renkli, ışıklı ve bazen de donuk ve karanlıktır. Şairin değişen ruh dünyası ile birlikte bu imajlar da değişir. Bah

  10. Pre-emptif uygulanan intravenöz, spinal ve epidural morfinin erken postoperatif analjezi ve stres yanıt üzerine etkileri

    OpenAIRE

    Düger, Cevdet; Ayvaz, Hakan; Bulut, Filiz; Gürsoy, Sinan; Kaygusuz, Kenan; İsbir, Ahmet Cemil; Özdemir Kol, İclal; Gürelik, Bilge; Mimaroğlu, Caner

    2013-01-01

    Özet Bu çalışmada, preemptif uygulanan iv, spinal ve epidural morfinin erken postoperatif dönemdeki analjezik tüketimi ve stres yanıt üzerine etkilerini belirlemek amaçlandı. Alt batın operasyonu uygulanacak ASA I-II grubuna giren 60 hasta rasgele üç gruba ayrıldı. Grup I’e indüksiyondan 5 dk. önce 5 mg iv morfin, Grup II’ye indüksiyondan 5 dk önce 0,5 mg intratekal morfin, Grup III’e indüksiyondan 30dk önce 5mg epidural morfin uygulandı. Anestezi indüksiyonu 0,1 µg kg-1 fentanil ve 4-7 mg k...

  11. Türkiye ve Dünyada Ayva Piyasası

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Bekir Sıtkı Şirikçi

    2017-07-01

    Full Text Available Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de ayva piyasası irdelenmiştir. Çalışmada birincil verileri, ayva üretiminin yoğun olarak yapıldığı Sakarya, Antalya, Bursa, Bilecik ve Denizli illerinde farklı pazarlama seviyelerindeki 28 aracı işletme ile anket yöntemi ile elde edilen veriler oluşturmuştur. İkincil veriler ise FAO ve TÜİK gibi kurumlarının verilerinden hareketle elde edilmiştir. Dönem başlangıcı olan 1981-1985 ortalamasına göre 324465 ton olan dünya ayva üretimi %94,3 artışla 2013 yılında 630325 tona yükselmiştir. Dünya ayva üretiminde önemli ülkeler; Türkiye, Çin, Özbekistan, Fas ve İran’dır. Türkiye’de ayva üretimi, 1981-1985 ortalamasına göre 1.60 kat artmıştır. Ayva üretimindeki bu artışta ağaç başına verimdeki yükselmenin katkısı önemlidir (%40 verimde artış. Dünyada üretilen ayvanın %5,3’ü ihracata konu olmaktadır. Dünya ayva ihracat miktarı 8,32 kat, değeri ise 38,42 kat artmıştır. Ayva ihracat değerlerinde en yüksek paya Hollanda sahiptir (%33,6’sı. Hollanda’yı sırasıyla Türkiye, Avusturya ve İran takip etmektedir. Türkiye’nin dünya ihracat değerindeki payı ise %31,1’dir. Dünya ayva ithalatında %23,3 pay ile Rusya birinci sıradadır. Rusya’yı sırası ile Avusturya ve Almanya takip etmektedir. Türkiye’nin ayva üretiminin %9,4’ü ihracata konu olmaktadır. Önemli ayva üreticisi iller; Sakarya, Bursa, Antalya, Bilecik ve Denizli’dir. Görüşülen aracıların 15’i ayvada pazarlama aşamasında karşılaştıkları en önemli sorunun istenilen zaman, miktar, kalite ve fiyatta ayva bulunmamasını (%54 belirtmiştir.

  12. Berkeley 51 Kümesinin Temel ve Astrofiziksel Parametrelerinin Belirlenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    İnci Akkaya Oralhan

    2016-10-01

    Full Text Available Galaksimizin birinci çeyreğinde bulunan ve daha önce çok az çalışılmış açık yıldız kümelerinden biri olan Berkeley 51 kümesinin temel astrofiziksel ve yapısal parametreleri CCD UBV(RIC ve 2MASS JHKS verileri kullanılarak elde edilmiştir. Kümeye ait CCD UBV(RIC verileri Meksika’da bulunan San Pedro Martir Ulusal Gözlemevi’nden 84cm’lik teleskop ile alınmıştır. Küme üyeliklerinin belirlenmesinde ise PPMXL kataloğundaki öz hareket verileri kullanılmıştır. Buna küre bu küme için elde edilen limit yarıçap Rlim=2.5 yay dakikası, kızarma E(B-V=0.85±0.05 kadir, E(J-H=0.28±0.02 kadir, uzaklık modülü DM=(m-M0=10.66±0.04 pc, uzaklığı d=1355±27 pc ve logaritmik yaş log(A=9.54±0.03 Myıl olarak bulunmuştur. Küme için ilk kez bulunan metal ve ağır element bolluğu ise sırasıyla [Fe/H]=-0.38 ve Z=0.006 olarak elde edilmiştir.Anahtar kelimeler: Açık yıldız kümeleri-Berkeley 51

  13. Severe malaria in Europe

    DEFF Research Database (Denmark)

    Kurth, Florian; Develoux, Michel; Mechain, Matthieu

    2017-01-01

    BACKGROUND: Malaria remains one of the most serious infections for travellers to tropical countries. Due to the lack of harmonized guidelines a large variety of treatment regimens is used in Europe to treat severe malaria. METHODS: The European Network for Tropical Medicine and Travel Health (Trop......Net) conducted an 8-year, multicentre, observational study to analyse epidemiology, treatment practices and outcomes of severe malaria in its member sites across Europe. Physicians at participating TropNet centres were asked to report pseudonymized retrospective data from all patients treated at their centre...... for microscopically confirmed severe Plasmodium falciparum malaria according to the 2006 WHO criteria. RESULTS: From 2006 to 2014 a total of 185 patients with severe malaria treated in 12 European countries were included. Three patients died, resulting in a 28-day survival rate of 98.4%. The majority of infections...

  14. 77 FR 63707 - General Pulaski Memorial Day, 2012

    Science.gov (United States)

    2012-10-16

    ... men from Europe and America alike, Brigadier General Casimir Pulaski battled to extend the principles... standing proudly with its strong ally, a free and independent Poland. On General Pulaski Memorial Day, we...

  15. S-24: Hamstring Tendon Otogrefti ile Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonu Sonrasında Modifiye ve Hızlandırılmış Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Programının Propriosepsiyon Denge ve Koordinasyon Üzerine Etkileri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    İbrahim Babayiğit

    2017-03-01

    Full Text Available Bu çalışmanın amacı; izole ön çapraz bağ (ÖÇB veya ön çapraz bağ ile birlikte menisküs yaralanması geçiren kişilerin, hamstring tendon otogrefti ile ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu sonrasında modifiye ve hızlandırılmış fizyoterapi ve rehabilitasyon programının propriosepsiyon, dinamik denge üzerine etkilerini araştırmaktır. Çalışma artroskopik Hamstring Tendon Otogrefti ile Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonu Cerrahisi Geçiren 20 kişi (n=20 K/E: 2/18 ile gerçekleştirilmiştir. Tüm olguların operasyon öncesinde (preop diz propriosepsiyon değerleri gözler açık ve kapalı olarak 15, 30, 45 ve 60 derecede Dijital Gonyometre ile ölçüldü. Operasyon sonrası (postop tüm olgular modifiye, hızlandırılmış fizyoterapi ve rehabilitasyon programına alındı. Operasyon sonrası 3., 6., 12. hafta ve 6. Ay’da propriosepsiyon ölçümleri tekrar edildi.Dinamik denge ölçümleri 3., 6., 12. hafta ve 6. Ay’da horizontal, sağ oblik, sol oblik ve tek ayak denge ölçümleri olarak yapıldı. Fonksiyonel seviyelerini değerlendirmek için Lysholm skoru ve ağrıyı değerlendirmek için VAS (Visual Ağrı Skoru, olguların fonksiyonel performansları durumlarını değerlendirmek için tek ayak atlama, çift ayak atlama ve çapraz atlama testleri uygulandı. Çalışmamızda olguların gözler açık ve kapalı durumda propriosepsiyon (15°, 30°, 45° ve 60° ölçüm sonuçları postoperatif dönemde preoperatif döneme göre 12. Hafta ve 6. Ayda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düzelme göstermiştir (p<0.05. Olgularda 3. haftadan sonra dinamik denge testlerinde önemli gelişme saptanmışır, bu artış istatistiksel olarak da anlamlıdır (p<0.05. 6 Ayda yapılan fonksiyonel performans testlerini etkileyen bağımsız değişkenler çoklu regresyon analizinde araştırılmış, 60° ölçülen propriosepsiyon sonuçları ve sol tarafın tek adım atlama test skoru, sağ tarafta tek ad

  16. The Nature of VeLLOs

    Science.gov (United States)

    Huard, Tracy L.; Pound, Marc W.; Mundy, Lee; Dunham, Michael

    2018-01-01

    Very Low Luminosity Objects (VeLLOs) are young stellar sources that are defined by luminosities less than 0.1 solar luminosity and rising mid-infrared spectral energy distributions. But, what exactly are they? Brown dwarfs or low-mass stars in formation? Systems exhibiting low accretion rates? Extremely young objects? We have completed an ALMA survey of 33 candidates in the nearby Serpens, Ophiuchus, and Lupus star-forming molecular clouds. Continuum emission at 1.3 mm, consistent with the presence of an inner envelope and/or disk, was detected toward 17 candidates, with at least 6 of these candidates exhibiting CO outflow emission, suggesting ongoing formation. We will present these observations and results, and discuss their implications concerning the nature of VeLLOs.

  17. Radurizasyonun Tavuk Etlerinin Duyusal, Kimyasal ve Mikrobiyolojik Kalitesi Üzerine Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nuray Kolsarıcı

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırmada 1, 2 ve 3 kGy dozunda uygulanan iyonize radyasyonun (Radurizasyon tavuk but ve göğüs etlerinin mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal kalitelerine olan etkisi üzerinde çalışılmıştır. 6-8 haftalık broilerler kesilerek but ve göğüs etlerine parçalandıktan sonra biri açık kontrol olmak üzere 5 gruba ayrılmış ve 4 grup vakum paketlenmiştir. Vakum paketi gruplardan biri vakumlu kontrol olarak ayrılırken, diğer gruplar 1, 2 ve 3 kGy olmak üzere iyonize radyasyona tabi tutulmuştur. 0. günden başlamak üzere 3’er günlük periyotlarla gruplar analize alınmış, toplam mezofilik aerob, toplam psikrofilik aerob, stafilokok ve laktik asit bakterileri ile pH ve TBA değeri belirlenmiştir. Ayrıca örneklerin duyusal özellikleri de panel oluşturularak saptanmıştır. Elde edilen tüm veriler varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre tavuk but ve göğüs etlerinde radurizasyon sonrası bakteriyel yükte azalma gözlenmiştir. Radurizasyonun toplam mezofilik aerobik ve toplam psikrofilik aerobik bakteriler üzerine olan etkisi stafilokok ve laktik asit bakterilerine kıyasla daha yüksek düzeyde olup, özellikle laktik asit bakterilerinde zayıf kalmıştır. PH ve TBA değerleri açısından radurizasyonun değişiklik yaratmadığı gözlenmiştir. Bununla birlikte 3 kGy ışınlanmış örneklerin raf ömrü 27 gün civarında olurken 2 kGy ışınlı örnekler 24 günde, 1 kGy ışınlı örnekler 18 günde, vakumlu kontroller 15 günde, açık kontroller 9 gün civarında tüketim özelliğini yitirmiştir. Duyusal değerlendirmelerde alınan sonuçlarda ışınlanmış örneklerin renk, görünüş, aroma, gevreklik gibi özellikleri kontrollere göre farklı olmayıp, tüm gruplar pazarlanabilir nitelikte bulunmuşlardır.

  18. Changes of Selected Hematological Parameters and Morning Rest Rate during Ten Days High Altitude Stay and Training

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Jiří Suchý

    2015-03-01

    Full Text Available Changes of Selected Hematological Parameters and Morning Rest Rate during Ten Days High Altitude Stay and Training This article describes the influence of a ten day stay and training in a high altitude area (1850 m ASL on selected blood count parameters and morning resting heart rate. Three tests were performed on a group of young cross country skiers (n = 10, age: 18.7 ± 4.8: two days before, two days after and ten days after the altitude training camp. Two day after the return, significant (p 0.05. The study in a group of young cross country skiers has shown positive effects of a tenday training camp in high altitude on blood count parameters and morning resting heart rate monitored in lowland two and ten days after the return from high altitude. Změny vybraných hematologických parametrů a ranní klidové srdeční frekvence v průběhu desetidenního tréninku a pobytu ve vyšší nadmořské výšce Článek popisuje vliv desetidenního tréninku a pobytu ve vyšší nadmořské výšce (1850 m n. m. na vybrané parametry krevního obrazu a ranní klidové srdeční frekvence. U skupiny mladých běžců na lyžích (n = 10, věk: 18,7 ± 4,8 byly realizovány celkem tři odběry krve: dva dny před soustředěním ve výšce, dva dny a deset dnů po návratu do nížiny. Dva dny po návratu byly signifikantně (p 0,05. Průměrné hodnoty ranní klidové srdeční frekvence byly během soustředění ve výšce vyšší než před odjezdem v nížině (p 0,05. Námi realizovaný výzkum u skupiny mladých běžců na lyžích prokázal pozitivní efekt desetidenního pobytu a tréninku ve vyšší nadmořské výšce (1850 m n. m. na sledované krevní parametry a ranní klidovou srdeční frekvenci v nížině po návratu.

  19. Most B cells in non-lymphoid tissues are naïve.

    Science.gov (United States)

    Inman, Charlotte F; Murray, Tamsin Zangerle; Bailey, Mick; Cose, Stephen

    2012-02-01

    The current view of lymphocyte migration states that naïve lymphocytes re-circulate between the blood and the lymph via the lymph nodes, but are not able to access non-lymphoid tissues. We examined B lymphocytes in peripheral tissues and found that the majority were phenotypically similar to naïve B cells in lymphoid tissues and were located within the parenchyma, not associated with blood vessels. The mutation rate within the Vh region of these cells was substantially less than the rate attributed to somatic hypermutation and was identical to that observed in naïve B cells isolated from the lymph nodes, showing the presence of naïve B cells in the non-lymphoid organs. Further, using FTY720-treated mice, we showed that naïve B cells migrate through the peripheral tissues and, using pertussis toxin, that the entry of B cells was not controlled by chemokine-mediated signalling events. Overall, these results show that naïve B lymphocytes constitute the majority of the total B-cell population in non-lymphoid tissues and suggest that these cells may re-circulate through the periphery as part of their normal migration pathway. This has implications for the current view of the role of naïve B cells in priming and tolerance.

  20. The Ve-mediated resistance response of the tomato to Verticillium dahliae involves H2O2, peroxidase and lignins and drives PAL gene expression

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Merino Fuencisla

    2010-10-01

    Full Text Available Abstract Background Verticillium dahliae is a fungal pathogen that infects a wide range of hosts. The only known genes for resistance to Verticillium in the Solanaceae are found in the tomato (Solanum lycopersicum Ve locus, formed by two linked genes, Ve1 and Ve2. To characterize the resistance response mediated by the tomato Ve gene, we inoculated two nearly isogenic tomato lines, LA3030 (ve/ve and LA3038 (Ve/Ve, with V. dahliae. Results We found induction of H2O2 production in roots of inoculated plants, followed by an increase in peroxidase activity only in roots of inoculated resistant plants. Phenylalanine-ammonia lyase (PAL activity was also increased in resistant roots 2 hours after inoculation, while induction of PAL activity in susceptible roots was not seen until 48 hours after inoculation. Phenylpropanoid metabolism was also affected, with increases in ferulic acid, p-coumaric acid, vanillin and p-hydroxybenzaldehyde contents in resistant roots after inoculation. Six tomato PAL cDNA sequences (PAL1 - PAL6 were found in the SolGenes tomato EST database. RT-PCR analysis showed that these genes were expressed in all organs of the plant, albeit at different levels. Real-time RT-PCR indicated distinct patterns of expression of the different PAL genes in V. dahliae-inoculated roots. Phylogenetic analysis of 48 partial PAL cDNAs corresponding to 19 plant species grouped angiosperm PAL sequences into four clusters, suggesting functional differences among the six tomato genes, with PAL2 and PAL6 presumably involved in lignification, and the remaining PAL genes implicated in other biological processes. An increase in the synthesis of lignins was found 16 and 28 days after inoculation in both lines; this increase was greater and faster to develop in the resistant line. In both resistant and susceptible inoculated plants, an increase in the ratio of guaiacyl/syringyl units was detected 16 days after inoculation, resulting from the lowered amount

  1. DOĞAL AFETLER ve TÜRK SİGORTA SEKTÖRÜNDE RİSK TRANSFERİ - NATURAL DISASTERS AND RISK TRANSFER IN THE TURKS INSURANCE SECTOR

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Elif ÇEKİCİ

    2012-11-01

    Full Text Available Özet:İklim değişikliği nedeniyle dünyanın her yerindemeydana gelen doğal afetlerin şiddeti ve yarattığı hasarlarzamanla artmaktadır. Doğal afetler sonucundakarşılaşılabilecek risklerden korunmanın en iyi yolu sigortasektörünün güçlendirilmesidir. Çünkü doğal afetler öncedentahmin edilemediği için bu risklerden arınmak mümkündeğildir. Afetlerin hasar boyutu gittikçe büyümekte ve busigorta ve reasürans şirketleri için risk oluşturmaktadır.Dolayısıyla sigorta sektörünün bu riski transfer etmesigerekecektir. Bu çalışmada Türkiye’deki yangın ve doğal afetsigortası prim tutarlarının ve hasar prim oranlarının gelişimi,1986 – 2009 yılları arasındaki yangın ve doğal afet sigortasıprim tutarlarından ve hasar prim oranlarından oluşan zamanserisi ele alınarak incelenmiştir. 2011 yılı için yangın ve doğalafet sigortası prim tutarı tahmini Pegels’in üstel düzeltmetekniği ile yapılmış ve % 95 güven aralığı ile hasar primoranları için güven aralığı hesaplanmıştır.Abstract:Because of climate change, natural disastersoccurring all over the world and their compound effects areincreasing day by day. The best way of being protected fromthe possible risks that stem from natural disasters is toempower the insurance sector. Since the natural disasters arenot predictable, it is impossible to break free of those risks. Thesize of damage of disasters is increasing and this constitutes agreat deal of risk for insurance and reinsurance companies.As a consequence, the insurance sector should transfer thisrisk. In this article, the development of insurance premiums offire and natural disaster and damage premium amounts, arebeing examined by considering the time series of insurancepremiums of fire and natural disaster and rates of damagepremiums between the years of 1986-2009. For the year 2011,the estimate of fire and natural disaster and rates of damagepremium, are being

  2. "The mission of this Allied Force was fulfilled at 3 a.m., local time, 7 ...

    African Journals Online (AJOL)

    Germany lay broken and a new bi- polar global political system, domi- nated by two new superpowers - the. United States and the Soviet Union. - had emerged. ... At home, in South Mrica, news of the end of the war was greeted somewhat less sedately. Large crowdsgathered to celebrate Victory in Europe (VE) Day by ...

  3. Kazein, Kazeinat ve Soya Proteini ile Hazırlanan Taklit Taze Kaşar Peynirlerinin Fizikokimyasal ve Tekstürel Özellikleri (İngilizce

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Pınar Balkır

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, dört farklı tipte hileli ve iki tipte taklit taze kaşar peyniri üretilmiştir. Hileli taze kaşar üre­timlerinde elastik telemeye, her birinin erimiş kitledeki oranı %5 olacak şekilde rennet kazein, sodium kazeinat, kalsiyum kazeinat ve soya proteini izolatı katılmıştır (sırasıyla CRC, CSC, CCC, CSOY. Birinci parti taklit peynirlerin (R1 üretiminde rennet kazein, soya proteini izolatı, hidrojene pamuk yağı, NaCl, carrageenan, emülgatör, ikinci parti taklit peynirlerin (R2 üretiminde ise NaCl, modifiye nişasta, hidrojene pamuk yağı, su ve emülgatör kullanılmıştır. Kontrol amacıyla yerel bir süt işletmesinden taze kaşar pey­nirleri temin edilmiştir. Tüm peynir örneklerinde fizikokimyasal analizler, tekstür profil analizleri ve erime analizleri yapılmıştır. Taklit taze kaşar gruplarının kontrol ile karşılaştırıldığında, kurumadde (P<0.01 ve protein (P<0.01 içeriğinin daha düşük, kurumadde yağ içeriğinin ise daha yüksek olduğu görülmüştür (P<0.01. Tekstürel özellikler ve eriyebilirlik açısından en iyi sonuçlar rennet kazein içeren grup ve R2 grup­larında elde edilmiştir.

  4. Duygusal Zeka Din Öğretimi; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi ve Duygusal Zeka Gelişim İlişkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Remziye Ege

    2015-11-01

    Full Text Available Duygusal zeka, bireyin, kendi duygularını anlaması, başkalarıın duygularına empati  beslemesi, duygu yönetimi, motivasyon ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Din öğretimi yoluyla duygusal zeka becerilerinin ve yerisinin elde edileceği ve geliştirileceği düşünülmektedir. Bu makalede İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin muhtevasından hareketle duygusal zeka gelişimi ile din öğretimi arasındaki paralel ilişkiye dikkat çekmek hedeflenmiştir. Söz konusu ilişki, din öğretiminin inanç, ibadet, dua, ahlak öğretim alanlarındaki konulardan örnekler üzerinde belirtilmiştir. Duygusal zeka, bireyin, kendi duygularını anlaması, başkalannın duygulanna empati beslemesi, duygu yönetimi, motivasyon ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Din öğretimi yoluyla duygusal zeka becerilerinin ve yerisinin elde edileceği ve geliştirileceği düşünülmektedir. Bu makalede İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin muhtevasından hareketle duygusal zeka gelişimi ile din öğretimi arasındaki paralel ilişkiye dikkat çekmek hedeflenmiştir. Söz konusu ilişki, din öğretiminin inanç, ibadet, dua, ahlak öğretim alanlarındaki konulardan örnekler üzerinde belirtilmiştir

  5. The genetic history of Ice Age Europe

    DEFF Research Database (Denmark)

    Fu, Qiaomei; Posth, Cosimo; Hajdinjak, Mateja

    2016-01-01

    Modern humans arrived in Europe ~45,000 years ago, but little is known about their genetic composition before the start of farming ~8,500 years ago. Here we analyse genome-wide data from 51 Eurasians from ~45,000–7,000 years ago. Over this time, the proportion of Neanderthal DNA decreased from 3–...... ~19,000 years ago. During the major warming period after ~14,000 years ago, a genetic component related to present-day Near Easterners became widespread in Europe. These results document how population turnover and migration have been recurring themes of European prehistory....

  6. Cevher Hazırlama ve Proses Metalurjisi ile İlgili Anılar 3. BÖLÜM Bakır, Kobalt, Çinko ve Nikel Metalürjisi ve Öğrenim Üzerine Notlar

    OpenAIRE

    REY, Maurice; KARAHAN, Sabri

    1989-01-01

    1930 yılından önce Katanga'da bakır ve kobalt üzerine yapılan hidrometalurjik araştırmalar, liç tesislerinden atılan artıklardan seçimli çöktürme yoluyla metal eldesini ve uranyum cevherlerinin hidroklorik asitle liç edilmesini içermektedir. Liége'de, 1932-1939 yılları arasında, çinko elektrolizinde kurşun anodların korozyonu ve eser miktardaki kobaltın etkisi araştırılmış, daha sonra da Yeni Kaledonya'dan getirilen yüksek tenörlü nikel matlarının elektrolitik rafinasyonu incel...

  7. KALİTELİ UYKU VE UYKU BOZUKLUKLARI / QUALITY SLEEP AND SLEEP DISORDERS

    OpenAIRE

    Algın, Demet; Akdağ, Gönül; Erdinç, Oğuz

    2018-01-01

    Özet: Uyku sağlık ve yaşamımızın iyi bir şekilde devamı için önemli bir role sahiptir. Kaliteli uyku zihinsel sağlığımızı, fiziksel sağlığımızı, hayat kalitemizı korumamıza yardım eder ve güvenliğimiz için gereklidir. Uykunun başlatılması ve sürdürülmesi kortikal ve subkortikal birçok beyin bölgesinin işlevi ile gerçekleşir. Uykunun başlatılmasında öncelikle ön hipotalamustan gelen döngüsel girdiler ve endojen kimyasal uyarılar doğrultusunda hipotalamusta ventrolateral preoptik çekirdeğin rol...

  8. BAĞDA SİLKME VE SİLKMEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

    OpenAIRE

    BAHAR, ELMAN; KORKUTAL, İLKNUR; DOĞAN, AHU ZÜBEYDE

    2009-01-01

    Bağda görülen önemli problemlerden biri olan silkme üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu derleme ile tür ve çeşitlerin fizyolojik ve genetik özellikleri, toprak koşulları, iklim, hastalık ve zararlılar ile yetersiz ve hatalı kültürel işlemler sonucu meydana gelen silkmenin nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda; fizyolojik kökenli silkme başlığı altında; asmanın gelişme kuvveti, kusurlu çiçek yapısı, yetersiz tozlanma ve döllenme üzerinde durulmuştur. İklim kökenli silkme ana başl...

  9. Küreselleşme ve Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen

    OpenAIRE

    GÜRKAN, ÖMER

    2001-01-01

    Son dönemlerin çok sık duyduğumuz sözcüklerinden biri “küreselleşme”, bazen ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması, mal ve hizmetlerle emek ve sermayenin artan bir serbestlikle tüm dünyada dolaşması, bazen kültür, inanç ve ideallerin benzeşmesi olarak tanımlanmaktadır. Çok genel bir ifadeyle, küreselleşme, her tür değer ve birikimin ulusal sınırları aşarak dünya çapında yaygınlaşması şeklinde, tanımlanabilir. Ekonomik açıdan bakıldığında ise, küreselleşme, üretim, ticaret ve sermaye ile işgücü ha...

  10. Gene expression analysis of embryonic stem cells expressing VE-cadherin (CD144 during endothelial differentiation

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Libermann Towia

    2008-05-01

    Full Text Available Abstract Background Endothelial differentiation occurs during normal vascular development in the developing embryo. This process is recapitulated in the adult when endothelial progenitor cells are generated in the bone marrow and can contribute to vascular repair or angiogenesis at sites of vascular injury or ischemia. The molecular mechanisms of endothelial differentiation remain incompletely understood. Novel approaches are needed to identify the factors that regulate endothelial differentiation. Methods Mouse embryonic stem (ES cells were used to further define the molecular mechanisms of endothelial differentiation. By flow cytometry a population of VEGF-R2 positive cells was identified as early as 2.5 days after differentiation of ES cells, and a subset of VEGF-R2+ cells, that were CD41 positive at 3.5 days. A separate population of VEGF-R2+ stem cells expressing the endothelial-specific marker CD144 (VE-cadherin was also identified at this same time point. Channels lined by VE-cadherin positive cells developed within the embryoid bodies (EBs formed by differentiating ES cells. VE-cadherin and CD41 expressing cells differentiate in close proximity to each other within the EBs, supporting the concept of a common origin for cells of hematopoietic and endothelial lineages. Results Microarray analysis of >45,000 transcripts was performed on RNA obtained from cells expressing VEGF-R2+, CD41+, and CD144+ and VEGF-R2-, CD41-, and CD144-. All microarray experiments were performed in duplicate using RNA obtained from independent experiments, for each subset of cells. Expression profiling confirmed the role of several genes involved in hematopoiesis, and identified several putative genes involved in endothelial differentiation. Conclusion The isolation of CD144+ cells during ES cell differentiation from embryoid bodies provides an excellent model system and method for identifying genes that are expressed during endothelial differentiation and that

  11. Availability and usage of new antibacterial drugs in Europe.

    Science.gov (United States)

    Ziv, G

    1980-05-15

    The present-day availability and usage of established and new antibacterial drugs approved for clinical and therapeutic purposes in food-producing animals and poultry in the United States and Europe were compared. Presently, 42 such drugs are approved in Europe, 13 of which were approved since Dec 31, 1974. In the United States, 17 such drugs are currently approved, only four were approved since Dec 31, 1974. Most drug products approved in Europe contain two or more antibacterial agents, whereas most of the products approved in the United States are single drug entities. Drugs approved in Europe but not in the United States include sulfonamide and trimethoprim combinations, nafcillin, oxacillin, metampicillin, cephoxazole, cephalonium, cephacetrile, cephalexin, gentamicin, rifamycin SV, nifuroquine, tiamulin, chloramphenicol, colistin, and polymyxin B. Pharmacologic and clinical features of several of these drugs are briefly described.

  12. Veri Transferi Ve İşlem Güvenliğinin Sağlanmasında Kullanılan Şifreleme Yöntemleri Ve Sayısal İmza

    OpenAIRE

    ANBAR, Adem

    2004-01-01

    İnternetin ve e-ticaretin gelişmesi ve yaygınlaşması, güvenlik problemlerinin çözümüyle yakından ilişkilidir. Güvenlik sorununu; yetkilendirme, www (world wide web) güvenliği ve veri-işlem güvenliği olmak üzere üç açıdan inceleyebiliriz. Bu çalışmada, yetkilendirme ve www güvenliğine kısaca değinildikten sonra, veri-işlem güvenliği üzerinde ayrıntılı olarak durularak, veri işlem güvenliğinde kullanılan, kriptografi, onay kurumu, elektronik noter, elektronik ve sayısal imza gibi yeni güvenlik ...

  13. Corium Spreading Over Concrete: The Vulcano VE-U7 and VE-U8 Tests

    International Nuclear Information System (INIS)

    Journeau, Christophe; Boccaccio, Eric; Fouquart, Pascal; Jegou, Claude; Piluso, Pascal

    2002-01-01

    Two experiments have been performed in the VULCANO facility in which prototypic corium has been spread over concrete. In the VE-U7 test, a mixture representative of what can be expected at the opening of EPR reactor-pit gate has been spread on siliceous concrete and on a reference channel in inert refractory ceramic. The spreading progression was not much affected by the presence of concrete and sparging gases. In the VE-U8 test, a UO 2 -ZrO 2 mixture, prototypic of in-vessel corium, has been spread over a lime-siliceous concrete. Although residual power was not simulated in this experiment, up to 2 cm of concrete have been eroded during the test. Results in terms of spreading behaviour, effects of gases, concrete erosion and thermal attack are presented and discussed. (authors)

  14. Sinemada uyarlama sorunsalı ve auteur bir yönetmen olarak Aki Kaurismaki

    OpenAIRE

    Mirza, Ayşe

    2016-01-01

    Bu çalışmada Aki Kaurismaki’nin Suç ve Ceza (Rikos ja rangaistus, 1983), Hamlet Goes Business (Hamlet liikemaailmassa, 1987) ve Kibritçi Kız (Tulitikkutehtaan tyttö, 1990) adlı uyarlama filmleri, auteur kuram ve minimalist üslup açısından incelenecektir. Bu bağlamda filmlerin analizlerine geçilmeden önce, uyarlama filmlerin tarihsel gelişimi ve bu konudaki tartışmalar, auteur kuram ve sinemada minimalizm konuları ele alınacak, ardından ilgili filmler betimleyici analiz yoluyla değerlendirilec...

  15. Salicornia, Sarcocornia ve Arthrocnemum cinslerinin (Chenopodiaceae) Türkiye taksonomik revizyonu

    OpenAIRE

    YAPRAK, Ahmet Emre

    2008-01-01

    Bu çalışmada Türkiye’de bulunan Salicornia L., Sarcocornia A. J. Scott ve Arthrocnemum Moq. cinslerine ait türlerin morfolojik, karyolojik, biyocoğrafik özelliklerinin ve filogenetik ilişkilerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Araştırmalar sonucunda Türkiye Florasında verilen Salicornia fragilis P. W. Ball & Tutin, Salicornia europaea L. ve Sarcocornia fruticosa &l...

  16. Unabomber: “Sanayi Toplumu ve Geleceği”

    OpenAIRE

    URAL, Mustafa Nuri; TÜRKAL, İhsan

    2015-01-01

    Ancak çok az şey toplumu Sanayi Devriminin değiştirdiği kadar köklü ve derinden değiştirmiştir. Hiç kimse isteyerek modern hayatın nimetlerinden vazgeçmeye gönüllü gözükmüyor. Ama giderek artan problemler birçok düşünce insanı tarafından yüksek sesle dile getiriliyor. Theodore John Kaczynski kitabında modern toplumun sorunlarını, teknolojinin bu bağlamdaki etkisini, çözümleri ve devrimin önündeki tehlikeleri analitik bir biçimde inceliyor. Gerek yöntemiyle gerek oluşum süreciyle ve içeriğiyle...

  17. Membran Distilasyon ve Ozmotik Distilasyon ile Meyve Suyu Konsantrasyonu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Pelin Onsekizoğlu

    2015-02-01

    Full Text Available Geleneksel termal evaporasyonla meyve suyu konsantresi üretiminde uygulanan yüksek sıcaklıklar, uçucu aroma maddeleri, vitaminler ve diğer besin öğelerinde kayıplar, pişmiş tat oluşumu, renk bozulması ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Geleneksel uygulamaların yerini almak üzere, hem iyi kalitede hem de güvenilir ürün üretimine olanak tanıyan alternatif konsantrasyon teknolojileri gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bu teknolojiler arasında, membran distilasyon ve ozmotik distilasyon gibi membran uygulamaları meyve sularının oda sıcaklığında veya buna yakın sıcaklıklarda 60-65 ˚Briks ve hatta daha yüksek seviyelere konsantrasyonuna olanak sağlamaları bakımından ön plana çıkmışlardır. Çalışmada, taze ürün karakteristiklerine yakın ürün üretiminde gelecek vadeden bu membran uygulamalarının temel ilkeleri ve meyve suyu sanayinde kullanım potansiyelleri hakkında bilgi verilmiştir.

  18. Süt ve Süt Ürünlerinin Çinko ile Zenginleştirilmesine İlişkin Yaklaşımlar

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Özge Kahraman

    2015-02-01

    Full Text Available Çinko vücutta pek çok temel fizyolojik fonksiyonda yer alır ve eksikliği ciddi hastalıklara yol açar. Yanlış beslenme alışkanlıkları, fakirlik, besin yetersizliği, parazitik enfeksiyonlar, hatta çevre kirliliği gibi pek çok primer ve sekonder faktörler vücutta çinko düzeyinin düşmesine neden olur. Kalsiyum, metalkompleksleri, proteinler, fitat, buğday kepeği, lignin ve hemiselülozlar da vücutta çinko emilimini etkilemektedir. Bu nedenle, son zamanlarda gıda zenginleştirme çalışmalarında çinko ilavesi de ele alınmaya başlanmıştır. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA tarafından beş çinko bileşiği genellikle güvenli olarak (GRAS tanınmaktadır. Bu bileşiklerden bazıları, tüketimi fazla olan süt ve bazı süt ürünlerinin zenginleştirilmesinde kullanılmaktadır. Çünkü süt ve süt ürünleri bazı mineraller bakımından zengin ama çinko açısından yeterince zengin değildir. Makalede de süt ve süt ürünlerinin çinko ile zenginleştirilmesine ilişkin yaklaşımlar tartışılacaktır.

  19. The Rising Racism in Europe: Example Of Pegida

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    M. Nail

    2015-06-01

    Full Text Available The racist approaches has began to take place on international area intensively after Cold-War period in the European Union countries. Generally, when we think about xenophobia and racism in Europe, Germany becomes the first country that comes to mind. However, the European Parliament Election in 2014 has shown that the racist approaches are not restricted to Germany. Xenophobia and racism are increasing day by day in nearly all the European Union countries. So far, the racism has been raised as a form of Islamophobia in expressions of far-right parties in Europe. Today the movement, which arised in September 2014 and called Pegida, has started to use these approaches. In this article the Pegida movement will be examined in the context of rising Islamophobia, racism and xenophobia in the European countries recently.

  20. Artvin, Rize ve Trabzon’daki Doğal Kaynak Sularında Toplam Alfa, Toplam Beta Aktivite Değerlerinin Belirlenmesi ve Jeoistatistiksel Olarak Modellenmesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Yaşar Kobya

    2014-11-01

    Full Text Available Trabzon, Rize ve Artvin yaklaşık 18000km2 alan üzerine kurulmuş ve yaklaşık 2 milyon insanın yaşadığı Türkiye’nin en kuzey doğusunda bulunan üç ildir. Bu üç ilde toplam 20 tane içme suyu kaynağından örnekler alındı ve bunların toplam alfa, toplam beta aktivite değerleri Berthold LB770 marka alfa, beta sayım cihazı kullanılarak belirlendi. Toplam alfa aktivite değerleri 1.7-114.2 Bq/L ve toplam beta aktivite değerleri ise 2.9-90.8 Bq/L aralıklarında ölçüldü. Bulunan bu değerler dünya sağlık örgütü (WHO’nün limit değerleri ve yapılmış diğer benzer çalışmalarla karşılaştırıldı. Elde edilen veriler için klasik istatistik hesaplamalar yapıldı. Ayrıca jeoistatistik analiz yöntemi kullanılarak eş-doz eğrileri oluşturuldu ve harita üzerinde gösterilerek bölge için bir risk haritası oluşturuldu.

  1. KADIN YOKSULLUĞU VE KADIN SAĞLIĞI ÜZERİNE YANSIMALARI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Seda KOCABACAK

    2014-08-01

    Full Text Available Cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve iyi olmayan sağlık durumunun önemli nedenlerinden biridir. Kadınlar sosyal hayatın birçok alanında cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya kalırlar: sağlık hizmetlerinden yararlanma, eğitim, istihdam koşulları, sosyal ve ekonomik yaşam, politik haklar ve ahlaki sorumluluklar bunların bazılarıdır. Bazı toplumsal kabuller ya da ailelerin ekonomik zorlukları kız çocukların okuldan uzak kalmasına yol açabilmektedir. Eğitimsizlik ya da yetersiz eğitim ise özel nitelikler gerektirmeyen ya da düşük gelir sağlayan işlerde çalışılmasına yol açmaktadır. Bu kısıtlılıklar ve eşitsizlikler kadın sağlığı ve refahı üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkilere sahiptir. Eğitimli ve refah sahibi kadınlar kadın sağlığı, çocuk sağlığı, aile sağlığı ve hatta tüm toplumun sağlığının geliştirilmesine katkı sağlarlar. Bu çalışmanın amacı ilk olarak kadın yoksulluğu ve sağlığı arasındaki ilişkiyi tartışmak ve Türkiye’ye ilişkin verilerle değerlendirmeler yapmaktır.

  2. MARGUERITE YOURCENAR’IN ATEŞLER VE DÜŞ PARASI ADLI YAPITLARINDA MİTOLOJİ VE METİNLERARASILIK / MYTHOLOGY AND INTERTEXTUALITY IN MARGUERITE YOURCENAR’S WORKS ATEŞLER AND DÜŞ PARASI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Esra BÜYÜKŞAHİN

    2016-06-01

    Full Text Available Mitos insanda varlık düşüncesinin ve dilin gelişimi ile birlikte ortaya çıkmış ve bu ikisi gibi insanın en temel zihinsel etkinliklerinin birer parçası olmuştur. Tarihsel çizgisellik içinde ilkel insan topluluklarından Ortaçağ toplumlarına, sanayileşmiş toplumlara ve günümüz toplumlarına kadar bütün topluluklar kendi mitlerini yaratmış ya da var olan mitleri güncelleyerek onları benimsemiş ve izlemiştir. Mitosun her dönemde canlılığını ve devimselliğini koruması şüphesiz onun ayrım gözetmeksizin her insanda aynı zihinsel gereksinime (varlığını anlamlandırma, kendini evren içinde konumlandırma gereksinimine karşılık gelmesinden kaynaklanmaktadır. Her dönemde ve her bireyde etkili olduğu düşünülen mitosun sanat ve yazında izlerinin bulunmaması olası değildir. Mitos, hem derin simgesel anlamıyla hem de pek çok yazınsal türe ve yoruma uyum sağlayabilen esnek yapısıyla tarih boyunca yazar ve sanatçıları için esin kaynağı olagelmiştir. Batı yazınının temeli sayılan Yunan ve Roma yazınlarının mitolojiyi esas aldığı düşünüldüğünde mitosun Batı yazınındaki önemli yeri de anlaşılır. Yazarlar mitosa çoğunlukla metinlerarasılığın yöntemlerini kullanarak başvurmuşlardır. Böylece mitosu da kendilerinin ve yaşadıkları dönemin estetik anlayışı ve koşullarına göre yeniden güncellemişlerdir. Bu sayede hem mitos yeni anlamlarla ve simgelerle donanarak zenginleşir hem de yapıt mitosun simgeselliğinden yararlanarak çokanlamlı ve evrensel bir boyut kazanır. Yirminci yüzyıl Fransız yazınının en dikkat çekici kadın yazarlarından olan Marguerite Yourcenar da mitosa başvurmaktan çekinmemiş; pek çok yapıtında onu eğip bükerek, bilinen anlamlarından kopararak ya da bunlara yenilerini ekleyerek mitosun sunduğu geniş anlam olanaklarından faydalanmış, kendi anlatımında sıkça yer vermiştir. Bu çalışmada Marguerite

  3. Superior Mezenter Arter Embolisinde Erken Tanı ve Embolektomi

    OpenAIRE

    AYDIN, İbrahim; YÜCEL, Ahmet; PERGEL, Ahmet; KARAKAYA, Ahmet; OĞULLAR, Sabri; ŞAHİN, Dursun; ÖZER, Ender

    2016-01-01

    Akut mezenter arter embolisi, acil girişim gerektiren, nekroz geliştiğinde yaygın ince barsak rezeksiyonu ve sonrasında gelişen kısa barsak sendromu nedeniyle yaşam kalitesini düşüren, morbidite ve mortalitesi oldukça yüksek bir hastalıktır. Multidetektör kontrastlı BT, akut mezenterik embolinin erken tanısında oldukça önemlidir. Biz burada, kontrastlı abdominal BT ile erken tanı ve sonrasında bağırsak rezeksiyonu gerekmeden yalnızca embolektomi yaparak tedavi ettiğimiz olguyu sunmayı amaçlad...

  4. Küf Koleksiyonlarının Oluşturulması ve Korunumu

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Şeminur Topal

    2015-02-01

    Full Text Available Çeşitli amaçlarla saf küf kültürlerinin uygun koşullarda ve özgün karakterlerini değiştirmeden korunmasını esas alan küf koleksiyonunun varlığı pek çok durum ve kuruluşun çalışmalarına destek sağlayabilir. Bu gerçekten hareketle NATO destekli ve 6 yıl süren Türkiye’de çeşitli tarımsal ürün ve gıdaların tarladan-tüketime kadarki küf floralarının taranmasına yönelik proje çalışmasında izole ve identifiye edilen küflerin bir koleksiyon bünyesinde değerlendirilmesi planlanmıştır. Pek çoğu, önemli dış koleksiyon merkezleri olan CBS-Hollanda ve CMI-İngiltere’deki uzmanların teyidini alan ve identifikasyonları tarafımızdan yapılan 10.000 civarındaki küf izolatından duplikasyon yaratabilecekleri elemine edilmiş, diğerleri korunuma alınmıştır. Yatık ve liyofilize kültürler olarak koleksiyonda bulunan küf suşlarının büyük bir kısmı için sistematik arşivleme çalışması tamamlanmış ve bilgisayar yardımı ile sınıflandırılmıştır. Bu sınıflama mevcut küflerin, izole edildiği örnek cinsi ve kayıt numaralarına, sağlandığı bölgelerin il trafik kod numaralarına, küf kültürlerinin cins ve tür isimlerine, liyofilize numaralarına ve koleksiyon odasındaki konumunun yer numaralarına göre olmak üzere 6 ayrı parametre için tek tek yapılarak arşivleme gerçekleştirilmiştir. Ayrıca identifiye edilen küflerin cins ve türlerine göre kartoteksleme işlemi yapılmıştır. Bu çalışmada koleksiyon ve korunumuna ilişkin ayrıntılı bilgiler verilmiştir.

  5. ETANOL + 1-NONANOL İKİLİ SİSTEMİ VE ETANOL + 1-NONANOL + SU ÜÇLÜ SİSTEMİNİN 293.15 K SICAKLIKTAKİ YOĞUNLUKLARININ, REFRAKTİF İNDİSLERİN ÖLÇÜLMESİ VE AŞIRI MOLAR HACİMLERİNİN VE MOLAR REFRAKSİYONLARININ HESAPLANMASI

    OpenAIRE

    MAHRAMANLIOĞLU, Mehmet; KIRBAŞLAR, Ş. İsmail

    2000-01-01

    Etanol+1-nonanol ikili sistemi ve etanol+1-nonanol+su üçlü sistemi için çeşitli karışımlarda yoğunluklar ve kırılma indisleri 293.15 K de ölçülmüştür. İkili ve üçlü sistemler için aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları hesaplanmıştır. Aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları için Redlich–Kister eşitliği uygulanarak eşitlik katsayıları hesaplanmıştır.

  6. Patrick Mccabe’in Plüton’da Kahvaltı ve Jeffrey Eugenides’in Middlesex adlı romanlarında cinsel kimlik, aile ve göç

    OpenAIRE

    DEMİR, Elif

    2016-01-01

    Cinsiyet  ve  toplumsal  cinsiyet  kavramları  merak  ve  ilham  uyandıran  yapısıyla  pek  çok  bilimsel  alanın  ilgi  konusu  olmuş  ve  kadın/erkek  ikiliği  dışına  çıkan  bireylere  atfedilen  ‘queer’  kavramıyla  edebi  imgelemde &nbs...

  7. Museums and Adults Learning: Perspectives from Europe.

    Science.gov (United States)

    Chadwick, Alan, Ed.; Stannett, Annette, Ed.

    This book contains 28 papers presenting perspectives from Europe on museums and adult learning. The papers, each of which is devoted to a specific country, examine topics such as the following: further education and inservice training; programs for unemployed individuals; lectures and open days; elderly visitors; immigrants; refugees; disabled…

  8. LANCHESTER DOĞRUSALLIK KANUNU VE BİR PAZARLAMA UYGULAMASI

    OpenAIRE

    YARALIOĞLU, KAAN

    2001-01-01

    Bu çalışmada birebir mücadeleler için geliştirilen Lanchester’ in Doğrusallık Kanunu incelenmiştir. Öncelikle formülasyon ve kullanılabilirlik koşulları tanımlanmış ve bir pazarlama uygulaması gerçekleştirilmiştir.

  9. Laktoperoksidaz Sistemin Aktivasyonuyla ve Soğutularak Korunan Sütlerin Mikrobiyolojik Özellikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Zerrin Erginkaya

    2015-02-01

    Full Text Available Araştırmada, 12:8 mg/l ve 24:16 mg/l Tiyosiyanat: Hidrojenperoksit (SCN:H2O2 ilavesi ile laktoperoksidaz sistemi aktive edilen sütler 30°C'de 6 saat süreyle bekletilmişlerdir. Soğutularak 4±1°C'de tutulan, ayrıca kontrol olarak da SCN:H2O2 katılmamış ve 30°C'de tutulan süt örnekleri de aynı süre bekletilmişlerdir. Bekletmenin 0., 3. ve 6. saatlerinde sütün pH değeri, asittik derecesi ve bazı mikroorganizma grubu içeriklerindeki değişimler incelenmiştir. Laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonunun, sütlerin toplam aerob mezofil ve psikrotrof bakteri gruplarının, mezofil ve termofil laktik asit bakteri gruplarının, enterobakterlerin ve küf-mayaların gelişimini önemli düzeyde etkilediği görülmüştür (p<0,05. Soğutmanın da toplam aerob psikrotrof bakteriler dışında, incelenen diğer tüm mikroorganizma gruplarını önemli düzeyde etkilediği bulunmuştur. SCN:H2O2 konsantrasyonunun artmasının, sistemin antimikrobiyel etkisini artırdığı belirlenmiştir. Laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonunun soğutma kadar etkin olduğu, toplam aerob mezofil ve psikrotrof bakterilerle, enterobakterler üzerinde soğutmadan daha fazla etkili olduğu görülmüştür. Soğutma işlemi ve laktoperoksidaz sisteminin aktivasyonu, sütlerin pH ve asitlik değerleri üzerinde önemli ve yaklaşık aynı düzeyde etkili bulunmuştur (p<0,05.

  10. VAROLUŞ FELSEFELERİ, VAROLUŞÇU TERAPİ VE SOSYAL HİZMET

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Gizem ÇELİK

    2017-07-01

    Full Text Available Öz Varoluş felsefeleri, insanı ve insan yaşamını açıklamaya çalışan felsefi akımları temel alarak; ancak onlardan farklılaşan önemli nitelikleri ile günümüz insanının sorunlarına yönelen ve tek bir tanımlamayla anılması mümkün olmayan, kimilerine göre bir felsefe yapma tarzını kimilerine göre ise bir felsefi iklimi ifade etmektedir. En yalın ifadeyle, insanı nesne gibi ele alan ve yorumlayan yaklaşımlara tepki olarak, insanın biricik ve otantik oluşu özelliği ile tanımlanması gereken bir varoluş olduğunu belirten varoluşçu görüş, pek çok insanî soruyu ele alıp işleyerek “öz-varoluş ilişkisi”, “varlığın ve hayatın anlamı”, “özgür iradenin insan davranışlarındaki rolü”, “sınırsız özgürlük ve sorumluluk”, “varoluşsal anksiyete” gibi pek çok konuda açıklamalarda bulunmaktadır. Bu çalışmada, varoluş felsefelerine ve temel niteliklerine ilişkin genel bilgilere, artan ve karmaşıklaşan insan sorunlarının çözümünde önemli açıklamalar getirmesi dolayısıyla terapide yer bulan varoluşçu analizin özelliklerine ve odağı insan, insan sorun ve ihtiyaçları olan sosyal hizmet disiplin ve mesleğinin varoluş felsefeleri ile olan ilişkisine yer verilmektedir. Abstract Without a single definition, philosophies of existence sometimes described as the “way of making philosophy” or sometimes “climate of philosophy”. It basically arose from philosophical trends which are trying to explain human and life but differentiates from them by focusing on the problems of the modern man. By the simplest terms, existential philosophy states that human being must be defined as unique and authentic existent and it has born as a reaction to the approach that takes human beings as objects. Existential philosophy takes and examines many humanitarian questions such as "self-existence relationship”, “meaning of life and the existence”, “the role of

  11. Türkiye’de süs bitkileri sektörünün üretim ve yapısal sorunları ve öneriler

    OpenAIRE

    ONAY, Hatice Aslı

    2008-01-01

    ÖZET:

    Bu tez çalışması Türkiye’de süs bitkileri sektörünün üretim ve yapısal sorunlarını analiz ederek bunlara yapıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla yapılmıştır. Bunun için öncelikle sektörün ülkemizdeki mevcut durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Mevcut durumu ortaya koymak için ise sektörün üretim, ithalat ve ihracat verilerinden yararlanılmıştır. Birçok kurum ve kuruluşlardan edinilen bu veriler ışığında sekt...

  12. VeA of Aspergillus niger increases spore dispersing capacity by impacting conidiophore architecture.

    Science.gov (United States)

    Wang, Fengfeng; Dijksterhuis, Jan; Wyatt, Timon; Wösten, Han A B; Bleichrodt, Robert-Jan

    2015-01-01

    Aspergillus species are highly abundant fungi worldwide. Their conidia are among the most dominant fungal spores in the air. Conidia are formed in chains on the vesicle of the asexual reproductive structure called the conidiophore. Here, it is shown that the velvet protein VeA of Aspergillus niger maximizes the diameter of the vesicle and the spore chain length. The length and width of the conidiophore stalk and vesicle were reduced nearly twofold in a ΔveA strain. The latter implies a fourfold reduced surface area to develop chains of spores. Over and above this, the conidial chain length was approximately fivefold reduced. The calculated 20-fold reduction in formation of conidia by ΔveA fits the 8- to 17-fold decrease in counted spore numbers. Notably, morphology of the ΔveA conidiophores of A. niger was very similar to that of wild-type Aspergillus sydowii. This suggests that VeA is key in conidiophore architecture diversity in the fungal kingdom. The finding that biomass formation of the A. niger ΔveA strain was reduced twofold shows that VeA not only impacts dispersion capacity but also colonization capacity of A. niger.

  13. Bazı Şekerlemeler ve Yapay Toz İçeceklerdeki Diazo Boyar Madde Olan Sunset Yellow FCF ile Tartrazin Miktar Tayinlerinin Voltametrik ve Spektrofotometrik Metod Karşılaştırması

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Nejat Altıniğne

    2015-02-01

    Full Text Available Bazı şekerlemeler ve toz içeceklere katımlı olan sunset yellow FCF ve tartrazin boyar maddelerin analizleri, voltametrik (DPP ve spektrofotometrik metotlarla yapılarak karşılaştırılmıştır. Şekerlemelerde ve sentetik toz içeceklerde boyar maddenin yalnız bir tanesi bulunduğunda, doğru, hassas ve güvenli sonuçlar elde edilebilmektedir. Uygulanan her iki metodun korelasyon sayısı r= 0.995 ve tayin sınıfları 0.8 mg/ml olarak saptanmıştır. Bu çalışma nitel ve nicel tayinlerin, spektrofotometrik metot yanında voltametri metoduyla da yapılabildiğini göstermiştir.

  14. Historicising ‘Irregular’ Migration from Senegal to Europe

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Stephanie Maher

    2017-09-01

    Full Text Available Contemporary discourses on migration from West Africa to Europe tend to frame migrants as victims of syndicated trafficking cartels that truck in human desperation. As part of this narrative, migrants are increasingly portrayed as ‘modern-day slaves’ in need of humanitarian protection. In both media and policy circles, African migrants are commonly referred to as desperate travellers who fall prey to exploitative ‘slave traders’ on their clandestine journeys to Europe. And yet, such framings do not adequately account for the ways in which migration from West Africa to Europe has a long and profound history, and thus does not sufficiently correspond to histories of enslavement. Nor do such framings appreciate how contemporary movements within and outside West Africa are informed by interrelated political genealogies that tie Europe to Africa in mutually dialectic ways. Focusing on the case of Senegal, this article aims to disrupt the ‘migrant as slave’ narrative by looking back at the histories of regional and international mobility that continue to shape population movements out of Senegal today.

  15. Karayatak (Şabanözü güneyi) bentonitlerinin mineralojisi ve sedimantolojisi

    OpenAIRE

    DİKMEN, Asuman

    2009-01-01

    Çankırı civarında halen işletilmekte olan ve önemli rezerve sahip bentonit yatakları bulunmaktadır. Bu çalışma ile Şabanözü Karayatak Bentonit oluşumunun mineralojik ve sedimantolojik özelliklerinin incelenmesi ve kökeninin açıklanması amaçlanmıştır.İnceleme alanındaki Tersiyer istifi, Paleosen yaşlı granitoyid, Geç Miyosen yaşlı Karakocaş ve Mamak formasyonları ile Pliyosen yaşlı Bozdağ bazaltı ve Gölbaşı formasyonu olarak incelenmiştir. Şabanözü Karayatak bentonit oluşu...

  16. Ankara Merkez İlçeleri ve Köylerinde Ev Konserveciliği Teknikleri ve Konservelerin Bazı Organoleptik ve Mikrobiyolojik Özellikleri

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Necla Yazıcı

    2015-02-01

    Full Text Available Bu çalışmada, Ankara İlinin merkez ilçelerine bağlı köylerde yapılmakta olan ev konserveciliği uygulamalarına ait tekniklerin saptanması ve yapılan konservelerin organoleptik ve mikrobiyolojik analizlere dayanarak, bazı kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Ankara İlinin merkez ilçelerine bağlı, 13 köyde, 154 deneğe anket uygulanmış ve ayrıca deneklerden toplanan 50 konserve örneği organoleptik ve mikrobiyolojik testlere tabi tutulmuştur. Araştırma bulgularına göre deneklerin %97.40’ı sebze konservesi kavanozlarını açık kazanda kaynatmaktadırlar. Deneklerin %48.00’i kavanozları boşluk bırakmadan, %30’u ise yarısına kadar doldurmaktadırlar. Kavanozların havasını alan deneklerin oranı %80.50’dir. Kaynatma işleminde süre tutan denekler %85.71 oranındadır. Bu deneklerin de %71.42’si kaynatma işlemi için yeterli süre uygulamaktadırlar. Konservelerde kaynatmadan sonra bozulma gören denekler %70.13, saklama sırasında bozulma görenler %40.91 oranındadır. Kaynatmadan sonra meydana gelen bozulmaların başında %73.14 oranı ile kapak atması gelmektedir. Toplam 50 konserve örneğinin organoleptik analizi sonucunda örneklerin %18’i renk, %30’u koku, %18’i genel görünüş bakımından kötü olarak değerlendirilmiştir. Mikrobiyolojik analizler sonucunda ise toplam 50 konserve örneğinin %20’sinde üreme görülmüştür. Alınan örneklerin, aerob koşullarda %14’ünde 35 oC de; %16’sında 55 oC’de; anaerob koşullarda ise %12’sinde 35 oC’de; %16’sında 55 oC’de üreme görülmüştür.

  17. The Arctic Boreal Vulnerability Experiment (ABoVE) 2017 Airborne Campaign

    Science.gov (United States)

    Miller, C. E.; Goetz, S. J.; Griffith, P. C.; Hoy, E.; Larson, E. K.; Hodkinson, D. J.; Hansen, C.; Woods, J.; Kasischke, E. S.; Margolis, H. A.

    2017-12-01

    The 2017 ABoVE Airborne Campaign (AAC) was one of the largest airborne experiments ever conducted by NASA's Earth Science Division. It involved nine aircraft in 17 deployments - more than 100 flights - between April and October and sampled over 4 million km2in Alaska and northwestern Canada. Many of these flights were coordinated with detailed, same-day ground-based measurements to link field-based, process-level studies with geospatial data products derived from satellite remote sensing. A major goal of the 2017 AAC was to collect data that spanned the critical intermediate space and time scales that are essential for a comprehensive understanding of scaling issues across the ABoVE Study Domain and extrapolation to the pan-Arctic. Additionally, the 2017 AAC provided unique opportunities to validate satellite and airborne remote sensing data for northern high latitude ecosystems, develop and advance fundamental remote sensing science, and explore scientific insights from innovative sensor combinations. The 2017 AAC science strategy coupled domain-wide sampling with L-band and P-band synthetic aperture radar (SAR), imaging spectroscopy (AVIRIS-NG), full waveform lidar (LVIS) and atmospheric carbon dioxide and methane with more spatially and temporally focused studies using Ka-band SAR (Ka-SPAR) and solar induced chlorophyll fluorescence (CFIS). Additional measurements were coordinated with the NEON Airborne Observing Platform, the ASCENDS instrument development suite, and the ATOM EV-S2 investigation. Targets of interest included the array of field sites operated by the ABoVE Science Team as well as the intensive sites operated by the DOE NGEE-Arctic team on the Seward Peninsula and in Barrow, NSF's LTER sites at Toolik Lake (North Slope) and Bonanza Creek (Interior Alaska), the Canadian Cold Regions Hydrology sites in the Arctic tundra near Trail Valley Creek NT, the Government of the Northwest Territories Slave River/Slave Delta watershed time series and numerous

  18. Visitors speak openly on the Open Day

    CERN Multimedia

    2004-01-01

    On Open Day, CERN was filled with visitors from around Europe—and beyond—who toured the LHC detector sites and visited a multitude of experimental halls and workshops across the Meyrin and Prevessin sites, the vast majority in buildings normally closed to the public.

  19. The burden of hepatitis C in Europe from the patients’ perspective: a survey in 5 countries

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Vietri Jeffrey

    2013-01-01

    Full Text Available Abstract Background Few studies have examined the impact of Hepatitis C virus (HCV infection on patient reported outcomes in Europe. This study was conducted to assess the burden of HCV infection in terms of work productivity loss, activity impairment, health-related quality of life, healthcare resource utilization, and associated costs. Methods The 2010 European National Health and Wellness Survey (n = 57,805 provided data. Patients reporting HCV infection in France, Germany, the UK, Italy, and Spain were matched to respondents without HCV using propensity scores. Outcome measures included the Work Productivity and Activity Impairment (WPAI questionnaire and the Medical Outcomes Study Short Form-12 (SF-12v2 questionnaire. Subgroup analyses focused on treatment-naïve patients. Results HCV Patients (n = 286 had more work impairment (30% vs. 18%, p p p p p n = 139 also reported higher work impairment (29% vs. 15%, p p p p  Conclusion HCV infection in Europe is associated with considerable economic and humanistic burden. This is also true of diagnosed patients who have never been treated for HCV.

  20. Modern ve Postmodern Değerlerin Yabancılaşmaya Etkisi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Mahmut ŞAYLIKAY

    2016-08-01

    Full Text Available Bilindiği üzere, yabancılaşma, kişinin kendi benliğinden, çevresinden ve sosyalyaşamdan uzaklaşarak bu kavramların etkisi altına girmek olarak tanımlanabilir. Buyönüyle yabancılaşma, sendikalaşmaya hizmet etmesi açısından son derece önemlidir.Diğer taraftan modern ve post modern değerlerin sendikalaşmaya etkisi ise, bireyin belirlibir sendikayla özdeşleşmesi, sendikaya bağlılığı ve kendini adamasıdır. „‟Modernizationand postmodernization: Cultural, economic and political change in 43 societies„‟ adlıçalışmasıyla, Inglehart (1997, „‟Post modern Values in Seven Confucian Societies:Political Consequences of Changing World Views‟‟ adlı çalışmasıyla Wang(2007 ve ‘’Alienation and freedom: The factory worker and his industry.‟‟ adlı çalışmasıyla Blauner(1964 modern - post modern değerler ve yabancılaşma kavramlarına ilişkin literatüre katkısağlamışlardır. Bu çalışmada, sendika üyesi işçilere yönelik söz konusu değişkenlerarasındaki ilişki ve ilişkinin boyutu araştırılmaktadır. Çalışma sayesinde sendika üyelerininsahip oldukları modern ve post modern değerlerinin sosyal yaşama etkileri ve yabancılaşmaboyutlarına göstermiş olduğu tutum ve davranışlar ortaya koyularak sonuçlarıpaylaşılmıştır. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı, sendika üyeleri temelinde, ilişki veetkiler bakımından modern ve post modern değerlerin yabancılaşma ile ilişkisini ele alıp,sendika üyelerinin “yabancılaşma” davranışında bulunma algılarını yapılan araştırmabulgularıyla ortaya koymaktır. Araştırmada, birincil veri toplama yöntemlerinden yüz yüzeanket yöntemi gerçekleştirilmiş ve modern-post modern değerler için, Inglehart‟ın(1997,Fries ve arkadaşları (2007 ve Wang (2007 tarafından geliştirilen modernizm-postmodernizm ölçeği kullanılmıştır. Yabancılaşma ölçeği olarak Blauner‟s (1964 taraf

  1. Assessment of an extended version of the Jenkinson-Collison classification on CMIP5 models over Europe

    Science.gov (United States)

    Otero, Noelia; Sillmann, Jana; Butler, Tim

    2018-03-01

    A gridded, geographically extended weather type classification has been developed based on the Jenkinson-Collison (JC) classification system and used to evaluate the representation of weather types over Europe in a suite of climate model simulations. To this aim, a set of models participating in the Coupled Model Intercomparison Project Phase 5 (CMIP5) is compared with the circulation from two reanalysis products. Furthermore, we examine seasonal changes between simulated frequencies of weather types at present and future climate conditions. The models are in reasonably good agreement with the reanalyses, but some discrepancies occur in cyclonic days being overestimated over North, and underestimated over South Europe, while anticyclonic situations were overestimated over South, and underestimated over North Europe. Low flow conditions were generally underestimated, especially in summer over South Europe, and Westerly conditions were generally overestimated. The projected frequencies of weather types in the late twenty-first century suggest an increase of Anticyclonic days over South Europe in all seasons except summer, while Westerly days increase over North and Central Europe, particularly in winter. We find significant changes in the frequency of Low flow conditions and the Easterly type that become more frequent during the warmer seasons over Southeast and Southwest Europe, respectively. Our results indicate that in winter the Westerly type has significant impacts on positive anomalies of maximum and minimum temperature over most of Europe. Except in winter, the warmer temperatures are linked to Easterlies, Anticyclonic and Low Flow conditions, especially over the Mediterranean area. Furthermore, we show that changes in the frequency of weather types represent a minor contribution of the total change of European temperatures, which would be mainly driven by changes in the temperature anomalies associated with the weather types themselves.

  2. Kazak Mitleri ve Mitik Efsaneleri Hakkında

    OpenAIRE

    İBRAYEV, Şakir; ARIKAN, Metin

    2006-01-01

    Kazak halkının geleneksel dünya görüşü ile söz sanatının kaynağı diyebileceğimiz mitler; dünyanın yaratılışı, nelerin, nasıl, nereden meydana çıktığı, sebebi ve safhaları, etrafımızı kuşatan çevrenin sırları ve özellikleri hakkında söylenen, insanoğlunun ilkel düşüncesinin sonucu meydana gelen olağanüstü anlatmalar, belki de inanışlar, anlayışlar. En eski mitlerin arasında gökyüzü cisimleri - güneş, ay, yıldız ve gezegenler hakkında söylenilen mitleri gösterebiliriz. Bu türdeki mitlerin başlı...

  3. Postcolonial Europe

    DEFF Research Database (Denmark)

    How has European identity been shaped through its colonial empires? Does this history of imperialism influence the conceptualisation of Europe in the contemporary globalised world? How has coloniality shaped geopolitical differences within Europe? What does this mean for the future of Europe......? Postcolonial Europe: Comparative Reflections after the Empires brings together scholars from across disciplines to rethink European colonialism in the light of its vanishing empires and the rise of new global power structures. Taking an interdisciplinary approach to the postcolonial European legacy the book...... argues that the commonly used nation-centric approach does not effectively capture the overlap between different colonial and postcolonial experiences across Europe....

  4. VeLoc: Finding Your Car in Indoor Parking Structures.

    Science.gov (United States)

    Gao, Ruipeng; He, Fangpu; Li, Teng

    2018-05-02

    While WiFi-based indoor localization is attractive, there are many indoor places without WiFi coverage with a strong demand for localization capability. This paper describes a system and associated algorithms to address the indoor vehicle localization problem without the installation of additional infrastructure. In this paper, we propose VeLoc, which utilizes the sensor data of smartphones in the vehicle together with the floor map of the parking structure to track the vehicle in real time. VeLoc simultaneously harnesses constraints imposed by the map and environment sensing. All these cues are codified into a novel augmented particle filtering framework to estimate the position of the vehicle. Experimental results show that VeLoc performs well when even the initial position and the initial heading direction of the vehicle are completely unknown.

  5. Elektrikli Otomobil, Küresel Rekabet ve Gelişmeler

    OpenAIRE

    Yılmaz, Fevzi

    2017-01-01

    Önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık Mayıs 2016'da verdiği beyanatta yerli otomobil projesiyle Google ve Tesla gibi devlerin rakibi olacağımızı belirtmişti. Bakan Işık o tarihte, “Tüm otomotiv devleri, işbirliği için sırada bekliyor. Sonuçta bizim de elimizde önemli teknolojiler var.” diyerek moral tazelemişti. Sözü edilen Google, araç otomasyonu ve sürücüsüz araç projesi yürütmekte iken, Tesla ise dünyanın en büyük farklı konsept elektrikli araç üreticisidir. Tesla'nın CEO’su ...

  6. PERİFERİK KAN KÜLTÜRÜ VE YÖNETİMİ

    OpenAIRE

    ARDAHAN SEVGİLİ, SEDA; YARDIMCI, FİGEN

    2018-01-01

    Başlık: PERİFERİK KAN KÜLTÜRÜ VE YÖNETİMİTitle: PERIPHERALBLOOD CULTURE AND MANAGEMENTÖzet: Kandolaşımı enfeksiyonları; enfeksiyona neden olan mikroorganizma ile etkilediğicanlı arasında birçok etkileşim sonucunda meydana gelen ve oldukça karmaşık birsüreçtir. Bundan dolayı kan dolaşımı enfeksiyonlarının erken dönemdetanılanması ve tanısına yönelik tedavisinin başlatılması yaşamsal önemtaşımaktadır. Kan kültürleri; ciddi kan dolaşımı enfeksiyonlarının tanımlanmasıve...

  7. Slow Learner Prediction Using Multi-Variate Naïve Bayes Classification Algorithm

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Shiwani Rana

    2017-01-01

    Full Text Available Machine Learning is a field of computer science that learns from data by studying algorithms and their constructions. In machine learning, for specific inputs, algorithms help to make predictions. Classification is a supervised learning approach, which maps a data item into predefined classes. For predicting slow learners in an institute, a modified Naïve Bayes algorithm implemented. The implementation is carried sing Python.  It takes into account a combination of likewise multi-valued attributes. A dataset of the 60 students of BE (Information Technology Third Semester for the subject of Digital Electronics of University Institute of Engineering and Technology (UIET, Panjab University (PU, Chandigarh, India is taken to carry out the simulations. The analysis is done by choosing most significant forty-eight attributes. The experimental results have shown that the modified Naïve Bayes model has outperformed the Naïve Bayes Classifier in accuracy but requires significant improvement in the terms of elapsed time. By using Modified Naïve Bayes approach, the accuracy is found out to be 71.66% whereas it is calculated 66.66% using existing Naïve Bayes model. Further, a comparison is drawn by using WEKA tool. Here, an accuracy of Naïve Bayes is obtained as 58.33 %.

  8. Prehransko opismenjevanje otrok z vidika usvajanja prehranskih veščin

    OpenAIRE

    Kostanjevec, Stojan; Erjavšek, Martina

    2017-01-01

    Na zdravje in kakovost življenja posameznika vpliva stopnja njegove prehranske pismenosti, katere pomemben del so tudi usvojene prehranske veščine in od katerih je odvisen izbor hrane, ki jo posameznik pripravlja in uživa. Prehransko vešč posameznik je zmožen uporabiti usvojeno prehransko znanje pri načrtovanju prehrane, nakupovanju živil in pri pripravi obrokov hrane. Namen raziskave je bil ugotoviti, katere prehranske veščine usvojijo osnovnošolci v šolskem in domačem okolju ter kako pogost...

  9. Melatonin ve Bağışıklık Sistemi

    OpenAIRE

    ÇETİN, E.

    2005-01-01

    Melatonin, pineal bezin beta adrenerjik reseptörlerinin aktivasyonu ile triptofandan sentezlenen bir hormondur.Üretim ve salınımı karanlık ile başlar ve aydınlıkla sona erer. Melatonin, birçok biyolojik fonksiyonun düzenlenmesinderol oynar. Bu derlemede melatonin hakkında genel bilgiler verilerek, melatoninin lenfoid dokular, humoral bağışıklık,hücresel bağışıklık ve kanser üzerine etkileri tartışılmıştır

  10. FEKAL İNKONTİNANSIN BAKIMI VE BAKIMDA KULLANILAN ÜRÜNLER

    OpenAIRE

    Denat, Yıldız; Khorshid, Leyla

    2010-01-01

    ÖZETFekal inkontinans, özellikle uzun dönem yatağa bağımlı hastalarda kontaminasyonaçısından güç sonuçlarla, enfeksiyon ve deri ülserlerinin oluşma riskiyle, pahalı ve potansiyeltehlikelere neden olan bir durumdur. Fekal inkontinans, normal deri bütünlüğü için potansiyel birtehlike yaratır ve septiseminin bir nedeni olabilir. Özellikle yatağa bağımlı fekal inkontinanslıhastalar perineal deri hasarı için risk ...

  11. Servikal nöral foraminal bölge ve uncinate çıkıntının embriolojik gelişimi ve anatomisinin klinikle ilişkilendirilmesi

    OpenAIRE

    BROHİ, Recep Ali

    2012-01-01

    Servikal bölge ile ilgili yapılan anatomik ve morfometrik çalışmaların büyük çoğunluğunda erişkin kadavra ve kemikleri kullanılmıştır. Servikal bölgenin ve bu bölge ile patolojilerde önemli rol oynayan uncinate proses ve servikal nöral foramen ile ilgili çalışmalar literatürde bulunsa da bu iki yapının embriolojik gelişimi yeterin...

  12. DOMATES DOKU VE KÜF KARAKTERİSTİKLERİ, DOMATES ÜRÜNLERİNDE KÜF SAYIMI VE KÜFÜ AZALTMA OLANAKLARI

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Çetin KADAKAL

    2001-02-01

    Full Text Available Domates ve ürünlerinde en önemli kalite kriterlerinden biri, ürünün küf yüküdür. Domates ve ürünlerinde küf yükü; Howard küf sayım (HMC metoduna göre yapılmaktadır. Küf yükü, son ürünün hijyenik koşullarda üretilip üretilmediğini göstermesi açısından önemlidir. Küf yükünün maksimum sınırı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte % 40-60 (pozitif alan arasındadır. Son yıllarda domates ve ürünlerinde ergosterol düzeyi küf yükü yerine yeni bir kriter olarak kabul edilmeye başlanmıştır.

  13. Using VE to Strategically Plan Our Future

    Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

    Margie Jeffs; Lori Braase; Alison Conner; Darcie Martinson; Jodi Grgich

    2009-06-01

    The Value Engineering (VE) Methodology is an effective tool for business or project strategic planning. In conjunction with the “Balanced Scorecard Approach” (Drs. Robert Kaplan, PhD, and David Norton, PhD, from the Balanced Scorecard Collaborative/Palladium Group), function analysis can be used to develop strategy maps and scorecards. The FAST diagram provides an integrated approach to strategy map development by formulating a cause and effect relationship and establishing the “how” and “why” behind the strategy map. By utilizing the VE Job Plan, one is able to move from strategic thinking all the way through to execution of the strategy.

  14. Japon Balığı (Carassius Auratus L. 1758) ve Arpa Bitkisinin (Hordeum Vulgare L.) Gelişimi ve Su Kalitesinin İyileştirilmesi Üzerine Aquaponik Sistemin Etkileri

    OpenAIRE

    KESKİNBALTA, Mehmet Anıl; HAMZAOĞLU, Gökhan; ÇELİK, Meryem Yeşim; DERNEKBAŞI, Seval

    2015-01-01

    Bu araştırmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758) ve arpa bitkisi (Hordeum vulgare L.) kullanılarak model bir akuaponik sistem oluşturulmuştur. Araştırma süresince arpa bitkisinin suyun nitrit, nitrat ve fosfat değerlerinde yaptığı değişim ve balıkların gelişimi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. 30 günlük araştırma süresince günlük olarak pH, sıcaklık ve oksijen değerleri ölçülmüştür. Haftalık olarak bitki yetiştirme yatağına giren ve bitkiden süzülen suyun nitrit (NO2...

  15. Japon Balığı (Carassius auratus L. 1758) ve Arpa Bitkisinin (Hordeum vulgare L.) Gelişimi ve Su Kalitesinin İyileştirilmesi Üzerine Aquaponik Sistemin Etkileri

    OpenAIRE

    KESKİNBALTA, Mehmet; HAMZAOĞLU, Gökhan; ÇELİK, Meryem; DERNEKBAŞI, Seval

    2015-01-01

    Bu araştırmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758) ve arpa bitkisi (Hordeum vulgare L.) kullanılarak model bir akuaponik sistem oluşturulmuştur. Araştırma süresince arpa bitkisinin suyun nitrit, nitrat ve fosfat değerlerinde yaptığı değişim ve balıkların gelişimi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. 30 günlük araştırma süresince günlük olarak pH, sıcaklık ve oksijen değerleri ölçülmüştür. Haftalık olarak bitki yetiştirme yatağına giren ve bitkiden süzülen suyun nitrit (NO2...

  16. Clinical response to eliglustat in treatment-naïve patients with Gaucher disease type 1: Post-hoc comparison to imiglucerase-treated patients enrolled in the International Collaborative Gaucher Group Gaucher Registry

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Jennifer Ibrahim

    2016-09-01

    Full Text Available Eliglustat is a recently approved oral therapy in the United States and Europe for adults with Gaucher disease type 1 who are CYP2D6 extensive, intermediate, or poor metabolizers (>90% of patients that has been shown to decrease spleen and liver volume and increase hemoglobin concentrations and platelet counts in untreated adults with Gaucher disease type 1 and maintain these parameters in patients previously stabilized on enzyme replacement therapy. In a post-hoc analysis, we compared the results of eliglustat treatment in treatment-naïve patients in two clinical studies with the results of imiglucerase treatment among a cohort of treatment-naïve patients with comparable baseline hematologic and visceral parameters in the International Collaborative Gaucher Group Gaucher Registry. Organ volumes and hematologic parameters improved from baseline in both treatment groups, with a time course and degree of improvement in eliglustat-treated patients similar to imiglucerase-treated patients.

  17. Clinical response to eliglustat in treatment-naïve patients with Gaucher disease type 1: Post-hoc comparison to imiglucerase-treated patients enrolled in the International Collaborative Gaucher Group Gaucher Registry.

    Science.gov (United States)

    Ibrahim, Jennifer; Underhill, Lisa H; Taylor, John S; Angell, Jennifer; Peterschmitt, M Judith

    2016-09-01

    Eliglustat is a recently approved oral therapy in the United States and Europe for adults with Gaucher disease type 1 who are CYP2D6 extensive, intermediate, or poor metabolizers (> 90% of patients) that has been shown to decrease spleen and liver volume and increase hemoglobin concentrations and platelet counts in untreated adults with Gaucher disease type 1 and maintain these parameters in patients previously stabilized on enzyme replacement therapy. In a post-hoc analysis, we compared the results of eliglustat treatment in treatment-naïve patients in two clinical studies with the results of imiglucerase treatment among a cohort of treatment-naïve patients with comparable baseline hematologic and visceral parameters in the International Collaborative Gaucher Group Gaucher Registry. Organ volumes and hematologic parameters improved from baseline in both treatment groups, with a time course and degree of improvement in eliglustat-treated patients similar to imiglucerase-treated patients.

  18. Van’da Tüketime Sunulan Feta Peynirlerinin Mikrobiyolojik ve Kimyasal Kalitesi

    Directory of Open Access Journals (Sweden)

    Enise Akel

    2016-11-01

    Full Text Available Bu çalışma, Van il merkezinde tüketime sunulan Feta peynirlerinin mikrobiyolojik ve kimyasal kalitesini belirlemek amacıyla yapıldı. Çalışmada 50 adet Feta peyniri materyal olarak kullanıldı. Feta peynirlerinin mikrobiyolojik analizleri sonucunda, ortalama olarak toplam aerob mezofil genel canlı sayısı 5,49 log kob/g, laktik asit bakteri sayısı 5,20 log kob/g, koliform grubu mikroorganizma sayısı 0,78 log kob/g, Escherichia coli sayısı 0,10 log kob/g, mikrokok/stafilokok sayısı 0,58 log kob/g, koagülaz pozitif Staphylococcus aureus sayısı 0,53 log kob/g, Clostridium perfringens sayısı 0,08 log kob/g, enterobakteri sayısı 0,96 log kob/g, maya ve küf sayısı ise 5,18 log kob/g olarak saptandı. Kimyasal analizler sonucunda ise ortalama pH değeri 4,38, titre edilebilir asitlik derecesi %1,41 LA, kuru madde miktarı %41,21, yağ miktarı %18,12, kuru maddede yağ miktarı %44,18, tuz miktarı %8,36 ve kuru maddede tuz miktarı %20,42 olarak tespit edildi. Feta peyniri örneklerinin tamamı titre edilebilir asitlik yönünden standartlara uygun bulundu. Ancak örneklerin %8’i koagülaz pozitif S. aureus, %52’si pH ve %100’ü kuru maddede tuz yönünden standartlara uygun bulunmadı. Sonuç olarak, Feta peynirlerinin mikrobiyolojik ve kimyasal kalitesinin yetersiz olduğu ve bu durumun üretici ve tüketiciler için risk oluşturabileceği kanısına varıldı. Gıda zincirinin tüm aşamalarında temeli GMP olan HACCP sisteminin uygulanması gıda güvenliği, halk sağlığı ve tüketici haklarının korunmasında etkin rol oynayacaktır.

  19. Orta Asya ve Kafkasya’da Nükleer Enerji Açısından Türkiye’nin Mali Beklenti ve Riskleri: Praksiyolojik Bir İnceleme

    OpenAIRE

    Bahçe, Abdullah; Gümüş, Öner

    2016-01-01

     ÖzNükleer enerji birçok ülkenin birbirine karşı üstünlük sağlamada kullanabildikleri bir araçtır. Bunun temel sebebi de nükleer enerjinin ekonomik ve mali getiri sağlayarak ülkelerin kalkınmalarını etkileyebilecek bir potansiyele sahip olmasıdır. Bu yönüyle nükleer enerji, verginin doğmasına neden olacak bir etkiye de sahiptir. Türkiye’de ise nükleer enerji üretilememektedir. Bununla birlikte diğer enerji çeşitlerinin üretimi söz konusudur ve bu enerji çeşitlerinden üretilen mal ve hizmetler...

  20. Tiyatro, karikatür ve film provokasyonları bağlamında Fransız basınında İslam ve Hz. Muhammed imajı

    OpenAIRE

    METİN, İsmail

    2016-01-01

    Oryantalizm ve oryantalistler, tarih boyunca İslamı kendi zihin dünyasına göre anlamış ve bu yönde çalışmalar yapmıştır. Yapılan bu çalışmalar ilmi eserler, ansiklopediler, kitaplar, makaleler başta olmak üzere, yazılı ve görsel basında da yer almıştır. Bu makale, oryantalizmin önemli merkezlerinden olan Fransada, özellikle yazılı basında, başta İslam, Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed olmak üzere dini değerlerin medya tarafından algılanış biçimini, karikatür ve film provokasyonları bağlamında tari...

    1. NEVRUZ VE SUMER BEREKET KÜLTÜ AYNI KAYNAK DEĞİL Mİ?

      OpenAIRE

      ÇIĞ, Muazzez İlmiye

      2016-01-01

      Sumerliler insanlık tarihinin en eski kavimleri arasında yer almaktadır. Başta “yazı” olmak üzere kültür ve uygarlık simgesi birçok buluşun da Sumerlilere ait olduğu bilinmektedir. Türkler de tıpkı Sumerliler gibi insanlık tarihinin en eski kavimleri arasında yer almaktadır. Bu durum beraberinde “Peki Sumerliler ve Türkler arasında bir bağ var mıdır?” sorusunu akla getirmektedir. Başta Sumer belgeleri olmak üzere birçok bilgi ve belge Sumerliler ve Türkler arasında yakın bir...

    2. Damla Sulama Koşullarında Aşılı ve Aşısız Karpuzlarda Bitki, Su ve Verim İlişkilerinin İrdelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Selçuk ÖZMEN

      2014-09-01

      Full Text Available Bu çalışma, 2006-2008 yılları arasında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü deneme alanında yürütülmüştür. Araştırmada, damla sulama koşullarında aşılı ve aşısız karpuzlarda bitki, su ve verim ilişkileri irdelenmiştir. Denemede; tam sulanan aşılı (Crimson Tide+Jumbo:CTJ ve aşısız (Crimson Tide: CT konuları ele alınmıştır. Sulama suyu, sulama aralıkları arasında oluşan toplam A Sınıfı buharlaşma kabından okunan değerlere göre hesaplanmıştır. Çalışmada, konulara göre, sulama suyu (IW ve bitki su tüketimleri (ET, sırasıyla, 266.2–413.5 mm (12–16 sulama ve 433.1-520.6 mm arasında değişmiş; en yüksek IW ve mevsimlik ET ise, sırasıyla, 413.5 mm ve 520.6 mm ile CTJ konusundan 2006 yılında elde edilmiştir. Karpuz bitkisinde en yüksek ortalama aylık ET, 214.0 mm ile CTJ konusunda Mayıs ayında ölçülmüş; bu ayda ortalama çim kıyas bitki su tüketimi (ETo, 163.1 mm olarak belirlenmiştir. Bitki katsayısı (Kc değerlerinin; deneme yılları için, başlangıç, mevsim ortası ve mevsim sonudönemlerinde, sırasıyla, 0.240.67, 0.87-1.66 ve 0.83-0.93 olarak değiştiği saptanmıştır. Son yılki çalışmada; toplam kök yoğunluğunun aşılı konularda aşısızlara kıyasla % 4 daha fazla; yaprak su potansiyeli (YSP değerlerlerinin -0.20 ile -0.70 MPa arasında değiştiği ve aşılı konuların daha yüksek YSP değerlerine sahip olduğu saptanmıştır. Aşılama ile verim, toplam su kullanma randımanı (TWUE ve su kullanım randımanı (IWUE artarken sulama suyunun ET içerisindeki kullanım oranı (IWc aşısız konularında daha yüksek olduğu belirlenmiştir. En yüksek verim 712.8 kg/ha ile CTJ konusundan 2008 yılından elde edilmiştir

    3. YAZILIM TEKRAR KULLANIMI VE NESNEYE YÖNELİK YAKLAŞIM

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Halil ŞENGONCA

      1995-02-01

      Full Text Available Yazılımın tekrar kullanımı, bir yazılım sisteminin geliştirilmesinde kullanılan bilginin ve ürünlerin, başka bir yazılım sistemi için kullanılmasıdır. Yazılımın tekrar kullanımı için kaynak kod bileşenlerinden oluşan bir kütüphane ve karmaşık sistemlerin bu yapı bloklarından oluşturulması fikri, ilk olarak 1968'te Dough McIlroy tarafından önerilmiştir. Günümüzde programlama dilleri, kullanılan teknikler ve araçlar çok değişmesine rağmen yazılımın tekrar kullanımı yazılım geliştirme maliyetlerini azaltmak ve kaliteyi yükseltmek için hala bir çözüm olarak görülmektedir. Nesneye yönelik programlama, kalıtım, koruma gibi özellikleriyle, kaynak kod bileşenlerinin oluşturulmasını ve kullanımını desteklemektedir. Yine de yazılım tekrar kullanımını bir kuruluş düzeyinde gerçekleştirmek için planlı ve koordineli bir programa gereksinim vardır. Bu makalede, yazılım tekrar kullanımı tanımlanmış ve nesneye yönelik yaklaşım ile yazılım tekrar kullanımını amaçlayan bir yazılım geliştirme süreci tanıtılmıştır. Ayrıca bir kuruluşun yazılım tekrar kullanımını kurumsallaştırma süreci için bir strateji önerilmiştir.

    4. VeLoc: Finding Your Car in Indoor Parking Structures

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ruipeng Gao

      2018-05-01

      Full Text Available While WiFi-based indoor localization is attractive, there are many indoor places without WiFi coverage with a strong demand for localization capability. This paper describes a system and associated algorithms to address the indoor vehicle localization problem without the installation of additional infrastructure. In this paper, we propose VeLoc, which utilizes the sensor data of smartphones in the vehicle together with the floor map of the parking structure to track the vehicle in real time. VeLoc simultaneously harnesses constraints imposed by the map and environment sensing. All these cues are codified into a novel augmented particle filtering framework to estimate the position of the vehicle. Experimental results show that VeLoc performs well when even the initial position and the initial heading direction of the vehicle are completely unknown.

    5. FINDIK KABUKLARININ, ÇAY VE TÜTÜN ATIKLARININ HAMMADDE OLARAK KULLANILMASI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ş. İsmail KIRBAŞLAR

      2001-01-01

      Full Text Available Bu çalışmada, fındık kabukları, çay ve tütün atıklarındaki nem, kül, yağ ve sellüloz miktarları analiz edilmiştir. Ayrıca, fındık kabukları, çay ve tütün atıklarının içerdiği pentosan, pentos ve furfural miktarları belirlenmiştir. Furfural her üç atıktan destilasyon metoduyla ayrılmıştır. Atıklardan ayrılan furfural örneklerinin IRspektrumları ile standart furfuralin IR-spektrumları karşılaştırılmıştır. Fındık kabuklarından farklı sıcaklıklarda aktif karbon elde edilmiştir. Bu aktif karbon kullanılarak organik ve anarganik atıklar adsorbsiyonla uzaklaştırılmıştır.

    6. ELEKTRİKLİ EV ALETLERİNDE CE UYUMLULUĞU VE BİR UYGULAMA

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nazmi EKREN

      2009-01-01

      Full Text Available Hızla gelişen teknoloji, artan rekabet ortamı ve kullanıcının bilinçlenmesi gibi nedenlerden dolayı kaliteli üretim yapmanın gerekliliği günümüzde daha da artmıştır. Ürün kalitesinin ve güvenilirliğinin belgelenmesi tüketici açısından şart olmuştur. Ürün güvenliğinin belgelenmesinde kullanılan birçok belge vardır. Bu belgelerden biri de CE belgesidir. Bu makalede, CE işareti ile ilgili temel bilgi verilmiş ve elektrikli ev aletleri için gerekli CE standartları ve testlerinden bahsedilmiştir. Örnek olarak elektrikli ev aletlerinden tost makinesi ele alınmış, incelenmiştir. Tost makinesine CE belgesi almak için EN60335-2-9 direktifine göre gerekli testler yapılmış ve CE belgesi alınmıştır.

    7. VeSMEL: A Novel Approach for Distance Management of E-Learning Platforms

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Bernabe Batchakui

      2011-05-01

      Full Text Available This article presents a novel approach for distance management for e-learning platforms based on VeSMp protocol. VeSMEL results from the integration of VeSMp to xMoodle 2.0 platform that has been developed. It offers a compromise between the mobility of actors and the availability of xMoodle 2.0 content in zones where internet is inaccessible. The GSM system is used like support for communication allowing the actors to reach servers from their cell phone.

    8. Usûlî Kıyasın Bilgi ve Amel Değeri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yrd.Doç.Dr. Temel Kacır

      2016-06-01

      Full Text Available “Ortak bir illete sahip olmaları nedeniyle, aslın hükmünün fer‘e verilmesidir" şeklinde tanımlanan usûlî kıyasın bilgi ve amel değeri, ilk dönemden itibaren tartışma konusu olmuştur. Şöyle ki; hüküm verme yetkisi sadece Şar‘î’e ait olduğu halde usûlî kıyasın dinde hüküm verme anlamına geldiği ve bilgi değerinin de nasslarca yerilmiş zan olduğu gibi bazı argümanlar ileri sürerek usûlî kıyası reddedenler olsa da, çoğunluk tarafından usûlî kıyas aslî ve şer‘î delil olarak kabul edilmiş ve elde edilen bu hüküm ile amel edilmesi gerekli görülmüştür. Bu çalışma, usûlî kıyası kabul eden ve etmeyenlerin görüşlerini mukayese etmenin ötesinde, usûlî kıyasın salt aklî bir çaba olmadığını, kendisi ile ulaşılan bilginin naslarda yerilen zan olmayıp aksine delile dayalı zannın en üst derecesi olduğunu ve bunun da furû fıkıhta amel için yeterli olduğunu naklî ve aklî deliller ile ele alan bir çalışmadır. Kıyasla ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, usûlî kıyas ve deliller hiyerarşisindeki yeri ve kıyasın bilgi ve amelî değeri ile sınırlandırılan bu makale ile usûlî kıyasın bilgi ve amel değeri konusundaki tartışmalara açıklık getirilmek istenmektedir.

    9. Türev piyasaları ve vergilendirilmesi

      OpenAIRE

      İşler, İsmail; Utku, Mehmet

      2015-01-01

      Türev piyasaları kavramı, vadeli işlem sözleşmeleri (forward, futures), opsiyon sözleşmeleri, swap sözleşmeleri ve aracı kuruluş varantları işlemlerinin tamamını içermektedir. Bu tür işlemler vadeli işlemlerdir. Vadeli işlemlerin ortak özelliği, ilerideki bir tarihte teslimatı yapılmak üzere herhangi bir malın veya finansal aracın, bugünden alım satımının yapılmasıdır. Bu çalışmada türev araçların tanımları ve vergilendirilmeleri örneklerle açıklanacaktır. The term derivatives market invol...

    10. Iodine-123 in Western Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Qaim, S.M.; Stoecklin, G.; Weinreich, R.

      1976-08-01

      The major object of this panel was to obtain information on the state of art of Iodine-123 production in Western Europe. Technical, medical and organizational problems were discussed extensively during the one-day meeting and a stimulating exchange of information between the various 123 I-producers and users has been initiated. Some specific examples of medical application were also included in order to get a feeling of the degree of acceptance by the medical community and the demand for this isotope. The meeting clearly demonstrated the great demand for this isotope but it also showed that the present rate of production is well below the demand. In order to fill this gap, not only further technical development is needed but also the organizational question of distribution has to be solved, perhaps within a network of collaborating cyclotrons, a task which is considerably more difficult in Western Europe than in the USA. (orig./HP) [de

    11. Phenological patterns of flowering across biogeographical regions of Europe

      Science.gov (United States)

      Templ, Barbara; Templ, Matthias; Filzmoser, Peter; Lehoczky, Annamária; Bakšienè, Eugenija; Fleck, Stefan; Gregow, Hilppa; Hodzic, Sabina; Kalvane, Gunta; Kubin, Eero; Palm, Vello; Romanovskaja, Danuta; Vucˇ´, Višnja; žust, Ana; Czúcz, Bálint

      2017-07-01

      Long-term changes of plant phenological phases determined by complex interactions of environmental factors are in the focus of recent climate impact research. There is a lack of studies on the comparison of biogeographical regions in Europe in terms of plant responses to climate. We examined the flowering phenology of plant species to identify the spatio-temporal patterns in their responses to environmental variables over the period 1970-2010. Data were collected from 12 countries along a 3000-km-long, North-South transect from northern to eastern Central Europe. Biogeographical regions of Europe were covered from Finland to Macedonia. Robust statistical methods were used to determine the most influential factors driving the changes of the beginning of flowering dates. Significant species-specific advancements in plant flowering onsets within the Continental (3 to 8.3 days), Alpine (2 to 3.8 days) and by highest magnitude in the Boreal biogeographical regions (2.2 to 9.6 days per decades) were found, while less pronounced responses were detected in the Pannonian and Mediterranean regions. While most of the other studies only use mean temperature in the models, we show that also the distribution of minimum and maximum temperatures are reasonable to consider as explanatory variable. Not just local (e.g. temperature) but large scale (e.g. North Atlantic Oscillation) climate factors, as well as altitude and latitude play significant role in the timing of flowering across biogeographical regions of Europe. Our analysis gave evidences that species show a delay in the timing of flowering with an increase in latitude (between the geographical coordinates of 40.9 and 67.9), and an advance with changing climate. The woody species (black locust and small-leaved lime) showed stronger advancements in their timing of flowering than the herbaceous species (dandelion, lily of the valley). In later decades (1991-2010), more pronounced phenological change was detected than during

    12. Phenological patterns of flowering across biogeographical regions of Europe.

      Science.gov (United States)

      Templ, Barbara; Templ, Matthias; Filzmoser, Peter; Lehoczky, Annamária; Bakšienè, Eugenija; Fleck, Stefan; Gregow, Hilppa; Hodzic, Sabina; Kalvane, Gunta; Kubin, Eero; Palm, Vello; Romanovskaja, Danuta; Vucˇetic, Višnja; Žust, Ana; Czúcz, Bálint

      2017-07-01

      Long-term changes of plant phenological phases determined by complex interactions of environmental factors are in the focus of recent climate impact research. There is a lack of studies on the comparison of biogeographical regions in Europe in terms of plant responses to climate. We examined the flowering phenology of plant species to identify the spatio-temporal patterns in their responses to environmental variables over the period 1970-2010. Data were collected from 12 countries along a 3000-km-long, North-South transect from northern to eastern Central Europe.Biogeographical regions of Europe were covered from Finland to Macedonia. Robust statistical methods were used to determine the most influential factors driving the changes of the beginning of flowering dates. Significant species-specific advancements in plant flowering onsets within the Continental (3 to 8.3 days), Alpine (2 to 3.8 days) and by highest magnitude in the Boreal biogeographical regions (2.2 to 9.6 days per decades) were found, while less pronounced responses were detected in the Pannonian and Mediterranean regions. While most of the other studies only use mean temperature in the models, we show that also the distribution of minimum and maximum temperatures are reasonable to consider as explanatory variable. Not just local (e.g. temperature) but large scale (e.g. North Atlantic Oscillation) climate factors, as well as altitude and latitude play significant role in the timing of flowering across biogeographical regions of Europe. Our analysis gave evidences that species show a delay in the timing of flowering with an increase in latitude (between the geographical coordinates of 40.9 and 67.9), and an advance with changing climate. The woody species (black locust and small-leaved lime) showed stronger advancements in their timing of flowering than the herbaceous species (dandelion, lily of the valley). In later decades (1991-2010), more pronounced phenological change was detected than during the

    13. Bazı Ekmek Katkı Maddelerinin Buğday Unlarının Reolojik Özellikleri Üzerine Etkileri (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Süeda Çelik

      2015-02-01

      Full Text Available Oksidan ajanlar (Potasyum bromat ve askorbik asit, indirgen ajan (L-sistein ve surfaktanlar (SSL ve DATEMJ'ın üç ekmeklik buğday çeşidine ait unların reolojik özellikleri üzerine etkileri Brabender farinograf ve extensograf kullanılarak çalışılmıştır. Genellikle askorbik asit ve po­tasyum bromatın (KBrO3 artan oranlan su absorbsiyonu değerlerini etkilememiştir. Askorbik asit ve KBrO3, kuvvetli ve orta glüten kalitesine sa­hip çeşitlerde hamur gelişme süresini biraz daha iyi etkilemiştir. Askorbik asidin olumlu etkisi KBrO3'ın etkisine göre daha belirgindir. Surfaktanlar, bütün un çeşitlerinde özellikle stabilite, yoğurma tolerans indeksi ve vaiorimetre değerleri üzerinde kuvvetlendirici (strenghtening etki yapmıştır. Bununla beraber, Bezostaya ve Kıraç unlarında, SSL su absorbsiyonu değerinde azaltıcı ve stabilite değeri üzerinde aşırı artırıcı etki yapmıştır. Oksidanların ilavesi Bezostaya ve Orso unlarında ekstensibilitede (E önemli bir azalma, Kıraç'ın E değerinde ise artma ile sonuçlanmıştır. Her üç un örneğinde de oksidan oranları artırıldıkça maksimum direnç (Rm, kurve alanı (A ve Rm/E değerleri de artmıştır. Orso örneğinin Rm/E de­ğeri hariç, bütün un örneklerinde surfaktan oranlarının artışı ile Rm, A ve Rm/E değerleri, kontrol örnekleri ile karşılaştırıldığında önemli ölçüde artmıştır.

    14. 75 FR 75615 - Helsinki Human Rights Day, 2010

      Science.gov (United States)

      2010-12-03

      ... Helsinki Human Rights Day, 2010 By the President of the United States of America A Proclamation This year... states with respect for human rights and fundamental freedoms within states. With the signing of the Act... occasion also spurred courageous human rights activists in Eastern Europe to form citizens' groups to press...

    15. Üzüm Çekirdeği Tozu ve Peynir Altı Suyu Tozunun Tavuk Nugget Kalitesi Üzerine Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ece Cagdas

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışma kapsamında; buğday unu, mısır unu, tuz ve kabartma ajanı ile hazırlanan basit kaplama hamuruna değişik oranlarda üzüm çekirdeği tozu (GSP eklenerek kaplanan ve peynir altı suyu tozu çözeltisine (WPS daldırılarak kaplanan tavuk eti parçalarının ön kızartma işleminden sonra nem, protein, yağ ve yüzeyde yapışma miktarları belirlenmiştir. Bunların yanı sıra, doku, taramalı elektron mikroskobu (SEM ve tiyobarbitürik asit (TBA analizleri yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda GSP miktarı arttıkça nem (%66.20±0.71 – 68.22±0.38, protein (%16.16±1.36 – 19.73±1.40 ve yüzeyde yapışma miktarı (%26.27±0.43 – 36.13±0.71 artış gösterirken yağ miktarında (%8.18±0.17 – 4.78±0.54 azalış meydana gelmiştir. En düşük yağ miktarları WPS’ye daldırılarak hazırlanan örneklerde bulunmuştur. Uygulama yapılan örneklerde ön kızartma işleminden sonra da antioksidan aktivite gözlenmiş ve uygulama yapılan tüm örneklerin TBA değerleri (23.30±1.61 – 27.17±1.12 mg MDA/kg kontrol ile karşılaştırıldığında daha düşük seviyelerde olsa da önemli bir fark belirlenmemiştir (P>0.05. Elde edilen sonuçlara göre kaplama harcı malzemesi olarak GSP kullanımı ve WPS’ye daldırma işlemi kaplama harcının kalitesinin geliştirilmesinde bir potansiyele sahiptir.

    16. Yenidünyanın Bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Feramuz Özdemir

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada Ege, Karadeniz ve özellikle Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetiştirilen yenidünyanın (eriobotrya japonnica L. bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir.         Araştırmada materyal olarak Antalya Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsünün yenidünya bahçesinden sağlanan üç yerli, dört yabancı ve bir yabani olmak üzere toplam sekiz çeşit yenidünya kullanılmıştır. Yeme olumunda toplanan bu meyvelerin ağırlığı çeşide göre 14.00-33.46 g, meyve eti oranı %80.96-87.65, çekirdek sayısı 1-6 adet, çekirdek ağırlığı 2.17-5.35 g ve çekirdek ağırlık oranı %12.35-19.04 olarak saptanmıştır. Kimyasal nitelikler ise pulpta ortalama olarak suda çözünür kurumadde %11.08, pH 3.39, toplam asitlik (malik asit cinsinden 0.75, toplam şeker %9.78, indirgen şeker $9.29, sakkaroz %0.49, kül %0.42, formol sayısı 8.91 ve selüloz % 0.30 olarak bulunmuştur. Meyve pulpundaki mineral madde miktarları ise K 1246.8, Ca 273.1, Na 240.9, Mg 167, Fe 17.2, Cu 9.6, Mn 0.94 ve Zn 5.21 mg/kg olarak belirlenmiştir.

    17. Doğu Karadeniz Bölgesinde Üretilen Balların Kimyasal ve Duyusal Nitelikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Zehra Güler

      2015-02-01

      Full Text Available Bal, başlıca karbonhidrat (glikoz ve früktoz ve sudan oluşan doğal bir üründür. Bu bileşenlerin yanı sıra protein, enzimler, organik asitler, mineral maddeler ve polen de içermektedir. Bal bileşimini ve özellikle de duyusal niteliğini üretildiği bölgenin florası önemli düzeyde etkilemektedir. Bu nedenle çalışmamız farklı florası ile bilinen Karadeniz bölgesinde (özellikle Hemşin üretilen ballar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Üç yıl süresince her yıl Ağustos ayının son haftasında 10 adet bal örneği alınarak toplam 30 adet balın kimyasal ve duyusal nitelikleri incelenmiştir. Ballarda rutubet, invert şeker, sakkaroz, hidroksi metil furfural ve pH gibi nitelikler ortalama olarak sırasıyla % 18,90; % 68,42; % 1,54; 3,83 mg/kg ve 4,96 belirlenmiş ve yalnızca 1 örnekte ticari glikoz varlığına rastlanmıştır. Duyusal nitelikler bakımından ballar, açık sarı renkten-kahverengi ya da kahverengi-kırmızı renge, tat ve kokusu ise yavan bir aroma ve tat'dan çiçek kokusu, tatlı ve kinin acılığı benzeri bir tada kadar değişim göstermiştir. Elde edilen sonuçlara göre, bal örnekleri arasında kimyasal niteliklerin büyük farklılıklar göstermediği ancak duyusal bakımından belirgin bir değişim ortaya koydukları belirlenmiştir.

    18. Lactobacillus ve Bifidobacterium Cinsi Bakterilerin Beta Galaktosidaz Enzim Aktivitelerinin Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yasemin Kılıç

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, insan, gıda ve hayvan kaynaklı 39 Lactobacilllus cinsine ait ve yeni doğan gaitasından izole edilmiş 3 Bifidobacterium cinsine ait toplam 42 bakteri kullanılmıştır. O-nitrofenil-beta-D-galaktosit (o-NPG substrat olarak kullanılarak, kültürlerin β-galaktosidaz enzim ve spesifik aktiviteleri belirlenmiştir. Lactobacillus cinsine ait kültürlerden L. fermentum ZYN17 (2.468 U/mg, L. casei LB65 (1.116 U/mg, L. rhamnosus GD11 (1.034 U/mg ve L. acidophilus BAZ36 (0.947 U/mg suşlarının, Bifidobacterium cinsine ait kültürlerden de B. breve A26 (0.726 U/mg suşunun en yüksek spesifik aktivite yeteneğine sahip oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca, bakterilerin 5-brom-4-klor-3-indolil-β-D-galaktopiranosit (X-gal substrat bileşiğiyle de nitel olarak enzim aktivitesinin varlığı değerlendirilmiştir. Yüksek spesifik β-galaktozidaz aktivitesi gösteren ZYN17 suşuna ait β-galaktozidaz enziminin optimizasyonu yapılmıştır. β-galaktozidaz enziminin optimum pH’sı 6.8, optimum sıcaklığı 37 ºC ve optimum tamponun potasyum fosfat tamponu olduğu belirlenmiştir.

    19. Kadının ve Kaderin “Tırpan”ı Swath Of Woman And Fate

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Salim DURUKOĞLU

      2013-07-01

      Full Text Available The novel Tırpan (Swath would be the most prominent outcome of a historical and literary brainstorming about the World Women’s Day in particular and the unfortunate faith of women in general. The novel Tırpan, which first merges and then separates the concepts of woman and faith, is one or probably the only work with a thesis that comes to the mind first in that it was written with the naïve belief that the faith will show up not before but after it is lived and generally all people particularly the women can write their faith; it questions the faith or the unfortunate faith of people, especially the that of women within the boundaries of the genre of novel, expanding to cover class clashes, the breaths of Marxist ideologies, and feminist viewpoints. Inherited from an image of old tool in our mind, accompanied with the motive of Azrael claiming lives with the swath in its hands, swath gains a function beyond that of an agricultural tool in this novel. Swath changes hand from Azrael to women and the woman punishes the man who disrespects her field of existence and freedom, thus reclaims and rewrites her faith with her own hands using the swath. Swath would preserve its function as a goal and an instrument in the writer’s hand, however, in terms of its consequences it will transform into a symbol of woman’s revolution as the hammer and sickle of the Bolshevist revolution. The author, who wants to create a resisting, active and activist women spirit and mentality instead of an understanding which takes it as an escape to commit suicide by hanging themselves when they are forced to get married as a passive reaction, tries to impose the fatalist Turkish society and Turkish women with the idea that they can reclaim their faiths and direct their own lives, offering and inspiring a shift of awareness through this novel. Özelde Dünya Kadınlar Günü ve genelde kadının makus talihi ve tarihi ekseninde ve edebiyat düzleminde yapaca

    20. CERN hearing day

      CERN Multimedia

      2005-01-01

      1 in 10 people suffer from hearing loss - do you? The Medical Service invites everyone working on the CERN site to participate in the NATIONAL HEARING DAY on: Thursday 10th March 2005 From 9am to 4pm The Infirmary, Blg. 57, Ground Floor We will be offering hearing tests (audiograms), as well as information and advice on hearing loss, tinnitus, etc. Deafness does not just affect the elderly: in Europe, 50% of the hearing-impaired are under the age of 55. Exposure to excessive noise is one of the main reasons for hearing problems but PREVENTION IS POSSIBLE. For example, hearing protection devices can prevent 80% of tinnitus cases.

    1. CERN hearing day

      CERN Multimedia

      2005-01-01

      1 in 10 people suffer from hearing loss - do you? The Medical Service invites everyone working on CERN premises to participate in the National Hearing Day on: Thursday 10th March From 9am to 4pm The Infirmary, Blg. 57, Gr.Fl. We will be offering hearing tests (audiogram); information, advice on hearing loss, tinnitus and more. Deafness does not just affect the elderly: in Europe, 50% the hearing-impaired are under the age of 55. Exposure to excessive noise is one of the main reasons for hearing loss. But PREVENTION IS POSSIBLE AND EFFECTIVE: for example, Hearing protection devices could reduce tinnitus cases by 80%.

    2. CERN hearing day

      CERN Document Server

      2005-01-01

      1 in 10 people suffer from hearing loss - do you? The Medical Service invites everyone working on CERN premises to participate in the National Hearing Day on: Thursday 10th March From 9am to 4pm The Infirmary, Blg. 57, Gr.Fl. We will be offering hearing tests (audiogram); information, advice on hearing loss, tinnitus and more. Deafness does not just affect the elderly: in Europe, 50% the hearing-impaired are under the age of 55. Exposure to excessive noise is one of the main reasons for hearing loss. But prevention is possible and effective: for example, Hearing protection devices could reduce tinnitus cases by 80%.

    3. CERN hearing day

      CERN Multimedia

      2005-01-01

      1 in 10 people suffer from hearing loss ? do you? The Medical Service invites everyone working on the CERN site to participate in the NATIONAL HEARING DAY on: Thursday 10th March 2005 From 9am to 4pm The Infirmary, Blg. 57, Ground Floor We will be offering hearing tests (audiograms), as well as information and advice on hearing loss, tinnitus, etc. Deafness does not just affect the elderly: in Europe, 50% of the hearing-impaired are under the age of 55. Exposure to excessive noise is one of the main reasons for hearing problems but prevention is possible. For example, hearing protection devices can prevent 80% of tinnitus cases.

    4. Kefir ve Kefir Kullanılarak Yapılan Bazı Ürünler

      OpenAIRE

      ESMEK, Emel; GÜZELER, Nuray

      2018-01-01

      Kefir, bakteri ve mayaların etkileriyle kefir daneleri içinde simbiyotik birleşmesi ile oluşan fermente bir süt ürünüdür. Kefir, ağızda hissedilen köpürücü etkisi, tipik maya tadı ve kendisine has belirli aromaları ile bilinir. Kefir fermentasyonun ana ürünleri içeceğin vizkozitesini, asitliğini ve düşük alkol içeriğini gösteren laktik asit, etanol ve karbondioksittir. İkincil bileşenler ise aroma kompozisyonuna katkıda bulunan, diasetil, asetaldehit, etil alkol ve aminoasittir. Kefir, vücudu...

    5. Ozonla pestisit giderimi uygulamasının domateste renk ve C vitaminine etklieri

      OpenAIRE

      BALTACI YİĞİT, Havva Merve

      2015-01-01

      Bu tez kapsamında tarla koşullarında yetiştirilen domatesler üç farklı pestisit (neonikotinoidlerden imidacloprid, METI grubundan fenazaquin ve sentetik piretroidlerden lambda cyhalothrin) ile ilaçlanmış ve hasat edilen domateslerde yapılan ozonlama işleminin pestisit giderimine, C vitaminine ve renge etkisi ortaya konulmuştur. Ozonlu su ile yıkama işlemi sonucunda imidacloprid, fenazaquin ve lambda cyhalothrinin sırasıyla; %40,9, %57,8, %20,4 oranında, doğrudan suda yıkama işlemi so...

    6. Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi\\'nde Giardia intestinalis ve Entamoeba histolytica/dispar prevalansı: Dört yıllık izlem

      OpenAIRE

      Bayram, Yasemin; Parlak, Mehmet; Çıkman, Aytekin

      2013-01-01

      Amaç: Çalışmada dört yıllık sürede Giardia intestinalis ve Entemoeba histolytica/ Entemoeba dispar saptanma oranı, yıllar göre dağılımı ile yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımının retrospektif olarak belirlenmesi amaçlanmış­tır. Gereç ve yöntem: Ocak 2008 ile Aralık 2011 tarihleri arasında laboratuvarımıza gönderilen 9911 dışkı örneği parazitolojik yönden incelenmiştir. Taze dışkı örneklerinde Entamoeba sp., Giardia trofozoit ve kistlerinin mikrosko­bik teşhisi i...

    7. Tad, Koku ve Renk Katkısı Olarak Kırmızı Biber

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Atillâ Akgül

      2015-02-01

      Full Text Available Kırmızıbiber, dünya çapında kültürü yapılan ve kullanılan en önemli baharatlardan biridir. Değişik kullanım şekillerinin yanısıra, bölge ve ülkelere göre değişen çok sayıda gıda ürününde yer alması, diğer çoğu baharatlardan farklı olarak yakıcılık ve renk maddelerince zengin olması kırmızıbiberi vazgeçilemez bir tad, koku ve renk materyali durumuna getirmiştir. Bununla birlikte botanik kaynakları ve özellikleri ile ticaret ve bölgesel tüketimlerde çok çeşitli isimle bilinmesi gibi karışıklıklar henüz tam olarak standart çözümlere kavuşturulamamıştır. Yaygınlık kazanan bazı sınıflama ve isimlemelerin kullanılması sürmektedir.

    8. Fibroblast growth factor signaling potentiates VE-cadherin stability at adherens junctions by regulating SHP2.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kunihiko Hatanaka

      Full Text Available The fibroblast growth factor (FGF system plays a critical role in the maintenance of vascular integrity via enhancing the stability of VE-cadherin at adherens junctions. However, the precise molecular mechanism is not well understood. In the present study, we aimed to investigate the detailed mechanism of FGF regulation of VE-cadherin function that leads to endothelial junction stabilization.In vitro studies demonstrated that the loss of FGF signaling disrupts the VE-cadherin-catenin complex at adherens junctions by increasing tyrosine phosphorylation levels of VE-cadherin. Among protein tyrosine phosphatases (PTPs known to be involved in the maintenance of the VE-cadherin complex, suppression of FGF signaling reduces SHP2 expression levels and SHP2/VE-cadherin interaction due to accelerated SHP2 protein degradation. Increased endothelial permeability caused by FGF signaling inhibition was rescued by SHP2 overexpression, indicating the critical role of SHP2 in the maintenance of endothelial junction integrity.These results identify FGF-dependent maintenance of SHP2 as an important new mechanism controlling the extent of VE-cadherin tyrosine phosphorylation, thereby regulating its presence in adherens junctions and endothelial permeability.

    9. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2015-12-01

      Full Text Available Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Chemical Abstracts Service , EBSCO Discovery Service, Google Scholar, WorldCat ve Zentralblatt MATH indekslerinde taranmaktadır.Süleyman Demirel University Journal of Natural and Applied Sciences is indexed in Chemical Abstracts Service, EBSCO Discovery Service, Google Scholar, WorldCat and Zentralblatt MATH.

    10. Anonimlik deneyimi ve sosyal medya etkisi

      OpenAIRE

      Aslan, M.Gökhan

      2012-01-01

      116 pages Anonimlik bir kelime olarak çağrıştırdığı ilk anlamlarının ötesinde çok katmanlı bir deneyimi temsil etmektedir. Bu tez çalışmasında amaçlanan, ilk adımda anonimliği sözlük anlamından itibaren başlayarak kapsamlı bir tanımsal analize tabi tutmaktır. Bu analiz dahilinde anonimliğin nitelikleri ve türleri bir bütün olarak ele alınmaktadır. İkinci adımda ise anonimliğin farklı iletişim biçimlerindeki dönüşümünün, paralel sosyal ve teknolojik değişimlerle beraber izi sürülerek son ba...

    11. Legal Medicine In Europe The Past And The Future

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Anthony Busuttil

      1996-02-01

      Full Text Available Bu yazıda, tıp sanatının bilinen en eski zamanlardan günümüze mahkemeler ve hukuk sisteminde aldığı yer ve gelişmeler kronolojik bir yapıda aktarılmıştır. Orta çağ, Rönesans ve sonrası dönemlerde tıp biliminin hukuktaki rolü, adli tıp kavramının gelişmesi anlatılmıştır. Avrupa Birliği'nin gerçekleşmesi ile yakın geçmişte adli tıp uzmanlık alanının tanınması ve bu uzmanlık alanı ile ilgili mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim programlarının Avrupa Birliği üyesi ülkelerce standartlaştırılmasına yönelik çabalar, konu ile ilgili uluslararası çalışma grupları ve uğraşları, hedefledikleri amaçlar, düzenledikleri temel belgelerin amaç ve içerikleri tanıtılmıştır.

    12. 2005 yearly days of petroleum

      International Nuclear Information System (INIS)

      Constant, R.; Susbielles, G.

      2005-01-01

      14 articles are gathered in this data sheet; they deal with the opening address of the 2005 petroleum days; the hydrocarbons: the evolutive resource; the para-petroleum engineers and the Europe; the speech of Mr Francois Loos; the Shell global scenarios to 2025; the evolution of the gas resource and its uses; the French para-petroleum industry; Bernard Bensaid, Corinne Sagary, Armelle Saniere, economic studies, IFP; the contribution of the innovation and of the technology in the diversification of the hydrocarbons supply; innovation and diversification of the petroleum resource: the point of view of Total; research, development and diversification of the petroleum resource; innovation in services companies; innovation in study and development and engineering; the closing address of the 2005 petroleum days. (O.M.)

    13. Düzce Yöresinde Su Kullanımı ve Tabansuyu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Selçuk ÖZMEN

      2014-06-01

      Full Text Available Bu çalışmada, Düzce yöresinde su kullanımı ve tabansuyu durumu irdelenmiştir. Yörede bulanan toplam tarım arazilerinin % 36’sı sulanmakta olup, bu arazilerde ağırlıklı olarak yüzey sulama yöntemi uygulanmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda; bu yörede sulama ile ilgili daha önce yapılan çalışmaların yetersiz olduğu ve basınçlı sulama tekniklerinin uygulama oranın sadece % 5-10 aralığında değiştiği saptanmıştır. Bununla birlikte, yörenin değişken topografik yapısı nedeniyle kış ve ilkbahar aylarında taban suyunun arttığı gözlenmiştir. Yörede sulama ve tabansuyu kaynaklı tuzluluk problemi olmadığı belirlenmiştir

    14. 2-ALLİL-6,6'-[(3,3'-DİMETOKSİ[1,1'-BİFENİL]-4,4'-DİYİLBİS(NİTRİLOMETİLİDEN]BİS-FENOLÜN MİKRODALGA VE GELENEKSEL ISITMA YOLUYLA SENTEZİ, YAPI KARAKTERİZASYONU VE TAUTOMERİK ÖZELLİKLERİNİN DENEYSEL VE TEORİK OLARAK İNCELENMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Emel ERMİŞ

      2015-05-01

      Full Text Available 2-Allil-6,6'-[(3,3'-dimetoksi[1,1'-bifenil]-4,4'-diyilbis(nitrilometiliden]bis-fenol (3 Schiff bazı bileşiği, 3-allilsalisilaldehitin (1 o-dianisidin (2 ile kondenzasyon reaksiyonundan geleneksel ısıtma ve mikrodalga-ışınlama yöntemi kullanılarak sentezlendi. Bileşik (3’ün kimyasal yapısı element analizi, FTIR, 1H NMR, ve 13C NMR teknikleri kullanılarak karakterize edildi. Bileşiğin farklı organik çözücülerde fenol-imin (O-H…N ve keto-amin (O…H-N tautomerik dengeleri, UV-görünür bölge spektrofotometrik yöntem kullanılarak incelendi ve keto-amin yüzdeleri hesaplandı. Ayrıca, bileşiğin geometrisi, farklı çözücülerdeki fenol-imin ve keto-amin tautomerlerinin enerjisi, moleküliçi O-H…N ve O…H-N hidrojen bağ uzunluğu, UV-görünür bölge uyarılma enerjisi ve ossilatör kuvveti DFT (B3LYP/6-311+G(d,p hesaplama yöntemiyle teorik olarak hesaplandı ve hesaplamalar deneysel sonuçlar ile karşılaştırıldı.

    15. Area Studies and Eastern Europe: How Eastern Europe Collapsed

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mirjana Kasapović

      2007-01-01

      Full Text Available In the first part, the author outlines the development of area studies in contemporary comparative politics, and points to their importance for the development of political science. In the second part, she examines the methodology – research design and methods – of regional comparatistics, paying particular attention to the problem of defining the region as a central category in this field of comparative politics. The third and central part is focused on the emergence of Eastern Europe as a historical-political and socio-cultural region in the course of history, especially after World War II, and on its dissolution in the processes of democratic transformation of communist regimes in the last two decades. The dissolution of Eastern Europe has resulted in restoration of a tripartite political geography in the area which it used to take up, made up of Central Europe, Southeast Europe and the proper Eastern Europe.

    16. Mersin (Myrtus communis L. Meyvesinin bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Musa Özcan

      2015-02-01

      Full Text Available İçel’den (Büyükeceli-Gülnar toplanan farklı büyüklük ve renklerdeki mersin (Myrtus communis L. meyvelerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Mor meyvelerde antosiyanin tespit edilirken beyaz renklide bulunmamıştır. Mor meyvelerde tanen miktarı beyazlara göre oldukça yüksektir. Titrasyon asitliği mor meyvelerde aynı olup, beyaza göre yüksektir. Meyveler mineral bakımından zengindir ve en yüksek olarak potasyum belirlenmiştir.

    17. Mersin (Myrtus communis L.) Meyvesinin bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

      OpenAIRE

      Özcan, Musa; Akbulut, Mehmet

      1998-01-01

      İçel’den (Büyükeceli-Gülnar) toplanan farklı büyüklük ve renklerdeki mersin (Myrtus communis L.) meyvelerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Mor meyvelerde antosiyanin tespit edilirken beyaz renklide bulunmamıştır. Mor meyvelerde tanen miktarı beyazlara göre oldukça yüksektir. Titrasyon asitliği mor meyvelerde aynı olup, beyaza göre yüksektir. Meyveler mineral bakımından zengindir ve en yüksek olarak potasyum belirlenmiştir. 

    18. İCMÂ TEORİSİ VE BÂKILLÂNÎ’NİN ETKİSİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Taha NAS

      2014-12-01

      Full Text Available Bu makalede, ilk dönem usûlcülerinden Bâkıllânî’nin icmâ anlayışı, kendisinden önceki iki usûlcü Şafiî ve Cessâs ile sonraki iki usûlcü Cüveynî ve Gazzâlî’nin görüşleri de dikkate alınarak incelenmiştir. Böylece Bâkıllânî’nin görüşleri ile birlikte ilk dönemlerde icmâın gelişimi bir nebze ortaya konulmaya çalışılmıştır. Hanefî usûlcü Cessâs’tan sonra kelamcıusûlcü olarak ilk defa icmâı geniş bir şekilde ele alan Bâkıllânî, aynızamanda icmâıilk tanımlayan usûlcüllerden biri olmuştur. Daha sonra icmâın gerçekleşmesinin imkânını tartışmış ve bunun mümkün olduğunu, ilk dönemlerde bunun sabit olduğunu ve icmâın imkânını ve sübutunu reddedenlerin iddialarının geçersizliğini ifade etmiştir. İcmâın hücciyyetinin delillerinin akli değil, naklî olacağını söylemiş ve bu bağlamda Kur’an’dan bazı ayetleri ve bazı hadislerin ortak manasını delil olarak aktarmıştır. Ayrıca icmâın gerçekleşmesinin şartlarını, geçerli olduğu alanları ve diğer bir takım fer’î meseleleri incelemiştir.

    19. Heat Roadmap Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      Connolly, David; Mathiesen, Brian Vad; Lund, Henrik

      2015-01-01

      This document is a summary of the key technical inputs for the modelling of the heat strategy for Europe outlined in the latest Heat Roadmap Europe studies [1, 2]. These studies quantify the impact of alternative heating strategies for Europe in 2030 and 2050. The study is based on geographical...... information systems (GIS) and energy system analyses. In this report, the inputs for other modelling tools such as PRIMES are presented, in order to enable other researches to generate similar heating scenarios for Europe. Although Heat Roadmap Europe presents a complete heat strategy for Europe, which...... includes energy efficiency, individual heating units (such as boilers and heat pumps), and heat networks, the recommendations here are primarily relating to the potential and modelling of district heating. Although other solutions will play a significant role in decarbonising the heating and cooling sector...

    20. Hizmet Öncesi ve İçi İngilizce Öğretmenlerinin Özyeterlik Algıları ve Öğretmeye Yönelik Endişeleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Demet Yaylı

      2015-05-01

      Full Text Available Bu çalışma hizmet öncesi ve hizmet içi İngilizce öğretmenlerinin özyeterlik algılarını, öğretmeye yönelik endişelerini ve endişe ve özyeterlik ölçeklerinin alt boyutlarından elde edilen bulguların kendi içlerinde ve birbirleriyle olan ilişkilerini incelemiştir. Bu amaçla, Öğretmen Özyeterlik Ölçeği ve Öğretmeye Yönelik Endişeler Ölçeği kullanılmıştır. Öncelikle, hizmet içi İngilizce öğretmenlerinin özyeterlik algısı daha yüksek gözlenirken, hizmet öncesi İngilizce öğretmenlerinin ise endişe düzeyi daha yüksek olarak izlenmiştir. Ayrıca, hem hizmet öncesi hem de hizmet içi İngilizce öğretmenlerinden elde edilen özyeterlik ve endişe ölçeklerinin alt boyutlarında gözlenen bulgular kendi içinde karşılaştırıldığında olumlu yönde güçlü bir ilişki ortaya koymaktadır. Diğer bir deyişle, özyeterlik alt boyutlarından birinde gözlenecek bir artış başka bir alt boyutta da artışa neden olabilecektir. Son olarak, bu alt boyutlardan elde edilen bulgular endişe ve özyeterlik olarak birbirleriyle karşılaştırıldığında ise olumsuz yönde dengeli bir ilişki gözlenmiştir. Bu da öğretmenin özyeterlik algısının yüksek olmasının endişe düzeyinin düşük olmasını beraberinde getireceği şeklinde yorumlanabilir

    1. Interfacing with in-Situ Data Networks during the Arctic Boreal Vulnerability Experiment (ABoVE)

      Science.gov (United States)

      McInerney, M.; Griffith, P. C.; Duffy, D.; Hoy, E.; Schnase, J. L.; Sinno, S.; Thompson, J. H.

      2014-12-01

      The Arctic Boreal Vulnerability Experiment (ABoVE) is designed to improve understanding of the causes and impacts of ecological changes in Arctic/boreal regions, and will integrate field-based studies, modeling, and data from airborne and satellite remote sensing. ABoVE will result in a fuller understanding of ecosystem vulnerability and resilience to environmental change in the Arctic and boreal regions of western North America, and provide scientific information required to develop options for societal responses to the impacts of these changes. The studies sponsored by NASA during ABoVE will be coordinated with research and in-situ monitoring activities being sponsored by a number of national and international partners. The NASA Center for Climate Simulation at the Goddard Space Flight Center has partnered with the NASA Carbon Cycle & Ecosystems Office to create a science cloud designed for this field campaign - the ABoVE Science Cloud (ASC). The ASC combines high performance computing with emerging technologies to create an environment specifically designed for large-scale modeling, analysis of remote sensing data, copious disk storage with integrated data management, and integration of core variables from in-situ networks identified by the ABoVE Science Definition Team. In this talk, we will present the scientific requirements driving the development of the ABoVE Science Cloud, discuss the necessary interfaces, both computational and human, with in-situ monitoring networks, and show examples of how the ASC is being used to meet the needs of the ABoVE campaign.

    2. Towards a contrail climatology from NOAA-satellite images over Europe

      Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

      Bakan, S [Max-Planck-Institut fuer Meteorologie, Hamburg (Germany); Betancor, M [Hamburg Univ. (Germany). Meteorologisches Inst.; Gayler, V [Hamburg Univ. (Germany). Meteorologisches Inst.; Grassl, H [Hamburg Univ. (Germany). Meteorologisches Inst.; [Max-Planck-Institut fuer Meteorologie, Hamburg (Germany)

      1993-11-01

      Contrail cloudiness over Europe and the eastern part of the North Atlantic Ocean was analyzed for the two periods Sept. 1979-Dec. 1981 and Sept. 1989-Aug. 1992 by visual inspection of quicklook photographic prints of NOAA/AVHRR infrared images. The averaged contrail cover exhibits maximum values along the transatlantic flight corridor around 50 N (of almost 2%) and over western Europe resulting in 0.5% contrail cloudiness on the average. A strong yearly cycle appears with a maximum (<2%) in spring and summer over the Atlantic and a smaller maximum (<1%) in winter over southwestern Europe. Comparing the two time periods of one decade separation there is a significant decrease in contrail cloudiness over western Europe and a significant increase over the North Atlantic observable between March and July. Contrail cloud cover during daytime is about twice as high as during nighttime. Contrails are preferably found in larger fields of 1000 km diameter which last usually for more than one day. Causes, possible errors and consequences are discussed. (orig.)

    3. Towards a contrail climatology from NOAA-satellite images over Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Bakan, S.; Betancor, M.

      1993-01-01

      Contrail cloudiness over Europe and the eastern part of the North Atlantic Ocean was analyzed for the two periods Sept. 1979-Dec. 1981 and Sept. 1989-Aug. 1992 by visual inspection of quicklook photographic prints of NOAA/AVHRR infrared images. The averaged contrail cover exhibits maximum values along the transatlantic flight corridor around 50 N (of almost 2%) and over western Europe resulting in 0.5% contrail cloudiness on the average. A strong yearly cycle appears with a maximum (<2%) in spring and summer over the Atlantic and a smaller maximum (<1%) in winter over southwestern Europe. Comparing the two time periods of one decade separation there is a significant decrease in contrail cloudiness over western Europe and a significant increase over the North Atlantic observable between March and July. Contrail cloud cover during daytime is about twice as high as during nighttime. Contrails are preferably found in larger fields of 1000 km diameter which last usually for more than one day. Causes, possible errors and consequences are discussed. (orig.)

    4. Emeklilik Fonları ve Finansal İstikrar: Şili ve Türkiye Örneklerinden Dersler(Pension Funds and Financial Stability: Lessons from Chile and Turkey

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Vedat Akgiray

      2016-03-01

      Full Text Available Emeklilik fonları, i uzun vadeli yatırım perspektifine sahip olması, ii finansal piyasalardaki oynaklığı uzun vadeye yayarak absorbe edebilmesi, ve iii yatırımlarını hisse senedi ve altyapı fonları ile reel ekonomiye aktarmaları sayesinde; finansal piyasalardaki oynaklığın azalmasına katkıda bulunmaktadır. Bu çalışma, gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ,  emeklilik fonlarının ekonomideki payının en düşük olduğu ülkelerden Türkiye'de (%2 ve en yüksek olduğu ülkelerden Şili'de (%66 emeklilik sistemlerinin karşılaştırmalı analizini sunarak, emeklilik fonlarının finansal piyasalardaki oynaklığa olan etkisini 2004-2014 dönemi için incelemektedir. Çalışma aynı zamanda, Türkiye’de uygulanması planlanan ‘otomatik katılım sistemi’ ve bu sistemi tamamlayıcı ‘fon ürünleri’ üzerine politika önerilerini de kapsamaktadır.

    5. EFFECT OF TIME OF DAY ON THE RELATIONSHIP BETWEEN LACTATE AND VENTILATORY THRESHOLDS: A BRIEF REPORT

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Fadil Ozyener

      2002-12-01

      Full Text Available The purpose of this investigation was to study the effect of time of day on the relationship between lactate (LT and ventilatory thresholds (VT of pulmonary oxygen uptake (VO2. Seven moderately active male volunteers (26.3±3.0 years, 1.74±0.08 m, 76±5 kg performed a maximal incremental test (increases of 30 W every 2 min on a cycle ergometer on consecutive days at 0900 h, 1400h and 1900 h in a randomized fashion. The anaerobic threshold was determined using both ventilatory gas analysis and blood lactate measures. Each of the following variables was recorded both at VT and the LT; heart rate (HR, beats.min-1, minute ventilation (VE, L.min-1, respiratory exchange ratio (RER, time to threshold (Time, sec, oxygen uptake (VO2, ml.kg-1.min-1 and VO2 as a percentage of maximal oxygen uptake (%VO2max. The correlations between VT and LT variables analyzed by Pearson product moment correlations for each time of day. ANOVA was used to compare the data obtained at different times of the day. There were no significant differences for the data related to time of day either for ventilatory gas analysis or lactate measurements. The correlation coefficients between VT and LT variables were moderate to high (r=0.56-0.94 for time of day. However, the correlations for HR, VO2, and %VO2max (r=0.81-0.94 were slightly stronger compared with Time, VE and RER (r=0.56-0.88. It was concluded that, the data at VT and LT were not influenced by time of day

    6. Rodinný dům ve svahu

      OpenAIRE

      Hrubý, Libor

      2013-01-01

      Bakalářská práce, zabývající se projektovou dokumentací stavební části ve stupni pro provedení stavby na novostavbu samostatně stojícího rodinného domu ve svahu. Objekt je dvoupodlažní, podsklepený. Svislé konstrukce z vápenopískového zdícího systému KM Beta Sendwix. Stropní konstrukce z předpjatých stropních panelů Spiroll. Zastřešení provedeno pultovou vegetační střechou se sklonem 10%, plochou střechou s terasovou úpravou a plochou vegetační střechou. Dispozičně je objekt rozdělen na klido...

    7. Afyon, Konya ve Eskişehir İllerinde Keçilerde Pestivirus ve Parainfluenzavirus Tip 3 Enfeksiyonlarının Serolojik Olarak Araştırılması

      OpenAIRE

      Gür, S; Erol, N; Yapıcı, O

      2014-01-01

      Bu çalışmada sağlıklı ve respiratorik-reprodüktif bozukluklar görülen keçi sürülerinde Pestivirus ve Parainfluenzavirus 3 (PI-3) enfeksiyonları serolojik olarak araştırıldı. Afyonkarahisar, Konya ve Eskişehir illerindeki 7 sürüden toplam 1346 kan örneği elde edildi. Mikronötralizasyon test sonucuna göre, sürü bazında pestivirus spesifik antikorların %35.2 ile %78.8 arasında değiştiği belirlenirken PI-3 için %17.5 ile %62 aralığında olduğu tespit edildi. Toplamda, 933 (%69.3) ve 584 (%43.3) ke...

    8. GELECEĞİN FİNANSMAN TEKNİĞİ: BARTER ve MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

      OpenAIRE

      ATABEY, N. Ata; YILMAZ, Baki

      2001-01-01

      Barter, ekonomik kriz dönemlerinde mal ve hizmetlerin takas yolu ile satıldığı ve satın alındığı bir pazarda paranın maliyetini en az düzeye indirmek için geliştirilmiş alternatif finansman tekniklerinden biridir. Barter sistemi, işletmelerde pazarlama, satınalma ve finansman fonksiyonlarını bir arada yürüten barter organizasyonları sayesinde gelişerek yaygınlaşmaktadır. Çalışmamızda barter tekniğinin tanıtılması, işleyişi ve muhasebeleştirilmesi üzerinde durulmuştur....

    9. Europe of electricity and gas - Actors, markets, regulations

      International Nuclear Information System (INIS)

      Grand, Emmanuelle; Veyrenc, Thomas; Chevalier, Jean-Marie

      2011-01-01

      In about 20 years, radical transformations have deeply changed the electricity and natural gas sectors in Europe. Liberalization, deregulation and Europeanization have been the key words of a flood of change which is still going on today. With time, new issues have appeared: climate change, security of supplies, fossil fuels exhaustion, promotion of renewable energy sources have become part of energy policies. This book tackles this reconfiguration face on and offers some tools to understand the present day complexity of the electricity and gas sector in Europe. Using several schemes and taking into consideration the most recent data, it combines theory and practice to explain the evolutions in progress. It put them into perspective in a synthetic and pedagogical way with several concrete examples

    10. Türkiye’de Yetiştirilen Nohut Çeşitlerinin Pişme Kalitesi ve Kompozisyonu (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Recai Ercan

      2015-02-01

      Full Text Available Türkiye’de 2 bölgede yetiştirilen 7 nohut genotiplerinin fiziksel kriterleri ve pişme kalitesi ile mineral madde, tiyamin ve riboflavin miktarları saptanmıştır. Şişme indeksi, hidrasyon indeksi, kuru ve yaş pişme süresi ile K, Ca, Mg, Na ve riboflavin miktarları başlıca genotipinden etkilenmiştir. Kuru ve yaş ağırlık, kuru ve yaş hacim, hidrasyon ve şişme kapasitesi ile Cu, Zn ve tiyamin miktarı ise çevreden etkilenmiştir. Zn ve P miktarı önemli düzeyde (p<0.05 pişme süresi eli ilişkili olmuştur. Şişme indeksi ise kuru pişme süresi ile önemli düzeyde (p<0.01 ilişkili olmuştur.

    11. ALTERNATİF DİZEL MOTOR YAKITI OLARAK BİYODİZEL VE ETANOLÜN KARŞILAŞTIRILMASI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nazım USTA

      2005-03-01

      Full Text Available Biyodizel ve etanol, dizel motorlar için yenilenebilir alternatif yakıtlardır ve farklı oranlarda No. 2 dizel yakıta karıştırılarak dizel motorlarda kullanılabilirler. Etanol tek bir kimyasal yapıya ve belli özelliklere sahip yakıt olmasına rağmen, biyodizellerin özellikleri elde edildikleri yağın cinsine ve esterleştirme metodlarına bağlı olarak değişmektedir. Bu çalışmada etanol ve iki farklı biyodizelin özellikleri No. 2 dizel yakıt ile karşılaştırılmış, etanol ve biyodizellerin ön yanma odalı turbo dizel bir motorun performans ve emisyonlarına etkileri incelenmiştir. Kullanılan alternatif yakıtlar CO, is ve SO2 emisyonlarının azalmasını sağlarken, NOx emisyonunda artışa sebep olmuştur. Etanol ilavesi güçte bir miktar düşmeye sebep olurken, biyodizel ilavesi dizel yakıta göre çok az oranda güç artışı sağlamıştır.

    12. Menemen Ekolojik Koşullarında Lavanta (Lavandula spp.) Tür ve Çeşitlerinin Morfolojik, Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

      OpenAIRE

      Karık, Ünal; Çiçek, Fatih; Çınar, Orçun

      2017-01-01

      Bu çalışma Menemen ekolojik koşullarında lavanta (Lavandula spp.) tür ve çeşitlerininmorfolojik, verim ve kalite özelliklerini belirlemek amacı ile 2015-2016yılları arasında yürütülmüştür. Çalışmada 2 farklı türe ait 8 farklı ticarilavanta çeşidi kullanılmıştır. 2 yıl sonucunda elde edilen veriler ışığında türve çeşitler arasında önemli farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir. Lavandintipi çeşitler, verim özellikleri açısından lavander tipi çeşitlerin önünegeçerken,  uçucu yağ oranı ve uçucu...

    13. Adolescent binge-pattern alcohol exposure alters genome-wide DNA methylation patterns in the hypothalamus of alcohol-naïve male offspring.

      Science.gov (United States)

      Asimes, AnnaDorothea; Torcaso, Audrey; Pinceti, Elena; Kim, Chun K; Zeleznik-Le, Nancy J; Pak, Toni R

      2017-05-01

      Teenage binge drinking is a major health concern in the United States, with 21% of teenagers reporting binge-pattern drinking behavior in the previous 30 days. Recently, our lab showed that alcohol-naïve offspring of rats exposed to alcohol during adolescence exhibited altered gene expression profiles in the hypothalamus, a brain region involved in stress regulation. We employed Enhanced Reduced Representation Bisulfite Sequencing as an unbiased approach to test the hypothesis that parental exposure to binge-pattern alcohol during adolescence alters DNA methylation profiles in their alcohol-naïve offspring. Wistar rats were administered a repeated binge-ethanol exposure paradigm during early (postnatal day (PND) 37-44) and late (PND 67-74) adolescent development. Animals were mated 24 h after the last ethanol dose and subsequent offspring were produced. Analysis of male PND7 offspring revealed that offspring of alcohol-exposed parents exhibited differential DNA methylation patterns in the hypothalamus. The differentially methylated cytosines (DMCs) were distinct between offspring depending on which parent was exposed to ethanol. Moreover, novel DMCs were observed when both parents were exposed to ethanol and many DMCs from single parent ethanol exposure were not recapitulated with dual parent exposure. We also measured mRNA expression of several differentially methylated genes and some, but not all, showed correlative changes in expression. Importantly, methylation was not a direct predictor of expression levels, underscoring the complexity of transcriptional regulation. Overall, we demonstrate that adolescent binge ethanol exposure causes altered genome-wide DNA methylation patterns in the hypothalamus of alcohol-naïve offspring. Copyright © 2016 Elsevier Inc. All rights reserved.

    14. Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Edip ŞENYÜREK

      2012-12-01

      Full Text Available İnternet üzerinden sanal firmalar aracılığıyla alışveriş yapmak artan ilgi görmektedir. Müşteriler beğenebilecekleri ürünleri zaman ve/veya paralarını boşa harcamadan satın almak isterler. Müşterilerine bu süreçte yardımcı olmak için birçok sanal şirket öneri sistemlerinden yararlanıp müşterilerine en-iyi-N önerileri sunmaktadır. En benzer varlıkları belirlemede kullanılan benzerlik ölçütleri en-iyi-N önerileri hizmetinin genel performansını etkileyebilir. İkili değerler üzerinde işlem yapan birçok benzerlik ölçütü bulunmasına rağmen bunların en-iyi-N önerilerinin doğruluğu ve çevrimiçi performansı üzerindeki etkisi detaylı biçimde çalışılmamıştır. yapıldı. Ayrıca en-iyi-N öneri algoritması en benzer kullanıcıların verisi öneri üretilirken kullanılacak şekilde değiştirildi. Değişen kontrol parametrelerinin performansa olan etkisi araştırıldı. Deneysel sonuçlar doğruluk ve performans açısından analiz edilerek bazı öneriler sunuldu

    15. A vitamini ve anne çocuk sağlığı Derleme

      OpenAIRE

      Günlemez, Ayla; Atasay, Begüm; Arsan, Saadet

      2014-01-01

      A vitamini normal görmede hücre farklılaşmasında çoğalmasında ve epitelial bütünlüğün sağlanmasında kritik rol oynar Gelişmekte olan ülkelerde A vitamini eksikliği önemli ve önlenebilir halk sağlığı sorunlarından biridir Bu makalede dünyada ve Türkiye’de A vitamini eksikliği ve anne çocuk sağlığı üzerine etkileri tartışılmaktadır Anahtar Kelimeler: A vitamini anne sağlığı çocuk sağlığıSummaryVitamin A has a critical role in normal vision cell differantiation proliferation and maintanence of e...

    16. Anneden Allah'a: Bağlanma Teorisi ve İslâm'da Allah Tasavvuru

      OpenAIRE

      HAYTA, Akif

      2006-01-01

      John Bowlby tarafından geliştirilen bağlanma teorisi, yaşam boyu süren psikolojik bir sosyal ve kişilik gelişim teorisidir. Bağlanma teorisi bebek-çocuk ve bakıcısı arasındaki bağın gelişimi ve bu ilişkinin çeşitli fonksiyonlarının daha sonraki psikolojik gelişim üzerindeki etkilerine odaklanmıştır. Bağlanma teorisi bebek ve çocuk üzerine yapılan çalışmaları önemli derecede etkilemiş ve yığınla araştırmaya konu olmuştur. Aynı zamanda geniş bir alana yayılarak din psikolojisi araştırmalarında ...

    17. Etno-Dinsel Bir Topluluk Olan Ezidilerin Batman ve Çevresindeki Son Yerleşim Yerleri ve Nüfusları Üzerine On Final Settlement Places and Population of Ezidis, an Ethno-Religious Community, in Batman and nearby Vicinity

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muammer ULUTÜRK

      2013-07-01

      Full Text Available Ezidism is a different religion which was institutionalized afterSheikh Adiy b. Musafir, who is accepted as the founder of it in XIIcentury, and shows syncretic features since it has been affected bydifferent belief systems; and is an ethno religion whose members havebeen formed by Kurds.Today, there are few Ezidis numerically in some villages of Beşiri,a provincial town, and in Batman. Ezidi population which wasapproximately 140 by the end of 2012 is decreasing in Beşiri towncentre, in its villages and in Batman day by day. The population cannotbe determined exactly; however, it is estimated that there are 3-5 Ezidifamilies living in Batman centre. Ezidis, whom we visited in villages ofBeşiri and in Beşiri centre within the context of this study in2012, migrated especially into European countries and Northern Iraqbecause of political, economic and religious reasons they experienced in1980s. This migration has accelerated since the early of 1990, and stillcontinues. Because of the migration into European countries such asGermany, Sweden, Switzerland, the Netherlands and Denmark, theEzidi population in Batman and its nearby vicinity is at the risk of beingextinct.This study aims to find out the final state, the most recentresidential places and Ezidi population in Batman and its vicinity whosenumber, we think, will descend to zero in terms of population unlessthere happens a reverse migration from abroad in the future. Duringthe research, some Ezidi villages could not be visited because ofsecurity reasons, yet the information was obtained from some Ezidiswho accepted our requests to interview in return for their names notbeing declared. Ezidilik, XII. yüzyılda kurucusu olduğu kabul edilen Şeyh Adiy b. Müsafir’den sonra kurumsallaşan, farklı din ve inanç sistemlerinden etkilenmesi sebebiyle senkretik özellikler gösteren ve mensuplarını Kürtlerin oluşturduğu bir etno-din’dir.Günümüzde Batman İlinin sadece Beşiri

    18. Antakya Şehri ve Yakın Çevresinde Meydana Gelen Erozyonun Coğrafi Dağılışı ve Analizi Geographical Distribution And Analysis Of The Erosion Occurred In Aktakya And Its Close Environment

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mehmet DEĞERLİYURT

      2013-09-01

      Full Text Available Soil erosion which is in general studied under two headingsnamed as natural and geological erosion and accelerated erosion leadsto the movement of soil on earth into the seas and lakes day by day. Inrecent years, soil as one of the natural resources from which wasbenefited for thousands of years were much more utilized due to rapidincreases in world population. Thus, farming on inclined terrains wasalso initiated besides flat terrains as the force on the utilization of soilwas gradually increased. On the other hand, the areas which must beutilized as rangeland and forest land were also opened to farming.Consequently, the more intense use of soil for different purposestogether with the negative interventions on the environment broughtwith a serious environmental problem such as erosion.The goal of this study is to calculate the amount of sediments lostduring the erosion occurred in the close environment of Antakya whichis the city center of Hatay. In this context, RUSLE method in whichRainfall erosivity (R, Soil erodibility (K, Length of Land Slope (LS, LandCover (C and Support Practice Factor (P involved were used. Accordingto the analysis, it was calculated that the loss of soil in the study areawas between 0 and 26.02 ton/ha/year. Moreover, it was determinedthat 22 % of the study area has severe and very severe erosion occured.This study is very important to locate the areas which are sensitive toerosion in Mediterranean region. Besides, it is helpful for theinstitutions and organizations who have the authority to takeprecautions and make decisions on their issues as an instructive work. Genel anlamda, doğal veya jeolojik erozyon ile hızlandırılmış erozyon diye iki başlık altında incelenen toprak erozyonu yeryüzündeki toprağın her geçen gün deniz ve göl ortamlarına taşınmasına neden olmaktadır. Binlerce yıldır kendisinden yararlanılan doğal kaynaklardan biri olan toprak, günümüze yakın dönemlerde dünya n

    19. Psoriasisin Sistemik Tedavi Kilavuzu: Yöntem Seçimi ve Izlemle Ilgili Pratik Öneriler, Tartismali Konular

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Tülin Ergun

      2007-03-01

      Full Text Available Psoriasis, sik görülen, çogu kez yasam boyunca süren ve genellikle tedaviyle yok edilemeyen bir hastaliktir. Bu durum, hastalarin yasam boyunca tedavi edilmesini ve özellikle siddetli hastaligi olan hastalarda, önemli yan etkileri olan ilaçlarin uzun süreli kullanilmasini gerektirir. Bu derlemenin amaci, dermatoji uzmanina, orta ve siddetli psoriasisi olan bir hastayla karsilastiginda hangi yöntemi seçmesi gerektigiyle ilgili rehberlik edebilmektir. Bu baglamda fototerapi, geleneksel ve biyolojik tedavi ajanlari, avantaj ve dezavantajlari, izlemde dikkat edilmesi gereken yönleriyle tartisilacaktir.

    20. NİĞDE, ELMALI GÜNEYİ S-TİPİ BİYOTİT GRANİTOİDLERİ VE ANKLAVLARININ PETROLOJİSİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hüseyin KURT

      2006-02-01

      Full Text Available Biyotit granitoidler başlıca kuvars, biyotit, plajiyoklas, K-feldispat, muskovit nadiren amfibol içerirler. Tali bileşen olarak apatit, zirkon, allanit ve ikincil olarak klorit ve serisit içerirler. Anklavlar başlıca plajiyoklas, amfibol, ojit, biyotit, tali bileşen olarak sfen, zirkon ve ikincil olarak kalsit ve epidot minerallerini içerirler. Metalumino bileşimli anklav içeren, granitoidler S-tip granitlere ait kimyasal ve mineralojik özellikler gösterirler: peralumino (A/CNK oranı >1.15 bileşim ve muskovit minerali. Granitoidler büyük iyonlu litofil element (BİLE ve hafif nadir toprak elementlerce (HNTE zenginleşme ve ağır nadir toprak elementlerce fakirleşme (ANTE sunarlar. Bu durum granitoidlerin kabuk ergimesiyle oluştuğunu, negatif Eu anomalisi ve büyük iyon litofil elementlerince zenginlik göstermeleri plajiyoklasların fraksiyonlaşmada etkisini göstermektedir. Anklavlarda büyük iyonlu litofil element (BİLE zenginleşmesi, yüksek alan enerjili elementlerde (YAEE fakirleşme, nadir toprak element (NTE dağılımlarında yataya yakın desen vermeleri ve negatif Eu anomalisi göstermeleri, anklavların litosferik mantodan kaynaklandığını ve hornblend, plajiyoklasların fraksiyonlaşmada etkisini göstermektedir. Arazi, petrografik ve jeokimyasal verilere dayanarak, volkanik yay özellikli granitlerin mafik magmanın kabuğa sokulması ve muhtemelen kabuk kalınlaşması ile oluştuğu ve mafik magma ile fiziksel olarak karışarak anklavları oluşturduğu ileri sürülmüştür.

    1. ADRENOMEDULLİN VE DİYABET Adrenomedullin And Diabetes

      OpenAIRE

      BAYRAM, Zeliha; S. ÖZDEM, Sadi

      2018-01-01

      ÖZETAdrenomedullin (ADM) son dönemde keşfedilen, çok fonksiyonu olan bir peptiddir. Karakteristiketkileri arasında vazodilatör etkisi ve hipotansif özellikleri yer almaktadır. Farklı organlardayaygın bir üretim ve ekspresyonunun olduğu düşünüldüğünde ADM, çeşitli biyolojik sistemlerdeotokrin, endokrin ya da parakrin bir mediyatör olarak rol oynayabilir. Plazma ADM düzeylerininçeşitli hastalıklarda artması, ADM’nin hastalık durumlarında olası bir modülatör rolüne işaretetmektedir. Kardiyovaskü...

    2. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2016-04-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databasesBASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, DOAJ, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    3. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak İçindekiler

      2016-08-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databasesBASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    4. Bıldırcın ve Ördek Yumurtalarında Maya-Küf ve Total Bakteri Açısından İncelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Işın Var

      2015-02-01

      Full Text Available Bıldırcın yumurtası, besin değeri yönünden tavuk yumurtasından oransal olarak daha zengin kabul edilmektedir. Daha çok salata, pasta, mayonez vb. yapımında yaygın olarak kullanılan ördek yumurtası (Pekin ördeği tavuk yumurtasına göre daha büyük olup, ağırlıkları 70-90 g arasında değişmektedir. Bıldırcın yumurtası son yıllarda özellikle küçük çocuk ve yaşlı beslenmesinde önem kazanmıştır. Bunun yanısıra bazı hastalıkların tedavisi amacıyla da halk arasında oldukça yaygın kullanılmaktadır. Özellikle çiğ olarak tüketilen bıldırcın yumurtaları zaman zaman içerdikleri patojen mikroorganizmalarla tehlikeli olabilmektedirler. Bu çalışmada bıldırcın ve ördek yumurtalarında maya-küf ve total bakteri aranmıştır. Bıldırcın ve ördek yumurtalarının özellikle kabuğunda hem total bakteri hem de maya-küf bulunmuştur. Bıldırcın yumurtasının akı ve sarısında ise zaman zaman kontaminasyonla karşılaşılmıştır.

    5. TÜRKİYE’DE PETROL TALEBİNİN FİYAT VE GELİR ESNEKLİKLERİ: ARDL SINIR TESTİ VE NEDENSELLİK ANALİZİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muhammed Şehid GÖRÜŞ

      2016-03-01

      Full Text Available ÖZ: Bu çalışmanın temel amacı, 1970-2013 dönemleri arasında Türkiye’nin petrol talebinin fiyat ve gelir esnekliklerini tahmin etmek ve petrol fiyatı, petrol talebi ve gelir düzeyi arasındaki nedensellik ilişkisinin yönünü tespit etmektir. Çalışmada tahmin yöntemleri olarak ARDL Sınır Testi yaklaşımı ve Toda-Yamamoto (1995 Granger Nedensellik Testi kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda değişkenler arasında bir eşbütünleşme ilişkisinin mevcut olduğu gözlemlenmiştir Elde edilen sonuçlara göre, uzun dönemde petrol talebinin fiyat esnekliği -0,17; gelir esnekliği ise 0,51 olarak hesaplanmıştır. Diğer yandan, kısa dönemdeki fiyat esnekliği ise -0,08; gelir esnekliği ise 0,59 olarak tahmin edilmiştir. Elde edilen ampirik sonuçlara göre, petrol talebinin fiyat ve gelir esneklikleri hem uzun dönemde hem de kısa dönemde inelastiktir. Nedensellik Testi sonuçlarına göre ise petrol fiyatından petrol talebine doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Bu sonuçlardan Türkiye’de petrol fiyatı ve gelir düzeyinin petrol talebi üzerinde kısa ve uzun dönemde güçlü bir etkisinin olmadığı, bunun temel nedeninin ise petrolün zorunlu mallar arasında yer almasından kaynaklandığı söylenebilir. ABSTRACT: The primary objective of this paper is estimating price elasticity and income elasticity of oil demand, and causality relationship between variables with respect to Turkish economy for the period of 1970 and 2013. In the study, ARDL Bound Test approach and Toda-Yamamoto (1995 Granger Causality Test are employed as an estimation method. According to bound test analysis, a cointegration relationship is found between variables. Empirical findings show that long-run price and income elasticity of oil demand in Turkey is -0.17 and 0.51 respectively. On the other hand, short-run price and income elasticity of oil demand estimated as -0.08 and 0.59 respectively

    6. WOMEN AND THE SOCIO- PYSCHOLOGIC CHARACTERISTICS OF WOMAN IN IDIOMS AND PROVERB ABSTRACT ATASÖZÜ VE DEYİMLERDE KADIN VE KADININ SOSYO-PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Zekerya BATUR

      2011-09-01

      Full Text Available Proverbs and idioms are seen as a data source shedding light on a society's social structure. These data sources reveal social relations, daily life and the cultural context. Proverbs and idioms are thought to hold an important place to understand the society’s views towards individual's attitude and behavior from the past to present. This study made by general scanning model. Proverbs and idioms were scanned and words, which included women, identified. After that, meaning and mission of woman in bloc words analyzed. In conclusion, women showed sometimes source of fidelity, sometimes dishonored affection, sometimes hostility and sometimes antagonism and repulsion in bloc words. Atasözü ve deyimler, bir toplumun sosyal yapısına ışık tutan birer veri kaynağı olarak görülmektedir. Bu veri kaynakları sosyal ilişkileri, günlük yaşamı ve kültürel yapıyı gözler önüne sermektedir. Toplumun geçmişten günümüze bireyin tutum ve davranışlarına ilişkin bakışını anlamak için atasözü ve deyimlerin önemli bir yer tuttuğu düşünülmektedir. Bu çalışma genel tarama modelinde yapılmıştır. Çalışmada atasözleri ve deyimler taranarak kadın kavramının geçtiği sözler tespit edilmiştir. Daha sonra kadının kalıp sözlerdeki anlamı ve görevi sözlerden hareketle incelenmiştir. Sonuçta kalıplaşmış sözlerde kadın, bazen sadakatin bazen karşılıksız sevginin bazen düşmanlığın bazen de kin ve nefretin kaynağı olarak gösterilmiştir.

    7. Gabriel Tarde ve Medya-Toplum İlişkisini Yeniden Keşfetmek

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Murat Sadullah Çebi

      2013-09-01

      Full Text Available ÖzBu çalışmanın amacı, Fransız sosyolog Gabriel Tarde’ın geliştirdiği ‘kamusal alan modeli’ üzerinden medya ve toplum ilişkisini yeniden keşfetmek, anlamak ve açıklamaktır. Tarde’ın kamusal alan modeli, karşılıklı etkileşen dört unsurdan oluşur: Basın, sohbet, kamuoyu, eylem. Tarde, modern toplumda basına önemli işlevler yükler. Tarde’a göre basın; bilgili, eleştirel ve rasyonel bir kamunun ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağlamıştır. İkinci olarak; kahvehane ve salonlarda cereyan eden bir kamusal tartışma ve müzakere biçimine, yani sohbetlere zemin oluşturmuştur. Üçüncü olarak; kamuoyunu dillendirmiş ve oluşturmuştur. Dördüncü olarak; bireylerin sosyal, politik ve ekonomik süreçlerdeki seçim ve kararlarını etkilemiştir. Nihayetinde, zihinlerde hayalî bir kurgu olarak millet ve milliyet fikrini oluşturmuştur. Araştırmada; Tarde’ın kamusal alan modelinin, iletişim biliminde ‘iki aşamalı iletişim akışı modeli’ olarak bilinen ‘sınırlı medya etkileri modeli’nin ilk örneklerinden biri olduğu sonucuna ulaşılacaktır. AbstractThe purpose of this study is to rediscover, to understand and to interpret, relationships between the mass media and society through public sphere model developed by French sociologist Gabriel Tarde. Tarde’s public sphere model consists of four elements: Press, conversation, public opinion and action. Tarde attributed important roles to press in modern society. Firstly, according to Tarde press provided to emerge and to develop of a knowledgeable, critical and rational public. Secondly, it formed a basis for public discussions and deliberations, in other words for conversations that took place in coffee houses and saloons. Thirdly, it expressed and created public opinion. Fourthly, it determined choices and decisions of people in social, economic and political processes. Lastly, it created the idea of nation and nationality

    8. Tutum, Değer Ve Özyeterlik Değişkenlerinin TIMSS-1999 ve TIMSS-2007 Sınavlarında Öğrencilerin Matematik Başarılarını Yordama Düzeyleri

      OpenAIRE

      DOĞAN, Nuri; BARIŞ, Fulya

      2010-01-01

      Bu araştırmada TIMSS–1999 ve TIMSS–2007 uygulamalarına giren Türk öğrencilerin bazı duyuşsalözelliklerinin matematik puanlarını yordama düzeyi incelenmiştir. TIMSS anketlerinde bulunan ve duyuşsalboyutları ölçen; tutum, değer ve öz-yeterlik puanları bağımsız değişken ve öğrencilerin matematik başarıpuanları bağımlı değişken olarak ele alınmıştır. Verilerin analizinde standart çoklu regresyon tekniğindenyararlanılmıştır. Analizler sonucunda, TIMSS-1999 ve TIMSS-2007 sınavlarında öğrencilerin m...

    9. Taxa de mortalidade por acidentes de trâsito e frota de veículos

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Samuel Kilsztajn

      2001-06-01

      Full Text Available OBJETIVO: A taxa de mortalidade específica por acidentes de trânsito de veículos a motor é usualmente utilizada para efeito das políticas de saúde pública. Para mensurar o grau de violência no trânsito, foi realizado estudo com o objetivo de analisar o número de óbitos por acidentes de trânsito por veículo a motor. MÉTODOS: Com base nos dados sobre frota de veículos, população e óbitos por acidente de trânsito, publicados no Statiscal Yearbook (1999, Demografic Yearbook (1997, Denatran (1999, Ministério da Saúde (2000 e Fundação IBGE (2000, foram estudados 61 países e 51 localidades brasileiras.A taxa de mortalidade específica foi decomposta em número de veículos por habitante e número de óbitos por veículo. Numa primeira aproximação, cada uma das amostras (internacional e brasileira foi subdividida em três grupos, de acordo com o número de veículos por habitante, para estudo da relação entre os três índices. Para testar a significância dessa relação, foi estimada uma função de regressão log-linear. RESULTADOS: Os resultados para as estimativas internacionais, assim como as do Brasil, demonstraram que, quanto maior o número de veículos por habitante, menor o número de óbitos por acidentes de trânsito por veículo, tendo-se elasticidade da ordem de -1,067, para as estimativas internacionais, e de -0,515, para as do Brasil. CONCLUSÕES: Para uma política de prevenção dos acidentes de trânsito, os resultados encontrados indicam a necessidade de estudar os fatores que possam explicar o maior número de óbitos por veículo nas regiões com menor número de veículos por habitante.

    10. Bibliometrický seminář ve Vídni

      Czech Academy of Sciences Publication Activity Database

      Laiblová Kadlecová, Ivana

      -, č. 2 (2012) E-ISSN 1805-2800 Keywords : bibliography databases * bibliometrics * citation indexes * Web of Science * Austria http://www.lib.cas.cz/casopis-informace/bibliometricky-seminar-ve-vidni/

    11. Creationism in Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      For decades, the creationist movement was primarily situated in the United States. Then, in the 1970s, American creationists found their ideas welcomed abroad, first in Australia and New Zealand, then in Korea, India, South Africa, Brazil, and elsewhere—including Europe, where creationism plays...... the teaching of creationism as a scientific discipline on an equal footing with the theory of evolution." Creationism in Europe offers a discerning introduction to the cultural history of modern Europe, the variety of worldviews in Europe, and the interplay of science and religion in a global context...

    12. Did European temperatures in 1540 exceed present-day records?

      Science.gov (United States)

      Orth, Rene; Vogel, Martha M.; Luterbacher, Jürg; Pfister, Christian; Seneviratne, Sonia I.

      2017-04-01

      There is strong evidence that the year 1540 was exceptionally dry and warm in Central Europe. Here we infer 1540 summer temperatures from the number of dry days (NDDs) in spring (March-May) and summer (June-August) in 1540 derived from historical documentary evidence published elsewhere, and compare our estimates with present-day temperatures. We translate the NDD values into temperature distributions using a linear relationship between modeled temperature and NDD from a 3000 year pre-industrial control simulation with the Community Earth System Model (CESM). Our results show medium confidence that summer mean temperatures (T JJA) and maximum temperatures (TXx) in Central Europe in 1540 were warmer than the respective present-day mean summer temperatures (assessed between 1966-2015). The model-based reconstruction suggests further that with a probability of 40%-70%, the highest daily temperatures in 1540 were even warmer than in 2003, while there is at most a 20% probability that the 1540 mean summer temperature was warmer than that of 2003 in Central Europe. As with other state-of-the-art analyses, the uncertainty of the reconstructed 1540 summer weather in this study is considerable, for instance as extrapolation is required because 1540-like events are not captured by the employed Earth system model (ESM), and neither by other ESMs. However, in addition to paleoclimatological approaches we introduce here an independent methodology to estimate 1540 temperatures, and contribute consequently to a reduced overall uncertainty in the analysis of this event. The characterization of such events and the related climate system functioning is particularly relevant in the context of global warming and the corresponding increase of extreme heat wave magnitude and occurrence frequency. Orth, R., M.M. Vogel, J. Luterbacher, C. Pfister, and S.I. Seneviratne, (2016): Did European temperatures in 1540 exceed present-day records? Env. Res. Lett., 11, 114021, doi: 10.1088/1748-9326/11/11/114021

    13. Pharmacokinetics and safety of fentanyl sublingual spray and fentanyl citrate intravenous: a multiple ascending dose study in opioid-naïve healthy volunteers.

      Science.gov (United States)

      Rauck, Richard L; Oh, D Alexander; Singla, Neil; Koch, Christian; Parikh, Neha; Nalamachu, Srinivas; Wilson, Daniel; Yu, Jin; Vetticaden, Santosh

      2017-11-01

      Fentanyl sublingual spray, with its rapid onset for pain relief, may be efficacious in the management of acute or post-operative pain. Because patients in these settings may be opioid-naïve, the study was conducted to determine the safety, tolerability, and pharmacokinetics of multiple dose administration of fentanyl sublingual spray in an opioid-naïve population. Fentanyl sublingual spray (100 mcg, 200 mcg, and 400 mcg) and fentanyl citrate intravenous (IV; 50 mcg) were administered every 0.5, 1.0, 2.0, and 4.0 h for up to three doses per cohort in opioid-naïve subjects (ClinicalTrials.gov identifier: NCT02641340). Eight subjects in each cohort were randomly assigned (six subjects received fentanyl sublingual spray; two subjects received fentanyl citrate IV). Pharmacokinetic and safety-related pharmacodynamic assessments were performed through 24 h post-first dose. Safety assessments were collected through Day 7. Ninety-six opioid-naïve subjects, aged 20-55 years, with a body mass index of 18.7-31.5 kg/m 2 , participated in the study. Multiple doses of fentanyl sublingual spray (100, 200, and 400 mcg) were generally well tolerated. Hypoxia, observed in the 200-mcg and 400-mcg dose groups, increased with increasing doses and higher dosing frequency, but was readily managed by nasal cannula oxygenation. Overall, nausea increased with increasing doses, and ∼52.6% (10 out of 19) cases of nausea that occurred at the highest dose of 400 mcg were treated with concomitant medication. Overall, the reported adverse events were consistent with the known safety profile of fentanyl. Fentanyl sublingual spray (100 mcg, 200 mg, and 400 mcg) administered every 0.5, 1, 2, and 4 h was generally well tolerated in an opioid-naïve population. The results suggest that doses of 200 mcg or lower may be safe for use in an opioid-naïve population.

    14. GELECEĞİN MALİYETLERİNİN KONTROLÜNDE YENİ BİR YAKLAŞIM: HEDEF VE KAIZEN MALİYETLEME

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      ZEYNEP TÜRK

      2013-05-01

      Full Text Available Firmalar tarafından modern üretim teknolojilerinin kullanılması yeni maliyet ve yönetim muhasebesi yöntemlerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına neden olmuştur. Hedef ve kaizen maliyetleme bu yeni sistemlerin örneklerindendir. Japon elektronik ve araç üreticileri hedef ve kaizen maliyetlemeyi yoğun bir şekilde kullanmışlardır. Hedef ve kaizen maliyetleme, firmalara bugünün dizaynı ile geleceğin maliyetlerinin düşürülmesinde ve kontrol edilmesinde yardımcı olmaktadır. Çalışmamızda, söz konusu maliyet sistemleri ayrıntıları ile incelenecektir.

    15. JEOTERMAL ALANLARIN JEOFİZİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Züheyr KAMACI

      1997-01-01

      Full Text Available Dünyada yenilenebilen enerji kaynaklarından jeotermal enerjinin elektrik üretimi ve merkezi ısıtmada kullanıldığı düşünülürse, günümüzde yıllık 77 milyon varillik petrol eşdeğer tasarruf sağlar. Jeofizik arama yöntemleri, jeotermal alanların hem araştırılmasında hem de geliştirilmesinde ve doğrudan gözlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Sıcaklık anomalilerini doğrudan doğruya gösteren ve mekanik sondaj yerlerinin belirlenmesinde en etkili yöntemler, termal ve jeoelektrik yöntemlerdir. Ancak söz konusu jeotermal alanların araştırılmasında anılan jeofizik arama yöntemlerinden başka Gravite, Manyetik, Sismik, Radyometrik, Kuyu Jeofiziği ve Kuyu Logu ile jeotomografinin birlikte kullanılması halinde daha iyi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Buradan hareketle, bu makalede jeofizik arama yöntemleri kullanılarak jeotermal alanların saptanması ile ilgili dünyadan ve ülkemizden iki uygulama örneği verilmiştir. Bunlardan Uşak-Banaz jeotermal alanında jeoelektrik yöntemler kullanılarak yapılan çalışma sonucunda 55 °C'de artezyen yapan sıcak su bulunmuştur.

    16. KARANFİLLİÇAY DERESİ SUYUNUN FİZİKOKİMYASAL VE MİKROBİYOLOJİK PARAMETRELERİNİN MEVSİMSEL DEĞİŞİMİ VE AKUAKÜLTÜR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

      OpenAIRE

      Bulut, Cafer; Akçimen, Ufuk; Uysal, Kazım; Küçükkara, Ramazan; Savaşer, Soner

      2018-01-01

      Bu çalışmada; Denizli ve Muğla sınırları içindebulunan Karanfilliçay Deresi üzerinde memba ve dere sonu olarak seçilen ikiistasyonda (1. istasyon: 36o 52ı40.58ıı N ve 29o 11ı51.16ıı E;  2.istasyon: 36o 58 ı 58.69ııN - 29o12 ı 22.36 ıı E) fizikokimyasalve mikrobiyolojik parametreler Ocak 2007’den Ocak 2008’e kadar aylık ölçülmüşve elde edilen bulgular akuakültür açısından değerlendirilmiştir. İki istasyonarasında yaklaşık 109 ton/yıl porsiyonluk ve 605.000 adet/yıl yavru alabalıkürete...

    17. Statistična ocena protipožarne varnosti večstanovanjskih zgradb v Sloveniji

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Vojko Kilar

      2009-01-01

      Full Text Available Skoraj tretjina stanovanjskih enot v Sloveniji se nahaja v večstanovanjskih objektih. Večina tovrstnih zgradb je bila zgrajena po drugi svetovni vojni, ko je bila potreba po ustreznih nastavitvenih objektih največja. Narejeni so bili v okviru gradbenih možnosti in zahtev časa. Vsako leto v teh objektih izbruhne več kot 200 požarov s smrtnimi žrtvami in z veliko gmotno škodo. Zaradi velikih naporov v preteklih stoletjih, ki so bili usmerjeni predvsem v zamenjavo gorljivega gradbenega materiala z negorljivim in z razvojem gasilske službe, sta se število požarov in njihov obseg zmanjšala, vendar ne odpravila. Nov, večji napredek na področju požarne varnosti večstanovanjskih zgradb je tako očiten šele v zadnjih nekaj letih, ko veljajo tudi strožji predpisi za gradnjo tovrstnih objektov. Razvoj znanosti in stroke je tudi na tem področju prinesel več novih rešitev za izboljšanje stanja, kar potrjujejo izkušnje iz tujine. Žal je pri nas uveljavitev varnostnih principov še vedno odvisna predvsem od zavesti uporabnikov, finančnih sredstev, hkrati pa so določeni postopki izvedbe bistveno bolj zapleteni zaradi novih lastniških razmerij. S pomočjo statističnih rezultatov popisa 2002 in sodobnih zahtev varstva pred požarom se želi v članku prikazati današnje stanje tega problema na državni in občinski ravni ter nakazati možnosti izboljšanje stanja. Avtorja v članku ugotavljata, da sodobnim zahtevam ne ustreza pravzaprav nobena starejša večstanovanjska zgradba. K sreči izboljšuje stanje na tem področju dejstvo, da je večina objektov pri nas zgrajena iz negorljivih materialov (beton, opeka, ki omejujejo širjenje požara.

    18. Building Students' Understanding of Quadratic Equation Concept Using Naïve Geometry

      Science.gov (United States)

      Fachrudin, Achmad Dhany; Putri, Ratu Ilma Indra; Darmawijoyo

      2014-01-01

      The purpose of this research is to know how Naïve Geometry method can support students' understanding about the concept of solving quadratic equations. In this article we will discuss one activities of the four activities we developed. This activity focused on how students linking the Naïve Geometry method with the solving of the quadratic…

    19. Les savants genevois dans l'Europe intellectuelle du XVIIe au milieu du XIXe siècle

      CERN Document Server

      1987-01-01

      Après une introduction sur l'essor de la science genevoise par Jean STAROBINSKI et un chapitre sur l'Europe savante (1700-1850) par Jacques ROGER, sont présentés les travaux et recherches dans les différentes disciplines: l'astronomie par Marcel GOLAY, les mathématiques par Pierre SPEZIALI, la physique par Pierre SPEZIALI, la chimie par Armand BUCHS, la géologie par Albert V. CAROZZI, la zoologie par Marino BUSCAGLIA, la botanique par Jacques NAEF; suivis des biographies des savants genevois par Jean-Michel PICTET, avec petits portraits; notes; index; photos et fac-similés de documents; bibliographies par chapitre. Ouvrage publié par l'Association pour le Musée d'histoire des sciences de Genève, présidé par Jacques TREMBLEY.

    20. Küresel Enerji Jeopolitiğinde Türkiye: Fırsatlar ve Riskler / The Position of Turkey in Global Energy Geopolitics: Opportunities and Risks

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muhammed Oral

      2017-10-01

      Full Text Available Abstract Turkey has various social, economic, cultural and geostrategic advantages and opportunities thanks to its location. However, it is also located between the Middle East, Balkans, and Caucasus, which are among the most depraved and unstable places in the world. This brings geopolitical risks to Turkey. With respect to energy geography, Turkey draws attention both as a center and as a natural route country that connects supply and demand territories. More than 70% of the world’s oil and natural gas reserves and about 30% of global consumption currently take place in Europe. Accordingly, Turkey is a terminal country with its energy demand security for resource territories and with its energy supply security for supply territories. The purpose of this study is to discuss the roles of Turkey with its strategic location in the energy geopolitics centered on oil and natural gas. The study uses the data provided by organizations that engage in significant international and national activities in the industry such as the International Energy Agency (IEA, U.S. Energy Information Administration (EIA, British Petroleum (BP, World Energy Council (WEC, and the Republic of Turkey Ministry of Energy and Natural Resources. Thus, this study uses a quantitative research method through the collection and analysis of secondary data.  Öz Türkiye konum itibariyle sosyal, ekonomik, kültürel ve jeostratejik açıdan çeşitli avantajlara/fırsatlara sahiptir. Ancak söz konusu coğrafya, aynı zamanda dünyanın en buhranlı, istikrarsız mekânlarından olan Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslar bölgesinde yer almaktadır. Bu durum Türkiye için jeopolitik riskleri de beraberinde getirmektedir. Enerji Coğrafyası özelinde ise Türkiye, bir merkez ve arz-talep coğrafyalarını birleştiren doğal bir güzergâh ülkesi olarak dikkat çekmektedir. Mevcut durum itibariyle dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin %70’ten fazlası ve küresel t

    1. Bazı Pestisitlerin Tetranychus urticae Koch'nin Ergin Yaşam Süresi ve Yumurta Verimine Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mustafa Hakan BALCI

      2018-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada deltamethrin, cypermethrin, imidacloprid ve thiacloprid etkili maddeye sahip insektisitlerin tarla uygulama dozu (T ve tarla uygulama dozunun yarısı (T/2'nın uygulandığı Tetranychus urticae (Acari: Tetranychidae erginlerinde üreme parametreleri ve yaşam süreleri incelenmiştir. İnsektisit dozları ve kontrol grubunda kullanılan saf su ilaçlama kulesi ile Petri kabındaki yaprak diskler üzerinde bulunan T. urticae'nin ergin bireylerine uygulanmıştır. Deltamethrin'in T/2 dozu uygulaması sonucunda, ergin bireylerinde ortalama yaşam süresi (5.35 gün ve ortalama ovipozisyon süresi (4.29 g kontrol grubuna (6.57 ve 5.44 g göre kısalmış, ayrıca yumurta sayısı/dişi oranıda azalmıştır. İmidacloprid, thiacloprid ve cypermethrin uygulanan her iki dozunda da T. urticae erginlerinde ortalama yaşam süresi ve ortalama preovipozisyon süresi kontrol grubu ile istatistiki olarak benzer bulunmuş ve dozlar arasında fark belirlenememiştir. İmidacloprid'in T/2 dozu uygulanan ergin bireylerin yumurta sayısı/dişi (64.03 oranının kontrol grubuna (39.96 göre arttığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, imidacloprid ve deltamethrin’in T/2 dozlarının T. urticae ergin bireylerinde ortalama yaşam süresi, ortalama ovipozisyon süresi gibi bazı biyolojik özelikler üzerinde etkili olabileceği kanısına varılmıştır. 

    2. Université de Genève

      CERN Multimedia

      2008-01-01

      Ecole de physique - Département de physique nucléaire et corspusculaire 24, quai Ernest-Ansermet 1211 GENÈVE 4 Tél: (022) 379 62 73 - Fax: (022) 379 69 92 Lundi 1er décembre 2008 PARTICLE PHYSICS SEMINAR at 17.00 hrs – Stückelberg Auditorium Superconducting Interfaces between Insulating Oxide Prof. Jean-Marc TRISCONE / Université de Genève At interfaces between complex oxides, electronic systems with unusual properties can be generated. A striking example is the interface between LaAlO3 and SrTiO3, two good insulating perovskite oxides, which was found in 2004 to be conducting with a high mobility. We recently discovered that the ground state of this system is a superconducting condensate, with a critical temperature of about 200 mK. The characteristics observed for the superconducting transitions are consistent with a two-dimensional superconducting sheet as thin as a few nanometers. Recent field effect experiments revealed the sensitivity of the normal and superconducting states to the carrier d...

    3. Université de Genève

      CERN Multimedia

      2008-01-01

      Ecole de physique - Département de physique nucléaire et corspusculaire 24, quai Ernest-Ansermet - 1211 GENÈVE 4 Tél: (022) 379 62 73 - Fax: (022) 379 69 92 Lundi 1er décembre 2008 PARTICLE PHYSICS SEMINAR at 17.00 hrs – Stückelberg Auditorium Superconducting Interfaces between Insulating Oxide Prof. Jean-Marc TRISCONE / Université de Genève At interfaces between complex oxides, electronic systems with unusual properties can be generated. A striking example is the interface between LaAlO3 and SrTiO3, two good insulating perovskite oxides, which was found in 2004 to be conducting with a high mobility. We recently discovered that the ground state of this system is a superconducting condensate, with a critical temperature of about 200 mK. The characteristics observed for the superconducting transitions are consistent with a two-dimensional superconducting sheet as thin as a few nanometers. Recent field effect experiments revealed the sensitivity of the normal and superconducting states to the carrier ...

    4. Plasminogen Activator Inhibitor-1 Controls Vascular Integrity by Regulating VE-Cadherin Trafficking.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Anna E Daniel

      Full Text Available Plasminogen activator inhibitor-1 (PAI-1, a serine protease inhibitor, is expressed and secreted by endothelial cells. Patients with PAI-1 deficiency show a mild to moderate bleeding diathesis, which has been exclusively ascribed to the function of PAI-1 in down-regulating fibrinolysis. We tested the hypothesis that PAI-1 function plays a direct role in controlling vascular integrity and permeability by keeping endothelial cell-cell junctions intact.We utilized PAI-039, a specific small molecule inhibitor of PAI-1, to investigate the role of PAI-1 in protecting endothelial integrity. In vivo inhibition of PAI-1 resulted in vascular leakage from intersegmental vessels and in the hindbrain of zebrafish embryos. In addition PAI-1 inhibition in human umbilical vein endothelial cell (HUVEC monolayers leads to a marked decrease of transendothelial resistance and disrupted endothelial junctions. The total level of the endothelial junction regulator VE-cadherin was reduced, whereas surface VE-cadherin expression was unaltered. Moreover, PAI-1 inhibition reduced the shedding of VE-cadherin. Finally, we detected an accumulation of VE-cadherin at the Golgi apparatus.Our findings indicate that PAI-1 function is important for the maintenance of endothelial monolayer and vascular integrity by controlling VE-cadherin trafficking to and from the plasma membrane. Our data further suggest that therapies using PAI-1 antagonists like PAI-039 ought to be used with caution to avoid disruption of the vessel wall.

    5. TÜRKİYE’DE BASEL I, II ve III KURALLARINA UYUM SÜRECİ

      OpenAIRE

      Ezgi ASLAN KÜLAHİ; Göksel TİRYAKİ; Ahmet YILMAZ

      2013-01-01

      TÜRKİYE’DE BASEL I, I VE III KURALLARINA UYUM SÜRECİÖzet: Bu çalışma, Basel Kriterleri çerçevesinde Türk Bankacılık Sektörü’nde yapılan çalışmaları değerlendirerek sektörün Basel Kriterleri’ne uyum sürecinde hangi aşamada olduğunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada; Türkiye’de Basel I ve II Kriterleri’ne geçiş süreci: Basel I ve II’ye yönelik yapılan hazırlık çalışmaları , Basel Kriterleri’ne uyum kapsamında Türk Bankacılık Mevzuatı’nda yapılan yasal düzenlemeler ve BDDK tarafından ger...

    6. Aristoteles Ve İbn Sînâ’nın Reenkarnasyonu Reddi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hasan Özalp

      2013-06-01

      Full Text Available Bu makalede düşünce tarihinin iki önemli düşünürü Aristoteles ve İbn Sînâ’nın reenkarnasyon/tenasüh hakkındaki görüşlerini inceledik. Her iki düşünürde reenkar-nasyonu reddetmektedir. Konuyu ele almadan önce kaynak olmaları bakımından Aristoteles ve İbn Sînâ’dan önceki bazı filozofların ruh ve reenkarnasyon hakkındaki görüşlerini araştırdık. Daha sonra da her iki filozofun ruh tanımlarım belirledikten sonra reenkarnasyone niçin reddettiklerini ortaya koymaya çalıştık. Nihayetinde görüşlerinde ki benzer ve farklı noktaları tespit için bir karşılaştırma yaptık

    7. Zeka, Öğrenme ve Düşünme

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Emel Topçu

      2015-11-01

      Full Text Available Sokrates'ten bu yana huzurlu bir toplum için insanların eğitilmeleri ve liyakatlarına göre sınıflandırılmaları gerektiğine dair bir düşünce çeşitli versiyonları ile günümüze kadar gelmiştir. Daha sonraları en üst kategoride yer alan sınıfın üstünlüğünü ispat için çeşitli adlarla bilimsel çalışmalar denenmiştir. Modern çağın genellemeci alışkanlığı zekayı ve öğrenme yollarını da tek tipe indirgemektedir. ancak on dönemlerde inan zekaı ile ilgili çalışmalarla çoklu zeka anlayışı ortaya çıkmış, bu anlayışla birlikte öğrenme yolları da çeşitlenmiştir. Makalede çoklu zeka ve öğrenme yolları arasındaki ilişki incelenmektedir.

    8. 2008 LHC Open Days LHC magnets on display

      CERN Multimedia

      2008-01-01

      Over the last few years you’ve probably seen many of the 15 m long blue LHC dipole magnets being ferried around the site. Most of them are underground now, but on the LHC Open Days on 5 and 6 April the magnets will also play a central role on the surface. Installation of one of the LHC dipole magnets on the Saint-Genis roundabout on 7 March. The LHC dipole testing facility with several magnets at various stages of testing. The 27 km ring of the LHC consists of 1232 double-aperture superconducting dipole magnets, 360 short straight sections (SSS) and 114 special SSS for the insertion regions. On the Open Day, you will be able to "Follow the LHC magnets" through different stages around the site, culminating in their descent into the tunnel. Discover all the many components that have to be precisely integrated in the magnet casings, and talk to the engine...

    9. Çeşitli kalsiyum boratların sentezi, karakterizasyonu ve alev geciktirici etkinliklerinin incelenmesi

      OpenAIRE

      DURĞUN, Zeynep Gülşah

      2010-01-01


        Türkiye sahip olduğu bor rezervleri ve cevherlerinin kalitesi ile dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmasına rağmen minerallerin çeşitliliği ve işlenebilirliği yetersizdir. Bu nedenle değişik endüstriyel uygulamalara yönelik sentetik bor bileşiklerinin elde edilmesi önemli bir ihtiyaçtır. Bilinen yaklaşık 230 çeşit bor bileşiği mevcuttur ve bir kalsiyum hekzaborat türevi olan Nobleit de bunlardan bir tanesidir. Yangınlarda can ve mal kaybın...

    10. Cortisol awakening response in drug-naïve panic disorder

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Jakuszkowiak-Wojten K

      2016-06-01

      Full Text Available Katarzyna Jakuszkowiak-Wojten, Jerzy Landowski, Mariusz S Wiglusz, Wiesław Jerzy Cubała Department of Psychiatry, Medical University of Gdansk, Gdansk, Poland Background: It is unclear whether hypothalamic–pituitary–adrenal axis is involved in the pathophysiology of panic disorder (PD. The findings remain inconsistent. Cortisol awakening response (CAR is a noninvasive biomarker of stress system activity. We designed the study to assess CAR in drug-naïve PD patients.   Materials and methods: We assessed CAR in 14 psychotropic drug-naïve outpatients with PD and 14 healthy controls. The severity of PD was assessed with Panic and Agoraphobia Scale. The severity of anxiety and depression was screened with Hospital Anxiety and Depression Scale.   Results: No significant difference in CAR between PD patients and control group was found. No correlations were observed between CAR and anxiety severity measures in PD patients and controls.   Limitations: The number of participating subjects was relatively small, and the study results apply to nonsuicidal drug-naïve PD patients without agoraphobia and with short-illness duration. There was a lack of control on subjects’ compliance with the sampling instructions.  Conclusion: The study provides no support for elevated CAR levels in drug-naïve PD patients without agoraphobia. Keywords: panic disorder, PD, CAR, cortisol awakening response, HPA axis, hypothalamic–pituitary–adrenal axis

    11. HEYBELİADA RUHBAN OKULU (HRO MESELESİ: SİYASA, MENFAAT, PARANOYA VE ETKİLER

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mete Kaan KAYAPINAR

      2017-11-01

      Full Text Available 1844 yılında Heybeliada’daki Umut Tepesi’nde açılan Heybeliada Ruhban Okulu, İstanbul’un fethi sonrası Türklerin hâkimiyetine girmesine rağmen, Osmanlı İmparatorluğu tarafından varlığı tutulan İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin doğrudan ilgi ve yetki alanında hareket eden bir kurumdur. Doğu Bloku’nun çöküşü ve küreselleşme süreçleriyle birlikte dinî değerlerin toplumlar nezdinde yükselişe geçmesi, dinin dünya siyasetinde öneminin artıp daha belirgin bir araç olarak kullanılması, Türkiye’de hem İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’ni hem de 1971’de kapatılmış olan HRO’yu gündeme taşımıştır. 1971 yılından bu yana kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu, özellikle bu tarihten sonra Türkiye, Yunanistan ve Patrikhane arasında siyasî, hukukî ve kültürel gelişme ve ihtilaflara konu olan temel kurumsal bir sorun konumu kazanmıştır. Hatta bu sorun, son yıllarda ABD ve AB’nin de müdahil olduğu uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bu çalışmanın amacı, her şeyden önce bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun geleceği konusunda uygulayabileceği siyasayı, söz konusu okulun geçmişten günümüze İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ilişkileri, statüleri ve Türk-Yunan sorunlarına etkileri açısından salt hukukî mülahazalar çerçevesinde irdeleyerek ortaya koymaktır.

    12. Duchenne Müsküler Distrofi ve Gilbert"s Sendromu Birlikteliği: Bir Olgu Sunumu

      OpenAIRE

      İncecik, Faruk; Hergüner, Özlem M.; Mert, Gülen; Horoz, Özden; Altunbaşak, Şakir

      2014-01-01

      Gilbert"s sendromu konjuge olmayan hiperbilirubinemi ile karekterize bir hastalıktır. 5 yaşında erkek çocuğu hafif sarılık ile hastanemize getirildi. Hastanın karaciğer enzimleri ve kreatin fosfokinaz yüksekliği ile beraber ısrarcı unkonjuge hiperbilirubinemisi vardı. Normal hemoglobin ve retikülosit değerleri ile hemoliz dışlandı ve Gilbert"s sendromu tanısı konuldu. Kreatin kinaz değeri 15600 U/l idi ve distrofin geninde delesyon mevcuttu. Sonuç olarak hastaya Gilbert"s sendr...

    13. Transgenerational soil-mediated differences between plants experienced or naïve to a grass invasion.

      Science.gov (United States)

      Deck, Anna; Muir, Adrianna; Strauss, Sharon

      2013-10-01

      Invasive species may undergo rapid change as they invade. Native species persisting in invaded areas may also experience rapid change over this short timescale relative to native populations in uninvaded areas. We investigated the response of the native Achillea millefolium to soil from Holcus lanatus-invaded and uninvaded areas, and we sought to determine whether differential responses between A. millefolium from invaded (invader experienced) and uninvaded (invader naïve) areas were mediated by soil community changes. Plants grown from seed from experienced and naïve areas responded differently to invaded and uninvaded soil with respect to germination time, biomass, and height. Overall, experienced plants grew faster and taller than their naïve counterparts. Naïve native plants showed negative feedbacks with their home soil and positive feedbacks with invaded soil; experienced plants were less responsive to soil differences. Our results suggest that native plants naïve to invasion may be more sensitive to soil communities than experienced plants, consistent with recent studies. While differences between naïve and experienced plants are transgenerational, our design cannot differentiate between differences that are genetically based, plastic, or both. Regardless, our results highlight the importance of seed source and population history in restoration, emphasizing the restoration potential of experienced seed sources.

    14. Süne (Eurygaster spp Hasarlı Buğdayların Bazı Protein Fraksiyonları ve Farinogram Değerleri Üzerine Buharla Tavlamanın Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Harun Dıraman

      2015-02-01

      Full Text Available Süne olarak isimlendirilen böcek hasat öncesinde buğday tanesine etki ederek unun ekmek yapım niteliklerine zarar veren proteolitik enzimleri salgılamaktadır. Süne hasarına uğramış buğdaylardan yapılan hamur, aşırı proteolitik aktivite nedeniyle yapışkan ve cıvık olup, yoğurma güçlüğü göstermektedir. Böcek enziminin proteolitik aktivitesi, buğdayın hasar derecesine bağlı olarak, 70 oC civarındaki sıcaklıkta 1-5 dakikalık buharla tavlama ile inhibe edilebilir. Bu çalışma, kontrol (% 0 süne hasarı, % 4 (±1 süne emgili ve % 9 (±3 süne emgili olmak üzere üç farklı gruptaki ticari buğday paçalında gerçekleştirilmiştir. Bütün örnekler Chopin CD - 1 laboratuvar değirmeninde 20 oC'de % 15.5 nemde öğütülmüştür. Süne hasarlı örnekler 70 oC civarındaki sıcaklıktaki buhara, hasar derecelerine göre 2, 3 ve 6 dakika maruz bırakılmıştır. Buharla tavlama esnasında örneklerin sıcaklığı 62-66 oC arasında değişmiş olup, tavlama işlemi kesikli olarak uygulanmıştır. Bu çalışmada buharla tavlanan süne hasarlı buğdaylarda bazı parametrelerin (toplam protein, %70 alkolde çözünen [gliadin] ve 0.05 M asetik asitte çözünmeyen [glutenin] kalıntı protein fraksiyonları ve farinograf değerlerinin değişimi incelenmiştir. Buharla tavlama ile alkolde çözünür protein (gliadin miktarı azalırken, kalıntı proteinleri (çoğunlukla glutenin miktarı artmıştır. Buharla tavlama sonrasında, farinograf stabilite ve gelişme süresi artmış, yoğurma tolerans indeksi ise azalmıştır. Bu sonuçlar, süne hasarlı buğdayda buharla tavlama nedeniyle, asetik asitte çözünmeyen protein fraksiyonundaki değişimlerle bağlantılı olarak hamur reolojik niteliklerinin iyileştiğini göstermiştir.

    15. Gluten Unu İlavesinin Hamurun Reolojik Özellikleri ve Ekmeğin Kalitesine Etkisi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hazım Özkaya

      2015-02-01

      Full Text Available Farklı özellikteki iki un örneğinden laboratuvarda elde edilen değişik özellikteki gluten unları ile bir nişasta fabrikası yan ürünü olan ticari gluten unu 74 ve 80 randımanlı unlara %1, %3, %5, %7 ve %10 oranlarında katılarak hamurun reolojik özellikleri ve ekmeğin kalitesine etkileri araştırılmıştır. Gluten unu katılan örneklerin farinograftaki su absorbsiyonları yükselmiştir. Gelişme süresi 50 oC de kurutulan gluten unlarından olumlu yönde etkilenmiştir. Stabilite değeri, yoğurma tolerans sayısı, yumuşama derecesi ve valorimetre değeri laboratuvarda elde edilen gluten unlarından olumlu, ticari gluten unundan ise olumsuz yönde etkilenmiştir. Ekstensografta hamurun uzama mukavemeti una gluten unu katıldığı zaman artmıştır. Hamurun uzama kabiliyeti 70 oC de kurutulan gluten unu katılmış örneklerde azalmıştır. Enerji değeri ise 70 oC de kurutulan gluten unu ve %10 ticari gluten unu katkılı örnekler dışında olumlu yönde etkilenmiştir. Ekmek hacmi ve değer sayısı, 50 oC de kurutulan gluten unundan olumlu, 70 oC de kurutulandan ise olumsuz yönde etkilenmiştir. Ticari gluten unu 80 randımanlı unların ekmek hacmi ve değer sayısını arttırmıştır.

    16. Stem cells. m6A mRNA methylation facilitates resolution of naïve pluripotency toward differentiation.

      Science.gov (United States)

      Geula, Shay; Moshitch-Moshkovitz, Sharon; Dominissini, Dan; Mansour, Abed AlFatah; Kol, Nitzan; Salmon-Divon, Mali; Hershkovitz, Vera; Peer, Eyal; Mor, Nofar; Manor, Yair S; Ben-Haim, Moshe Shay; Eyal, Eran; Yunger, Sharon; Pinto, Yishay; Jaitin, Diego Adhemar; Viukov, Sergey; Rais, Yoach; Krupalnik, Vladislav; Chomsky, Elad; Zerbib, Mirie; Maza, Itay; Rechavi, Yoav; Massarwa, Rada; Hanna, Suhair; Amit, Ido; Levanon, Erez Y; Amariglio, Ninette; Stern-Ginossar, Noam; Novershtern, Noa; Rechavi, Gideon; Hanna, Jacob H

      2015-02-27

      Naïve and primed pluripotent states retain distinct molecular properties, yet limited knowledge exists on how their state transitions are regulated. Here, we identify Mettl3, an N(6)-methyladenosine (m(6)A) transferase, as a regulator for terminating murine naïve pluripotency. Mettl3 knockout preimplantation epiblasts and naïve embryonic stem cells are depleted for m(6)A in mRNAs, yet are viable. However, they fail to adequately terminate their naïve state and, subsequently, undergo aberrant and restricted lineage priming at the postimplantation stage, which leads to early embryonic lethality. m(6)A predominantly and directly reduces mRNA stability, including that of key naïve pluripotency-promoting transcripts. This study highlights a critical role for an mRNA epigenetic modification in vivo and identifies regulatory modules that functionally influence naïve and primed pluripotency in an opposing manner. Copyright © 2015, American Association for the Advancement of Science.

    17. Atasözü ve Deyim Çevirilerinin Mona Baker Çeviri Stratejilerine Göre İncelenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Perihan YALÇIN

      2017-12-01

      Full Text Available Bu makalede, atasözü ve deyim çevirilerinde kullanılan stratejiler Mona Baker’in çeviri stratejilerine dayanılarak incelenmiştir. Bu stratejilerden bir kısmı, benzer anlam benzer biçimle çeviri (tam eşdeğerlik, benzer anlam farklı biçimle çeviri (kısmî eşdeğerlik, açımlama ve çıkarma yöntemiyle çeviridir. Çalışmanın amacı, deyim ve atasözleri çevirilerinde kullanılan çeviri stratejilerini belirlemek, sözü geçen çevirilerdeki eşdeğerlik ve farklılıkları göstermektir. Araştırma, yapılan çeviri incelemeleri sonucunda kültür faktörünün çevirideki yeri ve kaynak ve hedef dil arasındaki farklılıklara dikkat çekmek açısından önemlidir. Çalışmada, yazarlar tarafından seçilen atasözleri ve deyim çevirileri, benzer anlam benzer biçimle çeviri (tam eşdeğerlik, benzer anlam farklı biçimle çeviri (kısmî eşdeğerlik , açımlama ve çıkarma yöntemiyle çeviri olmak üzere dört yöntemden yola çıkılarak değerlendirilecektir. Yapılan bulgular neticesinde, atasözleri ve deyim çevirilerinde biçimsel ve anlamsal eşdeğerliğin sağlandığı durumlar olduğu gibi biçimsel ve anlamsal farklılıklar da dikkat çekmektedir. Bu farklılıklar farklı iki dilin sahip olduğu kültür çeşitliliğinden gelmektedir. Atasözü ve deyim çevirileri zor bir iştir. Bir dilden başka bir dile, o dile ait bir kültürü, öğüdü, dersi aynı ifadeleri kullanarak aynı sözdizimiyle aktarmak çok nadir bir durumdur. Bu sebeple, incelenen atasözü ve deyimlerde daha çok farklı ifadelere ve açıklamalara yer verilerek çeviriler yapılmıştır. Çevirilerde çoğunlukla ekleme ve çıkarma yöntemine başvurulmuş erek dilde en iyi anlam yakalanmaya çalışılmıştır. Kelime ya da cümlelerde yapılan çıkarmalar, eklemeler ya da süslemeler çevirmenin o dili nasıl kullanabildiğini ve o dilin zenginliğini göstermektedir; fakat zaman zaman kaynak dildeki ifadelere erek

    18. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak İçindekiler

      2016-12-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databasesBASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    19. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2017-12-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    20. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2018-04-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    1. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2017-08-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    2. Kapak ve İçindekiler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kapak ve İçindekiler

      2017-04-01

      Full Text Available Bu dergi, aşağıda listelenen veri tabanları tarafından taranmaktadır / This journal is indexed by the following abstracting and indexing databases:BASE, CAB Abstracts, CAS (Chemical Abstracts Service, CiteFactor, CNKI Scholar, DOAJ, DRJI, EBSCO Discovery Service (EDS, Google Scholar, Index Copernicus, InfoBase Index, JournalTOCs, OAJI, ResearchBib, Ulakbim TR Dizin (Mühendislik ve Temel Bilimler, WorldCat (OCLC, Zentralblatt MATH

    3. KÜRESELLEŞMEDEN GELENEKSELE DÖNÜŞTE SLOW FOOD VE CİTTASLOW HAREKETİ

      OpenAIRE

      SAĞIR, GÜLHAN

      2017-01-01

      Küreselleşme, günümüzde kentlerideğişime uğratmakta ve yerel düzeyde yaşamı giderek daha fazla etkilemektedir.Kentler tek tipleşmeye doğru giderken bireylerin yaşam tarzları da birbirinebenzemekte ve farklılıklar ortadan kalkmaktadır. Küresel sistemde mekâna özgüfarklılıklar ve özellikler daha az belirgindir; yaşam daha hızlıdır. Budeğişimle gelen hızlı yeme ve içme alışkanlığı insan sağlığına zarar verirken, mekânlarise kimliksizleşmektedir. Küreselleşmenin insan yaşamı üzerindeki olumsuzetk...

    4. Kahramanmaraş Koşullarında Farklı Ekim Zamanlarının Isatis tinctoria ve Isatis buschiana Türlerinin Verim ve Bazı Agronomik Özellikleri Üzerine Etkileri

      OpenAIRE

      Çömlekcioğlu, N.; Efe, L.; Karaman, Ş.

      2014-01-01

      Bu çalışma, 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme sezonunda Kahramanmaraş ekolojik koşullarında, farklı ekim zamanlarının (Ekim, Kasım, Şubat ve Mart) iki Isatis Isatis tinctoria ve Isatis buschiana türünün verim ve kalitesi üzerine etkisini belirlemek amacıyla tesadüf parselleri deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Çalışmada Isatis türlerinin Kahramanmaraş iklim şartlarına en uygun ekim zamanının belirlenmesi amaçlanmıştır. İki yıllık sonuçlara göre, neredeyse incelenen bütün...

    5. Geleneksel ve Elektronik Eser Sahiplerinin Telif Hakları, Dijital Haklar Yönetimi: Uluslararası Düzenlemeler ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Çerçevesinde Bir Değerlendirme = Copyright of Traditional and Electronic Works’ Owners, Digital Rights Management: An Evaluation within the Framework of International Regulations and Law on Intellectual and Artistic Works

      OpenAIRE

      Metin Turan

      2016-01-01

      Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile fikri haklar alanında da değişiklikler kaçınılmaz olmuştur. Teknolojik imkânların gelişimi ve dijitalleşme ile dijital eserlerin üretimiyle birlikte telif haklarında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çalışmada, genel olarak, telif haklarının dijital eserlere ve dijital haklar yönetimine yönelik incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın kapsamını dijital haklar yönetimi çerçevesinde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu oluşturmaktadır. Bu kapsamd...

    6. FOLKLORE STUDIES AND NATIONALISM IN TURKEY ABSTRACT TÜRKİYE’DE FOLKLOR ÇALIŞMALARI VE MİLLİYETÇİLİK

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      İlhan BAŞGÖZ

      2011-09-01

      Full Text Available Interest in folklore began in Turkey in the second half of the nineteenth century when the need was felt to forge a national language which could be understood by the majority. The Tanzimat reforms, which were introduced in 1839, inaugurated a functional change in Ottoman literature. A new generation of writers who were in contact with the West, especially France, and admired the economic, social, and educational institutions of Europe, soon realized that literature played an important role in the development of these institutions. To create a literature using the language of "common people," which was pure Turkish and unspoiled by foreign influences, made the Tanzimat writers interested in folklore and folk literature. Many other poets, novelists, play- wrights, and the intellectuals joined the movement between 1860 and 1900. The emergence of Turkish nationalism marked a new era in the attitude of intellectuals toward folklore and it was Boratav who introduced folklore to Turkey as an independent, scientific discipline. He enlarged the scope of folklore teaching and research to include verbal and nonverbal tradition. Türkiye’de folklora olan ilk ilgi, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında halkın çoğunluğu tarafından anlaşılabilecek bir milli dilin oluşturulması ihtiyacı hissedildiğinde başladı. 1839’da ilan edilen Tanzimat reformları Osmanlı edebiyatında fonksiyonel bir değişimi başlattı. Özellikle Fransa başta olmak üzere, Batı ile sıkı ilişkiler içerisinde olan ve Avrupa’nın ekonomik, sosyal ve eğitim kurumlarını arzu eden, örnek alan yeni nesil Osmanlı yazarları, çok geçmeden bu kurumların gelişmesinde edebiyatın önemli bir rol oynadığını fark ettiler. Yabancı etkilerle kirletilmemiş, saf Türkçe olan halkın dilini kullanarak bir edebiyat yaratmak için Tanzimat yazarları, halk bilimi ve halk edebiyatı ile ilgilendiler. Pek çok şair, romancı, oyun yazarı ve entellekt

    7. Gelişen Teknolojiyle Birlikte Değişen Pazarlama Yöntemleri ve Dijital Pazarlama

      OpenAIRE

      BULUNMAZ, Barış

      2016-01-01

      Teknolojinin değişim hızı ve yenilenme süreci, her geçen günçok daha hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Teknolojinin devinim hızınınyükselmesi ve her yeniliğin bir değişimi beraberinde getirmesi neticesinde,sosyal yaşamın içinde ve kurumsal hayatın işleyişinde büyük farklılıklar meydanagelmiştir. İnsanların davranış şekilleri ve alışkanlıkları teknolojininyarattığı yeni düzene bağlı olarak farklı bir eksene doğru kayarken, ticarikurumların da müşterileriyle olan ilişkileri ve iletişimleri deği...

    8. Eastern Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Baret, J.P.; Corcuff, A.; Jousten, M.; Cherie, J.B.; Gorge, X.; Augustin, X.; Belime, F.

      1999-01-01

      By its economical and political impact, nuclear energy has an important contribution the countries of Eastern Europe that goes beyond simple energy source. The most important challenge is to gain a safety culture. Improvements have been noted but the reactors safety must stay a priority of the international cooperation in Eastern Europe. The plan for the completion and improvement of Mochovce nuclear plant is described, the situation of Chernobyl and how to make the sarcophagus in safe is discussed, the experience of a french P.M.E. ( small and medium size firm) called Corys Tess that has chosen to position itself on the Eastern Europe nuclear market is related. (N.C.)

    9. PREPD O and VE remote handling system

      International Nuclear Information System (INIS)

      Theil, T.N.

      1985-01-01

      The Process Experimental Pilot Plant (PREPP) at the Idaho National Engineering Laboratory is designed for volume reduction and packaging of transuranic (TRU) waste. The PREPP opening and verification enclosure (O and VE) remote handling system, within that facility, is designed to provide examination of the contents of various TRU waste storage containers. This remote handling system will provide the means of performing a hazardous operation that is currently performed manually. The TeleRobot to be used in this system is a concept that will incorporate and develop man in the loop operation (manual mode), standardized automatic sequencing of end effector tools, increased payload and reach over currently available computer-controlled robots, and remote handling of a hazardous waste operation. The system is designed within limited space constraints and an operation that was originally planned, and is currently being manually performed at other plants. The PREPP O and VE remote handling system design incorporates advancing technology to improve the working environment in the nuclear field

    10. 76 FR 24883 - DNB Exports LLC, and AFI Elektromekanikanik Ve Elektronik San. Tic. Ltd. Sti. v. Barsan Global...

      Science.gov (United States)

      2011-05-03

      ... FEDERAL MARITIME COMMISSION [Docket No. 11-07] DNB Exports LLC, and AFI Elektromekanikanik Ve Elektronik San. Tic. Ltd. Sti. v. Barsan Global Lojistiks Ve Gumruk Musavirligi A.S., Barsan International... AFI Elektromekanikanik Ve Elektronik San. Tic. Ltd. Sti. (``AFI''), hereinafter ``Complainants...

    11. Europe in the Balkan mirror

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Milutinović Zoran

      2015-01-01

      Full Text Available The article discusses the three dominant, Europe-wide, constructions of Europe in the nineteenth and twentieth centuries, and claims that all three found their proponents in the Balkans in the same period, while no specifically Balkan construction of Europe can be identified. The discourses which constructed Europe were transnational, and every search for national discourses must recognize that they are always fractured and contradictory, composed of various elements originating in Europe-wide discourses on Europe. Throughout this period the dominant discourse of Europe was shaped by the discourse of modernity and modernization, not only in Europe but in other parts of the globe as well. Several commentators have already noted that the current challenge of the interwar construction of Europe - peace, prosperity, democracy and human rights - mirrors the crisis of Yugoslavia, and many examples point to the unsustainability of this construction at the beginning of the twenty-first century. Gadamer’s hermeneutics offers a valuable lesson in humility and defines the oft-repeated phrase of “belonging together” as listening to the other in the belief that the other may be right, which should be taken as a starting point for any future construction of Europe.

    12. Almanya'da sığır ve dana eti piyasa düzeni ve Türkiye için sığır eti pazarlamasında model oluşturabilme olanakları üzerine bir araştırma

      OpenAIRE

      KILIÇ, Sevinç

      2006-01-01

      Almanya'da Sığır ve Dana Eti Piyasa Düzeni ve Türkiye İçin Sığır Eti PazarlamasındaModel Oluşturabilme Olanakları Üzerine Bir AraştırmaBu araştırmada Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası kapsamında Sığır ve Dana Eti OrtakPiyasa Düzeni'nde uygulanmış ve uygulanmakta olan politikalar, Almanya'nın kasaplıkhayvan ve et piyasa yapısı ile ilgili düzenlemeleri, Almanya'da kasaplık hayvan ve etpazarlamasının tarihsel gelişimi detaylı olarak incelenmiştir.Türkiye'de 2001-2004 yıl...

    13. Ortaokul 5. ve 6. Sınıf Fen Bilimleri Öğretim Programının Kazanım ve İçerik İlişkisinin Değerlendirilmesi

      OpenAIRE

      Ocak, Gürbüz; Kutlu Kalender, M. Damla

      2018-01-01

      Bu çalışma Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış 5. ve 6. Sınıf Fen Bilimleri ders kitaplarındaki içeriğin, ortaokul 5. ve 6. Sınıf Fen Bilimleri dersi öğretim programındaki kazanımlara uygunluk düzeyini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Öncelikle 2015-2016 eğitim öğretim yılı 5. ve 6.sınıf öğretim programındaki kazanımlarla 5.ve 6. sınıf fen bilimleri ders kitaplarındaki içerikler incelenmiştir. Değerlendirme için ölçme aracı olarak kazanım-içerik değerlendirme rubriği hazırlanmıştır. Geliş...

    14. Siber Saldırılar Siber Savaşlar ve Etkileri

      OpenAIRE

      Kara, Mahruze

      2013-01-01

      74 pages. İnternetin ortaya çıkması ile yararlarından faydalanılmaktadır. Ancak internetin zararları da mevcuttur. İnternet, dünya dengelerini değiştirmektedir. İnternet, siber saldırılara ve siber savaşlara aracılık eden bir alan olmuştur. Siber saldırılar, ülkelerin ulusal ve ekonomik güvenliğini sarsmaktadır. Siber savaşlar 5. boyutta yapılmaktadır. Bu çalışmada siber silahlar ile siber saldırılar ve siber savaşların etkileri işlenmiştir. Siber güvenlik önlemleri için çöz...

    15. ABOUT UN, UFAK AND UŞAK WORDS UN, UFAK VE UŞAK KELİMELERİ ÜZERİNE

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayşe İLKER

      2011-01-01

      Full Text Available “un”, “ufak” and “uşak” words are the oldest words of Turkish in this article, the examples in historical and modernominal documents have been studied, progressing and creating process of this is stated. The ‘un’ word was used as a word with long vowels in the history and today in some dialects. The ‘uşak’ and ‘Ufak’ words were used in the meaning of ‘küçük’ both in historical and modern labels and with interesting derivatives and handiadyoins different meanings were made. By giving examples from the text, the derivation course and meaning evolution were suggested. Bu makalede, Türkçenin en eski kelimelerinden biri olan “un” ve bu kelimenin köküyle ilgili olduğunu düşündüğümüz “ufak” ve “uşak” kelimelerinin tarihî ve çağdaş Türkçe yazılı belgelerdeki örneklerine dayanılarak, gelişme ve türeme seyri anlatılmaktadır. “Un” kelimesi, tarihî dönemde ve bugünkü bazı lehçelerde uzun ünlülü olarak kullanılmıştır. Ufak ve uşak kelimeleri ise, hem tarihî hem çağdaş yazılı belgelerde “küçük” anlamında kullanılmış ve değişik türevler ve ikilemelerle farklı anlamlar oluşturmuştur. Metinlerden örnekler verilerek, bu kelimelerim türeme seyri ve anlam gelişmeleri gösterilmiştir.

    16. Farklı Tüy Dökümü Yöntemlerinin ve Tüy Dökümü Sonrası Karma Yeme Üzüm Posası Katılmasının Performans, Yumurta Kalitesi ve Yumurta Lipid Peroksidasyonuna Etkisi

      OpenAIRE

      KARA, K.; GÜÇLÜ, B. KOCAOĞLU

      2014-01-01

      Sunulan çalışma, kekliklerde faringeal ve laringeal bölgenin makroskobik ve mikroskobik özellikleri ile bu bölümlerdeki bezlerin histokimyasal özelliklerini detaylı bir şekilde tanımlamak için planlanmıştır. Çalışmada 5 dişi ve 5 erkek olmak üzere toplam 10 adet erişkin ve sağlıklı kınalı keklik kullanıldı. Eter anastezisi altında dil ile beraber farinks ve larinks total olarak diseke edildi ve dokular rutin histolojik işlemleri takiben parafinde bloklandı. Kınalı keklikte anatomik olarak glo...

    17. Nuclear power in Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Perera, J.

      2000-01-01

      Currently nuclear power accounts for more than 25% of total electricity production in Europe (including Eastern Europe and the former Soviet Union) However, significant new construction is planned in Central and Eastern Europe only, apart from some in France and, possibly in Finland. Many countries in Western Europe have put nuclear construction plans on hold and several have cancelled their nuclear programs. This report looks at the history of nuclear power and its current status in both Eastern and Western Europe. It provides an outline of nuclear fuel cycle facilities, from uranium procurement to final waste disposal. Economic and environmental issues are discussed, as well as the prospect of increased East-West trade and cooperation in the new poso-cold war world. Detailed profiles are provided of all the countries in Western Europe with significant nuclear power programs, as well as profiles of major energy and nuclear companies

    18. Ret ve İnkârın Kıskacındaki Nihilist Karakterler: Bazarov ve Suat The Nihilist Characters surrounded by Denial and Denegation: Bazarov and Suat

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mustafa AYDEMİR

      2013-09-01

      Full Text Available Nihilism which means the loss of the importance of values supports the idea that the man should use the innate instincts which he has. Only through this way will man be able to return to his origin getting rid of the ethical values and authorities of the society. Nihilism, expressing the way of thought in which the emotions of meaninglessness, emptiness and nonbeing is a life-style which accompanies a spiritual condition which appears when the values and ideals people depend on don’t perform their duties.Nihilism which first was used in Germany the first time was pointed out in the middle of the 19th century in Russia, is a philosophical approach which became widespread with Schopenhauer and finally became systemized with Nietzsche. When the faith of the authors who were influenced by Positivism was scattered they found themselves in Nihilism which they saw as a shelter. Turgenyev in Russian Literature and Tanpınar in Turkish literature utilizes such characters in their novels.In this study, the experiences of individuals who suffer similar problems with the society have been emphasized. Bazarov and Suat who differ in personality, view of world and behaviors are hostile to both themselves and others with the influence of Nihilism. They make the novel a nightmare with their atheistical and rebellious feature. They prefer the matter instead of spirit, absence instead of existence. First the description of Nihilism, its features and its origin has been mentioned then some information about Babalar ve Oğullar by Turgenyev and the novel Huzur by Tanpınar and their eras have been given. The Nihilist features of Bazarov and Suat in these novels have been gathered under specific titles, similar and differences have been pointed out. In the conclusion part, general overview of the study has been made. Değerlerin önemini kaybetmesi anlamına gelen Nihilizm, insanın doğuştan getirdiği içgüdülerini kullanması gerektiğini savunur.

    19. Yatarak fizyoterapi alan hastaların yaşam kaliteleri ve maliyet analizi

      OpenAIRE

      AKTAŞ, İlknur; KAPTANOĞLU YILDIRIM, Ayşegül; ÜNLÜ ÖZKAN, Feyza; YILMAZ KAYSIN, Meryem; ŞİLTE, Ayşe Duygu

      2015-01-01

      Amaç: Lokomotor sistem sorunları nedeniyle yatarak fizyoterapi alan hastaların yaşam kaliteleri ve maliyet analizlerini ortaya koymaktır. Hastalar ve Yöntem: Yatarak fizyoterapi alan olguların demografik verileri kaydedildi ve 15 D yaşam kalite sorgulaması yapıldı. Maliyetleri hesaplandı. Yaşam kalitesi ölçeği verilerini kullanarak hesaplanan, kaliteye ayarlanmış yaşam yılı (KAYY) sayısını kullanarak ekonomik analiz yapılmıştır. Bulgular: Doksan üç olgunun 75’i (%80,64) kadın, 18’i (%19,35) e...

    20. Sanayi 4.0 ve Türkiye Ekonomisi Açısından Etkileri

      OpenAIRE

      AYDEMİR, Halit

      2018-01-01

      Bu çalışmada Sanayi 4.0’ın küresel dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri, avantaj ve dezavantajları, Sanayi 4.0’ın diğer devrimlerle olan bağı ele alınmaktadır. Bu çerçevede Türkiye için Sanayi 4.0 gelişim sürecinde izlenmesi gereken bir yol haritasının çizilmesi amaçlanmıştır. Yöntemsel olarak ülkeler ve yıllar arası karşılaştırmalı analizler kullanılmıştır.

    1. TURIST ÇEKICILIKLERI VE TURIST AKIŞI ARASINDAKI ILIŞKILERIN MEKÂNSAL BAĞIMLILIĞA DAYALI OLARAK INCELENMESI

      OpenAIRE

      Karagöz Yüncü, Deniz; Mert Kantar, Yeliz; Günay Aktaş, Semra; Sezerel, Hakan

      2017-01-01

      Bu çalışmada, turist çekicilikleri ve turist akışı arasındaki ilişkilermekansal bağımlılığa dayalı olarak incelenerek farklı bir yaklaşımlaoluşturulmuştur. Çalışmada Bursa, Eskişehir ve Bilecik bölgesinde yer alan 39ilçede turist çekicilikleri ve yerli/yabancı turistlerin geceleme sayılarınailişkin ikincil veriler kullanılmıştır. Verilerin analizi için içerik analizi,haritalama analizi, Local ve Global Moran’s I otokorelasyon istatistikleri,klasik regresyon ve mekansal hata modelleri kullanıl...

    2. Prebiyotiklerin Probiyotik Bakterilerin Gelişmesi ve Asitleştirme Aktiviteleri Üzerine Etkileri (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayla Şener Mumcu

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada altı adet ticari prebiyotik maddenin in vitro koşullarda iki adet Lactobacillus acidophilus suşu ve iki adet Bifidobacterium spp. suşunun gelişme ve asitleştirme aktivitesi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Prebiyotik olarak frukto-oligosakkarit, inulin, galakto-oligosakkarit, soya fasulyesi oligosakkariti, ksilo-oligosakkarit ve laktuloz kullanılmıştır. Prebiyotikler üç farklı konsantrasyonda denenmiştir. Probiyotik bakterilerin gelişme ve asitleştirme aktivitesi üzerindeki etkileri prebiyotik çeşidine ve konsantrasyonuna bağlı olarak değişim göstermiştir. Genel olarak, prebiyotik konsantrasyonu arttıkça, probiyotik bakteri suşlarının gelişme performansı ve asitleştirme aktivitesinde artışlar meydana gelmiştir. L. acidophilus türündeki suş farklılığı, suşların gelişme performansı ve asitleştirme aktivitesi üzerinde önemli bir etki yaratmamıştır. Buna karşılık Bifidobacterium cinsindeki tür farklılığının bu yönlerdeki etkisi önemli bulunmuştur ( P<0.05. Araştırma sonuçları, bir probiyotik bakteri suşunun iyi bir gelişme ve asitleştirme performansı gösterebilmesi için ona uygun bir prebiyotik madde seçilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir.

    3. Taenia solium in Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      Devleesschauwer, Brecht; Allepuz, Alberto; Dermauw, Veronique

      2017-01-01

      is known about the true endemicity status of T. solium throughout Europe. Three recent reviews indicate that autochthonous human T. solium taeniasis/cysticercosis may be possible in Europe, but that current peer-reviewed literature is biased towards Western Europe. Officially reported data on porcine...

    4. İbrahim Müteferrika ve İlk Türk Matbaası

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şerif Korkmaz

      2015-11-01

      Full Text Available Osmanlı devletinin Avrupa'dan bilinçli iktibasların yapıldığı ilk dönem 1718-1730 yılları arasındaki "Lale Devri" dir. bu dönemde özellikle eğitimlerini incelemek için Avrupa'nın pek çok ülkesine elçiler gönderilmiştir. Fakat bu devrin en büyük ve en tesirli yeniliği İbrahim Müteferrika ve Sadi Efendi'nin birlikte açtıkları matbaadır. Makalede İbrahim Müteferrikanın kimliği ve fikirleri hakkında bilgi verilmektedir. Onun etkisinin sadece  matbaa ile sınırlı olmadığı, Osmanlı için yeni sayılabilecek ilimlerle ilgili eserleri basarak Avrupa'nın Rönesans'ından ilk haberleri verdiği vurgulanmaktadır.

    5. The Many Meanings of D-Day

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kate Delaney

      2012-03-01

      Full Text Available This essay investigates what D-Day has symbolized for Americans and how and why its meaning has changed over the past six decades. While the commemoration functions differently in U.S. domestic and foreign policies, in both cases it has been used to mark new beginnings. Ronald Reagan launched his “morning again in America” 1984 re-election campaign from the Pointe du Hoc, and the international commemorations on the Normandy beaches since 1990 have been occasions to display the changing face of Europe and the realignment of allies.

    6. Ni VE Cu İLE ALAŞIMLANDIRILMIŞ KÜRESEL GRAFİTLİDÖKME DEMİRLERİN İŞLENEBİLİRLİĞİNİN KESME KUVVETLERİ VE YÜZEY KALİTELERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yücel AŞKUN

      2003-02-01

      Full Text Available Diğer dökme demirlerle karşılaştırıldığında, Küresel Grafitli Dökme Demirin (KGDD yüksek süneklik, çekme dayanımı ve tokluğunun yanında işlenebilirliği nispeten düşüktür. Bununla birlikte; bir çelik parçanın yerine küresel grafitli dökme demir kullanıldığı zaman daha iyi işlenebilirlik en önemli kazanç olarak düşünülmelidir. Bu çalışma, değişik oranlarda Ni ve Cu ile alaşımlandırılmış küresel grafitli dökme demirlerin kesme kuvvetleri ve yüzey pürüzlülüğü üzerine onların mikroyapı ve mekanik özelliklerinin etkilerini belirlemek için yapılan işlenebilirlik testlerinin sonuçlarını göstermektedir. Değişik oranlarda nikel ve bakır ile alaşımlandırılmış altı farklı küresel grafitli dökme demire işlenebilirlik testleri uygulanmış ve onların işlenebilirlikleri kesme kuvvetleri ve yüzey pürüzlülük temel kriterleri üzerine dayanarak incelenmiştir. Sonuçlar; numunelerin daha önceden belirlenmiş olan mikroyapı ve mekanik özelliklerine göre değerlendirilmiştir. Bütün kriterlere dayanarak en iyi sonuçlar, % 0.7 Ni ve % 0.7 Cu ilave edilmiş numunede gözlenmiştir. Numuneler mekanik özellikleri açısından değerlendirildiğinde, % 1 Ni ve % 0.65 Cu ilave edilmiş numunede sağlanacağı görülmektedir.

    7. Capturing Human Naïve Pluripotency in the Embryo and in the Dish.

      Science.gov (United States)

      Zimmerlin, Ludovic; Park, Tea Soon; Zambidis, Elias T

      2017-08-15

      Although human embryonic stem cells (hESCs) were first derived almost 20 years ago, it was only recently acknowledged that they share closer molecular and functional identity to postimplantation lineage-primed murine epiblast stem cells than to naïve preimplantation inner cell mass-derived mouse ESCs (mESCs). A myriad of transcriptional, epigenetic, biochemical, and metabolic attributes have now been described that distinguish naïve and primed pluripotent states in both rodents and humans. Conventional hESCs and human induced pluripotent stem cells (hiPSCs) appear to lack many of the defining hallmarks of naïve mESCs. These include important features of the naïve ground state murine epiblast, such as an open epigenetic architecture, reduced lineage-primed gene expression, and chimera and germline competence following injection into a recipient blastocyst-stage embryo. Several transgenic and chemical methods were recently reported that appear to revert conventional human PSCs to mESC-like ground states. However, it remains unclear if subtle deviations in global transcription, cell signaling dependencies, and extent of epigenetic/metabolic shifts in these various human naïve-reverted pluripotent states represent true functional differences or alternatively the existence of distinct human pluripotent states along a spectrum. In this study, we review the current understanding and developmental features of various human pluripotency-associated phenotypes and discuss potential biological mechanisms that may support stable maintenance of an authentic epiblast-like ground state of human pluripotency.

    8. Bezelyelerde Klorofil Degradasyonu ve Renk Kaybı Üzerine Isıl İşlemin Etkisi (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hande Selen Erge

      2015-02-01

      Full Text Available Bezelyelerde klorofilin termal degradasyon kinetiği ve görünür yeşil renkteki kayıp 70°, 80°, 90° ve 100 °C’de araştırılmıştır. Klorofil a ve klorofil b’nin parçalanması birinci dereceden bir kinetik model izlemektedir. Tristimulus kolorimetresi ile ölçülen -a, -a/b ve h (hue değerlerindeki değişim ile ortaya konulan görünür yeşil renkteki kayıp da birinci dereceden reaksiyona uymaktadır. Klorofil a ve b için aktivasyon enerjileri sırasıyla 47.78 and 26.77 kJ mol-1olarak belirlenirken; -a, -a/b ve h değerleri için aktivasyon enerjileri 49.75, 56.04 and 55.06 kJ mol-1 olarak saptanmıştır.

    9. Peskütenin Kimyasal ve Mikrobiyolojik Özellikleri Üzerine bir Araştırma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ahmet Kurt

      2015-02-01

      Full Text Available Bu araştırmada Sivas ili ve çevresinden şansa bağlı olarak alınan 14 adet Pesküten örneği üzerinde kimyasal ve mikrobiyolojik araştırmalar yapılmıştır. Belirlenen değerler ortalama olarak şöyledir: Kurumaddede %30.96, su %69.04, yağ %3.66, yağsız kurumadde %27.30, toplam kül %4.92, kurumaddede kül %15.95, kurumaddede tuz %12.18, saf kül %1.13, protein %22.08, şeker ve benzerleri %0.295 ve asitlik derecesi 83.90 SH olmuştur. Bunun yanında ortalama mikrobiyolojik içerik; toplam bakteri sayısı 3.735x106/g, koliform bakteri sayısı 5.69x104/g, maya ve küf sayısı 1.398x104/g, laktik bakteri sayısı 1.997x106/g, proteolitik bakteri sayısı, 12.34x104/g ve lipolitik bakteri sayısı 10.14x104/g olarak belirlenmiştir.

    10. Analysis of Naïve Bayes Algorithm for Email Spam Filtering across Multiple Datasets

      Science.gov (United States)

      Fitriah Rusland, Nurul; Wahid, Norfaradilla; Kasim, Shahreen; Hafit, Hanayanti

      2017-08-01

      E-mail spam continues to become a problem on the Internet. Spammed e-mail may contain many copies of the same message, commercial advertisement or other irrelevant posts like pornographic content. In previous research, different filtering techniques are used to detect these e-mails such as using Random Forest, Naïve Bayesian, Support Vector Machine (SVM) and Neutral Network. In this research, we test Naïve Bayes algorithm for e-mail spam filtering on two datasets and test its performance, i.e., Spam Data and SPAMBASE datasets [8]. The performance of the datasets is evaluated based on their accuracy, recall, precision and F-measure. Our research use WEKA tool for the evaluation of Naïve Bayes algorithm for e-mail spam filtering on both datasets. The result shows that the type of email and the number of instances of the dataset has an influence towards the performance of Naïve Bayes.

    11. Organik Tavukçulukta Mera Kompozisyonu, Besleme ve Barındırma Teknikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hasan Eleroğlu

      2014-01-01

      Full Text Available Dünya’daki gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de de organik tavukçuluk sektöründe gelişmeler yaşanmaktadır. Son yıllarda artan taleplerin karşılanması amacıyla üretim artışı söz konusu olup, yeni organik işletmeler sayısında artış gözlenmektedir. Hayvanların besin maddesi ihtiyaçlarının belli bir kısmının meradan sağlanması için yerel bitkilerden yararlanılarak, uygun mera kompozisyonunun ekonomik üretimi destekleyecek şekilde oluşturulması gerekmektedir. Bununla birlikte, çevre koşulları ve barındırma tekniklerinin kanatlının performansı, sağlığı, refahı, ürün kalitesi üzerine etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle çevre koşulları ve barındırma tekniklerinin, yerel koşullara uyumlu ve organik standartları sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Hayvanların günlük besin maddesi ihtiyaçlarının dengeli olarak karşılanmasında, hayvanların severek tükettikleri buğdaygil ve baklagil yem bitkileri yanında otlatmaya dayanıklı endemik bitkilerden oluşan karışımlardan yararlanılarak, mera kompozisyonu belirlenmelidir. Sabit ve taşınır barındırma sistemlerinde kullanılacak malzemelerin organik üretim standartlarına uygun olmalıdır. Kümes içi ve mera donanımları arasında bulunan yemlik ve sulukların organizasyonunda yöresel iklim koşulları dikkate alınmalı, özellikle ısıtma sistemlerinde aydınlatma yapmayan ısı kaynaklarının seçilmesi gerekmektedir. Yabani kuş ve yırtıcı hayvanlardan korunma amaçlı geliştirilen sistemler üzerinde durulmalı, ürün elde etme ve değerlendirme aşamasında, ürün kalitesinin maksimum düzeyde korunabileceği uygulamalar üzerinde durulmalıdır. Bu çalışmada, organik tavukçuluk üzerinde durularak, örnek olarak Sivas koşullarında organik etlik piliç üretiminde kullanılmak üzere oluşturulan mera kompozisyonu ile birlikte organik tavuk yetiştirmede kullanılan barındırma sistemi

    12. Avrupa Birliği’nin Görsel-İşitsel Politikası Bağlamında Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’daki Radyo ve Televizyon Yayın Hizmetlerinin Denetimi / Supervision of Radio and Television Broadcasting Services in Germany, France, England and Italy in the Context of Audiovisual Policy of the European Union

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Sena COŞKUN

      2017-08-01

      Full Text Available Bu çalışmada, birçok alanda diğer Avrupa Birliği (AB ülkelerine öncülük eden Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi AB ülkelerinde radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin denetiminde görev yapan düzenleyici, izin verici ve denetleyici kuruluşlar üzerinde durulmaktadır. Çalışma, bunu, ülkelerdeki mevcut denetim sistemi ile denetleyici otoritenin görev ve yetkilerine değinmeyi ihmal etmeden ve onlar üzerine literatürdeki bilgi birikimini ortaya koyarak incelemektedir. Görsel-işitsel medya hizmetlerinin denetimine yoğunlaşan çalışmanın amacı, yapılan son yasal düzenlemeler çerçevesinde, radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin Avrupa kıtasının dört önemli ülkesinde ne şekilde denetlendiğini ortaya koymaktır. Bu kapsamda çalışma, hem ülkemizde ilgili konudaki literatürün güncellenmesine hem de konuyla ilgili ileride yapılacak araştırmalara katkı sağlayacaktır. Çalışmanın AB’nin görsel-işitsel politikası ile birlikte ele alınmasının da gerekli olduğu düşünülmektedir. Zira, AB politikaları ile görsel-işitsel yayıncılık alanı arasında birbirlerini etkileyen, doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. / This study focuses on regulatory, permitting and supervisory agencies working in the supervision of radio and television broadcasting services in EU countries, such as Germany, France, England and Italy, leading many other European Union (EU countries in this area. The study examines this by not neglecting to address the tasks and powers of the supervisory authority and the current supervisory system in the countries, and revealing their knowledge in the literature on them. The aim of the study focused on the supervising of audiovisual media services is to demonstrate how radio and television broadcasting services in the four major countries of Europe are audited in the framework of the recent legislative arrangements. In this context, the study will contribute both to

    13. KESTANE KABUĞUNUN PİROLİZİ VE ELDE EDİLEN ÜRÜNLERİN KARAKTERİZASYONU

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ilknur DEMIRAL

      2015-11-01

      Full Text Available Bu çalışmada kestane kabuğu biyokütle kaynağı olarak seçilmiş ve sabit yataklı reaktörde pirolizi gerçekleştirilmiştir. Deneylerde piroliz sıcaklığı, ısıtma hızı ve sürükleyici gaz akış hızının piroliz ürün verimleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Yapılan deneyler sonucunda en yüksek katran verimine 50 oCdk-1 ısıtma hızı, 400 oC piroliz sıcaklığı ve 150 cm3dk-1 sürükleyici gaz akış hızında %18,70 ile ulaşılmıştır. Çalışmalar sonucunda elde edilen katranın FTIR spektrumu alınmış, elementel analizi gerçekleştirilmiş ve ısıl değeri belirlenmiştir. Katran sütun kromatografisinde hidrokarbon ve polar bileşiklerine ayrılmıştır.  Alifatik alt fraksiyon GC-MS ile karakterize edilmiştir. Ayrıca hammaddenin ve katı ürünün BET yüzey alanları belirlenmiş ve katı ürünün SEM görüntüsü alınmıştır.

    14. MARS Bulletin Vol.19 No. 10 - Crop Monitoring in Europe - Agrometeorological analysis and weather forecast

      OpenAIRE

      BOJANOWSKI Jedrzej

      2011-01-01

      HIGHLIGHT The third dekad of June was warm except for the basin of the Black Sea, and wet in Ukraine and Germany. With the beginning of July Europe experienced lower temperatures and dry conditions with the exception of Denmark, Germany, Poland, Belarus and Russia. Any rain is forecasted within next 10 days for Spain, Turkey and Russia, and slightly higher temperatures are foreseen in Central and Eastern Europe. Significant water deficit in Southern Russia is expected.

    15. Endothelial cell SHP-2 negatively regulates neutrophil adhesion and promotes transmigration by enhancing ICAM-1-VE-cadherin interaction.

      Science.gov (United States)

      Yan, Meiping; Zhang, Xinhua; Chen, Ao; Gu, Wei; Liu, Jie; Ren, Xiaojiao; Zhang, Jianping; Wu, Xiaoxiong; Place, Aaron T; Minshall, Richard D; Liu, Guoquan

      2017-11-01

      Intercellular adhesion molecule-1 (ICAM-1) mediates the firm adhesion of leukocytes to endothelial cells and initiates subsequent signaling that promotes their transendothelial migration (TEM). Vascular endothelial (VE)-cadherin plays a critical role in endothelial cell-cell adhesion, thereby controlling endothelial permeability and leukocyte transmigration. This study aimed to determine the molecular signaling events that originate from the ICAM-1-mediated firm adhesion of neutrophils that regulate VE-cadherin's role as a negative regulator of leukocyte transmigration. We observed that ICAM-1 interacts with Src homology domain 2-containing phosphatase-2 (SHP-2), and SHP-2 down-regulation via silencing of small interfering RNA in endothelial cells enhanced neutrophil adhesion to endothelial cells but inhibited neutrophil transmigration. We also found that VE-cadherin associated with the ICAM-1-SHP-2 complex. Moreover, whereas the activation of ICAM-1 leads to VE-cadherin dissociation from ICAM-1 and VE-cadherin association with actin, SHP-2 down-regulation prevented ICAM-1-VE-cadherin association and promoted VE-cadherin-actin association. Furthermore, SHP-2 down-regulation in vivo promoted LPS-induced neutrophil recruitment in mouse lung but delayed neutrophil extravasation. These results suggest that SHP-2- via association with ICAM-1-mediates ICAM-1-induced Src activation and modulates VE-cadherin switching association with ICAM-1 or actin, thereby negatively regulating neutrophil adhesion to endothelial cells and enhancing their TEM.-Yan, M., Zhang, X., Chen, A., Gu, W., Liu, J., Ren, X., Zhang, J., Wu, X., Place, A. T., Minshall, R. D., Liu, G. Endothelial cell SHP-2 negatively regulates neutrophil adhesion and promotes transmigration by enhancing ICAM-1-VE-cadherin interaction. © FASEB.

    16. Plasmodium vivax sporozoite challenge in malaria-naïve and semi-immune Colombian volunteers

      DEFF Research Database (Denmark)

      Arévalo-Herrera, Myriam; Forero-Peña, David A.; Rubiano, Kelly

      2014-01-01

      induced in naïve and semi-immune volunteers by infected mosquito bites was compared. Methods: Seven malaria-naïve and nine semi-immune Colombian adults (n = 16) were subjected to the bites of 2-4 P. vivax sporozoite-infected Anopheles mosquitoes. Parasitemia levels, malaria clinical manifestations...

    17. Paraziti ve vyjadřování

      Czech Academy of Sciences Publication Activity Database

      Michalec, Vít

      2017-01-01

      Roč. 96, č. 6 (2017), s. 368-368 ISSN 0042-4544 Institutional support: RVO:68378092 Keywords : word jakoby Subject RIV: AI - Linguistics OBOR OECD: Linguistics https://vesmir.cz/cz/casopis/archiv-casopisu/2017/cislo-6/paraziti-ve-vyjadrovani.html

    18. GENÇ PARTİ'Yİ ANLAMAK (Parti, Lider ve Kitle Üzerine Bir Çalısma)

      OpenAIRE

      TÜRK, Hasan Bahadır

      2007-01-01

      Türk, Hasan Bahadır, Genç Parti’yi Anlamak: Parti, Lider ve Kitle Üzerine BirÇalısma, Doktora Tezi, Danısman: Doç.Dr. Aykut Çelebi, 399 s.ÖZETBu çalısmanın amacı; Genç Parti’nin temel yapısal özelliklerine ısık tutmaktır. Çalısma;Genç Parti’yi lider, kadro, parti tipolojisi, ideoloji ve söylem gibi parçalarındanhareketle analiz etmeye ve kitleyle kurdugu iliskiyi tartısmaya odaklanacaktır. Çalısma,üç ana bölümden olusmaktadır. lk iki bölümde Uzanlar’ın genel yapısı, yükselis veçöküs süreci Ge...

    19. Creationism in Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      For decades, the creationist movement was primarily situated in the United States. Then, in the 1970s, American creationists found their ideas welcomed abroad, first in Australia and New Zealand, then in Korea, India, South Africa, Brazil, and elsewhere—including Europe, where creationism plays...... an expanding role in public debates about science policy and school curricula. In this, the first comprehensive history of creationism in Europe, leading historians, philosophers, and scientists narrate the rise of—and response to—scientific creationism, creation science, intelligent design, and organized...... antievolutionism in countries and religions throughout Europe. Providing a unique map of creationism in Europe, the authors chart the surprising history of creationist activities and strategies there. Over the past forty years, creationism has spread swiftly among European Catholics, Protestants, Jews, Hindus...

    20. Türkiye'de Gıda Endüstrisi Kaynaklı Biyokütle ve Biyoyakıt Potansiyeli

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ebru Deniz, Gülen Yeşilören, Necla Özdem İşçi

      2015-02-01

      Full Text Available Geliflen teknoloji ve hızlı nüfus artıflının do¤al bir sonucu olarak fosil yakıt kaynaklarının giderekazalması; yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyacı arttırmıfltır. Son yıllardamevcut enerji kaynaklarına alternatif olarak, ülkelerin sürdürülebilir kalkınmasına olan katkısı sebebiylebiyokütleden elde edilecek enerjiye (biyoyakıta duyulan ilgi artmıfltır. Gıda endüstrisi atıkları oldukçade¤erli biyokütle kaynaklarıdır. Bu makalede Türkiye'deki meyve suyu, bitkisel ya¤ ve et endüstrisiüretim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atık potansiyeli ve bu atıklardan üretilebilecek teorik biyoyakıt(biyogaz, biyoetanol ve biyodizel miktarları hesaplanmıfltır. Bir yılda üretilen meyve suyu, bitkisel ya¤ve et endüstrisi atık miktarları sırasıyla 209.9 bin ton, 111.3 bin ton ve 118 milyon tondur. Bu atıklardan6.9 bin ton biyoetanol, 33.5 bin ton biyodizel ve 25.3 milyar m3biyogaz elde edilebilir

    1. Responses of Withdrawal Interneurons to Serotonin Applications in Naïve and Learned Snails Are Different

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Tatiana K. Bogodvid

      2017-12-01

      Full Text Available Long-term changes in membrane potential after associative training were described previously in identified premotor interneurons for withdrawal of the terrestrial snail Helix. Serotonin was shown to be a major transmitter involved in triggering the long-term changes in mollusks. In the present study we compared the changes in electrophysiological characteristics of identifiable premotor interneurons for withdrawal in response to bath applications of serotonin (5-HT or serotonin precursor 5-hydroxytryptophan (5-HTP in preparations from naïve, neurotoxin-injected or associatively trained snails. It was found that 5-HT or 5-HTP applications caused a significant decrease of membrane potential in premotor interneurons of naïve snails, associatively trained snails and snails with impaired serotonergic system by injection of a selective neurotoxin 5,7-dihydroxytryptamine (5,7-DHT 1 week before the experiments. Applications of 5-HT or 5-HTP did not cause significant changes in the action potential (AP threshold potential of these neurons in naïve snails. Conversely, applications of 5-HT or 5-HTP to the premotor interneurons of previously trained or 5,7-DHT-injected snails caused a significant increase in the firing threshold potential in spite of a depolarizing shift of the resting membrane potential. Results demonstrate that responsiveness of premotor interneurons to extracellularly applied 5-HT or 5-HTP changes for days after the associative training or serotonin depletion. Similarity of the effects in trained and 5,7-DHT-injected animals may be due to massive release of serotonin elicited by 5,7-DHT injection. Our results suggest that serotonin release due to aversive conditionining or elicited by the neurotoxin administration triggers similar changes in resting membrane potential and AP threshold in response to bath applications of 5-HT or its precursor 5-HTP.

    2. VE-cadherin Y685F knock-in mouse is sensitive to vascular permeability in recurrent angiogenic organs.

      Science.gov (United States)

      Sidibé, Adama; Polena, Helena; Pernet-Gallay, Karin; Razanajatovo, Jeremy; Mannic, Tiphaine; Chaumontel, Nicolas; Bama, Soumalamaya; Maréchal, Irène; Huber, Philippe; Gulino-Debrac, Danielle; Bouillet, Laurence; Vilgrain, Isabelle

      2014-08-01

      Covalent modifications such as tyrosine phosphorylation are associated with the breakdown of endothelial cell junctions and increased vascular permeability. We previously showed that vascular endothelial (VE)-cadherin was tyrosine phosphorylated in vivo in the mouse reproductive tract and that Y685 was a target site for Src in response to vascular endothelial growth factor in vitro. In the present study, we aimed to understand the implication of VE-cadherin phosphorylation at site Y685 in cyclic angiogenic organs. To achieve this aim, we generated a knock-in mouse carrying a tyrosine-to-phenylalanine point mutation of VE-cadherin Y685 (VE-Y685F). Although homozygous VE-Y685F mice were viable and fertile, the nulliparous knock-in female mice exhibited enlarged uteri with edema. This phenotype was observed in 30% of females between 4 to 14 mo old. Histological examination of longitudinal sections of the VE-Y685F uterus showed an extensive disorganization of myometrium and endometrium with highly edematous uterine glands, numerous areas with sparse cells, and increased accumulation of collagen fibers around blood vessels, indicating a fibrotic state. Analysis of cross section of ovaries showed the appearance of spontaneous cysts, which suggested increased vascular hyperpermeability. Electron microscopy analysis of capillaries in the ovary showed a slight but significant increase in the gap size between two adjacent endothelial cell membranes in the junctions of VE-Y685F mice (wild-type, 11.5 ± 0.3, n = 78; and VE-Y685F, 12.48 ± 0.3, n = 65; P = 0.045), as well as collagen fiber accumulation around capillaries. Miles assay revealed that either basal or vascular endothelial growth factor-stimulated permeability in the skin was increased in VE-Y685F mice. Since edema and fibrotic appearance have been identified as hallmarks of initial increased vascular permeability, we conclude that the site Y685 in VE-cadherin is involved in the physiological regulation of capillary

    3. Warm spells in Northern Europe in relation to atmospheric circulation

      Science.gov (United States)

      Tomczyk, Arkadiusz M.; Piotrowski, Piotr; Bednorz, Ewa

      2017-05-01

      This study describes warm spells in Northern Europe and determines the synoptic situations that cause their occurrence. In this article, a relatively warm day was defined as a day when the maximum temperature exceeded the 95th annual percentile, and a warm spell (WS) was considered to be a sequence of at least five relatively warm days. In the analysed multiannual period and within the investigated area, 24 (Kallax) to 53 (Oslo) WSs were observed. The occurrence of WSs was mainly connected with positive anomalies of sea level pressure and a 500-hPa isobaric surface, displaying the presence of high-pressure systems. This occurrence was also accompanied by positive T850 anomalies.

    4. Isıl İşlem Uygulanmış Et ve Et Ürünlerinde Heterosiklik Aromatik Aminler

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Fatih Öz

      2015-02-01

      Full Text Available 1977 yılında Japon bilim adamları, kızartılmış et ve balık ürünlerinden Heterosiklik Aromatik Amin (HAA olarak sınıflandırdıkları yüksek oranda toksik yeni bir grup bilesikler belirlemişlerdir. HAA’ler balık ve et gibi protein bakımından zengin gıdaların 150 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda pişirilmesi esnasında oluşan mutajenik ve/veya kanserojenik bileşiklerdir. Bu bileşikler aminoasitler ve karbonhidratlar ile kreatin veya kreatininin reaksiyon ürünleridir. Bu çalışmada HAA’lerin oluşumu, prekürsörleri, oluşum seviyelerinin azaltılması ve analiz metotları ile ilgili araştırmalar derlenmiştir. Gıda mutajenleri ile karşılaştırıldığında HAA’lerin aflatoksin B1 den 100 kat, benzo[a]pyrene den ise 2000 kat daha fazla mutajenik oldukları belirtilmiştir. Güçlü mutajen olan bu bileşikleri içeren gıdaların birçok ülkede yaygın olarak tüketilmesi ve epidemiyolojik çalışmaların bu tür gıdaları fazlaca tüketen ülkelerde kanser oranının çok daha yüksek olduğunu belirtmesinden dolayı konu dünya çapında büyük öneme sahiptir. Günümüze kadar, gıdalardan ve model sistemlerden 25’i aşkın HAA izole edilmiştir. HAA’ler genelde ısıl işlem uygulanmış et ve et ürünlerinde bulunurlar. HAA’lerin konsantrasyonları ısıl işlem gören ürünün tipi, pişirme sıcaklığı ve süresi,  pişirme ekipman ve metodu, pH ve su aktivitesi gibi fiziksel faktörler ile karbonhidratlar, serbest aminoasitler ve kreatin gibi kimyasal faktörlere bağlıdır. Ayrıca, ısı ve kütle transferi, yağlar, yağ oksidasyonu ve antioksidanların HAA’lerin konsantrasyonuna etki ettiği saptanmıştır.

    5. Punica granatum L. Çekirdek ve Kabuk Ekstrelerinin Antioksidan Aktiviteleri

      OpenAIRE

      DEMİR, Hülya

      2008-01-01

      Bu çalışmada, Punica granatum L.(Punicaceae) "Nar", meyve çekirdeği ile kabuk ekstraklarının antioksidan aktiviteleri araştırıldı. Punica granatum L. çekirdek ve kabuğunun metanol ve hekzan ekstrelerinde serbest radikal giderme aktivite, indirgenme gücü analizleri yapıldı. Elde edilen sonuçlar standart antioksidan olarak bilinen askorbik asit ile karşılaştırıldı. Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre antioksidan aktivite Askorbik asit> Punica granatum L. kabuğu> Puni...

    6. Cheap imports next ordeal for Europe's high-cost producers

      International Nuclear Information System (INIS)

      Chynoweth, E.

      1993-01-01

      About one-third of Europe's 34 cracker and downstream units lost money in the final quarter of 1992, says Chem Systems (London). Average return on capital employed is negative - at the same level as in the gloomy days of the early 1980s - yet average operating rates are 80% now, compared with 65% a decade ago. Margins at what Chem Systems calls leader cracks (naphtha-based units that use good modern practices) are DM42/m.t. ethylene, DM100/m.t. less than they were in 1991. The consultant firm's recent report, European Petrochemical Strategy in the 1990s, suggests closure of 5%-10% of high-cost production. But, Chem Systems director Roger Longley states: We are not advocating wholesale closure. There are a small number (of plants) where additional investment would not payback that would be economical to shut. Cost reduction through mergers and acquisitions and operational changes is much more important, especially from an international aspect, Longley says. One thing people do not fully appreciate is that Europe is a high-cost region for petrochemical production, he adds. Traditionally, Europe exports 5% of its ethylene output, now it needs to tolerate cheap imports

    7. Sunrayce 97 Continues Day 8 - St. Francis, Kan. to Limon, Colo.

      Science.gov (United States)

      race we've ever had. I've been involved in most of the solar car races in the world and this year we've speed is 43:04 miles per hour. According to Rayce co-manager Dan Eberle, "Sunrayce 97 is the best had the best sun, the best cars and the highest morale among the students and staff. I also, think

    8. Kanser hastalarında kemoterapinin C-reaktif protein düzeyine ve yaşam kalitesine olan etkileri

      OpenAIRE

      Gürler, Mehmet Yavuz

      2011-01-01

      Giriş ve Amaç: Bir inflamasyon belirteci ve akut faz reaktanı olan C-reaktif protein, karaciğer ve yağ dokusunda üretilen bir beta globulindir. Günümüz pratiğinde pek çok hastalığın tanısını desteklerken bazı hastalıkların ise takibinde ve alevlenmesinde güvenilir bir belirteçtir. Son yıllarda yapılan çalışmalar göstermiş ki kanser hastalarında bakılan serum CRP düzeyi hastalığın yaygınlığı, hastanın yaşam kalitesi, prognozu ve kemoterapiye yanıtı değerlendirmede kullanılabilme...

    9. VARLIK VERGİSİ VE MERSİN UYGULAMASI

      OpenAIRE

      ÇANAK, Erdem

      2016-01-01

      Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemekle birlikte savaşın bütün sıkıntılarını yaşamıştır. Hatta bu sırada 1 milyona yakın vatandaşını da silâhaltına almıştır. Ülkenin çalışan ve üretim yapan nüfusunun silâhaltına alınması ise üretimde ciddi düşüşlere sebebiyet vermiştir. Bunun yanı sıra savaşın neden olduğu iktisadi sıkıntıların etkisiyle enflasyon yükselmiş, karaborsa ve vurgunculuk artmıştır. Bu durumdan en çok istifade edenler ise büyük toprak sahibi çiftçiler ile ticaretle iştigal eden ...

    10. Türkiye’de Yemeklik Tane Baklagiller Üretiminin Sorunları ve Çözüm Önerileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Aybegün Ton

      2014-05-01

      Full Text Available Türkiye’de yemeklik tane baklagiller içerisinde ekim alanı ve üretim bakımından ilk sırayı nohut almakta, bunu sırasıyla mercimek, fasulye ve bakla izlemektedir. Türkiye, özellikle nohut ve mercimekte Dünyada en önemli üretici ve ihracatçı ülkeler içerisinde bulunmaktadır. Son yıllarda ise nohut ve mercimek üretimimiz ve ihracatımız bir azalma eğilimi içerisinde bulunmaktadır. Bununla birlikte, birçok yemeklik tane baklagil türlerinin üretimine uygun farklı ekolojik koşulları içeren bölgelerimiz bulunmaktadır. Bu üretim potansiyelimiz değerlendirilmeli, dış pazarların istekleri doğrultusunda, standart irilikte, kaliteli ve yüksek verim potansiyeline sahip çeşitlerimizin üretimine önem verilmelidir. Ayrıca, uygun yetiştirme teknikleri kullanılarak üretim yapılmalı, kıyı bölgelerimizde kışlık nohut yetiştiriciliği, iç bölgelerimizde kışlık mercimek yetiştiriciliği yaygınlaştırılmalı, ekimde ve hasat da makine kullanımına önem verilmeli, hastalık ve zararlılarla yeterli düzeyde mücadele edilerek verimlilik artırılmalıdır. Böylece, Türkiye’de yemeklik tane baklagiller tarımının bugünkünden çok daha fazla yaygınlaştırılması mümkün görülmektedir.

    11. İnternet ve Tuğla-Harç Mağazalarına İlişkin Müşteri Düşünceleri ve Değişen Müşteri Davranışları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Abdolrazagh MADAHI

      2014-09-01

      Full Text Available Bu çalışma Malezya’da internette faaliyet gösteren tuğla harç mağazalarına ilişkin müşteri düşüncelerini ve müşterilerin değişen kanal eğilimlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmaya ilişkin veriler Klang Vadisi ve Penang Bölgesi’nde 497 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen anketlerin neticesinde elde edilmiştir. Çalışmada yapısal bağlamda PLS Modeli ve data analizi bağlamında ise SEM Modeli kullanılmıştır. Yapılan 497 anketin neticesinde, çalışmanın verileri, uygunluk ve zorluk bağlamında internetten tuğla ve harç mağazalara doğru değişen bir eğilim olduğunu göstermiştir. Bulgular benzer şekilde cinsiyet ve niyetin de müşterilerin kanal değiştirmesinde etkin unsurlar olduğunu ortaya koymuştur.

    12. Multilingual Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      Phillipson, Robert

      2013-01-01

      Review of: Multilingual Europe: Multilingual Europeans. (European Studies: An Interdisciplinary Series in European Culture, History and Politics, Vol. 29). Eds. Láslá Maràcz & Mireille Rosello. Rodopi, 2012. 323 pp.......Review of: Multilingual Europe: Multilingual Europeans. (European Studies: An Interdisciplinary Series in European Culture, History and Politics, Vol. 29). Eds. Láslá Maràcz & Mireille Rosello. Rodopi, 2012. 323 pp....

    13. Bilimsel iletişimde yeşil ve altın yollarda yakınsama ve Türkiye'deki yansımaları = Convergence of the gold and green roads at scholarly communication and reflections on Turkey

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şengül, Gökhan

      2011-01-01

      Full Text Available Son yıllarda özellikle sosyal ağlarda bilgi dolaşımının artması, gelişmiş mobil iletişim cihazlarının yoğun kullanımı kısıtsız ve farklı ortamlarda bilgi erişim ve paylaşımını gerektirmektedir. Bu bağlamda bilimsel bulguların yer aldığı makalelerin geniş kitlelere ve diğer bilim insanlarının erişimine açılması; hem bilimsel eserin doğruluk ve güvenirliğini artırmaya yardımcı olmakta, hem de bilimsel verinin paylaşılmasını ve dolayısı ile de bilimsel gelişimi olumlu yönde etkilemektedir. Yaklaşık on yıldır bu amaca açık erişim insiyatifi katkı sağlamaktadır. Bu amaçla kendi kendine arşivleme (yeşil yol ve açık erişim dergisi (altın yol bilimsel çalışmaların bilim topluluğuna sunulmasında yeni yöntemler olarak takdim edilmiştir Bu çalışmada; uluslararası alanda yeşil ve altın yollar üzerinde ortaya konan kurallar irdelenmiş, yazar ve yayıncılarının oluşan iklime uyumluluğu sorgulanmış ve Türkiye adresli kurumsal arşiv ve dergilerin ortaya çıkan durum karşısında konumları üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışma esnasında Ulrich Süreli Yayın Rehberi, Thomson Reuters (ISI Bilimsel Web (Web of Science - WoS ve Elsevier Scopus uluslararası ticari atıf veri tabanları, RoMEO, Juliet, ve ROARMAP telif politikası rehberleri, OpenDOAR, ROAR kurumsal arşiv rehberleri ve DOAJ açık erişim dergisi rehberi ile ULAKBİM ulusal veri tabanları incelenmiştir. / In parallel with the increase of information exchange rate in social networks and the usage of mobile communication devices in recent years, it is also required that the information needs to be shared and freely accessable in different enviroments. In this context freely access to the papers including scientific findings by other scientists and broad population will help to increase both the accuracy and reability of the papers. Besides it will also affect positively the

    14. Integration project of regional markets in Europe (European directive); Proyecto de integracion de mercados regionales en Europa (Directva europea)

      Energy Technology Data Exchange (ETDEWEB)

      Gonzalez Fernandez-Castaneda, J. J.

      2010-07-01

      The article presents the current situation of the Day-Ahead electricity markets in the different countries and Regions along West Europe. It describes the different possibilities applied to congestion management in the borders between countries and price areas, and the options employed to couple Day-ahead markets to form regional markets in Europe. Finally, it presents the initiative to Price couple Regional markets (PCR) that is being developed by Nord pool spot, EPEX Spot and OMEL with the objective to advance towards the integration of the markets that they operate in the internal Electricity Market. (Author)

    15. Farklı Hayvan Türlerine Ait Karkas Etlerinin ve Mekanik Sıyrılmış Etlerin, Kimyasal Yapılarına ve SDS-PAGE Yardımıyla Saptanan Protein Profillerine Göre Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayça Yaralı

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada farklı hayvan karkas etleri ve farklı mekanik sıyrılmış etlerinin kimyasal bileşimi, atomik absorbsiyon spektrofotometresi ile mineral madde bileşimi ve SDS­PAGE ile protein bant dizilimi incelenmiştir. Bu yöntemler ile tür ayrımı ve MDM ayrımı yapılmıştır. Özellikle MDM örneklerinin protein, yağ ve kalsiyum içerikleri diğer karkas etlerinden önemli ölçüde farklı olarak bulunmuştur. Karkas örneklerinin sodyum miktarının MDM örnekleriyle karşılaştırıldığında yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, deneye tabi tutulan makro elementler içinde magnezyum içeriğinin düşük değerlerde olduğu gözlenmiştir. SDS­PAGE bant diziliminde myofibriler proteinler ve sarkoplazmik proteinler incelenmiştir. Elektoroforez jellerinin görüntü analizi ve nicel analizi için densitometre cihazı (The Imager BL, Biolab UviTec software kullanılmıştır.

    16. Regional gray matter volume increases following 7days of voluntary wheel running exercise: a longitudinal VBM study in rats.

      Science.gov (United States)

      Sumiyoshi, Akira; Taki, Yasuyuki; Nonaka, Hiroi; Takeuchi, Hikaru; Kawashima, Ryuta

      2014-09-01

      The effects of physical exercise on brain morphology in rodents have been well documented in histological studies. However, to further understand when and where morphological changes occur in the whole brain, a noninvasive neuroimaging method allowing an unbiased, comprehensive, and longitudinal investigation of brain morphology should be used. In this study, we investigated the effects of 7days of voluntary wheel running exercise on regional gray matter volume (rGMV) using longitudinal voxel-based morphometry (VBM) in rats. Eighteen pairs of adult male naïve Wistar rats were randomized to the exercise or control condition (one rat for each condition from each pair). Each rat was scanned in a 7.0-T MRI scanner at three time points: before exercise, after 7days of exercise, and after 7days of follow-up. The T2-weighted MRI images were segmented using the rat brain tissue priors that were recently published by our laboratory, and the intra- and inter-subject template creation steps were followed. Longitudinal VBM analysis revealed significant increases in rGMV in the motor, somatosensory, association, and visual cortices in the exercise group. Among these brain regions, rGMV changes in the motor cortex were positively correlated with the total distance that was run during the 7days of exercise. In addition, the effects of 7days of exercise on rGMV persisted after 7days of follow-up. These results support the utility of a longitudinal VBM study in rats and provide new insights into experience-dependent structural brain plasticity in naïve adult animals. Copyright © 2014 Elsevier Inc. All rights reserved.

    17. FIJI Macro 3D ART VeSElecT: 3D Automated Reconstruction Tool for Vesicle Structures of Electron Tomograms.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kristin Verena Kaltdorf

      2017-01-01

      Full Text Available Automatic image reconstruction is critical to cope with steadily increasing data from advanced microscopy. We describe here the Fiji macro 3D ART VeSElecT which we developed to study synaptic vesicles in electron tomograms. We apply this tool to quantify vesicle properties (i in embryonic Danio rerio 4 and 8 days past fertilization (dpf and (ii to compare Caenorhabditis elegans N2 neuromuscular junctions (NMJ wild-type and its septin mutant (unc-59(e261. We demonstrate development-specific and mutant-specific changes in synaptic vesicle pools in both models. We confirm the functionality of our macro by applying our 3D ART VeSElecT on zebrafish NMJ showing smaller vesicles in 8 dpf embryos then 4 dpf, which was validated by manual reconstruction of the vesicle pool. Furthermore, we analyze the impact of C. elegans septin mutant unc-59(e261 on vesicle pool formation and vesicle size. Automated vesicle registration and characterization was implemented in Fiji as two macros (registration and measurement. This flexible arrangement allows in particular reducing false positives by an optional manual revision step. Preprocessing and contrast enhancement work on image-stacks of 1nm/pixel in x and y direction. Semi-automated cell selection was integrated. 3D ART VeSElecT removes interfering components, detects vesicles by 3D segmentation and calculates vesicle volume and diameter (spherical approximation, inner/outer diameter. Results are collected in color using the RoiManager plugin including the possibility of manual removal of non-matching confounder vesicles. Detailed evaluation considered performance (detected vesicles and specificity (true vesicles as well as precision and recall. We furthermore show gain in segmentation and morphological filtering compared to learning based methods and a large time gain compared to manual segmentation. 3D ART VeSElecT shows small error rates and its speed gain can be up to 68 times faster in comparison to manual

    18. The mitogenome of a 35,000-year-old Homo sapiens from Europe supports a Palaeolithic back-migration to Africa.

      Science.gov (United States)

      Hervella, M; Svensson, E M; Alberdi, A; Günther, T; Izagirre, N; Munters, A R; Alonso, S; Ioana, M; Ridiche, F; Soficaru, A; Jakobsson, M; Netea, M G; de-la-Rua, C

      2016-05-19

      After the dispersal of modern humans (Homo sapiens) Out of Africa, hominins with a similar morphology to that of present-day humans initiated the gradual demographic expansion into Eurasia. The mitogenome (33-fold coverage) of the Peştera Muierii 1 individual (PM1) from Romania (35 ky cal BP) we present in this article corresponds fully to Homo sapiens, whilst exhibiting a mosaic of morphological features related to both modern humans and Neandertals. We have identified the PM1 mitogenome as a basal haplogroup U6*, not previously found in any ancient or present-day humans. The derived U6 haplotypes are predominantly found in present-day North-Western African populations. Concomitantly, those found in Europe have been attributed to recent gene-flow from North Africa. The presence of the basal haplogroup U6* in South East Europe (Romania) at 35 ky BP confirms a Eurasian origin of the U6 mitochondrial lineage. Consequently, we propose that the PM1 lineage is an offshoot to South East Europe that can be traced to the Early Upper Paleolithic back migration from Western Asia to North Africa, during which the U6 lineage diversified, until the emergence of the present-day U6 African lineages.

    19. VE-Cadherin-Mediated Epigenetic Regulation of Endothelial Gene Expression.

      Science.gov (United States)

      Morini, Marco F; Giampietro, Costanza; Corada, Monica; Pisati, Federica; Lavarone, Elisa; Cunha, Sara I; Conze, Lei L; O'Reilly, Nicola; Joshi, Dhira; Kjaer, Svend; George, Roger; Nye, Emma; Ma, Anqi; Jin, Jian; Mitter, Richard; Lupia, Michela; Cavallaro, Ugo; Pasini, Diego; Calado, Dinis P; Dejana, Elisabetta; Taddei, Andrea

      2018-01-19

      The mechanistic foundation of vascular maturation is still largely unknown. Several human pathologies are characterized by deregulated angiogenesis and unstable blood vessels. Solid tumors, for instance, get their nourishment from newly formed structurally abnormal vessels which present wide and irregular interendothelial junctions. Expression and clustering of the main endothelial-specific adherens junction protein, VEC (vascular endothelial cadherin), upregulate genes with key roles in endothelial differentiation and stability. We aim at understanding the molecular mechanisms through which VEC triggers the expression of a set of genes involved in endothelial differentiation and vascular stabilization. We compared a VEC-null cell line with the same line reconstituted with VEC wild-type cDNA. VEC expression and clustering upregulated endothelial-specific genes with key roles in vascular stabilization including claudin-5 , vascular endothelial-protein tyrosine phosphatase ( VE-PTP ), and von Willebrand factor ( vWf ). Mechanistically, VEC exerts this effect by inhibiting polycomb protein activity on the specific gene promoters. This is achieved by preventing nuclear translocation of FoxO1 (Forkhead box protein O1) and β-catenin, which contribute to PRC2 (polycomb repressive complex-2) binding to promoter regions of claudin-5 , VE-PTP , and vWf . VEC/β-catenin complex also sequesters a core subunit of PRC2 (Ezh2 [enhancer of zeste homolog 2]) at the cell membrane, preventing its nuclear translocation. Inhibition of Ezh2/VEC association increases Ezh2 recruitment to claudin-5 , VE-PTP , and vWf promoters, causing gene downregulation. RNA sequencing comparison of VEC-null and VEC-positive cells suggested a more general role of VEC in activating endothelial genes and triggering a vascular stability-related gene expression program. In pathological angiogenesis of human ovarian carcinomas, reduced VEC expression paralleled decreased levels of claudin-5 and VE-PTP. These

    20. Müşteri İlişkileri ve CRM = Customer Care & Social CRM

      OpenAIRE

      Yaşar, Azra Betül

      2016-01-01

      Azra Betül Yaşar şu anda Turkcell'de çalışmaktadır ve müşteri ilişkileri yönetimi alanında uzman olarak hizmet vermektedir. Mart 2011'den beri bu görevi yürüten Yaşar; proje yönetimi, stratejik planlama, bilgi yönetimi, sosyal medya, bütçe yönetimi, ve data analizi konularında deneyim kazanmış birisidir. Müşterilerin Turkcell ile en iyi şekilde iletişimde kalmasını sağlamak, ve Turkcell deneyimlerini her zaman en yukarda tutmak için çalışmaktadır. Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sosyal Med...

    1. FItness programy a individuální přístup ve fitness

      OpenAIRE

      Rambous, Milan

      2008-01-01

      Souhrn: Tato diplomová práce se zabývá problematikou fitness programů a individuálru'ho přístupu ve fitness centrech. Celé téma zahrnuje rozpracování postupu při vytváření fitness programů a roli osobního trenéra ve fitness. Dále jsou zde uvedeny specifika některých fitness programů a v empirické části pak příklad dvou individuálních fitness programů. Název práce: Fitness programy a individuálnípřístup ve fitness Title: FITNESS PROGRAMS AND INDIVIDUAL CARE IN FITNESS Cíle práce: 1. podrobný p...

    2. Esnek ve Rijit Yol Üst Yapılarında Gürültü Seviyelerinin Eş Zamanlı Ölçümü ve Analizi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hakan Yıldırım

      2014-06-01

      Full Text Available Beton yollar dünyada yaygın olarak kullanılmasına karşın ülkemizde gelişim gösterememiş, bu nedenle de genel olarak bitümlü sıcak karışım asfalt yollar tercih edilmiştir.Bu çalışmada, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan bitümlü sıcak karışım asfalt yollar ve henüz yaygınlaşmamış olan beton yollar arasında gürültü seviyeleri yönünden bir karşılaştırma yapılmıştır. Bunun için Afyonkarahisar-Emirdağ arasında inşa edilmiş 2 km'lik beton yol ile bu yolun devamı olan bitümlü sıcak karışım asfalt yol arasındaki geçiş noktası çalışma koridoru olarak kullanılmıştır.Bu koridordaki beton yol ve bitümlü sıcak karışım asfalt yolun kenarlarına, ses girişimlerini en aza indirecek şekilde, ayrı ayrı gürültü ölçüm cihazı ve kamera düzenekleri yerleştirilmiş, yol yapım malzemesine bağlı olarak değişen gürültü seviyeleri eş zamanlı olarak kaydedilmiş, bulunan değerler analiz edilerek kaplama türleri ile gürültü seviyeleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu aşamada, kurulan düzenekler arasındaki mesafe trafik yoğunluğunun ve akış hızının değişimini engellemek için mümkün olduğunca kısa tutulmuştur.Yapılan ölçüm ve analizler sonunda beton yolların bitümlü sıcak karışım asfalt yollara göre ortalama gürültü seviyesinin aynı taşıt kompozisyonu ve trafik hacmi için yaklaşık 4 dB(A daha düşük olduğu ortaya konmuş ve ülkemizde de beton yolların gelişim göstermesi gerektiği vurgulanmıştır.

    3. Gri Suyun Arıtımı ve Yeniden Kullanımı

      OpenAIRE

      ÜSTÜN, Gökhan; TIRPANCI, Ayşenur

      2015-01-01

      Çalışmanın amacı, gri su arıtımının ve yeniden kullanılması konusunun incelenmesidir. Bu amaç için daha önce yapılmış literatür çalışmaları araştırılıp, yorumlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında gri suyun tanımlanması ile fiziksel, kimyasal ve biyolojik karakteristiği açıklanmıştır. İkinci kısmında, gri suyun arıtım yöntemleri ve yeniden kullanımı incelenmiştir. Üçüncü kısımda gri suların arıtımında kullanılan teknolojiler tek tek açıklanmıştır. Son olarak gri su arıtımı ve yeniden kullanımı ...

    4. Ölmekte Olan Türk Lehçelerini Koruma ve Yaşatma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Murat AYDIN

      2017-09-01

      Full Text Available Türk lehçeleri Doğu Avrupa’dan Sibirya ve Çin’in batısına kadar yaklaşık 250 milyon kişi tarafından konuşulan geniş bir dil ailesidir. Bu çalışmamızda öncelikle dil ölümünü, dillerin ne zaman ve nerede tehlike altında olduğunu ve özellikle Türk lehçeleri üzerinde durulmuştur. Daha sonra Türkçenin 20 farklı yazı diline ayrışmasının doğal bir sürecin sonucu mu yoksa dil planlamalarının sonucu mu olduğunu, Türk lehçeleri üzerine uygulanan dil politikalarını ve tehlike altındaki Türk lehçelerini ele alınmıştır. . Bu çalışmanın amacı, ölmek üzere olan Türk lehçelerini korumak ve yaşatmaktır. Türk lehçelerine yönelik yapılan bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma evreni olarak Tofa, Duha ve Pamir Kırgızcası incelenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda Türk lehçelerine baktığımızda çok farklı yazı dillerinin olması bilinçli bir şekilde uygulanan dil planlamalarının sonucu olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. “Böl-parçala-yut” taktiğini uygulayan dış güçler emellerine ulaşmışlar ve Türk dil birliğini bozmuşlardır. Dil olmadan kültürün yaşatılması çok zordur. Türk lehçelerinin ve yazı dillerinin sayısının çok olması Türkçe adına bir zenginlik olmakla birlikte Türk dünyası birliği adına da bir engel teşkil etmektedir. Bazı Türk topluluklarının Arap alfabesi, bazılarının Latin, diğerlerinin de Kiril alfabesini kullanması bu ayrışmanın ve birbirini anlayamamanın en somut göstergesidir. Bu doğrultuda en azından birbirine yakın olan, aynı kolda ya da grupta olan lehçelerin ortak bir yazı diline geçmeleri hem kendileri adına hem de diğer lehçeler adına bir kazanç olacaktır.

    5. EKMEKLİK BUĞDAY ÇEŞİTLERİNDE FARKLI AZOT DOZLARININ BAZI VERİM ÖĞELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ

      OpenAIRE

      MERT, Berkan; ÇİFTÇİ, Cemalettin; ATAK, Mehmet

      2014-01-01

      Bu araştırma, 2002 yılında Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Araştırma, bazı ekmeklik buğday çeşitlerinde farklı azot dozlarının bazı verim öğeleri üzerine etkilerini incelemek amacıyla kurulmuştur. Denemede, Gün-91, İkizce-96, Mızrak, Uzunyayla ve Yakar-99 ekmeklik buğday çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır. Beş değişik azot dozu (2, 4, 6, 8 ve 10 kg/da N) kullanılmış olup, azotun yarısı ekimle birlikte kalan diğer yarısı da sapa kalkma ...

    6. Does Europe have a centre? Reflections on the history of Western and Central Europe

      Science.gov (United States)

      Mout, Nicolette

      2006-05-01

      Any definition of Central Europe based on geographical and/or historical facts causes difficulties. The line dividing Europe during the Cold War has a very limited use because it does not take into account Central Europe as a special part of the continent. Historians such as Geoffrey Barraclough, Hugh Seton-Watson and Oskar Halecki discussed the idea of a separate identity of Central Europe during the Cold War. Especially after the fall of the Berlin Wall, this discussion was re-opened. From a historian's point of view, the most important contributions came from Piotr Wandycz and Jeno Szucs. An imaginary centre of Europe can only be found in the continent's common history.

    7. The expression of VE-cadherin in breast cancer cells modulates cell dynamics as a function of tumor differentiation and promotes tumor-endothelial cell interactions.

      Science.gov (United States)

      Rezaei, Maryam; Cao, Jiahui; Friedrich, Katrin; Kemper, Björn; Brendel, Oliver; Grosser, Marianne; Adrian, Manuela; Baretton, Gustavo; Breier, Georg; Schnittler, Hans-Joachim

      2018-01-01

      The cadherin switch has profound consequences on cancer invasion and metastasis. The endothelial-specific vascular endothelial cadherin (VE-cadherin) has been demonstrated in diverse cancer types including breast cancer and is supposed to modulate tumor progression and metastasis, but underlying mechanisms need to be better understood. First, we evaluated VE-cadherin expression by tissue microarray in 392 cases of breast cancer tumors and found a diverse expression and distribution of VE-cadherin. Experimental expression of fluorescence-tagged VE-cadherin (VE-EGFP) in undifferentiated, fibroblastoid and E-cadherin-negative MDA-231 (MDA-VE-EGFP) as well as in differentiated E-cadherin-positive MCF-7 human breast cancer cell lines (MCF-VE-EGFP), respectively, displayed differentiation-dependent functional differences. VE-EGFP expression reversed the fibroblastoid MDA-231 cells to an epithelial-like phenotype accompanied by increased β-catenin expression, actin and vimentin remodeling, increased cell spreading and barrier function and a reduced migration ability due to formation of VE-cadherin-mediated cell junctions. The effects were largely absent in both MDA-VE-EGFP and in control MCF-EGFP cell lines. However, MCF-7 cells displayed a VE-cadherin-independent planar cell polarity and directed cell migration that both developed in MDA-231 only after VE-EGFP expression. Furthermore, VE-cadherin expression had no effect on tumor cell proliferation in monocultures while co-culturing with endothelial cells enhanced tumor cell proliferation due to integration of the tumor cells into monolayer where they form VE-cadherin-mediated cell contacts with the endothelium. We propose an interactive VE-cadherin-based crosstalk that might activate proliferation-promoting signals. Together, our study shows a VE-cadherin-mediated cell dynamics and an endothelial-dependent proliferation in a differentiation-dependent manner.

    8. XIII.Yüzyılda Eyyubiler, Memlükler ve Latin Doğu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      R. Stephen HUMPREYS

      2007-06-01

      Full Text Available Müslüman yöneticiler ve güney batı Asya halkları arasında, kendi aralarında yaşayan (protoemperyalist veya kafir gibi betimlemeleri bulunan Haçlılara karşı koyma ve onları defetme miti baş­ langıçtan beri mevcuttu.

    9. Farklı Isıl İşlem Görmüş İnek Sütlerinden Kefir Kültürü ve Tanesi ile Üretilen Kefirlerin Nitelikleri ve Dayanıklılığı Üzerine Araştırmalar

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ergin Oktar

      2015-02-01

      Full Text Available Kaynatılmış, pastörize ve sterilize inek sütlerine ayrı ayrı kefir tanesi ve kefir kültürü aşılanarak üretilen kefirlerin depolamanın 1., 6 ve 9. günlerinde fiziksel, kimyasal ve duyusal analizleri yapılmıştır. Kefir örneklerinin depolama süresince pH’ları düşmüş, asitlikleri yükselmiştir. Kefir üretiminde yağ, protein ve laktoz miktarlarında azalma görülmüştür. Depolamada yağ miktarı değişmezken protein ve laktoz miktarında az da olsa azalma görülmüştür. Serbest yağ asitleri gerek üretim gerekse depolama boyunca artış göstermiştir. Tane ile üretilen kefirlerde maya miktarı kültür ile üretilenlere göre daha fazladır. Alkol, asetaldehit ve aseton kefir üretimi sırasında oluşmuş, depolama sırasında artış göstermiştir. Tüm kefir örnekleri depolama süresince duyusal değerlendirmede beğeni kazanmıştır. Kefir kalitesinin; tane ve kültürü aşılama oranına, inkübasyon sıcaklığı ve süresine, katılan sütün bileşim ve uygulanan ısıl işleme bağlı olduğu belirlenmiştir.

    10. World review: Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Anon.

      2000-01-01

      The article gives information on contracts announced (and to whom) and recently completed in some parts of Europe in the petroleum, natural gas and petrochemicals industries. Countries specifically mentioned are Belgium, Czech Republic, France, the former Soviet Union, Germany, Greece, Hungary, Ireland, Italy, Netherlands, Russia, Slovakia, Spain, Sweden and the United Kingdom. It is suggested that in E. Europe, the demand for gas could triple by 2020, in S. Europe the market for gas will double in the next ten years and the Mediterranean will continue to be a developing global refinery into the 21st century

    11. AHMET RIZA’NIN SOSYOLOJİK VE DİNİ GÖRÜŞLERİ

      OpenAIRE

      SARI, Süleyman Arif

      2004-01-01

      Bu tez giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Türkiye’de Pozitivizm akımının öncüsü durumunda olan Ahmet Rıza Bey, ülkeye pozitivist zihniyetin girmesini isterken, dinin sosyal içerikli konularına getirdiği değişik yorumlar ile Türk aydınlarının düşünce ufkunda ve sisteminde farklı bir yol açmıştır. Açtığı bu yol, bazı düşünce kalıpları içerisinde günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Giriş bölümünde tezin konusu, amacı, önemi ve yöntemi ortaya konmuştur. Birinci bölümde din sosy...

    12. Enzimatik Yöntemle Bazı Sebze ve Meyvelerde Nitrat Düzeyinin Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nevzat Artık

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada Ankara ve çevresinde 2000 yılı içerisinde yetiştirilen bazı taze sebze ve meyve örnekleri materyal olarak kullanıldı. Bu örneklere ait nitrat miktarları enzimatik Boehringer Mannheim GmbH metodu ile belirlendi. Nitrat içeriğinin taze sebzelerde 0.00-3019.41 mg/kg, taze meyvelerde ise 0.00-126.19 mg/kg arasında değiştiği saptandı. Nitrat miktarı, kereviz (3667.40 mg/kg, roka (3019,41 mg/kg ve pazı (2621.79 mg/kg örneklerinde yüksek bulunurken, kavun (0.00-47.93 mg/kgt karpuz (47.21-126.19 mg/kg gibi meyveler ile havuç (0.00-47.71 mg/kg, domates (0.00-71.10 mg/kg gibi meyve benzeri sebzelerde düşük düzeyde bulundu.

    13. STACHYS RUPESTRIS (LAMIACEAE’İN UÇUCU YAĞ BİLEŞİMİ VE ANTİMİKROBİYAL ETKİLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      GÖKALP İŞCAN

      2015-12-01

      Full Text Available Stachys cinsi (Lamiaceae dünya üzerinde tanımlanmış yaklaşık 300 türle geniş bir yayılış gösterirken, bu cins ülkemizde %48 endemizm oranıyla 91 tür ve 116 taksa ile temsil edilmektedir. Anadolu’da “Deli adaçayı” veya “Dağ çayı” isimleriyle bilinen Stachys türleri sahip olduğu antibakteriyel, antienflamatuvar, antipiretik, antioksidan ve sitotoksik etkilerinden dolayı, halk arasında cilt hastalıkları, ülser, kanser, solunum rahatsızlıkları ve böbrek hastalıklarında kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalarda sekonder metabolitlerinin genellikle iridoit ve flavon glikozitleri ile diterpenler ve uçucu yağlar olduğu ortaya konmuştur.Çalışmamızda Mersin ve civarı için endemik olan Stachys rupestris Montbret et Aucher ex Benth.’in çiçekli toprak üstü kısımlarından hidrodistilasyon ile elde edilen uçucu yağın kompozisyonu gaz kromatografisi/alev iyonlaşma dedektörü ve gaz kromatografisi/kütle spektrometresi ile ortaya konmuştur,  Ana bileşenler a-pinen (%14.4, tetradekanoik asit (%10.3 ve β-karyofillen (%5.3 olarak saptanmıştır.Uçucu yağın patojen bakteri ve maya türlerine karşı antimikrobiyal özellikleri “Klinik ve Laboratuvar Standartları Enstitüsü”nün yayımladığı CLSI M27-A2 ve M7-A7 protokolleri uyarınca mikrodilüsyon duyarlılık testleri ile ortaya konmuştur. Yağın bakterilere kıyasla test edilen Candida türlerine karşı daha etkili olduğu görülmüş, Candida parapsilosis, C. zeylanoides ve C. krusei’yi 31,25 µg/mL, C. zeylanoides’i ise 15,0 µg/mL konsantrasyonda (MİK inhibe ettiği belirlenmiştir.

    14. İnteraktif ve Web Tabanlı Genetik Algoritma Eğitim Yazılımı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ali Hakan IŞIK

      2017-04-01

      Full Text Available Genetik algoritma optimizasyon problemlerinin çözümünde sıklıkla tercih edilen yapay zeka algoritmalarından biridir. Doğadaki canlıların evrimsel sürecinden esinlenerek geliştirilen genetik algoritma, karmaşık yapısından dolayı anlaşılması zor bir çalışma mekanizmasına sahiptir. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için genetik algoritmanın öğretilmesini destekleyici yazılımlar geliştirilmesi büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada, genetik algoritma temellerinin ve çalışma prensiplerinin etkileşimli ve kolay bir şekilde öğretilmesi amacıyla interaktif ve web tabanlı genetik algoritma eğitim yazılımı geliştirilmiştir. Yazılımın ASP.NET MVC platformunda uyumlu (responsive yapıda olması ile literatürde ilk defa farklı tarayıcı boyutlarına sahip masaüstü, dizüstü, tablet ve cep telefonlarından yazılıma erişebilmesi ve kullanılabilmesi sağlanmıştır. Yazılımın sahip olduğu ders içerikleri, uygulamalar ve genetik algoritma arayüzler sayesinde etkili ve verimli bir öğrenme gerçekleşmesine katkı sağlanmıştır. Çalışmada, hiçbir kodlama bilgisi gerekmeden genetik algoritma parametreleri gerçek zamanlı olarak değiştirilebilmekte ve sonuçlar grafiksel çıktılar ile gözlenebilmektedir. Böylece genetik algoritma çalışma mekanizmasının kolay bir şekilde öğrenilmesine olanak sağlanmaktadır. Literatürdeki diğer çalışmalar ile karşılaştırıldığında sunulan çalışma, kolaylık, erişilebilirlik ve görsellik özellikleri ile de yenilik getirmektedir.

    15. E-Book Technology and Its Use E-Kitap Teknolojisi ve Kullanımı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Fatih Rukancı

      2003-06-01

      Full Text Available The book industry that showed extraordinary development with the invention of printing machine by Johann Gutenberg during the 1450's is constantly changing along with new telecommunication and information technologies. The most recent evolution in the book and publishing industry is electronic books. E-book technology supported by hardware, software and standart protocols and some of its advantage and disadvantages had produced e-book readers that became unseparable part of our academic and daily life. E-books, in recent years, has became more widespread in the areas of publishing, education and information services and are reaching larger user groups. It is expected that this new technology will change our way of information acquisition and dissemination. This seems unavoidable despite the views of those who argue that e-books cannot be an alternative to printed books. Widespread of e-books will be added a new dimension to technical and user services in information centers. 1450'li yıllarda Johann Gutenberg'in matbca makinesini icat etmesiyle oldukça büyük bir gelişim gösteren kitap endüstrisi, iletişim ve bilgi teknolojilerine paralel olarak sürekli bir değişim içindedir. Bu değişimin son halkasını kitap endüstrisinde ve yayıncılık sektöründe devrimsel bir nitelik taşıyan elektronik kitaplar oluşturmaktadır. Yazılım, donanım, standart ve protokol bileşenlerinden oluşan e-kitap teknolojisi, bir takım avantaj ve dezavantajlarıyla beraber birçok yeni ekitap okuma cihazının akademik ve gündelik yaşantımıza girmesine neden olmuştur. E-kitaplar, günümüzde yayıncılık, eğitim ve bilgi hizmetleri alanlarında gelişme göstermekte, gün geçtikçe artan sayılarıyla daha geniş kullanıcı kitlelerine hitap etmektedir. Basılı kitaplara alternatif olabileceği tartışılmakta olan bu teknolojinin zamanla bilgi edinme ve bilgiyi yayma yöntemlerimizi değiştirmesi kaçınılmazdır. E-kitapların yayg

    16. Dijital Çağda Arşivci: Sahip Olması Gereken Temel Yetkinlikler ve Roller

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Seher İnceoğlu

      2014-12-01

      Full Text Available 21. yüzyıl ile bilgi çağı ya da dijital çağ hayatımıza girmiş, teknolojinin gelişimi ile birlikte arşiv bilimi fiziksel ortamla beraber elektronik ortamda da yürütülmeye başlanmış ve arşiv bilimine yeni bir boyut kazandırmıştır. Arşiv biliminin mevcut ve günümüzdeki durumunun incelenmesi özellikle bu çağın arşivcilik bilimi, arşivci ve arşiv kavramlarına kattığı yeni unsurlar ve alandaki uygulamaların tanımlanması açısından önemli görülmektedir. Bu çerçevede arşivci pozisyonundaki 150 katılımcıya anket uygulanmış ve alınan verilerle arşivcinin değişen görev tanımı ve sorumluluklarının ortaya konması, mesleğin mevcut durumu ve sorunlarının tanımlanması hedeflenmiştir./Information age or digital age has come into our lives with 21st century, archival sceince has begun to be implemented playing physical and electronic media along with development of the technology and it has brought new dimensions. Archival science which examination of the previous and current status especially in this era of archival science seems important to define identificaiton of applications in area and new elements at concept of archive and archivist. In this context, 150 participants who position of archivist have applied survey. It has been targeted revealing of archivist of the changing job descriptions and responsibilities by received with data

    17. Dunk Tank Hits the Mark at Take Your Child To Work Day | Poster

      Science.gov (United States)

      By Carolynne Keenan, Contributing Writer Robin Winkler-Pickett has known Jim Cherry, Ph.D., scientific program director, and Craig Reynolds, Ph.D., director, Office of Scientific Operations, both NCI at Frederick, for many years. “We’ve been friends for a long time.” So when she heard about the chance to dunk each of them at Take Your Child to Work Day (TYCTWD) on June 25, Winkler-Pickett, a research biologist in the Laboratory of Experimental Immunology, NCI Center for Cancer Research, knew she had to make time to participate.

    18. Polymorphisms of HIV RT gene among the ART naïve native drug exposed rural PLHA

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      K Mohana Krishnan

      2012-01-01

      Full Text Available Background: The number of people living with human immunodeficiency virus (HIV is increasing day by day in India. The disease has now spread from urban areas to rural areas. The proof reading of the reverse transcriptase enzyme is poor, which may lead to genetic diversity within the HIV strains, which in turn leads to problems like failure or resistance in antiretroviral treatment. This study is designed to find out the polymorphisms of the reverse transcriptase gene of HIV, after the native drug pressure among antiretroviral therapy (ART naïve rural people living with HIV/AIDS (RPLHA. Materials and Methods : A total of 207 HIV-Reactive patients were allowed to take native drugs from the local area and were advised to attend the center for HIV after six months for a follow-up. At the time of the follow-up visit, a second blood sample was taken from 20 reactive native-drug exposed ART-naïve patients. The plasma was separated and transported at 20°C to the YRG Care Center for genotyping. Results: Among the 20 HIV-reactive samples processed for gene sequencing analysis to detect the genotypic variations, only one sample (5% showed high-level mutational resistance variations and the predominant polymorphisms detected were V35T (100%, K122E (94.44%, and V60I (88.88%. Conclusions: The presence of drug-resistance mutations, although minimal, was important, as the drug-resistant strains could spread among the RPLHA and to their sexual partners. There was a definite need to generate a drug resistance database and the polymorphic pattern of Indian strains concern to the future clinical management of the disease, and a vaccine design to contain the disease.

    19. Normative Power Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      Manners, Ian

      2009-01-01

      The chapter develops a normative power approach to European studies that can be applied across and beyond its constitutive disciplines in order to interrogate and transgress the ideas and spaces on/of Europe. In four parts the chapter explores the terms ‘normative', ‘power', and ‘Europe', before......' - in order to make sense of ideas of the common good. Part two looks at three different types of power - ‘relational', ‘structural', and ‘normative' - as a means of understanding the power of ideas of the common good. Part three considers three different means of understanding Europe - ‘civilizational......', ‘categorical', and ‘cultural' - to show how the power of ideas of the common good shape our means of comprehending contemporary Europe. Part four attempts to apply the approach to the question of a European counter-terrorist response. This example was chosen because of the challenges it presents...

    20. TAM MALİYET VE NORMAL MALİYET YÖNTEMLERİNİN UFRS (TFRS) VE BOBİ FRS’DEKİ DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

      OpenAIRE

      Gökçen, Gürbüz; ÖZTÜRK, Erkan

      2018-01-01

      Tam maliyet yöntemi güvenilir bir ölçümlemearacı olarak kabul edilmesi nedeniyle uzun yıllar boyunca birçok işletmetarafından kullanılmıştır. Bununla birlikte, maliyet ölçümlemesinde yöntemineksik yanları zaman içerisinde tespit edilmiş ve alternatif yöntemlergeliştirilmiştir. Günümüzde Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS)setinde ve bu setin Türkçe tercümesi olan Türkiye Finansal RaporlamaStandartları (TFRS) setinde maliyet ölçümlemesinin tam maliyet yöntemi yerinenormal maliye...

    1. Streptococcus Thermophilus ve Lactobacillus Delbrueckii Subsp. Bulgaricus Virülent Fajlarının Morfolojik Karakterizasyonu (İngilizce

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Esra Acar Soykut

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada 25 adet S. thermophilus ve 25 adet L. bulgaricus fajının elektron mikroskobik incelemesi yapılarak morfolojik karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. S. thermophilus fajlarında izometrik, hegzagonal baş çapının 53-74 nm, kontraktil olmayan kuyruk uzunluğunun 182-290 nm ve kuyruk genişliğinin de 7-14 nm arasında değiştiği görülmüştür. Bu fajlarda yaka, kuyruk plağı ve fibril benzeri yapıya rastlanmamıştır. İncelenen tüm fajlar, elde edilen verilere dayanılarak diğer S. thermophilus fajları gibi Ackermann sınıflaması Siphoviridae familyasına ve/veya Bradley sınıflaması B grubuna dâhil edilmiştir. S. thermophilus fajlarında olduğu gibi Lb. bulgaricus fajlarında da izometrik, hegzagonal kapsit ve kontraktil olmayan kuyruk yapısı belirlenmiştir. Kapsit çapları 47-73 nm arasında değişirken, kontraktil olmayan kuyruk uzunlukları 117-162 nm ve kuyruk enleri 7-13 nm arasında bulunmuştur. Ackermann sınıflaması Siphoviridae familyasına ve/veya Bradley sınıflaması B grubuna dâhil edilen bu fajlarda yaka, kuyruk tablası ve fibril yapısının varlığı dikkat çekmiştir. S. thermophilus ve L. bulgaricus faj örneklerinin hazırlanmasındaki farklılıkların ve kullanılan elektron mikroskop tiplerinin kuyruk yapılarının görünebilirliğini etkilediği düşünülmüştür.

    2. BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTELERDE İDARİ USUL VE YARGISAL DENETİMİ

      OpenAIRE

      GÜZEL, Oğuzkan

      2008-01-01

      ÖZETGüzel, Oguzkan, Bagımsız İdari Otoritelerde İdari Usul ve Yargısal Denetimi, DoktoraTezi, Danısman: Doç.Dr.Ali D. Ulusoy, 307 s.BİO kavramı bakımından kullanılan bagımsızlık kavramı yürütme gücü içerisindekalmak sartıyla, yürütme gücü içerisinde üst otoritelere tabi olmama, bagımsız kararalma anlamına gelmektedir. BİO’lar için model bir düzenleme getirilerek üye sayısı,idari ve mali özerklik, atanma ve görev süreleri, personel rejimi konularındayeknesaklıgın saglanması gerekmektedir.BİO’l...

    3. Evaluation of modeled changes in extreme precipitation in Europe and the Rhine basin

      NARCIS (Netherlands)

      Haren, van R.; Oldenborgh, van G.J.; Lenderink, G.; Hazeleger, W.

      2013-01-01

      In this study, we investigate the change in multi-day precipitation extremes in late winter in Europe using observations and climate models. The objectives of the analysis are to determine whether climate models can accurately reproduce observed trends and, if not, to find the causes of the

    4. Naïve Induced Pluripotent Stem Cells Generated From β-Thalassemia Fibroblasts Allow Efficient Gene Correction With CRISPR/Cas9.

      Science.gov (United States)

      Yang, Yuanyuan; Zhang, Xiaobai; Yi, Li; Hou, Zhenzhen; Chen, Jiayu; Kou, Xiaochen; Zhao, Yanhong; Wang, Hong; Sun, Xiao-Fang; Jiang, Cizhong; Wang, Yixuan; Gao, Shaorong

      2016-01-01

      Conventional primed human embryonic stem cells and induced pluripotent stem cells (iPSCs) exhibit molecular and biological characteristics distinct from pluripotent stem cells in the naïve state. Although naïve pluripotent stem cells show much higher levels of self-renewal ability and multidifferentiation capacity, it is unknown whether naïve iPSCs can be generated directly from patient somatic cells and will be superior to primed iPSCs. In the present study, we used an established 5i/L/FA system to directly reprogram fibroblasts of a patient with β-thalassemia into transgene-free naïve iPSCs with molecular signatures of ground-state pluripotency. Furthermore, these naïve iPSCs can efficiently produce cross-species chimeras. Importantly, using the clustered regularly interspaced short palindromic repeats (CRISPR)/CRISPR-associated protein 9 nuclease genome editing system, these naïve iPSCs exhibit significantly improved gene-correction efficiencies compared with the corresponding primed iPSCs. Furthermore, human naïve iPSCs could be directly generated from noninvasively collected urinary cells, which are easily acquired and thus represent an excellent cell resource for further clinical trials. Therefore, our findings demonstrate the feasibility and superiority of using patient-specific iPSCs in the naïve state for disease modeling, gene editing, and future clinical therapy. In the present study, transgene-free naïve induced pluripotent stem cells (iPSCs) directly converted from the fibroblasts of a patient with β-thalassemia in a defined culture system were generated. These naïve iPSCs, which show ground-state pluripotency, exhibited significantly improved single-cell cloning ability, recovery capacity, and gene-targeting efficiency compared with conventional primed iPSCs. These results provide an improved strategy for personalized treatment of genetic diseases such as β-thalassemia. ©AlphaMed Press.

    5. VE-cadherin expression allows identification of a new class of hematopoietic stem cells within human embryonic liver.

      Science.gov (United States)

      Oberlin, Estelle; Fleury, Maud; Clay, Denis; Petit-Cocault, Laurence; Candelier, Jean-Jacques; Mennesson, Benoît; Jaffredo, Thierry; Souyri, Michèle

      2010-11-25

      Edification of the human hematopoietic system during development is characterized by the production of waves of hematopoietic cells separated in time, formed in distinct embryonic sites (ie, yolk sac, truncal arteries including the aorta, and placenta). The embryonic liver is a major hematopoietic organ wherein hematopoietic stem cells (HSCs) expand, and the future, adult-type, hematopoietic cell hierarchy becomes established. We report herein the identification of a new, transient, and rare cell population in the human embryonic liver, which coexpresses VE-cadherin, an endothelial marker, CD45, a pan-hematopoietic marker, and CD34, a common endothelial and hematopoietic marker. This population displays an outstanding self-renewal, proliferation, and differentiation potential, as detected by in vitro and in vivo hematopoietic assays compared with its VE-cadherin negative counterpart. Based on VE-cadherin expression, our data demonstrate the existence of 2 phenotypically and functionally separable populations of multipotent HSCs in the human embryo, the VE-cadherin(+) one being more primitive than the VE-cadherin(-) one, and shed a new light on the hierarchical organization of the embryonic liver HSC compartment.

    6. Proceedings of the 14. forum: Croatian Energy Day: Energy: Its reality and outlook - World - Europe - Croatia

      International Nuclear Information System (INIS)

      Granic, G.; Jelavic, B.

      2005-01-01

      This year the Croatian Energy Society is organizing its 14. Forum. For this occasion we chose the topic Energy perspectives today and tomorrow, World-Europe-Croatia, which in recent years is increasingly in the focus of interest not only of energy experts but of broad public as well. Namely, the end of the 20. and beginning of the 21st century saw the changes that, in many ways, influenced the energy market development. Views on the future and energy supply stability as they were in the era of divisions (free and communist world, developed and undeveloped world) must be substantially and urgently changed, because the geopolitical landscape of the world has been changing as well as development dynamics of countries and parts of continents. For Europe (Croatia included), which has deficit of primary energy sources and depends on energy import, reliability, availability security and economy of imported energy are key assumptions of sustainable economic and ecological development. The Forum shall discuss the following issues, which strongly influence or will influence the energy perspectives in the next 50 years: Reserves and potentials (size, geo-allocation of resources, transport possibilities, renewable sources); Technologies (exploitation, production, transport, distribution, consumption: appliances, consumers, and processes); Economic development and energy demand (development levels, richness and poverty, price of energy and social influence, energy efficiency); Environmental protection (Kyoto Protocol, legislation, economic capacities, nuclear energy); Energy trade liberalization (market development, restructuring, common legislation, privatization); Security of supply (local, European and global level); Population growth; Political changes and conflicts, military conflicts, terrorism. World Energy Council (WEC) initiated work on global study on energy development: Energy Scenario to 2050. The energy community around the world is equally interested in this study

    7. ÇİVRİL İLÇESİ (DENİZLİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN HİDROJEOLOJİ İNCELEMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Suat TAŞDELEN

      2001-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, Çivril (Denizli ve yakın çevresinin hidrojeolojik açıdan incelemesi yapılmıştır. Öncelikle, İlçe merkezi ve yakın çevresinde yapılan arazi çalışmaları ile elde edilen jeolojik, tektonik ve hidrolojik bilgiler verilmiştir. Eylül 1999 dönemine ait yerinde ölçüm ve gözlemlerle yeraltı su tablası haritası hazırlanarak, yeraltı suyu akım yönleri belirlenmiştir. Aynı dönemde, örneklenen kuyulara ait yeraltı suları üzerinde su kimyası çalışmaları yapılarak, bu suların kimyasal sınıflamaları ile içme, sulama ve endüstride kullanım özellikleri belirlenmiştir. Elde edilen bilgiler birlikte irdelenerek varılan sonuçlar tablo ve diyagramlarla sunulmuştur.

    8. Dünya’da Yoğurt ve Üretimi

      OpenAIRE

      Konar, Atilla

      2015-01-01

      Bu yayın yoğurt yapımı konusunda en son basılmış bilgileri incelemektedir. Birçok yapım tekniği değerlendirilmiş ve yoğurt üretiminde kullanılan “Katkı maddeleri” (Additives) ve mikroorganizma üzerinde özellikle durulmuştur. Yoğurt’un yapım sonrası dayanıklılık süresinin uzatılabilmesi için gerekli tekniklerde ayrıca görüşülmüştür.  Çeşitli ülkelerin yoğurt ile ilgili yasal standartları, halen mevcut veya ticarette geçerli olabilecek uygulamalar ışığında dikkate alınmıştır....

    9. Islam in Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      Nielsen, Jørgen Schøler

      2008-01-01

      A discussion of various approaches to Islam and Muslims in Europe in seven books published in the USA and the UK between 2005 and 2007.......A discussion of various approaches to Islam and Muslims in Europe in seven books published in the USA and the UK between 2005 and 2007....

    10. Europe representations in textbooks

      OpenAIRE

      Brennetot , Arnaud

      2011-01-01

      This EuroBroadMap working paper presents an analysis of textbooks dealing with the representations of Europe and European Union. In most of these textbooks from secondary school, the teaching of the geography of Europe precedes the evocation of the EU. Europe is often depicted as a given object, reduced to a number of structural aspects (relief, climate, demography, traditional cultures, economic activities, etc.) whose only common point is their location within conventional boundaries. Such ...

    11. Osmanlı Seferlerinde Organizasyon Ve Lojistik The Organization And Logistics Of The Ottoman Flights

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Uğur KURTARAN

      2012-12-01

      Full Text Available Understanding how the army, one of Ottoman Empire’s main dynamics and whose number reached over hundreds of thousands on occasions, was organized and how its needs were taken care of is not only important in better understanding the founding and the rising of the state but also important in better understanding the reasons for its downfall. Because just like other states founded throughout history, the political history and development of the Ottoman State has beenshaped in connection to its military operations. The success of themilitary operations is dependent on logistics activities, the preparationsand organizations before the military campaign. Indeed, when theOttoman State decided to go in to war, it has made importantpreparations in elevating the administrative and logistical organizationin the country to a more effective level. These preparations beforemilitary campaigns and strategies implemented called today as logisticshave led to the success of the military campaigns carried out in theOttoman State. At this point, the preparations implemented before thecampaigns play a big role in the growth of the state and expansion ofthe boundaries of the empire. So the key element that won or lost thewars for the Ottoman State throughout history was the far better prewarpreparations and organizations they applied much moresuccessfully than their contemporaries. Knowing how and in what waysthese preparations were implemented in the Ottoman State will broadenour perspective and help us better understand the underlying causes inOttoman victories. This study has been prepared in accordance withthese goals and objectives. In this study, it is intended to put forth howthe Ottomans did their preparations before and during the war and togive a different perspective to the current knowledge and experience inthe light of new resources. Osmanlı Devleti’nin temel dinamiklerinden birisi olan ve sayıları bazı dönemlerde yüz binleri geçen ordusunun

    12. Yozgat İlinin Jeotermal Kaynakları ve Özellikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Galip AKIN

      2016-11-01

      Full Text Available Özet. Dünyada nüfusun hızlı artışı ve sanayileşmenin 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişmesiyle birlikte, enerjiye olan gereksinim de o oranda artmaya başlamıştır. Enerji ihtiyacını karşılayabilmek için kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar enerji hammaddesi olarak giderek artan miktarlarda kullanılır hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak dünyada 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren aşırı fosil yakıt kullanımından kaynaklanan çevre kirlenmesi gündeme gelmeye başlamıştır. 1970’li yılların başından itibaren de dünyada çevre kirlenmesinin varlığı herkes tarafından kabul edilmiştir. Çevre kirlenmesinin kısa sürede ileri boyutlara varacağı endişesiyle fosil yakıtlara alternatif olmak üzere, çevre kirlenmesi oluşturmayan ya da en az çevre kirlenmesi oluşturan enerji kaynaklarına yönelinmeye başlanmıştır. Bu enerji kaynakları güneş, rüzgâr, deniz dalgası ve akıntısı, gel-git olayları, nükleer ve jeotermal enerji kaynaklarıdır. Türkiye başta güneş enerjisi olmak üzere, rüzgâr ve jeotermal enerji kaynaklarından yararlanma potansiyeli yüksek olan bir ülkedir. Türkiye zengin jeotermal enerji kaynakları yönünden yıllık 31.500 MWt tahmin edilen kapasitesi ile dünyanın 5. ülkesidir. Türkiye’de 200’e yakın jeotermal sahası bulunmaktadır. Jeotermal kaynakları, sıcaklık derecelerine                                                                                                                                                                            bağlı olarak konut ısıtmada, termal otelcilik ve turizm de, elektrik üretimi ve sanayi ile seracılıkta kullanılmaktadır. Yozgat coğrafi konumu ve jeolojik özelliklerinden dolayı jeotermal

    13. Demand response experience in Europe: Policies, programmes and implementation

      International Nuclear Information System (INIS)

      Torriti, Jacopo; Hassan, Mohamed G.; Leach, Matthew

      2010-01-01

      Over the last few years, load growth, increases in intermittent generation, declining technology costs and increasing recognition of the importance of customer behaviour in energy markets have brought about a change in the focus of Demand Response (DR) in Europe. The long standing programmes involving large industries, through interruptible tariffs and time of day pricing, have been increasingly complemented by programmes aimed at commercial and residential customer groups. Developments in DR vary substantially across Europe reflecting national conditions and triggered by different sets of policies, programmes and implementation schemes. This paper examines experiences within European countries as well as at European Union (EU) level, with the aim of understanding which factors have facilitated or impeded advances in DR. It describes initiatives, studies and policies of various European countries, with in-depth case studies of the UK, Italy and Spain. It is concluded that while business programmes, technical and economic potentials vary across Europe, there are common reasons as to why coordinated DR policies have been slow to emerge. This is because of the limited knowledge on DR energy saving capacities; high cost estimates for DR technologies and infrastructures; and policies focused on creating the conditions for liberalising the EU energy markets. (author)

    14. Kombucha ve Sağlık Üzerine Etkileri

      OpenAIRE

      İLERİ, Tülay; BÜYÜKOĞLU, -; TAŞÇI, Fulya; ŞAHİNDOKUYUCU, Fatma

      2014-01-01

      Kombucha, maya ve asetik asit bakterilerinin simbiyotik ilişkisi neticesi tatlandırılmış siyah çayın geleneksel fermentasyonudur. Sağlık üzerine muhtemel etkileri Kombucha’ya olan ilginin artmasına yol açmaktadır. Bu derlemede, biz Kombucha’nın bazı bileşenlerinin özelliklerine ışık tutan çalışmaları ortaya koyduk. Böylece, Kombucha’nın karmaşık mekanizmalarının daha iyi anlaşılması sağlanabilir ve sağlık üzerine Kombucha’nın etkileri hakkında yeni çalışmalar üretilebilir...

    15. Moringa (Moringa Oleifera’nın Kanatlı ve Ruminant Hayvan Beslemede Kullanılması

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Tugay Ayasan

      2015-03-01

      Full Text Available Gelişmekte olan ülkeler, protein ve enerji kaynağı yem hammaddelerinin fiyatlarının yüksek olması nedeniyle yem maliyetlerindeki artış sebebiyle, bazı zorluklara maruz kalmışlardır. Moringa, protein ve ham selüloz bakımından zengin bir yem kaynağıdır. Moringanın ham protein düzeyi %7,12 ile %39,17 arasında değişim göstermektedir. Tanen ve diğer anti besleme faktörlerini göz ardı edilebilir düzeyde içermesi sebebiyle, ruminantlar ve ruminant olmayan hayvanlar için alternatif bir protein kaynağıdır. Protein ve mineraller bakımından zengin olmasına rağmen, Moringa uzun yıllar boyunca üzerinde çalışılmayan bitkilerden birisi olmuştur. Ayrıca, aşırı düzeyde antibiyotik kullanımının sonucu olarak, antibiyotiklere dayanıklı patojenlerin gelişmesi problemiyle de karşı karşıya kalınmıştır. Bu makalede, hayvan beslemede kullanılan moringa ile bu yem maddesiyle kanatlı ve ruminant hayvanlar üzerinde yapılan besleme çalışmaları ele alınmıştır.

    16. Rabies virus infection in Eptesicus fuscus bats born in captivity (naïve bats.

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      April D Davis

      Full Text Available The study of rabies virus infection in bats can be challenging due to quarantine requirements, husbandry concerns, genetic differences among animals, and lack of medical history. To date, all rabies virus (RABV studies in bats have been performed in wild caught animals. Determining the RABV exposure history of a wild caught bat based on the presence or absence of viral neutralizing antibodies (VNA may be misleading. Previous studies have demonstrated that the presence of VNA following natural or experimental inoculation is often ephemeral. With this knowledge, it is difficult to determine if a seronegative, wild caught bat has been previously exposed to RABV. The influence of prior rabies exposure in healthy, wild caught bats is unknown. To investigate the pathogenesis of RABV infection in bats born in captivity (naïve bats, naïve bats were inoculated intramuscularly with one of two Eptesicus fuscus rabies virus variants, EfV1 or EfV2. To determine the host response to a heterologous RABV, a separate group of naïve bats were inoculated with a Lasionycteris noctivagans RABV (LnV1. Six months following the first inoculation, all bats were challenged with EfV2. Our results indicate that naïve bats may have some level of innate resistance to intramuscular RABV inoculation. Additionally, naïve bats inoculated with the LnV demonstrated the lowest clinical infection rate of all groups. However, primary inoculation with EfV1 or LnV did not appear to be protective against a challenge with the more pathogenic EfV2.

    17. Europe

      OpenAIRE

      2015-01-01

      Voilà deux militants de la cause européenne qui plaident, chacun à sa manière, pour un sursaut afin que renaisse ce « désir d’Europe » qui nous fait tant défaut. « Il n’est pas trop tard, mais il est temps… », écrit P. COLLOWALD dans ses mémoires préfacées par Jacques Delors. Constatant que, « dans les jugements hâtifs de notre époque, on manque souvent de discernement, par ignorance et par manque de recul historique », cet ancien responsable de l’information à la Commission et au Parlement e...

    18. Maternal ve fetal MBL2 genotiplerinin preterm doğumlarla ilişkisi

      OpenAIRE

      Taneri, Ayşe

      2009-01-01

      Yenidoğan döneminde, immün sistemin tam olarak gelismemesine bağlı karsılasılan komplikasyonlara ek olarak, yenidoğanın “prematüre” olması prenatal mortalite ve morbidite hızını arttıran baslıca faktördür. Görülme sıklığının %9 olması nedeni ile, günümüz perinatal tıbbının çözmeye çalıstığı ve çevresel, tıbbi ve kalıtsal faktörlerin rol oynadığı çoklu değisimlere bağlı bir yenidoğan sorunudur. Patogenezi aydınlatmaya yönelik yapılan çalısmalarda inflamasyonun gestasyonel sür...

    19. EDEBİYAT MÜZELERİ VE MÜZEDE EDEBİYAT EĞİTİMİ

      OpenAIRE

      ADIGÜZEL, Ferah BURGUL

      2017-01-01

      Edebiyat müzeleri, edebiyatın toplumdaki rolünü müze ortamlarında tanıtır, korur ve ileterek etkileşimli bir öğrenme olanağı sunar. Türkiye’de kapsam ve işlev açısından tam anlamıyla edebiyat müzesi olarak adlandırılan bir müze olmamakla birlikte, yazar müze evleri, müze kütüphaneleri ve somut olmayan kültürel miras müzeleri gibi azımsanmayacak sayıda edebiyat ile ilgili müze olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, edebiyat müzesi kavramı doğrultusunda Türkiye’deki edebiyat müzelerini türl...

    20. Effectiveness of adalimumab for the treatment of ulcerative colitis in clinical practice: comparison between anti-tumour necrosis factor-naïve and non-naïve patients.

      Science.gov (United States)

      Iborra, Marisa; Pérez-Gisbert, Javier; Bosca-Watts, Marta Maia; López-García, Alicia; García-Sánchez, Valle; López-Sanromán, Antonio; Hinojosa, Esther; Márquez, Lucía; García-López, Santiago; Chaparro, María; Aceituno, Montserrat; Calafat, Margalida; Guardiola, Jordi; Belloc, Blanca; Ber, Yolanda; Bujanda, Luis; Beltrán, Belén; Rodríguez-Gutiérrez, Cristina; Barrio, Jesús; Cabriada, José Luis; Rivero, Montserrat; Camargo, Raquel; van Domselaar, Manuel; Villoria, Albert; Schuterman, Hugo Salata; Hervás, David; Nos, Pilar

      2017-07-01

      Ulcerative colitis (UC) treatment is focused to achieve mucosal healing, avoiding disease progression. The study aimed to evaluate the real-world effectiveness of adalimumab (ADA) in UC and to identify predictors of remission to ADA. This cohort study used data from the ENEIDA registry. Clinical response, clinical remission, endoscopic remission, adverse events (AE), colectomy, and hospitalisations were evaluated; baseline characteristics and biological parameters were compared to determine predictors of response. We included 263 patients (87 naïve and 176 previously exposed to anti-tumour necrosis factor alpha, TNF). After 12 weeks, clinical response, clinical remission, and endoscopic remission rates were 51, 26, and 14 %, respectively. The naïve group demonstrated better response to treatment than the anti-TNF-exposed group at short-term. Clinical and endoscopic remission within 1 year of treatment was better in the naïve group (65 vs. 49 and 50 vs. 35 %, respectively). The rates of AE, dose-escalation, hospitalisations, and colectomy during the first year were higher in anti-TNF-exposed patients (40, 43, and 27 % vs. 26, 21, and 11 %, respectively). Patients with primary failure and intolerance to the first anti-TNF and severe disease were associated with worse clinical response. Primary non-response to prior anti-TNF treatment and severe disease were predictive of poorer clinical remission. Low levels of C-reactive protein (CRP) and faecal calprotectin (FC) at baseline were predictors of clinical remission. In clinical practice, ADA was effective in UC, especially in anti-TNF naïve patients. FC and CRP could be predictors of treatment effectiveness.

    1. Bulanık Mantık ve Arduino Kullanarak Step Motorun Hız Kontrolü

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yusuf Altun

      2016-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada endüstriyel ve elektronik uygulamalarda ve robot teknolojilerinde kullanılan step motorun hız kontrolü gerçekleştirilmiştir. Tasarımda kullanılan Arduino IDE kod editörü ve derleyici olarak görev yaparak, derlenen programı karta yükleme işlemini sağlamıştır. Encoder sayısal bir elektrik sinyali üreten elektromekanik bir cihaz olması özelliğinden dolayı motorun kaç tur attığını algılamak için çalışmada yer verilmiştir. Hesaplama sonuçlarının listelendiği ekran olarak 2x16 display(LCD ekran kullanılmıştır. Devreye eklenen butonlar ile hız artırma ve azaltma sağlanmıştır. Doğru malzeme seçimi modellenmesi ardından c programlama dili ve gerekli platformlar kullanılmıştır. Ares devre şeması proteus isis programı ile oluşturulmuştur. Gerekli işlemler yapılarak bakır plaket üzerine yapıştırılmıştır. Sanal ortamda denenen devre kablo ve test aşamalarının tamamlanmasıyla gerçek ortama geçirilmiştir. Bu sayfa bulanık mantık kullanılarak, girişe uygulanan işaret ile birlikte istenilen çıkışı veren step motor hız kontrolünü anlatmaktadır.Anahtar Kelimeler: Arduino, Step Motor, Bulanık mantık, Encoder

    2. HAZRO DADAŞ (DİYARBAKIR KÖMÜRLERİNİN ORGANİK JEOKİMYASAL VE PETROGRAFİK ÖZELLİKLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Orhan KAVAK

      2015-06-01

      Full Text Available Bu çalışma, Hazro–Dadaş (Diyarbakır mevkiinde yer alan, bölgedeki tek kömür oluşumunun bulunduğu havzada yapılmıştır. Permiyen yaşlı kömürlerin kimyasal, petrografik analizleri yapılmış ve organik jeokimyasal özellikleri değerlendirilmiştir. Kömür kalite değerlendirilmesi, kimyasal (nem, uçucu madde, sabit karbon, kül ve elementer analizler (C, H, O, S, N yapılarak ortaya konmuştur. Hüminit yansıma değerleri organik maddece zengin ve kömürlü düzeylerde % 0.458 ve 1.141 arasında değişmekte olup, düşük olgunluk düzeyine karşılık gelmektedir. Bu parametre flüoresans renkleri, kalorifik değer (ortalama orijinal 3165; kuru 3432 Kcal/kg ve ortalama Tmax (418 oC ile uyumludur. Organik petrografik analizler ve kimyasal analiz verilerine bağlı olarak, Hazro-Dadaş kömürlerinin düşük olgunlaşma derecesi gösterdikleri ve alt-bitümlü kömür, bitümlü kömür kömürleşme derecelerine sahip olduğu belirlenmiştir. Bunun da muhtemelen, örtü tabakalarının kalın olmaması ve dolayısı ile litostatik basınç etkisinin düşük kalması sonucu oluştuğu tahmin edilmektedir. Rock-Eval analiz sonuçları Tip II/III karışımı ve Tip III kerojeni, ortalama 418 oC Teder. Kömürler baskın olarak hüminit maserallerinden meydana gelmekte, egemen olarak gelinit maserali, az miktarlarda da liptinit ve inertinit maseralleri içermektedir. Mineral maddeleri ise başlıca killer, kuvars ve kalsit minerallerdir. Hazro kömürlerinin limnik ortam bataklıklarında oluştuğu düşünülmektedir

    3. High- and ultrahigh-field magnetic resonance imaging of naïve, injured and scarred vocal fold mucosae in rats

      Science.gov (United States)

      Kishimoto, Ayami Ohno; Kishimoto, Yo; Young, David L.; Zhang, Jinjin

      2016-01-01

      ABSTRACT Subepithelial changes to the vocal fold mucosa, such as fibrosis, are difficult to identify using visual assessment of the tissue surface. Moreover, without suspicion of neoplasm, mucosal biopsy is not a viable clinical option, as it carries its own risk of iatrogenic injury and scar formation. Given these challenges, we assessed the ability of high- (4.7 T) and ultrahigh-field (9.4 T) magnetic resonance imaging to resolve key vocal fold subepithelial tissue structures in the rat, an important and widely used preclinical model in vocal fold biology. We conducted serial in vivo and ex vivo imaging, evaluated an array of acquisition sequences and contrast agents, and successfully resolved key anatomic features of naïve, acutely injured, and chronically scarred vocal fold mucosae on the ex vivo scans. Naïve lamina propria was hyperintense on T1-weighted imaging with gadobenate dimeglumine contrast enhancement, whereas chronic scar was characterized by reduced lamina propria T1 signal intensity and mucosal volume. Acutely injured mucosa was hypointense on T2-weighted imaging; lesion volume steadily increased, peaked at 5 days post-injury, and then decreased – consistent with the physiology of acute, followed by subacute, hemorrhage and associated changes in the magnetic state of hemoglobin and its degradation products. Intravenous administration of superparamagnetic iron oxide conferred no T2 contrast enhancement during the acute injury period. These findings confirm that magnetic resonance imaging can resolve anatomic substructures within naïve vocal fold mucosa, qualitative and quantitative features of acute injury, and the presence of chronic scar. PMID:27638667

    4. High- and ultrahigh-field magnetic resonance imaging of naïve, injured and scarred vocal fold mucosae in rats.

      Science.gov (United States)

      Kishimoto, Ayami Ohno; Kishimoto, Yo; Young, David L; Zhang, Jinjin; Rowland, Ian J; Welham, Nathan V

      2016-11-01

      Subepithelial changes to the vocal fold mucosa, such as fibrosis, are difficult to identify using visual assessment of the tissue surface. Moreover, without suspicion of neoplasm, mucosal biopsy is not a viable clinical option, as it carries its own risk of iatrogenic injury and scar formation. Given these challenges, we assessed the ability of high- (4.7 T) and ultrahigh-field (9.4 T) magnetic resonance imaging to resolve key vocal fold subepithelial tissue structures in the rat, an important and widely used preclinical model in vocal fold biology. We conducted serial in vivo and ex vivo imaging, evaluated an array of acquisition sequences and contrast agents, and successfully resolved key anatomic features of naïve, acutely injured, and chronically scarred vocal fold mucosae on the ex vivo scans. Naïve lamina propria was hyperintense on T1-weighted imaging with gadobenate dimeglumine contrast enhancement, whereas chronic scar was characterized by reduced lamina propria T1 signal intensity and mucosal volume. Acutely injured mucosa was hypointense on T2-weighted imaging; lesion volume steadily increased, peaked at 5 days post-injury, and then decreased - consistent with the physiology of acute, followed by subacute, hemorrhage and associated changes in the magnetic state of hemoglobin and its degradation products. Intravenous administration of superparamagnetic iron oxide conferred no T2 contrast enhancement during the acute injury period. These findings confirm that magnetic resonance imaging can resolve anatomic substructures within naïve vocal fold mucosa, qualitative and quantitative features of acute injury, and the presence of chronic scar. © 2016. Published by The Company of Biologists Ltd.

    5. High- and ultrahigh-field magnetic resonance imaging of naïve, injured and scarred vocal fold mucosae in rats

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ayami Ohno Kishimoto

      2016-11-01

      Full Text Available Subepithelial changes to the vocal fold mucosa, such as fibrosis, are difficult to identify using visual assessment of the tissue surface. Moreover, without suspicion of neoplasm, mucosal biopsy is not a viable clinical option, as it carries its own risk of iatrogenic injury and scar formation. Given these challenges, we assessed the ability of high- (4.7 T and ultrahigh-field (9.4 T magnetic resonance imaging to resolve key vocal fold subepithelial tissue structures in the rat, an important and widely used preclinical model in vocal fold biology. We conducted serial in vivo and ex vivo imaging, evaluated an array of acquisition sequences and contrast agents, and successfully resolved key anatomic features of naïve, acutely injured, and chronically scarred vocal fold mucosae on the ex vivo scans. Naïve lamina propria was hyperintense on T1-weighted imaging with gadobenate dimeglumine contrast enhancement, whereas chronic scar was characterized by reduced lamina propria T1 signal intensity and mucosal volume. Acutely injured mucosa was hypointense on T2-weighted imaging; lesion volume steadily increased, peaked at 5 days post-injury, and then decreased – consistent with the physiology of acute, followed by subacute, hemorrhage and associated changes in the magnetic state of hemoglobin and its degradation products. Intravenous administration of superparamagnetic iron oxide conferred no T2 contrast enhancement during the acute injury period. These findings confirm that magnetic resonance imaging can resolve anatomic substructures within naïve vocal fold mucosa, qualitative and quantitative features of acute injury, and the presence of chronic scar.

    6. I've been shocked by the recent Panama [...

      NARCIS (Netherlands)

      Benneworth, Paul Stephen

      2016-01-01

      I'VE been shocked by the recent Panama Papers revelations. We all knew that the rich stashed their wealth overseas away from the taxman, but the way it reaches to the top of British government is mind-boggling. The Panama Papers point up the media's importance as the Fourth Estate - a watchdog

    7. Geneviève Leguerrier | IDRC - International Development Research ...

      International Development Research Centre (IDRC) Digital Library (Canada)

      Geneviève held various managerial positions within IDRC's Finance and Administration division as well as its Grants Administration division. Prior to joining IDRC in 1998, she worked at the Office of the Auditor General. She has a Bachelor's degree in accounting science from the Université du Québec en Outaouais.

    8. HÜMİK ASİT VE HÜMİK ASİT KAYNAKLARININ ÖNEMİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Faruk AY

      2014-10-01

      Full Text Available İnsanoğlu tarımsal alanda verimi arttırmak ve kaliteli ürün elde etmek için çok eski çağlardan günümüze değin bir çaba içerisindedir. Bu amaca yönelik olarak kimyasal gübre kullanımı uzun zamandan beri başvurulan yöntemlerden biridir. Kimyasal gübreleme ile bitkiler bazı inorganik besin maddelerini bu yolla temin edebilmekte fakat toprağa karıştırılan kimyasal gübreler bitki tarafından yeterince kullanılamamakta, bitki tarafından kullanılmayan kısım yağmur, kar ve sulama suyu vasıtasıyla topraktan uzaklaşıp yer altı kaynak sularına, denizlere, göllere karışarak önemli ekolojik sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle tarımda organik madde kullanımı giderek önem kazanmaktadır. En önemli toprak organik maddelerinden olan hümik asit ve fulvik asidin bitki gelişimi üzerindeki yararlı etkileri yapılan pek çok araştırmayla belirlenmiştir. Bu hümik maddelerin toprağın fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özelliklerini, dolayısıyla da bitki gelişimini etkilediği bilinmektedir.Ülkemizin birçok bölgesinde linyit ve turba rezervleri bulunmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 8,4 milyar ton linyit rezervi saptanmıştır. Bu tür kömürler genellikle ısınma ve Hidroelektrik Santrallerinde kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemlerde kullanılan linyitlerden fazla miktarda verim sağlanamamaktadır. Topraklarımızın kimyasal gübreler sonucu oluşan deformasyonunu ve verimini artırmak için, ülkemizin birçok alanında bulunan özellikle düşük kalorili linyit yataklarının ekonomik açıdan değerlendirilmesi ve ülkemizin topraklarının zenginleştirilmesi için gerekli olan organik gübre (Hümik Asit üretiminde kullanılması daha yararlı olacağı görüşü gittikçe dikkat çekici olmaktadır.Anahtar Kelimeler: Linyit, hümik asit, fülvik asit, organik gübre.

    9. Türkiye’de Meslek Liselerinde Öğrenci Takip Sistemi ve Nesne Tabanlı Analizi

      OpenAIRE

      Özkaya, Mert; Korkmaz, Özgür

      2017-01-01

      Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri 130’dan fazla mesleki alanda eğitim vermektedir. Öğrenciler, okul idaresi kılavuzluğunda öğretmenler tarafından kontrol edilir ve her işyeri ziyaretinde öğretmenler tarafından, öğrenciler hakkında raporlar tutulur. Bu kayıtların, bir veri tabanı yönetim sistemi kullanılarak dijital olarak saklanması kâğıt üzerinde saklanmasından daha faydalıdır. Bu yazı ile Türkiye’deki Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde yürütülen staj sistemi takip edilerek; var olan sis...

    10. Information Need and Information Seeking Behaviour Bilgi Gereksinimi ve Bilgi Arama Davranışı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nazan Özenç Uçak

      1997-12-01

      Full Text Available Information need is one of the cognitive needs of humankind. Information need causes information seeking behaviour and these concepts complement each other. Information need and information seeking behaviour are effected by many factors. It is necessary to know these factors in establishing the effective information centers and services. Bilgi gereksinimi insanın zihinsel gereksinimlerinden birisidir. Bilgi gereksinimi sonuçta bilgi arama davranışını ortaya çıkarmakta ve bu iki kavram birbirini tamamlamaktadır. Bilgi gereksinimi ve bilgi arama davranışı pek çok faktörden etkilenmektedir. Etkili bilgi merkezlen ve hizmetleri kurabilmek için bu faktörlerin bilinmesi gerekmektedir.

    11. Tıpta işbirliği ve hukuksal sorunlar

      OpenAIRE

      Rosenau, Henning

      2010-01-01

      Tıpta işbirliği ve hukuksal sorunlar : tarih: 16-17 nisan 2010, Kurupelit Yerleskesi, Samsun = Delegation und Kooperation im Gesundheitswesen / ed.: Henning Rosenau ... - Samsun : Adalet, 2010. - XII, 331 S.

    12. VE-Cadherin–Mediated Epigenetic Regulation of Endothelial Gene Expression

      Science.gov (United States)

      Morini, Marco F.; Giampietro, Costanza; Corada, Monica; Pisati, Federica; Lavarone, Elisa; Cunha, Sara I.; Conze, Lei L.; O’Reilly, Nicola; Joshi, Dhira; Kjaer, Svend; George, Roger; Nye, Emma; Ma, Anqi; Jin, Jian; Mitter, Richard; Lupia, Michela; Cavallaro, Ugo; Pasini, Diego; Calado, Dinis P.

      2018-01-01

      Rationale: The mechanistic foundation of vascular maturation is still largely unknown. Several human pathologies are characterized by deregulated angiogenesis and unstable blood vessels. Solid tumors, for instance, get their nourishment from newly formed structurally abnormal vessels which present wide and irregular interendothelial junctions. Expression and clustering of the main endothelial-specific adherens junction protein, VEC (vascular endothelial cadherin), upregulate genes with key roles in endothelial differentiation and stability. Objective: We aim at understanding the molecular mechanisms through which VEC triggers the expression of a set of genes involved in endothelial differentiation and vascular stabilization. Methods and Results: We compared a VEC-null cell line with the same line reconstituted with VEC wild-type cDNA. VEC expression and clustering upregulated endothelial-specific genes with key roles in vascular stabilization including claudin-5, vascular endothelial-protein tyrosine phosphatase (VE-PTP), and von Willebrand factor (vWf). Mechanistically, VEC exerts this effect by inhibiting polycomb protein activity on the specific gene promoters. This is achieved by preventing nuclear translocation of FoxO1 (Forkhead box protein O1) and β-catenin, which contribute to PRC2 (polycomb repressive complex-2) binding to promoter regions of claudin-5, VE-PTP, and vWf. VEC/β-catenin complex also sequesters a core subunit of PRC2 (Ezh2 [enhancer of zeste homolog 2]) at the cell membrane, preventing its nuclear translocation. Inhibition of Ezh2/VEC association increases Ezh2 recruitment to claudin-5, VE-PTP, and vWf promoters, causing gene downregulation. RNA sequencing comparison of VEC-null and VEC-positive cells suggested a more general role of VEC in activating endothelial genes and triggering a vascular stability-related gene expression program. In pathological angiogenesis of human ovarian carcinomas, reduced VEC expression paralleled decreased

    13. The genomic history of southeastern Europe.

      Science.gov (United States)

      Mathieson, Iain; Alpaslan-Roodenberg, Songül; Posth, Cosimo; Szécsényi-Nagy, Anna; Rohland, Nadin; Mallick, Swapan; Olalde, Iñigo; Broomandkhoshbacht, Nasreen; Candilio, Francesca; Cheronet, Olivia; Fernandes, Daniel; Ferry, Matthew; Gamarra, Beatriz; Fortes, Gloria González; Haak, Wolfgang; Harney, Eadaoin; Jones, Eppie; Keating, Denise; Krause-Kyora, Ben; Kucukkalipci, Isil; Michel, Megan; Mittnik, Alissa; Nägele, Kathrin; Novak, Mario; Oppenheimer, Jonas; Patterson, Nick; Pfrengle, Saskia; Sirak, Kendra; Stewardson, Kristin; Vai, Stefania; Alexandrov, Stefan; Alt, Kurt W; Andreescu, Radian; Antonović, Dragana; Ash, Abigail; Atanassova, Nadezhda; Bacvarov, Krum; Gusztáv, Mende Balázs; Bocherens, Hervé; Bolus, Michael; Boroneanţ, Adina; Boyadzhiev, Yavor; Budnik, Alicja; Burmaz, Josip; Chohadzhiev, Stefan; Conard, Nicholas J; Cottiaux, Richard; Čuka, Maja; Cupillard, Christophe; Drucker, Dorothée G; Elenski, Nedko; Francken, Michael; Galabova, Borislava; Ganetsovski, Georgi; Gély, Bernard; Hajdu, Tamás; Handzhyiska, Veneta; Harvati, Katerina; Higham, Thomas; Iliev, Stanislav; Janković, Ivor; Karavanić, Ivor; Kennett, Douglas J; Komšo, Darko; Kozak, Alexandra; Labuda, Damian; Lari, Martina; Lazar, Catalin; Leppek, Maleen; Leshtakov, Krassimir; Vetro, Domenico Lo; Los, Dženi; Lozanov, Ivaylo; Malina, Maria; Martini, Fabio; McSweeney, Kath; Meller, Harald; Menđušić, Marko; Mirea, Pavel; Moiseyev, Vyacheslav; Petrova, Vanya; Price, T Douglas; Simalcsik, Angela; Sineo, Luca; Šlaus, Mario; Slavchev, Vladimir; Stanev, Petar; Starović, Andrej; Szeniczey, Tamás; Talamo, Sahra; Teschler-Nicola, Maria; Thevenet, Corinne; Valchev, Ivan; Valentin, Frédérique; Vasilyev, Sergey; Veljanovska, Fanica; Venelinova, Svetlana; Veselovskaya, Elizaveta; Viola, Bence; Virag, Cristian; Zaninović, Joško; Zäuner, Steve; Stockhammer, Philipp W; Catalano, Giulio; Krauß, Raiko; Caramelli, David; Zariņa, Gunita; Gaydarska, Bisserka; Lillie, Malcolm; Nikitin, Alexey G; Potekhina, Inna; Papathanasiou, Anastasia; Borić, Dušan; Bonsall, Clive; Krause, Johannes; Pinhasi, Ron; Reich, David

      2018-03-08

      Farming was first introduced to Europe in the mid-seventh millennium bc, and was associated with migrants from Anatolia who settled in the southeast before spreading throughout Europe. Here, to understand the dynamics of this process, we analysed genome-wide ancient DNA data from 225 individuals who lived in southeastern Europe and surrounding regions between 12000 and 500 bc. We document a west-east cline of ancestry in indigenous hunter-gatherers and, in eastern Europe, the early stages in the formation of Bronze Age steppe ancestry. We show that the first farmers of northern and western Europe dispersed through southeastern Europe with limited hunter-gatherer admixture, but that some early groups in the southeast mixed extensively with hunter-gatherers without the sex-biased admixture that prevailed later in the north and west. We also show that southeastern Europe continued to be a nexus between east and west after the arrival of farmers, with intermittent genetic contact with steppe populations occurring up to 2,000 years earlier than the migrations from the steppe that ultimately replaced much of the population of northern Europe.

    14. Ensemble/Variational Estimation (EnVE) and its application to canonical turbulent flow realizations

      Science.gov (United States)

      Colburn, Christopher; Cessna, Joseph; Bewley, Thomas

      2008-11-01

      The recently-developed hybrid EnVE method for data assimilation incorporates successive adjoint optimizations to update the initial conditions of a flow model, over various horizons of interest, in order to reconcile this model with recent measurements. Such adjoint optimizations typically require the trajectory to be saved over the entire interval over which the optimization is performed; in high-dimensional systems, this can lead to significant storage problems, which can be partially alleviated via checkpointing. In the EnVE framework, this requirement is eliminated, and supplanted by a requirement to march the state of the system backward in time simultaneously with the adjoint. If the system is derived from a PDE with a diffusive component, this backward-in-time state march is ill conditioned, and requires regularization/smoothing to prevent errors from accumulating rapidly at the small scales. The present talk focuses on this peculiar requirement of the EnVE algorithm. As the forecasting problem may itself be considered as a smoothing problem, it is, in fact, expected to find a ``smoothing'' ingredient at the heart of an algorithm of this sort. Various strategies are proposed and tested for accomplishing the required smoothing in the EnVE setting, and are tested on both a chaotic 1D PDE (the Kuramoto-Sivashinsky equation) as well as our in-house spectral 3D DNS/LES code, diablo.

    15. Aircraft measurements over Europe of an air pollution plume from Southeast Asia ? aerosol and chemical characterization

      OpenAIRE

      Stohl , A.; Forster , C.; Huntrieser , H.; Mannstein , H.; Mcmillan , W. W.; Petzold , A.; Schlager , H.; Weinzierl , B.

      2006-01-01

      An air pollution plume from Southern and Eastern Asia, including regions in India and China, was predicted by the FLEXPART particle dispersion model to arrive in the upper troposphere over Europe on 24–25 March 2006. According to the model, the plume was exported from Southeast Asia only six days earlier, transported into the upper troposphere by a warm conveyor belt, and travelled to Europe in a fast zonal flow. This is confirmed by the retrievals of carbon monoxide (CO) from AIRS sate...

    16. Yozgat İlinin Jeotermal Kaynakları ve Özellikleri

      OpenAIRE

      AKIN, Galip

      2016-01-01

      Özet. Dünyada nüfusun hızlı artışı ve sanayileşmenin 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişmesiyle birlikte, enerjiye olan gereksinim de o oranda artmaya başlamıştır. Enerji ihtiyacını karşılayabilmek için kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar enerji hammaddesi olarak giderek artan miktarlarda kullanılır hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak dünyada 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren aşırı fosil yakıt kullanımından kaynaklanan çevre kirlenmesi gündeme gelmeye başlamıştır. 1970...

    17. Churchill, Europe and Turkey

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Warren Dockter

      2016-12-01

      Full Text Available From the early 1930s until his peace time premiership (1951-1955, Winston Churchill was one of the strongest advocates of the concept of a United Europe. While this is well known among scholars of 20th century British history, Churchill’s actual vision for what a United Europe might look like has received less attention. Still less attention has been paid to Churchill’s opinions of the roles other nations might play within the new Europe. This article will examine Churchill’s view of Turkey in the new European order and will reveal that Churchill saw Turkey as a part of, (or at least an extension of Europe. However, this article will also reveal that Churchill’s conceptualisation of Turkey’s role was largely predicated on 19th century geostrategic thinking.

    18. Geleneksel ve Elektronik Eser Sahiplerinin Telif Hakları, Dijital Haklar Yönetimi: Uluslararası Düzenlemeler ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Çerçevesinde Bir Değerlendirme = Copyright of Traditional and Electronic Works’ Owners, Digital Rights Management: An Evaluation within the Framework of International Regulations and Law on Intellectual and Artistic Works

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Metin Turan

      2016-06-01

      Full Text Available Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile fikri haklar alanında da değişiklikler kaçınılmaz olmuştur. Teknolojik imkânların gelişimi ve dijitalleşme ile dijital eserlerin üretimiyle birlikte telif haklarında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çalışmada, genel olarak, telif haklarının dijital eserlere ve dijital haklar yönetimine yönelik incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın kapsamını dijital haklar yönetimi çerçevesinde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu oluşturmaktadır. Bu kapsamda ilgili Yargıtay kararlarının konuları bazında analizi de hedeflenmektedir. Ayrıca, küresel alanda dijital haklar yönetimi alanında önemli hukuksal düzenlemeler olan WIPO (World Intellectual Property Organization Telif Hakları Sözleşmesi ve WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi çerçevesinde de değerlendirmeler içerik analizi yöntemi ile yapılmaktadır. Çalışma sonunda, bir yandan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda dijital haklar yönetimine ilişkin hükümler bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Diğer yandan, bu kanunda dijital eserlerin telif hakları ve dijital haklar yönetimine dair eksiklikler bulunmakta ve bu eksiklikler mali haklar alanında yoğunlaşmaktadır. / With the development of information and communication technologies, changes are inevitable in the field of intellectual property rights. With the progress of the technological opportunities and digitization, issues in copyright emerge along with production of digital works. In the study, generally, it is aimed at examination of digital works and digital rights management within the context of copyright. The Law No. 5846, Law On Intellectual And Artistic Works within the framework of digital rights management constitutes the scope of the study. In this context, it is aimed also at the analysis of the relevant Supreme Court decisions on the basis of their subjects. In addition, it is evaluated within the scope of WIPO

    19. An important day for European science

      CERN Document Server

      2009-01-01

      Today is an important day for the future of European science. It is the day on which CERN’s relationship with the European Union reaches maturity. Ever since the early 1950s, CERN and the European project have grown together. CERN was a child of the European movement: the first discussions at Denis de Rougemont’s European Cultural Conference in Lausanne in 1949 led directly to the foundation of CERN in 1954. More recently, the European Union has become an Observer at the CERN Council, links between CERN and the EU have strengthened as Europe has pursued the goal of creating a European Research Area, and CERN has benefited from European support for projects as varied as Grid computing and future accelerator R&D, not forgetting, of course, the numerous Marie Curie fellows whose careers have received a boost thanks to European funds. Today, that collaboration goes one step further with the signature of a Memorandum of Understanding between CERN and the European C...

    20. Global Ozone Distribution relevant to Human Health: Metrics and present day levels from the Tropospheric Ozone Assessment Report (TOAR)

      Science.gov (United States)

      Fleming, Z. L.; Doherty, R. M.; von Schneidemesser, E.; Cooper, O. R.; Malley, C.; Colette, A.; Xu, X.; Pinto, J. P.; Simpson, D.; Schultz, M. G.; Hamad, S.; Moola, R.; Solberg, S.; Feng, Z.

      2017-12-01

      Using stations from the TOAR surface ozone database, this study quantifies present-day global and regional distributions of five ozone metrics relevant for both short-term and long-term human exposure. These metrics were explored at ozone monitoring sites globally, and re-classified for this project as urban or non-urban using population densities and night-time lights. National surface ozone limit values are usually related to an annual number of exceedances of daily maximum 8-hour running mean (MDA8), with many countries not even having any ozone limit values. A discussion and comparison of exceedances in the different ozone metrics, their locations and the seasonality of exceedances provides clues as to the regions that potentially have more serious ozone health implications. Present day ozone levels (2010-2014) have been compared globally and show definite geographical differences (see Figure showing the annual 4th highest MDA8 for present day ozone for all non-urban stations). Higher ozone levels are seen in western compared to eastern US, and between southern and northern Europe, and generally higher levels in east Asia. The metrics reflective of peak concentrations show highest values in western North America, southern Europe and East Asia. A number of the metrics show similar distributions of North-South gradients, most prominent across Europe and Japan. The interquartile range of the regional ozone metrics was largest in East Asia, higher for urban stations in Asia but higher for non-urban stations in Europe and North America. With over 3000 monitoring stations included in this analysis and despite the higher densities of monitoring stations in Europe, north America and East Asia, this study provides the most comprehensive global picture to date of surface ozone levels in terms of health-relevant metrics.

    1. Ali Emirî'nin Osmanlı Tarih ve Edebiyat Mecmuası Ali Emiri's Ottoman History And Literature Periodicals

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Seher ERDOĞAN ÇELTİK

      2013-03-01

      Full Text Available Periodicals are the documents which constitute resources for ourhistory. A kind of literary atmosphere forms around the magazines;feuilleton novel, story, poetry, critics and similar literary works cometogether with the reader via these magazines. Founder of the PublicLibrary, Ali Emirî published two literary periodicals named OttomanHistory and Literature and History and Literature which are thesuccessor to each other. Totally comprising of 36 issues, the first ispublished as 31 and the latter is published as 5 issues. During theirpublication years, the periodical constituted highly literary atmosphereand this atmosphere undertook an encoring mission in youth’s literaryworks.In this study, these periodicals are introduced and theircontributions to our literary and cultural life are mentioned.First of all Ali Emirî published Ottoman History and Literatureand History and Literature with the aim of being useful for his countryand nation. Later he aimed to illuminate the information/sources ofabout Ottoman history and literature and correct document mistakes.He also wanted to replay to the works that were published as anopposition for him through the magazine and, including Mehmet FuatKöprülü he criticized many other people and institutions.Ali Emiri introduces Divanu Lügati't-Türk to Turkish world. Hewho travelled a lot because of his occupation and thus he continuouslycollected new information and documents. As he enlarged Emirisometimes introduced this information to the readers. Ettik şeref-i hizmet-i ecdâdı ferâmûşÂsârına eslâfımızın rağbet olunmazBir gün bilinir kıymeti mecmûamın ammâPek çok aranır ortada mecmûa bulunmazSüreli yayınlar, edebiyat tarihimize kaynaklık eden dokümanlardandır. Dergiler çevresinde genelde edebî bir muhit oluşur; tefrika roman, hikâye, şiir, tenkit ve benzeri gibi edebî ürünler onlar vasıtasıyla okuyucusuyla buluşur. Millet Kütüphanesinin kurucusu olan Ali Emir

    2. Otel İşletmelerinde Çalışanların Duygusal Emek Boyutlarının Belirlenmesi ve Duygusal Emek Boyutlarının İş Tatmini ve İşte Kalma Niyeti Üzerine Etkisi

      OpenAIRE

      PALA, Tuğba; TEPECİ, Mustafa

      2014-01-01

      Bu çalışmanın amacı, otel işletmelerinde çalışanların duygusal emek düzeylerini ve duygusal emek boyutlarını belirlemek ve duygusal emeğin çalışanların tutumları üzerinde etkilerini araştırmaktır. Bu araştırma, Muğla ilinin ilçelerinde (Bodrum, Datça ve Marmaris) faaliyet gösteren 5 yıldızlı, 5 otel işletmesinde çalışan, 174 otel çalışandan toplanan veriler ile gerçekleştirilmiştir. Turizm işletmeleri duygusal emek ölçeğiyle (Chu ve Murrmann, 2006), toplanan verilere yapılan faktör analizi so...

    3. ULUSLARARASI TİCARET TEORİLERİ ve PAUL R.KRUGMAN’IN KATKILARI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Esra YÜKSEL

      2012-11-01

      Full Text Available INTERNATIONAL TRADE THEORIES AND THE CONTRIBUTIONS OF PAUL R. KRUGMANAbstract: International trade theories try to explain that free international trade provides increasing welfare for countries under given conditions. International trade theories are transformed and developed by differentiating conditions of natural and acquired endowments of countries by time.  Main aim of this study is to investigate contribution of Krugman by comparing literature on international trade theories. In addition to traditional international trade theories, Krugman states that international trade can occur and can be  profitable among countries whose technology, production cost and preferences are similar. Krugman emphasizes that monopolistic competition and product differentiation can contribute international trade. Free international trade expands markets for the firms and countries, in this way, expanding markets increases production scale of firms leading to decreasing costs. Main result of study is that Krugman contributes international trade theory by developing models indicating increasing gains for countries from international trade and by explaining differentiating dynamics of international trade.   Keywords: International Trade Theories, Paul Krugman,  Gains From International Trade. ULUSLARARASI TİCARET TEORİLERİ vePAUL R.KRUGMAN’IN  KATKILARIÖzet: Uluslararası ticaret teorileri, uluslararası serbest ticaretin, belirli koşullar altında, ülkeler için önemli refah artışları sağlayacağını ortaya koymaya çalışmaktadır.    Geliştirilen teoriler,  ülkelerin doğal ve kazanılmış üstünlüklerindeki dinamizmine bağlı olarak değişim göstermekte ve gelişmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, Krugman’nın uluslararası ticaret teorilerine yaptığı katkıyı, uluslararası ticaret literatürünü karşılaştırmalı olarak inceleyerek ortaya koymaktır. Krugman’ın görüşleri, geleneksel uluslararas

    4. The new Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Richardson, J.

      1991-01-01

      This article examines the opportunities for business growth in an area of changing social, economic and political climate. The topics include existing political and economic ties, how these ties are evolving, comparisons between east and west, pollution and environmental issues, battery markets in eastern Europe, motive power, standby power, the transition of eastern europe to a market economy, and opportunities for the west

    5. Desertification in Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Fantechi, R.; Margaris, N.S.

      1986-01-01

      Desertification in Europe highlights a phenomenon which is widespread in most of Southern Europe. The continuous loss of fertile soil, wind and water erosion, vegetation degradation, droughts and forest fires all contribute to the creation of a potentially alarming situation. If one adds to this list the threat posed by acid rain, and the possibility of a climatic change inducing drier and warmer conditions in areas already heavily affected by degradation of soil and vegetation, the problem of desertification in Europe could be seen as being grave. This book focuses on those processes in which nature and Man cooperate in producing accelerated and irreversible barreness of once fertile soils. One paper discusses the use of short-lived radioisotopes to provide chronologies of sedimentation

    6. Generation in Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Aveline, Michelle; Mason, Laura.

      1994-01-01

      Information for this document has been collected from a range of primary sources which include annual reports, strategy statements and company information leaflets. The first part consists of profiles for each of the countries of Western Europe and selected countries in Eastern Europe. In each case an overview of the organization of the electricity industry is given and information where available on interconnections, new projects, ongoing work at existing plant, environmental issues and details of plant and closures. In the second part, details are given of some of the largest power generating companies in Europe listed in alphabetical order. The most up-to-date figures available have been used in all cases and the companies have been invited to comment on the text. (UK)

    7. Karanlık ve Aydınlıkta Depolanmış Ayvalık ve Memecik Çeşidi Natürel Zeytinyağlarının Spektroskopik Verilere Göre Kemometrik Sınıflandırılması

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Betül Öztürk

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, Türkiye’nin zeytinyağı üretiminin % 65’ini Oluşturan Ege bölgesinin hakim zeytin çeşidi olan Ayvalık ve Memecik yağ örneklerinin en yaygın spektroskopik yöntemler ile (FTNIR, FTIR-ATR, Excitation-Emission [EX-EM] ve Senkronize [SYN] Floresans Spektroskopisi analiz edilerek sınıflandırılması gerçekleştirilmiştir. Analiz edilen yağ örnekleri organik ve karışık çeşitlerden üretilen bir örnek dışında Kuzey Ege (Ayvalık çeşidi (n=4 ve Güney Ege (Memecik çeşidi (n=4 alt bölgelerinden alınmış toplam 9 adetten Oluşmaktadır. Oda sıcaklığında PET şişeler içinde muhafaza edilen yağ örnekleri gün ışığına maruz bırakılan ve aluminyum folyo ile kaplanmış (karanlık olarak iki gruba ayrılmıştır. Ayvalık ve Memecik çeşidi natürel zeytinyağlarının sınıflandırılması en yaygın kullanılan kemometrik yöntemler ile (Temel Bileşen Analizi, PCA ve Aşamalı Kümeleme Analizi, HCA gerçekleştirilmiştir. Ayvalık ve Memecik çeşitleri spektroskopik yöntemlerin sonuçları temelinde çeşit, orijin bölgesi ve işlem uygulamalarına (ışığa maruz kalma veya karanlıkta tutma gibi göre dikkate değer bir şekilde sınıflanmışlardır. Ayrıca, spektroskopik yöntemlerin natürel zeytinyağların sınıflandırılmasında ve muhtemel depolama koşulları ve tağşiş konusunda ümitvar etkiler sergileyebileceği görülmüştür.

    8. Internet, Electronic Libraries, and Information Retrieval Internet, Elektronik Kütüphaneler ve Bilgi Erişim

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yaşar Tonta

      1996-09-01

      Full Text Available The number of information systems that are accessible through the Internet is constantly increasing. Information systems on those systems are getting varied and occupy more space, too. Up until a few years ago, only textual information sources were accessible via computer networks, whereas today multimedia information sources containing graphics, sound, pictures, and animation are also accessible over the Internet. Geographic information systems, electronic libraries, film and TV archives can he given as examples of multimedia information sources, We point out that information retrieval should he seen as an integral component of the computer networks, and technological, economic, and legal problems in this field should he solved. We end up with what should he done to improve the library and information services that arc accessible through the Internet in Turkey. Günümüzde Internet aracılığıyla erişilebilen bilgi sistemlerinin sayısı hızla artmaktadır. Bu sistemler üzerindeki bilgi kaynakları da giderek çeşitlenmekte ve daha fazla yer kaplamaktadır. Yakın zamana dek bilgisayar ağları aracılığıyla çoğunlukla metin (text türü bilgilere erişim sağlanabilirken, günümüzde grafik, ses, görüntü, canlandırma ve diğer görsel-işitsel veriler içeren çokluortam (multimedia türü bilgiler de Internet üzerinde hizmete sunulabilmektedir. Coğrafik bilgi sistemleri, elektronik kütüphaneler, film ve TV arşivleri bu tür bilgilere örnek olarak gösterilebilir. Bu makalede Internet aracılığıyla bilgi erişim ve bilgi keşfetmede karşılaşılan sorunlar incelenmekte ve sayıca giderek artan ve çeşitlenen bilgi kaynaklarına erişimi kolaylaştırmak için yapılması gerekenler kısaca özetlenmektedir. Sonuç olarak bilgi erişimin, büyük paralar ve entellektüel çabalar harcanarak kurulan bilgisayar ağlarının bir parçası olarak görülmesi gerektiğine işaret edilerek bu alandaki teknolojik

    9. Mobil reklamlar ve mobil reklam araçlarına yönelik tutumlar

      OpenAIRE

      Barutçu, Süleyman; Öztürk Göl, Meltem

      2009-01-01

      Bu çalışmanın amacı, pazarlama bölümü yöneticilerinin dikkatlerini mobil iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan mobil pazarlama ve mobil reklam uygulamalarına çekmektir. Çalışmanın kavramsal analiz bölümünde mobil pazarlama, mobil reklamların önemi açıklanmış ve mobil reklam araçları (SMS, MMS ve Bluetooth Reklamları) analiz edilmiştir. Araştırma bölümünde ise mobil telefon kullanıcılarının mobil reklam araçlarına yönelik tutumlarının karşılaştırmalı olarak belirl...

    10. Çocuk Diş Hekimliğinde Oral ve İntranazal Yollarla Orta Dereceli Sedasyon

      NARCIS (Netherlands)

      Özen, B.

      2013-01-01

      Çocuk Diş Hekimliğinde Oral ve İntranazal Yollarla Orta Dereceli Sedasyon Çocuk diş hekimliğinde korkulu, kaygılı ve uyumsuz hastaların tedavileri, midazolam gibi spesifik ilaçların oral veya intranazal yolla kullanılmıyla, sedasyon yönergelerine uyan hekimler tarafından orta dereceli sedasyon

    11. A recombinant bivalent fusion protein rVE confers active and passive protection against Yersinia enterocolitica infection in mice.

      Science.gov (United States)

      Singh, Amit Kumar; Kingston, Joseph Jeyabalaji; Murali, Harishchandra Sripathy; Batra, Harsh Vardhan

      2014-03-05

      In the present study, a bivalent chimeric protein rVE comprising immunologically active domains of Yersinia pestis LcrV and YopE was assessed for its prophylactic abilities against Yersinia enterocolitica O:8 infection in murine model. Mice immunized with rVE elicited significantly higher antibody titers with substantial contribution from the rV component (3:1 ratio). Robust and significant resistance to Y. enterocolitica infection with 100% survival (Penterocolitica O:8 against the 75%, 60% and 75% survival seen in mice immunized with rV, rE, rV+rE, respectively. Macrophage monolayer supplemented with anti-rVE polysera illustrated efficient protection (89.41% survival) against challenge of Y. enterocolitica O:8. In contrast to sera from sham-immunized mice, immunization with anti-rVE polysera provided complete protection to BALB/c mice against I.P. challenge with 10(8)CFU of Y. enterocolitica O:8 and developed no conspicuous signs of infection in necropsy. The histopathological analysis of microtome sections confirmed significantly reduced lesion size or no lesion in liver and intestine upon infection in anti-rVE immunized mice. The findings from this study demonstrated the fusion protein rVE as a potential candidate subunit vaccine and showed the functional role of antibodies in protection against Y. enterocolitica infections. Copyright © 2014 Elsevier Ltd. All rights reserved.

    12. Sosyal Medya ve Bazı Kurumsal Etkileşimler ve Sosyal Medyaya Eleştirel Yaklaşım / Some Corporate Social Media and Interaction and Critical Approach to Social Media

      OpenAIRE

      Cerrah, Lokman

      2016-01-01

      Bireylerin birbirleriyle yazılı veya görsel olarak iletişim kurmalarını kolaylaştıran sosyal medya farklı inanç, milliyet ve kültürlere sahip insanların diğerlerini tanımalarına ve aynı zamanda kendilerini sorgulamalarına da yol açmıştır. Dolayısıyla sosyal medya birey ve toplumların değişmesine imkân tanımış bununla beraber toplumlarda ki değişimlerin de anlık olarak göz önüne çıkmasını sağlamıştır. Bu gün artık insanlar sosyal medyayı takip ederek dünyayı tanıma, kendini dünyaya anlatma imk...

    13. BÜROKRASİ KURAMLARI VE TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE BÜROKRATİK SORUNLAR

      OpenAIRE

      AKÇAKAYA, Murat

      2016-01-01

      Max Weber'in kuramsal temellerini attığı bürokrasi, çok farklı tanımları yapılan bir kavramdır. Bürokrasinin; "masaların ve büroların egemenliği", "memurların çalıştığı ofis, büro ya da devlet dairesi", "bürokratların yönetimi", "rasyonel örgüt", "verimsizlik ve kötü yönetim", "kamu yönetimi", "memurlar tarafından yönetim", "büyük yapılı örgütler ve modern toplum" gibi tanımları yapılmaktadır. Bürokrasi daha ...

    14. Internet Based Distance Education and Departments of Information and Records Management Internet Tabanlı Uzaktan Eğitim ve Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hüseyin Odabaş

      2003-03-01

      Full Text Available Recent developments in Internet and computer technology caused radical changes in education, as in all areas. The utilization of the Internet in the area of education provided new and better solutions to educational problems hitherto unthinkable. It is concluded that, a more effective and efficient education can be provided by using contemporary methods by the side of traditional methods. This article is concerned with the nature of distance education based on the Internet, its emergence and its advantages and disadvantages. Furthermore, the article deals with the applicability of distance education programs in the departments of information and records management in Turkey. Finally, an evaluation was made. Internet ve bilgisayar teknolojisindeki son gelişmeler, bütün alanlarda olduğu gibi, eğitimde de köklü değişimlere neden olmuştur. Internet'in eğitim alanında kullanılmaya başlamasıyla, o zamana kadar çözüm getirilemeyen bazı eğitim sorunlarına çözümler bulunmuştur. Geleneksel modellerin yanısıra, çağdaş yöntemleri uygulayarak daha etkin ve verimli bir eğitimin verilebileceği sonucuna varılmıştır. Bu makale, uzaktan eğitimin ne olduğu, ortaya çıkışı, Internet'e dayalı uzaktan eğitimin avantaj ve dezavantajları üzerinde durmaktadır. Ayrıca, uzaktan eğitim programlarının Türkiye'nin bilgi ve belge yönetimi bölümlerinde uygulanabilirliği de ele alınmış; bu açıdan bir değerlendirme yapılmıştır.

    15. Sucukların Bazı Kalite Kriterlerine Sodyum Nitrit ve Sodyum Tripolifosfatın Etkisi Üzerine Araştırma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      A. Hamdi Ertaş

      2015-02-01

      Full Text Available 3 g/kg sodyum tripolifosfat (STPP ve 150 mg/kg sodyum nitrit (SN içeren sucuklar üretilmiş ve vakum paketlenerek +4 oC de 30 gün süreyle muhafaza edilmiştir. Olgunlaşma ve muhafaza periyodunda sucukların bazı kalite kriterlerine STPP’in ve SN’in etkisi araştırılmıştır. Tüketim olgunluğuna gelen sucuklarda ve muhafaza süresinde, yağın oksidasyon derecesine (TBA-sayısı, kırmızılık derecesine ve toplam mezofil aerob bakteri (TMAB yükü üzerine SN’in olumlu yönde etkili olduğu (P<0.01. STPP’in ise TBA-sayısı, penetrometre değeri ve TMAB yükü üzerine olumlu yönde etkili olduğu saptanmıştır (P<0.01. Ancak TBA-sayısı ve 30 günlük muhafaza periyodu sonunda TMAB yükü üzerine SN’in etkisi, STPP’in etkisinden (P<0.01 daha fazladır.

    16. Gendering Migration Across Euro-Mediterranean Borders: Syrian refugee women on the way to the Europe

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nurcan O. BAKLACIOĞLU

      2017-12-01

      Full Text Available Araştırma, Suriye mülteci hareketinin Avrupa-Akdeniz hattında yaşanan ve henüz araştırmacılar arasında çalışılmamış bir boyutunu ele almaktadır: Suriyeli kadınların Avrupa-Akdeniz sınır geçişleri esnasında karşı karşıya kaldıkları pratikler ve sorunlar. Savaşın başlamasından bu yana Suriyeli kadınlar Avrupa-Akdeniz hattında kara ve deniz sınırlarında dolaşmakta ve geçiş yapmakta ve çok farklı uygulama ve sorunlarla karşı karşıya kalmakta ve mücadele etmektedir. Toplumsal cinsiyet perspektifiyle uygulamanın analizine odaklanan bir yaklaşımla ele alınan çalışma, Lübnan, Ürdün ve Libya’da AB ülkeleri yönünde göçe yönelen Suriyeli kadınların sınır deneyimlerini araştırmakta ve AB’nin finanse ettiği sınır güvenlik operasyonlarının kadınların yaşamları üzerindeki etkisini saptamaya çalışmaktadır. Suriyeli kadınlarla sınır geçişleri konusunda yapılan seçili mülakatlara, kadınların kendileri tarafından dile getirilen hikâyeler, raporlar ve makalelerden toplanan verilere dayalı çalışma, Lübnan ve Ürdün’de Suriyeli kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları özetledikten sonra şu sorulara cevap aramaktadır: Neden Suriyeli kadınlar Lübnan ve Ürdün’den göç eder? Ne tür ikincil hareketlerde bulunurlar? Avrupa istikametindeki yolculuklarında ne tür fiziksel, kurumsal ve siyasi sınırları aşmak durumunda kalmakta? AB’nin sınır güvenliği operasyonlarıkadınların sınır geçişi öncesi ve sonrası yaşamlarını nasıl etkilemektedir?

    17. Larinks kanserli hastalarda serum CA 72-4, CA 19-9, CEA ve kombine tümör marker seviyelerinin karşılaştırılması ve prognostik değerleri

      OpenAIRE

      Altaş, Enver; Kızıltunç, Ahmet; Karaşen, R.Murat; Öztürk, Aziz; Sütbeyaz, Yavuz; Gündoğdu, Cemal

      2009-01-01

      SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 1997 Haziran; 4(3) Larinks kanserli hastalarda serum CA 72-4, CA 19-9, CEA ve kombine tümör marker seviyelerinin karşılaştırılması ve prognostik değerleri Enver Altaş Ahmet Kızıltunç R. Murat Karaşen Aziz Öztürk Yavuz Sütbeyaz Cemal Gündoğdu ÖzetLarinks kanserli hastaların tedavi etkinliklerinin takibinde çeşitli klinik ve laboratuvar tetkikleri kullanılmaktadır. Tümör markerleri de bu tetkiklerden birisidir. Ancak, CA 19-9 (Carbohydr...

    18. Latitudinal variations of TEC over Europe obtained from GPSobservations

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      P. Wielgosz

      2004-01-01

      Full Text Available GPS technique has opened broad possibilities to study the TEC distribution on a regular basis. In this paper, the latitudinal dependence of TEC over Europe for geographic latitudes ranging from 40°N to 75°N is presented. We discuss the day-to-day variations of the latitudinal TEC profiles for a period of 1999 to 2001 for both quiet and disturbed magnetic conditions. More than 4300 TEC profiles were created from the TEC maps with a one-hour interval. GPS data from 65 European permanent stations were used to produce the TEC maps. The comparison of GPS-derived TEC profiles with the IRI model is also discussed.

      Key words. Ionosphere (mid-latitude ionosphere; ionospheric disturbances

    19. Latitudinal variations of TEC over Europe obtained from GPSobservations

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      P. Wielgosz

      2004-01-01

      Full Text Available GPS technique has opened broad possibilities to study the TEC distribution on a regular basis. In this paper, the latitudinal dependence of TEC over Europe for geographic latitudes ranging from 40°N to 75°N is presented. We discuss the day-to-day variations of the latitudinal TEC profiles for a period of 1999 to 2001 for both quiet and disturbed magnetic conditions. More than 4300 TEC profiles were created from the TEC maps with a one-hour interval. GPS data from 65 European permanent stations were used to produce the TEC maps. The comparison of GPS-derived TEC profiles with the IRI model is also discussed. Key words. Ionosphere (mid-latitude ionosphere; ionospheric disturbances

    20. Siber Kimliklerin Kişiliğe Yansıması: Proteus Etki (Tanımı, Nedenleri Ve Önlenmesi)

      OpenAIRE

      TANHAN, Fuat; ALAV, Özlem

      2015-01-01

      Hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olan teknoloji ve internet bireyi ve toplumu farklı yönlerden etkisi altına alabilmektedir. Teknoloji ve internet sanal çevre diye bilinen yeni bir sosyal dünyanın oluşmasına neden olmuştur. Sanal dünya, sınırları neredeyse çizilemeyen bir çevre sunmakta ve bu çevre içinde bulunan bireyleri, kurumları etkilemekte ve dönüştürmektedir.  Söz konusu etki, kimi yönlerden olumlu, kimi yönlerden ise olumsuzlaşmaktadır. Sanal dünyadaki ilişkiler, kimlikle...

    1. Besinin Galleria mellonella (L.) (Lepidoptera: Pyralidae) Puplarının Toplam Lipid ve Toplam Yağ Asidi Yüzdelerine Etkisi

      OpenAIRE

      Taşkın, Deniz

      2010-01-01

      Galleria mellonella (L.) kepek, mısır unu, gliserinli mısır unu, petek ve yarı sentetik besin olmak üzere beş ayrı besin kullanılarak kültüre edilmeye çalışılmıştır. Kepek ve mısır ununda G. mellonella gelişmemiştir. Petek, yarı sentetik besin ve gliserinli mısır unu ile beslenen puplarda toplam lipit ve yağ asidi yüzdeleri belirlenmiştir. Toplam lipit ve yağ asidi yüzdesi gliserinli mısır unu ile beslenen grupta, diğer gruptakilere göre daha yüksek bulunmuştur...

    2. Alışveriş Merkezlerinin (AVM) Mekânsal Kullanımlarının ve Kullanıcı Eğilim ve Beklentilerin İrdelenmesi; Isparta Kenti Örneği

      OpenAIRE

      Gül, Atila; UZUN, Fatih; GÜL, İskender Emre; UZUN, İsmail; UZUN, Ömer Faruk

      2017-01-01

      Türkiye’de 1990’lıyılından itibaren sayıları hızla artan alışveriş merkezleri (AVM) kentselyaşamın önemli bir parçası ve bağımlısı haline gelmişlerdir.  Ancak AVM lerin yakın bir gelecekteberaberinde bu merkezlerin bir kısmı için cazibenin azalması ve atıl halegelmesi de mümkün olabilecektir. Türkiye’deki ekonomik ve sosyal ortam tam olarakdeğerlendirilmeden, dünyadaki popüler alışveriş merkezleri örneklerine benzertasarımlar yapılması nedeniyle Türkiye’deki kullanıcı beklentilerine cevapvere...

    3. Düşünme Stilleri Ve Anne-Baba Tutumları Arasındaki İlişki

      OpenAIRE

      Palut, Birsen

      2008-01-01

      Düşünme stili bireyin zihninde olup bitenlerin ve düşünme süreçlerinin farklı şekillerde dışa yansıması olarak tanımlanmaktadır. Düşünme stillerinin oluşum ve gelişim sürecinde bireyin sosyalleşme süreci önemli bir yer tutmaktadır. Bu süreçte anne ve baba tutumları bireylerde hangi tür düşünme süreçlerinin baskın hale geleceğinin belirlenmesinde en önemli faktörlerden birini oluşturmaktadır. Ailelerin içinde yaşadığı kültürel değerler ve inançlar ebeveynlerin çocuk yetiştirme değerlerini, gel...

    4. THE CARE PROJECT - Coordinated Accelerator Research in Europe

      CERN Multimedia

      2003-01-01

      A one-day presentation of the project will take place on Monday February 10th in the CERN Council Chamber. The meeting will start a 9am and is expected to end at 4:30pm. The meeting, which is open to the whole community, will present an initiative on accelerator R&D in Europe, supported by ECFA, with the aim to bid for European Union support through the Framework 6 scheme. This initiative is coordinated by a steering group (ESGARD - European Steering Group on Accelerator Research and Development), which has been set up to coordinate European efforts on accelerator R&D and the submission of such bids. The initial bids have to be submitted by April 15th. All those interested in accelerator R&D are welcome to attend. Presentation of the CARE project (Coordinated Accelerator Research in Europe) to be submitted within FP6 February 10th, at CERN in the council room Agenda Chair : C. Wyss 9:00 General presentation of FP6 and introduction of IA proposal (R. Aleksan) 9:45 Networking activities on e ...

    5. I. Dünya Gıda Günü Münasebetiyle Ülkemizin Gıda ve Beslenme Sorunlarına bir Bakış

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      M. Hilmi Pamir

      2015-02-01

      Full Text Available Gıdaların kontrolu ve mevzuatıyla tüketicinin sağlık ve ekonomik yönden korunması, toplumun daha iyi beslenmesi, gıdalarda işleme, depolama ve pazarlama sırasında meydana gelebilecek kayıpların önlenmesi, yasalardaki ve standartlardaki koşulların yerine getirilmesi amaç edilir. Bu tanımlama içinde kalarak. I. Dünya Gıda Günü münasebetiyle yalnız ulusla açıdan gıda kontrolu ve mevzuatına bakmak istiyorum. Buna göre bu konuda sorunlarımızı 3 başlık altında toplamak olasıdır: (1 Yasal kargaşalık, (2 Örgütsel kargaşalık ve (3 Kavram ve kapsam kargaşalığı.

    6. HIDIRELLEZ AND A FORGOTTEN TRADITION IN NİĞDE: THE NİĞDE FRIDAYS HIDIRELLEZ VE NİĞDE’DE UNUTULAN BİR GELENEK: NİĞDE CUMALARI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nedim BAKIRCI

      2010-07-01

      Full Text Available In this paper, careful literary examination of Hıdırellez and sacred Fridays of Nigde, celebrated depending on Hıdırellez is carried out by utilizing the information obtained from the source people. In Nigde with the arrival of Hıdırellez some sort of ceremonies, called “Cumalar”, are organized in May. Cumalar is named according to its location and place, namely, Kayardı, Tepeviran, Kırbağları, Tepe. People make preparations for the celebration the day before. Foods and drinks are prepared for the celebration. It is meaningful that salted fish has an important place as food in the celebration. Because elixir of life is found when salted fish comes to life.Coming together the people do some activities. These practical and fun activities help them both have fun and ensure the unity and togetherness among them. Bu makalede Hıdırellez ve ona bağlı olarak kutlanan Niğde Cumaları kaynak şahıslardan elde edilen bilgilerle ele alınmıştır. Niğde’de Hıdırellezin gelmesiyle birlikte mayıs ayı içerisinde Cumalar adı verilen törenler düzenlenir. Bu törenler için dört farklı yer seçilmiştir. Cumalar seçilen yer ve mevki adına göre adlandırılır: Kayardı Cuması, Tepeviran Cuması, Kırbağları Cuması, Tepe Cuması. Kutlamalara halk bir gün öncesinden hazırlanır. Akşamdan ertesi gün yenilmek ve içilmek üzere yiyecekler ve içecekler hazırlanır. Bu yiyecekler içerisinde tuzlu balığın olması oldukça manidardır. Çünkü abı hayat tuzlu balığın suda canlanmasıyla bulunur. Cumalarda halk bir araya gelerek çeşitli pratik ve uygulamalar yaparlar. Bu pratik ve uygulamalar hem Niğdelilerin eğlenmelerine hem de Niğdeliler arasında birlik ve beraberliğin sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

    7. Impact of soil moisture on extreme maximum temperatures in Europe

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Kirien Whan

      2015-09-01

      Full Text Available Land-atmosphere interactions play an important role for hot temperature extremes in Europe. Dry soils may amplify such extremes through feedbacks with evapotranspiration. While previous observational studies generally focused on the relationship between precipitation deficits and the number of hot days, we investigate here the influence of soil moisture (SM on summer monthly maximum temperatures (TXx using water balance model-based SM estimates (driven with observations and temperature observations. Generalized extreme value distributions are fitted to TXx using SM as a covariate. We identify a negative relationship between SM and TXx, whereby a 100 mm decrease in model-based SM is associated with a 1.6 °C increase in TXx in Southern-Central and Southeastern Europe. Dry SM conditions result in a 2–4 °C increase in the 20-year return value of TXx compared to wet conditions in these two regions. In contrast with SM impacts on the number of hot days (NHD, where low and high surface-moisture conditions lead to different variability, we find a mostly linear dependency of the 20-year return value on surface-moisture conditions. We attribute this difference to the non-linear relationship between TXx and NHD that stems from the threshold-based calculation of NHD. Furthermore the employed SM data and the Standardized Precipitation Index (SPI are only weakly correlated in the investigated regions, highlighting the importance of evapotranspiration and runoff for resulting SM. Finally, in a case study for the hot 2003 summer we illustrate that if 2003 spring conditions in Southern-Central Europe had been as dry as in the more recent 2011 event, temperature extremes in summer would have been higher by about 1 °C, further enhancing the already extreme conditions which prevailed in that year.

    8. KENARLARI MASİFLİ VE MASİFSİZ MDF LEVHALARINDA KAVELA ÇAPLARININ ÇEKME DİRENCİNE ETKİLERİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yalçın ÖRS

      1999-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada, kenarları 5, 8 ve 12 mm kalınlığında kayın masif malzeme ile masiflenmiş ve masiflenmemiş orta yoğunlukta lif levha (MDF deney örneklerine 6, 8 ve 10 mm çapındaki kavelalar, 25 mm derinlikte delikler açılarak PVAc tutkalı ile yapıştırılmıştır. Hazırlanan örneklere aynı amaçla yapılmış bir çalışma örnek alınarak çekme deneyi uygulanmış ve kavela çapı ile masif malzeme kalınlığının kavela çekme direncine etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak kavela çekme direnci; en yüksek ? 6 mm kavela ve 8 mm kalınlıkta masifli MDF?de (2.294 N/mm 2 , en düşük ?10 mm kavela ve masifsiz MDF?de (1.314 N/mm 2 gerçekleşmiştir.

    9. Wnt/β-catenin signaling promotes self-renewal and inhibits the primed state transition in naïve human embryonic stem cells.

      Science.gov (United States)

      Xu, Zhuojin; Robitaille, Aaron M; Berndt, Jason D; Davidson, Kathryn C; Fischer, Karin A; Mathieu, Julie; Potter, Jennifer C; Ruohola-Baker, Hannele; Moon, Randall T

      2016-10-18

      In both mice and humans, pluripotent stem cells (PSCs) exist in at least two distinct states of pluripotency, known as the naïve and primed states. Our understanding of the intrinsic and extrinsic factors that enable PSCs to self-renew and to transition between different pluripotent states is important for understanding early development. In mouse embryonic stem cells (mESCs), Wnt proteins stimulate mESC self-renewal and support the naïve state. In human embryonic stem cells (hESCs), Wnt/β-catenin signaling is active in naïve-state hESCs and is reduced or absent in primed-state hESCs. However, the role of Wnt/β-catenin signaling in naïve hESCs remains largely unknown. Here, we demonstrate that inhibition of the secretion of Wnts or inhibition of the stabilization of β-catenin in naïve hESCs reduces cell proliferation and colony formation. Moreover, we show that addition of recombinant Wnt3a partially rescues cell proliferation in naïve hESCs caused by inhibition of Wnt secretion. Notably, inhibition of Wnt/β-catenin signaling in naïve hESCs did not cause differentiation. Instead, it induced primed hESC-like proteomic and metabolic profiles. Thus, our results suggest that naïve hESCs secrete Wnts that activate autocrine or paracrine Wnt/β-catenin signaling to promote efficient self-renewal and inhibit the transition to the primed state.

    10. Tıbbi İlaçlar ve Kişisel Bakım Ürünlerinin (PPCPs Triticum aestivum L. Üzerinde Antioksidan Enzim Aktivitelerine Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Etem OSMA

      2017-01-01

      Full Text Available Bu çalışma tıbbi ilaç ve kişisel bakım ürünlerinin ekmeklik buğday (Triticum aestivum L. cv. Bezostaja bitkisi üzerindeki antioksidan enzim aktiviteleri hakkındadır. Araştırmada günlük hayatta sıklıkla tüketilen Acetaminophen, Caffein, Gemfibrozil ve β-estradiol olmak üzere dört farklı tıbbi ilaç etken maddesi kullanılmıştır. Ekim yapılacak toprağa 15 mg, 50 mg, 200 mg Acetaminophen, Gemfibrozil ve β-estradiol ile bunun yanı sıra 50 mg, 100 mg, 300 mg şeklinde farklı konsantrasyonlarda Caffein karıştırılmıştır. Daha sonra, hazırlanan 650 g toprağın üzerine 7 g buğday tohumu ekilmiş, bunun üzeri ise 100 g toprak ile kaplanmıştır. Çimlenen buğdaylar, 15 gün sonra hasat edilmiştir. Hasat edilen örneklere ekstraksiyon işlemi uygulandıktan sonra, örneklerde katalaz (CAT, peroksidaz (POD, süperoksit dismutaz (SOD gibi antioksidan enzim aktiviteleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar incelendiğinde buğdayda; CAT değerlerinin 1.525-2.350 EU g¯¹ FW, POD değerlerinin 37.200-59.600EU g¯¹ FW, SOD değerlerinin de 38-52,8 EU g¯¹ FW arasında olduğu tespit edilmiştir. Kontrol örnekleri ile farklı konsantrasyonlarda yetiştirilen örnekler arasındaki ilişki %95 güven aralığında istatistiksel olarak değerlendirilmiş, anlamlı farklılıklar belirlenmiştir. Çalışmada, Acetaminophen, Caffein, Gemfibrozil ve β-estradiol uygulanan örneklerde konsantrasyon artışına bağlı olarak kontrol grubuna kıyasla antioksidan enzim aktivitelerinde artış olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

    11. “Mücadele ve Direnişin” cesur ajanı Ken Loach’un sinemasında insanın “Özgürleşme” sorunu: Psikanalitik yöntemle “Ülke ve Özgürlük” filmi analizi

      OpenAIRE

      Kaplan, Neşe; Kaplan, Ali Barış

      2011-01-01

      Bu çalışmada amacımız, Ken Loach Sinemasının genel özelliklerini ortaya koymak ve spesifik olarak “Ülke ve özgürlük” filmini psikanalitik yöntemle analiz etmektir. Filmlerinde, “Sınıf mücadelesi” ve “bireysel özgürlük” sorununu tartışan Ken Loach, “Ülke ve özgürlük” filmi ile esasen globalleşme süreci içindeki Modern toplumu eleştirmektedir. Yakın geçmişin hikayesini anlatan film, nostaljik değildir; bugüne de mesajı olan dinamik bir anlatı sunar....

    12. Small States in Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      This book offers an accessible, coherent and informative analysis of contemporary and future foreign policy challenges facing small states in Europe.......This book offers an accessible, coherent and informative analysis of contemporary and future foreign policy challenges facing small states in Europe....

    13. Mo(ve)ment-methodology

      DEFF Research Database (Denmark)

      Mørck, Line Lerche; Christian Celosse-Andersen, Martin

      2018-01-01

      This paper describes the theoretical basis for and development of a moment-movement research methodology, based on an integration of critical psychological practice research and critical ethnographic social practice theory. Central theoretical conceptualizations, such as human agency, life...... conditions and identity formation, are discussed in relation to criminological theories of gang desistance. The paper illustrates how the mo(ve)ment methodology was applied in a study of comprehensive processes of identity (re)formation and gang exit processes. This study was conducted with Martin, a former....... This is a moment which captures Martin’s complex and ambiguous feelings of conflictual concerns, frustration, anger, and a new feeling of insecurity in his masculinity, as well as engagement and a sense of deep meaningfulness as he becomes a more reflective academic. All these conflicting feelings also give...

    14. Nuclear energy in Western Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Loennroth, M.; Walker, W.

      1984-01-01

      This is an overview of nuclear energy in Western Europe, as seen by two Western Europeans, attempting to place the topic into the context not only of energy supply but also of industrial relations, institutional structure, and sociocultural factors. Although its main focus is Western Europe, it is sometimes necessary to glance at the wider context, in particular the industrial relations with the United States and Japan. Export markets are also considered, in particular, in the Pacific. The paper does not, however, deal with nonproliferation policies and the possible difference of opinion within Western Europe and between Western Europe and other regions over this topic. (author)

    15. Mikrodenetleyici Denetimli Televizyon Deney Seti Tasarımı ve Gerçekleştirilmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Serdar ÇİÇEK

      2009-03-01

      Full Text Available Bu çalışmada, teknik ve mesleki eğitim veren fakülteler, yüksekokullar, endüstri meslek liseleri, çıraklık ve yaygın eğitim merkezleri, meslek kursu veren belediyeler ve özel eğitim merkezleri vb. kurumlardaki görüntü sistemleri, televizyon tekniği, televizyon teknik servisliği gibi televizyon sisteminin ve televizyon arıza-onarım-bakım konularının işlendiği derslerde, derslerin pratik uygulama kısmında kullanılmak üzere bir televizyon deney seti tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Bu deney seti ile öğrenciler/ kursiyerler derste edindiği teorik bilgiler ışığında televizyon sistemlerini daha iyi kavrayabilecek, televizyon arızalarını bulma becerisini uygulamalı olarak geliştirebilecektir. Deney setine ek olarak televizyon ile bağlantılı bir ölçüm panosu da gerçekleştirilmiştir. Böylece televizyon üzerinde istenen ölçümler rahatça yapılabilmektedir. Geliştirilen deney setinde, kullanıcının birden fazla hatayı aynı anda gerçekleştirerek hata bulma adımlarını geliştirmesi mümkündür.

    16. 78 FR 59401 - Self-Regulatory Organizations; ICE Clear Europe Limited; Order Approving Proposed Rule Change...

      Science.gov (United States)

      2013-09-26

      ... program designed to improve the safety and soundness of the European derivatives markets, ICE Clear Europe..., the Decomp Model provides portfolio risk coverage against at least 5-day market realizations. ICE... clearance and settlement of securities transactions and, to the extent applicable, derivative agreements...

    17. THE PERCEPTION OF OLD AND NEW VALUES IN THE TWO STORIES OF ÖMER SEYFETTİN “BAHAR VE KELEBEKLER” AND “AŞK DALGASI” ÖMER SEYFETTİN’İN “BAHAR VE KELEBEKLER” İLE “AŞK DALGASI” ADLI İKİ HİKÂYESİNDE ESKİ VE YENİ DEĞERLER ALGISI

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Gülten BULDUKER

      2012-01-01

      Full Text Available Ömer Seyfettin, a Pioneer within them ovement of Genç Kalemler, is a distinguished writer with his essay sand stories. He has aimed to write his work swith a pure language and national in an emotional way. The attitude, the post Tanzimat philosophers had taken, with the ideas towards the value judgements, more or less have defined the contents of his works. The writer is in search of new values to shape the society. In this article it has been the main goal toindicate Ömer Seyfettin’s ideas about the old and the modern way of life, and some sort of dilemmas he has been through in Bahar ve Kelebekler and Aşk Dalgası. It is seen that the writer, who believes that maro cilised society can be provided only by breaking hard fanaticism, supports equality of men and women, criticises arranged marriage style, is dreaming of a progressand development Ömer Seyfettin, öncüsü olduğu Genç Kalemler hareketi içerisinde hikâye ve makaleleriyle öne çıkan bir yazardır. Eserlerini sade bir dil ve millî bir duyuş-düşünüşle kaleme almayı amaçlamıştır. Tanzimat sonrası fikir adamlarının “Doğu ve Batı”ya ait değer yargıları karşısındaki düşünceleri ile almış oldukları tavır, az çok onun eserlerinin de muhtevasını belirlemiştir. Yazar, eski gelenek ve göreneklerin önemini yitirmesi durumunda, topluma şekil verecek yeni değerlerin arayışı içerisindedir. Bu makalede Ömer Seyfettin’in Bahar ve Kelebekler ile Aşk Dalgası adlı hikâyelerinde eski ve yeni yaşam tarzı konusundaki düşünceleri ile düştüğü bazı çelişkili durumlar sergilenmeye çalışılmıştır. Daha medenî bir toplum yapısının katı taassupların kırılmasıyla sağlanabileceğine inanan yazarın, kadın-erkek eşitliğini savunduğu, görücü usulünü eleştirdiği; ilim ve fen ışığında bir yükselme, ilerleme hayal ettiği görülmektedir.

    18. Yazılım geliştiricilerin kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konusundaki farkındalıklarının ve bilgi seviyelerinin belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Yavuz İnal

      2016-10-01

      Full Text Available Bu çalışma yazılım geliştiricilerinin kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konularındaki farkındalıklarının ve bilgi seviyelerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bunun yanında katılımcıların kullanılabilirlik aktivitelerinin yazılım geliştirme süreçlerine hangi aşamada dâhil edilmesi gereği konusundaki düşünceleri analiz edilmiştir. Çalışmaya 59 yazılım geliştiricisi katılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde veriler anket aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise, katılımcılar arasından gönüllülük esasına göre seçilen bir grup yazılım geliştirici ile ayrıntılı mülakat yapılmış ve konuyla ilgili detaylı bilgi alınmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre yazılım geliştiricilerinin önemli bir bölümünün bu konularda herhangi bir eğitim almadıkları belirlenmiştir. Geliştiricilerin çoğunun kendilerini yazılım projesi geliştirme ekibi içerisinde kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konularında en az farkındalığa ve bilgiye sahip grup olarak gördükleri belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcıların kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik gibi kavramlara yönelik eksik ya da yanlış bilgi sahibi oldukları görülmüştür.

    19. Budget Impact of Enzalutamide for Chemotherapy-Naïve Metastatic Castration-Resistant Prostate Cancer.

      Science.gov (United States)

      Bui, Cat N; O'Day, Ken; Flanders, Scott; Oestreicher, Nina; Francis, Peter; Posta, Linda; Popelar, Breanna; Tang, Hong; Balk, Mark

      2016-02-01

      Prostate cancer is expected to account for approximately one quarter of all new diagnoses of cancer in American men in 2015. The cost of prostate cancer care is expected to reach $15.1 billion by the year 2020, up from $11.9 billion in 2010. Given the high burden of prostate cancer, health care payers are interested in quantifying the potential budget impact of new therapies. To estimate the budget impact of enzalutamide for the treatment of chemotherapy-naïve metastatic castration-resistant prostate cancer (mCRPC) from a U.S. payer perspective. A model was developed to assess the budget impact of enzalutamide for treatment of chemotherapy-naïve mCRPC patients in a hypothetical 1-million-member U.S. health plan over a 1-year time horizon. Comparators included abiraterone acetate, sipuleucel-T, radium Ra 223 dichloride, and docetaxel. Epidemiologic data, including National Cancer Institute Surveillance, Epidemiology, and End Results (SEER) incidence rates, were used to estimate the number of chemotherapy-naïve mCRPC patients. Dosing, administration, duration of therapy, and adverse event rates were based on package inserts and pivotal studies. Drug costs were obtained from RED BOOK and Centers for Medicare & Medicaid Services (CMS) average sales price pricing files, costs of administration and monitoring from the CMS physician fee schedule, and adverse events from the Agency for Healthcare Research and Quality Healthcare Cost and Utilization Project and published literature. Market shares were estimated for each comparator before and after adoption of enzalutamide. The incremental aggregate budget impact, per patient per year (PPPY), per patient per month (PPPM), and per member per month (PMPM), was calculated. One-way sensitivity analyses were performed. In a population of 115 chemotherapy-naïve mCRPC patients, adopting enzalutamide had an annual incremental budget impact of $510,641 ($4,426 PPPY, $369 PPPM, and $0.04 PMPM). Results were most sensitive to

    20. VERGİ GELİRLERİ VE KAMU HARCAMALARI AÇISINDAN ENFLASYON: TANZİ VE TERS TANZİ ETKİLERİ

      OpenAIRE

      ÇAVUŞOĞLU, A. Tarkan

      2005-01-01

      Bu çalışma, Tanzi etkisi olarak adlandırılan enflasyonun reel vergi gelirleri üzerindeki etkisi ile ters Tanzi etkisi olarak adlandırılan enflasyonun reel kamu harcamaları üzerindeki etkisini konu etmektedir. Çalışmada, enflasyonun bütçe dengesi üzerindeki etkisi, Tanzi ve ters Tanzi etkileri kapsamında ekonometrik bir yaklaşımla incelenmeye çalışılmıştır. Elde edilen ampirik bulgular, 1987-2003 döneminde Türkiye ekonomisinde yaşanan yüksek enflasyonun, hem vergi gelirlerinin hem de kamu har...

    1. Roma Hukuku’nda Gemi, Han ve Ahır İşletenlerin Receptum Sorumluluğu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mehmet YEŞİLLER

      2013-04-01

      Full Text Available Çalışmamızda Roma Hukuku'nda gemi, han ve ahır işleten kimselerin sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler ele alınmıştır. Roma?da özellikle gemi, han ve ahır işleten kimselerin yanlarında çalıştırdıkları kişilerin güvenilir olmamasından dolayı, taraflar arasındaki istisna sözleşmesinden kaynaklanan custodia sorumluluğuna ek olarak "actio de damno aut furto adversus nautas, caupones, stabularios ve receptum, nautae, cauponis, stabularii" sorumluluklarının düzenlendiği kaynaklardan anlaşılmaktadır. Praetor Edictum'larıyla sağlanan ve haksız fiil benzerlerine dayanan söz konusu bu uygulamaların, Roma'da istisna sözleşmesinin koruyamadığı alana ilişkin olarak geniş uygulama imkanı buldukları görülmektedir.

    2. Erwinia amylovora Enfeksiyonu Sonrası Elma, Armut ve Ayva Çeşitlerinde Konukçu Protein Miktarlarının Belirlenmesi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Şerife Çetin

      2014-11-01

      Full Text Available Ateş yanıklığı hastalığına neden olan Erwinia amylovora, Rosaceae familyasından başta armut, elma ve ayvalarda zararlı bakteriyel bir patojendir. Bu çalışmada, E. amylovora’ nın 2 virülent izolatının (Ea234-1 ve Ea240-3 farklı elma (Braeburn, Fuji, Gala ve Golden Delicious, armut (Santa Maria ve Williams ve ayva (Eşme ve Ekmek çeşitlerinde enfeksiyonu sonucu zamana bağlı olarak toplam protein miktarlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. E. amylovora (108 hücre ml-1 ile yaprak inokulasyonundan sonraki 24, 36 ve 72. saatlerde örnekler alınmıştır. Enfeksiyonların doğrulanması için, bakteri inokule edilen bitkilerden re-izolasyonlar yapılmış ve etmen biyokimyasal ve moleküler testlerle E. amylovora olarak tanılanmıştır. Toplam protein miktarlarının belirlenmesinde Bradford yöntemi ve SDS-PAGE analizleri için Laemmli yöntemleri kullanılmış, protein ekstraktlarının 595 nm’ de absorbans değerleri elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, elma çeşitlerinde E. amylovora enfeksiyonu sonrası kontrole kıyasla 24. saatte toplam protein miktarının arttığı, 36. ve 72. saatte miktarın azaldığı, Braeburn çeşidinin en yüksek protein miktarına sahip olduğu belirlenmiştir. Armut çeşitlerinde, 24. ve 36. saatlerde toplam protein miktarı artarken, 72. saatte protein miktarının azaldığı ve Santa Maria çeşidinin en yüksek protein miktarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayva çeşitlerinde, toplam protein miktarının 72. saatte arttığı ve Eşme çeşidinin en yüksek protein miktarına sahip olduğu belirlenmiştir. SDS-PAGE analizi sonucunda, farklı molekül ağırlıklarına sahip protein fraksiyonları elde edilmiştir. Elma ve ayva çeşitlerinde sırasıyla yaklaşık 55-70 ve 35-55 kDa, armut çeşitlerinde ise yaklaşık 55-70 kDa molekül ağırlığında protein bantları belirlenmiştir.

    3. Laparaskopik Kolesistektomide Granisetron ve Granisetron-Droperidol Kombinasyonunun Postoperatif Bulantı Kusma Üzerine Etkileri

      OpenAIRE

      Özmen, Sadık; Eroğlu, Füsun; Yavuz, Lütfi; Aydın, Cemalettin

      2009-01-01

      SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2000 Mart; 7(1) Laparaskopik Kolesistektomide Granisetron ve Granisetron-Droperidol Kombinasyonunun Postoperatif Bulantı Kusma Üzerine Etkileri Sadık Özmen, Füsun Eroğlu, Lütfi Yavuz, Cemalettin Aydın Özet Elektif laparoskopik kolesistektomi planlanan 60 olguda postoperatif bulantı kusma (POBK) profilaksisinde granisetron ve granisetron-droperidol kombinasyonunun etkinliğini araştırmayı amaçladık....

    4. GATT VE URUGUAY-RAUNT: GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN DÜNYA TİCARETİNDEKİ YAPISAL BAĞIMLILIKLARININ ARTMASI

      OpenAIRE

      Kartal, Zeki

      2018-01-01

         Bu makalenin problem alanını dünya pazarı ile bu pazarda ticaretin en büyük bölümünü düzenleyen GATT ve Uruguay-Raunt'u oluşturdu. Bu alanın aktörleri olarak da sanayi ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler seçildi. Çalışma bakımından anlamlı bulunan sorular şöyle formüle edildi: GATT ve Uruguay-Raunt'un dünya pazarında gelişmekte olan ülkelerin bağımlılığını arttırdı mı yoksa azalttı mı? GATT ve Uruguay-Raunt'un kazananları ve kaybedenleri kimlerdir?   Yukarıdaki sorulara şu m...

    5. Geometrik Yapıların İnşasında Pergel ve Çizgecin Kullanımı

      OpenAIRE

      Erduran, Ayten; Yeşildere, Sibel

      2010-01-01

      Bu yapıda üç matematik öğretinin pergel ve çizgeçmenin geometrik yapıları süreçleri incelenmektedir. Öğretmenlerin geometri yapı yapımı ve ilgili dersleri video kamera ile kaydedilmiş ve derslerdeki öğretmen-öğrenci-araç üçlüsü arasındaki etkileşim incelenmiştir. Ders Kitaplığı içeren öğretmenlerle görüşmeler yapıldı. Çalışmada üç matematik öğretmeninin pergel ve çizgeci geometrik yapılar yapı mühendisliği. Araştırma pergel ve çizgeçle geometrik yapıların inşasına ezbere bir anlayışla öğretme...

    6. Roma Hukuku’nda Gemi, Han ve Ahır İşletenlerin Receptum Sorumluluğu

      OpenAIRE

      YEŞİLLER, Mehmet

      2013-01-01

      Çalışmamızda Roma Hukuku'nda gemi, han ve ahır işleten kimselerin sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler ele alınmıştır. Roma?da özellikle gemi, han ve ahır işleten kimselerin yanlarında çalıştırdıkları kişilerin güvenilir olmamasından dolayı, taraflar arasındaki istisna sözleşmesinden kaynaklanan custodia sorumluluğuna ek olarak "actio de damno aut furto adversus nautas, caupones, stabularios ve receptum, nautae, cauponis, stabularii" sorumluluklarının düzenlendiği kaynaklardan...

    7. Supranational Cooperation in Europe

      NARCIS (Netherlands)

      de Deugd, Nienke; Stamm, Katharina; Westerman, Wim

      The sovereign debt crisis and the euro crisis have prompted heads of state and government in Europe to intensify supranational cooperation. However, some political leaders and policy makers aim for more. They propose the introduction of a common European economic government that would prevent Europe

    8. Europæiske menneskerettigheder

      DEFF Research Database (Denmark)

      Werlauff, Erik

      Bogen behandler de europæiske menneskerettigheder, således som de udspringer af Den Europæiske Menneskeretskonvention, EMRK. Menneskerettighedernes historiske og sociale baggrund forklares, og EMRK-retsgrundlaget sammenholdes med den danske Grundlov og med EU-retten, herunder med den omstændighed...

    9. Meyve Konservelerinde ve Sularında Bozulmalara Neden Olan Küf Mantarları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Jale Acar

      2015-02-01

      Full Text Available Bakteriler, meyve suları ve konservelerinin bozulmalarında pek önemli rol oynamadıkları halde mayalar ve özellikle küf mantarları bu bozulmalarda önemli bir yer alırlar. Çeşitli mikroorganizmaların gelişme isteklerinin farklı olması buna neden olmaktadır. Küf mantarlarının büyük bir kısmı ancak aerob koşullar altında gelişebilirler. Bu gelişme en fazla yüzeydedir. Konserve kutularının hermetikli olan kapatılması ve tepe boşluğunda çok az oksijen bulunması yüzeyde küf mantarlarının gelişmesini önlemekle beraber Byssochlamys cinsinden küf mantarları anaerob koşullar altında fazla olmasa bile gelişebilmektedirler. Küf mantarları bakterilere oranla az miktarda suya gereksinim duyarlar. Aspergillus glaucus ve birçok Penicillium türleri kserofil olup aktif suyun çok düşük olduğu 0.70-0.75 gelişebilmelerine karşın bu değer bakterilerde 0.90-0.98 arasındadır. Çok az miktardaki su örneğin, yüzeydeki kondense su pastörizasyonda öldürülemeyen veya sonradan herhangi bir şekilde reçel kabına giren küflerin gelişmesine yardımcı olabilir. Sonradan bulaşma özellikle evlerde yapılan ve soğuduktan sonra kapağı kapatılan, özellikle reçel kabı selofan kağıdı ile kapatılıyorsa, sık sık görülmektedir. Diğer taraftan kaplar reçel soğutulmadan kapatılacak olursa suyun kondense olma miktarı artmaktadır.

    10. Zeytinyağı Üretiminde HACCP Uygulamasının Önemi ve Kazandıracakları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Gülgün Yıldız Tiryaki

      2015-02-01

      Full Text Available Uluslararası ticaretin gelişmesi, tüketicinin bilinçlenmesi, gıda ürünleri satın almada çeşitlilik ve farklılık taleplerinin yani sıra saflık ve çevre kaygısının artması, üreticilerin ve karar alıcıların konuya daha hassas ve bilinçli yaklaşmalarını sağlamıştır. Bu bağlamda, küreselleşen dünyada, HACCP uluslararası platformda kabul görmüş, bilimsel temele dayalı önleyici bir sistem olarak gıda güvenirliliğinde yerini almıştır. Bu itibarla, uluslararası mevzuatlara uyum sağlamak ve Türkiye'nin pazar payının arttırılması yönünden HACCP sistemi, işletmeler açısından giderek önem kazanmıştır. Bu çalışma ile, ülke ekonomisi açısından büyük önemi olan zeytinyağı üretiminde HACCP uygulamasının önemi ve kazandırdıkları ele alınacaktır.

    11. Transcranial direct current stimulation on primary sensorimotor area has no effect in patients with drug-naïve restless legs syndrome: a proof-of-concept clinical trial.

      Science.gov (United States)

      Koo, Yong Seo; Kim, Sung Min; Lee, Chany; Lee, Byeong Uk; Moon, Ye Ji; Cho, Yong Won; Im, Chang-Hwan; Choi, Jeong Woo; Kim, Kyung Hwan; Jung, Ki-Young

      2015-02-01

      To evaluate the efficacy of transcranial direct current stimulation (tDCS) in people with drug-naïve restless legs syndrome (RLS). A two-week, double-blind, randomized, sham-controlled trial was performed. Thirty-three females with RLS were recruited. Participants received five sessions of tDCS using cathodal, anodal or sham stimulation. They were assessed at baseline (T0), three days (T1) and 13 days (T2) after the end of tDCS. Primary outcomes included the International RLS Group Rating Scale (IRLS) and the Clinical Global Impressions-Improvement (CGI-I). Secondary outcomes included the Patient Global Impression scale, the Pittsburgh Sleep Quality Index, the Medical Outcome Study sleep subscales, and the Beck Depression Inventory. Objective neurophysiological changes were assessed using event-related desynchronization/synchronization (ERD/ERS) of electroencephalography. The changes in the IRLS scores, as well as the responder rate in the CGI-I scale, did not differ significantly among the groups. There was also no significant difference in any of the secondary outcome measures and ERD/ERS among the groups. Transcranial direct current stimulation with electrodes on the sensorimotor areas showed no significant effect in people with drug-naïve RLS. Copyright © 2014 Elsevier B.V. All rights reserved.

    12. DEFPOS Tayfölçeri ve Bazı İyonize Olmuş Kaynakların Hα Tayfları

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Muhittin ŞAHAN

      2017-08-01

      Full Text Available Bu çalışma, DEFPOS tayfölçeri, veri indirgeme teknikleri, parlaklık kalibrasyonu ve gökadamızın dört farklı iyonize olmuş bölgesinden (NGC6530, NGC1973, NGC1501, NGC6514 alınan Hα (6563Å tayfları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Gözlemlerde 600s ile 3600s arasında değişen uzun poz süreleri kullanılmıştır. Tayflar, kaynakların çizgi genişlikleri, LSR hızları ve parlaklıkları hakkında bilgi sağlamaktadır. Bu tayflardan, yapıların LSR’a göre hızları ve parlaklıkları sırasıyla, NGC6530 için 11.80±0.2 km/s ve 24409.70±16.8 R, NGC1973 (Sh2-279 için 13.65±0.7 km/s ve 477.87±3.2 R, NGC1501 için -26.26±2.6 km/s ve 255.13±4.5 R ve NGC6514 için 14.43±0.2 km/s ve 1856.71±0.6 R olarak bulunmuştur. Ayrıca, her salma kaynağı için parlaklık değerleri kullanarak salma ölçüleri hesaplanmıştır. Bazı sonuçlar, literatürden elde edilen değerlerle karşılaştırılmıştır. Literatürde düşük açısal genişliğe sahip olan bu tür kaynakların parlaklık ve LSR hızları hakkında yeterli bilgi bulunmadığından, DEFPOS ile elde edilen verilerinin literatüre katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.

    13. Beslenme ve Halk Sağlığı Yönünden Önemli Bazı Sebzeler I: Sarımsak (Allium sativum L., Enginar (Cynara scolymus L., Kereviz (Apium graveolens L. ve Lahana (Brassica oleraceae

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Nejat Altıniğne

      2015-02-01

      Full Text Available Karbonhidrat, mineral madde ve vitamin gibi önemli bazı besin ögelerini çok miktarda içeren sebzeler, beslenme amacıyla kullanıldıkları gibi, içerdikleri bazı ilaç etken maddeleri nedeniyle halk sağlığında tedavi amacıylada kullanılmaktadırlar. Bu makalede genel özellikleri, besin içerikleri ve halk sağlığında kullanılma amaçları yönünden sarımsak (A. sativum, enginar (C. scolymus, kereviz (A. graveolens ve lahana (B. oleraceae sebzeleri ele alınarak incelenmiştir.

    14. Nar Kabuğu Ekstraktının Antimikrobiyel ve Antioksidan Aktivitesinin Köfte Kalitesine Etkisi

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hazret Özdemir

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada, soğukta depolanan köftenin mikrobiyel ve oksidatif stabilitesine nar kabuğu ekstraktı (NKE’nın etkisi araştırılmıştır. Nar kabuğundan elde edilen sulu ekstrakttan liyofilize toz ekstrakt elde edilmiş ve köfte formülasyonuna %0.1 (NKE1, %0.2 (NKE2 ve %0.3 (NKE3 konsantrasyonlarında ilave edilmiştir. NKE içeren köfteler, %0.01 BHT içeren ve herhangi bir antioksidan kaynağı içermeyen kontrol örneklerle aerobik ortamda 4±1oC’de depolama süresince karşılaştırılmıştır. NKE, BHT’den daha yüksek antioksidan aktivite göstermiştir. Antimikrobiyel aktivite testlerinde, kullanılan NKE konsantrasyonlarından %0.2 ve %0.3 test edilen bakterilerden sadece Staphylococcus aureus üzerine inhibitör etki göstermiştir. Köftede TAMB, TAPB gelişimi, kontrol ve BHT’li örneklerle karşılaştırıldığında NKE ilavesi ile baskılanmıştır. NKE konsantrasyonu arttıkça, Enterobacteriaceae sayısındaki artış daha az olmuştur. Diğer yandan Lipid oksidasyonu, artan NKE düzeyi ile geciktirilmiştir. Köfteye %0.2-%0.3 NKE ilavesi, kötü koku oluşumunu ve kokuşmanın algılanmasını 6 gün süreyle engellemiştir. Sonuç olarak, nar kabuğu, köftelerin raf ömrünü uzatmak amacıyla uygun bir doğal katkı maddesi olma potansiyeline sahiptir.

    15. Imams in Western Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      As European Muslims and Muslims in the Middle East diverge, imams in Europe have emerged as major agents of religious authority who shape Islam’s presence in Western societies. This volume examines the theoretical and practical questions concerning the evolving role of imams in Europe. To what...

    16. Continuation maintenance therapy with S-1 in chemotherapy-naïve patients with advanced squamous cell lung cancer.

      Science.gov (United States)

      Suzuki, Seiichiro; Karayama, Masato; Inui, Naoki; Fujisawa, Tomoyuki; Enomoto, Noriyuki; Nakamura, Yutaro; Kuroishi, Shigeki; Matsuda, Hiroyuki; Yokomura, Koshi; Koshimizu, Naoki; Toyoshima, Mikio; Imokawa, Shiro; Asada, Kazuhiro; Masuda, Masafumi; Yamada, Takashi; Watanabe, Hiroshi; Suda, Takafumi

      2016-08-01

      Objectives Maintenance therapy is a standard therapeutic strategy in non-squamous non-small-cell lung cancer. However, there is no consensus regarding the benefit of maintenance therapy for patients with squamous cell lung cancer. We assessed maintenance therapy with S-1, an oral fluoropyrimidine agent, following induction therapy with carboplatin and S-1 in patients with squamous cell lung cancer. Methods In this phase II trial, chemotherapy-naïve patients with squamous cell lung cancer were enrolled to induction therapy with four cycles of carboplatin (at an area under the curve of 5 on day 1) and S-1 (80 mg/m(2)/day on days 1-14) in a 28-day cycle. Patients who achieved disease control after induction therapy received maintenance therapy with S-1 in a 21-day cycle until disease progression or unacceptable toxicity. The primary endpoint was progression-free survival after administration of maintenance therapy. Results Fifty-one patients were enrolled in the study. The median progression-free survival from the start of maintenance therapy was 3.0 months (95 % confidence interval, 2.5-3.5). The most common toxicities associated with maintenance therapy were anemia, thrombocytopenia, and fatigue, but they were not severe. Conclusion S-1 maintenance therapy might be a feasible treatment option in patients with squamous cell lung cancer.

    17. Éra opoziční smlouvy ve světle veřejného mínění

      Czech Academy of Sciences Publication Activity Database

      Červenka, Jan

      2016-01-01

      Roč. 14, č. 2 (2016), s. 17-32 ISSN 1214-438X Institutional support: RVO:68378025 Keywords : Czech Republic * opposition agreement * minority government Subject RIV: AD - Politology ; Political Sciences OBOR OECD: Sociology https://cvvm.soc.cas.cz/cz/casopis-nase-spolecnost/prehled-clanku/133-2016-2/4341-era-opozicni-smlouvy-ve-svetle-verejneho-mineni

    18. Lactobacillus casei’nin Sağlık Üzerine Etkileri ve Gıda Endüstrisinde Kullanımı

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Vesile Funda Sömer

      2015-02-01

      Full Text Available Lactobacillus casei suşları çiğ ve fermente süt ürünleri, taze sebzeler, bitkisel fermente ürünler, anne sütü, insan ve diğer sıcakkanlıların sindirim sistemi, toprak ve göl gibi çeşitli ortamlarda yaygın olarak bulunmaktadır. Bu bakteriler yüksek miktarda laktik asit üretimi, ürünlerin lezzet, aroma ve duyusal özelliklerini iyileştirme, düşük pH ve safra tuzuna yüksek tolerans, antimikrobiyel ve antidiyarejenik gibi özellikleri sayesinde gıda endüstrisinde, özellikle fermente süt ürünlerinin üretilmesinde başlatıcı kültür ve probiyotik olarak kullanılmaktadır. L. casei suşlarının kanser tedavi sürecini hızlandırma, bağışıklık sistemini uyarma, kolesterol seviyesini düşürme, çeşitli kronik hastalıklara karşı etki gösterme, patojen mikroorganizmaların gelişmesinin engellenmesi gibi sağlık üzerine pek çok olumlu etkisi belirlenmiştir. Bu derlemede L. casei’nin sağlık üzerindeki olumlu etkileri ve endüstriyel kullanım alanlarına değinilirken, bu konuda yapılan çalışmalardan örnekler verilmektedir.

    19. Europæisk offentlighed i danske medier

      DEFF Research Database (Denmark)

      Ørsten, Mark

      2006-01-01

      Nyere forskning viser, at en europæisk offentlighed er under udviklingen. Graden af europæisering er dog forskellig fra land til land. Men en ting er undersøgelserne enige om: Danske medier ligger i front, når det gælder europæisering. Udgivelsesdato: efterår......Nyere forskning viser, at en europæisk offentlighed er under udviklingen. Graden af europæisering er dog forskellig fra land til land. Men en ting er undersøgelserne enige om: Danske medier ligger i front, når det gælder europæisering. Udgivelsesdato: efterår...

    20. Possible steps on the road to a nuclear-weapon-free Europe: The plan for the denuclearization of Europe

      International Nuclear Information System (INIS)

      Gorbulin, V.; Shevtsov, A.

      1998-01-01

      In connection with the plans for NATO expansion in Eastern Europe, the issue of defining the role of nuclear weapons in Europe has become exceptionally acute. A 'hidden' nuclear proliferation in Europe arising from NATO expansion would unambiguously conflict with the spirit of the Non-proliferation Treaty (NPT). At the same time the volume of possible military tasks of battlefield nuclear weapons has drastically shrunk in the pos-Cold War period. As a solution to the problems that have arisen, three steps to a nuclear-weapon-free Europe are proposed: obtain commitments from the USA, Great Britain and France not to expand the base areas of battlefield nuclear weapons; create a nuclear-weapon-free zone in Central and East Europe; eliminate battlefield nuclear weapons in Europe

    1. Innovation and energy. ECRIN day

      International Nuclear Information System (INIS)

      2004-01-01

      ECRIN is an association jointly created by the French atomic energy commission (CEA) and the French national center of scientific research (CNRS). It gathers experts from the research and industry worlds, representatives of institutions and decision making peoples in order to work on important topics like energy. This document gathers the working documents and transparencies presented at the ECRIN day on energy and innovation: opening talk of C. Birraux (head of the parliamentary office of evaluation of scientific and technological choices); the energy of seas (offshore wind power, wave energy, tide currents energy, thermal energy of seas, osmotic energy, tidal energy); synthetic fuels (stakes, possible options, Fischer-Tropsch synthesis, GTL, CTL, BTL, production with CO 2 recycling); capture and geological sequestration of CO 2 : a general overview (stakes, solutions, capture and sequestration, transport, geologic disposal, present day situation and perspectives); geothermal energy: new prospects (enhanced geothermal systems, hot-dry-rocks and hot fractured rocks, advances, cost, advantages and drawbacks); heat pumps and valorization of low temperature heat sources (space heating, district heating networks, heat pumps, artificial geothermal energy, low temperature water transport, thermal potentiality); heat and coldness storage and transport (use of intermittent energy sources, cogeneration, optimisation of processes, recovery of heat losses, CO 2 capture, present-day situation, problems to be solved, integration of systems and processes); plastic photovoltaic solar cells (market, stakes, potentialities of organic materials for photovoltaic conversion, state-of-the-art, research in Europe and France, perspectives); conclusion of the Ecrin day (challenges, diversification of energy sources, energy efficiency, abatement of CO 2 emissions, role of ECRIN). (J.S.)

    2. Greece is the future of Europe

      DEFF Research Database (Denmark)

      Douzinas, Costas; Risager, Bjarke Skærlund

      2014-01-01

      Austerity and popular resistance are essential to a political diagnosis for contemporary Europe. Political developments in Greece will show whether the future of Europe is one of neoliberal restructuring or one of a democratic socialist alternative. An interview with Costas Douzinas.......Austerity and popular resistance are essential to a political diagnosis for contemporary Europe. Political developments in Greece will show whether the future of Europe is one of neoliberal restructuring or one of a democratic socialist alternative. An interview with Costas Douzinas....

    3. Somalis in Europe

      OpenAIRE

      FAGIOLI-NDLOVU, Monica

      2015-01-01

      INTERACT - Researching Third Country Nationals? Integration as a Three-way Process - Immigrants, Countries of Emigration and Countries of Immigration as Actors of Integration Somalis have a long history in Europe; the first Somalis were seamen who arrived in the UK working on British ships at the beginning of the 20th century. Throughout different waves of migrations directly related to European colonial history, Somalis have settled down in various cities throughout Europe. More recently,...

    4. Europe - space for transcultural existence?

      OpenAIRE

      Tamcke, Martin; Janny, de Jong; Klein, Lars; Waal, Margriet

      2013-01-01

      Europe - Space for Transcultural Existence? is the first volume of the new series, Studies in Euroculture, published by Göttingen University Press. The series derives its name from the Erasmus Mundus Master of Excellence Euroculture: Europe in the Wider World, a two year programme offered by a consortium of eight European universities in collaboration with four partner universities outside Europe. This master highlights regional, national and supranational dimensions of the European democrati...

    5. Within-day variability on short and long walking tests in persons with multiple sclerosis

      NARCIS (Netherlands)

      Feys, P.; Bibby, B.; Romberg, A.; Santoyo, C.; Gebara, B.; de Noordhout, B.M.; Knuts, K.; Bethoux, F.; Skjerbaek, A.; Jensen, E.; Baert, I.; Vaney, C.; de Groot, V.; Dalgas, U.

      2014-01-01

      Objective To compare within-day variability of short (10 m walking test at usual and fastest speed; 10MWT) and long (2 and 6-minute walking test; 2MWT/6MWT) tests in persons with multiple sclerosis. Design Observational study. Setting MS rehabilitation and research centers in Europe and US within

    6. Sesli Okuma ve Konuşma Prozodisi: İlişkisel Bir Çalışma

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hasan Keskin

      2013-02-01

      Full Text Available Bu araştırma,  ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin sesli okuma ve konuşma prozodileri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla ilişkisel tarama modelinde yapılmıştır. Araştırmaya,  Konya ve Afyonkarahisar’da ilköğretim dördüncü sınıfa devam eden 50 öğrenci katılmıştır.  Öğrencilerin sesli okumaları ve konuşmaları video ile kayıt altına alınmış, daha sonra bu kayıtlar üzerinde ölçekler aracılığıyla puanlamalar yapılmıştır. Sesli okuma ve konuşma prozodisi arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Tekniği kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, öğrencilerin sesli okuma ve konuşma prozodileri arasında, pozitif yönlü orta düzeyde bir ilişki çıkmıştır. Öğrencilerin sesli okumaları ve konuşma prozodi puanları cinsiyet açısından ayrı ayrı incelenmiş; kız ve erkek öğrencilerin ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık çıkmamıştır. Ayrıca, öğrencilerin sesli okuma ve konuşmalarındaki prozodik düzeyi belirlemeye yönelik ölçümler yapılmıştır. Bu ölçüm sonuçlarına göre, araştırmaya katılan öğrencilerin %52’sinin sesli okuma prozodilerinin,  %48’inin ise konuşma prozodilerinin düşük düzeyde olduğu görülmüştür.

    7. S-36: Aynı Kronolojik Yaştaki Erkek Futbolcuların Antropometrik ve Performans Değişimleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Mustafa Şahi̇n

      2017-03-01

      Full Text Available GİRİŞ: Adolesan dönemde özellikle büyüme ve maturasyonda belirgin farklılıklar meydana gelmektedir. Aynı kronolojik yaş grubundaki erkeklerde biyolojik maturasyon çeşitliliği sporcularda kas gücünü, dayanıklılığı, hızı, performansı etkilemektedir. Bu etkinin gösterilebilmesi, ölçülebilmesi için minimum-maksimum ne kadar zamana ihtiyaç olduğu net değildir.AMAÇ: Aynı kronolojik yaş grubunda orta ergenlik döneminde olan erkek futbolcularda belirli bir zaman süresinde biyolojik maturasyonlarındaki değişiklilikleri ve performans sonuçlarına etkisini göstermektir.Gereç ve YÖNTEMLER: 2003 doğumlu milli takım seçmelerine davet edilen 169 erkek futbol oyuncusunun 2016 10.ay ve 2017 1.ay antropometrik ölçümlerinin değişimlerini, fizik performans test çeviklik, dayanıklık, sürat, dikey sıçrama sonuçları ile karşılaştırdık. Gruplar arası farklılıkların saptanmasında paired-samples t-test kullanıldı. P0,05. Akademi lig futbolcularında çeviklik (p<0,01, sürat 10m süre azalışı ve dayanıklılıkta artış (p<0,05 düzeyindeydi. Amatör lig sporcularında ise çeviklik ve dayanıklılıkta artış, sürat 10m, 20m, 30m.de süre azalışı (p<0,01 saptandı. Kalecilerde çeviklik ve dayanıklılık artışı (p<0,01, defans oyuncularında boy, kilo, çeviklik ve dayanıklılık artışı (p<0,01 düzeyinde, orta saha oyuncularında boy, çeviklik artışı (p<0,01, sürat 10 ve 30m süre azalışı (p<0,05, forvet oyuncularında ise sadece çeviklik parametresinde artış (p<0,01 gözlemlendi.SONUÇ: U-14 yaş kategorisinde mücadele eden futbolcuların dört aylık dönem içerisinde atletik performans göstergelerinin olumlu yönde geliştiği saptandı. Adolesan dönemde aynı kronolojik yaş grubundaki futbolcularda erken maturasyon kas gücü, dayanıklılık, performans ve yeteneğin geliştirilmesinde avantajdır. Fiziksel değişimin performansa kısa sürede ve doğru yans

    8. Bulut Bilişim ve Mali Etkileri: Bulutta Vergi=Cloud Computing And Its Financial Effects: Tax On Cloud

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Metin TURAN

      2014-12-01

      Full Text Available Bulut bilişim genel olarak yazılımın, altyapının ve platformun hizmet olarak sunulması ve bu bilişim kaynaklarına çoğunlukla İnternet üzerinden yerden bağımsız erişim sağlanmasıdır. Bulut bilişim İnternetin gelişmesi ve kullanımının artması ile yaygınlaşmıştır. Bu çalışmanın amacı, kullanılan ya da hizmete sunulan bulut bilişim hizmetleri için oluşan vergi konusunu analiz etmektir. Çalışmada, kurum ve kuruluşların bulut bilişim hizmetleri dolayısıyla hangi tür vergilere tabi oldukları incelenmiş ve ortaya çıkan sorunlar belirtilerek çözüm önerileri sunulmuştur. Bu kapsamda, vergi kanunları ve ikincil mevzuat içerik analizi yöntemi ile incelenmiş ve Türkiye’de vergi mevzuatında doğrudan ve dolaylı olarak bulut bilişime yönelik çeşitli hükümlerin bulunduğu görülmüştür./In general, cloud computing is that software, platform and infrastructure as a service become available, and provide location independent access to these computing resources from anywhere, mostly via the Internet. Cloud computing has become widespread with development of Internet and its increasing use. This study aims to analyze the tax issue arising from cloud computing consumed or provided. In the study, institutions and organizations were examined due to cloud computing to which kind of tax they are subject and solutions recommendations were presented by indicating issues arised. In this context, the tax laws and secondary legislation were examined by content analysis and, it was seen that in Turkey, there were directly and indirectly some provisions in Tax legislation for cloud computing.

    9. Kesinleşen Tarih ve Yeni Bir Ad / History Made Certain and New Name

      OpenAIRE

      YURTTAŞ, Hüseyin; KINDIĞILI, Muhammed Lütfü

      2018-01-01

      Ö Z E TCimcime Hatun adı ile bilinen yapı, Erzurum şehir surları içerisindebulunmaktadır. Cumhuriyet Caddesi üzerindeki kümbet, Ulu Cami’ninkuzeybatısına düşmektedir. Yapının etrafını saran dükkân ve evlerin yıkılmasıylaşimdiye kadar bilinmeyen giriş kapısı ortaya çıkarılmıştır. Kümbetin kapıaçıklığının iç üç yanında yer alan ve atkı taşı hizasındaki iki satırlık yazıt, mezaranıtının kime ait olduğunun anlaşılması ve yapılış tarihini vermesiyle önemlidir.Kitabede tarih kısmı 704 H./1304 M. ol...

    10. Genève Reconnaissante

      CERN Multimedia

      2001-01-01

      Robert Cailliau (centre), with Geneva's Mayor Alain Vaissade (left) and Jean Erhardt, Secretary General of the Administrative Council of Geneva (right). Geneva recognised the contribution of two CERN people to the reputation of the city last Tuesday when Mayor Alain Vaissade presented the Genève Reconaissante Medal to Tim Berners-Lee and Robert Cailliau. Berners-Lee, who was not able to be present in person, invented the World Wide Web at CERN just over a decade ago, while Cailliau was his first collaborator. Quoting Cailliau, Vaissade said that whilst there is no doubt that something like the Web would have appeared sooner or later, the fact that it happened at CERN, in Geneva, was no accident. Both the Laboratory and the city are places where people from around the world meet and work in harmony.

    11. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO VE ULUSLARARASI SOSYAL GÜVENLİK TEŞKİLATI (ISSA TARAFINDAN YAYINLANAN ULUSLARARASI BELGELERDE SOSYAL GÜVENLİĞİN KAPSAMI VE TÜRKİYE AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Cenkhan ALTINTAŞ

      2015-02-01

      Full Text Available Sosyal güvenlik hakkının, evrensel insan haklarından biri olarak kabul edilmesinden bu yana, sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesine yönelik çabalar giderek artmıştır. Uluslararası boyutlara varan bu çabalar, özellikle düşük gelire sahip bireylerin malullük, yaşlılık, ölüm, analık, hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı gibi temel sosyal risklere karşı güvence altına alınması üzerine odaklanmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı (ISSA, sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesi noktasında uluslararası düzeyde çalışmalar yapmakta ve ortaya koydukları parametrelerle sosyal güvenliğin kapsamına ilişkin olarak uluslararası standartlar geliştirmektedirler. Özellikle sosyal güvenliğin kapsamının sınırlı seviyede olduğu düşük ve orta gelire sahip ülkelerde sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesine yönelik bir takım tavsiyeleri de içeren bu tarz çalışmalar, ülkelerin sosyal güvenliğin kapsamını genişletme girişimlerine yardımcı olmakta ve bir nevi rehber olma niteliği taşımaktadır. Bu bağlamda, çalışmada öncelikle ILO ve ISSA’nın sosyal güvenliğin kapsamına ilişkin olarak uluslararası metinlerle ortaya koydukları kavramlar ve parametrelere yer verilmektedir. Diğer bir başlıkta ise Türkiye’de sosyal güvenliğin kapsamı ILO ve ISSA’nın ortaya koyduğu parametreler çerçevesinde ele alınmaktadır.

    12. Kırsal turizmin sosyo-ekonomik yapıya etkisi ve Fethiye örneği

      OpenAIRE

      Uçar, Metin; Uçar, Hatice; Kurnaz, Alper; Akyurt Kurnaz, Hande

      2012-01-01

      Son yıllarda insanların seyahat nedenlerinde çeşitlilikler yaşanmaktadır. Bu bağlamda alternatif turizm kavramı ile birlikte kırsal turizm kavramı ön plana çıkmıştır. Kırsal turizmin temeli kırsal yerleşimler ve doğal kaynaklardır. Kırsal turizmin doğal ve kültürel mirasın korunmasında önemli bir işlevi vardır. Türkiye kırsal turizmin gerçekleştirilebileceği birçok destinasyona sahiptir. Bu çalışmada kırsal turizm ve Fethiye’nin kırsal turizm olanaklarının sosyo-ekonomik yapıya etkisi araştır...

    13. Metabolik Sendrom Tedavisinde Bağırsak Mikrobiyotasının Probiyotikler ve Özelinde Saccharomyces Boulardii ile Modülasyonu

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      İhsan Boyacı

      2017-03-01

      Full Text Available Metabolik sendrom insan metabolizmasındaki dengenin bozulmasını ifade eden glukoz intoleransı veya diyabetes mellitus, abdominal obezite, dislipidemi, hipertansiyon, kardiyovasküler anormalliklerin bir arada görüldüğü hastalıklar kümesidir. Barındırdığı riskli hastalıklardan dolayı da mortalite ve morbiditesi artmaktadır. Türkiye’de ve dünyada metabolik sendrom prevelansı epidemik seviyelere ulaşmak üzere ve ülkelerin ekonomisine ağır yükler getirmektedir. Metabolik sendrom tedavisinde başlıca hedef kalp hastalıkları riskini azaltmak ve hastalığı kontrol altında tutmaktır bunun içinde ilaç tedavisi ve son yıllarda obezite özelinde cerrahi tedaviler uygulanmaktadır. Ancak ilaç tedavileri hasta yaşamında ciddi ve kalıcı değişimler yapmadıkça bu hastalık grubuna kesin çözüm getirmekten çok uzaktır. Cerrahi tedaviler için ise kesin yargılarda bulunmak henüz çok erkendir. Son zamanlarda insan mikrobiyatası üzerine yapılan bilimsel çalışmalar bağırsak mikrobiyatasında ki homeostatik dengenin bozulması nedeniyle subklinik ve kronik bir inflamasyonun oluştuğu ve bununda glukoz metabolizmasının bozulmasında rolü olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle bağırsak mikrobiyotasını probiyotikler kullanarak modüle edip metabolik sendrom hastalarının tedavisinde kullanmak etkili ve ekonomik bir çözüm fırsatı olabilir. Yeni çıkan bir çalışmada Everard ve arkadaşları (98, Tip 2 diyabetes mellitusu olan farelere verilen Saccharomyces boulardii diyabetin klinik belirteçlerini geriletmiş ve metabolik sendromlu hastaların tedavisinde kullanılabileceğinin ön verilerini göstermiştir.

    14. DİJİTAL KÜLTÜR, DİJİTAL YERLİLER ve GÜNÜMÜZDEKİ YENİ FİLM SEYİR DENEYİMLERİ

      OpenAIRE

      MEDİN, Burak

      2018-01-01

      Geçmişten günümüze film seyretme deneyimleri ve seyirkültürü, değişim ve dönüşüm içindedir. İzleyicilerin iletişimsel ve kültürelbelleği, algısı, düşünüş biçimi ve edimleri, içinde bulunduğu toplumunkültürel, toplumsal, ekonomik ve politik koşulları ekseninde şekillenmektedir.İletişim mekânlarının kendine özgü dili de seyir pratiği üzerinde son dereceetkili olan diğer bir eyleyendir. Belleği, algıyı ve film seyretme ediminibiçimlendiren unsurların başında ise izleyicinin özelliklerini taşıdığ...

    15. Galatasaray’ın ve Fatih Terim’in Kütüphanecilere Söyledikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Erol Yılmaz

      2000-06-01

      Full Text Available Bu yazıda ülkemizi Avrupa’da başarıyla temsil etmiş olan Galatasaray futbol takımının takım yönetimi anlayışı ve buna bağlı olarak gösterdiği performans bağlamında kütüphanecilik alanına kısa bir göz atılmış ve kimi küçük karşılaştırmalar yapılmıştır.

    16. Galatasaray'ın ve Fatih Terim'in Kütüphanecilere Söyledikleri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Erol Yılmaz

      2000-06-01

      Full Text Available Bu yazıda ülkemizi Avrupa'da başarıyla temsil etmiş olan Galatasaray futbol takımının takım yönetimi anlayışı ve buna bağlı olarak gösterdiği performans bağlamında kütüphanecilik alanına kısa bir göz atılmış ve kimi küçük karşılaştırmalar yapılmıştır.

    17. Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve İç Anadolu Bölgeler'inde Görülen Yarı Parazit Bitki Türlerin Konakları ve Simptomlarının Araştırılması

      OpenAIRE

      ÜSTÜNER, Tamer

      2018-01-01

      Bu çalışma 2012-2016 yıllarında Niğde ve Kahramanmaraş illerinde meyve ve orman ağaçlarında sorun olan yarıparazit bitki türlerinin, konukçuları ve simptomlarını belirlemek içinyapılmıştır. Bu yarı parazitbitkiler konukçuların dallarında çimlendiği yerde şişkinliklere neden olduğu gibisürgün uçlarından geriye doğru kurumalara da neden olmaktadır. Ayrıca kayısı vebadem gibi bazı konukçularda ağaçların tamamen kurumasına neden olduğu gözlenmiştir.Niğde ilinde; meyve ve park ağacı türlerinde yap...

    18. TÜRKİYE’DE BASEL I, II ve III KURALLARINA UYUM SÜRECİ

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Ezgi ASLAN KÜLAHİ

      2013-07-01

      Full Text Available Bu çalışma, Basel Kriterleri çerçevesinde Türk Bankacılık Sektörü’nde yapılan çalışmaları değerlendirerek sektörün Basel Kriterleri’ne uyum sürecinde hangi aşamada olduğunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada; Türkiye’de Basel I ve II Kriterleri’ne geçiş süreci: Basel I ve II’ye yönelik yapılan hazırlık çalışmaları , Basel Kriterleri’ne uyum kapsamında Türk Bankacılık Mevzuatı’nda yapılan yasal düzenlemeler ve BDDK tarafından gerçekleştirilen yerel sayısal etki çalışmaları incelenmiş, sektörün Basel II Kriterleri’ne uyum kabiliyeti değerlendirilmiştir. Ayrıca, çalışmada henüz nihaî şekli verilmeyen Basel III Kriterleri’nin Türk Bankacılık Sektörü’ne muhtemel etkileri ele alınmıştır. Türkiye bankacılık kesimi Haziran 2012 itibariyle Basel II kurallarını sorunsuz bir şekilde uygulamayı başarmıştır. Halihazırda dünya genelinde nihai şekli verilmeye çalışılan ve bazı yönlerden ciddi eleştirilere maruz kalan Basel III kurallarına uyum konusunda da Türkiye Bankacılık Kesiminin mevcut verilerin analizinden hareketle bir sıkıntısı olmayacağı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan; Türkiye’nin uluslararası kurallara intibak konusunda finansal kesimde göstermiş olduğu söz konusu uyum kabiliyetinin, genel olarak sürdürülebilir büyüme, ekonomik kalkınma ve ülkenin yapısal dönüşümü açısından daha olumlu sonuçlar vermesi, Türkiye ekonomisinin diğer yapısal sorunları ve başlıca makro ekonomik istikrarsızlıklarının çözümüne bağlı olduğu değerlendirilmektedir.

    19. Konserve Nar Kalitesi Üzerine Dolgu Sıvısı ve Depolama Koşullarının Etkileri

      Directory of Open Access Journals (Sweden)

      Hakan Benli

      2015-02-01

      Full Text Available Bu çalışmada dane nar konservesi üzerine, üç farklı dolgu sıvısı (şurup, şurup ve meyve suyu karışımı (1:1, w/w, meyve suyu kullanımının, iki farklı depolama sıcaklığının (oda sıcaklığı ve +5°C ve saklama süresinin (8 ay etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Hicaz ve Silifke Aşısı çeşitleri kullanılmıştır. Çalışmada, taze narların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri ile; nar konservelerinin pH, titrasyon asitliği, toplam fenolik madde, antosiyanin, renk yoğunluğu ve renk tonu değerleri belirlenmiştir. Dolgu sıvısı şurup olan örneklerin en düşük renk tonu değerlerine sahip olduğu saptanmıştır. Soğukta depolanan nar konservelerinin, antosiyanin ve toplam fenolik madde miktarlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca soğukta depolanan örneklerin, renk yoğunluğu değerlerinin daha yüksek ve renk tonu değerlerinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Depolama süresince antosiyanin miktarlarında azalma, renk yoğunluğu değerlerinde düşme ve renk tonu değerlerinde artış belirlenmiştir. Çalışmada, tüm koşullarda nar danesinin bütünlüğünün büyük ölçüde korunduğu belirlenmiştir. Yapılan duyusal analiz sonucunda en yüksek beğeniyi soğuk depoda saklanan ve dolgu sıvısı şurup olan örnekler kazanmıştır.

    20. One-year mortality of HIV-positive patients treated for rifampicin- and isoniazid-susceptible tuberculosis in Eastern Europe, Western Europe, and Latin America.

      Science.gov (United States)

      2017-01-28

      The high mortality among HIV/tuberculosis (TB) coinfected patients in Eastern Europe is partly explained by the high prevalence of drug-resistant TB. It remains unclear whether outcomes of HIV/TB patients with rifampicin/isoniazid-susceptible TB in Eastern Europe differ from those in Western Europe or Latin America. One-year mortality of HIV-positive patients with rifampicin/isoniazid-susceptible TB in Eastern Europe, Western Europe, and Latin America was analysed and compared in a prospective observational cohort study. Factors associated with death were analysed using Cox regression modelsRESULTS:: Three hundred and forty-one patients were included (Eastern Europe 127, Western Europe 165, Latin America 49). Proportions of patients with disseminated TB (50, 58, 59%) and initiating rifampicin + isoniazid + pyrazinamide-based treatment (93, 94, 94%) were similar in Eastern Europe, Western Europe, and Latin America respectively, whereas receipt of antiretroviral therapy at baseline and after 12 months was lower in Eastern Europe (17, 39, 39%, and 69, 94, 89%). The 1-year probability of death was 16% (95% confidence interval 11-24%) in Eastern Europe, vs. 4% (2-9%) in Western Europe and 9% (3-21%) in Latin America; P Eastern Europe were at nearly 3-fold increased risk of death compared with those in Western Europe/Latin America (aHR 2.79 (1.15-6.76); P = 0.023). Despite comparable use of recommended anti-TB treatment, mortality of patients with rifampicin/isoniazid-susceptible TB remained higher in Eastern Europe when compared with Western Europe/Latin America. The high mortality in Eastern Europe was only partially explained by IDU, use of ART and CD4 cell count. These results call for improvement of care for TB/HIV patients in Eastern Europe.